***
DIŞARDA
Points: 7.004, Level: 55
Level completed: 27%,
Points required for next Level: 146
Overall activity: 16,7%
Achievements


SÜLEYMAN EFENDİ´NİN DEDESİ SİLİSTREYE NEREDEN GELDİ?
Ortaasya´den gelip Anadolu´yu vatan yapan Rumeli topraklarına Türk İslam medeniyetini taşıyan gönüller sultanı alep erenlerin hizmetleri unutulur mu ? İşte bu gönüller sultanlarından birisi´de Ortasaya´nın ilim ve medeniyet şehri Buhara´den getirilip Fatih Sutan Mehmet tarafından Rumeli yerleştirdiği Seyyitler zincirinden oln Hoca Zade alisaninin Tunaboylarında yaptığı hizmetlerde unutulmaz.
Fatih Sultan Mehmed Han, Tuna boylarını fethettiği zaman, bu topraklara yerleştirmek istediği Türkleri çok titiz bir seçime tabi tutar. Peygamber Efendimiz (S.A.V.)´in neslinden olan insanları titiz bir araştırmayla tesbit edip himayesine alıyordu.Orta Asya´dan davet ettiği İdris Bey de Seyyidlerden idi. Fatih Sultan Mehmed Han, İdris Beyi kız kardeşi ile nikahlayarak Tuna boylarına "Tuna Hanı" olarak vazifelendirdi.
Süleyman Himi Tunahan Hazerleteri´nin büyük dedelerinden de olan hocazade İdris bey Tunahanı olarak bölgeye idareci olarak yerleşmiş. Hocazede ailesi yüzyıllar boyu Tunaboylarında askeri ve dini ilimler sahasında Osmanlı yönetimine hizmet etmiş.Türk İslam medeniyetinin Tuna boylarına yayılmasına büyük katkıları olmuştur..
Osmanlı;23 milyon m2´lik cihan devleti coğrafyasında yaşayan insanları asırlarca huzur ve barış içinde idare etmelerini Hocazede ailesi gibi hizmet ve gönül erleri olan Alp erenlere borçlu. Gönül Erleri´nin dini, İlmi ve askeri sahada yaptığı hizmetler sayesinde Rumeli ve Balkan toprakları asırlarca huzur ve barış içinde yaşamış
Osmanlı; Makedonya´da 519, Bulgaristan´da 485, Arnavutluk´da 433,Bosna-Hersek´de 415, Sırbistan´da 419, Romanya´da 340, Yunanistan´da 453 yıl, ırk, dil ve din ayrımı gözetmeksizin insanları huzur ve barış içinde nasıl yaşattığı bugün bile merak edilip araştırılmakta...
Gönüller Sultanından ilham ve feyz alan Osmanlılar Rumeli´de kaldığı süre içinde Yoguslavya bölgesinde 6616, Bulgaristan´da 3339, Yunanistan´da 3771, Arnavutluk´da 1015, Macaristan´da 724 ve Romanya bölgesinde 234 vakıf eseri yaparak insanlığın hizmetine tahsis etmesi Türk-İslam medeniyetinin ihtişamını gösteriyor.
Osmanlılar tarafından şehir haline getirilen; Nazlı Budin , Prizren, Üsküp,İşkodra, Gümülcine, Selanik, Kavala,Kalkandelen, Piriştine, Sofya, köstendil, Vidin, Rusçuk, Şumnu, Köstence, Plevne, Niğbolu, Kırcalı, Hasköy, Filibe,Razgrad ve Silistre gibi Rumeli ve Tunaboylarında yüzlerce Osmanalı şehrinin kurulmasına öncülük eden işte gönülerleri´nin verdiği ruh ve heyecandır...
SÜLEYMAN EFENDİ´NİN DOĞDUĞU BULGARİSTAN VE TUNA BOYLARI
Süleyman Efendiyi tanımak ve hizmetlerini anlamak için, önce ailesinin hayat sürdüğü, çocukluk yılları ve ilk tahsilini yaptığı Tuna boylarını ğrenmek gerek. Tunanehrinin Süleyman Efendinin hayatında ayrı bir anlamı var. Süleyman efendi Soyadı kanunu çıktığında Tunahan soyadını atası İdris beyin Tunahanı olarak vazife yaptığı Tuna nehrinden almayı tercih etmişti...
Tunaboyları Osmanlı Türk tarihinde çok önemli yere sahip. Tununehri bir anlamda Osmanlı´nın Anadolu´dan Viyanaya kadar uzanan büyük bir medeniyeti kurduğu bölge. Almanya´nın Dunaueşingen şehrindeki Karaormanlardan doğan Tunanehri 2800 Kilometre yol aldıktan sonra kara denize dökülür... muhteşem Tunanehri kenarınada en uzun süren ve en kalıcı medeniyeti kuran Osmanlı Türk tarihi ile Tunanehri birlikte anılmış. Tunanehri üzerine şiirler yazılmış,Tuna nehri Roman ve hikayelere konu olmuş.. Edebiyatçılarımıza ilham , Akıncılara güç kaynağı olmuş. Tunanehri küffara geçit vermezken, müslüman Türk akıncıları ve Asker-i hümayunu viyana kapılarına ulaştırmış..
Tunanehri ile ilgili yazılıp söyleneneck çok şey var. İşte en önemli tesbitlerimzden birisi. Osmanlı akıncıları Silah kuşanarak Tunanehri üzerinden geçtiği sayıların miktarı ölçüsünde kendilerine rütbe verilirdi. Tuna nehrinin suladığı, İsmailiye, Dobriç, Köstence, Babadağ, Silistire, Ruscuk´u, Vidin, Budin´den ta Viyaneya kadar uzanan bereketli ovalar ve verimli araziler... Tunanehri Osmanlı döneminde daha berektli olmuş ve Tunaboyları en huzurlu dönemini Osmanlılar zamanında yaşamıştı.
Tunanehri Balkanlar ve Rumeli topraklarına veda etmesininde sembolüdür. Pilevne kahramanı Gaziosman paşanın kahramanlıklarını anlatan Tunanehri akmam diyor marşı Tunaboyları ve Rumeli topraklarına vedamızıda yansıtıyor.
Hizmet erlerinin kurduğu Rumeli ve Tunaboylarındaki Osmanlı şehirlerindeki binlerce Osmanlı vakıf medeniyetine ait eserler bütün vefasızlığa rağmen geçmişin ihtişamını haykırıcasına dim dik ayakta...Rumeli ve Tuna boylarında Türk islam medeniyeti kurulmasına vesile olanlardan biriside Süleyman Hilmi Turahan´ın dedeleri olan Hoca zade ailesiydi..
Bulgaristan´ın asırlarca Türk hakimiyetinde kalmasının bu insanların gayretleri, Bulgarlara örnek olan yaşantıları ile mümkün olduğunu söylemek yanlış olmaz. Süleyman Hilmi Tunhan İdris Bey´in neslinden 1888 yılında Silistre vilayeti´nin Razgrad ilçesi esk adı İsperih olan Kemallar nahiyasine bağlı Ferhatlar Köyünde Kaymak hafızın torunu Hocazade Müderris Osman Efendi´nin 4. erkek evladı´nın en küçüğüdür.
SÜLEYMAN EFENDİ´NİN BABASI VE İLK HOCASI OSMAN EFENDİ´NİN RÜYASI
Süleyman Hilmi Tunahan´ın büyük bir alim olacağı hakkında önemli bir çok kaynak vardır. İşte bu kaynakmlardan birisi babasına aittir..
"Osman Efendi, gençlik çağında İstanbul´da tahsilde iken bir rüya görür. Rüyasında vücudundan çıkan bir parça gökyüzüne çıkar ve etrafa ışıklar saçar. Osman Efendi, bu rüyayı kendi sulbünden gelecek hayırlı bir evlada yorar. Dünyayı ma?nen aydınlatacak bir evlada yorar. Memleketi olan Silistre´ye döndüğünde evlenir ve rüyasının tecellisini beklemeye başlar. Osman Efendi´nin Fehim, Süleyman Hilmi, İbrahim ve Halil isimli dört erkek evladı dünyaya gelir. Osman Efendi, Süleyman Hilmi dünyaya gelip büyümeye başlar başlamaz tesbit ettiği alametlere göre bütün ümidini ona bağlıyor.Süleyman Hilmi Tunahana babası Osman Efendi, büyük bir hürmet göstermekte ve odasına geldi zaman "Buyurun Süleyman Efendi oğlum" diye ayağa kalkmaktadır. Süleyman Efendi, bu halden öylesine mahçup olmaya başlamış ki, babasının huzuruna girmek için onun başını eğerek kitab okuduğu, mazgala kahve sürdüğü veya geleni göstermeyecek bir işle meşgul olduğu anları seçmeye başlamıştır.
Nakledilen bu bilgilerden hareketle Türk kültüründe rüyaların önemli bir yeri olduğunu söylemek mümkündür.
Süleyamlan Efendi´nin doğum yeri, çocukluk yıllarını geçirdiği Osmanlı´nın Rumeli eyaletıne bağlı olan Bugünkü Bulgaristan´ın Deliorman Bölgesine gidiyoruz... Deliorman´ın merkezi Razgrd´dayız.. Bugünkü İsperih olan kemaller adeta yem yeşil ormanlarla kaplı.. Bir orman denezini andıran bu bölgye Türkler Doluorman adınıda vermişler.Doluorman Bölgesi´nin bereketli toprakları geleceğin büyük islam Alimi Süleyman Hilmi Tunahan gibi cihan şümul bir din adamının yetişmesinde çok büyük katkısı olmuş. Bereketli Doluorman toprakları tarih boyu Türk milletine Ünlü Askerler, Alim ve fazi din adamları ve Türkün adanı dünyaya duyuran Kocayusuf gibi Pehlivanlar´da yetiştirmiş.. Asırlarca Rumeli ve Tunaboylarının manevi bekçiliğini yapan Demirbaba tekkesi bile Kemaller kasabasında... Bu günün Bulgar Devlet yöneticileri bile tarhi tekkeyi koruma altına almış.....
Türkler tarafından adı konan Doluorman bölgesinin eski adı Kemaller olan İsperih belediye Başkanı Adil Reşitoğlu´nun Süleyman Hilmi Tunahan´ın doğum yeri Ferhatlar köyü´nün kuruluşu ile ilgili önemli bilgiler veriyor..
NACİP FAZİL KISA KÜREK´DEN ÖNEMLİ ARAŞTIRMA
Büyük Şair Necip Fazıl, Süleyman Efendi´nin damadı Kemal Kacar´dan dinlediğini şu sözler çok önemlidiri.
..."Osman Efendi, oğlu Süleyman Hilmi Tunahan´a bağladığı ümidden dolayı onun yetişmesi için hiç bir fedakarlıktan kaçınmamıştır."
Süleyman Hilmi Tunahan´ın satırlı medramkasinde gördügü tahsil hayatı sicil özetindeki bilgiler çok net bir şekilde yşu yşekilde igfaded edelkiyiti.
"Kasaba-i Mezkure Mekteb-i Rüşdiyesinden neş´et ettikten ve Satırlı Medresesinde bir miktar ulum-u Arabiyye tederrüs eyledikten sonra..." i
"Oğlum, Usulü Fıkıh ilmine iyi çalışırsan, dininde kuvvetli olursun. Mantık ilmine iyi çalışırsan ilminde kuvvetli olursun." Süleyman Efendi´nin sicil özeti´ndeki bilgilere göre İstanbul´daki tahsil hayatı şöyledir:
SÜLEYMAN EFENDİ TAHSİL İÇİN İSTANBULA GELİYOR...
"Dersa?adet´e gelerek Fatih Cami-i Şerif´i Dersiâmlarınlarından Bafralı Ahmed Hamdi Efendi´nin halka-i tedrisinde ulum-u âliye-i Arabiyye tahsilini bi´l-itmam ahz-ı icazete muvaffak olmuş ve dahil olduğu Medrese-i Süleymaniye´den icazetname alarak neş´et etmiştir. Rüşdi Şehadetnamesiyle Ahmed Hamdi Efendi´den aldığı icazetnamenin Fatih Harik-i Kebiri´nde muhterik olduğu, Türkçe ve Arapça tekellüm ve kitabet eylediği tercüme-i hal varakasında münderictir". Bu tarihi belgeler Süleyman Himi Tunahan´ın devrin en önemli eğitim kurumlarını başarı ile bitirdiği ve diplama aldığını göstermekte.
Süleyman Hilmi Tunahan Hazreteti´nin İstanbul´daki tahsil hayatının 4 ana başlıkta şöyle özetleyebeliriz.
1- Fatih medresesi Dersiâmlarından Bafralı Ahmed Hamdi Efendi´den Ders ve İcazet Alması
2 Darü´l-Hilafet-i Ali (Sahn) Kısmındaki Tahsil Hayatı
3-Medresetü´l-Mütehassısin (Süleymaniye Medresesi)ndeki tahsil hayatı
4- Medresetü´l-Kuzat (Hukuk Fakültesi) Tahsili
Bu bilgilerden Süleyman Hilmi Tunahan´ın çağındaki ilimleri çok iyi tahsil ettiği bugünhünü deyimi ile profösürlük üvanınana sahıp olduğunu göstermektedir.
SÜLEYMAN EFENDİ TALEBE OKUTMAYA BAŞLIYOR
Süleyman Hilmi Tunahan, dini ilimlerdeki bu tahsilinden sonra İstanbul Müderrisleri arasında yer alarak yıllarca medreselerde Arapça ve Türkçe İslami ilimler okutmuştur. Medreselerin kapatılmasıyla beraber tercihini yine talebe okutmaktan yana yapmış ve uğradığı sayısız baskı ve tazyike rağmen dini hizmetmleri terek etmeyerek gayesini şu veciz sözlerle ifade etmiştir:
"Bizim hiç duracak zamanımız yok. Ümmet-i Muhammed´in evlatları cehenneme bir sel gibi akıp giderken, biz onlara seyirci kalamayız. Bu selden ne kurtarırsak kârdır."
Süleyman Hilmi Tunahan Efendi, hayatı boyunca yetiştirdiği talebelerden hiç bir zaman ücret almamış, üstelik, okuttuğu talebelere sık sık harçlık vermek suretiyle onları dini ilimleri tahsil etmeye teşvik etmiştir. Süleyman Hilmi Tunahan´ın şu sözleri hayatının ve gayesinin bir düsturu olmuştur: "Talebeden para alınmaz, talebeye para verilir." Dersiâmlık maaşı dahil, devletten aldığı hiç bir ücrete dokunmayıp, talebelerine sarf etmişti.
Süleyman Hilmi Tunahan´ın bu davranışından dini ilimleri tahsil etmek isteyen insanların para alınmayacağını ve yüce dinin hiç bir zaman siyasi ve ticarete alet edilmemesi gerkitğinide öğretmiş oluyordu.
SÜLEYMAN EFENDİ´NİN GAYESİ..
Talebeleri O´nun gayesini ve eserlerini şöyle izah etmektedir:
" Kuran Kursları, aziz milletimizin manevi susuzluk ve gıdasızlıktan boğulmak üzere olduğu bir devirde ab-ı hayat çeşmesi olarak, ihlas ve feyiz ocakları halinde vazife göregelmiştir. Açılan Kur´an Kurslarında yetişen çok kıymetli ilim ve irfan sahibi gençler, Diyanet İşleri Başkanlığı´nda verdikleri ilmi ehliyet imtihanlarıyle memleketimizin çeşitli yerlerinde müftü, vaiz, imam, Kur´an Kursu öğretmeni ve müezzinlikler gibi dini vazifeler almışlar ve bugüne kadar İslama yakışır bir ahlak ile vazifelerine devam edegelmişlerdir."
Bu ifadelerden Süleyman Hilmi Tunahan´ın kendi çağında öncelikle memleketin ihtiyacı olarak gördüğü müftü, vaiz, imam, Kur´an Kursu hocası yetiştirmeyi hedeflediği
anlaşılmaktadır.
Süleyman Efendi, İslam´ın naçiz bir hizmetkarıdır. Hayatını Kur´an öğretimine vakfetmiş, Kur´an´ı bilen ve yaşayan öğrenciler yetiştirmeye gayret etmiştir. Onun talebelerine emanet ettiği davayı kendilerinin bir sözüyle izah etmek mümkündür:
"Bu vazifeleri siz devam ettireceksiniz. Buna mecbursunuz. Bunu yapmadığınız takdirde şu on parmağımı mahşerde yakanızda bulacaksınız. En nâmüsait şartlarda dahi talebe okutmaya devam edeceksiniz. Dağ başında olsanız ve elinize bir kişi geçse ona Kur´an´ı ve dini öğreteceksiniz..."
"Biz Kur´an´ı talim ve telkin etmekle de kalmıyor, hadis ve fıkıh başta olarak diğer bütün İslami ilimleri, çocukların zevk ve anlayış seviyelerine göre ruhlarına sindirmeye çalışıyoruz. Yani gayemiz, İslam renk ve nakışlarıyla ruhlarını bezemiş ve ana sermayesini yığmış vecd ve ihlas içinde bir yeni gençlik yetiştirmektedir"
Süleyman Hİmi Tunahan´nın gayesi hakkında Necip Fazıl´ın görüşleri ise şöyledir.
"Neleri ve ne şekilde okuttuklarını yakından bilmekle beraber, kat?iyyetle tesbit edebilirim ki, yaptığı yapabildiğiyle Kur´an Kurslarının bu memlekete getirmek istediği şey, katışık kabul etmez bir islam süzgeci içinden süzülen ve hiç bir hatır ve gönüle tabi olmayan İslam İrfanıdır."
"Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"
