***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


Ebû Mûsel-Eş'arî
Ebû Mûsel-Eş'arîKur'ân-ı kerîmi en iyi okuyan sahâbîlerden.
Ebû Mûsel-Eş'arî, Müslüman olmasını, Buhârî ve Müslim'in ittifakla bildirdiği hadîs-i şerîfte şöyle anlatmaktadır:
Biz Yemen'de iken Peygamber efendimizin ortaya çıkışı haberi bize ulaştı. Ben, iki ağabeyim, Ebû Bürde ve Ebû Rûhem ve Eş'arî kabîlesinden 52 kişi bir gemiye bindik ve Resûlullahı görmek için yola çıktık. Ancak gemimiz hava muhâlefeti sebebiyle bizi Habeşistan'a çıkardı.
Burada oturmamazı emretti
Habeşistan'da Ca'fer bin Ebû Tâlib ile buluştuk ve Müslüman olduk. Hazret-i Ca'fer dedi ki:
- Resûlullah efendimiz bizi, buraya gönderdi. Burada bir müddet oturmamızı emretti. Siz de bizimle burada bir müddet oturunuz!
Bunun üzerine, biz de orada oturduk. Daha sonra Resûlullahın müsâadesiyle Habeşistan hükümdarı Necâşî bizi iki gemiye bindirip Medîne'ye gönderdi.
Biz Medîne'ye geldiğimizde, Resûlullah efendimiz Hayber fethinde bulunuyordu. Bu savaşta yanında bulunmayanlara hisse vermediği hâlde bize ganimetten hisse verdi.
Eş'arîler, Medîne'ye gelmekte oldukları sırada Resûlullah efendimiz Eshâbına buyurmuştu ki:
- Yanınıza öyle bir kavim gelecektir ki onlar, İslâmiyet için, sizden daha yufka yüreklidirler.
Bunların arasında Ebû Mûsel-Eş'arî de vardı.
Eş'arîler Medîne'ye yaklaştıkları zaman; "Yarın, sevgililere, Resûlullahla Eshâbına kavuşacağız" diye şiirler söylüyorlardı. Medîne'ye gelince Peygamber efendimizle müsâfaha yaptılar. Müslümanlar arasında ilk defa müsâfahayı yapanlar onlardı.
Resûlullah efendimiz Eş'arîleri Medîne'de Batham Meydanlığına yerleştirdi ve onlara buyurdu ki:
- Sizin hicretiniz iki defadır. Biri Necâşî'nin ülkesine, ikincisi de yurduma yapılan hicrettir.
Gece geç vakte kadar ibâdet ederdi
Eş'arîler yatsıdan sonra geç vakitlere kadar ibâdet ederler, gündüz fırsat buldukça Peygamber efendimizin yanına giderler ve O'nun mübârek kalbinden fışkıran feyzlere kavuşurlardı. Resûlullah efendimiz de onların yanına gelirdi.
Resûlullah efendimiz Eş'arîlere namaz kıldırdıktan sonra, onlara;
- Allahın size olan ni'metlerindendir ki, insanlardan bu saatte, bu namazı sizden başka kılan kimse yoktur! buyurarak onları takdir ve teşvik ederdi.
Resûlullah efendimiz mübârek hanımlarından Hazret-i Âişe-i Sıddîka ile bir gece bir yere gidiyorlardı. Ebû Mûsel-Eş'arî'nin evinin hizâsına gelince durdular. O, Kur'ân-ı kerîm okuyordu. Okumasını bitirinceye kadar beklediler.
Resûlullah efendimiz, O'nu gündüz görünce, akşamki hâdiseyi Eshâbına anlatıp;
- Buna muhakkak Dâvüd'ün güzel seslerinden bir ses verilmiş, buyurarak methetti.
Ebû Mûsel-Eş'arî, Peygamber efendimizin yaptığı iltifatlardan çok memnun olurdu. Böylece Allahın Resûlüne ve Müslümanlara sevgisi kat kat artardı. Allahü teâlânın, Kur'ân-ı kerîmde meâlen,
(Allahü teâlânın onları seveceği ve onların da Allahü teâlâyı seveceği bir kavim getirir) buyurduğu Mâide sûresi 54. âyet-i kerîmesi hakkında, Peygamberimiz buyurdu ki:
- Onlar işte bunun, ya'nî Ebû Mûsel-Eş'arî'nin kavmidir, buyurdu.
Yine buyurdu ki:
- Seferlerde yoldaşlık eden Eş'arî cemâ'atinin gece vakti evlerine girdikleri zaman okudukları Kur'ân-ı kerîmi, seslerinden çok iyi tanırım. Sefer hâlinde, geceleyin onların kondukları yerleri de gündüz görmemiş olsam bile Kur'ân-ı kerîm seslerinden anlarım.
Ehl-i sünnet i'tikâdındaki iki mezhep imâmından biri olan Ebül-Hasen-i Eş'arî hazretleri Eş'arî kavmindendir.
Amcasının yerine geçti
Ebû Mûsel-Eş'arî'nin amcası Ebû Âmir de, Resûlullahın kumandanlarındandı. Ebû Mûsâ, Mekke-i Mükerremenin fethinden sonraki Huneyn gazâsındaki Evtas Mevkiindeki harbe, amcasıyla katıldı. Ebû Âmir İslâm Ordusunun Evtas'taki birlik kumandanıydı, bu harbde yaralandı. Ebû Mûsâ hazretleri anlatır:
"Resûlullah efendimiz, bu gazâya beni amcam ile berâber göndermişti. Harp bütün şiddeti ile devâm ederken, bir ara Cûşem kabîlesinden birinin attığı ok, amcamın diz kapağına saplandı. Hemen yanına koşup sordum:
- Ey amca! Oku sana atan kim idi?
Eliyle gösterip dedi ki:
- İşte! Oku atan müşrik şudur!
Amcamı o hâliyle bırakıp düşmanın peşine düştüm. Beni görünce kaçmaya başladı. Ben, hem peşinden koşuyor, hem de:
- Dur! Kaçmaktan utanmıyor musun, diye arkasından bağırıyordum.
Cûşemli nihâyet durdu. Yetiştiğimde o da kılıcını çekmişti. Önce Müslüman olmasını teklif ettim. Reddedince, aramızda şiddetli bir mücâdele başladı. Ben "Allahü ekber Allahü ekber!" dedikçe yeniden güçleniyor, hamlelerimi artırıyordum.
Nihâyet onu öldürdüm. Amcamın yanına geldiğimde, dizinden hâlâ kan fışkırıyordu. Bana dedi ki:
- Şu oku dizimden çıkar!