ADIASKER
Osmanli Devleti'nde askerî ve hukukî islerden sorumlu olan kadiaskerlik teskilâtigerek kelime gerekse meslek olarak uzun bir geçmise sahiptir. Hz. Ömer tarafindan ordugâh sehirlerine tayin edilen kadilar
sivil olmaktan ziyade askerî bir hüviyet tasiyorlardi. Bu sebeple
kadiaskerligin Hz. Ömer tarafindan kuruldugu belirtilmektedir. Abbasîler'de de görülen bu mansib
Harzemsahlar'da
Anadolu Selçuklulari'nda Eyyûbîler'de
Memlûklerde ve hatta Karamanlilar'da da vardi.
Osmanli Devleti'nde ilk kadiaskerin Bursa Kadisi Çandarli Kara Halil Hayreddin Pasa oldugu belirtilmektedir. Kaynaklarilk kadiaskerin adi geçen zat oldugunda müttefik olmalarina ragmen
tayin tarihi için farkli rakamlar vermektedirler. ÂsIkpasazâde ve Oruç Bey
bu makamin 761 (M 1359)
Hoca Saadeddin
Solakzâde ve Müneccimbasi 763 (M. 1361)'de ihdas edildigini belirtmektedirler. Bundan baska kadiaskerlik hakkindaki arastirmasinda M. Ipsirli
baska kaynaklarda bu tarihin 762 (M. 1360) olarak verildigini söyler.
Kelime olarak lügat mânâsi "asker kadist" demek olan kadiaskerlikOsmanli ilmiye teskilâti içinde önemli bir mevki idi. Kadiasker terkibindeki "asker" kelimesi
müessesenin özelligi açisindan önem tasir. Zira
Seyhulislâmliktan takriben bir asir kadar önce (80 sene) kurulmus olan müessesenin kurulusunda devletin
asker ve onlarin ihtiyaçlarini karsilamada titizlikle hareket ettigini göstermektedir. Bununla beraber
Divan-i Hümâyun azasi olan kadiaskerin vazifeleri sadece askerî saha ile sinirli degildi. Kadiaskerler ayni zamanda bütün sivil adlî islere de bakiyorlardi. Onlar
belli seviyedeki bazi kadi ve nâiblerin tayinlerini de yapiyorlardi. Divan toplantilarinda vezir-i a'zamin saginda vezirler
solunda da kadiaskerler yer alirdi.
Fâtih Sultan Mehmed'in son senelerine kadar yalniz bir kadiaskerlik vardi. Hududlarin genislemesi ve islerin çogalmasi yüzünden 885 (M. 1481) yilinda biri Rumelidigeri Anadolu olmak üzere ikiye ayrildi. Belirtilen tarihte
Muslihiddin el-Kastalanî daha üstün kabul edilen Rumeli kadiaskerligine
o dönemde Istanbul kadisi olan Balikesirli Haci Hasanzâde Mehmed b. Mustafa da Anadolu kadiaskerligine getirildiler. Dogu ve Güneydogu Anadolu'nun Osmanli ülkesine ilhakindan sonra Yavuz Sultan Selim (1512-1520) tarafindan 922'de yani XVI. asrin ilk çeyreginde (1516) merkezi Diyarbekir (Diyarbakir) olan Arap ve Acem kadiaskerligi adi altinda üçüncü bir kadiaskerlik kuruldu. Devlet merkezine olan uzakligi sebebiyle olsa gerek ki divân üyeligi bulunmayan bu kadiaskerligin basina meshur tarihçi ve bilgin Idrisî Bitlisî getirildi. Bilahare merkezi
payitahta (Istanbul) nakledilen bu kadiaskerlige Fenarîzâde Mehmed Sah Efendi tayin edildi. 924 (M. 1518) de adi geçen sahsin bu görevden ayrilmasindan sonra bir müddet vekaletle idareye baslanan bu kadiaskerlik lagv edilerek vazife ve selahiyetleri Anadolu kadiaskerligine birakildi. Böylece Rumeli ve Anadolu kadiaskerlikleri diye tekrar ikiye indirilen bu müessese
Osmanli saltanatinin sonuna kadar devam etti.
Protokola göre daha üstün addedilen Rumeli kadiaskerleri ile daha asagi bir mevkide bulunan Anadolu kadiaskerinin vazifeleri kanunnâmelerde söyle belirtilir:
"Bilfül Rumeli kadiaskeri olan efendiRumeli ve adalarda vaki kazalari ve kismet-i askeriyeleri tevcih eder.
Ve bilfül Anadolu kadiaskeri olan efendiAnadolu'da ve Arabistan'da vaki kazalari ve kismet-i askeriyeleri tevcih eder.
Ve bu efendilerdivân günlerinde elbette Divan-i Hümâyuna müdavemet edüp Cuma günlerinde vezir-i a'zam hazretlerinin hânesine varirlar. Amma dâva istimai lâzim gelse Rumeli kadiaskeri istima edüp Anadolu kadiaskeri kendi halinde oturur. Meger vekil-i saltanat tarafindan me'zûn ve me'mûr ola
ol zaman istimai ser'an caiz olur.
Ve yirmiyirmibes ve otuz ve kirk medreselerin ve kendi taraflarina müteallik olan bazi mahallin cihet ve tevliyet makulesin tevcih edegelmislerdir."
Böylece Anadolu'da bulunan müderris ve kadilarin tayiniAnadolu kadiaskerinin
Rumeli'de bulunan müderris ve kadilarin tayini de Rumeli kadiaskeri tarafindan yapilmaktaydi. Görüldügü gibi müessesenin görevleri
egitim ve yargi teskilatinin idaresi
ordu ve askerî zümrenin gerek baris
gerekse savas sirasinda hukukî ihtilaflarinin giderilmesi ve davalarinin görülmesi seklinde iki ana grupta toplanabilir.
KadiaskerlerXVI. yüzyilin ikinci yansini müteakip
Seyhülislâmligin ön plâna çiktigi tarihe kadar bütün kadi ve müderrisleri aday (namzet) gösterip tayinleri sadr-i a'zama ait olan kirktan yukari müderrisler ile mevâliyi vezir-i a'zama arz ile tayinlerine delâlet ederlerdi. Daha sonra bu gibilerin arzlari kendilerinden alinarak
kirk akçaya kadar olan müderrislerle kaza kadilarinin tayinleri eskisi gibi bunlara birakildi. Kirktan yukari yevmiyeli müderrisler ile mevâlinin tayinleri ise seyhülislâmlara verilmistir. Tayin olunacak müderris veya kadi Anadolu'da ise Anadolu kadiaskeri
Rumelide ise Rumeli kadiaskeri tarafindan arz günlerinde
bizzat kendisi tarafindan
padisah huzurunda okunan "Defter-i akdiye" de okunup inha olunan kadilarin tayinleri için padisahin muvafakati alinirdi.
Bir kimsenin kadiasker olabilmesi için "mevleviyet" denilen 500 akça yevmiyeli büyük kadilik mansibinda bulunmasi gerekirdi. XVI. asrin ikinci yarisina kadar kadiasker olmak için muayyen bir usûl yoktu. Fakat bu tarihten sonra Istanbul ve Edirne kadilarindan veya Anadolu kadiaskeri pâyesi olan Istanbul kadisi mazullerinden birinin fiilen Anadolu kadiaskeri olmasi kanun haline gelmisti. Bu kadiaskerlikten sonra da Rumeli kadiaskerligi gelirdi. Kurulustan sonraki dönemlerde kadiaskerlik müddetidiger mevleviyetlerde oldugu gibi bir yildi. Bu müddeti dolduran kadiasker
mazûl sayilarak yerine sirada olan bir baskasi tayin edilirdi. XVI. asrin ikinci yarisindan itibaren Rumeli kadiaskerleri Seyhülislâm olurlardi.
Zamanla maaslarinda farklilik görülen kadiaskerlerFatih kanunnâmesine göre devlet hazinesinden yevmiye 500 akça aliyorlardi. XVI. yüzyilin ortalarindan sonra Rumeli kadiaskeri 572
Anadolu kadiaskeri ise 563 akça yevmiye aliyorlardi. Bunlarin maaslarindan baska askerî siniftan olup vefat edenlerin "resm-i kismet"lerinden
binde onbes akça olarak gelirleri vardi. Bu para
kadiasker kassamlari vasitasiyle tahsil edilirdi. Âli'nin kaydina göre Rumeli kadiaskerine resm-i kismetten günde sekiz bin akça hasil olurdu. Anadolu kadiaskerinin resm-i kismeti ise daha fazla idi. Irak
Suriye ve Misir'in bu kadiaskerlige bagli olmasi
bu artisa sebep oluyordu. Mazuliyet veya tekaüdlerinde de kendilerine maas tahsis edilen kadiaskerlere
daha sonra birer arpalik verilerek iaselerinin temin edilmesi saglanirdi.
Divân'daki davalari dinleyen kadiaskerlerSali ve Çarsamba hariç olmak üzere hergün kendi konaklarinda divân akdedip kendilerini ilgilendiren ser'î ve hukukî islere bakarlardi. Kadiaskerlerden her birinin aaakireci
rûznamçeci
matlabçi
tatbikçi
mektupçu ve kethüda olmak üzere yardimcilari bulunurdu. Ayrica her birinin davali ve davaciyi divâna getiren yirmiser muhziri bulunmaktaydi.
Padisahsefere çiktigi zaman kadiaskerler de onunla birlikte giderlerdi. Padisah sefere gitmedigi takdirde onlar da gitmezlerdi. Bu durumda ser'î muameleleri görmek üzere onlarin yerine "ordu kadisi" tayin edilip gönderilirdi. Ayni sekilde padisahlar Edirne'ye gittikleri zaman onlar da padisahla birlikte gider ve akd edilen divân oturumlarina istirak ederlerdi.
Bu müesseseOsmanli Devleti'nin sonuna kadar devam etmis
Osmanli hükümeti ile birlikte o da tarihe mal olmustur.