Sıla Mı? Gurbet Mi?




Sıla Mı? Gurbet Mi?

''Ey Rabbine itaat edip huzura eren nefis! Hem hoşnut edici hem de hoşnut edilmiş olarak Rabbine dön.Kullarımın arasına gir. Cennetime gir.'' (Fecr 27-30)

Yukarıdaki ayetlere baktığımız zaman Allah,kullarına diyor ki; Rabbine dön... demek ki kullar dönmek üzere bir yerden bir yola çıkmışlar. Oraya geri dönecekler. Sılaya...

Yani insanlar gurbette, asıl yurdundan uzakta. Asıl yurda dönülecek ve bu gurbet bitecek...
Sıla ve gurbet yanyana…
İkisi bir birini tamamlıyor. Gurbet olmasa sılayı anlamak zor…
Sılayı tarif ederken; doğup büyüdüğü yeri özleme olarak ifade etmişler.
Gurbeti de, doğup yaşanılmış olan yerden uzak diye tarif etmişler.

İnsanın dünyaya gelmesiyle gurbet başlamış ve sılaya özlem gittikçe artmıştır. İnsanlar hayatları boyunca bu iki kavramı daha doğrusu gurbeti anlatmışlardır. Edebiyatımıza baktığımızda büyük bir yer tutar Gurbet... Nice yazarlar, şairler, ozanlar, aşıklar hep gurbeti anlatmışlar. Yine de tam olarak ifade edememişler...

Bakarım bakarım sılam görünmez
Ara yerde yıkılası dağlar var
(Karacoğlan)

Başka bir şiirde (Türkü)
Gurbet o kadar acı
Ki ne var ise içinde
Ben gurbette değilim
Gurbet benim içimde

Pir Sultan Abdal ise şöyle demiştir;
Gurbet elde bir hal geldi başıma
Ağlama gözlerim mevla kerimdir.

Neşet Ertaş bir şey dememiş olur mu?
Uzadı sıladan bizim yolumuz
Eşe dosta malum olsun halımız
Korkarım gurbette kalır ölümüz
Garibin derdine ağlar bulunmaz

Evet gurbet zor iş... çile dağ gibi...Herkes çekemez bu yükü.Sılayı öyle bir özlersin ki, tüter burcu burcu gözlerinde. Tâ kalbin derinliklerinde hissedersin sızıyı... Sılayı hatırlatan bir söz, bir resim, bir şarkı ya da türkü.....Aah der sızlar burnunun direği…

Ferdi Tayfur ne demiş?
Gurbetin kahrını sen çekemezsin
Düşer bir kötüye çürür gidersin
Ellerin koynunda nasıl yatarsın
Bırak şu gurbeti garip sevdiğim

Asıl yurdundan, vatanından uzakta yani dünyada olan insan bir de gurbet içinde gurbetler yaşar ki… Sıladan kalkıp gurbet diye İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa vs. gider. Orada da hızını alamayıp çoluk çocuğu bırakıp başka gurbetlere çıkar. Hatta yurt dışına gider.

Nasıl ağlamıştım köyden gelirken
Gurbetin de gurbet eli varımış
Ankara, İstanbul uzak der iken
Gurbetinde gurbet eli varımış

Yine akşam oldu nasıl edesin
Düşün ki koğuşta sabah edesin
Bir akraban yok ki gide gelesin
Gurbetinde gurbet eli varımış

Ne bir gazino var ne bir eğlence
Bir paket sigara biter her gece
Tercümansız gidilmiyi bir yere
Gurbetinde gurbet eli varımış

Hoca saat başı okur ezanı
Polis götürüyor yolda gezeni
Kim kurmuş ki yıkılası düzeni
Gurbetinde gurbet eli varımış

Kızıltuğum üç ay kaldım burada
Tek evim olmayaydı oturaydım kirada
Hiç olmazsa çoluk çocuk yanımda
Gurbetinde gurbet eli varımış

Ozan Ali Kızıltuğ böyle haykırırken, Kıvırcık Ali ''Üçüncü Gurbet'' te şöyle bakar olaya:

Ayrıldık sıladan binbir hayalle
Aktı gözyaşımız karıştı sele
Büktü belimizi dert, hicran, çile
Üçüncü gurbette perişan olduk
Büktü belimizi dert, hicran, çile
Şu yaban ellerde malamat olduk

Anayı, babayı toprağa saldık
Bacıya, gardaşa hasiret kaldık
Ne çileler çektik ne günler gördük
Üçüncü gurbette perişan olduk
Ne çileler çektik ne günler gördük
Şu yaban ellerde malamat olduk.

Velhasıl insanlar gurbette... Gurbetin gurbetindeler...

İnsanlar hep doymak için, iş bulup çalışmak nafaka kazanmak için sılayı terk edip gurbet ellere giderler. Ancak gözler hep geridedir. Bir ayak ileri giderken diğer ayak hep geri gider. Bir gün dönmek umuduyla...

Diri ya da ölü… İnsanlar ölüsünün bile gurbet ellerde kalmasına razı değil.

Asıl gurbetin sonu ve sılaya dönüş ölümle başlar. Ruhun gurbeti olan bu dünya hayatı sona erer. Vuslat başlar. Asıl yurdu olan, bir zamanlar çıkmak zorunda kaldığı ''Cennet'' e geri döner.

İnşallah bütün Müslümanların gurbeti güzel biter.
Ayrıca bu dünyada çeşitli şehirlerde hatta çeşitli devletlerde gurbette olan kardeşlerimize sıladan sevgiler. Kucak dolusu selamlar, Sağlıcakla…

Hasan TEN