3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: Osmanlıca Türkçe Sözlük - v -

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart Osmanlıca Türkçe Sözlük - v -

    V
    va’d (A.) [ وعد ] vaat. va’d edilmek vaat edilmek. va’d etmek vaat etmek.

    va’z (A.) [ وعظ ] vaaz, dinî öğüt.

    vâbeste (F.) [ وابسته ] bağlı.

    vâbestegân (F.) [ وابستگان ] bağlılar.

    vâcib (A.) [ واجب ] gerekli. vâcib olmak gerekmek.

    vâcibât (A.) [ واجبات ] gerekenler, yapılması gerekli olanlar.

    vâcibe (A.) [ واجبه ] gereken, yapılması gerekli olan.

    vâcibülîfâ (A.) [ واجب الایفا ] yapılması gereken, yerine getirilmesi gereken.

    vâcibülvücûd (A.) [ واجب الوجود ] Tanrı.

    vâcid (A.) [ 1 [ واجد .Tanrı. 2.meydana getiren.

    vâdî (A.) [ 1 [ وادی .vadi. 2.nehir yatağı. 2.saha, alan.

    vâfir (A.) [ وافر ] bol.

    vâh (A.) [ واه ] vah, yazık.

    vâha (A.) [ واحه ] vaha, çöl ortasındaki yeşil alan.

    vahâmet (A.) [ وخامت ] korkunçluk, vehamet, tehlikeli durum.

    vâhasretâ (A.) [ واحسرتا ] eyvahlar olsun.

    vâhayfâ (A.) [ واحيفا ] yazıklar olsun, eyvahlar olsun, vah vah.

    vahdânî (A.) [ وحدانی ] Tanrı’nın birliği ile ilgili.

    vahdâniyyet (A.) [ وحدانيت ] Tanrı’nın tekliği.

    vahdet (A.) [ 1 [ وحدت .teklik. 2.birlik, beraberlik.

    vâhî (A.) [ واهی ] yararsız.

    vâhid (A.) [ واحد ] tek, bir tane.

    vahîd (A.) [ وحيد ] tek, biricik.

    vahîm (A.) [ وخيم ] korkunç.

    vahş (A.) [ وحش ] yabanıl.

    vahşet (A.) [ 1 [ وحشت .yabanîlik. 2.korku.

    vahşetengîz (A.-F.) [ وحشت انگيز ] korkunç, korku salan.

    vahşetnâk (A.-F.) [ 1 [ وحشتناک .korkunç. 2.ıssız.

    vahşî (A.) [ 1 [ وحشی .yabanî. 2.acımasız.

    vahy (A.) [ وحی ] vahiy.

    vâiz (A.) [ واعظ ] vaaz veren, dinî öğütler eden.

    vâjgûn (F.) [ واژگون ] baş aşağı, tepetakla, tersyüz olmuş.

    vak’a (A.) [ 1 [ وقعه .olay. 2.savaş.

    vak’anüvis (A.-F.) [ وقعه نویس ] tarih yazarı.

    vak’anüvîsân (A.-F.) [ وقعه نویسان ] tarih yazarları.

    vakar (A.) [ وقار ] ağırbaşlılık.

    vakâyi’ (A.) [ وقایع ] olaylar.

    vakf (A.) [ 1 [ وقف .durma, duruş. 2.durdurma. 3.vakıf. 4.adama.

    vakfe (A.) [ وقفه ] durma, duraklama.

    vakfegâh (A.-F.) [ وقفه گاه ] durulacak yer, durak.

    vakfiyye (A.) [ وقفيه ] vakıf belgesi.

    vâkıa (A.) [ 1 [ واقعه .olay. 2.gerçek.

    vâkıât (A.) [ واقعات ] olaylar.

    vâkıf (A.) [ 1 [ واقف .vakfeden. 2.anlamak, bilmek.

    vâki (A.) [ واقع ] olan, meydana gelen, gerçekleşmiş olan.

    vâki’ olmak 1.olmak, meydana gelmek, gerçekleşmek. 2.bulunmak, yer almak.

    vakiyye (A.) [ وقيه ] okka.

    vakt (A.) [ وقت ] vakit.

    vaktâki (A.-F.) [ وقتاکه ] –diği zaman.

    vakûr (A.) [ وقور ] ağırbaşlı.

    vakûrâne (A.-F.) [ وقورانه ] ağırbaşlılıkla.

    vâlâ (F.) [ والا ] yüksek, yüce.

    vâlâcâh (F.) [ والاجاه ] yüksek mevki sahibi.

    vâlâkadr (F.-A.) [ والاقدر ] saygıdeğer.

    vâlid (A.) [ 1 [ والد .baba. 2.yol açan, doğuran.

    vâlide (A.) [ والده ] anne, ana.

    vâlideyn (A.) [ والدین ] anababa.

    vâlih (A.) [ واله ] şaşkın.

    vâliyân (A.-F.) [ واليان ] valiler.

    vâm (F.) [ وام ] borç.

    vâmdâr (F.) [ وامدار ] borçlu.

    vâmhâh (F.) [ وامخواه ] alacaklı.

    vâpesin (F.) [ واپسين ] sonuncu.

    vâr (F.) [ وار ] gibi, benzer.

    varak (A.) [ 1 [ ورق .yaprak. 2.kağıt. 3.plaka.

    varaka (A.) [ 1 [ ورقه .belge. 2.bir yaprak.

    varakpâre (A.-F.) [ 1 [ ورق پاره .kağıt parçası. 2.pusula, not.

    vâreste (F.) [ 1 [ وارسته .kurtulmuş, rahat. 2.uzak.

    vârî (F.) [ واری ] gibi.

    vârid (A.) [ 1 [ وارد .gelen, ulaşan. 2.sözkonusu.

    vâridât (A.) [ واردات ] kazanç, gelir.

    vâride (A.) [ 1 [ وارده .gelen, ulaşan. 2.akla gelen.

    vâris (A.) [ وارث ] mirasçı.

    varta (A.) [ 1 [ ورطه .uçurum. 2.tehlike.

    vârûn (F.) [ وارون ] ters, başaşağı.

    vârûne (F.) [ وارونه ] ters, başaşağı.

    vasat (A.) [ 1 [ وسط .orta. 2.ortalama.

    vasatî (A.) [ 1 [ وسطی .ortalama. 2.orta.

    vasf (A.) [ 1 [ وصف .nitelik, özellik. 2.övgü.

    vâsıl (A.) [ واصل ] ulaşan, kavuşan, gelen.

    vâsıl olmak ulaşmak, kavuşmak.

    vâsıta (A.) [ 1 [ واسطه .aracı. 2.araç, alet.

    vâsi’ (A.) [ 1 [ واسع .geniş. 2.yaygın. 3.kapsamlı. 4.enli. 5.bol.

    vasiyyet (A.) [ وصيت ] vasiyet.

    vasiyyetnâme (A.-F.) [ وصيت نامه ] vasiyet mektubu.

    vasl (A.) [ 1 [ وصل .ulaşma. 2.kavuşma, vuslat. 3.bağlama, ulama.

    vassaf (A.) [ وصاف ] öven, anlatan, tavsif eden.

    vassal (A.) [ وصال ] ulaştıran.

    vatan (A.) [ وطن ] yurt.

    vatandaş (A.-T.) [ وطنداش ] yurttaş.

    vatanî (A.) [ وطنی ] yurt ile ilgili.

    vatanperver (A.-F.) [ وطن پرور ] yurtsever.

    vatanperverâne (A.-F.) [ وطن پرورانه ] yurtseverce.

    vâveylâ (A.) [ 1 [ واویلا .yazık, eyvahlar olsun. 2.çığlık. vâveylâ düşmek çığlıklar atılmak.

    vâye (F.) [ وایه ] kısmet.

    vaz’ (A.) [ 1 [ وضع .koyma, konulma. 2.bırakma. 3.atama. 4.durum, konum.

    vaz’ -ı haml [ وضع حمل ] doğum.

    vaz’ -ı kadîm [ وضع قدیم ] eski konum, eski durum.

    vaz’ -ı yed [ وضع ید ] el koyma. vaz’ -ı yed edilmek el konulmak.

    vaz’ -ı yed etmek el koymak.

    vaz’ etmek koymak.

    vaz’an (A.) [ وضعا ] konumu bakımından.

    vazâif (A.) [ وظائف ] görevler, ödevler.

    vâzı’ (A.) [ 1 [ واضع .koyan, koyucu. 2.hazırlayıcı.

    vâzıh (A.) [ واضح ] açık, net.

    vâzıhan (A.) [ واضحا ] açıkça, açık olarak.

    vazî' (A.) [ 1 [ وضيع .alçak, aşağı. 2.mütevazi.

    vazîfe (A.) [ 1 [ وظيفه .görev. 2.ödev.

    vazîfedâr (A.-F.) [ وظيفه دار ] görevli.

    vazîfeşinas (A.) [ وظيفه شناس ] görevine düşkün.

    vaziyet (A.) [ وضعيت ] durum, konum.

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart

    V

    vebâl (A.) [ وبال ] günah.

    vecâhet (A.) [ وجاهت ] yüz güzelliği.

    vecd (A.) [ وجد ] coşku.

    vecdâver (A.-F.) [ وجدآور ] coşkulu, heyecanlandıran.

    vech (A.) [ 1 [ وجه .yüz. 2.sebep, ilgi, münasebet, vasıta. 3.yüzey.

    veche (A.) [ 1 [ وجهه .yüz. 2.yön, taraf.

    vecîbe (A.) [ وجيبه ] yapılması gereken, görev.

    vecîz (A.) [ وجيز ] özlü.

    vecîze (A.) [ وجيزه ] özdeyiş.

    vedâ (A.) [ وداع ] ayrılış, ayrılma.

    vedâyi’ (A.) [ ودایع ] emanetler.

    vedîa (A.) [ ودیعه ] emanet.

    vefâ (A.) [ 1 [ وفا .sözünde durma. 2.dostluğu sürdürme.
    vefâ etmek sözünde durmak, vefa göstermek.

    vefâdâr (A.-F.) [ وفادار ] vefalı.

    vefâkâr (A.-F.) [ وفاکار ] vefalı.

    vefât (A.) [ وفات ] ölüm.

    vefât etmek ölmek.

    vefeyât (A.) [ وفيات ] ölümler.

    vefk (A.) [ 1 [ وفق .uyum. 2.uygun.

    vegayrühü (A.) [ وغيره ] ondan başka.

    vegayrühüm (A.) [ وغيرهم ] ondan başkaları.

    veh (F.-A.) [ وه ] vah.

    vehb (A.) [ وهب ] bağış, vergi.

    vehbî (A.) [ وهبی ] Tanrı vergisi.

    vehelümmecerrâ (A.) [ و هلم جری ] var gerisini kıyas et.

    vehhâb (A.) [ وهاب ] çok bağışlayıcı Tanrı.

    vehhâbiyyet (A.) [ وهابيت ] vehhâbîlik.

    vehhâbiyyûn (A.) [ وهابيون ] vehhâbîler.

    vehim (A.) [ وهم ] kuruntu.

    vehleten (A.) [ وهلة ] ansızın.

    vehm (A.) [ وهم ] kuruntu.

    vehmî (A.) [ وهمی ] kuruntuya dayalı, evham üstüne kurulmuş.

    vehmnâk (A.-F.) [ وهمناک ] kuruntulu.

    veillâ (A.) [ والا ] yoksa, aksi takdirde.

    vekâhat (A.) [ وقاحت ] arsızlık, utanmazlık, hayasızlık.

    vekâlet (A.) [ 1 [ وکالت .vekillik. 2.bakanlık. 3.avukatlık.

    vekâleten (A.) [ وکالة ] vekil olarak.

    vekâletnâme (A.-F.) [ وکالت نامه ] vekillik belgesi.

    vekâletpenâh (A.-F.) [ وکالت پناه ] sadrazam.

    vekâyi’ (A.) [ 1 [ وقایع .olaylar. 2.savaşlar.

    vekıs’alâhâzâ (A.) [ وقس علی هذا ] bununla kıyasla.

    vekil (A.) [ 1 [ وکيل .avukat. 2.biri tarafından yetki verilmiş. 3.bakan.

    velâdet (A.) [ 1 [ ولادت .doğum. 2.doğum günü.

    velâyet (A.) [ 1 [ ولایت .velîlik. 2.dostluk. 3.otorite.

    velev (A.) [ ولو ] olsa da.

    velhâsıl (A.) [ والحاصل ] kısaca, sözün kısası.

    velî (A.) [ 1 [ ولی .ermiş, velî. 2.çocuktan sorumlu olan.

    velî (F.) [ ولی ] ama, fakat.

    velîahd (A.) [ وليعهد ] veliaht.

    velîk (F.) [ وليک ] ama, ancak.

    velîkin (F.) [ وليکن ] ama, ancak.

    velîme (A.) [ 1 [ وليمه .ziyafet. 2.düğün.

    velûd (A.) [ 1 [ ولود .doğurgan. 2.üretken.

    velvele (A.) [ ولوله ] gürültü patırtı.

    verâ (A.) [ ورا ] öte.

    verâset (A.) [ وراثت ] varislik.

    verd (A.) [ ورد ] gül.

    verem (A.) [ 1 [ ورم .şişkinlik, şiş. 2.verem, tüberküloz.

    verese (A.) [ ورثه ] varisler, mirasçılar.

    verîd (A.) [ ورید ] toplardamar.

    vesâik (A.) [ وثائق ] belgeler.

    vesâil (A.) [ وسائل ] sebepler.

    vesâit (A.) [ 1 [ وسائط .araçlar. 2.aracılar.

    vesâtet (A.) [ وساطت ] aracılık.

    vesâyâ (A.) [ وصایا ] vasiyetler.

    vesîka (A.) [ وثيقه ] belge.

    vesîle (A.) [ 1 [ وسيله .sebep, bahane. 2.yol.

    vesme (A.) [ وسمه ] rastık.

    vesvese (A.) [ وسوسه ] kuruntu.

    veş (F.) [ وش ] gibi.

    veşak (A.) [ وشق ] vaşak.

    veted (A.) [ وتد ] kazık.

    veter (A.) [ 1 [ وتر .kiriş. 2.saz teli.

    vetîre (A.) [ 1 [ وتيره .üslup. 2.süreç. 3.dar yol.

    veyl (A.) [ ویل ] yazık, yazıklar olsun, eyvahlar olsun.

    vezâif (A.) [ وظائف ] görevler, ödevler.

    vezân (F.) [ وزان ] esen.

    vezâret (A.) [ وزارت ] vezirlik.

    vezîr (A.) [ وزیر ] eskiden bakanlık görevini üstlenen kişi.

    vezn (A.) [ وزن ] ağırlık.

    vezne (A.) [ 1 [ وزنه .ağırlık. 2.tartı. 3.para gişesi.

    veznedâr (A.-F.) [ وزنه دار ] gişe görevlisi.

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart

    V

    vicâhen (A.) [ وجاها ] yüzleşerek, yüzüne karşı.

    vicâhî (A.) [ وجاهی ] yüzyüze.

    vicdân (A.) [ وجدان ] iyi ile kötüyü ayırt edip değerlendirme duygusu.

    vicdânen (A.) [ وجدانا ] vicdan bakımından.

    vidâd (A.) [ 1 [ وداد .sevgi. 2.dostluk.

    vikâye (A.) [ وقایه ] koruma. vikâye etmek korumak, esirgemek, kayırmak.

    vilâdet (A.) [ 1 [ ولادت .doğum. 2.doğum günü.

    vilâyât (A.) [ ولایات ] vilayetler.

    vildân (A.) [ 1 [ ولدان .bebekler. 2.köleler.

    vîrân (F.) [ 1 [ ویران .yıkık, harap olmuş. 2.yıkıntı, harabe. vîrân etmek yıkmak, harap etmek.

    vîrân olmak 1.yıkılmak, harap olmak. 2.perişan olmak.

    vîrâne (F.) [ ویرانه ] yıkıntı alan, harap yer, harap bina.

    vîrânî (F.) [ ویرانی ] haraplık.

    vird (A.) [ ورد ] dua. vird etmek dua etmek.

    visâk (A.) [ وثاق ] antlaşma.

    visâl (A.) [ 1 [ وصال .ulaşma, varma. 2.kavuşma, vuslat.

    vufûr (A.) [ وفور ] bolluk.

    vuhûş (A.) [ 1 [ وحوش .vahşiler. 2.yaban hayvanları. vukû bulmak meydana gelmek, cereyan etmek, gerçekleşmek.

    vukû’ (A.) [ وقوع ] meydana gelme, cereyan etme.

    vukûât (A.) [ 1 [ وقوعات .olaylar. 2.polisiye olaylar.

    vukûf (A.) [ وقوف ] bir konu hakkında geniş bilgi sahibi olma.

    vukufsuz (A.-T.) bilgisiz.

    vuskâ (A.) [ وثقی ] sağlam.

    vusla (A.) [ 1 [ وصله .ek. 2.yama.

    vuslat (A.) [ 1 [ وصلت .ulaşma. 2.kavuşma.

    vustâ (A.) [ وسطی ] orta, iç.

    vusûl (A.) [ وصول ] ulaşma, gelme. vusûl eylemek gelmek, ulaşmak.

    vuzû (A.) [ وضوء ] abdest.

    vuzûh (A.) [ وضوح ] açıklık.

    vücûb (A.) [ وجوب ] gereklilik.

    vücûd (A.) [ 1 [ وجود .varlık. 2.beden. 3.var oluş. vücûd bulmak meydana gelmek, oluşmak.

    vücûh (A.) [ 1 [ وجوه .yüzler. 2.şekiller, tarzlar. 3.yüzeyler. 4.ileri gelenler.

    vüfûd (A.) [ وفود ] elçiler.

    vüfûr (A.) [ وفور ] bolluk.

    vükelâ (A.) [ 1 [ وکلا .vekiller. 2.bakanlar.

    vülât (A.) [ ولات ] valiler.

    vürûd (A.) [ ورود ] giriş, geliş. vürûd etmek girmek, gelmek.

    vüs’ (A.) [ 1 [ وسع .genişlik. 2.kapasite. 3.takat.

    vüs’at (A.) [ 1 [ وسعت .genişlik. 2.kapasite. 3.parasal yeterlik. 4.genlik.

    vüskâ (A.) [ وثقی ] sağlam.

    vüsûk (A.) [ 1 [ وثوق .sağlamlık. 2.güvenilirlik.

    vüzerâ (A.) [ وزرا ] vezirler.

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •