''Yeter Bana''...
''Yurdumda ölmek bana yeter,
gömülmek yurdumun toprağına,
toprakta dağılmak, karışmak toprağa, yok olmak,
sonra dönmek bir gün yeryüzüne tekrar
bir yeşil ot olarak...
Ülkemde büyüyen bir çocuğun elinde
bir demet çiçek olarak.'
Yaramın üstünde yürümeyi öğretti
bana cellatın bıçağı.
Yürümeyi, hem de yorulmadan yürümeyi.
Direnmeyi öğretti.
Direnmeyi.
Tarihte bu kadar saldırıya uğrayan, bu kadar acı çeken, bu kadar kanı dökülen, topraklarında bu kadar esir edilen bir bir başka halk ve vatan var mıdır diye karıştırırsanız tarih kitaplarını, bir halkın çığlıkları uzatır kana bulanmış bir sayfadan başını: FİLİSTİN!
Yüzyıllardır istilaların diyarı... İşgallerin mekanı... Aç gözlü sömürgecilerin kanlı lokması... Romalılardan, Osmanlılara, Mısırlılardan, sömürgeci İngilizlere kadar fetihlerin kanlı sahnesi... Siyonizmin canlı hedef tahtası... Kırılan, yıkılan, acılara boğulan bir halk ve o halkın ekmeğinden, aşından, suyundan üstün vatanı: Filistin... Filistin... Filistin.
1948’de kurulan İngiliz ve Amerikan teşvikli İsrail devleti, siyonizmin kanlı bayrağını bir halkın kalbine sapladı. O tarihten itibaren de Filistin halkı bir tek gece rahat uyuyamadı. Bir tek gece sabahı görüp görmeyeceğinden emin olamadı. Bombalar beşikleri parçaladı. Bebeleri, minicik bedenlerinden daha büyük mermiler vurdu; anne sütüne hasretken... İhtiyarlar sakallarından sürüklendi; kadınların memeleri kesildi, dünyaya yeni Filistinli getirmesinler diye. Bir halk sürüldü yurdundan. Bir halk kovuldu yurdundan.
Emperyalist haydutların gözü bölgedeydi. Bölgede ise, dünyayı paylaşmak, yeryüzünün bütün kaynaklarına el koymak için yarışan aç gözlü, doymak bilmeyen kapitalistlerin ağzınının suyunu akıtan petrol vardı. Devir o devirdi. Petrol kaynakları, zenginlikler kimin kontrolundaysa güç ondaydı. Öyleyse bir halk kurban edilebilirdi. Haydut Amerika, kiralık katil olarak kendine İsrail’i tuttu. Katilin eline bol para ve her türlü silahı verdi. Topraklar kana bulandı. Petrolün rengi kızıla boyandı.
Şimdilerde kanlı oyun bir kez daha yineleniyor, ama bin kez daha vahşi, bin kez daha gözü dönmüşçesine İsrail tarafından. Bir kez daha kalan son topraklarından da kovulmak için Filistin. Bininci kez katliam. Bininci kez sürgün. Ah! Yaralı Filistin!.. Ah! Acılı kardeşlerimiz!.. Yüreğimizin çarptığı memleket. Emperyalist haydutlara karşı kinimizin bilendiği kutsal topraklar.