2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Emirgan da Lale Bayramı

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart Emirgan da Lale Bayramı

    10. İSTANBUL LALE FESTİVALİ PROGRAMI

    İstanbul’un lale bahçeleri…
    10. İstanbul Lale Festivali kapsamında, bu yıl da İstanbul ve İstanbullular lalesine kavuştu. Bu bağlamda yine sokaklarımızı, parklarımızı, bahçelerimizi ve meydanlarımızı renklendiriyor; en güzel laleleri seçerek festivalimize heyecan katıyoruz.
    Kentimizi bir kültür ve sanat başkenti olarak inşa ederken, adına yakışır bir görünüme kavuşması için çalışmalarımıza devam ediyoruz.
    • Gülhane Parkı’na 86 farklı türde 1 milyon 379 bin lale diktik.
    • Emirgan Korusu’na 192 farklı türde 2 milyon 800 bin lale diktik.
    Koruda tüm lale türlerini görmek mümkündür.

    • Yıldız Korusu’na 32 farklı türde 730 bin lale diktik.
    • Soğanlı Bitkiler Parkı’na 167 farklı türde 550 bin lale diktik.
    Lale, sümbül, nergis ve muskari gibi soğanlı bitkileri lale dönemi bittikten sonra da parkımızda görmek mümkündür.

    • Beykoz Korusu’na 8 farklı türde 92 bin 720 lale diktik.
    • Göztepe 60. Yıl Parkı’na 161 farklı türde 1 milyon 187 bin 500 lale diktik.
    • Büyük Çamlıca Korusu’na 16 farklı türde 524 bin 350 lale diktik.
    • Küçük Çamlıca Korusu’na 25 farklı türde 571 bin 250 lale diktik.
    • Fethipaşa Korusu’na 12 farklı türde 284 bin 408 lale diktik.
    • Hıdiv Çubuklu Korusu’na 8 farklı türde 294 bin 200 lale diktik.


    İstanbul'da Lale Zamanı

    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart

    Konuyu Osmanlı’daki “Lale Devri”ne bağlamak basitlik olur. “Çevre düzenlemeleri”nin önem kazandığı günümüzde, üstelik de “büyük şehirler”de “beton yığınları” arasında yaşayan insanların, mesela “renk renk lalelerle bezenmiş bir çevre”ye ne kadar da ihtiyacı olduğu malûm. Bu yüzden konuyu sadece “safahat” edebiyatıyla veya“gereksiz harcama” nitelemesiyle işlemek doğru olmaz. Bu da var, ama“meselenin daha önemli boyutları” var.
    Geleneksel “İstanbul Lale Festivali”nin 10’uncusu başladı. İlk yıl 600 bin olarak dikilen lale soğanı, bu yıl 30 milyona çıkarılmış. Lale “çevre güzelliği ve estetiği” bakımından önemli de, bu noktada insanın, “acaba asıl mesele estetik güzellik mi, yoksa estetik rant mı?” diye sorası geliyor. Çünkü, Türkiye’de yıllık 55 milyon lale soğanı dikiliyormuş. Ekip dikme, bakım, söküp temizleme vb. faaliyetleri de eklersek, tanesi 1 lira olsa 55 milyon, 2 lira olsa 110 milyon, 3 lira olsa 165 milyon... Toprağın hazırlanması, bakımı ve dikimi ile lale ve soğanlı bitkilerin tanesinin 4 lira civarında olduğu söyleniyor. Tabloya bakar mısınız? “Çok büyük bir para” dönüyor!
    Ecdadımızın “1500 lale türü” yetiştirdiği söyleniyor, ama bugün elimizde 200 türü varmış. Gerçek lalenin yaprakları hem çiçektir, güzel kokar ve göze hitabeder;hem boyadır, organik gıda boyası olarak kullanılır; hem de gıdadır, yenir. Yani ecdadımız, 1500 lale türü yetiştirirken, bunlardan en iyi şekilde istifade etmesini bilmiş. Ancak sormak lazım: Bugün elimizde kalan 200 lale türünün kaçı gerçek laledir acaba? “Lalenin de sahtesi mi var?” diye sorarsanız, soruyu farklı açıdan bir daha sorayım: Hani, sadece İstanbul’a, sadece bu yıl için 30 milyon lale soğanı dikildi ya, bunların kaç tanesi laleler solduktan sonra sökülüp atılmayacak da, gelecek yıl aynı kökten laleler yetişecek?
    Cevap: Hiçbiri...
    Ekimi-dikimi için milyonlar harcanan lale soğanları, çiçekleri solduğunda yeni bir masraf yapılarak sökülüp atılacak. Zira gelecek yıl aynı kökten yeniden lale çıkmayacak. Çünkü hepsi “hibrit”, hepsi “tek seferlik” yani, “kısır...” Şayet hibrit olmasaydı, her yıl kendiliğinden yeniden çıkardı. Üstelik de 1’e 2, 1’e 3, 1’e 4.... olarak çıkardı. Ancak özellikle hibrit yapıyorlar ki, her yıl yeniden alım yapılsın.
    Oysa hibrit, hem “fıtratla savaş”tır, hem “küresel hırsızlık”tır, hem de bir “insanlık suçu”dur. Bu noktada, lale soğanı üzerinden para kazananların kimler olduğunun ve bu işe ne kadar yıllık masraf yapıldığının açıklanmasını istemek sanırım her vatandaşın hakkı olsa gerek.
    Yazının girişinde, “konuyu sadece ‘safahat’ edebiyatıyla, ya da ‘gereksiz harcama’ nitelemesiyle işleyecek değilim” derken, kastettiğim işte bu “hibrit” meselesiydi. Çünkü görüyoruz ki, maalesef ülkemiz tam anlamıyla bir “hibrit çöplüğü” haline getirildi. O rengârenk lale bahçeleri de bu “hibrit çöplüğü”nü gizleyen örtüden ibaret...
    Hibrit, sadece lale için değil, topraktan elde edilen tüm bitkilerde kullanılır oldu.Tarım Bakanlığı ne iş yapar bilemem, ama hibrit konusuna ses etmediğine göre, hiç de iyi iş yapmıyor demektir. Zira, maalesef ülkemizde ekimi-dikimi yapılan bitki ve sebze tohumlarının %90’ı yurt dışından geliyor. Önce ülkemizde yetişen tohumlar kaçırılarak gen haritaları çıkartılıyor, sonra bunların hibrit olanı üretilip tohum olarak bize satılıyor. Tarım Bakanlığı da, “sertifikalı tohum” zorunluluğuyla, bu hibrit tohumların dışında ekime çok da izin vermiyor. Zira 2006’da çıkarılan “tohumculuk kanunu” ile, ülkemizdeki tohumlar uluslararası sermayenin ve yerli temsilcilerinin kontrolüne girdi. “Tohumun patronu”nun ise İsrail olduğu biliniyor. İsrail’den alınan sebze ve diğer bitki tohumlarının “genetiği ile oynanmış, tek döl veren ve asla tohum vermeyen hibrit tohum” olduğu malûmunuz. Haliyle, ülkemiz için ciddi bir “hibrit sorunu”var. Tarım Bakanlığı başka hiçbir iş yapmasa da bunu halletse, bu, tarih yazmasına yetecektir.
    Gerçi lale konusunda İBB Başkanı Kadir Topbaş “tüm lale soğanları yerli üretim” dese de bu, “hibrit oldukları gerçeği”ni değiştirmiyor. Bence siyasi partilerin seçim vaadleri arasında, “organik tohumculuk ve tarım” başta yer almalı.
    Tekrar lale konusuna dönersek...
    Eğer lale dikilecekse, tek seferlik masrafla, hibrit olmayan ve her yıl kendisi çoğalarak çiçek veren gerçek lale soğanları dikilsin. Eğer o olmuyorsa, her yere yine hibrit olmayan gül fidanları dikilsin. Hem çevre güzelleşsin, hem buram buram gül koksun, hem de tek seferlik masrafla “kalıcı güzellik” sağlansın.
    Hibrit laleler için her yıl harcanan meblağ ile de, mesela Belediye çalışanları maliyetine konut sahibi yapılsın.

    Faruk Köse. Habervaktim.com
    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •