ŞEVVAL AYI ORUCU NE ZAMAN TUTULUR?
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Şevval ayında 6 gün oruç tutmayı tavsiye etmiş ve bu orucun faziletlerinden bahsetmiştir.
6 günlük oruç Ramazan Bayramının birinci günü hariç Şevval ayı içerisinde peş peşe veya birlikte tutulabilir. Ramazan Bayramının ilk günü yani Şevval Ayının birinci günü oruç tutmak mekruh sayılmıştır. Bununla birlikte tek başına Cuma veya tek başına Cumartesi günü de oruç tutmak aynı şekilde mekruh sayılmıştır.
Yani Şevval ayı orucu 16 Haziran tarihinden itibaren bu yıl Şevval ayı 29 gün sürdüğü için 13 Temmuz gününe kadar peş peşe ya da ayrı olmak üzere tutulabilir.
ŞEVVAL ORUCUNA(6 gün orucuna nasıl niyet edilir) NASIL NİYET EDİLİR?
Bildirilen günlerde nafile oruç tutarken kazaya da niyet etmeli, yani (İlk kazaya kalan Ramazan orucumu tutmaya, Niyet ettim Allah rızası için Şevval orucunu tutmaya) demelidir. Kaza orucumuz olmasa bile, böyle niyet etmenin hiç mahzuru olmaz. Kazamız yoksa zaten nafile olur. Mübarek günlerde, oruç tutarken her zaman kazaya niyet etmeliyiz.
NAFİLE İBADETLERLE FARZLARDAKİ EKSİKLİKLER TELAFİ EDİLİR
Farz olan Ramazan orucunun dışında, oruç tutmanın faziletli oldurulan bildirilen günlerde ve senenin sair günlerinde nafile oruç tutmak güzeldir. Üç aylara girildiğinde orucu artırmak hem Receb ve Şâban aylarında oruç tutma faziletine vesile olacak hem de Ramazan orucuna hazırlık olacaktır.
Nafile ibadetlerin, farzlarda söz konusu olan eksiklikleri tamamlamak gibi bir yönü de vardır. Bu durum hadis-i şerifte şöyle ifade edilmiştir: “Kıyamet günü, Müslüman kulun ilk hesaba çekileceği şey, farz namazdır. Eğer bunu tam kılmışsa, mesele yok. Aksi takdirde meleklere, ‘Bakınız onun nafile namazları var mı?’ denilir. Eğer nafilesi varsa, farz namazları nafilelerinden ikmal edilir. Sonra diğer farz ameller için de bunun gibi yapılır.â€[5] Hadis-i şerifte müstakil olarak ‘namaz’ ibadetinden bahsedilmişse de şarihlerin beyanına göre aynı durum, aralarında farz-nafile münasebeti olan ibadetlerin tamamı için de geçerlidir.
************
ŞEVVAL ORUCU NE ZAMAN TUTULUR?
Ramazan ayı ve bayramından sonra şevval ayı içinde “altı gün orucu†adıyla bilinen orucu tutmak müstehaptır.
Ramazandan sonra gelen 30 günlük Şevval ayı içinde, istediğiniz zamanlarda toplam 6 gün olan Şevval ayı orucunu tutabilirsiniz.
Şevvâl ayının ilk günü ramazan bayramının ilk günüdür. Ramazan Bayramı'nda oruç tutulması haramdır. Bayramın diğer günlerinde ve şevval ayında kaza veya nafile oruç tutulabilir.
ŞEVVAL ORUCUNUN HÜKMÜ NEDİR?
Ramazan ayından sonra şevval ayında altı gün oruç tutmak müstehaptır. Hz. Muhammed (S.A.V), “Kim Ramazan orucunu tutar ve ona Şevval ayından altı gün ilave ederse, sanki yılın bütününde oruç tutmuş gibi olur†(Müslim, Sıyam, 24; Tirmizî, Savm, 53) buyurarak Şevval ayında altı gün oruç tutmaya teşvik etmiştir.
Bu oruç art arda tutulabileceği gibi, ara verilerek de tutulabilir.
ŞEVVAL AYINDA KAZA ORUÇLARI TUTULUR MU?
Şevval ayında tutulan orucun hem kaza hemde şevval orucu yerine geçip geçmediği hakkında bazı kaynaklar öncelikle kaza oruçlarının tutulmasını, ardından da 6 gün şevval orucu tutulmasını tavsiye ederken, bazı kaynaklar da kaza veya adak oruçlarını bugünlerde tutmakla da aynı sevabın elde edileceğini belirtmektedir. Buna göre; isteyen öncelikle, varsa kaza orucunu tutar, borcunu öder, ardından da vakit kalırsa ayrıca şevval ayı orucunu tutar. İsteyen Şevval ayında kaza oruçlarını tutar ve bunu şevval orucu olarak da kabul eder.
Şevval ayında tutulan orucun çok sevabı vardır. Üç hadis-i şerif meali şöyledir:
Ramazandan sonra şevval ayında da 6 gün oruç tutan, anasından doğduğu günkü gibi günahsız olur. [Taberani]
Ramazan orucuyla şevvalde de 6 gün oruç tutan, bir yıl oruç tutmuş sayılır. [İbni Mace]
Ramazan ayı orucu on aya, ramazandan sonra tutulan 6 gün oruç da iki aya mukabil olur ki, böylece bir yıl oruç tutma sevabına kavuşulur. [İbni Huzeyme]
*************************
Şevval Ayı Orucunun Faziletleri Nelerdir?
Ramazan Ayı gibi içinde sınırsız sevapların bulunduğu aydan sonra Şevval ayı gelmektedir. Peygamber Efendimiz (as) Şevval Ayından 6 gün oruç tutan bir kimsenin senenin tamamını oruçlu geçirmiş gibi sevap alacağı müjdesini vermektedir. Savapça bu kadar önemli olması ve Ramazan Ayı ile bünyemizin oruca alışkın olmasını göz önünde bulundurarak böyle büyük bir mükafatı kaçırmamak lazım.
Ramazan-ı Şerif’ten sonraki şevval ayında oruç tutmak öteden beri sevimli bir adet olarak gelmiştir.
Bir ay boyunca oruca alışmış olan insanlar, şevval ayında da altı gün oruç tutmaya büyük bir ilgi göstermiş, hatta teravih gibi sıcak bir ilgiyle şevval ayı orucunu sürdüre gelmişlerdir… Elbette bu sıcak ilgi sebepsiz değildir. Nitekim Efendimiz (sas) Hazretleri, şevval ayı orucunun bir sene oruç tutmuş gibi sevaba vesile olacağını duyurmuş, bu yüzden de bir ay Ramazan orucu tutanlar, şevvalde altı gün oruç tutmakla bütün seneyi oruçlu geçirmiş olma sevabını kaçırmak istememişlerdir. Bu konudaki hadisi ve yorumunu şöyle ifade edebiliriz:
“Kim oruçla geçirdiği Ramazan ayından sonraki şevvâl ayında altı gün oruç tutarsa, bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi olur!.â€
Demek ki, bir aylık Ramazan orucundan sonra şevvâlde de altı gün oruç tutarak orucunu otuz altıya çıkaran kimse, bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevap almaktadır.
Âlimlerimiz, bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi sevap almanın izahını şöyle yapmaktalar:
Ramazan boyunca oruç tutan insan her orucuna on sevap almışsa yekûnu üç yüz eder. Şevvâl ayında tuttuğu altı orucuna da onardan altmış sevap alınca, eder üç yüz altmış. Yani bir sene.. Dolayısıyla hadîsin işaret ettiği sırra nâil olur. Bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi mânevî kazanç elde edebilir..
Aslında bu gibi mânevî konularda esas olan, o işi ihlasla yapmak, büyük bir gönül arzusu ile talip olmak mühimdir. Bâzen öyle oruçlar olur ki, tutanın gönlünde beslediği derin ve sâfî ihlas yüzünden 360 gün değil, belki 360 senelik nâfile oruç sevabını alabilir.. İhlas ile kim ne isterse Rabbimiz onu verebilir. Bu bir niyet ve yorum meselesidir.
Tıpkı yolun kenarına uzaklardan bir taşı yuvarlayarak güç bela getirip yerleştiren adamla, bu taşı oradan aynı güçlükle uzaklaştıran bir başka adamın niyeti ve yorumu gibi.
Biri düşünmüş ki:
- Bu çölün ortasında yaşlı bir adam yolda giderken bineğine binmek istese, üzerine çıkıp da hayvana binebileceği yüksek bir yer yoktur. Öyle ise şu taşı yuvarlayıp yolun kenarına getireyim de, yolda gitmekte olan yaşlı ve çocuklar hayvanlarına binmek istediklerinde taşın üstüne çıkıp bineklerinin üzerine kolayca atlasınlar, sevabı da bana olsun. Adamın bu hâlis niyetine bakan Rabbimiz ondan razı olmuş, istediği sevabı ihsan eylemiş.
Böyle güzel niyetle getirilen taşı oradan öfke ile yuvarlayıp uzaklaştıran adam ise şöyle düşünmüş:
- Bu taşı buraya getiren kimse ne kadar da yanlış bir iş yapmış. Hiç düşünmemiş ki, gözleri görmeyenler, karanlıkta fark edemeyenler taşa takılıp yere düşerler. Şu taşı buradan uzaklaştırayım da kimse takılıp yere düşmesin, sevabı da bana olsun. ..
İşte bu adam da taşı buradan uzaklaştırdığından dolayı Allah rızasını kazanmış, ümit ettiği sevaba nail olmuş.. Her ikisinde de niyet hâlis, yorum makul…
Biz de sâfi bir niyetle altı gün orucumuzu tutarsak, belki Rabbimiz bu niyetimize, bu bağlılığımıza bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevaplar ihsan edebilir, hatâlarımızı affedebilir.. Rabbimizin hudutsuz rahmetine kimse sınır çizemez. Kimse kendi cimriliğini O’ na da şâmil kılamaz.
Bu orucun arka arkaya olması şart değildir. Şevvâl ayı içinde olması yeterlidir.
Bir de Ramazan içinde tutulamayan oruçlar varsa, önce o borç olanı tutmak da makul ve meşru olur. Bir an önce borçtan kurtulmayı düşünmek elbette çok yerindedir. Ancak borcu sonra da tutabilirim diye de düşünebilir.. Bu bir tercih meselesidir. Her ikisi de caizdir.
Bir diğer husus da, şevval ayında iki bayram arası nikah yapılmaz iddiası vardır ki, artık bu batıl iddia etkisini kaybetmektedir. Çünkü Aişe validemizin nikahı şevvalde olmuş, yani iki bayram arasında yapılmış, ne uğursuzluk, ne de bir başka dinî yasak söz konusu olmuştur. Bu yanlış yorum şuradan da beslenmiş olabilir. Şayet bayram cuma gününe rastlarsa, bayram namazı ile cuma namazı arası iki bayram namazı arasıdır. Böylesine dar bir vakte nikahı sıkıştırmayın, iki bayram namazının dışında yapın nikahınızı, tavsiyesini, Ramazan ve Kurban Bayramı arası gibi geniş zamana yayanlar, böyle bir yanlış anlamaya sebep olmuşlardır, diye de düşünülebilir