6 sonuçtan 1 ile 6 arası

Konu: Osmanlı kaynaklarında Vilayat-ı Şarkiyye ve Kürdistan

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart Osmanlı kaynaklarında Vilayat-ı Şarkiyye ve Kürdistan

    Osmanlı padişahı tarafından atanan Kürt Beyler tarafından imtiyazlı bir statüde babadan oğla geçer şekilde yönetilen, Osmanlı kaynak ve belgelerinde “Vilayat-ı Şarkiyye” ve devlet adı olarak değil, coğrafi ve idari bakımdan “Kürdistan” adıyla anılan bu topraklar, hemen hemen bütünüyle Osmanlı’ya bağlanmıştır.



    Kürtler, tarihte kısa süreli bağımsızlıklar elde etmekle birlikte daha çok Anadolu, İran ve Ortadoğu’da kurulan çeşitli devletlerin yönetimi altında yaşamış kalabalık Müslüman halklardan biridir. Bu nedenle Kürtlerin tarihini, Türk, İran, Arap halklarının tarihinden ayrı ve bağımsız görmek ve incelemek mümkün değildir. Bu bağlamda Osmanlıların Kürtlerle ilk ciddi teması 16. Yüzyıl başlarında olmuş, yaşadıkları ve yerleştikleri bölgelerde İran Safevileri’nin Osmanlılar ile başlayan nüfuz ve iktidar mücadelesi uzunca bir süre devam etmiştir. 1502 yılında İran yönetimini ele geçiren Şah İsmail’in, Yavuz Sultan Selim’e mağlup olmasının ardından bölgede, Osmanlı hâkimiyetinin kurulması yolunda önemli adımlar atılmış, özellikle önemli bir Kürt âlim, fazıl, hatip, tarihçi ve devlet adamı olan İdris-i Bitlisi’nin faaliyetleriyle Kürt aşiret ve beyleri Osmanlı idaresini kabul etmiştir. Böylece başka unsurları da imparatorluk bünyesinde bir araya getirmeyi başaran Osmanlı Türkleri ile Kürtler arasında yüzyıllarca devam edecek bir beraberlik ve ittifakın temelleri atılmıştır.




    Diyarbekir Vilayeti
    1515’te “Diyarbekir Eyaleti” kurularak Osmanlı yönetiminin eyalet çerçevesi içinde yer alan ve genellikle yerel Kürt Beylerin idaresinde bulunan sancaklar teşekkül etmiştir. Osmanlı padişahı tarafından atanan Kürt Beyler tarafından imtiyazlı bir statüde babadan oğla geçer şekilde yönetilen, Osmanlı kaynak ve belgelerinde “Vilayat-ı Şarkiyye” ve devlet adı olarak değil, coğrafi ve idari bakımdan “Kürdistan” adıyla anılan bu topraklar, hemen hemen bütünüyle Osmanlı’ya bağlanmıştır.
    Bu durum Kanuni Sultan Süleyman’ın Fransa Kralı I. Fransuva’ya gönderdiği Ocak 1526 tarihli mektupta da açıkça ifade edilmiş ve Kanuni kendisini: “Ben ki sultanü’s-selatin ve burhanü’l-havakin tac-bahş-ı hüsrevan-ı ruy-i zemin zıllıllahi fi’l-arzın Akdeniz’in ve Karadeniz’in ve Rumeli’nin ve Anadolu’nun ve Karaman’ın ve Rum’un ve Vilayet-i Zülkadriye’nin ve Diyarbekir’in ve Kürdistan’ın…ve nice memleketlerin ki aba-yı kiram ve ecdadı izamım-enare Allahu berahinehüm-kuvvet-i kahireleriyle feth ettikleri ve cenab-ı celalet-meabım dahi tiğ-i ateş-bar ve şimşir-i zafer-nigarım ile feth eylediğim nice diyarın sultanı ve padişahı Sultan Bayezid Han oğlu Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Han’ım” şeklinde tanıtmıştır.
    1597’de Bitlisli Şerefüddin, Şeref Han’ın eseri “Şerefname” den sağlanan bilgilerle tamamlanan harita
    Donald Edgar Pitcher’ın “Osmanlı İmparatorluğu’nun Tarihsel Coğrafyası adlı kitabında 1597’de Bitlisli Şerefüddin, Şeref Han’ın eseri “Şerefname” den sağlanan bilgilerle tamamlanan haritada 1609 tarihiyle gösterilmiş, Şemseddin Sami’nin ilk baskısı 1901 yılında yapılan Kamus-u Türki’sinde “Kürdistan: Memâlik-i Osmâniyyede hudûd-i İrâniyyenin iki cihetinden ve cezîrenin şark ve şimâl taraflarından ibâret yer.” Şeklinde tarif edilmiştir. Yine örnek olması bakımından Sultan Abdülmecid devrinde, liderliğini Bedirhan Bey olmak üzere Kürtlerin çıkardığı isyan münasebetiyle yapılan askeri harekatta hizmeti görülenlere verilmek üzere Hicri 1263 (1846) senesinde murassa, altın ve gümüş olmak üzere üç çeşit coğrafi bölgeyi kasden “Kürdistan Madalyası” ihdas olunmuştur.
    Hicri 1263 (1846) “Kürdistan Madalyası”
    İstanbul Boğazı’ndaki yalısı ile tanınan ve Tanzimat Dönemi’nin önde gelen devlet adamlarından şair, diplomat Sadullah Paşa’nın, Sultan II. Mahmud Türbesi haziresinde bulunan kabrine ait mezar taşında da:
    “...Esbak Kürdistan Valisi Es’ad Paşa merhumun necl-i nebîli olub Viyana sefir-i kebîri iken irtihâl-i dâr-ı bekâ eden mütehayyizân-ı vüzerâ-yı Saltanât-ı Seniyye ve vükelâ-yı Devlet-i Aliyye’denmerhum ve mağfurun-leh Es-Seyyid Sadullah Paşa’nın ruhîçün. (Eski Kürdistan Valisi rahmetli Es’ad Paşa’nın meziyetli, faziletli oğlu olup Viyana Büyükelçisi iken ebediyet âlemine göç eden, yüce Saltanat makamı ve Devlet-i Aliyye’nin itibarlı vezir ve vekillerinden (rahmet ve af ona olsun) Es-Seyyid Sadullah Paşa’nın ruhu için) satırlarını görmek mümkündür.
    “Kürdistan” isminin coğrafi bölgeyi ifade etmek için kullanıldığını gösteren diğer bir örnek ise II. Abdülhamid döneminde basılmış 1877-1878’de Osmanlı Devleti'nin Ortadoğu'daki topraklarını gösteren haritadır. Bunlardan da anlaşılacağı üzere tarihte “Kürdistan” devlet manasıyla değil bir coğrafi bölgeyi tanımlamak için hiç çekinilmeden resmi evrak ve nesnelerde kullanılagelmiştir.
    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart

    Bu önemli konuya devam edeceğiz. Şu an güncel olan bu konu "KURDİSTAN"'an nedir, ne değildir..? Vesika ve bilgisi olanlar bizim ile paylaşırlarsa, katkıda bulunurlarsa çok daha güzel olur....
    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 8.102, Level: 60
    Points: 8.102, Level: 60
    Level completed: 76%,
    Points required for next Level: 48
    Level completed: 76%, Points required for next Level: 48
    Overall activity: 99,6%
    Overall activity: 99,6%
    Achievements
    Kevser Denizi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Sep 2014
    Mesajlar
    221
    Points
    8.102
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    12

    Standart

    [kdm]Önemli bir konu. Ama maalesef bu tarih üzerinde çok büyük oynamalar ve yanlış düşünceler var. Şu an bu bölgedeyim. Kuzey ırak bölgesindeyim ve burdaki halkın anlattığı tarihle türkiyeden gelenlerin anlattığı tarih çok çok farklı. Öyle anlatılıyor ki, hepsi birbirinden farklı. Bazılarının söylediğine göre de türkiyede Türk yokmuş ve Türklerin hepsi aslında Kürtmüş. Veee 20.000 senelik tarihleri oldğuna inanıyorlar. Bu tarih sonradan yazıldı. Gerçeğini öğrenmek biraz zor olacak. Yinede güzel konu. devamını bekliyorum. eline sağlık.[/kdm]

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart

    Türkler Evs Kürtler Hazreç’tir

    Müslümanlar şu olayı ve hakkında inen ayetleri her zaman hatırlamak zorundadır: ”Rivayet olunuyor ki, Şemmas b. Kays isminde bir yaşlı yahudi varmış. Küfrü ve Müslümanlara karşı kini ve çekememezliği pek şiddetliymiş.

    Bir gün Medine’de Evs ve Hazrec kabilelerinden birtakım ashab-ı kiram bir mecliste oturmuş tatlı tatlı konuşurlarken bu yahudi yanlarından geçmiş, cahiliyye zamanında aralarında şiddetli düşmanlık ve hasımlık bulunan bu kimselerin İslâm'dan sonra aralarındaki bu ülfet ve muhabbeti, derlenip toparlanmayı, barış ve düzelmeyi ve nihayet sevgi ve saygıyı görünce çatlamış ve şöyle demiş:

    "Allah'a yemin ederim ki bunlar böyle muhabbetle birlik olup toplandıkça, bizim buralarda rahatımız kalmaz."

    Yanındaki bir yahudi delikanlısına emir vermiş: "Haydi şunların yanlarına otur, “Buas gününü” ve daha öncekilerini hatırlarına getir ve o zaman söyledikleri şiirlerden bazı parçalar da oku."

    "Büas günü" demek, İslâm'dan önce yüzyirmi sene kadar birbirleriyle düşmanlık ve hasımlık üzere yaşamış olan Evs ve Hazrec kabilelerinin yaptıkları savaş demektir.
    Delikanlı dediğini yapmış ve derken bir münakaşa kapısı açılmış, iki taraf öğünmeye başlamışlar, nihayet bir çekişme, bir ağız kavgası olmuş, Evs'ten Evs b. Kayzî, Hazrec'den Hübar b. Sahr sıçramışlar, birbirlerine söz atmışlar, birisi diğerine: "İsterseniz bugün yine öyle bir gün yaparız" demiş. İki taraf öfkeye gelmiş: "Haydi yaptık, silâh silâh, haydi Zahireye, Harre meydanına!" demişler, sözün kısası Evs kabilesi birbirleriyle, Hazrec de birbirleriyle birleşmişler.

    O sırada durum Peygamberimize ulaşmış, O da yüce huzurlarında bulunan Muhacir ashab-ı kiramla birlikte onların yanlarına gelmiş ve haykırmış:

    “Ey müslümanlar topluluğu!.. Allah Allah! Ben aranızda bulunurken de cahiliye/ırkçılık davası mı yapıyorsunuz? Cenab-ı Allah sizi İslâm'a hidayet ettikten ve küfürden kurtarıp kerem ve yardımıyla cahiliyenin/ırkçılığın kökünü kestikten ve aranızı bulduktan sonra, yine eski küfre mi dönüyorsunuz?"

    Bu uyarı ve öğüt üzerine ordaki sahabilerin hepsi düştükleri tehlikenin bir şeytan tuzağı olduğunu anlayarak derhal ellerindeki silahlarını bırakmışlar, gözlerinden yaşlar dökerek birbirlerine sarılmışlar, kucaklaşmışlar ve Resulullah'a itaat ederek beraberce gitmişlerdi. Cenab-ı Allah bu şekilde Şemmas'ın fitne ateşini söndürmüştür.

    Bu olay, şu ayetlerin gelmesine sebep olarak kıyamete kadar Müslümanlara bir ders ve ibret kaynağı olmuştur:

    “Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Dağılıp parçalanmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz.”(Al-i İmran, 103.)

    Ayette anlatılan “daha önceki bölünmüş ve parçalanmışlık”, hem Mekke’de vardı, hem de Medine’de. Allah, göklerden sarkıttığı sağlam ipine, yani Kur’an’a sarılıp sıkı sıkıya tutunan Müslümanlara, birlik ve beraberlik nimetini ihsan etti de, daha önceki ayrılıklardan, düşmanlıklardan, kavgalardan eser kalmadı.

    Ama bu konu gaflete gelmez. Gönüllerdeki din kardeşliğinin gereği muhabbet ateşi küllenir de eller Kur’an’dan pırtarsa, zaten uyumayıp her an fırsat bekleyen şeytan düşmanlar, tefrikanın bin bir çeşidiyle inananlara abanarak birlik ve beraberliklerini parçalayıp dağıtabilirler.

    Siz ey Türkler, farzedin ki sizler Evs kabilesisiniz. Siz de ey Kürtler, farzedin ki sizler de Hazrec kabilesisiniz. Müslüman olduktan sonra savaşacak mısınız?
    Bu zamana kadar olmadı şükür. Bundan sonra da olmaz inşallah. Herkes delisine sahip çıksın, yeter.
    Zarar görülen delikten ikinci kez sokulmak, ahmaklıktır.
    Habervaktim.com. Cemal Nar
    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



  5. #5
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart

    "TÜRKÇÜLÜK YAPANLAR TÜRK DEĞİL"
    "Ne gariptir ki, Türkçülük yapanların hiçbiri Türk değil. Ve ne gariptir ki Türkçülük yapanların hepsi 'Medine ve Osmanlı Düşmanı' jakobenlerdir. Ve bunların tarif ettiği bir Türklük... " diyen Külünk, "İşte bunun son örneği Meclis'te yaşandı. CHP'li bir milletvekili çıkıp, BDP'lilere "Türklerle Kürtler eşit olamaz" diyor. Hangi Türklükten bahsediyorsun? Bu anlayışta olan insanlar, o zaman Yavuz Sultan Selim'in İdris-i Bitlisi ile kurduğu bağa, Fatih Sultan Mehmet Han'ın yanı başındaki Molla Gorani (Gorani aşiretindendir) ile Ceziri Ahmed Efendi (Fatih Sultan'a kaside yazan alim) ve Alparslan'ın ordusundaki Kürtlere baksınlar. Yine bu Türklük tanımını yapanlar, İslam'da insanların fıtratına dair bir inkar olup olmadığına baksınlar... Bunların tarif ettiği Türk, Türklükle hiç alakası olmayan, bu topraklara yabancı, ne Oğuz boyuyla ne de Türkmen boyuyla bağlantısı kopan bir Türk'tür... " diye konuştu.
    metinkulun.org
    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



  6. #6
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.004, Level: 55
    Points: 7.004, Level: 55
    Level completed: 27%,
    Points required for next Level: 146
    Level completed: 27%, Points required for next Level: 146
    Overall activity: 16,7%
    Overall activity: 16,7%
    Achievements
    kuzat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Nov 2010
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    904
    Points
    7.004
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    15

    Standart

    "burdaki halkın anlattığı tarihle türkiyeden gelenlerin anlattığı tarih çok çok farklı. Öyle anlatılıyor ki, hepsi birbirinden farklı. Bazılarının söylediğine göre de türkiyede Türk yokmuş ve Türklerin hepsi aslında Kürtmüş. Veee 20.000 senelik tarihleri oldğuna inanıyorlar. "

    Kevser Denizi net, kardeşim derler ya "Ağzı olan konuşuyor" Milletin"halkın" söylediği biraz abartılı gibi geldi...
    20 bin senelik gibi geçmiş....Osmanlı ve Selçuklu tarihlerini iyi okumak lazım...

    Tarihimizi, hem İslam tarihini hem de insanlık tarihini iyi öğrenmek için Kur'an-ı kerime bakmak lazım. Hz. Allah bizlere binlerce yıl evvelki hadiseleri, olayları insanların başından geçen sıkıntıları en ince ayrıntısına kadar anlatıyor......

    Yani, Kürt kavmi hakkındaki bilgileri araştırırken sağlam kaynaklara bakmak lazım...
    "Evliyanın kılıcı kınında değildir. Kimseyi kesmezler ama üzerlerine giden kesilir"



Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •