5 sonuçtan 1 ile 5 arası

Konu: Osmanlıca Türkçe Sözlük - s -

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart Osmanlıca Türkçe Sözlük - s -

    S

    sâ’î (A.) [ ساعی ] çalışan, gayret eden.

    sâ’î olmak çalışmak, gayret etmek.

    sa’leb (A.) [ ثعلب ] tilki.

    sa’y (A.) [ سعی ] çalışma, çaba gِsterme.

    saâdet (A.) [ سعادت ] mutluluk.

    saâdetbahş (A.-F.) [ سعادت بخش ] mutluluk veren.

    saâdetmend (A.-F.) [ سعادتمند ] mutlu, bahtiyar.

    sabâ (A.) [ 1 [ صبا .meltem, gündoğusunden esen yel. 2.sabâ makamı.

    sabâvet (A.) [ صباوت ] çocukluk.

    sâbık (A.) [ 1 [ سابق .eski. 2.bir ِnceki.

    sâbıka (A.) [ 1 [ سابقه .geçmişte kalan suç. 2.bir insanın geçmişteki hali.

    sâbıküzzikr (A.) [ سابق الذکر ] anılan, zikredilen.

    sabır (A.) [ صبر ] dayanma, kendini tutma.

    sabî (A.) [ 1 [ صبی .bebek. 2.küçük çocuk.

    sâbi’ (A.) [ سابع ] yedinci.

    sâbi’an (A.) [ سابعا ] yedincisi, yedinci olarak.

    sâbi’î (A.) [ صابئی ] yıldıza tapan.

    sâbir (A.) [ صابر ] sabırlı.

    sâbit (A.) [ 1 [ ثابت .kanıtlanmış. 2.yerinde duran.

    sabr (A.) [ صبر ] sabır.

    sabûh (A.) [ صبوح ] sabah içilen şarap.

    sabun (A.) [ صابون ] sabun.

    sabûr (A.) [ صبور ] çok sabırlı.

    sâcid (A.) [ ساجد ] secde eden.

    sad (F.) [ صد ] yüz.

    sadâ (A.) [ صدا ] ses.

    sadâkat (A.) [ صداقت ] bağlılık.

    sadâret (A.) [ صدارت ] sadrazamlık.

    sadâretpenah (A.-F.) [ صدارت پناه ] sadrazam.

    sâdât (A.) [ سادات ] seyyitler.

    sâde (F.) [ 1 [ ساده .basit. 2.yalın. 3.süssüz. 4.sadece.

    saded (A.) [ صدد ] konu, asıl mesele.

    sâdedil (F.) [ 1 [ ساده دل .saf, temiz yürekli. 2.ebleh, bِn.

    sâdedilâne (F.) [ ساده دلانه ] safça.

    sadef (A.) [ صدف ] sedef.

    sâdelevh (F.-A.) [ ساده لوح ] saf, temiz yürekli.

    sademat (A.) [ 1 [ صدمات .sadmeler, çarpmalar, darbeler. 2.musibetler.

    sâdık (A.) [ 1 [ صادق .yürekten bağlı olan. 2.doğru.

    sâdıkülkavl (A.) [ صادق القول ] doğru sِzlü.

    sâdır (A.) [ صادر ] çıkan.

    sâdır olmak 1.çıkmak, meydana gelmek. 2.imzadan çıkmak.

    sâdire (A.) [ صادره ] çıkan.

    sâdis (A.) [ سادس ] altıncı.

    sâdisen (A.) [ سادسا ] altıncısı, altıncı olarak.

    sadme (A.) [ 1 [ صدمه .çarpma, vurma, tokuşma. 2.musibet.

    sadpâre (F.) [ صدپاره ] yüz parça.

    sadr (A.) [ 1 [ صدر .gِğüs. 2.baş. 3.başkِşe. 4.sadrazam.

    sadra şifa vermek işe yaramak, rahatlatmak.

    sadr-ı a’zam [ صدر اعظم ] sadrazam.

    sadr-ı esbak [ صدر اسبق ] eski sadrazam.

    sadsâl (F.) [ صدسال ] yüzyıl.

    sâf (A.) [ 1 [ صاف .temiz, arı, halis. 2.açık.

    saf (A.) [ صف ] sıra.

    safâ (A.) [ 1 [ صفا .saflık. 2.gِnül rahatlığı, gِnlün şen olması.

    safâ eylemek şenlenmek.

    safâbahş (A.-F.) [ صفابخش ] gِnüle rahatlık veren.

    safahât (A.) [ صفحات ] aşamalar.

    safbeste (A.-F.) [ صف بسته ] sıralanmış, sıra olmuş.

    safder (A.-F.) [ صفدر ] düşman saflarını yaran, savaşçı.

    safderûn (A.-F.) [ 1 [ صاف درون .saf, yüreği temiz. 2.ebleh, bِn.

    safderûnâne (A.-F.) [ صاف درونانه ] safça.

    safdil (A.-F.) [ 1 [ صاف دل .yüreği temiz. 2.saf.

    safdilâne (A.-F.) [ 1 [ صاف دلانه .yürek temizliği ile. 2.safça.

    safdillik (A.-F.-T.) 1.yürek temizliği. 2.saflık.

    saff (A.) [ صف ] sıra, dizi, saf.

    safha (A.) [ 1 [ صفحه .aşama. 2.düz olan yüz. 3.sayfa.

    sâfî (A.) [ صافی ] temiz, arı, halis.

    sâfil (A.) [ سافل ] aşağı, aşağıda.

    safîr (A.) [ صفير ] ıslık.

    safra (A.) [ 1 [ صفره .ِd. 2.sarı.

    safsâf (A.) [ صفصاف ] sِğüt.

    safsata (A.) [ سفسطه ] doğru olmadığı halde doğru gibi gِsterilen düşünce veya

    sِz.

    safşikâf (A.-F.) [ صف شکاف ] düşman saflarını yaran savaşçı.

    safşiken (A.-F.) [ صاف شکن ] düşman saflarını yaran savaşçı.

    safvet (A.) [ صفوت ] saflık, temizlik, arılık.

    sâgar (A.) [ ساغر ] kadeh, içki kadehi.

    sagîr (A.) [ 1 [ صغير .küçük. 2.küçük çocuk.

    sağr (A.) [ ثغر ] sınır, hudut.

    sahâ (A.) [ ساخه ] cِmertlik, eliaçıklık.

    sâha (A.) [ ساحه ] alan.

    sahâbe (A.) [ صحابه ] Hz. Muhammed’in sohbetlerine katılan müslüman.

    sahâbî (A.) [ صحابی ] Hz. Muhammed’in sohbetlerini katılan müslüman.

    sahâif (A.) [ صحائف ] sayfalar.

    sahâkâr bk. sehâkâr.

    sahâra (A.) [ 1 [ صحاری .çِller. 2.kırlar.

    sahâvet bk. sehâvet.

    sahbâ (A.) [ صهبا ] şarap.

    sahhaf (A.) [ صحاف ] kitapçı.

    sahî (A.) [ سخی ] cِmert, eliaçık.

    sâhib (A.) [ صاحب ] sahip.

    sâhibcemâl (A.-F.) [ صاحب جمال ] güzel yüzlü, güzel.

    sâhibe (A.) [ صاحبه ] bayan sahip.

    sâhibkemal (A.-F.) [ صاحب کمال ] olgun insan.

    sâhibkerâmet (A.-F.) [ صاحب کرامت ] keramet sahibi.

    sâhibkıran (A.-F.) [ صاحب قران ] muzaffer hükümdar.

    sâhibnazar (A.-F.) [ صاحب نظر ] gِrüş sahibi, deneyimli.

    sahife (A.) [ صحيفه ] sayfa.

    sahih (A.) [ 1 [ صحيح .doğru. 2.gerçek.

    sâhil (A.) [ ساحل ] kıyı.

    sâhilhane (A.-F.) [ ساحل خانه ] yalı.

    sâhir (A.) [ 1 [ ساحر .büyücü. 2.büyüleyici.

    sahleb (A.) [ ثعلب ] sâlep.

    sahn (A.) [ 1 [ صحن .avlu. 2.boşluk. 3.sahne. 4.üstü kubbeli alan.

    sahr (A.) [ صخر ] kaya.

    sahra (A.) [ 1 [ صحرا .çِl. 2.kır.

    sahre (A.) [ صخره ] kaya.

    saht (F.) [ 1 [ سخت .çok. 2.katı. 3.şiddetli. 4.güç.

    sahte (F.) [ 1 [ ساخته .yapay, yapma. 2.düzmece. 3.kalp, sahte.

    sahtekâr (F.) [ 1 [ ساخته کار .sahteci. 2.kalpazan.

    sahtiyan (F.) [ سختيان ] işlenmiş cilalı deri.

    sahûr (A.) [ ساحور ] sahur.

    sâib (A.) [ صائب ] isabetli.

    sâibî (A.) [ صائبی ] yıldıza tapan.

    sâid (A.) [ ساعد ] kol, bilek ile dirsek arası.

    sâik (A.) [ سائق ] sevk eden.

    sâika (A.) [ سائقه ] yıldırım.

    sâil (A.) [ 1 [ سائل .dilenci. 2.soran. 3.akan.

    sâim (A.) [ صائم ] oruçlu.

    sâir (A.) [ 1 [ سائر .diğer. 2.gezen.

    sâirfilmenâm (A.) [ سائر فی المنام ] uyurgezer.

    saiy (A.) [ سعی ] çalışma, çaba.

    sâk (A.) [ 1 [ ساق .baldır. 2.sap.

    sakâmet (A.) [ 1 [ سقامت .sakatlık. 2.yanlışlık.

    sâkeyn (A.) [ ساقين ] ikizkenar.

    sâkeyn-i şibh-i münharif [ ساقين _________شبه منحرف ] yamuk.

    sakf (A.) [ 1 [ سقف .tavan. 2.çatı.

    sâkıb (A.) [ 1 [ ثاقب .delici. 2.parlak yıldız.

    sâkıt (A.) [ 1 [ ساقط .düşük, düşük cenin. 2.düşen.

    sâkıt olmak düşmek.

    sâkî (A.) [ 1 [ ساقی .içki sunan. 2.saka.

    sakil (A.) [ 1 [ ثقيل .ağır. 2.hoş olmayan, yakışmayan.

    sakim (A.) [ سقيم ] hastalıklı, sakat.

    sâkin (A.) [ 1 [ ساکن .yerleşik. 2.kendi halinde.

    sâkit (A.) [ ساکت ] suskun.

    sakka (A.) [ سقا ] saka.

    sâl (F.) [ سال ] yıl.

    salâbet (A.) [ صلابت ] sağlamlık.

    salâh (A.) [ 1 [ صلاح .düzgünlük, yolunda gitme. 2.barış. 3.dine bağlılık.

    salâhiyet (A.) [ صلاحيت ] yetki..

    salâhiyetdâr (A.-F.) [ صلاحيت دار ] yetkili.

    salât (A.) [ صلات ] namaz.

    sâldîde (F.) [ 1 [ سال دیده .yaşlı. 2.deneyimli.

    salib (A.) [ صليب ] haç.

    salîbî (A.) [ صليبی ] haçlı.

    sâlifüzzikr (A.) [ سالف الذکر ] zikredilen, anılan.

    sâlih (A.) [ صالح ] dinin kurallarına uyan.

    sâlik (A.) [ سالک ] tarikat mensubu.

    sâlim (A.) [ 1 [ سالم .sağ, esenlik içinde. 2.sağlam.

    sâlimen (A.) [ سالما ] sağ salim.

    sâlis (A.) [ ثالث ] üçüncü.

    sâlisen (A.) [ ثالثا ] üçüncüsü, üçüncü olarak.

    sâlnâme (F.) [ سالنامه ] yıllık.

    sâlûs (F.) [ سالوس ] iki yüzlü.

    sâmân (F.) [ 1 [ سامان .zenginlik. 2.huzur. 3.düzen.

    sâmî (A.) [ سامی ] yüce.

    sâmi’ (A.) [ سامع ] dinleyen.

    sâmia (A.) [ سامعه ] işitme duyusu.

    samîmâne (A.-F.) [ صميمانه ] içtenlikle.

    samîmî (A.) [ صميمی ] içten.

    samimiyet (A.) [ صميميت ] içtenlik.

    sâmin (A.) [ ثامن ] sekezinci.

    sâminen (A.) [ ثامنا ] sekizincisi, sekizinci olarak.

    sanâyi (A.) [ صنایع ] sanatlar.

    sanâyi -i nefîse [ صنایع نفيسه ] güzel sanatlar.

    sandûk (A.) [ صندوق ] sandık.

    sandukdar (A.-F.) [ صندوقدار ] veznedar.

    sanem (A.) [ 1 [ صنم .put. 2.put kadar güzel.

    sânevî (A.) [ ثانوی ] ikinci.

    sânî (A.) [ ثانی ] ikinci.

    sâni’ (A.) [ 1 [ صانع .yaratıcı, Tanrı. 2.yapan.

    saniye (A.) [ ثانيه ] ikinci.

    sâniyen (A.) [ ثانيا ] ikincisi, ikinci olarak.

    sâr (A.) [ ثار ] öc.

    sarâhat (A.) [ صراحت ] açıklık.

    sarâhaten (A.) [ صراحة ] açıkça.

    sârban (F.) [ ساربان ] kervancı.

    sarf (A.) [ 1 [ صرف .harcama. 2.gramer.

    sarf olunmak harcanmak.

    sarfiyat (A.) [ 1 [ صرفيات .harcamalar. 2.salgılar.

    sârî (A.) [ ساری ] bulaşıcı.

    sarîh (A.) [ صریح ] açık, kuşku götürmeyen.

    sarîhan (A.) [ صریحا ] açıkça.

    sârik (A.) [ سارق ] hırsız.

    sârim (A.) [ صارم ] keskin.

    sarsar (A.) [ صرصر ] fırtına.

    sath (A.) [ سطح ] yüzey, satıh.

    sathî (A.) [ سطحی ] yüzeysel, üstünkörü.

    satl (A.) [ سطل ] kova.

    satvet (A.) [ سطوت ] güçlülük.

    savâb (A.) [ 1 [ ثواب .doğru. 2.dürüstlük.

    savb (A.) [ صوب ] yön.

    savlet (A.) [ صولت ] akın, saldırı.

    savm (A.) [ صوم ] oruç.

    savmaa (A.) [ 1 [ صومعه .manastır. 2.mabet.

    savt (A.) [ صوت ] ses.

    sayd (A.) [ صيد ] av.

    saydgâh (A.-F.) [ صيدگاه ] avlak.

    sâye (F.) [ سایه ] gölge.

    sâyeban (F.) [ 1 [ سایبان .gölgelik. 2.çadır.

    sâyedar (F.) [ سایه دار ] gölgeli.

    sayf (A.) [ صيف ] yaz.

    sayfiye (A.) [ صيفيه ] yazlık.

    sayha (A.) [ صيحه ] haykırış.

    sâyis (A.) [ سایس ] seyis.

    saykal (A.) [ صيقل ] cila.

    saykalkâr (A.-F.) [ صيقلدار ] yaldızcı.

    sayyad (A.) [ صياد ] avcı.

    saz (F.) [ ساز ] enstrüman, saz.



  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart

    se (F.) [ سه ] üç.

    seb’ (A.) [ سبع ] yedi.

    seb’in (A.) [ سبعين ] yetmiş.

    seb’ûn (A.) [ سبعون ] yetmiş.

    sebak (A.) [ سبق ] ders.

    sebât (A.) [ ثبات ] yerinden kımıldamama, kararından vazgeçmeme.

    sebâtkâr (A.-F.) [ ثباتکار ] sebat eden.

    sebâyidü (F.) [ سه با دو ] üç ve iki.

    sebbâbe (A.) [ سبابه ] işaret parmağı, şehadet parmağı.

    sebeb (A.) [ سبب ] sebep, neden.

    sebebiyet (A.) [ سببيت ] sebep olma.

    sebebiyet vermek sebep olmak.

    sebed (A.) [ سبد ] sepet.

    sebîke (A.) [ سبيکه ] külçe.

    sebil (A.) [ 1 [ سبيل .yol. 2.su dağıtım yeri, sebil.

    sebk (A.) [ سبک ] üslup.

    sebkat (A.) [ سبقت ] geçme.

    seblâ (A.) [ سبلا ] uzun kirpikli göz.

    sebt (A.) [ ثبت ] kayda geçirme.

    sebt edilmek kayda geçirilmek.

    sebt etmek kayda geçirmek.

    sebû (F.) [ سبو ] testi.

    sebük (F.) [ 1 [ سبک .hafif. 2.kıvrak, çevik. 3.çabuk.

    sebükmağz (F.) [ سبک مز ] dangalak.

    sebükmizac (F.-A.) [ سبک مزاج ] hoppa.

    sebükpây (F.) [ سبک پای ] ayağına çabuk.

    sebükser (F.) [ 1 [ سبک سر .dangalak. 2.aşağılık.

    sebz (F.) [ سبز ] yeşil.

    sebze (F.) [ 1 [ سبزه .çimenlik. 2.sebze.

    sec’ (A.) [ سجع ] seci sanatı. Düzyazıda kafiyelendirme sanatı.

    secâyâ (A.) [ سجایا ] karakterler.

    secdegâh (A.-F.) [ سجده گاه ] secde edilen yer.

    seciyevî (A.) [ سجيوی ] karakter ile ilgili.

    seciyye (A.) [ سجيه ] karakter.

    seciyyesiz (A.-T.) karaktersiz.

    sedâ (A.) [ صدا ] ses.

    sedânüvis (A.-F.) [ 1 [ صدا نویس .teyp. 2.gramofon.

    sedâyâ (A.) [ ثدایا ] memeler.

    sedd (A.) [ 1 [ سد .set. 2.baraj. 3.engel. 3.kapama, tıkama. 4.kapatılma.

    sedd edilmek örtülmek, örülmek, kapatılmak.

    seddâd (A.) [ 1 [ سداد .tıkaç. 2.tampon.

    sedefî (A.) [ 1 [ صدفی .sedefli. 2.sedef ile ilgili. 3.sedef rengi.

    sedy (A.) [ ثدی ] meme.

    sefâhat (A.) [ سفاحت ] sefihlik, zevk ve eğlence düşkünlüğü.

    sefâin (A.) [ سفائن ] gemiler.

    sefâlet (A.) [ سفالت ] sefillik.

    sefâret (A.) [ سفارت ] elçilik, büyükelçilik.

    sefârethâne (A.-F.) [ سفارت خانه ] elçilik binası, elçilik.

    sefer (A.) [ 1 [ سفر .yolculuk. 2.savaş. 3.kez.

    seferber (A.-F.) [ 1 [ سفربر .savaşa gönderilmiş. 2.savaşa hazırlanmış.

    seferberlik (A.-F.-T.) savaşa hazırlanma hali, savaş hali.

    seferî (A.) [ 1 [ سفری .yolcu. 2.savaş ile ilgili.

    seffâh (A.) [ 1 [ سفاح .kandökücü. 2.cömert.

    seffâk (A.) [ سفاک ] kandökücü.

    sefîd (F.) [ سفيد ] beyaz, ak.

    sefih (A.) [ سفيه ] zevk ve eğlence düşkünü.

    sefil (A.) [ 1 [ سفيل .aşağılık. 2.yoksul.

    sefile (A.) [ 1 [ سفيله .aşağılık kadın. 2.yoksul kadın. 3.orospu.

    sefîne (A.) [ 1 [ سفينه .gemi. 2.şiir mecmuası.

    sefir (A.) [ سفير ] elçi.

    sefirikebir (A.-F.) [ سفيرکبير ] büyükelçi.

    seg (F.) [ سگ ] köpek.

    segâbi (F.) [ سگ آبی ] kunduz.

    sehâ (A.) [ سخا ] cömertlik, eli açıklık.

    sehâb (A.) [ سحاب ] bulut.

    sehâbâlûd (A.-F.) [ سحاب آلود ] bulutlu.

    sehâkâr (A.-F.) [ سخاکار ] cömert, eliaçık.

    sehâkârlık (A.-F.-T.) cömertlik, eliaçıklık.

    sehâvet (A.) [ سخاوت ] cömertlik, eliaçıklık.

    sehergâh (A.-F.) [ سحرگاه ] seher vakti.

    seherhîz (A.-F.) [ سحرخيز ] seher vakti kalkan.

    sehhâr (A.) [ سحار ] büyüleyici.

    sehî (F.) [ 1 [ سهی .fidan gibi. 3.düz, doğru.

    sehîkad (F.-A.) [ سهی قد ] servi boylu, düzgün boylu.

    sehîkâmet (F.-A.) [ سهی قامت ] servi boylu, düzgün boylu.

    sehîm (A.) [ سهيم ] pay sahibi.

    sehl (A.) [ سهل ] kolay.

    sehm (A.) [ 1 [ سهم .pay. 2.ok.

    sehm (F.) [ سهم ] korkunç.

    sehmgîn (F.) [ سهمگين ] korkunç.

    sehmnâk (F.) [ سهمناک ] korkunç.

    sehv (A.) [ سهو ] yanılgı.

    sehven (A.) [ سهوا ] yanlışlıkla.

    sehviyyât (A.) [ 1 [ سهویات .yanlışlıklar. 2.yanılgılar.

    sekene (A.) [ سکنه ] oturanlar, sâkinler.

    sekiz zılı'lı (T.-A.) sekizgen, sekiz kenarlı.

    sekr (A.) [ سکر ] sarhoşluk.

    sekrâver (A.-F.) [ سکر آور ] sarhoşluk veren.

    sekte (A.) [ 1 [ سکته .durma. 2.kesilme.

    sekte vermek durgunluk vermek, sekteye uğratmak.

    sektedâr etmek durdurmak, sekteye uğratmak.

    selâmet (A.) [ سلامت ] esenlik.

    selâs (A.) [ ثلاث ] üç.

    selâse (A.) [ ثلاثه ] üç.

    selâset (A.) [ سلاست ] akıcılık.

    selâsil (A.) [ سلاسل ] zincirler.

    selâsîn (A.) [ ثلثين ] otuz.

    selâsûn (A.) [ ثلثون ] otuz.

    selâtîn (A.) [ سلاطين ] sultanlar.

    selb (A.) [ 1 [ سلب .kapma, kendine çekme. 2.inkâr etme.

    selb etmek 1.kapmak, çekmek, almak. 2.inkâr etmek. 3.yok etmek.

    selcûkî (A.) [ سلجوقی ] Selçuklu.

    selef (A.) [ سلف ] öncekiler, önceki görevliler.

    selh (A.) [ سلخ ] deri yüzme.

    selhhâne (A.-F.) [ سلخ خانه ] kesim yeri, mezbaha, salhane.

    selîka (A.) [ سليقه ] güzel konuşma ve yazma yeteneği.

    selim (A.) [ سليم ] sağlam.

    selîmülkalb (A.) [ سليم القلب ] temiz yürekli.

    selîs (A.) [ سليس ] akıcı.

    selle (A.) [ سله ] sele.

    sellebâf (A.-F.) [ سله باف ] sepetçi.

    sem (A.) [ سم ] zehir.

    sem’ (A.) [ 1 [ سمع .işitme. 2.kulak.

    semâ (A.) [ سما ] gökyüzü.

    semâcet (A.) [ سماجت ] çirkinlik.

    semâhâne (A.-F.) [ سماع خانه ] mevlevî dervişlerinin semâ ettikleri özel mekan.

    semahat (A.) [ سماحت ] iyilikseverlik.

    semân (A.) [ ثمان ] sekiz.

    semânun (A.) [ ثمانون ] seksen.

    semâvât (A.) [ سموات ] gökler.

    semâvî (A.) [ 1 [ سماوی .gök ile ilgili. 2.tanrısal.

    semdâr (A.-F.) [ سمدار ] zehirli.

    semek (A.) [ سمک ] balık.

    semen (A.) [ ثمن ] değer, kıymet.

    semen (A.) [ سمن ] semizlik.

    semen (F.) [ سمن ] yasemin.

    semenber (F.) [ سمنبر ] yasemin göğüslü.

    semend (F.) [ سمند ] güzel ve çevik at.

    semer (A.) [ 1 [ ثمر .meyva. 2.ürün. 3.sonuç.

    semerât (A.) [ 1 [ ثمرات .meyvalar. 2.ürünler. 3.sonuçlar.

    semere (A.) [ 1 [ ثمره .meyva. 2.ürün. 3.sonuç.

    semere vermek 1.meyva vermek. 2.sonuç vermek.

    semeredâr (A.-F.) [ 1 [ ثمره دار .meyvalı. 2.ürün veren. 3.sonuç veren.

    semî (A.) [ سميع ] çok iyi işiten.

    semîn (A.) [ ثمين ] değerli.

    semin (A.) [ سمين ] semirmiş, semiz.

    semmûr (A.) [ سمور ] samur.

    semra (A.) [ سمرا ] esmer.

    semt (A.) [ 1 [ سمت .taraf. 2.yöre. 3.mahalle.

    senâ (A.) [ ثنا ] övgü.

    senâ etmek övmek.

    senâgû (A.-F.) [ ثناگو ] öven.

    senâhân (A.-F.) [ ثناخوان ] öven.

    senâkâr (A.-F.) [ ثناکار ] öven.

    senâya (A.) [ ثنایا ] ön dişler.

    sencîde (F.) [ سنجيده ] tartılı.

    sene (A.) [ سنه ] yıl.

    sene -i hicriyye [ سنهء هجریه ] hicrî yıl.

    sene -i kameriyye [ سنهء قمریه ] kamerî yıl.

    sene -i mîlâdiyye [ سنه< ميلادیه ] miladî yıl.

    sene -i şemsiyye [ سنهء شمسيه ] şemsî yıl.

    senebesene (A.-F.) [ سنه بسنه ] yıldan yıla.

    sened (A.) [ 1 [ سند .belge. 2.tapu.

    senedât (A.) [ سندات ] belgeler.

    senevât (A.) [ سنوات ] yıllar.

    senevî (A.) [ سنوی ] yıllık.

    seng (F.) [ سنگ ] taş.

    sengdil (F.) [ سنگ دل ] taş yürekli, acımasız.

    sengdilâne (F.) [ سنگ دلانه ] acımasızca.

    sengîn (F.) [ 1 [ سنگين .ağır. 2.taştan.

    senglâh (F.) [ سنگلاخ ] taşlık arazi.

    sengtıraş (F.) [ سنگ تراش ] taş ustası.

    seniyye (A.) [ سنيه ] ulu, yüce.

    sepîd (F.) [ سپيد ] beyaz, ak.

