2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Karabasandan korunmak

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    nww Karabasandan korunmak

    “Geceleri bazen karabasan geliyor. Korkuyorum. Korkarak uyanıyorum. Bu durum nedir? Korunmak için neler yapmalıyım?”

    Geceleri uyumanız, gündüzleri de lûtfundan rızık aramanız O’nun âyetindendir”1 buyuran Kur’ân, bir diğer âyette, “Uykunuzu dinlenme vakti kıldık. Geceyi bir örtü yaptık”2 buyurur.

    Hiç şüphesiz dinlenmek eşsiz bir nîmet olduğu gibi, gece de, uyku da vazgeçilmez birer nîmettirler. Bu nîmetleri cömertçe ikrâm eden Cenâb-ı Hakk’a karşı ise ancak şükredilir. Geceye kavuştuğumuzda yatmazdan önce kıldığımız akşam ve yatsı namazları ile esâsen geceyi ve uykuyu da kapsayan hadsiz nîmetler serisini cömertçe ikrâm ve ihsan eden Rabb’imize şükretmiş, görünür, görünmez her türlü tehlikelere ve musîbetlere karşı O’na sığınmış oluruz.

    Allah’a sığınmak fevkalâde önemlidir. Aksi takdirde zararlı ve şerli mahlûkların tehlikelerine karşı yardımcısız ve yapayalnız kalmaktan kendimizi kurtaramayız. Bu da bizi perîşan eder. Fakat Allah’a sığınan korkudan emin olur. Allah’a sığınmak için yatsı namazını kıldıktan sonra yatarken, en azından, “Eûzü billâhi mine’ş-şeytani’r-racîm” deriz. “Bismillahi’r-rahmâni’r-rahîm” okuduğumuzda ise, uyku nîmetini veren Allah’ın adıyla uykuya başladığımızı ifâde etmiş ve Allah’a hamd etmiş oluruz. Böylece zikrin iki önemli ayağını tamamlamış oluruz. Yatmazdan önce bildiğimiz diğer duâ ve yakarışlarla Allah’a ilticâyı zengin ifâdelerle donatırsak zararlı ve şerli varlıkların zararlarına karşı daha kuvvetli bir zırh edinmiş oluruz.

    Bu kuvvetli zırha her gece şiddetle ihtiyacımız vardır. Çünkü geceleri uyku halinde iken, en çok korunmaya ve sığınmaya ihtiyaç duyduğumuz zaman dilimlerini yaşarız. Öyle ki, Yaradan’a tam teslim olmuşuz. Uyku esnasında bir ölü gibiyiz! Ne irâdemiz var, ne kudretimiz. Ne gücümüz var, ne bilincimiz. Ne aklımız var, ne şuurumuz. Bu tam teslîmiyeti de ancak sünnet olarak gelen duâlar ile kemâle erdirebilir ve ibâdete dönüştürebiliriz.

    Ebû Dücâne (ra) Resûlullah’a (asm) geldi ve: “Yâ Resûlallah! Yatağıma geldiğim zaman değirmen sesi ve arı vızıltıları gibi sesler işitiyorum. Şimşek parıltısı gibi bir şeyler görüyorum. Başımı kaldırıp baktığımda evimin orta yerinde siyah ve uzun gölge gibi bir şeyin olduğunu görüyorum. Yakalamak için elimi uzattığımda, derisinin üzerindeki kılların kirpi kılları gibi olduğunu ve ağzından yüzüme karşı ateş parçaları attığını görüp beni yakacağını zannediyorum ve korkuyorum” dedi. Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm): “Yâ Ebû Dücâne! Evinize gelen korkunç bir mahluktur. Bana kâğıt kalem getiriniz” buyurdu. Kâğıt ve kalem getirilince Hazret-i Ali’ye (ra) verdi ve: “Yaz,” buyurdu:

