***
DIŞARDA
Points: 12.470, Level: 73
Level completed: 5%,
Points required for next Level: 380
Overall activity: 99,9%
Achievements


Osmanlıca Türkçe Sözlük - n -
N
nâ (F.) [ نا ] olumsuzluk eki.
na’l (A.) [ نعل ] nal.
na’lbend (A.-F.) [ نعلبند ] nalbant.
na’lbur (A.-F.) [ نعلبر ] nalbur.
na’lçe (A.-F.) [ نعلچه ] nalça.
na’nâ’ (A.) [ نعناع ] nane.
na’re (A.) [ نعره ] nara, haykırma.
na’ş (A.) [ نعش ] naaş, cenaze.
na’t (A.) [ 1 [ نعت övme. 2.Hz. Muhammed’i övücü şiir.
nââşnâ (F.) [ نا آشنا ] yabancı.
naat (A.) [ 1 [ نعت övme. 2.Hz. Muhammed’i övücü şiir.
nâb (F.) [ ناب ] saf, halis, katışıksız.
nâbecâ (F.) [ نابجا ] yersiz.
nâbehre (F.) [ 1 [ نابهره .nasipsiz. 2.soysuz.
nâbekâr (F.) [ 1 [ نابکار .hayırsız. 2.işe yaramaz.
nâbîna (F.) [ نابينا ] kِr.
nâbûd (F.) [ 1 [ نابود .yok. 2.yokluk. 3.perişan.
nabz (A.) [ نبض ] nabız.
nabzgîr (A.-F.) [ نبض گير ] nabza gِre şerbet veren.
nâcî (A.) [ ناجی ] kurtulan.
nâcins (F.-A.) [ ناجنس ] soysuz, cinsi bozuk.
nâçâr (F.) [ 1 [ ناچار .çaresiz, sorunda. 2.ister istemez.
nâçîz (F.) [ ناچيز ] değersiz, ِnemsiz.
nâdân (F.) [ 1 [ نادان .cahil. 2.hِdük.
nâdânlık (F.-T.) 1.cahillik. 2.hِdüklük.
nâdî (A.) [ نادی ] seslenen, çağıran.
nâdim (A.) [ نادم ] pişman.
nâdim etmek pişman etmek.
nâdim olmak pişman olmak.
nâdir (A.) [ نادر ] az bulunur.
nâdirât (A.) [ نادرات ] az bulunur şeyler.
nâdire (A.) [ نادره ] az bulunur.
nâdiren (A.) [ نادرا ] nadir olarak.
nâehl (F.-A.) [ ناأهل ] ehil olmayan, ehliyetli olmayan.
nâf (F.) [ ناف ] gِbek.
nafaka (A.) [ نفقه ] geçim parası.
nâfe (F.) [ 1 [ نافه .ceylanın gِbeğinden çıkan misk. 2.sevgilinin saçı.
nâfercâm (F.) [ نافرجام ] sonu iyi olmayan, yararsız.
nâfıa (A.) [ نافعه ] bayındırlık işleri.
nâfıa müdüriyeti bayındırlık müdürlüğü.
nâfıa nâzırı bayındırlık bakanı.
nâfıa nezareti bayındırlık bakanlığı.
nâfıa vekâleti bayındırlık bakanlığı.
nâfile (A.) [ 1 [ نافله .boşuna. 2.nafile namazı, farz dışında kılınan namaz.
nâfiz (A.) [ نافذ ] etkileyici, nüfuz edici, işleyici.
nâgâh (F.) [ ناگاه ] ansızın.
nâgehan (F.) [ ناگهان ] ansızın.
nağamât (A.) [ نغمات ] nağmeler.
nağme (A.) [ نغمه ] ezgi, melodi.
nağz (F.) [ نغز ] güzel, hoş.
nâhak (F.-A.) [ ناحق ] haksız.
nâhalef (F.-A.) [ ناخلف ] hayırsız evlat.
nahçîr (F.) [ نخچير ] av hayvanı.
nâhencâr (F.) [ ناهنجار ] doğru olmayan, uygun olmayan.
nâhid (F.) [ ناهيد ] Venüs, اulpan, Zühre.
nahif (A.) [ نحيف ] cılız.
nâhiye (A.) [ 1 [ ناحيه .yِre, bِlge. 2.bucak. 3.taraf.
nahl (A.) [ نخل ] hurma ağacı.
nahl (A.) [ نحل ] bal arısı.
nahlistan (A.-F.) [ نخلستان ] hurmalık.
nâhoş (F.) [ ناخوش ] hoş olmayan.
nahs (A.) [ نحس ] uğursuzluk.
nâhudâ (F.) [ ناخدا ] kaptan.
nâhudâ (F.) [ ناخدا ] Allahsız.
nâhun (F.) [ ناخن ] tırnak.
nahv (A.) [ 1 [ نحو .sِzdizimi. 2.taraf. 3.gibi.
nahvet (A.) [ نخوت ] bِbürlenme.
nahvî (A.) [ نحوی ] gramerci, nahiv uzmanı.
nâib (A.) [ 1 [ نائب .vekil. 2.kadı, yargıç.
nâil (A.) [ نائل ] erişen, kavuşan, murada eren.
nail olmak muradına ermek, kavuşmak, erişmek.
nâim (A.) [ نائم ] uyuyan.
nâka (A.) [ ناقه ] dişi deve.
nakd (A.) [ 1 [ نقد .nakit. 2.madeni para.
nakden (A.) [ نقدا ] peşin olarak.
nâkes (F.) [ 1 [ ناکس .soysuz, işe yaramaz. 2.pinti, nekes.
nâkıs (A.) [ 1 [ ناقص .eksik. 2.eksi.
nakış (A.) [ نقش ] desen.
nakib (A.) [ 1 [ نقيب .şeyh yardımcısı. 2.reis vekili.
nâkil (A.) [ 1 [ ناقل .taşıma, nakil. 2.anlatan, nakleden.
nakîsa (A.) [ نقيصه ] kusur.
nakîse (A.) [ نقيصه ] kusur.
nakkad (A.) [ نقاد ] eleştirmen.
nakkal (A.) [ نقال ] nakleden, ِykü veya masal anlatan.
nakkare (A.) [ 1 [ نقاره .davul. 2.dümbelek.
nakl (A.) [ 1 [ نقل .nakil, anlatma. 2.taşıma.
nakledilmek 1.anlatılmak. 2.taşınmak.
naklen (A.) [ نقلا ] naklederek, nakil yolu ile.
nakletmek 1.anlatmak. 2.taşımak.
nakliyat (A.) [ نقليات ] taşımacılık.
nakliye (A.) [ نقليه ] taşıma.
nakş (A.) [ 1 [ نقش .nakış, desen. 2.resim. 3.duvar resmi.
nakşedilmek işlenmek.
nakş etmek işlemek.
nâkus (A.) [ ناقوس ] çan.
nakz (A.) [ 1 [ نقض .yok sayma. 2.bozma, çِzme.
nâlân (F.) [ نالان ] inleyen.
nâlân etmek inletmek.
nâlân olmak inlemek.
nâle (F.) [ ناله ] inilti.
nâlende (F.) [ نالنده ] inleyen.
nâm (F.) [ 1 [ نام .ad. 2.adında, adlı. 3.ün, şِhret.
nam vermek ad vermek, adlandırmak.
nâmahdud (F.-A.) [ نامحدود ] sınırsız.
nâmahrem (F.-A.) [ 1 [ نامحرم .mahrem olmayan. 2.nikah düşmeyen kişi.
3.yabancı.
nâmahsus (F.-A.) [ نامحسوس ] hissedilmeyen.
nâmakbul (F.-A.) [ نامقبول ] makbul olmayan.
nâmakul (F.-A.)) [ نامعقول ] makul olmayan.
nâmalûm (F.-A.) [ نامعلوم ] bilinmeyen.
nâmâver (F.) [ نام آور ] ünlü, sanlı.
namaz (F.) [ نماز ] namaz.
namazgâh (F.) [ نمازگاه ] namazlık, üstü açık mesçit.
nâmberdar (F.) [ نامبردار ] ünlü, sanlı.
nâmcû (F.) [ نامجو ] yiğit.
nâmdar (F.) [ نامدار ] ünlü, namlı.
nâme (F.) [ 1 [ نامه .mektup. 2.kitap.
nâme’mûl (F.-A.) [ نامأمول ] umulmayan, beklenmedik.
nâmefhûm (F.-A.) [ نامفهوم ] anlaşılmaz.
nâmer’î (F.-A.) [ نامرئی ] gِrülmeyen, gِrülmez.
nâmerd (F.) [ نامرد ] alçak, aşağılık, namert.
nâmesbûk (F.-A.) [ نامسبوق ] olmamış, geçmemiş, cereyan etmemiş.
nâmına (F.-T.) adına.
nâmî (F.) [ نامی ] ünlü, namlı.
nâmurad (F.-A.) [ نامراد ] muradına ermemiş.
nâmus (A.<Yun.) [ 1 [ ناموس .ırz. 2.dürüstlük. 3.yasa.
nâmuskâr (A.-F.) [ ناموسکار ] namuslu.
namuskârane (A.-F.) [ ناموسکارانه ] namusluca, namuslulara yakışır.
nâmüsaid (F.-A.) [ نامساعد ] uygun olmayan.
nâmütenahi (F.-A.) [ نامتناهی ] sonsuz, engin.
nâmver (F.) [ نامور ] ünlü.
namzed (F.) [ 1 [ نامزد .aday. 2.nişanlı.
nân (F.) [ نان ] ekmek.
nâpâyidar (F.) [ ناپایدار ] kalıcı olmayan.
nâpervâ (F.) [ ناپروا ] korkusuz, pervasız.
nâr (A.) [ نار ] ateş.
nâr (F.) [ نار ] nar.
nârencî (F.) [ نارنجی ] turuncu.
nâres (F.) [ نارس ] ham, olgunlaşmamış.
nâresâ (F.) [ 1 [ نارسا .ham. 2.uygun olmayan.
nârevâ (F.) [ ناروا ] yakışık almaz.
narh (F.) [ نرخ ] nark.
nâs (A.) [ ناس ] insanlar.
nasâra (A.) [ نصارا ] Hıristiyanlar.
nasâyih (A.) [ نصایح ] ِğütler.
nasib (A.) [ 1 [ نصيب .pay. 2.Tanrı’nın kula verdiği.
nasihat (A.) [ نصيحت ] ِğüt.
nâsipas (F.) [ ناسپاس ] nankِr.
nâsiye (A.) [ ناصيه ] alın.
nasrâni (A.) [ نصرانی ] Hıristiyan.
nass (A.) [ نص ] kesinlik.
nâsûtî (A.) [ ناسوتی ] insanlık ile ilgili.
nâşî (A.) [ ناشی ] ileri gelen, kaynaklanan, dolayı.
nâşinas (F.) [ ناشناس ] yabancı.
nâşir (A.) [ ناشر ] yayıncı.
nâtamam (F.-A.) [ ناتمام ] tamamlanmamış, yarım kalmış.
nâtık (A.) [ ناطق ] konuşan.
nâtıka (A.) [ ناطقه ] konuşma gücü.
nâtıkaperdâz (A.-F.) [ ناطقه پرداز ] düzgün ve etkili konuşan.
nats (A.) [ نطس ] nadas.
natûk (A.) [ نطوق ] düzgün konuşan.
nâtüvân (F.) [ ناتوان ] güçsüz, zayıf.
nâv (F.) [ 1 [ ناو .gemi. 2.kayık.
nâvdan (F.) [ ناودان ] oluk.
nâvek (F.) [ ناوک ] ok.
nây (F.) [ 1 [ نای .ney. 2.kamış.
nâyçe (F.) [ نایچه ] küçük ney.
nâyî (F.) [ نایی ] neyzen.
nâyzen (F.) [ نایزن ] neyzen.
naz (F.) [ 1 [ ناز .işve, cilve. 2.kapris. 3.naz.
naza çekmek nazlanmak.
nâzan (F.) [ نازان ] nazlı.
nazar (A.) [ 1 [ نظر .bakış. 2.ilgi gِsterme, iltifat etme. 3. bakış açısı.
nazaran (A.) [ نظرا ] gِre, nispetle, bakılırsa.
nazargâh (A.-F.) [ 1 [ نظرگاه .bakış yeri. 2.bakılan yer.
nazar-ı şübhe [ نظر شبهه ] şüpheli gِz, şüpheli bakış.
nazarında (A.-T.) gِre, fikrince, gِzünde.
nazarî (A.) [ نظری ] teorik.
nazariyat (A.) [ نظریات ] teoriler, nazariyeler.
nazariye (A.) [ نظریه ] teori.
nazariyyat (A.) [ نظریات ] teoriler, nazariyeler.
nâzende (F.) [ نازنده ] nazlı.
nâzenin (F.) [ 1 [ نازنين .nazlı. 2.narin.
nâzım (A.) [ 1 [ ناظم .düzenleyen. 2.nazmeden.
nâzır (A.) [ 1 [ ناظر .bakan. 2.nezaret eden.
nâzırlık (A.-T.) bakanlık.
nazif (A.) [ نظيف ] temiz.
nâzik (F.) [ 1 [ نازک .ince. 2.kibar.
nâzikâne (F.) [ نازکانه ] kibarca, nazikçe.
nâzil (A.) [ نازل ] inen. nâzil olmak inmek.
nazile (A.) [ 1 [ نازله .nezle. 2.inmiş. 3.sıkıntı.
nazîr (A.) [ نظير ] benzer.
nazm (A.) [ 1 [ نظم .dizme. 2.düzenleme, tertip etme. 3.vezinli ve kafiyeli sِöz sِöyleme.
nazmen (A.) [ نظما ] manzum olarak.
nâzperver (F.) [ نازپرور ] nazlı, naz eden.
nâzperverde (F.) [ نازپرورده ] nazlı, naz içinde büyümüş.