5 sonuçtan 1 ile 5 arası

Konu: Peygamberimizin Duâsi

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Peygamberimizin Duâsi

    Peygamberimizin duâsi

    Resûl-i Ekrem Efendimiz Hayber önlerine varinca söyle duâ etti:

    “Ey göklerin ve gölgelediklerinin Rabbi olan Allah!

    “Ey yerlerin ve üstündekilerin Rabbi olan Allah!

    “Ey seytanlarin ve saptirdiklarinin Rabbi olan Allah!

    “Ey rüzgârlarin ve savurduklarinin Rabbi olan Allah!

    “Biz, Senden su sehrin hayrini ve iyiligini, halkinin hayrini ve iyiligini, bu sehirde bulunan her seyin hayrini ve iyiligini dileriz.

    “Onun serrinden, halkinin serrinden, içinde bulunan her seyin serrinden Sana siginiriz!”1

    Herhangi bir sehre girildiginde Efendimiz hep böyle duâ ederdi.

    Sabah olunca, Hayberliler, ellerinde ziraat âletleriyle tarlalarina gitmek üzere kalelerinden çikinca karsilarinda Islâm ordusunu buldular. Birden sasirip kaldilar ve “Iste Muhammed ve ordusu!” diye bagristilar.

    Sonra da telâs ve heyecan içinde gerisin geri kaçip kalelerine sigindilar.1

    Beklenmedik bir durumla karsi karsiya kalmislardi. Peygamberimizin tâ Medine’den kalkip gelerek kendileriyle harbe tutusacagina bir çogu ihtimal bile vermemisti. Çünkü kaleleri kuvvetli idi, adamlari da çoktu. Harp âletleri de oldukça fazla idi. Öyle ise Hz. Resûlullah bütün bunlari göze alarak gelemezdi. Kanaatlari buydu. Ne var ki, gerçek, düsündükleri gibi çikmamis ve bu sebeple de sasirip kalmislardi.

    Onlarin bu saskinligini ve gerisin geri pürtelâs kaçip kalelerine sigindigini gören Resûl-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.), bu durumu hayra yorarak söyle buyurdu:

    “Allahü Ekber! Allahü Ekber! Haribet Hayber! (Hayber harap oldu). Biz düsman bir kavmin yurduna baskin yapip girdik mi, korkutulmus olan o kavmin hali ne kötü olur!”2

    Hayber’in fethine isâret eden bu sözlerini üç kere tekrarladi.3

    Haber Yahudileri aralarinda görüstüler, konustular ve sonunda kalelerinde kalip müdafaa harbi yapmaya karar verdiler.

    Savasacak olan Yahudilerin hepsi en kuvvetli kale olan Natat kalesinde toplandilar. Esyalarini, âile ve çocuklarini da baska kalelere yerlestirdiler.

    Çarpisma, Yahudilerin toplandiklari Natat Kalesinden mücahidlerin üzerine ok atilmasiyla basladi. Islâm ordusu da Natat önünde karargâhini kurmustu.

    Ilk gün böyle geçti. Bu arada kalelerden atilan oklarla elli kadar mücahid yaralandi.

    Ikinci günü Resûl-i Ekrem Efendimizin emriyle Islâm ordusu karargâhini Reci’ mevkiine nakletti. Böylece yakinlarindaki evlerden gelebilecek tehlikelerden mücahidler korundugu gibi, konmus olduklari ilk yerdeki batakliktan da uzak kalmis oluyorlardi.

    Peygamber Efendimiz ve mücahidler her sabah silahlanarak Natat Kalesinin üst taraflarina geliyor, aksama kadar Yahudilerle çarpisiyor, aksamleyin ise tekrar Reci’e dönüyorlardi.

    Bu arada Peygamber Efendimiz bir bas agrisina yakalandi. Iki gün mücahidlerin yanina çikamadi. Ordunun basina önce Hz. Ebû Bekir’i görevlendirip Yahudilerle çarpismaya gönderdi. Siddetli çarpismalar olmasina ragmen fetih gerçeklesmedi. Ikinci sefere ak sancagini Hz. Ömer’e verdi ve mücahidlerle birlikte çarpismaya gönderdi. Yine siddetli çarpismalar cereyan etti, ama fetih ona da nasib olmadi.1



    Yedi gün böylece devam etti.

    Bu arada, Islâm ordusu Mahmud bin Mesleme’yi sehid verdi. Sicakliktan ve siddetli çarpismadan gelen yorgunlukla bitkin bir halde Natat Kalesi dibinde gölgelenirken, yukaridan Yahudiler tarafindan atilan bir tasla basindan agir yara aldi ve üç gün sonra da sehâdet mertebesine erdi.2

    Yine bu esnâda Amir bin Ekva’ ile Hayberlilerin meshur kahramanlarindan olan Merhab karsi karsiya geldiler. Birbirlerine kiliç sallamaya basladilar. Âmir, Merhab’in bacagina siddetli bir darbe indirdigi zaman, kilicinin agzi, kendisine yönelip bacaginin orta damarini kesiverdi. Yarali halde Islâm ordugâhina getirildi. Orada, yaranin tesiriyle sehid olarak vefât etti.1 Zaten Peygamber Efendimiz de henüz Hayber’e varmadan onun sehâdet mertebesine erecegine isâret buyurmuslardi.2

    Devs Kabilesi reisi sâir Tufeyl bin Amr, Hicretten önce, Mekke’de Peygamber Efendimizle görüsüp Müslüman olmustu. O zamandan beri de halkini Islâmiyete dâvet edip durmustu.

    Tufeyl bin Amr, bu sefer kabilesinden dört yüz kadar Müslümanla Hicretin 7. senesinde Medine’ye geldi. Peygamber Efendimizin Hayber’e gittigini haber alinca da, Hayber’e gelip Islâm ordusuna katildilar. Yahudilere karsi savastilar.3

    Gelen dört yüz kisinin arasinda meshur Ebû Hüreyre de (r.a.), bulunuyordu.4 Orada Hz. Resûlullahla bulusup görüsen Hz. Ebû Hüreyre Ehl-i Suffaya dahil oldu ve ondan sonra Efendimizin yanindan ayrilmadi. Cenab-i Hak kendisine kuvvetli bir hafiza da ihsan ettiginden, bir çok Hadis-i Serif rivâyet etmistir.

    Muhasara devam ediyordu. Peygamber Efendimiz, birgün su müjdeyi verdi:

    “Yarin sancagi öyle birisine verecegim ki, Allah ve Resûlü onu sever, o da Allah ve Resûlünü sever. Allah, onun eliyle fethi gerçeklestirecektir.”5

    Mücahidleri bir merak sardi. Acaba bu büyük serefe nâil olacak zât kimdi? Her mücahidin gönlünde uyanan samimi arzu ve duygu, Hz. Fahr-i Âlemin elinden mübârek ve serefli sancagi alabilmekti. Geceyi bu ümit ve arzuyla geçirdiler. Sabah olunca merak ve heyecanlari daha da artti. Bu heyecan ve samimi arzusunu Hz. Ömer, “Kumandanligi o günkü kadar arzu ettigim zaman olmamistir”1 diyerek dile getirmistir.

    Her bir mücahid ayni arzu, ayni heyecan, ayni ulvî duygular içinde merakla beklesirken, sabah namazindan sonra Nebiyy-i Ekrem Efendimiz sancagin getirilmesini emretti. Sancak derhal getirildi. Artik bütün dikkatli bakislar Efendimizin mübârek elinde bulunan sancagin üzerinde, kulaklar ise mübârek agizlarindan çikacak ve fâtihi belirleyecek söze pür dikkat kesilmisti. Bu merak ve heyecan dolu manzara karsisinda Hz. Resûlullah, “Ali nerede?” diye sordu.

    Gariptir ki Hz. Ali o sirada gözlerinden rahatsizdi, “Yâ Resûlallah, onun gözleri agriyor” dediler. Resûl-i Ekrem buna ragmen, “Olsun! Çagirin gelsin!” buyurdu.

    Haberi alan Hz. Ali, derhal huzura çikip geldi. Agriyan gözleri mübârek duasiyla sifâ buldu.2

    Efendimiz ayrica onun için, “Allah’im! sogugun sikintisini bundan gider!” diyerek de duâ etti.

    Hz. Ali der ki:

    “O günden sonra ne sicaktan, ne de soguktan asla rahatsiz olmadim!”3

    Gerçekten de Hz. Ali yazin en sicak günlerde kalin aba giydigi halde bundan rahatsizlik duymazdi. Kisin ise en soguk günlerde en ince elbise giyer ve asla üsümezdi.4

    Hz. Resûlüllahin ak sancagi artik Hz. Ali’nin elindeydi. Merak dolu bakislar, birden imrenmeye dönüsmüstü. Demek Allah ve Resûlünün sevdigi ve onun da onlari sevdigi zât buydu. Demek Hayber, bu serefli zâtin eliyle fetholunacakti. Her bir Sahabî ayni duygular içinde Islâmin bu bahadirina gipta ile bakiyorlardi.

    Sancagini Hz. Ali’ye teslim eden Resûl-i Ekrem kendisine zirhli bir gömlek giydirdi ve Zülfikâr‘i da beline kendi eliyle bagladi. Sonra da su emri verdi:

    “Allah, sana fetih nasip edinceye kadar çarpis. Sakin arkana dönme.”1

    Kahraman Hz. Ali, mübarek sancak elde heyecanla ilerliyordu. Bir müddet gittikten sonra, “Yâ Resûlallah, ben onlarla neyi gerçeklestirmek için çarpisacagim?” diye sordu. Kâinatin Efendisinden su cevap geldi:

    “Allah’tan baska ilah ve ibadet edilecek bulunmadigina ve Muhammed’in Allah’in Resûlü olduguna sehadette bulununcaya kadar onlarla çarpis. Onlar bunu yaptiklari takdirde, can ve mallarini kurtarmis olurlar. Kalblerindekilerin hesabi ise Yüce Allah’a aittir.”2

    Bu cevabi alan Hz. Ali, kararlilik ve sevinç dolu bir sesle, “Yâ Resûlallah, onlar Müslüman oluncaya kadar kendileriyle savasacagim” dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimiz söyle buyurdu:

    “Onlarin kalelerinin yanina varincaya kadar vakar içinde ilerle. Sonra onlari Islâma dâvet et. Müslüman olduklari takdirde mükellefiyetlerini bildir.

    “Vallahi, senin vasitanla, Allah’in onlardan bir tek kisiyi hidayete erdirmesi, senin için bir çok kizil develere sahip olup onlari Allah yolunda sadaka vermenden daha da hayirlidir.”3 Peygamberimiz bu sözleriyle ayni zamanda Islâmî fetihlerin maksadinin ne oldugunu da ortaya koyuyordu.


    Seni çok Özledim Annem

  2. #2
    BaRLa
    BaRLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Cevap: Peygamberimizin Duâsi

    Allah razı olsun emeğine sağlık..

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Peygamberimizin Duâsi

    teşekkür ederim abi sağol...


    Seni çok Özledim Annem

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 4.983, Level: 45
    Points: 4.983, Level: 45
    Level completed: 17%,
    Points required for next Level: 167
    Level completed: 17%, Points required for next Level: 167
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    umay - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    May 2009
    Yer
    van/erciş
    Mesajlar
    149
    Points
    4.983
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    17

    Standart Cevap: Peygamberimizin Duâsi

    allah razi olsun.... PaylaŞim İÇİn

  5. #5
    ***
    DIŞARDA
    Points: 18.536, Level: 86
    Points: 18.536, Level: 86
    Level completed: 38%,
    Points required for next Level: 314
    Level completed: 38%, Points required for next Level: 314
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    İslam-Gülü - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    sendenim
    Mesajlar
    2.745
    Points
    18.536
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    20

    Standart Cevap: Peygamberimizin Duâsi

    Allah cc razı olsun dua kardeşim
    Elif olmak zordur
    Çünkü elif olmak
    Yuvarlak bir dünyada dik durmanın
    Dik ve önde
    Belki acıyla
    Ama vazgeçmeden durmanın
    Dünya ne kadar dönerse dönsün
    Olduğu yerde kalmanın adıdır elif olmak
    Kaç silah varsa elife çevrilir
    Elif hep olduğu yerdedir
    Silahlar patladığında ilk vurulan eliftir
    Zordur elif olmak
    Elif olmak hep vurulmaktır
    Elif olmak yalnızca elif olmaktır
    Ne B, ne T, ne S
    Elif
    Yalnızca elif
    Elif demeden hiçbir şey denilemez
    Ben elif dedim
    Artık her şeyi söyleyebilirim...

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •