Amr bin Âs’in Necasîden istegi

Kureysin siyâset adami Amr bin Âs o sirada Habesistan’da bulunuyordu. Amr bin Ümeyye’nin Necasînin huzuruna girip çiktigini gördü. Buna çok kizdigi gibi, bir firsatini bulup Hz. Amr’in vücudunu ortadan kaldirmayi bile tasarladi. Bu maksatla bir gün Necasînin huzuruna çikti ve söyle dedi:

“Ey hükümdar! Senin yanina birinin girip çiktigini görüyorum ki, o bize düsman bir adamin elçisidir. Onu bana teslim et de öldüreyim.”

Bu teklif Necasîyi fena halde kizdirip hiddete getirdi. Elinin tersiyle Amr’in burnuna kuvvetli bir darbe indirdi. O anda Amr, burnunun kirildigini zannetti.

Necasî, daha sonra hiddetli bir sekilde söyle dedi:

“Sen, Mûsâ Peygambere gelmis olan Nâmûs-i Ekberin (Cebrâil) kendisine vahiy getirdigi bir zâtin elçisini öldürmek için sana vermemi istiyorsun, öyle mi?”

Amr, “Ey hükümdar,” dedi, “gerçekten o, bir peygamber midir?”

Necasî su cevabi verdi:

“Yaziklar olsun sana, ey Amr! Sen, benim sözüme kulak ver de ona hemen tâbi ol. Çünkü, yemin ederim ki, o, hak üzeredir ve kendisine karsi koyanlari maglup edecektir—Musâ Peygamberin Firavuna ve ordusuna galebe çaldigi gibi.”

Artik, Amr’in hidâyete erme zamani gelmisti. Necasîye, “Sen, benim ona Islâmiyet üzere bîatimi alir misin?” diye teklifte bulundu.

Necasî, teklifini kabul etti. O da Peygamberimiz nâmina Necasîye Islâmiyet üzere bîat etti. Fakat, bu imânini arkadaslarindan gizli tuttu. Hicretin 7. yilinda Habesistan’da Islâmiyetle sereflenen Amr bin Âs, bir sene sonra Hicretin 8. senesinde Medine’ye gelip Hz. Resûlullahin huzurunda imanini izhar edecektir.

Müslüman oldugunu çekinmeden açiklayan Habes Necasîsi Ashame, elçi Amr bin Ümeyye’ye bir mektup verdi. Mektupta Hz. Resûlullahin isteklerini yerine getirdiginden bahsediyordu. Ayrica kendisine kiymetli hediyeler de gönderdigini haber veriyor, arzu ettikleri takdirde kendisinin de yanina gelebilecegini açikça ifâde ediyordu.1