***
DIŞARDA
Points: 155.310, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


muşrikler eziyet ve hakaretlerini arttiriyor
Müşrikler Eziyet ve Hakaretlerini Arttırıyor
Ebû Tâlib'in vefâtına Peygamber Efendimiz ve Müslümanlar üzülürken, müşrikler ise sevindiler. Artık, karşılarında sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)e arka çıkacak Hâşimoğullarının reisi yoktu. Bunu fırsat bilerek eziyet ve hakaretlerine hız verdiler. Ebû Tâlib'in hayatında cür'et edemedikleri bir çok taşkınlık ve insafsızca hareketlerde bulunmaya başladılar.
Resûl-i Ekrem, bir gün yoldan geçerken, müşriklerden biri, üstünü başını toz toprak içinde bırakmıştı. Bu âdice harekete hiç bir karşılık vermeden öylece evine dönmüştü. Sevgili babasının, bu halini gören Hz. Fâtıma, onun üstünü başını temizlerken, göz yaşlarını tutamamış ve hüngür hüngür ağlamıştı. Bir süre önce annesini kaybetmekle zaten gönlü mahzun ve kırık olan Hz. Fâtıma, babasını da bu halde görmekle âdeta kalbinden vurulmuştu. Sanki o damlalar gözünden değil, kalbinden, ruhundan akıp geliyordu.
Şefkat menbaı Peygamberimiz (s.a.v.) dayanılmaz bu manzara karşısında yine itidalini muhafaza etti, yine yüce Yaratıcısına güvendi, yine Ona döndü ve ağlayan mâsum yavrusunun gözyaşlarını mübârek eliyle silerek, "Ağlama kızım ağlama, Allah babanı koruyacaktır" dedi.
Sonra da düşünceli düşünceli ilâve etti:
"Ebû Tâlib'in ölümüne kadar müşrikler bana böyle eziyet ve hakarete cür'et etmemişlerdi."16
Bu devrede, müşriklerin eziyet ve hakaretleri öylesine insanlık dışı bir hüviyete bürünmüştü ki, Ebû Leheb gibi İslâmın en büyük bir düşmanının dahi gayretine dokunmuş, onun bile akrabalık damarını tahrik etmiş ve bu durum böyle sürerse Efendimize arka çıkacağını bile ifade etmesine sebep olmuştu.
Ebû Leheb'in bu sözleri üzerine müşrikler bir süre Peygamberimiz (s.a.v.)den uzak durdular. Ne var ki, Ebû Leheb'in akrabalık bağından gelen sun'î himâyesi pek fazla sürmedi. Resûl-i Ekremin halkı Allah'a îmâna dâveti karşısında, tahammülü ve nesebî taraftarlığı kısa zamanda tükendi ve himâyeden vazgeçtiğini ilân etti. Himâyeden vazgeçmekle de kalmadı, eski düşmanlığını da aynı şiddetiyle devam ettirdi. Ömrünün sonuna kadar bu düşmanlığından vazgeçmedi.
1. İbni Hişâm, Sîre: 3/34; İbni Sa'd, Tabakât: 1/133
2. "Kevser" Cennette bir havuzdur. Resûl-ü Ekrem Efendimizin ümmeti onun başına gelip içecektir. Yahut çok hayır demektir ki, peygamberliğine, Kur'ân'a, Şeriata ve benzerlerine şâmildir. "Kevser" pekçok hayır demektir. İlim, amel, iki âlemde şeref gibi. Resûl-i Ekrem Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır. "O Cennette bir nehirdir. Rabbim onu bana vaadetti. Onda pek çok hayır var. Suyu baldan tadı, sütten beyaz, kardan soğuk, kaymaktan yumuşaktır. İki kenarı zeberceddir. Bardakları gümüştendir. Ondan içen bir daha susuzluk duymaz." Bâzı âlimlere göre ise "Kevser" Resûlullahın (a.s.m.) evlâdı, etbâı yahut ümmetinin âlimleri yahut Kur'ân'dır." (Bkz.: Hasan B. Çantay, Kur'ân-ı Hakim ve Meâl-i Kerîm: 3/1226.)
3. İbni Hişâm, Sîre, 2/57; İbni Sa'd, Tabakât, 1/211-212
4. Sa'd Sûresi, 5-6
5. Buharî, 2/326; Taberî, 2/219-220
6. Buharî, 2/326; Taberî, 2/219-220
7. İbni Hişâm, Sîre: 1/60
8. Kasas Sûresi, 56
9. İbni Hişâm, Sîre: 1/59
10. Süheyli, Ravdü'l-Ünf: 1/260.
11. Tevbe Sûresi, 113
12. Buhari: 2/315; Müslim: 7/138; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 2/58
13. Müslim, Fezâilü's-Sahabe, 74; Tirmizi, 62
14. Müslim, Fezâilü's-Sahabe, 71
15. Müslim, 69; Tirmizi, 62
16. Taberî, Tarih: 2/229