5 sonuçtan 1 ile 5 arası

Konu: Osmanlıca Türkçe Sözlük - i -

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart Osmanlıca Türkçe Sözlük - i -


    İ

    i’câz (A.) [ 1 [ اعجاز .aciz bırakma. 2.şaşırtma.

    i’dâdî (A.) [ اعدادی ] lise.

    i’dâm (A.) [ اعدام ] yok etme, ِldürme.

    i’lâ (A.) [ اعلا ] yükseltme, yüceltme.

    i’lâ edilmek yükseltilmek, yüceltilmek.

    i’lâm (A.) [ اعلام ] bildirme. i’lâm edilmek bildirilmek.

    i’lân (A.) [ اعلان ] ilan.

    i’mâl (A.) [ اعمال ] yapma, işleme.

    i’mâr (A.) [ اعمار ] bayındırlaştırma, mamûr etme.

    i’râz (A.) [ 1 [ اعراض .yüz çevirme. 2.uzak durma.

    i’tâ (A.) [ 1 [ اعطا .verme. 2.verilme. 3.ِdeme. 4.ِdenme.

    i’tâ edilmek 1.verilmek. 2.ِdenmek.

    i’tâ etmek 1.vermek. 2.ِdemek.

    i’tâ olunmak verilmek.

    i’tâk (A.) [ اعتاق ] âzâd etme, ِzgür bırakma.

    i’tikâf (A.) [ اعتکاف ] bir yere kapanma, kِşesine çekilerek yaşama.

    i’tilâ (A.) [ 1 [ اعتلا .yükselme. 2.yüksek rütbeye ulaşma.

    i’tizâl (A.) [ اعتزال ] kِşesine çekilme.

    i’tizâr (A.) [ اعتذار ] ِzür dileme.

    i’vicâc (A.) [ اعوجاج ] eğrilme, burkulma.

    i’zâm (A.) [ 1 [ اعزام .gِnderme. 2.gِnderilme.

    i’zâm edilmek gِnderilmek, yollanmak.

    i’zâm etmek gِndermek, yollamak.

    i’zâz (A.) [ 1 [ اعزاز .değer verme. 2.ağırlama.

    iâde (A.) [ اعاده ] geri verme, geri gِnderme.

    iâde edilmek geri verilmek, geri gِnderilmek,

    iâde etmek geri vermek, geri gِndermek.

    iâde eylemek geri vermek.

    iâde -i âfiyet etmek sağlığına kavuşmak.

    iâde -i itibâr edilmek itibarı geri verilmek.

    iâde -i ziyâret etmek ziyarete karşılık vermek.

    iâdeten (A.) [ اعادة ] geri verilmek üzere.

    iânât (A.) [ اعانات ] yardımlar, bağışlar.

    iâne (A.) [ اعانه ] yardım, bağış.

    iâşe (A.) [ اعاشه ] geçindirme.

    ib’âd (A.) [ ابعاد ] uzaklaştırma.

    ibâ’ (A.) [ اباء ] çekinme, uzak durma, kaçınma.

    ibâ’ etmek çekinmek, uzak durmak, kaçınmak.

    ibâd (A.) [ عباد ] kullar.

    ibâdât (A.) [ عبادات ] ibadetler.

    ibâdet (A.) [ عبادت ] klluk, tapınma.

    ibâdet etmek kulluk etmek, tapınmak.

    ibadetgâh (A.-F.) [ عبادتگاه ] ibadet yeri, mabet.

    ibâdethâne (A.-F.) [ عبادت خانه ] ibadet edilecek yer.

    ibâdullah (A.) [ 1 [ عبادالله .Tanrı’nın kulları. 2.çok, bol.

    ibâhat (A.) [ اباحت ] helal sayma, mübah gِrme.

    ibâhî (A.) [ اباحی ] helal sayan, mübah gِren.

    ibârât (A.) [ 1 [ عبارات .cümleler. 2.paragraflar.

    ibâre (A.) [ 1 [ عباره .cümle. 2.paragraf.

    ibâret (A.) [ عبارت ] meydana gelen, oluşan.

    ibâte (A.) [ اباته ] gece yatırma, geceyi geçirtme, barındırma.

    ibdâ’ (A.) [ ابداع ] yeni bir şey getirme, yaratma, geliştirme.

    ibdâ’ etmek yeni bir şey getirmek, yaratmak, geliştirmek.

    ibdâ’kâr (A.-F.) [ ابداعکار ] yaratıcı, yenilik getiren.

    ibhâm (A.) [ ابهام ] belirsizlik.

    ibhâmât (A.) [ ابهامات ] belirsizlikler.

    ibkâ (A.) [ 1 [ ابقا .devamlılık kazandırma. 2.sınıfta bırakma.

    ibkâ etmek devamlılık kazandırmak, yaşatmak.

    ibkâen (A.) [ ابقاء ] eski yerinde bırakarak.

    ibl (A.) [ ابل ] deve.

    iblâğ (A.) [ 1 [ابلاغ .bildirme. 2.ulaştırma.

    iblîs (A.) [ 1 [ ابليس .şeytan. 2.hileci.

    iblîsâne (A.-F.) [ ابليسانه ] şeytanca.

    ibn (A.) [ ابن ] oğul.

    ibrâ’ (A.) [ ابراء ] aklanma.

    ibrâ’ etmek aklanmak.

    ibrâm (A.) [ ابرام ] zorlama.

    ibrânâme (A.-F.) [ ابرانامه ] aklanma belgesi.

    ibrâz (A.) [ ابراز ] gِsterme.

    ibrâz edilmek gِsterilmek.

    ibrâz etmek gِstermek.

    ibre (A.) [ 1 [ ابره .iğne. 2.gِsterge.

    ibret (A.) [ عبرت ] hayat dersi.

    ibretâmîz (A.-F.) [ عبرت آميز ] ibret verici, ders verici.

    ibretbahş (A.-F.) [ عبرت بخش ] ibret verici.

    ibreten (A.) [ عبرة ] ibret olsun diye, ibret olarak.

    ibrîk (A.) [ ابریق ] ibrik, ıbrık, su, şarap gibi sıvı konulan kap.

    ibrişim (F.) [ ابریشم ] ipek, ibrişim.

    ibtâl (A.) [ ابطال ] geçersiz kılma, kaldırma, bozma.

    ibtâl edilmek geçersiz kılınmak, kaldırılmak, bozulmak.

    ibtâl etmek geçersiz kılmak, kaldırmak, bozmak.

    ibtidâ (A.) [ 1 [ ابتدا .ilkin, ِnce. 2.başlangıç. 3.başlama.

    ibtidâ’ etmek başlamak.

    ibtidâ’î (A.) [ 1 [ ابتدائی .ilkel. 2.ilkokul.

    ibtidâr (A.) [ ابتدار ] başlama, girişme.

    ibtidâr edilmek başlanmak, girişilmek.

    ibtidâr etmek başlamak, girişmek.

    ibtihâc (A.) [ ابتهاج ] sevinme.

    ibtilâ (A.) [ ابتلا ] tutkunluk, müptelalık, düşkünlük.

    ibtinâ (A.) [ 1 [ ابتنا .bina etme. 2.dayanma. 3.bina edilme.

    ibtinâ etmek 1.kurmak. 2.dayanmak.

    ibtinâ’en (A.) [ ابتناء ] dayanarak.

    ibzâr (A.) [ ابزار ] gِsterme.

    îcâb (A.) [ ایجاب ] gerekme, gerek.

    îcâbât (A.) [ ایجابات ] gereklilikler, gerekler.

    icâbet (A.) [ 1 [ اجابت .kabul edilme. 2.uyma.

    icâbet etmek uymak, muvafakat etmek.

    îcâd (A.) [ 1 [ ایجاد .var etme, yaratma. 2.icat.

    îcâd edilmek 1.var edilmek, yaratılmak. 2.icat edilmek, buluş yapılmak.

    îcâd etmek 1.var etmek, yaratmak. 2.icat etmek, buluş yapmak.

    icâleten (A.) [ عجالة ] aceleyle, acele olarak.

    îcâr (A.) [ 1 [ ایجار .kiralama. 2.kiraya verme. 3.kira.

    îcâr edilmek kiraya verilmek.

    îcâr etmek kiraya vermek.

    icâre (A.) [ اجاره ] kira geliri.

    îcâz (A.) [ ایجاز ] veciz anlatma, ِzlü sِyleme.

    icâzet (A.) [ 1 [ اجازت .izin. 2.mezuniyet belgesi, diploma.

    icâzetnâme (A.-F.) [ اجازت نامه ] diploma.

    icbâr (A.) [ اجبار ] zorlama.

    icbâr edilmek zorlanmak.

    icbâr etmek zorlamak.

    iclâl (A.) [ اجلال ] ululama.

    icmâ’ (A.) [ اجماع ] bir araya getirme.

    icmâl (A.) [ 1 [ اجمال .ِzetleme. 2.ِzet. 3.toplam.

    icmâl edilmek ِçetlenmek.

    icmâl etmek ِzetlemek.

    icmâlen (A.) [ اجمالا ] ِzetle, ِzetleyerek.

    icmâlî (A.) [ اجمالی ] derli toplu, ِzet halinde.

    icrâ (A.) [ 1 [ اجرا .yürütme, yapma, yerine getirme. 2.yapılma, yerine getirilme,

    yürütülme.

    icrâ edilmek yürütülmek, yapılmak, yerine getirilmek.

    icrâ etmek yürütmek, yapmak, yerine getirmek.

    icrâât (A.) [ اجراآت ] yapılanlar.

    ictihâd (A.) [ 1 [ اجتهاد .çalışma, çabalama. 2.gِörüş. 3.dinî kaynaklar ışığında gِörüş bildirme.

    ictimâ’ (A.) [ 1 [ اجتماع .toplanma, bir araya gelme, toplantı. 2.toplum.

    ictimâ’ etmek toplanmak, bir araya gelmek.

    ictimâât (A.) [ اجتماعات ] toplantılar, bir araya gelişler.

    ictimâî (A.) [ اجتماعی ] toplumsal, sosyal, toplumbilimsel.

    ictimâileşme (A.-T.) sosyalleşme, sosyalizasyon.

    ictimâîleşmek sosyalleşmek.

    ictimâiyyât (A.) [ اجتماعيات ] sosyoloji, toplumbilim.

    ictimâiyyâtçı (A.-T.) sosyolog, toplumbilimci.

    ictimâiyyûn (A.) [ اجتماعيون ] sosyologlar, toplumbilimciler.

    ictinâb (A.) [ اجتناب ] kaçınma, uzak durma, çekinme.

    ictinâb etmek kaçınmak, uzak durmak, çekinmek.

    ictisâr (A.) [ اجتسار ] yüreklenme, cesaret bulma.

    ictisâr etmek cesaretlenmek, cesaret bulmak.

    îd (A.) [ عيد ] bayram.

    îd -i adhâ [ عيد اضحی ] kurban bayramı.

    îd -i fıtr [ عيد فطر ] ramazan bayramı, şeker bayramı.

    idâme (A.) [ ادامه ] devam ettirme, sürdürme.

    idâme edilmek sürdürülmek, devam edilmek.

    idâre (A.) [ 1 [ اداره .dِndürme. 2.çekip çevirme, yِnetme. 3.devlet dairesi. 4.yِnetim.
    idâre -i maslahat etmek işleri ِyle veya bِyle idare etmek.
    idâre -i ِrfiyye [ اداره عرفيه ] sı__________kıyِnetim.

    idârehâne (A.-F.) [ اداره خانه ] yِnetim bürosu.

    idârî (A.) [ اداری ] yِnetimsel.

    idbâr (A.) [ ادبار ] talihsizlik.

    iddiâ (A.) [ 1 [ ادعا .düşüncesinde ısrar etme. 2.dava etme. 3.inat.

    idhâl (A.) [ 1 [ ادخال .içeri alma, sokma. 2.yurt dışından getirme, dışalım, ithal.
    idhâl edilmek 1.içeri alınmak, sokulmak. 2.dışalım yapılmak.
    idhâl etmek 1.içeri almak, sokmak. 2.yurt dışından getirmek, dışalım yapmak, ithal etmek.

    idhâlât (A.) [ ادخالات ] ithalat, dışalım malları.

    îdiyye (A.) [ عيدیه ] bayramlık, bayram bahşişi.

    idmân (A.) [ 1 [ ادمان .alıştırma. 2.spor, egzersiz.

    idrâk (A.) [ 1 [ ادراک .kavrama, anlama. 2.erişme.

    idrâk edilmek 1.kavranmak, anlaşılmak. 2.yaşanmak.

    idrak etmek1.kavramak, anlamak. 2.yaşamak, gِrmek.

    idrâr (A.) [ ادرار ] sidik.

    îfâ (A.) [ 1 [ ایفا .yapma, yerine getirme. 2.ِdeme.

    îfâ edilmek 1.yapılmak, yerine getirilmek. 2.ِdenmek.

    îfâ etmek 1.yapmak, yerine getirmek. 2.ِdemek.

    îfâ -yı vazife [ ایفای وظيفه ] gِrev yapma.

    îfâ -yı vazife etmek gِrev yapmak, gِrevini yerine getirmek.

    ifâdât (A.) [ افادات ] ifadeler.

    ifâde (A.) [ افاده ] sِylem, anlatım, dile getirme.

    ifâde edilmek anlatılmak, belirtilmek, dile getirilmek.

    ifâde etmek anlatmak, belirtmek, dile getirmek.

    ifâkat (A.) [ افاقت ] iyileşme.

    ifâkat bulmak iyileşmek.

    ifâze (A.) [ 1 [ افاضه .taşma. 2.bereketlendirme.

    iffet (A.) [ عفت ] namusluluk, namus düşkünlüğü.

    ifhâm (A.) [ افهام ] anlatma.

    ifhâm etmek anlatmak.

    iflâh (A.) [ افلاح ] rahata erme, kurtulma.

    iflâh etmek ondurmak, dertten kurtarmak.

    iflâh olmak iyileşmek, kurtulmak.

    iflâs (A.) [ افلاس ] her şeyini yitirme, bitip tükenme.

    ifnâ (A.) [ افنا ] yok etme.

    ifrâğ (A.) [ افراغ ] dِkme, boşaltma.

    ifrât (A.) [ افراط ] aşırıya kaçma.

    ifrâtkâr (A.-F.) [ افراطکار ] aşırıya kaçan.

    ifratperestî (A.) [ افراط پرستی ] aşırıcılık.

    ifrâz (A.) [ 1 [ افراز .parçalara bِlme. 2.parselleme. 3.salgı.

    ifraz edilmek salgılanmak, çıkarılmak.

    ifrâzât (A.) [ 1 [ افراضات .salgılar. 2.parsellemeler.

    ifrît (A.) [ عفریت ] mitolojik canavar.

    ifsâd (A.) [ 1 [ افساد .bozma. 2.bozgunculuk yapma.

    ifsâd etmek bozmak, fesada sürüklemek.

    ifşâ (A.) [ افشا ] açığa vurma.

    ifşâ edilmek açığa vurulmak.

    ifşâ etmek açığa vurmak.

    ifşâât (A.) [ افشاآت ] açığa vurmalar.

    iftâr (A.) [ 1 [ افطار .oruç açma. 2.Ramazan ayında verilen akşam yemeği.

    iftâr etmek oruç açmak.

    iftâriyye (A.) [ افطاریه ] iftarlık, iftar için hazırlanan yiyecek.

    iftihâr (A.) [ افتخار ] övünme, kıvanma, kıvanç. iftihar etmek ِvünmek, gurur duymak. iftihâr etmek ِvünmek, kıvanç duymak.

    iftikâr (A.) [ افتقار ]yoksulluk çekme.

    iftirâ (A.) [ افترا ] birine işlemediği suçu yıkma.

    iftirâk (A.) [ افتراق ] ayrılık.

    iftirâs (A.) [ افتراس ] parçalama.

    iftitâh (A.) [ 1 [ افتتاح .açılış. 2.başlama.

    iftizâh (A.) [ افتضاح ] rezillik, skandal.

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart



    iğbirâr (A.) [ اغبرار ] kırılma, alınma, gücenme.

    iğfâl (A.) [ 1 [ اغفال .aldatma, kandırma. 2.ırza geçme.

    iğfâl edilmek 1.aldatılmak, kandırılmak. 2.ırzına geçilmek.

    iğfâl etmek 1.aldatmak, kandırmak. 2.ırzına geçmek.

    iğlâk (A.) [ اغلاق ] üstü kapalı konuşma.

    iğlât (A.) [ اغلاط ] yanıltma.

    iğmâz (A.) [ اغماض ] gِrmezden gelme, gِz yumma.

    iğnâ (A.) [ اغنا ] zengin etme, kimseye muhtaç olmayacak hale getirme.

    iğrâk (A.) [ 1 [ اغراق .boğma. 2.abartma.

    iğtinâm (A.) [ 1 [ اغتنام .ganimet bilme. 2.ganimet alma.

    iğtişâş (A.) [ اغتشاش ] karışıklık, kargaşa, anarşi.

    iğtişâşât (A.) [ اغتشاشات ] karışıklıklar, anarşiler.

    iğvâ (A.) [ اغوا ] azdırma, ayartma.

    iğvâ etmek azdırmak, ayartmak.

    ihâle (A.) [ احاله ] havale etme, bırakma.

    îhâm (A.) [ ایهام ] iki anlama gelen kelimenin uzak anlamını kasdetme.

    ihânet (A.) [ اهانت ] hainlik.

    ihâta (A.) [ 1 [ احاطه .kavrama. 2.kuşatma, sarma.

    ihâta edilmek çevrelenmek, sarılmak, kuşatılmak.

    ihâta etmek 1.kavramak. 2.kuşatmak, sarmak.

    ihbâr (A.) [ اخبار ] bildirme, haber verme.

    ihbar etmek bildirmek, haber vermek.

    ihbârnâme (A.-F.) [ اخبارنامه ] bildiri kağıdı.

    ihdâ (A.) [ اهدا ] hediye etme.

    ihdâ edilmek hediye edilmek.

    ihdâ etmek hediye etmek.

    ihdâs (A.) [ احداث ] kurma, oluşturma, meydana getirme.

    ihdâs edilmek kurulmak, oluşturulmak, meydana getirilmek.

    ihdâs etmek kurmak, oluşturmak, meydana getirmek.

    ihdas olunmak kurulmak, oluşturulmak, konulmak.

    ihfâ (A.) [ اخفا ] gizleme, saklama.

    ihfâf (A.) [ اخفاف ] hafife alma.

    ihkâk (A.) [ احقاق ] hakkını verme.

    ihkâk -ı hak [ احقاق حق ] hakkını verme.

    ihlâ (A.) [ اخلا ] boşaltma.

    ihlâk (A.) [ اهلاک ] helak etme, yok etme, ِldürme.

    ihlâl (A.) [ اخلال ] bozma, lekeleme, halel getirme.

    ihlâl edilmek bozulmak, halel getirilmek.

    ihlâl etmek bozmak, halel getirmek.

    ihlâs (A.) [ اخلاص ] içtenlik, dürüstlük.

    ihmâl (A.) [ اهمال ] ِnemsememe, savsaklatma.

    ihmâlkâr (A.-F.) [ اهمالکار ] ihmalci.

    ihrâc (A.) [ 1 [ اخراج .çıkartma. 2.dışsatım, yurt dışına gِnderme.

    ihrâc edilmek 1.çıkarılmak. 2.dışsatım yapılmak, ihraç edilmek.

    ihrâc etmek 1.çıkarmak. 2.dışsatım yapmak, ihraç etmek.

    ihrac olunmak çıkarılmak.

    ihrâcât (A.) [ 1 [ اخراجات .çıkarmalar. 2.dışsatımlar.

    ihrâk (A.) [ احراق ] yakma.

    ihrak edilmek yakılmak.

    ihrak olunmak yakılmak.

    ihrâm (A.) [ احرام ] hac zamanı giyilen beyaz giysi.

    ihrâz (A.) [ احراز ] kazanma, elde etme.

    ihraz etmek kazanmak, elde etmek.

    ihsâ (A.) [ احصا ] sayma.

    ihsâî (A.) [ احصائی ] sayım ile ilgili, istatistik.

    ihsâiyyât (A.) [ احصائيات ] istatistik.

    ihsâiyye (A.) [ احصائيه ] istatistik.

    ihsân (A.) [ 1 [ احسان .bağış. 2.iyilik.

    ihsâs (A.) [ احساس ] hissettirme.

    ihtâr (A.) [ اخطار ] uyarı, hatırlatma.

    ihtâr edilmek uyarılmak, hatırlatılmak.

    ihtâr etmek uyarmak, hatırlatmak.

    ihticâc (A.) [ احتجاج ] kanıt gِsterme.

    ihtidâ (A.) [ اهتدا ] hidayete erme, müslüman olma.

    ihtidâ etmek hidayete ermek, müslüman olmak.

    ihtifâ (A.) [ اختفا ] gizlenme.

    ihtifâl (A.) [ احتفال ] anma tِreni.

    ihtikâr (A.) [ احتکار ] vurgun.

    ihtilâc (A.) [ 1 [ اختلاج .çırpınma. 2.seğirme.

    ihtilâf (A.) [ اختلاف ] uyuşmazlık.

    ihtilâfat (A.) [ اختلافات ] uyuşmazlıklar.

    ihtilâl (A.) [ 1 [ اختلال .bozukluk, arıza. 2.ihtilal.

    ihtilâlat (A.) [ 1 [ اختلالات .bozukluklar. 2.ihtilaller.

    ihtilâm (A.) [ احتلام ] düşazma, şeytan aldatması.

    ihtilâs (A.) [ اختلاس ] zimmetine para geçirme, para çalma.

    ihtilât (A.) [ 1 [ اختلاط .karışma. 2.gِrüşme, kaynaşma.

    ihtilât etmek karışmak.

    ihtimâl (A.) [ 1 [ احتمال .olasılık. 2.yüklenme. 3.belki.

    ihtimal ki (A.-F.) [ احتمال که ] belki de, muhtemelen.

    ihtimal vermek sanmak, tahmin etmek.

    ihtimâlât (A.) [ احتمالات ] olasılıklar.

    ihtimâm (A.) [ اهتمام ] ِzen.

    ihtinâk (A.) [ اختناق ] boğulma.

    ihtirâ (A.) [ اختراع ] icat, buluş.

    ihtirâat (A.) [ اختراعات ] buluşlar.

    ihtirak (A.) [ احتراق ] yanma.

    ihtirâm (A.) [ احترام ] saygı duyma, hürmet etme.

    ihtirâmen (A.) [ احتراما ] saygıyla, saygı duyarak.

    ihtirâs (A.) [ احتراص ] aşırı hırs.

    ihtirâz (A.) [ احتراز ] kaçınma, çekinme, uzak durma, geri durma.

    ihtirâz etmek kaçınmak, çekinmek, uzak durmak, geri durmak.

    ihtisâr (A.) [ اختصار ] kısaltma, ِzetleme.

    ihtisâr edilmek kısaltılmak, ِzetlenmek.

    ihtisâr etmek kısaltmak, ِzetlemek.

    ihtisâren (A.) [ اختصارا ] ِzetle, kısaltarak, kısaca.

    ihtisâs (A.) [ اختصاص ] uzmanlık.

    ihtişâm (A.) [ احتشام ] gِrkem.

    ihtitâm (A.) [ اختتام ] sona erme.

    ihtivâ (A.) [ احتوا ] içerme.

    ihtivâ etmek içermek.

    ihtiyâc (A.) [ 1 [ احتياج .gereksinim2.yoksulluk.

    ihtiyâcât (A.) [ احتياجات ] gereksinimler.

    ihtiyâl (A.) [ احتيال ] hile yapma.

    ihtiyâr (A.) [ 1 [ اختيار .seçme. 2.seçilme. 3.seçme hakky. 4.yaşlı.

    ihtiyârî (A.) [ اختياری ] kişisel seçime bağlı, isteğe bağlı.

    ihtiyât (A.) [ 1 [ احتياط .tedbirli davranış. 2.yedek.

    ihtiyâten (A.) [ احتياطا ] tedbirli davranarak, ihtiyatlı olarak.

    ihtiyatkâr (A.-F.) [ احتياط کار ] tedbirli, ihtiyatlı.

    ihtizâr (A.) [ احتضار ] can çekişme.

    ihtizâz (A.) [ اهتزاز ] titreme, titreyiş.

    ihvân (A.) [ اخوان ] dostlar.

    ihyâ (A.) [ 1 [ احيا .diriltme, yaşatma. 2.canlılık kazandırma. 3.geceyi ibadet

    ederek geçirme.

    ihyâ olunmak yaşatılmak, canlandırılmak.

    ihzâr (A.) [ 1 [ احضار .çağırma, huzura getirme. 2.hazırlama. 3.hazırlanma.

    ihzar etmek 1.hazırlamak. 2.getirmek.

    ihzârî (A.) [ احضاری ] hazırlayıcı.

    ik’âd (A.) [ اقعاد ] oturtma.

    îkâ (A.) [ ایقا ] yapma.

    îka etmek vermek, bırakmak.

    ikâb (A.) [ عقاب ] ceza.

    ikâl (A.) [ 1 [ عقال .bağ. 2.kِstek, pranga.

    ikâme (A.) [ 1 [ اقامه .kaldırma. 2.oturma. 3.yerine koyma.

    ikâme etmek yerine koymak.

    ikâmet (A.) [ 1 [ اقامت .oturma. 2.namaza durma.

    ikâmetgah (A.-F.) [ اقامتگاه ] oturma yeri.

    îkâz (A.) [ 1 [ ایقاظ .uyandırma. 2.uyarma.

    îkâz edilmek uyarılmak.

    îkâz etmek uyarmak.

    ikbâl (A.) [ 1 [ اقبال .talih. 2.mutluluk.

    ikdâm (A.) [ اقدام ] girişim.

    iklîm (A.) [ 1 [ اقليم .ülke, yer, diyar. 2.coğrâfî yaşam koşulları.

    ikmâl (A.) [ 1 [ اکمال .tamamlama, bitirme. 2.bütünleme.

    ikmâl edilmek tamamlanmak, bitirilmek.

    ikmâl etmek tamamlamak, bitirmek.

    iknâ (A.) [ اقناع ] razı etme.

    iknâ etmek razı etmek.

    ikrâh (A.) [ اکراه ] tiksinme, iğrenme.

    ikrâh etmek tiksinmek, iğrenmek.

    ikrâhen (A.) [ اکراها ] tiksinerek, iğrenerek.

    ikrâm (A.) [ 1 [ اکرام .cِmertlik. 2.sunma, armağan etme.

    ikrâmiyye (A.) [ 1 [ اکراميه .bahşiş. 2.ikrâm olarak verilen para veya eşya.

    ikrâr (A.) [ 1 [ اقرار .itiraf. 2.dile getirme. 3.kabullenme.

    ikrâr etmek 1.itiraf etmek. 2.dile getirmek. 3.kabullenmek.

    ikrâz (A.) [ اقراض ] borçlandırma, borç verme.

    iksîr (A.) [ اکثير ] olağanüstü etkileri olan şurup.

    iktibâs (A.) [ اقتباس ] alıntı.

    iktibâs edilmek alınmak.

    iktibâs etmek alıntı yapmak, ِdünç almak.

    iktibâsât (A.) [ اقتباسات ] alıntılar.

    iktidâ (A.) [ اقتدا ] uyma.

    iktidâ etmek uymak.

    iktidâr (A.) [ 1 [ اقتدار .güçlülük, kudret. 2.gِrev başındaki yِnetim.

    iktifâ (A.) [ اکتفا ] yetinme.

    iktifâ edilmek yetinilmek.

    iktifâ etmek yetinmek.

    iktihâl (A.) [ اکتحال ] sürme çekme.

    iktirâh (A.) [ اقتراه ] içinden gelerek konuşma.

    iktirân (A.) [ اقتران ] yakınlaşma, yaklaşma.

    iktisâ (A.) [ اکتسا ] giyinme, bürünme.

    iktisâ etmek giymek

    iktisâb (A.) [ اکتساب ] kazanma, çalışarak kazanma.

    iktisâb etmek kazanmak.

    iktisâb eylemek kazanmak.

    iktisâd (A.) [ 1 [ اقتصاد .tutum. 2.ekonomi.

    iktisâdî (A.) [ اقتصادی ] ekonomik.

    iktisâdiyyât (A.) [ اقتصادیات ] ekonomi.

    iktisâdiyyûn (A.) [ اقتصادیون ] iktisatçılar, ekonomistler.

    iktisâr (A.) [ اقتصار ] kısaltma.

    iktitâf (A.) [ اقتطاف ] derme, devşirme, seçme.

    iktizâ (A.) [ 1 [ اقتضا .gerekme. 2.ihtiyaç.

    iktizâ etmek gerekmek.


  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart



    ilâ (A.) [ الی ] –e kadar.

    ilâc (A.) [ 1 [ علاج .ilaç. 2.tedavi. 3.çare.

    ilâcnâpezîr (A.-F.) [ علاج ناپذیر ] tedavi edilmez.

    ilâh (A.) [ الخ ] ve benzerleri, ve diğerleri.

    ilâh (A.) [ اله ] tanrı, ilah.

    ilâhe (A.) [ الهه ] tanrıça.

    ilâhî (A.) [ 1 [ الهی .tanrısal. 2.ilahî, dinî şarkı.

    ilâhî (A.) [ الهی ] Tanrım.

    ilâhiyyât (A.) [ الهيات ] tanrıbilim, teoloji.

    ilânihâye (A.) [ الی نهایه ] sonuna kadar.

    ilâvât (A.) [ علاوات ] ilaveler, ekler.

    ilâve (A.) [ علاوه ] ek.

    ilave etmek eklemek.

    ilâveten (A.) [ علاوة ] ek olarak, yanı sıra.

    ilel (A.) [ 1 [ علل .hastalıklar. 2.sebepler.

    ilelebed (A.) [ الی الابد ] sonsuza dek.

    ilgâ (A.) [ الغا ] lağvetme, kaldırma.

    ilgâ eylemek lağvetmek, kaldırmak.

    ilhâd (A.) [ الحاد ] dinden çıkma, dinsizlik.

    ilhâk (A.) [ 1 [ الحاق .katma, karıştırma. 2.katılma.

    ilhak olunmak katılmak.

    ilhâm (A.) [ الهام ] esin.

    ilhâmât (A.) [ الهامات ] ilhamlar, esinler.

    ilim (A.) [ علم ] ilim.

    ilkâ (A.) [ القا ] atma, bırakma.

    ilkâ etmek atmak.

    ilkâh (A.) [ القاح ] aşılama, dِlleme.

    illâ (A.) [ 1 [ الا . -den başka. 2.ille de, mutlaka. 3.yoksa, aksi takdirde.

    illet (A.) [ 1 [ علت .hastalık. 2.sebep.

    illî (A.) [ علی ] nedensel.

    illiyyet (A.) [ عليت ] nedensellik.

    ilm (A.) [ علم ] bilim.

    ilmî (A.) [ علمی ] bilimsel.

    ilmiyye (A.) [ علميه ] din bilginleri.

    ilsâk (A.) [ الصاق ] bitiştirme, yapıştırma, kavuşturma.

    iltibâs (A.) [ التباس ] benzerlik.

    ilticâ (A.) [ التجا ] sığınma.

    ilticâgâh (A.-F.) [ التجاگاه ] sığınak, sığınma yeri.

    iltifat (A.) [ 1 [ التفات .dِnme. 2.ilgi gِsterme. 2.gِnül alma.

    iltihâb (A.) [ 1 [ التهاب .alevlenme. 2.yangı.

    iltihak (A.) [ التحاق ] katılma.

    iltihak etmek katılmak.

    iltihâm (A.) [ التهام ] yara kapanması.

    iltimâs (A.) [ التماس ] kayırma.

    iltisâk (A.) [ التصاق ] kavuşma, yapışma.

    iltisak etmek kavuşmak.

    iltiyâm (A.) [ التيام ] yara iyileşmesi.

    iltizâm (A.) [ 1 [ التزام .gerekli gِrme. 2.taraf tutma.

    iltizâz (A.) [ التذاذ ] lezzet alma.

    ilzâm (A.) [ الزام ] susturma.

    îmâ (A.) [ ایما ] dolaylı anlatım, işaret.

    îmâ etmek işaret etmek, gِstermek.

    imâd (A.) [ عماد ] direk.

    imâl etmek yapmak.

    imâle (A.) [ اماله ] kısa heceyi uzun okuma.

    imâm (A.) [ 1 [ امام .namaz kıldıran. 2.ِnder, lider. 3.Hz. Ali’nin soyundan gelen.

    îmân (A.) [ ایمان ] inanma.

    iman etmek inanmak.

    imâret (A.) [ 1 [ عمارت .aşevi. 2.bayındırlık.

    imdâd (A.) [ امداد ] yardım isteme, imdat.

    imhâ (A.) [ 1 [ امحا .yok etme. 2.yok edilme.

    imhâ edilmek yok edilmek.

    imhâ etmek yok etmek.

    imkân (A.) [ امکان ] olanak.

    imlâ (A.) [ 1 [ املا .doldurma. 2.yazı bilgisi. 3.yazı

    imrâr (A.) [ امرار ] geçirme.

    imsâk (A.) [ امساک ] orucun başlangıç saati.

    imsâkiyye (A.) [ امساکيه ] oruca başlama ve oruç açma saatlerini gِsteren

    çizelge.

    imtidad etmek uzanmak.

    imtihân (A.) [ 1 [ امتحان .sınav. 2.deneme.

    imtinâ (A.) [ امتناع ] kaçınma.

    imtinâ etmek kaçınmak, geri durmak.

    imtisâl (A.) [ 1 [ امتثال .boyun eğme. 2.verilen işi yapma.

    imtiyâz (A.) [ 1 [ امتياز .ayrıcalık. 2.kapitülasyon.

    imtizâc (A.) [ امتزاج ] uyuşma, uzlaşma.

    imtizâc etmek uyuşmak, uzlaşmak.

    în (F.) [ این ] bu.

    in’âm (A.) [ 1 [ انعام .bağış, ihsan. 2.bahşiş.

    in’ikâd (A.) [ 1 [ انعقاد .bağlanma. 2.toplanma.

    in’ikâs (A.) [ اهعکاس ] yanıyma.

    in’itâf (A.) [ 1 [ انعطاف .bükülme. 2.dِnme.

    in’itâf etmek çevrilmek, dِnmek.

    inâd (A.) [ عناد ] inat.

    inân (A.) [ عنان ] dizgin.

    inâre (A.) [ اناره ] aydınlatma.

    inâyât (A.) [ عنایات ] iyilikler.

    inâyet (A.) [ عنایت ] iyilik.

    incizâb (A.) [ انجذاب ] cazibeye kapılma.

    ind (A.) [ 1 [ عند .kat. 2.gِrüş. 3.yan.

    indî (A.) [ عندی ] kişisel, kişinin kendi kanısına dayanan.

    indifâ (A.) [ اندفاع ] püskürme.

    indifâ etmek püskürmek.

    ineb (A.) [ عنب ] üzüm.

    infâk (A.) [ انفاق ] geçindirme, nafakalandırma.

    infâz (A.) [ انفاذ ] uygulama, yerine getirme, yapma.

    infiâl (A.) [ انفعال ] kırılma, gücenme.

    infikâk (A.) [ انفکاک ] ayrılış.

    infilâk (A.) [ انفلاق ] patlama.

    infirâd (A.) [ انفراد ] bir başına kalma.

    infirâd ettirilmek bir başına bırakılmak.

    infisâl (A.) [ انفصال ] ayrılma.

    inhibât (A.) [ انهباط ] düşüş.

    inhidâm (A.) [ انهدام ] yıkılma.

    inhilâl (A.) [ 1 [ انحلال .çِzülme, ayrışma. 2.dağılma.

    inhimâk (A.) [ انهماک ] aşırı düşkünlük.

    inhinâ (A.) [ 1 [ انحنا .eğri, yay. 2.kıvrılma, bükülme, yay şeklini alma.

    inhirâf (A.) [ انحراف ] sapma.

    inhiraf olunmak dِnülmek.

    inhisâf (A.) [ 1 [ انخساف .ay tutulması. 2.gelişimini yitirmek, parlaklığını

    kaybetmek.

    inhisâr (A.) [ انحصار ] tekel.

    inhitat (A.) [ انحطاط ] çِküş, düşüş.

    inhizâm (A.) [ انهزام ] bozguna uğrama.

    inkâr (A.) [ انکار ] yadsıma, reddetme.

    inkâr edilmek yadsınmak.

    inkâr etmek yadsımak.

    inkılâb (A.) [ 1 [ انقلاب .devrim. 2.değişim, dِnüşüm.

    inkılâb etmek dِnüşmek.

    inkırâz bulmak tükenmek, çِkmek.

    inkıtâ (A.) [ انقطاع ] kesilme, kesintiye uğrama.

    inkıyâd (A.) [ انقياد ] bağlanma, boyun eğme.

    inkızâ (A.) [ انقضا ] geçip gitme.

    inkibâz (A.) [ انقباض ] kabızlık.

    inkirâz (A.) [ انقراض ] çِkme, tükeniş.

    inkisâm (A.) [ انقسام ] bِlünme.

    inkisâm etmek bِlünmek.

    inkisâr (A.) [ 1 [ انکسار .ilenme, beddua etme. 2.kırılma.

    inkişâf (A.) [ 1 [ انکشاف .ortaya çıkma. 2.gelişim, gelişme.

    inkişaf bulmak gelişmek.

    inkişaf etmek gelişmek.

    insâf (A.) [ انصاف ] acıma.

    insânî (A.) [ 1 [ انسانی .insanlık. 2.insan ile ilgili.

    insaniyu’l-merkez (A.) [ انسانی المرکز ] insan merkezli.

    insâniyyet (A.) [ انسانيت ] insanlık.

    insibab etmek dِkülmek.

    insicâm (A.) [ انسجام ] düzen, sıra.

    insiyâk (A.) [ انسياق ] içgüdü.

    insiyâkî (A.) [ انسياقی ] içgüdüsel.

    insücin (A.) [ انس و جن ] insanlar ve cinler.

    inşâ (A.) [ 1 [ انشا .yapma. 2.güzel yazı yazma. 3.kompozisyon.

    inşiâb (A.) [ 1 [ انشعاب .bِlünme. 2.dallanma.

    inşikâk (A.) [ انشقاق ] yarılma, bِlünme.

    inşikâk etmek yarılmak, bِlünmek.

    inşirâh (A.) [ انشراح ] açılma, ferahlama.

    intâc (A.) [ 1 [ انتاج .sonuçlandırma. 2.doğurma.

    intâc etmek 1.sonuçlandırmak. 2.doğurmak.

    intâk (A.) [ انطاق ] konuşturma.

    intânî (A.) [ انتانی ] mikroplu.

    intibâ (A.) [ 1 [ انطباع .izlenim. 2.basılma.

    intibâh (A.) [ انتباه ] uyanış.

    intibâk (A.) [ انطباق ] uyum.

    intifâ (A.) [ انطفا ] ateşin sِnmesi.

    intifâ’ (A.) [ انتفاع ] yararlanma.

    intihâ (A.) [ 1 [ انتها .son. 2.sona erme.

    intihâb (A.) [ 1 [ انتخاب .seçme. 2.seçilme. 3.seçim.

    intihâb edilmek seçilmek.

    intihab eylemek seçmek.

    intihâbât (A.) [ انتخابات ] seçimler.

    intihâl (A.) [ انتحال ] bir başkasının eserini sahiplenme.

    intihâr (A.) [ انتحار ] kendini ِldürme, canına kıyma.

    intihâr etmek kendini ِldürmek, canına kıymak.

    intikâd (A.) [ انتقاد ] eleştiri, tenkit.

    intikâl (A.) [ 1 [ انتقال .gِçme, taşınma. 2.kavrama. 3.miras geçmesi.

    intikal etmek geçmek

    intikâm (A.) [ انتقام ] ِc.

    intikam almak ِc almak.

    intikâmcû (A.-F.) [ انتقام جو ] intikamcı.

    intisâb (A.) [ 1 [ انتساب .bir yere mensup olma. 2.bir yere bağlanma, bir yerde

    çalışmaya başlama.

    intişâr (A.) [ 1 [ انتشار .yayılma. 2.yayınlanma. 3.üreme.

    intişâr etmek 1.yayılmak. 2.yayınlanmak.

    intizâ’ (A.) [ انتزاع ] sِküp alma.

    intizâm (A.) [ انتظام ] düzen.

    intizamperver (A.-F.) [ انتظام پرور ] düzeni seven, düzenli, tertipli.

    intizâr (A.) [ انتظار ] bekleme, bekleyiş.

    intizâr etmek beklemek.

    inzâl (A.) [ انزال ] indirme.

    inzibât (A.) [ انضباط ] zapturapt altında bulunma, düzen.

    inzimâm (A.) [ انضمام ] eklenme.

    inzivâ (A.) [ انزوا ] kِşesine çekilme, tek başına yaşama.

    inzivagâh (A.-F.) [ انزواگاه ] kِşeye çekilme yeri, inziva yeri.


  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart



    irâ’e (A.) [ ارائه ] gِösterme.

    irâ’e etmek gِöstermek.

    îrâd (A.) [ 1 [ ایراد .getirme, sِyleme. 2.gelir, kazanç.

    irâde (A.) [ 1 [ اراده .istek. 2.buyruk.

    irâdet (A.) [ ارادت ] isteme, istek.

    îrânî (F.) [ ایرانی ] İranlı.

    ircâ’ (A.) [ ارجاع ] eski haline dِndürme, çevirme.

    ircâ’ etmek dِndürmek, çevirmek.

    irfân (A.) [ 1 [ عرفان .bilme. 2.kültür.

    irfanperver (A.-F.) [ عرفان پرور ] kültürlü.

    irs (A.) [ 1 [ ارث .miras. 2.soyaçekim, kalıtım.

    irsâl (A.) [ ارسال ] gِnderme.

    irsen (A.) [ ارثا ] kalıtımsal, miras yoluyla.

    irsî (A.) [ ارثی ] kalıtımsal.

    irsiyyet (A.) [ ارثيت ] kalıtımsallık, irsîlik.

    irşâd (A.) [ ارشاد ] hidayete erdirme, doğru yolu gِsterme.

    irşâd etmek hidayete erdirmek, doğru yolu gِstermek.

    irtiâş (A.) [ ارتعاش ] titreme.

    irtibât (A.) [ ارتباط ] bağlantı, ilişki, ilgi.

    irticâ (A.) [ 1 [ ارتجاع .geriye dِnüş. 2.gericilik.

    irticakâr (A.-F.) [ ارتجاعکار ] gerici.

    irticâlen (A.) [ ارتجالا ] düşünmeden sِyleyerek.

    irtidâd (A.) [ ارتداد ] dinden çıkma.

    irtifâ (A.) [ ارتفاع ] yükseklik.

    irtihâl (A.) [ 1 [ ارتحال .gِçme. 2.ِlüm.

    irtihâl etmek ِlmek.

    irtikâ (A.) [ 1 [ ارتقا .yükselme. 2.yüksek mevkiye gelme.

    irtikâb (A.) [ ارتکاب ] suç işleme.

    irtisam etmek resmedilmek, izi düşmek.

    irtişâ (A.) [ ارتشا ] rüşvet yeme.

    irtizâk (A.) [ ارتزاق ] rızıklanma.

    irzâ (A.) [ ارضا ] ikna etme, razı etme.

    irzâ’ (A.) [ ارضاع ] emzirme, süt verme.

    is’âd (A.) [ اصعاد ] yükseltme.

    is’âd etmek yükseltmek, çıkartmak.

    is’âd olunmak yükseltilmek.

    is’af olunmak yerine getirilmek.

    is’âr (A.) [ اسعار ] fiyat belirleme.

    isâbet (A.) [ اصابت ] rastgelme. 2.tutarlılık.

    isâet (A.) [ اسائت ] kِtülük etme.

    îsâl (A.) [ ایصال ] kavuşturma, ulaştırma.

    isâl etmek ulaştırmak.

    isâle (A.) [ اساله ] akıtma.

    isbât (A.) [ اثبات ] kanıtlama.

    isbât -ı vücûd etmek bir yerde bulunmak, varlığını gِstermek.

    îsevî (A.) [ عيسوی ] Hıristiyan.

    îseviyyet (A.) [ عيسویت ] Hıristiyanlık.

    isfenc (F.) [ اسفنج ] sünger.

    ishâl (A.) [ اسهال ] sürgün, cırcır olma.

    iskân (A.) [ 1 [ اسکان .yerleştirme. 2.yerleştirilme.

    iskân edilmek yerleştirilmek.

    iskân etmek yerleştirmek.

    iskat (A.) [ اسقاط ] düşürme.

    iskât (A.) [ اسکات ] susturma.

    iskât etmek susturmak.

    islâm (A.) [ 1 [ اسلام .müslümanlık. 2.müslüman.

    islâmiyyet (A.) [ اسلاميت ] müslümanlık.

    ism (A.) [ اسم ] ad.

    ismet (A.) [ 1 [ عصمت .masumluk. 2.haramdan kaçınma.

    isnâ’aşer (A.) [ اثنی عشر ] oniki.

    isnâd (A.) [ 1 [ اسناد .dayama, yükleme. 2.iftira.

    isneyn (A.) [ اثنين ] pazartesi.

    isrâf (A.) [ اسراف ] savurganlık.

    istî’âb (A.) [ استيعاب ] kapasite, alım gücü, sığıdırma.

    isti’câl (A.) [ استعجال ] aceleci davranış.

    isti’fâ (A.) [ 1 [ استعفا .affını isteme. 2.gِrevinden ayrılma.

    isti’kâf (A.) [ اسعکاف ] bir yere kapanma.

    isti’lâm (A.) [ استعلام ] bilgi isteme.

    isti’mâl (A.) [ 1 [ استعمال .kullanma. 2.kullanılma. 3.yapılma.

    isti’mâl edilmek kullanılmak.

    isti’mâl etmek kullanmak.

    istiâne (a.) [ استعانه ] yardım isteme.

    istiâne olunmak yardım istenmek.

    istib’âd (A.) [ استبعاد ] uzak gِrme.

    istibdâd (A.) [ استبداد ] baskı rejimi.

    istibdâdkâr (A.-F.) [ استبدادکار ] baskıcı.

    isticâbet (A.) [ استجابت ] kabul edilme.

    isticvâb etmek sorgulamak.

    istid’â (A.) [ 1 [ استدعا .dilekçe. 2.yalvararak isteme.

    istid’ânâme (A.-F.) [ استدعانامه ] dilekçe.

    istîdâd (A.) [ استعداد ] yetenek.

    istidlâl (A.) [ استدلال ] delil ile hüküm çıkarma, akıl yürütme, delillerin ışığında yargıda bulunma.

    istifâdebahş (A.-F.) [ استفاده بخش ] yararlı.

    istifhâm (A.) [ 1 [ استفهام .sorma. 2.soru işareti.

    istifrâğ (A.) [ استفراغ ] kusma. istifrâğ etmek kusmak. istifsâr etmek açıklama istemek.

    istigâse (A.) [ استغاثه ] yardım isteme.

    istiğnâ (A.) [ 1 [ استغنا .kimseye muhtaç olmama. 2.eyvallah etmeme. 3.tokgِzlülük.

    istiğrâk (A.) [ 1 [ استغراق .dalma, gِmülme. 2.boğulma. 3.kendinden geçme.

    istihâle (A.) [ 1 [ استحاله .başkalaşım, değişim. 2.imkansızlık.

    istihâre (A.) [ استخاره ] bir işin nasıl sonuçlanacağını anlamak için ibadetten sonra uykuya yatma.

    istihâse (A.) [ استحاثه ] fosilleşme.

    istihbâr (A.) [ استخبار ] duyum, haber alma.

    istihbârât (A.) [ استخبارات ] duyumlar, haber almalar.

    istihdâf (A.) [ استهداف ] hedef edinme.

    istihdaf eylemek hedef edinmek.

    istihdâm (A.) [ استخدام ] hizmete alma.

    istihfâf (A.) [ استخفاف ] hafife alma, küçümseme.

    istihfâfkâr (A.-F.) [ استخفافکار ] hafife alan, küçümseyen.

    istihfafkârlık (A.-F.-T.) küçümseme, hafife alma.

    istihkak (A.) [ 1 [ استحقاق .hak etme. 2.hak edilmiş şey.

    istihkâm (A.) [ 1 [ استحکام .sağlamlık. 2.siper.

    istihkâr (A.) [ استحقار ] aşağılama.

    istihlâk (A.) [ استهلاک ] tüketim.

    istihlâk etmek tüketmek, harcamak.

    istihmâm (A.) [ استحمام ] banyo yapma, yıkanma.

    istihrâc (A.) [ 1 [ استخراج .çıkarma. 2.hüküm çıkarma. 3.anket.

    istihrâc etmek çıkarmak.

    istihsâl (A.) [ 1 [ استحصال .elde etme. 2.elde edilme. 3.üretim.

    istihsân (A.) [ استحسان ] güzel bulma, beğenme.

    istihyâ (A.) [ استحيا ] utanma.

    istihzâ (A.) [ استهزا ] alay.

    istihzâ etmek alay etmek.

    istihzâr (A.) [ 1 [ استحضار .hazırlama. 2.hazırlanma. 2.huzura çağırma.

    istikâmet (A.) [ 1 [ استقامت .doğruluk. 2.dürüstlük. 3.yِn.

    istikamet vermek yِn vermek.

    istikbâh (A.) [ استقباح ] ayıplama.

    istikbâl (A.) [ 1 [ استقبال .karşılama. 2.gelecek. 3.kıbleye dِnme.

    istikbal etmek karşılamak.

    istikbâr (A.) [ استکبار ] büyüklenme.

    istikfâf (A.) [ استکفاف ] yetinme.

    istiklâl (A.) [ استقلال ] bağımsızlık.

    istikmâl (A.) [ استکمال ] tamamlama.

    istikrâh (A.) [ استکراه ] iğrenme, tiksinme.

    istikrâh etmek iğrenmek, tiksinmek.

    istikrâr (A.) [ استقرار ] kararlılık.

    istikrâz (A.) [ استقراض ] borçlanma.

    istikşâf (A.) [ استکشاف ] keşif çalışması yapma.

    istîlâ (A.) [ استيلا ] yayılma, ele geçirme.

    istîlâ etmek yayılmak, ele geçirmek.

    istilzâm (A.) [ استلزام ] gerekme, gerektirme.

    istilzâm etmek gerekmek, gerektirmek.

    istilzâm eylemek gerektirmek.

    istimâ’ (A.) [ استماع ] dinleme, kulak verme.

    istimâ’ etmek kulak vermek, dinlemek.

    istimdâd (A.) [ استمداد ] yardım isteme.

    istimhâl (A.) [ استمهال ] ek süre isteme.

    istimlâk (A.) [ استملاک ] kamulaştırma.

    istimlâk edilmek kamulaştırılmak.

    istimlâk etmek kamulaştırmak.

    istimnâ’ (A.) [ استمناء ] mastürbasyon.

    istimrâr (A.) [ استمرار ] süreklilik.

    istinâd (A.) [ 1 [ استناد .dayanma. 2.güvenme.

    istinâd etmek dayanmak.

    istinâden (A.) [ 1 [ استنادا .dayanarak. 2.güvenerek.

    istinadgâh (A.-F.) [ استنادگاه ] dayanak.

    istînâf (A.) [ استيناف ] üst mahkemeye başvurarak alt mahkemenin kararının

    feshini isteme.

    istinbât (A.) [ استنباط ] anlam çıkarma, hüküm çıkarma.

    istinkâf (A.) [ استنکاف ] çekimserlik.

    istinkâf etmek çekimser kalmak.

    istinşâk (A.) [ استنشاق ] buruna su çekme.

    istintâk (A.) [ استنطاق ] sorgulama.

    istintâk etmek sorgulamak, sorguya çekmek.

    istirâhat (A.) [ استراحت ] dinlenme.

    istirâhat etmek dinlenmek.

    istirâk-ı sem’ etmek kulak misafiri olmak.

    istirdâd (A.) [ استرداد ] geri isteme, geri alma.

    istirdâd edilmek geri alınmak.

    istirdâd etmek geri almak.

    istirhâm (A.) [ استرحام ] rica etme, yalvararak isteme.

    istirhâm etmek rica etmek, yalvararak istemek.

    istirhamkâr (A.-F.) [ استرحامکار ] yalvarırcasına.

    istirkab etmek çekememek.

    istiskâ (A.) [ 1 [ استسقا .yağmur duasına çıkma. 2.vücutta su toplanması.

    istiskâl (A.) [ استثقال ] hoş karşılamama, yüz vermeme.

    istisnâ (A.) [ استثنا ] kural dışı.

    istisnâ’î (A.) [ استثنائی ] kural dışı.

    istişâre (A.) [ استشاره ] danışma.

    232

    istişâre etmek danışmak.

    istişhâd (A.) [ 1 [ استشهاد .kanıt gِösterme. 2.ِrnek verme.

    istişhâd yapmak ِrnek vermek.

    istitâat (A.) [ استطاعت ] güç.

    istitâr (A.) [ استتار ] ِörtünme.

    istitrâden (A.) [ استطرادا ] sırası gelmişken.

    istivâ (A.) [ 1 [ استوا .eşitlik. 2.düzlük.

    istiz’âf (A.) [ استضعاف ] zayıf düşürme, zayıf gِrme.

    istîzâh (A.) [ استيضاح ] gensoru.

    istîzân (A.) [ استيذان ] izin isteme.

    isyân (A.) [ عصيان ] başkaldırı.


  5. #5
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart



    îş (A.) 1. [ عيش ] yaşama. 2.eğlenme, gününü gün etme.

    iş’âr (A.) [ اشعار ] bildirme, gِsterme.

    işâa (A.) [ اشاعه ] duyurma, yayma.

    işârât (A.) [ اشارات ] işaretler.

    işâret (A.) 1. [ اشارت ] gِösterme. 2.alamet. 3.iz.

    işâreten (A.) [ اشارة ] işaret ederek.

    işbâ’ (A.) 1. [ اشباع ] doyurma. .doldurma.

    işgâl (A.) 1. [ اشغال ] meşgul etme. 2.ele geçirme. işgal etmek 1.meşgul etmek. 2.ele geçirmek.

    işhâd (A.) [ اشهاد ] tanık getirme.

    işkence (F.) [ اشکنجه ] acı verme, eziyet etme.

    işmi’zâz (A.) 1. [ اشمئزاز ] surat ekşitme. 2.ürperme.

    işrâk (A.) 1. [ اشراق ] doğma. 2.aydınlatma.

    işrâkî (A.) [ اشراقی ] Pisagorcu.

    işret (A.) 1. [ عشرت ] içki. 2.içki alemi.

    işrîn (A.) [ عشرین ] yirmi.

    iştiâl (A.) [ اشتعال ] alevlenme, yalazlanma, parlama, tutuşma.

    iştibâh (A.) [ اشتباه ] kuşkuya düşme.

    iştigâl (A.) [ اشتغال ] uğraşı. iştigâl etmek uğraşmak, meşgul olmak.

    iştihâ (A.) [ اشتها ] iştah.

    iştihâengîz (A.) [ اشتها انگيز ] iştah açıcı, iştah verici.

    iştihâr (A.) [ اشتهار ] meşhur olma. iştihâr etmek meşhur olmak.

    iştikâk (A.) [ اشتقاق ] türeme.

    iştimâl (A.) [ اشتمال ] kapsama.

    iştirâ (A.) [ اشترا ] satın alma. iştirâ etmek satın almak.

    iştirâk (A.) 1. [ اشتراک ] katılım. 2.ortaklık.

    iştirâkiyye (A.) [ اشتراکيه ] komünizm.

    iştiyâk (A.) [ اشتياق ] şevklenme, şevk duyma. îşü nûş etmek yiyip içmek, gününü gün etmek.

    işve (A.) [ عشوه ] cilve, naz, eda.

    işvebâz (A.-F.) [ عشوه باز ] işveli.

    işveger (A.-F.) [ عشوه گر ] işveli.

    işvekâr (A.-F.) [ عشوه کار ] işveli, şivekâr.

    it’âm (A.) [ اطعام ] doyurma, yemek verme.

    itâat (A.) [ اطاعت ] uyma, boyun eğme. itâat etmek uymak, boyun eğmek.

    itâb (A.) [ عتاب ] azarlama, paylama, çıkışma.

    itâle (A.) [ اطاله ] uzatma.

    itbâ (A.) [ اتباع ] tabi kılma.

    itfâ (A.) [ اطفا ] sِndürme. itfâ etmek sِndürmek.

    itfâiyye (A.) [ اطفائيه ] yangın sِndürme teşkilatı.

    ithâf (A.) 1. [ اتحاف ] hediye etme. 2.eser sahibinin eserini birine veya bir

    kuruluşa manen hediye etmesi.

    ithâm (A.) [ اتهام ] suçlama, tِhmet altında bırakma. itham etmek suçlamak.

    itibâr (A.) [ اعتبار ] saygınlık.

    itibar etmek 1.değerlendirmek, dikkate almak.

    itibâren (A.) [ اعتبارا ] –den beri.

    itibârî (A.) 1. [ اعتباری ] gِz kararı. 2.var sayılan.

    itibariyle (A.-T.) bakımından.

    itidâl (A.) [ اعتدال ] denge, ِlçülü olma.

    itikâd (A.) [ اعتقاد ] inanç.

    itikâd etmek inanmak.

    itikâdât (A.) [ اعتقادات ] inançlar.

    itikadiyât (A.) [ اعتقادیات ] inançla ilgili şeyler.

    itikadperverlik (A.-F.-T.) inanç besleme.

    itilâf (A.) [ 1 [ ائتلاف .uzlaşma, gِrüş birliğine varma. 2.alışma.

    itilafkâr (A.-F.) [ ائتلافکار ] uzlaştırıcı, birleştirici.

    itimâd (A.) [ اعتماد ] güven.
    itimâd edilmek güvenilmek.
    itimâd etmek güvenmek.

    itimâden (A.) [ اعتمادا ] güvenerek.

    itimâdnâme (A.-F.) [ اعتمادنامه ] güven mektubu.

    itinâ (A.) [ اعتنا ] ِzen.
    itinâ edilmek ِzen gِsterilmek.
    itinâ etmek ِzen gِstermek.

    itinakâr (A.-F.) [ اعتناکار ] ِzen gِsteren, itinalı.

    itirâf (A.) 1. [ اعتراف ] sakladığı şeyi sِyleme. 2.hakkın verme.

    itisâf (A.) [ اعتساف ] yolsuzluk.

    itiyâd (A.) [ اعتياد ] alışkanlık.

    itiyâd kesb etmek alışkanlık kazanmak.

    itizâm -ı mâ lâ yelzem [ التزام ما لا یلزم ] abesle iştigal etmek.

    itkân (A.) [ 1 [ اتقان .emin olma. 2.sağlamlaştırma.

    itlâf (A.) [ اتلاف ] ِldürme, telef etme, ortadan kaldırma.

    itmâm (A.) [ اتمام ] tamamlama, bitirme.

    itmâm edilmek tamamlanmak, bitirilmek.

    itmâm etmek tamamlamak, bitirmek.

    itmînân (A.) [ اطمينان ] emin olma, kendine güvenme.

    ittibâ (A.) [ اتباع ] uyma, izleme.

    ittibâ etmek uymak, izlemek.

    ittibâen (A.) [ اتباعا ] uyarak, izleyerek, ardından giderek.

    ittifâk (A.) [ اتفاق ] birleşme.

    ittifâken (A.) [ اتفاقا ] tesadüfen, rastgele.

    ittifâkî (A.) [ اتفاقی ] tesadüfî.

    ittihâd (A.) [ اتحاد ] birlik.

    ittihâd -ı islâm [ اتحاد اسلام ] panislamizm.

    ittihâm (A.) [ اتهام ] tِhmet altında kalma.

    ittihâz (A.) [ 1 [ اتخاذ .alma. 2.kabul etme. 3.kullanma. 4.değerlendirme.
    ittihâz edilmek 1.alınmak. 2.kabul edilmek. 3.kullanılmak. 4.değerlendirilmek.
    ittihâz etmek 1.almak. 2.kabul etmek. 3.kullanmak. 4.değerlendirmek.

    ittikâ (A.) [ اتکا ] dayanma, yaslanma.

    ittikâ etmek dayanmak, yaslanmak.

    ittisâ (A.) [ 1 [ اتساع .genişlik. 2.genişleme.

    ittisâl (A.) [ 1 [ اتصال .birleşme, kavuşma. 2.bitişik.

    ityân (A.) [ اتيان ] getirme.

    ivaz (A.) [ عوض ] karşılık, bedel.

    ivazan (A.) [ عوضا ] karşılığında, karşılık olarak.

    iyâbüzihâb (A.) [ عياب و ذهاب ] gidiş geliş.

    iyâl (A.) [ عيال ] hanım, eş.

    iyân (A.) [ عيان ] açık, ayan beyan. iz’âc etmek rahatsız etmek.

    iz’âf (A.) [ اضعاف ] zayıflatma.

    iz’ân (A.) 1 [ اذعان ] kavrayış. 2.terbiye.

    iz’ân etmek akıl etmek.

    izâbe (A.) [ اذابه ] eritme.

    izâe (A.) [ اضائه ] aydınlatma.

    izâfe (A.) [ اضافه ] ekleme.

    izâfet (A.) 1. [ اضافت ] ilgi, bağ. 2.tamlama.

    izâfeten (A.) [ اضافة ] ek olarak, yanı sıra.

    izâfî (A.) [ اضافی ] gِreceli.

    izâfiyyet (A.) [ اضافيت ] gِrecelilik.

    îzâh (A.) [ ایضاح ] açıklama.

    îzâh edilmek açıklanmak.
    îzâh etmek açıklamak.

    îzâhât (A.) [ ایضاحات ] açıklamalar.

    îzâhât vermek açıklamada bulunmak, açıklama yapmak.

    îzâhen (A.) [ ایضاحا ] açıklayarak.

    izâle (A.) [ 1 [ ازاله .yok etme. 2.giderme.

    izâle edilmek 1.yok edilmek. 2.giderilmek.
    izâle etmek 1.yok etmek. 2.gidermek.

    izâm (A.) [ عظام ] büyükler, ulular.

    izâr (A.) [ ازار ] peştemal.

    izâr (A.) [ عذار ] yanak.

    izdihâm (A.) [ ازدحام ] aşırı kalabalık, aşırı yığılma.

    izdivâc (A.) [ ازدواج ] evlilik.

    izdiyâd (A.) [ ازدیاد ] artış, çoğalma.

    îzed (F.) [ ایزد ] Tanrı.

    izhâr (A.) [ اظهار ] gِsterme.

    izhâr etmek gِstermek, belli etmek, açığa vurmak.

    izin (A.) [ اذن ] izin.

    izkâr (A.) [ اذکار ] zikretme, dile getirme, hatırlatma.

    izlâl (A.) [ اذلال ] alçaltma.

    izmihlâl (A.) [ اضمحلال ] yok olma.

    izn (A.) [ اذن ] izin.

    izz (A.) 1. [ عز ] değer. 2.yücelik.

    izzet (A.) 1. [ عزت ] değer. 2.yücelik. 3.saygı.


Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •