İYİ NİYET YETMİYOR
Baba iyi niyetliydi. Her şeyi çocuğunun iyiliği için yaptığına inanıyordu. Onu dindar, Allah’ını, kitabını bilen bir insan olarak yetiştirmek istemişti. Ancak yaklaşımı çocuk psikolojisine aykırıydı. Aşırı koruma içgüdüsüyle ona çocukluğunu yaşama fırsatı vermemişti. Aşıladığı Allah inancı gerçek değildi, korkuya dayalıydı. Oysa Peygamber Efendimiz’in (asm.) ifadesiyle, Allah, çocuklara karşı annelerinden daha şefkatliydi. Buluğa erinceye kadar çocuğa cehennem kapalıydı. Baba cehennemle korkutarak çocuğun zihninde yanlış bir Allah inancının doğmasına yol açmıştı. Çocuk sevdiği için değil, cehenneme gitmekten korktuğu için Allah’a ibadet ediyordu.
Baba cinsiyet konusunda çocuğuna bilgi vermemiş, onu ergenliğin belirtilerine karşı hazırlamamıştı. Çocuk, ergenliğe geçişte yaşadığı hızlı hormon değişikliği ve bunun getirdiği cinsel uyanış karşısında paniğe kapılmış; temeli çocukluğa dayanan günahkârlık duyguları ağır basmış, obsesiyonlara (saplantılara) dönüşmüştü.
Psikiyatrist gence ilaç tedavisi ile birlikte terapi uygulamaya başladı. Babayı da terapiye alarak tutumunun hatalı olduğunu örnekler vererek ikna etmeye çalıştı. Bir süre sonra anne de terapiye katıldı. Ailenin tutum değiştirme çabaları bir süre sonra gençte iyi sonuç vermeye başladı. Çünkü kendisini seven bir ailesi, Gafur ve Rahim olan (müminlerin günahlarını affeden, kusurlarını örten, yüksek merhamet sahibi) bir Rabbi vardı.
Ali Çankırılı