Allah’a Olan Sıla

Sıla-i rahim denince ilk olarak yakınlarımızla olan ilişkimizi sürdürme akla gelmekle birlikte insan, Yüce Yaratıcısı olan Allah ile de bağını devam ettirmelidir. Zaten yakınlarla olan sıla, Rab ile olan sılanın varlığı durumunda daha da bir önem kazanmaktadır. İnsan önce yaratıcısına bağlanmak zorundadır. Yani o, öncelikle kendisine her türlü nimeti bahşeden yaratıcısı ile sılasını kesmemekle yükümlüdür. Çünkü Rabbi ile muhabbet ve minnet bağları kopmuş bir insanın artık tutunacak bir dalı, sığınacak bir yeri kalmamıştır. Böyle bir insanın diğer insanlarla oluşturduğu bağ ve birlik, özünde bir kıymet ifade etmez. Çünkü kurduğu aile ve toplum, ancak zaruretlerin, dünyevî menfaatlerin bir araya getirdiği bir topluluk hüviyetinde olabilir. Çağımızda bu konumda olan fert veya toplumlarının yaşadığı büyük problem ve sosyal bunalımların asıl sebebi, Yüce Yaratıcı ile olan sılanın koparılması değil midir? O’nunla olan sıla (imân ve onun gereğini yerine getirme), sılaların en güçlüsü ve insanı huzura ulaştıran bir sıladır. Kur’an-ı Kerim’de,

لاَ إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَد تَّبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِن بِاللّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىَ لاَ انفِصَامَ لَهَا...
“Dinde zorlama yoktur; artık hak ile batıl iyice ayrılmıştır. Tağutarı inkar edip Allah’a iman eden kimse, kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa sarılmıştır…” (Bakara, 2/256) buyurulark, Allah’a kulluğa/imana yönelen kişinin, en sağlam yolu seçtiği belirtilmektedir. Yüce Rabbimiz,
الَّذِينَ يَنقُضُونَ عَهْدَ اللَّهِ مِن بَعْدِ مِيثَاقِهِ وَيَقْطَعُونَ مَا أَمَرَ اللَّهُ بِهِ أَن يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِي الأَرْضِ أُولَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
“Onlar, Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozan, Allah’ın korunmasını emrettiği bağları (imân, akrabalık, beşeri ve ahlaki bütün ilişkileri) koparan ve yeryüzünde bozgunculuk yapan kimselerdir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir” (Bakara, 2/27) buyuruyor. Bir başka âyette ise şu ihtar var:
وَالَّذِينَ يَنقُضُونَ عَهْدَ اللّهِ مِن بَعْدِ مِيثَاقِهِ وَيَقْطَعُونَ مَا أَمَرَ اللّهُ بِهِ أَن يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِي الأَرْضِ أُوْلَئِكَ لَهُمُ اللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُوءُ الدَّارِ
“Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar var ya; işte lanet onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır” (Ra’d, 13/25). Buna göre sıla-i rahimin çekirdeğini Allah ile olan kulluk ya da O’na olan imân bağı teşkil etmektedir. Başka bir ifadeyle Allah’a imân, sıla-i rahmin esasıdır. Allah’a verdikleri sözden dönenler, imandan dönmüş kimselerdir. İmanından dönenler ise, Rabbi ile kalbî bağını, yani “sılasını” kesenlerdir. Bu açıdan düşünüldüğünde imanın, namazın, orucun, haccın ve diğer bütün salih amellerin Allah’a olan sılanın göstergeleri olduğu söylenebilir.