    “Bismillahi’r-rahmâni’r-rahîm. Hâzâ kitâbün min Muhammedin resûli Rabbi’l-âlemîne ilâ men taraka’d-dâra mine’l-ummâri ve’z-zuvvâri ve’s-sâlihîne illâ târıkin yetruku bihayrin yâ Rahmânü. Emmâ ba’dü: Fe inne lenâ ve leküm fi’l-hakkı si’aten fe’in tekü âşikan mûli’an ev fâciran muktehimen ev râiyen hakkan mubtılen hâzâ kitâbullahi yentıkü aleynâ ve aleyküm bi’l-hakkı innâ künnâ nestensihu mâ küntüm ta’melûne ve rusulünâ yektübûne mâ küntüm temkürûne. Ütrükû sâhibe kitâbî hâzâ! Ve’ntalikû ilâ abedeti’l-esnâm ve ilâ men yez’umu enne me’allâhi ilâhen âhera lâ ilâhe illâ hüve küllü şey’in hâlikün illâ vechehû lehû’l-hükmü ve ileyhi türce’ûne tuğlebûne hâ-mîm lâ tünsarûne hâ-mîm ayn-sîn-kâf teferreka e’adâ’ullahi ve beleğat hüccetu’llâhi velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi feseyekfîkehümüllahü ve hüve’s-semî’u’l-alîm.”

    (Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Bu mektup âlemlerin Rabb’inin Resûlü olan Muhammed’den (asm) hayır veya şer niyetiyle evi ziyârete gelenlere, ancak hayırla gelmelerini dilemek için yazılmıştır. İmdât yâ Rahmân! Muhakkak bizim ve sizin için, hakta genişlik olmalıdır. İsteyerek, istemeyerek veya sürüklenerek, bozgunculuk yapmaksızın, Allah hakkı için evi boşaltmanızı isteyen bu mektup, bize ve size hakkı konuşur. Biz bu mektuba yaptıklarınızı kaydediyoruz. Elçilerimiz, sizin yaptığınız hîleleri yazıyorlar. Bu mektup sahibinin evini derhal terk ediniz! Putlara kulluk yapanlara ve Allah’tan başka ilâh edinenlere gidiniz. O’ndan başka ilah yoktur. O’ndan başka her şey helâk olacaktır. Hüküm O’nundur ve Hâ-Mîm hakkı için ister istemez O’na döndürüleceksiniz. Hâ-Mîm ve Ayn-Sîn-Kâf hakkı için yardım görmezsiniz. Allah düşmanları bölük pörçük oldular. Çünkü Allah’ın delili ve âyeti ulaşmıştır. Allah’tan başka güç ve kudret yoktur. Allah size yeter. O işiten ve bilendir.”)

    Ebû Dücâne (ra) diyor ki: “Resûl-i Ekrem’in (asm) yazdırdığı bu mektubu götürüp okudum, baş ucuma koydum ve yattım. Gece yarısı uyanmıştım. Kulağıma şöyle bir korkunç ses geliyordu: “Lât ve Uzza’ya yemin ederim ki, bizi yaktın! Bu mektup sahibinin hakkı için bu mektubu kaldır. Senin evine ve etrafına artık bir daha gelmeyeceğiz.”

    Ebû Dücâne (ra) devam ediyor: “Bunun üzerine sabahleyin erkenden kalkıp Resûl-i Ekrem’in (asm) arkasında sabah namazı kıldım. Cinlerin feryadını Resûl-i Ekrem’e (asm) haber verdim. Resûlullah Efendimiz (asm) bana:

    “Yâ Ebâ Dücâne! O mektubu kaldır. Beni hak Peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, eğer o mektubu kaldırmazsan, onlar kıyâmete kadar azap içinde kıvranırlar” buyurdu.3

    Dipnot:
    1- Rûm Sûresi, 30/23;
    2- Nebe’ Sûresi, 78/9, 10;
    3- H.Kübrâ, 2/369.

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart

    Hocam, bir sorumuz var, zahmet buyurup cevaplama lütfunda bulunursanız bizleri çok sevindirirsiniz.. Karabasan diye bir şey var mdır, varsa nedir? Teşekkür ederiz, Allah’a emanet olunuz. Belçika’dan bir grup kardeşimiz adına Meryem Betül Akdoğan
    Değerli kardeşim;
    Sorunuz biraz genişçe açıklamaları gerektiren cinsten… Dolayısiyle dikkatle okumanızı tavsiye ederim.
    İnsanlar arasında duyduğunuz ve bildiğiniz üzere bazı cinler, manyetik yönü ağır basan kimi insanlara değişik şekillerde görünmektedir. Cinler bünyesi hassas ve manyetik özellik taşıyanlar ile irtibat kurabilirler. Aynı yerde sadece bir kişi fark eder diğerleri anlayamayabilir. Demek ki bu meselede manyetik bir durum söz konusu. Aslında tehlikeli bir durum değildir.
    Karabasanın cinlerle ilgili boyutu olduğu gibi, fizyolojik boyutu da vardır. Bu bakımdan iki yönünü de göz ardı etmeden, hem tıbbî hem de dua ile tedavi yöntemlerine başvurmak faydalı olacaktır.
    Biz burada manevi tedavi usûlleri üzerinde durmaya çalışacağız. Öbür yön bizim alanımız değil.
    Bu ve buna benzer rahatsızlıklar-sıkıntılar için yapabileceğimiz basit uygulamalar vardır. Eğer bunlar yapılırsa, kişi söz konusu derde maruz kalmaz, rahatsızlığı varsa da Allah’ın izniyle kurtulur. Zaten bunlar, sünnet olan usûllerdir.
    1) Abdest alıp 2 rek’at namaz kılıp abdestli yatmak…
    2) 33 defa sübhânellah, 33 defa elhamdülillah ve 34 defa Allahü Ekber deyip sonunda da "Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh...." okuyarak uyumak…
    3) 7 defa Âyetü’l-Kürsî’yi okuyup her birerinde sırasıyla arkaya-öne, sağa-sola, alta-üste “Huu” diye üfleyip 7’ncide 3 defa “Hıfzuhumâ ve hüve’l-aliyyü’l-azıym” diyerek 6 cihetimizden “Uuu” diye içimize çekerek uyumak…
    4) Fâtiha, Nâs, Felak, İhlâs surelerini okumak…
    5) Söz konusu rahatsızlıkla alakalı Üstazımız Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) hazretlerinin tavsiyeleri ise şöyle: "Ağrı basmamak (karabasan olmamak) için, yatarken letâif(ten sırasıyla kalp-ruh-sır-hafî) üzerine Cihar-ı Yâr-i Güzîn'in (Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. osman, Hz. Ali radıyallahu anhüm) isimleri, ahfâ'ya da Rasûlümüzün (s.a.v.) ism-i şerifini parmakla yazıp, 7 Ayetü'l-Kürsî okuyarak cihat-ı sitteye (6 yöne) "Huu" der. 7. de içine çeker ve "Allâhumme bihubbi zâtike tehassantü billâhi lâ ilâhe illallahu seyyidünâ Muhammedün Rasûlullah" okunur. "Kâf, hee, yaa, ayn, saad, ha miim, ayn, sîn, kaaf" (mukattaa harfleri)da (ayrı ayrı) yazılır ise de, yukarki kâfidir." [Nakleden Ahbab Hocaefendi merhum]
    Kişi, bunlardan meşrebine uygun, kolayına gelen birini seçip uygulayabilir.
    Ayrıca korku ve bu gibi şeylerden korunmak için dua etmek ve bilen birilerinin yazdıkları ilgili nüshaları üzerinde da taşımak dinen caizdir ve bir çaredir. Abdullah bin Ömer (r.anhuma) Rasûlullah’tan (s.a.v.) şöyle rivayet etmiştir:
    "Sizden biriniz uykuda korkarsa şöyle desin: Allah'ın gazab ve azabından ve kullarının şerrinden, şeytanların vesvesesinden ve yanıma gelmelerinden eksikliği olmayan Allah'ın sözlerine sığınırım" O zaman, hiçbir şey ona zarar vermez. Abdullah bin Amr onları temyiz çağına gelen çocuklarına öğretir, temyiz çağına gelmeyen çocukları için yazıp onların boynuna asardı. [Bkz. Ebu Davııd, Nesâî ve Tirmizî’nin Süneni]
    Yani kısaca: “Bismillâhillezî lâ yedurru mea’smihî şey’ün filardı velâ fissemmâi ve hüvessemîul alîm. Eûzü bi kelimâtillâhittâmmâti küllihaa min şerri mâ halak” duasını büyükler okuyabilir, yazılıp çocuğun üzerinde bulundurulabilir.
    Âyetü’l-Kürsi, Felak , Nâs, Fâtiha gibi sureleri veya ayetleri okuduğu zaman Peygamberimizin (s.a.v.) avuç içlerine üfleyip önüne arkasına, sağına soluna vücudundan erişebildiği her yerine meshettiği hadis kitaplarımızda yazılıdır.
    Bunun sebebi insanın maddi hastalıklardan korunmak için maddi tedbirler aldığı gibi, manevi açıdan zararlı şeylerden korunmak için de böyle tedbirler alması içindir. Bizi yaratan Allah (c.c.) Peygamberimiz (s.a.v.) vasıtasıyla nasıl korunacağımızın yollarını da göstermiştir.
    Bu hususu izah eden hadislerden biri şöyledir:
    Hz. Aişe (r. anhâ) anlatıyor:
    "Rasûlullah (s.a.v.) yatağına girdiği zaman, ellerine üfleyip Muavvizateyn'i ( Felak ve Nâs sureleri) ve Kulhüvallahu ahad'i (İhlas suresini) okur ellerini yüzüne ve vücuduna sürer ve bunu üç kere tekrar ederdi. Hastalandığı zaman aynı şeyi kendisine yapmamı emrederdi". [Buharî, Sahih, Fedâilu'l-Kur'ân, 14, Tıbb 39, Da'avât, 12; Müslim, Sahih, Selâm, 50, Hadis no:2192; Muvattâ, Ayn, Hadis no: 2,942; Tirmizî, Sünen, Da'avât, 21, Hadis No: 3399; Ebu Dâvud, Sünen, Tıbb, 19, Hadis no: 3902]
    Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) Kur'ân-ı Kerim'i hastalığı sırasında şifa için okuduğu, mevsuk rivayetlerde gelmiştir. Esasen Kur'ân'ın mü'minler için maddi ve manevî şifa olduğu âyet-i kerimede belirtilmiştir: "Kur'ân'dan, iman edenlere rahmet ve şifâ olan şeyler indiriyoruz, O, zâlimlerin ise sadece kaybını artırır." [İsra suresi, 82] Keza: "Ey insanlar, Rabbinizden size bir öğüt ve kalplerde olana bir şifa, mü'minlere doğru yolu gösteren bir rehber ve rahmet gelmiştir." [Yunus suresi,57]
    Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) kendi vücuduna icra ettiği "nefes"in mahiyeti hakkında bilgi vermek için, İbn Hacer (rh.), rivayetin farklı vecihlerini kaydeder. Buna göre, önce ellerini cemeder/birleştirir, sonra ellerine üfler, sonra okur ve okuma sırasında eline üflerdi. İbn Hacer, bu üflemenin tükrüksüz veya hafif tükrüklü olabileceğini belirtir. Bu maksatla Felak, Nâs ve İhlâs sûreleri okunmuştur.
    Meshetme işi, bereket düşüncesiyle yapılmıştır. Rasûlullah (s.a.v.) ellerini önce başına, yüzüne sürer, ondan sonra elinin yetişebildiği yerlere kadar bütün vücudunu meshederdi. Hz. Âişe (r.anha) validemiz der ki: "Rasûlullah (s.a.v.), kendini götüren hastalığa yakalanınca, ben okuyup üzerine üflüyordum. Kendi elleriyle de vücudunu meshediyordum. Çünkü onun elleri bereket yönüyle benim elimden çok üstün idi". Bir başka rivayette Hz. Âişe validemiz meshedip, şifa için dua ederken kendine gelen Rasûlullah'ın: "Artık hayır, (şifa değil), Allah'tan Refîk-i A'lâ'yı istiyorum" dediği belirtilir.
    Bazı rivayetler, Kur'ân'dan okuyup nefes ederek tedaviyi Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) ailesi efradına da uyguladığını tasrih eder. Sahâbe veTâbiîn de aynı tedavi usûlüne başvurmuştur. Âlimler bunun cevazında ittifak etmiştir.
    Nefes'i "tükrüksüz hafif üfürük" diye tarif eden İmam Nevevî (rh.), rukyede (okudukları şeye üflemede) bunun müstehab olduğunu, ulemanın cevazında icma ettiğini belirtir. Hz.Âişe’ye (r. anhâ) Rasûlullah’ın (s.a.v.) rukyede yer verdiği nefes'ten sorulmuştu, şu cevabı verdi: "Onun nefesi, kuru üzüm yiyenin üfürüğü gibi idi, kesinlikle tükrük yoktu.'' Kasıtsız olarak nefesle birlikte çıkacak olan rutâbetin / nemin tükrük sayılmayacağı belirtilmiştir. [İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Muhtasarı, 7, 50-51]

    halisece.com
    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •