>E

eâcîb (A.) [ اعاجب ] şaşılası şeyler.

eamm (A.) [ اعم ] genelde, yaygın haliyle.

eâzım (A.) [ اعاظم ] büyükler, ileri gelenler.

eazz (A.) [ اعز ] çok değerli.

eb (A.) [ 1 [ اب .baba. 2.ata, ced.

eb’âd (A.) [ 1 [ ابعاد .boyutlar. 2.uzunluklar.

eb’ad (A.) [ ابعد ] çok uzak.

ebâbil (A.) [ ابابيل ] kırlangıç.

ebâtil (A.) [ اباطل ] saçma sapan sِzler, ipe sapa gelmez şeyler.

ebced (A.) [ ابجد ] sayısal değer verilmiş arap alfabesi.

ebcedhân (A.-F.) [ 1 [ ابجدخوان .okula yeni başlamış ِğrenci. 2.acemi,

deneyimsiz.

ebdâl (A.) [ ابدال ] derviş, abdal.

ebdân (A.) [ ابدان ] bedenler.

ebed (A.) [ ابد ] sonsuz gelecek zaman.

ebeden (A.) [ ابدا ] asla, hiçbir zaman.

ebedî (A.) [ ابدی ] sonsuz.

ebediyyen (A.) [ ابدیا ] sonsuza kadar, asla, hiçbir zaman

ebediyyet (A.) [ ابدیت ] sonsuzluk.

ebeveyn (A.) [ ابوین ] anababa.

ebhâr (A.) [ ابحار ] denizler.

ebhâs (A.) [ ابحاث ] bahisler, tartışmalar.

ebî (A.) [ ابی ] baba.

ebkem (A.) [ ابکم ] dilsiz.

eblak (A.) [ ابلق ] alacalı.

ebleh (A.) [ ابله ] bِn.

eblehâne (A.-F.) [ ابلهانه ] bِn bِn.

eblehî (A.-F.) [ ابلهی ] bِnlük.

ebnâ (A.) [ ابنا ] oğullar.

ebniye (A.) [ ابنيه ] binalar.

ebr (F.) [ ابر ] bulut.

ebrâlûd (F.) [ ابرآلود ] bulutlu.

ebrâr (A.) [ ابرار ] iyi insanlar, dürüst insanlar.

ebred (A.) [ ابرد ] dondurucu soğuk, çok soğuk.

ebreş (A.) [ 1 [ ابرش .alacalı at. 2.alaca.

ebrişüm (F.) [ ابریشم ] ipek, bükülü ipek.

ebrû (F.) [ ابرو ] kaş.

ebsâr (A.) [ ابصار ] gِzler.

ebülbeşer (A.) [ ابوالبشر ] آdem.

ebvâb (A.) [ 1 [ ابواب .kapılar. 2.bِlümler, bâblar.

ebyât (A.) [ ابيات ] beyitler.

ebyaz (A.) [ ابيض ] bembeyaz.

ecânib (A.) [ اجانب ] yabancılar.

ecdâd (A.) [ اجداد ] atalar, cedler.

ecel (A.) [ اجل ] hayatın sonu.

ecell (A.) [ اجل ] çok büyük, ulular ulusu.

echel (A.) [ اجهل ] zırcahil.

echelüminkaragِz (A.-T.) [ اجهل من قره گوز ] zırcahil.

ecir (A.) [ 1 [ اجر .ِdül. 2.ücret.

ecnâs (A.) [ اجناس ] türler, cinsler.

ecnebî (A.) [ اجنبی ] yabancı.

ecr (A.) [ 1 [ اجر .ِdül. 2.ücret.

ecrâm (A.) [ اجرام ] cansız varlıklar.

ecrâm -ı semâviyye [ اجرام سماویه ]gِk cisimleri.

ecsâd (A.) [ 1 [ اجساد .cesetler. 2.bedenler.

ecsâm (A.) [ 1 [ اجسام .cisimler. 2.vücutlar.

ecvef (A.) [ 1 [ اجوف .kof. 2.dangalak.

ecvibe (A.) [ اجوبه ] cevaplar.

eczâ (A.) [ 1 [ اجزا .parçalar. 2.ilaç hammaddeleri.

eczâhâne (A.-F.) [ اجزاخانه ] eczane.

ed’iye (A.) [ ادعيه ] dualar.

edâ (A.) [ 1 [ ادا .ِdeme. 2.yapma, yerine getirme. 3.tarz, tavır. 4.çalım.

edeb (A.) [ 1 [ ادب .terbiye. 2.utanma duygusu. 3.edebiyat.

edepli (A.-T.) terbiyeli, edep sahibi.

edevât (A.) [ ادوات ] avadanlık, araçlar, aletler.

edîb (A.) [ 1 [ ادیب .edebiyatçı. 2.edepli.

edîbe (A.) [ 1 [ ادیبه .bayan edebiyatçı. 2.edepli bayan.

edille (A.) [ 1 [ ادله .deliller. 2.rehberler.

edîm (A.) [ ادیم ] tabaklanmış deri. 2.yüzey, yüz.

ednâ (A.) [ 1 [ ادنی .en aşağı. 2.alçak mı alçak.

edvâr (A.) [ ادوار ] devirler, çağlar.

edviye (A.) [ ادویه ] ilaçlar, devalar.

edyân (A.) [ ادیان ] dinler.

edyâr (A.) [ ادیار ] manastırlar.

ef’âl (A.) [ 1 [ افعال .fiiller. 2.hareketler, eylemler.

ef’î (A.) [ افعی ] engerek yılanı.

efâzıl (A.) [ 1 [ افاضل .seçkin insanlar. 2.bilginler.

efdal (A.) [ افضل ] en üstün, en iyi.

efgân (F.) [ افغان ] feryat etme, figan etme.

efkâr (A.) [ افکار ] fikirler, düşünceler.

efkâr -ı âmme [ افکار عامه ] kamuoyu.

eflâk (A.) [ افلاک ] gِkler, felekler.

efrâd (A.) [ افراد ] fertler, bireyler.

efrenc (A.) [ افرنج ] Batılı, Avrupalı.