    sepîdedem (F.) [ سپيده دم ] tan ağartısı.

    ser (F.) [ 1 [ سر .baş. 2.başkan. 3.uç.

    serâ (A.) [ ثرا ] toprak.

    serâ (F.) [ سرا ] saray.

    serâb (A.) [ سراب ] serap.

    serâğâz (F.) [ سرآغاز ] başlangıç.

    serâir (A.) [ سرائر ] sırlar.

    serâmed (F.) [ سرآمد ] ileri gelen, önde gelen.

    serâmedân (F.) [ سر آمدان ] ileri gelenler, önde gelenler.

    serâpâ (F.) [ سراپا ] baştan ayağa, bir baştan bir başa, tüm.

    serâperde (F.) [ 1 [ ساراپرده .saray perdesi. 2.otağ.

    serâser (F.) [ سراسر ] bir baştan bir başa.

    serâsîme (F.) [ سراسيمه ] afallamış, sersemleşmiş.

    serasker (F.-A.) [ 1 [ سرعسکر .başkomutan. 2.savunma bakanı, harbiye nazırı.

    seraskerî (F.-A.) [ 1 [ سرعسکری .başkomutanlık. 2.savunma bakanlığı, harbiye

    nazırlığı.

    serây (F.) [ سرای ] saray.

    serbeser (F.) [ سربسر ] bir baştan bir başa.

    serbest (F.) [ 1 [ سربست .özgür. 2.kayıtsız.

    serbestî (F.) [ سربستی ] serbestlik.

    serbesücûd (F.-A.) [ سر بسجود ] alnı secdede.

    serbülend (F.) [ سربلند ] başı yüce, yücebaşlı..

    serçeşme (F.) [ 1 [ سرچشمه .kaynak. 2.pınarbaşı. 3.önder.

    serd (A.) [ سرد ] düzgün dile getirme.

    serd (F.) [ 1 [ سرد .soğuk. 2.sert, haşin.

    serd etmek dile getirmek.

    serdâr (F.) [ 1 [ سردار .önder. 2.komutan, başkomutan.

    serden geçmek başından vazgeçmek, ölümü göze almak.

    serefrâz (F.) [ 1 [ سرافراز .başı yüce. 2.başta gelen.

    serencâm (F.) [ 1 [ سرانجام .son. 2.başa gelen olay.

    seretân (A.) [ سرطان ] yengeç.

    serfirâz (F.) [ سرفراز ] başı yüce.

    serfürû (F.) [ سرفرو ] başı önde, başı eğik, itaat eden.

    serfürû etmek 1.itaat etmek. 2.başını eğmek. 3.düşünceye dalmak.

    sergerdân (F.) [ 1 [ سرگردان .avare, aylak. 2.şaşkın.

    sergüzeşt (F.) [ سرگذشت ] macera, serüven.

    serhad (F.-A.) [ سرحد ] sınır.

    serheng (F.) [ سرهنگ ] çavuş.

    serî (A.) [ سریع ] hızlı.

    serîr (A.) [ سریر ] taht.

    serîülintikal (A.) [ سریع الانتقال ] kıvrak zekalı.

    seriyye (A.) [ سریه ] müfreze.

    serkâtib (F.-A.) [ سرکاتب ] başkâtip.

    serkerde (F.) [ 1 [ سرکرده .lider, baş. 2.elebaşı.

    serkeş (F.) [ سرکش ] dikkafalı, inatçı.

    serkeşî (F.) [ سرکشی ] dikkafalılık, inatçılık.

    serkûy (F.) [ سرکوی ] sokak başı, mahalle başı.

    serlevha (F.-A.) [ سرلوحه ] başlık.

    sermâ (F.) [ 1 [ سرما .soğuk. 2.kış.

    sermâye (F.) [ 1 [ سرمایه .anapara. 2.genelev kadını.

    sermâyedâr (F.) [ سرمایه دار ] sermaye sahibi, kapitalist.

    sermed (F.) [ سرمد ] ebedî, sürekli.

    sermest (F.) [ سرمست ] sarhoş.

    sermestî (F.) [ سرمستی ] sarhoşluk.

    sermuharrir (F.-A.) [ سرمحرر ] başyazar.

    sermüneccim (F.-A.) [ سرمنجم ] müneccimbaşı.

    sernâme (F.) [ سرنامه ] mektup başlığı.

    sernigun (F.) [ سرنگون ] başaşağı, tepetakla.

    sernigûn olmak tepetakla olmak, başaşağı gelmek, yenilmek.

    sernüvişt (F.) [ سرنوشت ] yazgı, alın yazısı.

    serpuş (F.) [ سرپوش ] başlık.

    serrâc (A.) [ سراج ] saraç.

    serrâchâne (A.-F.) [ سراج خانه ] saraçhane.

    serserî (F.) [ 1 [ سرسری .aylak. 2.anlamsız.

    serşâr (F.) [ سرشار ] dolu, ağzına kadar dolu.

    sertâpâ (F.) [ سرتاپا ] baştan ayağa, baştanbaşa.

    sertâser (A.) [ سرتاسر ] baştanbaşa.

    serv (F.) [ سرو ] servi, selvi.

    serv -i bülend [ سرو بلند ] boyu servi gibi düzgün ve uzun olan sevgili.

    serv -i hırâmân [ سرو خرامان ] salınarak yürüyen sevgili.

    serv -i nihâl [ 1 [ سرو نهال .fidan gibi düz servi. 2.servi boylu güzel.

    serv -i revân [ 1 [ سرو روان .yürüyen servi. 2.yürüyen servi boylu güzel.

    servendâm (F.) [ سرواندام ] servi boylu.

    server (F.) [ سرور ] önder, lider, baş.

    serverân (F.) [ سروران ] önderler, liderler, başlar.

    servet (A.) [ 1 [ ثروت .zenginlik, varlık. 2.ekonomi.

    servistân (F.) [ سروستان ] servilik.

    servkadd (F.-A.) [ سروقد ] servi boylu.

    serzeniş (F.) [ سرزنش ] sitem, başa kakma.

    serzenişkâr (F.) [ سرزنشکار ] sitem edici.

    setr (A.) [ ستر ] örtme, gizleme.

    setr etmek örtmek, gizlemek, kamufle etmek.

    settâr (A.) [ 1 [ ستار .örten. 2.günahları örten Tanrı.

    sevâb (A.) [ 1 [ ثواب .sevap. 2.hayır, iyilik.

    sevâbit (A.) [ ثوابت ] yıldızlar.

    sevâd (A.) [ 1 [ سواد .karalık. 2.karalama, yazma.

    sevâhil (A.) [ سواحل ] kıyılar.

    sevb (A.) [ ثوب ] giysi.

    sevdâ (A.) [ 1 [ سودا .kara, siyah. 2.insan yapısında bulunan dört maddeden biri.

    sevdâzede (F.) [ سودازده ] sevdalı.

    seviyye (A.) [ سویه ] düzey.

    sevk (A.) [ سوق ] gönderme.

    sevk -i tabi’î [ سوق طبيعی ] içgüdü.

    sevk etmek göndermek, yönlendirmek, götürmek.

    sevkülceyş (A.) [ سوق الجيش ] strateji.

    sevkülceyşî (A.) [ سوق الجيشی ] stratejik.

    sevr (A.) [ 1 [ ثور .boğa. 2.öküz. 3.boğa burcu.

    seyâhat (A.) [ سياحت ] gezi.

    seyelân (A.) [ سيلان ] akış, akma.

    seyf (A.) [ سيف ] kılıç.

    seyfiyye (A.) [ سيفيه ] asker kesimi.

    seyl (A.) [ سيل ] sel.

    seylâb (A.-F.) [ سيلاب ] sel suyu.

    seylâbe (A.-F.) [ سيلابه ] sel suyu.

    seylhîz (A.-F.) [ سيلخيز ] su taşkını, taşkın.

    seyr (A.) [ 1 [ سير .seyir. 2.yürüme. 3.gezi. 4.izleme.

    seyr etmek izlemek.

    seyrân (A.) [ سيران ] gezinme.

    seyrangâh (A.-F.) [ سيرانگاه ] gezinti yeri.

    seyrfilmenâm (A.) [ سير فی المنام ] uyurgezer.

    seyrüsefer (A.) [ سير و سفر ] trafik, gidişgeliş.

    seyyâh (A.) [ 1 [ سياح .gezgin. 2.turist.

    seyyâhin (A.) [ 1 [ سياحين .gezginler. 2.turistler.

    seyyâl (A.) [ سيال ] akışkan.

    seyyâle (A.) [ 1 [ سياله .akıntı. 2.sıvı.

    seyyar (A.) [ 1 [ سيار .taşınabilir. 2.gezen.

    seyyârât (A.) [ سيارات ] gezegenler.

    seyyâre (A.) [ سياره ] gezegen.

    seyyiât (A.) [ 1 [ سيئات .günahlar. 2.kötülükler. 3.olumsuzluklar.

    seyyib (A.) [ ثيب ] dul kadın.

    seyyibât (A.) [ ثيبات ] dul kadınlar.

    seyyibe (A.) [ ثيبه ] dul kadın.

    seyyid (A.) [ 1 [ سيد .Hz. Hasan’yn soyundan gelen. 2.efendi. 3.ağa. 4.başkan.

    seyyie (A.) [ 1 [ سيئه .günah. 2.kötülük.

    sezâ (F.) [ سزا ] layık, yaraşır.

    sezâvar (F.) [ سزاوار ] layık, yaraşır.


  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart

    sıbt (A.) [ سبط ] torun.

    sıbyân (A.) [ صبيان ] çocuklar.

    sıddık (A.) [ صدیق ] sözünün eri.

    sıdk (A.) [ 1 [ صدق .doğruluk. 2.kalp temizliği.

    sıfat (A.) [ صفت ] özellik, vasıf.

    sıfât (A.) [ صفات ] özellikler, vasıflar.

    sıfr (A.) [ صفر ] sıfır.

    sığâr (A.) [ صغار ] küçükler.

    sığar (A.) [ صغر ] küçüklük.

    sıhhat (A.) [ 1 [ صحت .doğruluk. 2.sağlık.

    sıhhî (A.) [ صحی ] sağlıkla ilgili.

    sıhhiye (A.) [ صحيه ] sağlık işleri dairesi.

    sıhr (A.) [ صهر ] evlilikten doğan akrabalık.

    sıhriyet (A.) [ صهریت ] evlilikten doğan akrabalık, kan bağı.

    sıklet (A.) [ 1 [ ثقلت .ağırlık. 2.sıkıntı.

    sıklet vermek ağırlık vermek, rahatsız etmek, sıkıntı vermek.

    sıla (A.) [ صله ] yakınlarını ziyarete gitme özlemi.

    sıla -i rahm [ صلهء رحم ] yakınlarını ziyaret edip özlem gidermek.

    sıle (A.) [ صله ] şaire verilen para ödülü.

    sımt (A.) [ سمط ] dizi.

    sınâ’î (A.) [ 1 [ صناعی .sanatla ilgili. 2.sanayi ile ilgili.

    sınâat (A.) [ 1 [ صناعت .sanat. 2.sanayi.

    sınâât (A.) [ صناعات ] sanatlar.

    sınâât -ı edebî [ صناعات ادبی ] edebî sanatlar.

    sınf (A.) [ صنف ] sınıf.

    sırâc (A.) [ سراج ] kandil.

    sırât (A.) [ صراط ] yol.

    sırât -ı müstakîm [ 1 [ صراط مستقيم .doğru yol. 2.sırat köprüsü.

    sırf (A.) [ صرف ] sadece, yalnız.

    sırr (A.) [ سر ] giz, sır.

    sıyâm (A.) [ صيام ] oruç.

    sıyânet (A.) [ صيانت __________] koruma.

    sî (F.) [ سی ] otuz.

    siâyet (A.) [ سعایت ] çekiştirme, dedikodu.

    sîb (F.) [ سيب ] elma.

    sicill (A.) [ سجل ] kayıt kütüğü.

    sidrenişin (A.-F.) [ سدره نشين ] sidretülmüntehâda oturan melek.

    sidretülmüntehâ (A.) [ سدرة المنتها ] uzayda bulunduğu varsanılan ve ötesine

    geçilemeyen bir ağaç.

    sifâl (F.) [ سفال ] çanak çömlek.

    sifâlîn (F.) [ سفالين ] topraktan yapılmış.

    sih (F.) [ سيخ ] şiş.

    sihâm (A.) [ 1 [ سهام .oklar. 2.paylar.

    sihir (A.) [ سحر ] büyü.

    sihr (A.) [ سحر ] sihir, büyü.

    sihrâmîz (A.-F.) [ سحر آميز ] büyüleyici.

    sihrbâz (A.-F.) [ 1 [ سحرباز .sihirbaz. 2.büyücü.

    sika (A.) [ ثقه ] güvenilir kişi.

    sikke (A.) [ 1 [ سکه .madenî para. 2.mevlevî külahı.

    sikkîn (A.) [ سکين ] bıçak.

    silâhdâr (A.-F.) [ سلاحدار ] silahtar.

    sîlî (F.) [ سيلی ] tokat, sille.

    silk (A.) [ 1 [ سلک .dizi. 2.iplik. 3.meslek.

    sill (A.) [ سل ] verem.

    sillürrie (A.) [ سل الرئه ] akciğer veremi.

    silsile (A.) [ 1 [ سلسله .zincir. 2.hanedan. 3.sıradağ. 4.dizi.

    silsile -i merâtib [ سلسلهء مراتب ] hiyerarşi.

    sîm (F.) [ 1 [ سيم .gümüş. 2.gümüş tel. 3.gümüş para.

    sîmâ (F.) [ 1 [ سيما .yüz. 2.kişi.

    sîmâb (F.) [ سيماب ] cıva.

    simât (A.) [ 1 [ سماط .sofra. 2.ziyafet.

    sîmber (F.) [ سيمبر ] gümüş gibi beyaz göğüslü.

    sîmîn (F.) [ 1 [ سيمين .gümüşten. 2.gümüş gibi beyaz.

    simsâr (A.) [ سمسار ] komisyoncu.

    simsâriyye (A.) [ سمساریه ] komisyon ücreti.

    sîmten (F.) [ سيم تن ] gümüş tenli.

    sîmurg (F.) [ سيمرغ ] zümrütüanka.

    sin (A.) [ 1 [ سن .yaş. 2.diş.

    sinan (A.) [ سنان ] mızrak.

    sindân (F.) [ سندان ] örs.

    sîne (A.) [ 1 [ سينه .göğüs. 2.yürek.

    sine (A.) [ سنه ] uyuklama.

    sînebend (A.-F.) [ سينه بند ] sütyen.

    sîneçâk (A.-F.) [ سيه چاک ] göğsü parçalanmış, göğsü yaralı.

    sînezen (A.-F.) [ سينه زن ] göğsünü döven.

    sînî (F.) [ سينی ] tepsi.

    sinîn (A.) [ سنين ] yıllar.

    sinn (A.) [ 1 [ سن .yaş. 2.diş.

    sinnen (A.) [ سنا ] yaşça.

    sipâh (F.) [ 1 [ سپاه .ordu. 2.asker.

    sipâriş (F.) [ سپارش ] ısmarlama.

    sipâs (F.) [ سپاس ] şükür.

    sipasgüzâr (F.) [ سپای گزار ] şükreden.

    sipeh (F.) [ 1 [ سپه .ordu. 2.asker.

    sipehsâlâr (F.) [ سپه سالار ] başkomutan.

    sipihr (F.) [ سپهر ] gökyüzü.

    sîr (F.) [ سير ] sarmısak.

    sîr (F.) [ سير ] tok.

    sirâyet (A.) [ سرایت ] bulaşma, geçme.

    sirâyet etmek geçmek, bulaşmak.

    sîret (A.) [ 1 [ سيرت .hal ve gidiş. 2.biyografi.

    sirişk (F.) [ سرشک ] gözyaşı.

    sirişt (F.) [ سرشت ] yaratılış.

    sirkat (A.) [ سرقت ] hırsızlık.

    sirkat edilmek çalınmak.

    sitâre (F.) [ ستاره ] yıldız.

    sitâyiş (F.) [ ستایش ] övgü.

    sitâyişkâr (F.) [ 1 [ ستایشکار .övücü. 2.öven.

    sitebr (F.) [ 1 [ ستبر .kalın. 2.yoğun. 3.kaba.

    sitem (F.) [ 1 [ ستم .zulüm. 2.haksızlık.

    sitemdîde (F.) [ ست دیده ] zulme uğramış.

    sitemger (F.) [ ستمگر ] zalim.

    sitemkâr (F.) [ ستمکار ] zalim.

    sitîz (F.) [ 1 [ ستيز .kavga. 2.çekişme.

    sitîze (F.) [ 1 [ ستيره .kavga. 2.çekişme.

    sitt (A.) [ ست ] altı.

    sitte (A.) [ سته ] altı.

    sittîn (A.) [ ستين ] altmış.

    sittin sene [ 1 [ ستتين سنه .altmış sene. 2.belirlenemeyecek kadar uzun bir zaman.

    sivâ (A.) [ سوا ] öte, başka, gayrı.

    siyâb (A.) [ ثياب ] giysiler.

    siyâdet (A.) [ 1 [ سيادت .seyyidlik. 2.efendilik.

    siyâh (F.) [ سياه ] kara.

    siyâhbaht (F.) [ سياه بخت ] karatalihli.

    siyâhî (F.) [ 1 [ سياهی .siyahlık. 2.zenci.

    siyâk u sibak (A.) [ سياق و سباق ] sözün gelişi.

    siyâset (A.) [ 1 [ سياست .politika. 2.idam cezası.

    siyasî (A.) [ 1 [ سياسی .siyasal. 2.politikacı.

    siyasiyat (A.) [ سياسيات ] politika.

    siyasiyûn (A.) [ سياسيون ] siyasetçiler, politikacılar.

    siyeh (F.) [ سيه ] kara, siyah.

    siyyânen (A.) [ سيانا ] eşit olarak.


  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart

    sôfî (A.) [ صوفی ] tasavvufla ilgilenen, mutasavvıf.

    sohbet (A.) [ صحبت ] konuşma.

    sû (F.) [ سو ] yön, taraf.

    sû’ (A.) [ سوء ] kötülük.

    su’âl (A.) [ سؤال ] soru.

    su’âl eylemek soru sormak.

    su’âl olunmak soru sorulmak.

    su’âlât (A.) [ سؤالات ] sorular.

    su’bân (A.) [ ثعبان ] ejderha.

    su’ûbet (A.) [ صعوبت ] güçlük.

    suâl îrad edilmek soru yöneltmek.

    sûbesû (F.) [ سوبسو ] her taraf, her tarafta.

    subh (A.) [ صبح ] sabah.

    subh ü mesâ [ صبح و مسا ] sabah akşam.

    subhdem (A.-F.) [ صبح دم ] sabah vakti, sabahleyin.

    subhgâh (A.-F.) [ صبحگاه ] sabah vakti, sabahleyin.

    sûd (F.) [ 1 [ سود . kâr, kazanç. 2.yarar.

    sudâ’ (A.) [ صداع ] baş ağrısı.

    sûdâger (F.) [ سوداگر ] tüccar.

    sûdmend (F.) [ سودمند ] yararlı.

    sudûr (A.) [ 1 [ صدور .çıkış. 2.göğüsler.

    sûf (A.) [ صوف ] yün.

    suffe (A.) [ صفه ] sofa.

    sûfî (A.) [ 1 [ صوفی .mutasavvıf. 2.sofu.

    sûfiyye (A.) [ صوفيه ] mutasavvıflar, tasavvufla uğraşanlar.

    sufûf (A.) [ صفوف ] sıralar, saflar.

    sugrâ (A.) [ صغرا ] küçük.

    suhan (F.) [ سخن ] söz.

    sûhân (F.) [ سوهان ] törpü.

    suhen (F.) [ سخن ] söz.

    sûhte (F.) [ سوخته ] yanık.

    suhuf (A.) [ صحف ] sayfalar.

    sûikasd (A.-F.) [ سوء قصد ] suikast, cana kıyma.

    sûinazar (A.-F.) [ سوء نظر ] kötü gözle bakış.

    sûiniyet (A.-F.) [ سوء نيت ] kötü niyet.

    sûizan (A.-F.) [ سوء ظن ] kötü kanıya düşme.

    sûk (A.) [ سوق ] çarşı.

    sukût (A.) [ سقوط ] düşüş.

    sulb (A.) [ 1 [ صلب .döl, soy. 2.katı.

    sulehâ (A.) [ صلحا ] salih kişiler, iyi amelli kullar.

    sulh (A.) [ صلح ] barış.

    sulhâmîz (A.-F.) [ صلح آميز ] barışçıl.

    sulhen (A.) [ صلحا ] barış yoluyla.

    sulta (A.) [ سلطه ] baskı.

    sultân (A.) [ 1 [ سلطان .hükümdar. 2.hükümdar eşi ve kız çocuğu. 3.sevgili.

    sun’ (A.) [ 1 [ صنع .yapma. 2.yaratma. 3.güç.

    sun’î (A.) [ صنعی ] yapay.

    sunûf (A.) [ صنوف ] sınıflar.

    sûr (A.) [ سور ] hisar.

    sûr (A.) [ 1 [ صور .boru. 2.kıyamette üflenecek boru.

    sûr (F.) [ 1 [ سور .düğün. 2.şenlik.

    sûrâh (F.) [ سوراخ ] delik.

    surahî (A.) [ صراحی ] sürahi.

    sûret (A.) [ 1 [ صورت .yüz. 2.çare. 3.biçim. 4.tarz.

    sûretâ (A.) [ صورتا ] görünüşte.

    sûretger (A.-F.) [ صورتگر ] ressam.

    sûrnâ (F.) [ سورنا ] zurna.

    surre (A.) [ 1 [ صره .para kesesi. 2.hükümdar tarafından Mekke’ye gönderilen

    paralar ve armağanlar.

    sûsen (F.) [ سوسن ] susam.

    sûsmâr (F.) [ سوسمار ] kertenkele.

    sutûh (A.) [ سطوح ] yüzeyler, satıhlar.

    sutûr (A.) [ سطور ] satırlar.

    suver (A.) [ 1 [ صور .yüzler. 2.çareler. 3.biçimler. 4.tarzlar.

    sûy (F.) [ سوی ] yön, taraf.

    sûz (F.) [ 1 [ سوز .yanma. 2.yakma. 3.ateş. 4.yakan.

    sûzân (F.) [ 1 [ سوزان .yakıcı. 2.yanıcı.

    sûzen (F.) [ سوزن ] iğne.

    sûzende (F.) [ سوزنده ] yakıcı.

    sûziş (F.) [ سوزش ] yanma, yangı.

    sûznâk (F.) [ سوزناک ] yakıcı.


  5. #5
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart

    sübhan (A.) [ سبحان ] Tanrı.

    sübhânî (A.) [ سبحانی ] tanrısal.

    sübût (A.) [ 1 [ ثبوت .sabitleşme. 2.gerçekleşme. 3.kanıtlanma.

    sübût bulmak gerçekleşmek, olmak.

    sücûd (A.) [ سجود ] secde etme, yere kapanma.

    südde (A.) [ 1 [ سده .kapı. 2.eşik.

    süedâ (A.) [ سؤدا ] kutlu kişiler.

    süfehâ (A.) [ سفها ] alçaklar, sefihler.

    süferâ (A.) [ سفرا ] elçiler, büyükelçiler.

    süflî (A.) [ 1 [ سفلی .aşağı, aşağıda. 2.adi, bayağı.

    süfte (F.) [ سفته ] delinmiş.

    süfün (A.) [ سفن ] gemiler.

    sügur (A.) [ ثغور ] sınırlar.

    sühan (F.) [ سخن ] söz.

    sühandan (F.) [ سخندان ] söz bilen, sözden anlayan.

    sühanperdaz (F.) [ سخن پرداز ] ağzı laf yapan.

    sühûlet (A.) [ سهولت ] kolaylık.

    sühûnet (A.) [ سخونت sıcaklık.

    sükkân (A.) [ سکان oturanlar, sakinler.

    sükker (A.) [ سکر şeker.

    sükûn (A.) [ سکون sakinlik, hareketsizlik.

    sükûnet (A.) [ سکونت .sakinlik, hareketsizlik. 2.rahatlık.

    sükûnet bulmak yatışmak, sakinleşmek.

    sükût (A.) [ سکوت ] sessizlik.

    sülâle (A.) [ سلاله ] soy sop.

    sülâsâ (A.) [ ثلثا ] salı.

    süllem (A.) [ سلم ] merdiven.

    süls (A.) [ ثلث ] üçtebir.

    sülûk (A.) [ 1 [ سلوک .yola girme. 2.tarikata girme.

    sülüsân (A.) [ ثلثلان ] üçte iki.

    süm (F.) [ سم ] toynak.

    sümpâre (F.) [ سم پاره ] zımpara.

    sümûm (A.) [ سموم ] zehirler.

    sünbâde (F.) [ سنباده ] zımpara.

    sünbül (F.) [ سنبل ] sümbül.

    sünbüle (A.) [ سنبله ] başak.

    sünen (A.) [ سنن ] sünnetler.

    sünûhat (A.) [ سنوحات ] akla gelenler, içe doğanlar.

    sürâdık (A.) [ سرادق ] saray perdesi.

    sürb (F.) [ 1 [ سرب .kurşun. 2.kalay.

    süreyya (A.) [ ثریا ] Ülker, Pervin.

    sürfe (F.) [ سرفه ] öksürük.

    sürh (F.) [ 1 [ سرخ .kırmızı, kızıl. 2.kırmızı mürekkep.

    sürmedan (T.-F.) [ سرمه دان ] sürmelik.

    sürûd (F.) [ سرود ] şarkı, melodi.

    sürur (A.) [ سرور ] sevinç.

    sürûrengîz (A.-F.) [ سرور انگيز ] sevinçli.

    sürûş (F.) [ سروش ] melek.

    süst (F.) [ 1 [ سست .gevşek. 2.tembel, uyuşuk.

    sütre (A.) [ 1 [ ستره .örtü. 2.perde.

    sütûde (F.) [ ستوده ] övülmüş.

    sütûn (F.) [ ستون ] direk.

    sütur (F.) [ 1 [ ستور .binek hayvanı. 2.yük hayvanı.

    süvar (F.) [ 1 [ سوار .binmiş. 2.binen.

    süvârî (F.) [ 1 [ سواری .binici. 2.atlı asker. 3.gemi kaptanı.

    süyûf (A.) [ سيوف ] kılıçlar.

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •