Vezir Tonyukuk
Adı bilinen ilk Türk yazar ve tarihçisidir. Göktürk Devleti’nin kurucusu Kutlug Kağan başta olmak üzere Kapağan Kağan ve Bilge Kağan’a danışmanlık yapmışmeclis başkanlıklarını yürütmüştür.
Tonyukuk’unkendi adına diktirdiği kitabesinden
Göktürkler
Juan Juan Devleti’nin elinde esir iken doğduğu anlaşılıyor. Esaretten Kutlug Kağan ile birlikte kurtulmuş ve Göktürk Devleti’nin kuruluşunda görev almıştır.
Bilge Kağan’a vezirlik yapmanın yanı sıraona kızını vererek kayınpederi de oldu.
İyi bir stratejist ve taktik ustası olmasından ötürübatılı Türkologlar onun için “Türkler’in Bismarc’ı” ifadesini kullanır.
Tonyukukkendisi adına diktirdiği kitabesinde kendini şöyle anlatıyor:
“Tanrı yarlığadığı (nasip ettiği) için Türk Budun içinde silahlı düşmanı gezdirmedim. Damgalı atı koşturmadım. İlteriş Kağan çalışmasaydıona uyarak ben kendim çalışmasaydım
il de millet de yok olacaktı. Çalıştığım için il
il oldu
millet de millet oldu. Kendim artık kocadım. Şimdi Bilge Kağan
Türk Budununu iyi idare ederek tahtında oturuyor.”
Türklerin Budizm dinine girmesini engelleyen Vezir Tonyukukaynı zamanda Türk milletinin surlarla çevrili şehirlere yerleşerek
Çinliler tarafından yeniden köle edilmesini de engellemesiyle bilinmektedir. Milletine her zaman yol gösterici olan Tonyukuk
açlıktan tokluğa
kölelikten bağımsızlığa erişen milletinin yaşayışını şöyle anlatıyor:
“Karakurum’da tavşan yiyerekgeyik yiyerek oturuyorduk. Budunun boğazı tok idi. Düşmanımız çevrede ocak gibi idi. Biz ateş idik.”
Doğum tarihi bilinmese deTonyukuk’un ölümü 726 yılına rastlar. Tonyukuk’un hatırası
ölümünden sonra Bilge Kağan tarafından Bain-Cokto adlı mevkide yaşatıldı.
Nizamülmülk
Büyük Selçuklu Devleti sultanlarından Alparslan ve oğlu Melikşah’ın veziribüyük devlet adamı. Adı Hâce Kıvâmüddîn Ebû Ali Hasan bin Ali’dir. 1018 yılında İran’ın Tûs şehrinde doğdu ve 1092 yılında Nihavend’de
Hasan Sabbah’ın fedâisi bir bâtinî tarafından şehit edildi.
Kardeşi Ebü’l-Kâsım Abdullah ile birlikte çok iyi bir eğitim gördü. Fıkıhhadis
edebiyat ve sâir ilimleri çok iyi tahsil etti. Zamânındaki meşhur âlim ve ediplerle devamlı görüştü. Bu
onun idârecilik hayâtındaki kâbiliyet ve başarısının büyüklüğünde mühim rol oynadı.
Devlet hizmetindeki hayâtıbabası ile berâber Gazne Devletinin Horasan vâlisi Ebü’l-Fâzıl Es-Suri’nin hizmetinde bulunmakla başladı. 1040 yılındaki Dandanakan Savaşından bir süre sonra Alparslan’ın Belh vâlisi Ali bin Şadan’ın maiyetine girerek
vilâyet işlerinin yürütülmesiyle vazifelendirildi. Selçuklu Sultanı Tuğrul Beyin vefatı ile Alparslan ve kardeşi Süleyman Bey arasındaki taht mücâdelesi sırasında yerinde görüş ve tedbirleriyle dikkatleri çekti ve 1063 yılında Alparslan’ın yanında hizmete başladı. Alparslan
Sultan olunca 1064 yılında Selçuklu Devletine vezir tâyin edildi. Zamânın halîfesi Kâim bi emrillah tarafından Nizâmülmülk unvânı ile taltif edildi. Bu unvânıyla tanındı.
Nizâmülmülkvezir olduğu 1064’ten
şehit edildiği 1092 senesine kadar aralıksız yirmi dokuz sene Büyük Selçuklu Devletine
tam bir dirâyet ve adâletle hizmet etti. Vazifeli olduğu için katılamadığı Malazgirt Meydan Muhârebesi hâriç
bütün Selçuklu fütûhatında bulundu. Sultan Alparslan’ın vefâtıyla veliaht Melikşah’ın tahta geçmesini sağlayıp
nizam ve âsâyişin korunmasında muvaffak oldu. Sultan Melikşah’a muhâlefet eden veya başkaldıran Selçuklu prenslerinin itâat altına alınmasında büyük hizmeti geçti. Sultan Melikşah
devletin idâresinde ona çok büyük ve geniş yetkiler verdi. Nizâmülmülk’ün akıllı
tedbirli ve adâletli idâresi sâyesinde de
Melikşâh’ın saltanatı
aynı zamanda Büyük Selçuklu Devletinin de en parlak ve en şanlı devri olmuştur.
Nizâmülmülkâlim
edip ve kadirşinâs bir zât olduğu için meclisi
ilim ve sanat adamlarının toplandığı bir yer hâline gelirdi. Abbâsi halîfesi de kendisine pek çok hürmet eder
meclisinde bulunurdu. Âlimlere
şâirlere
sanatkârlara karşı çok ikrâm
ihsan ve iltifât ederdi. Birçok câmi
mescit
vakıf eserleri yaptırdı.
Büyük Selçuklu Devletineidârî
adlî
askerî
mâlî
sosyal ve kültürel sâhada pek çok yenilikler ve değişiklikler getirdi. Sarayı
merkezî hükümet teşkilâtını
İslâm esaslarına dayalı mahkemeleri
toprak sistemini sağlam esaslar üzerine yeniden düzenledi. Gerçekleştirdiği yeni sistemler bâzı değişikliklerle berâber bütün Türk-İslâm devletlerince devam ettirildi.
Nizâmülmülkzamânında yayılmaya ve kuvvetlenmeye çalışan bozuk fırkalara karşı
Ehl-i sünnet bilgilerinin sistemli bir şekilde öğretilmesi sağlandı. Bunun için Bağdat
Belh
Nişabur
Herat
İsfehan
Basra ve Musul gibi çeşitli şehirlerde
kendi unvanı ile anılan Nizâmiye Medreselerini kurdurdu. Onuncu yüzyılda Ehl-i sünnete muhâlif cereyanların giderek yaygınlaşması sebebiyle İslâm dünyâsında ortaya çıkan karışıklıkların giderilmesinde Nizâmiye Medreselerinin çok büyük hizmeti geçti. Bu medreselerin en meşhurlarından birisi de
Bağdat’taki Nizâmiye Medresesi olup
asrın büyük âlimlerinden birisi olan Ebû İshak-ı Şirâzî burada ders vermekle vazîfeli idi.
Nizâmülmülk’ün Selçuklu Devletindeki bütün düzenleme ve değişiklikleri ciddî bir şekilde tetkik edendevlet idâresinde kendi görüşlerini
icrâatını ve bunların gerekçelerini gelecek nesillere intikal ettirmek maksadıyla Fârisi olarak yazdığı Siyâsetnâme isimli eseri
bugün siyâset ilmiyle uğraşanların el kitapları arasında sayılmaktadır. Siyâsetnâme’de Türk-İslâm devletlerinin idârî
mâlî
siyâsî
askerî
sosyal ve kültürel yönlerini incelemektedir. Tam doğru metin ve ilâvesiz nüshası
İstanbul’da Süleymâniye Kütüphânesi
Molla Çelebi kısmında 114 numarada mevcuttur. Siyâsetnâme
birçok dillere tercüme edilerek
yayınlanmıştır.
Sokullu Mehmet Paşa
1506 yılında Bosna'nın Sokol (Slav dillerinde 'şahin' demektir) kasabasında doğmuştur. Bu nedenle Balkan halkları arasında Mehmet Paşa Sokoloviç olarak anılır. 1519 yılında Devşirme sistemi ile çocuk yaşta Edirne Sarayına getirilmişMehmet adı verilerek Türk ve Müslüman kültürü ile yetiştirilmiştir. Ardından İstanbul'a gönderildi. Topkapı Sarayı'nın Enderun Bölümünde çeşitli görevlerde bulundu. 1541'de Kapıcıbaşılığa yükseldi. 1546'da saray hizmetlerinde başarılı olanların dış göreve atanmaları yolundaki gelenek uyarınca Kaptan-ı Derya lığa getirildi. Görevde iken Trablusgarp Seferi'ne katıldı
İstanbul Tersanesini genişletti ve yeniledi. 1549'da vezirliğe yükselerek Rumeli Beylerbeyliğine atandı.
Avusturya ile 1547'de imzalanan barış antlaşmasının bozulması üzerine Sokollu Mehmet Paşa 1551'de Erdel üzerinde yapılacak seferin komutanlığına getirildi. 80.000 kişilik orduyla Erdel'e giren Sokollu Mehmet Paşa önemli kaleleri aldıama Temeşvar Kuşatmasında başarılı olamayarak geri çekildi. Temeşvar 1552'de
Macaristan serdarlığına atlan Kara Ahmet Paşa ile alınabildi.Sokullu Mehmet Paşa Kanuni Sultan Süleyman 1553'te Sokollu Mehmet Paşa'yı Rumeli askerlerinin başında Anadolu'ya gönderdi. Aynı yıl başlayan Nahçıvan Seferinde Sokullu komutasındaki Rumeli askerleri büyük başarı gösterdiler. Sefer dönüşünde Sokullu üçüncü kez vezirliğe yükselerek kubbealtı vezirleri arasına katıldı. Sokollu Mehmed Paşa
Kanuni'nin oğulları arasındaki mücadeleler sırasında da hep Selim'in yanında oldu. Nitekim taht mücadelesini Selim kazandı. Semiz Ali Paşa'nın sadrazamlığa yükselmesiyle ikinci vezir olan Sokullu
onun 1565'de ölmesiyle sadrazamlığa getirildi. Yaşı hayli ilerlemiş olan Kanuni çok güvendiği Sokullu'ya geniş yetkiler vermişti. 1561'de üçüncü vezir iken Kanuni Sultan Süleyman'ın torunu ve Sultan II. Selim'in kızı Esmehan Sultan ile evlendi.
Bu tarihten ölümüne kadarki 15 yıl boyunca Osmanlı devletinin idaresini fiilen elinde tuttu. Kanuni Sultan Süleyman'ın son seferi olan Zigetvar kalesi fethinipadişah öldükten sonra o idare etti. Kanuni Sultan Süleyman'ın ölümünü askerden II. Selim geliceye kadar saklayarak onu tahta çıkarmayı başardı. II. Selim döneminde sürekli sadrazamlıkta kaldı ve devlet işlerini idare etti. Sokullu 1568'de Avusturya ile 8 yıl süren bir barış antlaşması imzaladıktan sonra doğuya yöneldi. Amacı Osmanlı egemenliğini Asya'da ve doğu denizlerinde de güçlendirmekti. Portekiz'in Hint Okyanusu'ndaki artan etkiniğine karşın Kızıldeniz
Umman Denizi ve Basra Körfezi'ndeki Osmanlı gemilerinin sayılarını attırdı. Hindistan ve Endonezya ile iyi ilişkiler kurmaya çalıştı. Sokollu ayrıca Tunus'u Osmanlı himayesi altına sokarak
Kuzey Afrika'yı da denetlemek istiyordu. Ama Piyale Paşa ve Lala Mustafa Paşa gibi karşıtların etkisiyle Divan 1570'de Kıbrıs'ın alınması kararını aldı. Sokullu Venediğe karşı böyle bir savaşın Avrupa'yı kendilerine karşı birleştireceği görüşündeydi. Ama Lala Mustafa Paşa Divan'a uyarak 1571'de Kıbrıs'a1 çıktı. Haçlı Donanması'nın misillemesinde Osmanlı donanması İnebahtı'da yenildi. Alınan ağır yenilgi karşısında Osmanlılara gelen bir Venedik elçisine "Biz sizden Kıbrıs'ı alarak kolunuzu kestik
siz ise donanmamızı yenmekle yalnızca sakalımızı kestiniz
unutmayın ki
kol bir daha yerine gelmez
ama sakal eskisindende gür çıkar." dedi. Gerçekten de Sokullu'nun dediği oldu ve Venedikliler barış istemek zorunda kaldılar. Daha sonra Osmanlı Donanması Tunus'u İspanyollardan aldı.
Sokullu 1574'te ölen II. Selim'in yerine geçen III. Murat döneminde de sadrazamlığını sürdürdü. Fakat artık eski gücü yoktu çünkü padişah da artık onun karşıtlarıyla işbirliği halindeydi. Sokullu yine de bazı siyasal başarılara imza attı. Fas'ı Portekiz akınlarından kurtardıAvusturya'nın saray içine dönük oyunlarını etkisiz hale getirdi. Fakat baskılar artık iyice artmıştı
amcasının oğlu Budin Beylerbeyi Mustafa Paşa sudan bir nedenle idam ettirildi. 1579 yılında ise 3. Murat' ın eşi Safiye Sultan tarafından tutulan ve derviş kılığına girmiş bir yeniçeri tarafından hançerlenerek öldürüldü ve Eyüp'te defnedildi.
Sokullu Mehmet Paşa 14 yıl süren sadrazamlığı boyunca usta bir siyasetçi olarak öne çıkmışbirçok askeri ve siyasal başarının elde edilmesinde birinci derecede rol almıştır. 60 yıllık devlet hizmeti sırasında da hiçbir görevinden alınmamış
daima bir üst göreve atanmış olması da ayrı bir özelliğidir. Sokullu bir tanesi İstanbul'da
diğerleri Lüleburgaz
Havsa (Edirne) ve Payas (Hatay)'ta bulunan beş külliyesi
imparatorluğun hemen her yanına yayılmış eserleri vardır.
Don ve Volga ırmakları arasında bir kanal açarak Osmanlı donanmasına Hazar Denizi yolunu açmaSüveyş Kanalı'nı açma
İzmit Körfezi-Sapanca Gölü-Sakarya Nehri üzerinden Karadeniz'e alternatif bir boğaz açma gibi çağının ötesinde projeleri vardı. Don-Volga kanalı için gerekli işgücü seferber edildi
ancak hava şartları nedeniyle çalışmalar sürdürülemedi. Süveyş Kanalı düşüncesiyle ön adım olarak Sudan zaptedildi. Ancak bu proje de sonuca ulaşamadı. Devlet teşkilatı içinde de önemli düzenlemeler yapmıştır.