• Gel Ey Yâr Gel ey Yâr!... Susamış gönüllere bir umman gibi… Gel ey Yâr! 14 evvelinde geldiğin gibi, Amine’nin kollarında ses buluşun gibi…. Nice âşıklar va...r kokuna hasret, sesine hasret, sevgine ve sana hasret. Diller “Hoş Geldin Ya Muhammed!(S.A.V.)” demek için bekliyor. Kulaklar nurlu nidâları istiyor, gözler senin aşkınla kapanıp, senin aşkınla açılıyor… Gel Ey Yâr! Kurumuş leblere gel… Sevgiden yoksun gönüllere gel… Sen’in adını anmayan diller, Sen’i hissetmeyen gönüller susuz kalmış toprak gibi kavruldu. Çölde bir damla suya kavuşmanın sevinci, kana kana içmenin serinliği gibi gel… Gel Ey Yâr! Bir gece yürüyüşü gibi, Aksâ’nın seni selama duruşu gibi…Ümmet Mi’rac bekliyor, secdeler göz yaşı… Geceleri duâ edip Sen’in aşkın ateşi ile yanıp kavrulan, bir kez olsun rüyamda nasip et Mevlâ’m, diyen âşıklara gel… Gel Ey Yâr! Yatağında Ali’n(R.A.), mağarada Ebubekir’in(R.A.), Taif’te Zeyd’in(R.A.), Medine’de Ensâr’ın olmak isteyenlere gel! Sen’in için candan geçenlere, Mus’âb misâli şehadet şerbeti içmek isteyenlere gel…. Gel Ey Yâr! Rahmetten yoksunlara, senden bî-haber yaşayıp noksan olanlara, Taif’teki dualarınla gel, sonsuz merhametinle gel… Sen dertlilere devâ, Sen gönüllere safâ…. Gel Ey Muhammed Mustafa!(S.A.V.) Bir kez olsun gel! Dili duâda, elleri semâda bir bakışın için can verenlere, gönlünün en ücra köşesinde Sen’i gizleyenler gel… Gel Ey Yâr! Sohbetine hasret olanlara, mescidlerde toplanıp Sen’i ananlara, hasretinle ney misâli inleyenlere gel… Gel ey Hirâ’nın duâsı, gel ey ümmetin rüyası…Sen iki cihan serveri, Sen âşıkların şemsi, kameri…. Gel Ey Yâr! Güneşe susamış kardelen misâli sert karları yarıp Sana kavuşmayı bekliyoruz. Aldırmıyoruz zorluklara, soğuğa ve Sen’i unutturmaya çalışan yıllara, yeniden doğuşun, Mi’rac’tan inişin gibi gel…. Gel Ey Yâr! Sen’in bir sözüne hasret kulaklar var. Sen’in sesinden başka her şeye âşina… Bir Sen’den mahrum kalmış, bir Sana hasret. Hani olur ya karanlık çöker, göz gözü görmez, daralırsın, bir sıkıntı gelir içine… Derken bir ışık görünür, bir huzur dolar gönlüne ve ona kavuşmak için can atarsın ya… İşte öyle bir hasret bizim içimizde Sana beslediğimiz. İçimizdeki karanlığa ışık misâli gel… Gel Ey Yâr! Asrın Ebu Cehil’lerini rahmetinle yenmeye, merhametinle sevmeye… Şeytanlaşan nefisleri dize getirmeye, Yusuf(A.S.) misâli “Ben Allah’tan korkarım!” nidâlarını canlandırmaya gel… Züleyha suretindeki dünyaya Yusuf(A.S) gibi duranlara gel… Gel Ey Yâr! Kerbelâ misâli, Yezidler tarafından susuz, aç bırakılıp, bebek, çocuk demeden haince kıyanlar gel… Ümmetin feryadına, Ahmet Yasin’in duâsına gel… Gel Ey Yâr! Zâlimin zulmünü silmeye, akan kanlara, göz yaşlarına dur demeye gel…Filistin’e, Gazze’ye, dünyaya gel… Kaldırıp gözlerdeki perdeyi hakkı hakikatı göstermeye, küllenen aşkı canlandırmaya gel… Gel Ey Sevgililer Sevgilisi! Ümmetin şemsi, kameri… İnsanlığa sevginle, sünnetlerinle ve âlemlere rahmet olan adınla gel… Yüreklere bir yudum seslenişinle gel… Gel Ey Âmine’nin gülü, Abdullah’ın yetimi… Mevlâna misâli aşk ile dönenlere, pervâne gibi aşk uğruna yananlara gel…. Dünya son perde demeden, gün batıdan doğmadan gel… Gel Ey Yâr! Gönülleri bir kılmaya, diri kılmaya ve kalplerdeki karanlığı nûra boğmaya gel… Gel Ey Yâr! Secdede dünyaya teşrifin, varlığınla kâinatı şereflendirişin gibi… Gel ey bülbülün bestesi, gülün goncası, ümmetin duâdaki güftesi, Mevlâ’nın noksansız sıfatı… Gel Ey Habib-i Kibriyâ, Gel Ey Gönüllere safâ…. Gel Ey Muhammed Mustafa(S.A.V.) gel!!...