2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Osmanlıca Türkçe Sözlük - n -

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart Osmanlıca Türkçe Sözlük - n -

    N

    nâ (F.) [ نا ] olumsuzluk eki.

    na’l (A.) [ نعل ] nal.

    na’lbend (A.-F.) [ نعلبند ] nalbant.

    na’lbur (A.-F.) [ نعلبر ] nalbur.

    na’lçe (A.-F.) [ نعلچه ] nalça.

    na’nâ’ (A.) [ نعناع ] nane.

    na’re (A.) [ نعره ] nara, haykırma.

    na’ş (A.) [ نعش ] naaş, cenaze.

    na’t (A.) [ 1 [ نعت övme. 2.Hz. Muhammed’i övücü şiir.

    nââşnâ (F.) [ نا آشنا ] yabancı.

    naat (A.) [ 1 [ نعت övme. 2.Hz. Muhammed’i övücü şiir.

    nâb (F.) [ ناب ] saf, halis, katışıksız.

    nâbecâ (F.) [ نابجا ] yersiz.

    nâbehre (F.) [ 1 [ نابهره .nasipsiz. 2.soysuz.

    nâbekâr (F.) [ 1 [ نابکار .hayırsız. 2.işe yaramaz.

    nâbîna (F.) [ نابينا ] kِr.

    nâbûd (F.) [ 1 [ نابود .yok. 2.yokluk. 3.perişan.

    nabz (A.) [ نبض ] nabız.

    nabzgîr (A.-F.) [ نبض گير ] nabza gِre şerbet veren.

    nâcî (A.) [ ناجی ] kurtulan.

    nâcins (F.-A.) [ ناجنس ] soysuz, cinsi bozuk.

    nâçâr (F.) [ 1 [ ناچار .çaresiz, sorunda. 2.ister istemez.

    nâçîz (F.) [ ناچيز ] değersiz, ِnemsiz.

    nâdân (F.) [ 1 [ نادان .cahil. 2.hِdük.

    nâdânlık (F.-T.) 1.cahillik. 2.hِdüklük.

    nâdî (A.) [ نادی ] seslenen, çağıran.

    nâdim (A.) [ نادم ] pişman.

    nâdim etmek pişman etmek.

    nâdim olmak pişman olmak.

    nâdir (A.) [ نادر ] az bulunur.

    nâdirât (A.) [ نادرات ] az bulunur şeyler.

    nâdire (A.) [ نادره ] az bulunur.

    nâdiren (A.) [ نادرا ] nadir olarak.

    nâehl (F.-A.) [ ناأهل ] ehil olmayan, ehliyetli olmayan.

    nâf (F.) [ ناف ] gِbek.

    nafaka (A.) [ نفقه ] geçim parası.

    nâfe (F.) [ 1 [ نافه .ceylanın gِbeğinden çıkan misk. 2.sevgilinin saçı.

    nâfercâm (F.) [ نافرجام ] sonu iyi olmayan, yararsız.

    nâfıa (A.) [ نافعه ] bayındırlık işleri.

    nâfıa müdüriyeti bayındırlık müdürlüğü.

    nâfıa nâzırı bayındırlık bakanı.

    nâfıa nezareti bayındırlık bakanlığı.

    nâfıa vekâleti bayındırlık bakanlığı.

    nâfile (A.) [ 1 [ نافله .boşuna. 2.nafile namazı, farz dışında kılınan namaz.

    nâfiz (A.) [ نافذ ] etkileyici, nüfuz edici, işleyici.

    nâgâh (F.) [ ناگاه ] ansızın.

    nâgehan (F.) [ ناگهان ] ansızın.

    nağamât (A.) [ نغمات ] nağmeler.

    nağme (A.) [ نغمه ] ezgi, melodi.

    nağz (F.) [ نغز ] güzel, hoş.

    nâhak (F.-A.) [ ناحق ] haksız.

    nâhalef (F.-A.) [ ناخلف ] hayırsız evlat.

    nahçîr (F.) [ نخچير ] av hayvanı.

    nâhencâr (F.) [ ناهنجار ] doğru olmayan, uygun olmayan.

    nâhid (F.) [ ناهيد ] Venüs, اulpan, Zühre.

    nahif (A.) [ نحيف ] cılız.

    nâhiye (A.) [ 1 [ ناحيه .yِre, bِlge. 2.bucak. 3.taraf.

    nahl (A.) [ نخل ] hurma ağacı.

    nahl (A.) [ نحل ] bal arısı.

    nahlistan (A.-F.) [ نخلستان ] hurmalık.

    nâhoş (F.) [ ناخوش ] hoş olmayan.

    nahs (A.) [ نحس ] uğursuzluk.

    nâhudâ (F.) [ ناخدا ] kaptan.

    nâhudâ (F.) [ ناخدا ] Allahsız.

    nâhun (F.) [ ناخن ] tırnak.

    nahv (A.) [ 1 [ نحو .sِzdizimi. 2.taraf. 3.gibi.

    nahvet (A.) [ نخوت ] bِbürlenme.

    nahvî (A.) [ نحوی ] gramerci, nahiv uzmanı.

    nâib (A.) [ 1 [ نائب .vekil. 2.kadı, yargıç.

    nâil (A.) [ نائل ] erişen, kavuşan, murada eren.

    nail olmak muradına ermek, kavuşmak, erişmek.

    nâim (A.) [ نائم ] uyuyan.

    nâka (A.) [ ناقه ] dişi deve.

    nakd (A.) [ 1 [ نقد .nakit. 2.madeni para.

    nakden (A.) [ نقدا ] peşin olarak.

    nâkes (F.) [ 1 [ ناکس .soysuz, işe yaramaz. 2.pinti, nekes.

    nâkıs (A.) [ 1 [ ناقص .eksik. 2.eksi.

    nakış (A.) [ نقش ] desen.

    nakib (A.) [ 1 [ نقيب .şeyh yardımcısı. 2.reis vekili.

    nâkil (A.) [ 1 [ ناقل .taşıma, nakil. 2.anlatan, nakleden.

    nakîsa (A.) [ نقيصه ] kusur.

    nakîse (A.) [ نقيصه ] kusur.

    nakkad (A.) [ نقاد ] eleştirmen.

    nakkal (A.) [ نقال ] nakleden, ِykü veya masal anlatan.

    nakkare (A.) [ 1 [ نقاره .davul. 2.dümbelek.

    nakl (A.) [ 1 [ نقل .nakil, anlatma. 2.taşıma.

    nakledilmek 1.anlatılmak. 2.taşınmak.

    naklen (A.) [ نقلا ] naklederek, nakil yolu ile.

    nakletmek 1.anlatmak. 2.taşımak.

    nakliyat (A.) [ نقليات ] taşımacılık.

    nakliye (A.) [ نقليه ] taşıma.

    nakş (A.) [ 1 [ نقش .nakış, desen. 2.resim. 3.duvar resmi.

    nakşedilmek işlenmek.

    nakş etmek işlemek.

    nâkus (A.) [ ناقوس ] çan.

    nakz (A.) [ 1 [ نقض .yok sayma. 2.bozma, çِzme.

    nâlân (F.) [ نالان ] inleyen.

    nâlân etmek inletmek.

    nâlân olmak inlemek.

    nâle (F.) [ ناله ] inilti.

    nâlende (F.) [ نالنده ] inleyen.

    nâm (F.) [ 1 [ نام .ad. 2.adında, adlı. 3.ün, şِhret.

    nam vermek ad vermek, adlandırmak.

    nâmahdud (F.-A.) [ نامحدود ] sınırsız.

    nâmahrem (F.-A.) [ 1 [ نامحرم .mahrem olmayan. 2.nikah düşmeyen kişi.

    3.yabancı.

    nâmahsus (F.-A.) [ نامحسوس ] hissedilmeyen.

    nâmakbul (F.-A.) [ نامقبول ] makbul olmayan.

    nâmakul (F.-A.)) [ نامعقول ] makul olmayan.

    nâmalûm (F.-A.) [ نامعلوم ] bilinmeyen.

    nâmâver (F.) [ نام آور ] ünlü, sanlı.

    namaz (F.) [ نماز ] namaz.

    namazgâh (F.) [ نمازگاه ] namazlık, üstü açık mesçit.

    nâmberdar (F.) [ نامبردار ] ünlü, sanlı.

    nâmcû (F.) [ نامجو ] yiğit.

    nâmdar (F.) [ نامدار ] ünlü, namlı.

    nâme (F.) [ 1 [ نامه .mektup. 2.kitap.

    nâme’mûl (F.-A.) [ نامأمول ] umulmayan, beklenmedik.

    nâmefhûm (F.-A.) [ نامفهوم ] anlaşılmaz.

    nâmer’î (F.-A.) [ نامرئی ] gِrülmeyen, gِrülmez.

    nâmerd (F.) [ نامرد ] alçak, aşağılık, namert.

    nâmesbûk (F.-A.) [ نامسبوق ] olmamış, geçmemiş, cereyan etmemiş.

    nâmına (F.-T.) adına.

    nâmî (F.) [ نامی ] ünlü, namlı.

    nâmurad (F.-A.) [ نامراد ] muradına ermemiş.

    nâmus (A.<Yun.) [ 1 [ ناموس .ırz. 2.dürüstlük. 3.yasa.

    nâmuskâr (A.-F.) [ ناموسکار ] namuslu.

    namuskârane (A.-F.) [ ناموسکارانه ] namusluca, namuslulara yakışır.

    nâmüsaid (F.-A.) [ نامساعد ] uygun olmayan.

    nâmütenahi (F.-A.) [ نامتناهی ] sonsuz, engin.

    nâmver (F.) [ نامور ] ünlü.

    namzed (F.) [ 1 [ نامزد .aday. 2.nişanlı.

    nân (F.) [ نان ] ekmek.

    nâpâyidar (F.) [ ناپایدار ] kalıcı olmayan.

    nâpervâ (F.) [ ناپروا ] korkusuz, pervasız.

    nâr (A.) [ نار ] ateş.

    nâr (F.) [ نار ] nar.

    nârencî (F.) [ نارنجی ] turuncu.

    nâres (F.) [ نارس ] ham, olgunlaşmamış.

    nâresâ (F.) [ 1 [ نارسا .ham. 2.uygun olmayan.

    nârevâ (F.) [ ناروا ] yakışık almaz.

    narh (F.) [ نرخ ] nark.

    nâs (A.) [ ناس ] insanlar.

    nasâra (A.) [ نصارا ] Hıristiyanlar.

    nasâyih (A.) [ نصایح ] ِğütler.

    nasib (A.) [ 1 [ نصيب .pay. 2.Tanrı’nın kula verdiği.

    nasihat (A.) [ نصيحت ] ِğüt.

    nâsipas (F.) [ ناسپاس ] nankِr.

    nâsiye (A.) [ ناصيه ] alın.

    nasrâni (A.) [ نصرانی ] Hıristiyan.

    nass (A.) [ نص ] kesinlik.

    nâsûtî (A.) [ ناسوتی ] insanlık ile ilgili.

    nâşî (A.) [ ناشی ] ileri gelen, kaynaklanan, dolayı.

    nâşinas (F.) [ ناشناس ] yabancı.

    nâşir (A.) [ ناشر ] yayıncı.

    nâtamam (F.-A.) [ ناتمام ] tamamlanmamış, yarım kalmış.

    nâtık (A.) [ ناطق ] konuşan.

    nâtıka (A.) [ ناطقه ] konuşma gücü.

    nâtıkaperdâz (A.-F.) [ ناطقه پرداز ] düzgün ve etkili konuşan.

    nats (A.) [ نطس ] nadas.

    natûk (A.) [ نطوق ] düzgün konuşan.

    nâtüvân (F.) [ ناتوان ] güçsüz, zayıf.

    nâv (F.) [ 1 [ ناو .gemi. 2.kayık.

    nâvdan (F.) [ ناودان ] oluk.

    nâvek (F.) [ ناوک ] ok.

    nây (F.) [ 1 [ نای .ney. 2.kamış.

    nâyçe (F.) [ نایچه ] küçük ney.

    nâyî (F.) [ نایی ] neyzen.

    nâyzen (F.) [ نایزن ] neyzen.

    naz (F.) [ 1 [ ناز .işve, cilve. 2.kapris. 3.naz.

    naza çekmek nazlanmak.

    nâzan (F.) [ نازان ] nazlı.

    nazar (A.) [ 1 [ نظر .bakış. 2.ilgi gِsterme, iltifat etme. 3. bakış açısı.

    nazaran (A.) [ نظرا ] gِre, nispetle, bakılırsa.

    nazargâh (A.-F.) [ 1 [ نظرگاه .bakış yeri. 2.bakılan yer.

    nazar-ı şübhe [ نظر شبهه ] şüpheli gِz, şüpheli bakış.

    nazarında (A.-T.) gِre, fikrince, gِzünde.

    nazarî (A.) [ نظری ] teorik.

    nazariyat (A.) [ نظریات ] teoriler, nazariyeler.

    nazariye (A.) [ نظریه ] teori.

    nazariyyat (A.) [ نظریات ] teoriler, nazariyeler.

    nâzende (F.) [ نازنده ] nazlı.

    nâzenin (F.) [ 1 [ نازنين .nazlı. 2.narin.

    nâzım (A.) [ 1 [ ناظم .düzenleyen. 2.nazmeden.

    nâzır (A.) [ 1 [ ناظر .bakan. 2.nezaret eden.

    nâzırlık (A.-T.) bakanlık.

    nazif (A.) [ نظيف ] temiz.

    nâzik (F.) [ 1 [ نازک .ince. 2.kibar.

    nâzikâne (F.) [ نازکانه ] kibarca, nazikçe.

    nâzil (A.) [ نازل ] inen. nâzil olmak inmek.

    nazile (A.) [ 1 [ نازله .nezle. 2.inmiş. 3.sıkıntı.

    nazîr (A.) [ نظير ] benzer.

    nazm (A.) [ 1 [ نظم .dizme. 2.düzenleme, tertip etme. 3.vezinli ve kafiyeli sِöz sِöyleme.

    nazmen (A.) [ نظما ] manzum olarak.

    nâzperver (F.) [ نازپرور ] nazlı, naz eden.

    nâzperverde (F.) [ نازپرورده ] nazlı, naz içinde büyümüş.



  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart

    nebât (A.) [ نبات ] bitki.

    nebat (F.) [ نبات ] nِbet şekeri.

    nebâtât (A.) [ 1 [ نباتات .bitkiler. 2.botanik.

    nebatî (A.) [ نباتی ] bitkisel.

    neberd (F.) [ نبرد ] savaş.

    nebî (A.) [ نبی ] peygamber.

    nebîre (A.) [ نبيره ] torun.

    necabet (A.) [ نجابت ] soyluluk.

    necâset (A.) [ نجاست ] pislik.

    necîb (A.) [ نجيب ] soylu, asil, kişizade.

    necîs (A.) [ نجيس ] pis.

    necm (A.) [ نجم ] yıldız.

    nedâmet (A.) [ ندامت ] pişmanlık.

    nedâmet getirmek pişman olmak.

    nedim (A.) [ 1 [ ندیم .padişahların ve yüksek rütbeli devlet ricalinin sohbet

    arkadaşı. 2.güzel hikaye anlatan.

    nedret (A.) [ ندرت ] azlık.

    nef’ (A.) [ نفع ] çıkar, yarar.

    nefâis (A.) [ نفائس ] değerli ve nefis eserler.

    nefâset (A.) [ نفاست ] nefislik.

    nefer (A.) [ 1 [ نفر .kişi. 2.asker.

    nefh etmek nefes vermek, kazandırmak.

    nefha (A.) [ نفحه ] üfürme.

    nefîr (A.) [ نفير ] boynuzdan yapılmış boru.

    nefrin (F.) [ نفرین ] lanet, ilenç.

    nefs (A.) [ 1 [ نفس .nefis, can. 2.kendi. 3.iç.

    nefs- i emmâre [ نفس اماره ] kِtülükleri emreden nefis.

    nefs-i (A.-F.) [ نفس ] içinde.

    nefsî (A.) [ 1 [ نفسی .nefis ile ilgili. 2.subjektif.

    neftî (F.) [ نفتی ] petrol yeşili.

    nefy (A.) [ ] sürgün.

    nehâr (A.) [ نهار ] gündüz.

    nehârî (A.) [ نهاری ] yatılı olmayan okul.

    nehc (A.) [ 1 [ نهج .yol. 2.kast teşkilatı.

    neheng (F.) [ نهنگ ] timsah.

    nehiy (A.) [ 1 [ نهی .olumsuzluk. 2.yasaklama.

    nehr (A.) [ نهر ] ırmak, nehir.

    nehy (A.) [ 1 [ نهی .olumsuzluk. 2.yasaklama.

    nehy etmek yasaklamak.

    nejad (F.) [ نژاد ] soy, ırk.

    nekahet (A.) [ نقاهت ] hastalıktan sonraki tehlikeli geçiş dِnemi.

    nekbet (A.) [ 1 [ نکبت .talihsizlik. 2.felaket.

    nekes (F.) [ 1 [ نکس .hayırsız. 2.elisıkı.

    nem (F.) [ نم ] rutubet.

    nemâ (A.) [ 1 [ نما .gelişme, büyüme, serpilme. 2.faiz.

    nemed (F.) [ نمد ] keçe.

    nemedpûş (F.) [ نمدپوش ] derviş.

    nemek (F.) [ نمک ] tuz.

    neml (A.) [ نمل ] karınca.

    nemnâk (F.) [ نمناک ] nemli.

    neng (F.) [ ننگ ] ar, utanma.

    nerd (F.) [ نرد ] tavla.

    nerm (F.) [ نرم ] yumuşak.

    nermin (F.) [ نرمين ] yumuşak.

    nesc (A.) [ نسج ] doku.

    neseb (A.) [ نسب ] soy.

    nesh (A.) [ 1 [ نسخ .hükümsüz kılma. 2.nesih yazı.

    nesîm (F.) [ نسيم ] meltem, esinti.

    nesl (A.) [ نسل ] kuşak, nesil.

    nesr (A.) [ نثر ] düzyazı.

    nesren (A.) [ نثرا ] düzyazı ile.

    nesrin (F.) [ نسرین ] yaban gülü.

    nessac (A.) [ نساج ] dokumacı.

    nesteren (F.) [ نسترن ] yaban gülü.

    neş’et (A.) [ نشئت ] kaynaklanma, ileri gelme, doğma, doğuş.

    neş’et etmek kaynaklanmak, ileri gelmek.

    neşat (A.) [ نشاط ] sevinç.

    neşîde (A.) [ 1 [ نشيده .şiir. 2.besteli ve güfteli eser.

    neşr (A.) [ 1 [ نشر .yayma. 2.yayınlama. 3.yayınlanma.

    neşr etmek 1.yaymak. 2.yayınlamak.

    neşr olunmak yayınlanmak.

    neşriyat (A.) [ نشریات ] yayın.

    neşv ü nemâ (A.) [ نشو و نما ] serpilme, gelişme, büyüme.

    neşv ü nemâ bulmak gelişmek, yayılmak.

    neşve (A.) [ نشوه ] sevinç.

    neşvedâr (A.-F.) [ نشوه دار ] neşeli.

    neşveyâb olmak neşelenmek.

    netâic (A.) [ نتائج ] sonuçlar.

    netîce (A.) [ نتيجه ] sonuç.

    netice çıkarmak sonuç çıkarmak, sonuca varmak.

    netîcepezîr olmak sonuçlanmak.

    nev (F.) [ 1 [ نو .yeni. 2.taze, kِrpe.

    nev’ (A.) [ نوع ] tür, nevi, çeşit.

    nev’an mâ (A.) [ نوعا ما ] bir bakıma.

    nevâ (F.) [ نوا ] ses.

    nevâde (F.) [ نواده ] torun.

    nevâdir (A.) [ نوادر ] nadir olan değerli eşyalar.

    nevâle (A.) [ 1 [ نواله .kısmet. 2.azık.

    nevâz (F.) [ نواز ] okşayan.

    nevâziş (F.) [ نوازش ] okşama.

    nevâziş eylemek okşamak.

    nevbahar (F.) [ نوبهار ] ilkbahar.

    nevbet (A.) [ نوبت ] sıra, nِbet.

    nevcivan (F.) [ نوجوان ] delikanlı, genç.

    nevdevlet (F.-A.) [ نودولت ] sonradan gِrme.

    neve (F.) [ نوه ] torun.

    nevha (A.) [ نوحه ] ağıt.

    nevi (A.) [ نوع ] tür, çeşit.

    nevid (F.) [ نوید ] müjde.

    nevin (F.) [ نوین ] yeni.

    nevm (A.) [ نوم ] uyku.

    nevmîd (F.) [ نوميد ] umutsuz.

    nevmîd etmek umutsuzluğa düşürmek.

    nevmîd olmak umutsuzluğa kapılmak.

    nevnihal (F.) [ نونهال ] genç fidan.

    nevres (F.) [ نورس ] yeti yetişmiş.

    nevruz (F.) [ 1 [ نوروز .yeni gün. 2.nevruz.

    nevruziye (F.-A.) [ نوروزیه ] nevruz için yazılan kaside.

    nevzad (F.) [ 1 [ نوزاد .yeni doğmuş. 2.bebek.

    neyistan (F.) [ نيستان ] sazlık, kamışlık.

    neyzâr (F.) [ نيزار ] sazlık, kamışlık.

    neyzen (F.) [ نيزن ] ney üfleyen.

    nez’ edilmek (A.-T.) ayırılmak, çekip atılmak, sِkülmek.

    nez’ (A.) [ 1 [ نزع .can çekişme. 2.sِkme, koparma, zorla alma.

    nez’ eylemek ayırmak, çekip atmak, sِkmek, koparmak.

    nezâfet (A.) [ نظافت ] temizlik.

    nezâket (Osmanlıca>A.) [ 1 [ نزاکت .incelik. 2.hassaslık.

    nezâret (A.) [ 1 [ نظارت .nazırlık. 2.gِözetme.

    nezd (F.) [ 1 [ نزد .yan, yanı. 2.kat.

    nezih (A.) [ نزیه ] temiz.

    nezr (A.) [ نذر ] adak.

    nezr etmek adamak.

    nısf (A.) [ نصف ] yarı, yarım.

    nısf -ı ahîr [ نصف اخير ] son yarısı.

    nısfunnehâr (A.) [ نصف النهار ] meridyen.

    niam (A.) [ نعم ] nimetler.

    nida etmek seslenmek.

    nidâ eylemek seslenmek, duyurmak.

    nidâ’ (A.) [ نداء ] ses.

    nifâk (A.) [ نفاق ] ikiyüzlülük.

    nigâh (F.) [ نگاه ] bakış.

    nigâh eylemek bakmak.

    nigâr (F.) [ 1 [ نگار .sevgili. 2.resim.

    nigeh (F.) [ نگه ] bakış.

    nigîn (F.) [ 1 [ نگين .yüzük. 2.yüzük kaşı. 3.mühür.

    nihâd (F.) [ نهاد ] yaratılış, tabiat.

    nihâl (F.) [ نهال ] fidan.

    nihân (F.) [ 1 [ نهان .gizli. 2.gizlice.

    nihan olmak gizlenmek, saklanmak, kaybolmak.

    nihayet (A.) [ نهایت ] son.

    nihayet bulmak sona ermek.

    nijâd (F.) [ نژاد ] soy.

    nîk (F.) [ نيک ] iyi, güzel.

    nikab (A.) [ نقاب ] peçe.

    nikbin (F.) [ نيکبين ] iyimser.

    nilgun (F.) [ نيلگون ] lacivert.

    nîm (F.) [ 1 [ نيم .yarı. 2.yarım. 3.buçuk.

    nîm muzlim (F.-A.) [ نيم مظلم ] loş.

    nîm cahilî (F.-A.) [ نيم جاهلی ] yarıcahil, yarı cahilî.

    nimet (A.) [ 1 [ نعمت .iyilik. 2.yiyecek.

    nîm resmî (F.-A.) [ نيم رسمی ] yarı resmî.

    nîreng (F.) [ 1 [ نيرنگ .afsun. 2.hile, düzen.

    nisâ (A.) [ نسا ] kadınlar.

    nisâb (A.) [ 1 [ نصاب .aranan sınır. 2.sermaye.

    nisâr (A.) [ نثار ] saçma.

    nisâr etmek saçmak.

    nisbet (A.) [ 1 [ نسبت .oran. 2.oranla.

    nisbî (A.) [ نسبی ] gِreceli.

    nisvân (A.) [ نسوان ] kadınlar.

    nisyân (A.) [ 1 [ نسيان .unutma. 2.unutulma.

    nişan (F.) [ 1 [ نشان .iz. 2.belirti. 3.nişan yeri. 4.devlet madalyası.

    nişâne (F.) [ نشانه ] belirti, işaret.

    nişangâh (F.) [ نشانگاه ] nişan tahtası.

    nişîn (F.) [ نشين ] oturan.

    niyâbet (A.) [ نيابت ] naiplik, vekillik.

    niyâm (F.) [ نيام ] kın.

    niyâz (F.) [ 1 [ نياز .yalvarma. 2.dua.

    niyâz etmek 1.yalvarmak. 2.rica etmek.

    niyâzmend (F.) [ نيازمند ] muhtaç.

    niyyet (A.) [ نيت ] niyet.

    nizâ (A.) [ نزاع ] kavga, çekişme.

    nizâm (A.) [ نظام ] düzen. nizâm bulmak düzene girmek.

    nizâmname (A.-F.) [ نظام نامه ] tüzük.

    nîze (F.) [ 1 [ نيزه .mızrak. 2.süngü.

    nohudî (F.) [ نخودی ] nohut rengi.

    noksân (A.) [ 1 [ نقصان .eksiklik. 2.kusur. 3.eksik.

    nokta-i nazar [ نقطهء نظر ] gِrüş açısı, bakım.

    nuhbe (A.) [ نخبه ] seçkin.

    nukât (A.) [ نقاط ] noktalar, hususlar.

    nukud (A.) [ نقود ] nakitler.

    nukûş (A.) [ نقوش ] nakışlar, işlemeler.

    nur (A.) [ نور ] ışık.

    nuranî (A.) [ نورانی ] nurlu, ışıklı.

    nush (A.) [ نصح ] öğüt, nasihat. nusrat vermek üstünlük vermek.

    nusret (A.) [ 1 [ نصرت .Tanrı’nın yardımı. 2.üstünlük. nûş etmek içmek.

    nûşin (F.) [ نوشين ] tatlı.

    nutfe (A.) [ نطفه ] sperma.

    nutk (A.) [ 1 [ نطق .nutuk, sِylev. 2.konuşma.

    nuzzâr (A.) [ نظار ] nazırlar.

    nübüvvet (A.) [ نبوت ] peygamberlik.

    nücum (A.) [ 1 [ نجوم .yıldızlar. 2.astoroloji.

    nüfus (A.) [ 1 [ نفوس .nefisler. 2.insanlar.

    nüfuz (A.) [ 1 [ نفوذ .etki etme, işleme. 2.etki gücü. nüfuz etmek işlemek, etki etmek.

    nükhet (A.) [ نکهت ] koku.

    nükte (A.) [ نکته ] ince anlam.

    nüktedan (A.-F.) [ نکته دان ] zarif insan, nükteli sِzler bilen.

    nümayan (F.) [ نمایان ] gِrünen. nümayan olmak gِrünmek.

    nümayiş (F.) [ نمایش ] gِsteri.

    nümune (F.) [ نمونه ] ِrnek.

    nüsah (A.) [ نسخ ] nüshalar.

    nüsha (A.) [ 1 [ نسخه .yazılı belge. 2.muska. 3.süreli yayın sayısı.

    nüve (A.) [ نوه ] çekirdek.

    nüvid (F.) [ نوید ] müjde.

    nüzhet (A.) [ نزهت ] gezinti, gezip dolaşma.

    nüzul (A.) [ 1 [ نزول .inme. 2.felç. 3.konaklama.

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •