3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: Doğru yolda olmanın şartları

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Doğru yolda olmanın şartları

    Doğru yolda olmanın şartlarıSual: Çeşitli cemaatler, birbirlerinden farklı şeyler söylüyorlar, birinin helal dediğine diğeri haram diyor, birinin sünnet dediğine diğeri bid'at diyor. Hangi cemaat daha uygundur?
    CEVAP
    Hadis-i şeriflerde, Ehl-i sünnet vel cemaat itikadında olmak ve salihleri sevip onlarla beraber olmaya çalışmak, onlardan ayrılmamak emrediliyor. Doğru yolda olmanın şartları vardır. Bunların bazılarını maddeler halinde bildirelim:

    1- Tek hak din İslamiyet’tir.

    Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
    (Allah indinde hak din ancak İslam’dır.) [Al-i İmran 19]

    Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
    (Cennete sadece Müslüman olan girer.) [Buhari, Müslim]

    2- Hubb-i fillah ve buğd-i fillah üzere olmalı.

    Üç hadis-i şerif meali:
    (İnsan, dünyada kimi seviyorsa, ahirette onun yanında olacaktır.) [Buhari]

    (İmanın temeli, Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir.) [Ebu Davud]

    (Cebrail aleyhisselam gibi ibadet etseniz, müminleri, Allah için sevmedikçe ve kâfirleri Allah için kötü bilmedikçe, hiçbir ibadetiniz, hayrat ve hasenatınız kabul olmaz!) [Ey Oğul İlm.]

    3- Ehl-i sünnet vel cemaate uygun itikad etmeli.

    Bir hadis-i şerif meali:
    (Ümmetim 73 fırkaya ayrılır. Bunlardan 72’si Cehenneme gider, yalnız bir fırka kurtulur. Bu fırka, benim ve Eshabımın gittiği yolda gidenlerdir.) [Tirmizi, İbni Mace]

    İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
    (İtikad edilecek [inanılacak] şeylerde, bir sarsıntı olursa, kıyamette Cehennemden hiç kurtulmak olmaz. İtikad doğru olup da amelde [ibadetleri yapmakta, haramlardan kaçmakta] gevşeklik olursa, tevbeyle ve belki tevbesiz de affedilebilir. Cehenneme girse de, sonunda yine kurtulur. İşin aslı, temeli itikadı düzeltmektir.) [1/193]

    4- Sünnetlere uyup, bid’atlerden uzak durmalı:

    Yine İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
    Bazıları, yapacakları değişikliklerle, dini düzelteceklerini, olgunlaştıracaklarını zannediyorlar. Ortaya bid’atler çıkarıyorlar. Bid’atlerin zulmetleri ile sünnetin nurunu örtmeye çalışıyorlar. Bunlar, dinin noksanlıklarını tamamladıklarını iddia ediyorlar. Bilmiyorlar ki, din noksan değildir. Bir âyet-i kerime meali:

    (Bugün sizin için dininizi ikmâl eyledim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, size din olarak İslamiyet’i vermekle razı oldum.) [Maide 3]

    Dini noksan sanıp, tamamlamaya çalışmak, bu âyete inanmamak olur. (1/260)

    5- Dört hak mezhepten birisinde bulunmalı.

    Ahmed Tahtavi
    hazretleri buyuruyor ki:
    Bugün her müslümanın dört mezhepten birinde bulunması şarttır. Dört mezhepten birinde bulunmayan Ehl-i sünnetten ayrılır. (Dürr-ü Muhtar haşiyesi)

    Muhammed Hadimi hazretleri buyurdu ki:
    Edille-i şeriyyenin dört olması, müctehidler içindir. Mukallidler, yani dört mezhepten birinde olanlar için delil, senet, bulunduğu mezhebin hükmüdür.
    (Berika)

    6- Dinde nakli esas almalı.

    İslam âlimleri buyuruyor ki:
    Fıkıh kitaplarına uymayan bilgiler yanlıştır. Bunlara bağlanmak caiz değildir. İslam bilgilerini öğrenmeden, bilmeden, âyet-i kerime veya hadis-i şerif okuyup da, bunlara kendi kafasına, kendi görüşüne göre mana verenlere İslam âlimi denmez. Ne kadar yaldızlı, parlak söyleseler ve yazsalar da, hiç kıymeti yoktur. Ehl-i sünnet âlimlerinin anladıklarına ve bunların yazdığı fıkıh kitaplarına uymayan sözleri ve yazıları Allahü teâlâ beğenmez. İlham ve şahsi görüş, kesinlikle delil olmaz. Dinde nakil esastır. Hazret-i Ali buyuruyor ki:
    (Din, akıl ve görüş ile olsaydı, mestin üstünü değil, altını meshederdim.) [Ebu Davud]

    Netice: Şahıslar, kitaplar, cemaatler, gruplar için, bizim iyi veya kötü dememiz ölçü olmaz. Yani bir biz iyi deyince iyi olmazlar, biz kötü deyince de kötü olmazlar. Şahıs ismi, kitap ismi, grup ismi önemli değil. Binlerce âlim ve kitap var. Elimizde ölçü olursa rahat ederiz, kendimiz anlarız. Ölçüyü İmam-ı Rabbani hazretleri veriyor:

    (Bir hükmün doğru veya yanlış olduğu Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uygun olup olmamakla anlaşılır. Çünkü Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uymayan her mana kıymetsizdir, yanlıştır. Çünkü her sapık, Kur'an ve sünnete uyduğunu sanır, sapıklığının doğru olduğunu iddia eder. Yarım aklı, kısa görüşüyle, bu kaynaklardan yanlış manalar çıkarır. Doğru yoldan kayar, felakete gider. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri manalar doğrudur, bunlara uymayan yanlıştır.) [1/ 286]

    Demek ki doğru olmanın ölçüsü, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarına uymasıdır.

    Yine Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki:
    Allahü teâlâ, İslamiyet’i doğru olarak öğrenmek isteyene, bunu nasip edeceğine söz verdi. Allah sözünden dönmez. Bunun için, (Ya Rabbi, sana inanıyorum, seni ve Peygamberlerini seviyorum. İslam bilgilerini doğru olarak öğrenmek istiyorum. Bunu bana nasip et ve beni, yanlış yollara gitmekten koru) diye dua etmeli, istihare yapmalı! Cenab-ı Hak ona doğru yolu gösterir.

    Allahü teâlânın sözüne güvenmeli, Ona sığınmalıdır. Kuran-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

    (Doğru yolu arayanları, saadete ulaştıran yollara kavuştururuz.) [Ankebut 69]

    (Allah, kendisine yöneleni doğru yola iletir.) [Şûra 13]

    (Allah asla verdiği sözden dönmez.) [Zümer 20]

    Şu anda çeşitli gruplardaki insanların da, böyle dua etmekten çekinmemeleri gerekir. Hâşâ Allahü teâlâ yanlış bir iş yapmaz. Belki yanlış yolda olabilirim diye düşünerek, (Yâ Rabbi kimler doğru yolda ise, senin rızan kimlerleyse, bana onları sevmeyi, onlarla beraber olmayı nasip eyle) diye dua etmelidir. Eğer doğru yolda ise, duanın bir zararı olmaz. Yanlış yolda ise doğruya kavuşmuş, kurtulmuş olur. Böyle dua etmekten çekinmemelidir.

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart

    Bismillâhirrâhmânirrahîm
    Her hayrın ve şerrin yegane yaratıcısı kendisinden başka İlah olmayan Allahu Tealadır. O’nun eşi ve benzeri ve dengi yoktur. Herkese kuvvet ve hayat veren O’dur.

    Ebedî Kurtuluş Yolu Olan Ehl-i Sünnet ve Cemaat İnancı Nedir?
    Ehl-i Sünnet Velcemaat İtikadı; Kur’an, Sünnet, İcma-i Ümmet(eshabın icması) ve Kıyas-ı fukahadan oluşur. Bu 4 delilden birini reddedenler ise, Ehl-i Sünnet İtkadından sayılamazlar. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz Ehl-i Sünnet yolu hakkında şöyle buyurdular:
    Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır, biri müstesna geri kalanları cehennemlik olacaklardır.” Bunu duyan Eshab-ı Kiram (Allah Onlardan Razı olsun) sorar:
    “Ey Allah’ın Rasulü bunlardan, kurtulacak olanlar hangisidir?”

    Peygamberimiz (s.a.v.):
    “Benim ve eshabımın yolunda gidenlerdir.” diye cevap verirler. (Kaynak: İbn-i Mace, Tirmizi , Ebu Davud)

    Allahu Teala buyurduki:
    “İnneke leminel-murselîn. Alâ sırâtın müstekîm.” (Yâ Sîn-3,4)
    Mealen; “Ey Muhammed(s.a.v.) şüphesiz sen gönderdiğimiz rasullerdensin.(3) Ve sen, en doğru yol (mezhep)üzerindesin. “
    Kur’an, Peygamber Efendimizin en doğru yolda olduğunu Yâsîn Suresinde açıkça belirtiyor. Yol, yani mezhep ifadesi, Yâsîn Suresinde sırat olarak ifade edilir. müstekîm ise, en doğru olarak ifade edilir. İki kelime birleştirildiğinde “endoğru yol“, yani “en doğru mezhep” anlamı açığa çıkar. Rasulullah’ın yolunu tavizsiz takip eden Eshab-ı Kiram ve sonra gelen alimlere de Ehl-i Sünnet alimleri denir. Onların tuttuğu yola da, ehli sünnet yolu, yani mezhebi denir. Mezheb kelimesinin kökü “zehebe”=arabçada”gitti” anlamındaki üçüncü tekil sahıs, mazi fiilidir. Bu kök kalıbın başına “mim” harfi getirildiğinde gidilen yol anlamını kazanır. Yani;mezhep kelimesinin anlamı gidilen, takip edilen yoldemektir. Kur’an-ı Kerim’de mezhebe, “sırât” denilmektedir. Fatiha suresinde iki mezhepten söz edilir. Biri sırat-ı müstekîm diğeri sırat-ı dâllîndir. Rasulullah’ın ve ona tabi olanların yolu ise sıratı müstekîmdir.
    Ehl-i Sünnet Velcemaat İnancı, İslamiyeti Allahu Tealanın son Peygamberi Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin ve eshabının ve ehli sünnet yolunun ictihat derecesine yükselmiş alimlerinin anladıkları gibi anlayıp inanmaya denilir.
    ehlisünnetdergisi.com
    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart

    ALLAH C.C Razı olsun kuzat kardesim konuya katıkın için teşekkür ederim...

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •