***
DIŞARDA
Points: 155.310, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


Nur Talebesi Ağabeylerin Hayatları
ABDULLAH YEĞİN
(Araçlı Abdullah)
Abdullah Yeğin ağabey Kastamonu’nun Araç İlçesinde doğdu. Kastamonu'da orta mektepte okurken daha çocuk sayılacak yaşında, Üstadı tanıdı. 6. Mesele’de geçen "Muallimlerimiz Allah'tan bahsetmiyorlar. Bize Hâlıkımızı tanıttır." sualinin sahibidir. Üstadımızın bir emriyle sekiz sene Urfa Dersane-i Nûriye’sinde kaldı. 23 Mart 1960'da Urfa'ya vefat etmeye geldiğinde Üstad Hazretlerini karşıladı. Hepimizin istifade ettiği “Yeni Lûgat” isimli kıymetli eserini Üstadın şifahi emriyle hazırladığı hatıralarından anlaşılıyor. Abdullah ağabey Nur davasından defalarca mahkemeye verildi ve hapis yattı. Üstadımızın iki vasiyetinde adı “Abdullah” olarak geçmekte olup, birçok lâhika mektuplarında da yine “Abdullah” veya “Araçlı Abdullah” olarak adını okumaktayız.
Risale-i Nur’da Abdullah Yeğin
(Vasiyetnâmenin hâşiyesi)
Kardeşim Abdülmecid, Zübeyr, Mustafa Sungur, Ceylan, Mehmed Kaya, Hüsnü, Bayram, Rüşdü, Abdullah, Ahmed Aytimur, Âtıf, Tillo'lu Said, Mustafa, Mustafa, Seyyid Sâlih. (Em. Lâh. 137)
***....... Bu vasiyetname benden sonra bâki kalan tayinat içinde de konulsun, tâ ki bazı insafsız insanlar “Bu Said günde beş-on kuruşla yaşadığı ve kimseden para almadığı halde şimdiki mirası yüzer lira görünüyor, nerede buldu?” dememek için bu hakikati izhar etmek münasib olur.
Şimdi manevî evlâdlarım, fedakâr hizmetkârlarım olan Zübeyr, Ceylan, Sungur, Bayram, Hüsnü, Abdullah, Mustafa gibi ve has ve hâlis Nur’un kahramanları olan Hüsrev ve Nazif, Tahirî, Mustafa Gül gibi zâtların nezaretinde o düsturumun muhafaza edilmesini vasiyet ediyorum. Said Nursî (Em.Lâh.2-217)
***Ankara dârülfünununda Nur'a ehemmiyetli hizmet eden ve Kastamonu'da mekteb gençlerinden en evvel Nurlara giren ve Ankara'daki Abdurrahman'ın oğlu Vahdet'i himaye ve muhafazaya çalışan Araç'lı Abdullah'ın mektubunda tam imanlı ve dindarane ve müjdekârane yazması......... (Em.Lâh.271)
bi hatıra
01.02.1973 ANKARA
Ankara'da Üniversite talebesiyiz, Emek Mahallesinde bir dershanede kalıyoruz. Sene 1972. Bir gün Abdullah Yeğin, Mustafa Türkmenoğlu, Mehmet Armutçuoğlu ağabeyler beraberce âniden dershanemize geldiler. Abdullah Yeğin ağabey’i ilk defa görüyordum. 6.Mes’elede geçen : “Kastamonu'da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler. "Bize Hâlıkımızı tanıttır, muallimlerimiz Allah'tan bahsetmiyorlar" dediler. Ben dedim: Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsusuyla mütemadiyen Allah'tan bahsedip Hâlıkı tanıttırıyorlar. Muallimleri değil, onları dinleyiniz.” sualini Abdullah ağabeyin sorduğunu duymuştum ve kendisini hep merak ediyordum. Sûret’inin ve sîret’inin güzelliğine hayran kalmıştım, içim ısındı, huzur bulmuştum yanlarında. Bir ders okunduktan sonra Abdullah ağabey merak ettiğimiz hâtıralarından biraz bahsetti. Aldığım notlar:
Buraya bir hoca gelmiş, ziyaretine gidelim
1940 da Kastamonu Lisesinde talebe iken benim gibi “Rıfat” adında dindar bir arkadaşım vardı. Bir gün bana “Buraya bir hoca gelmiş, ziyaretine gidelim” dedi. Ben de: “Peki gidelim” dedim. Vardığımızda Üstad yatağa yarı uzanmış, yâni bir yere dayanmış belinden yukarısı dik. Saçları kulaklarına kadar uzun, gözündeki gözlük hafif öne düşmüş hâlde elinde bir kitap vardı.
Biz selâm verip elini öptük. Bize gözlüğün üzerinden hafif bakarak “maşallah, maşallah” diyerek bir iki iltifat etti ve îman–âhiret dersleri verdi....
(kaynak: ağabeyler anlatıyor)