Velilerden İbrahim b. Ethem k.s yaya olarak Allah’ın evi Kabe’yi ziyarete gidiyordu. Yolda atlı bir zatla karşılaştı. Adam:

-“Ey ihtiyar nereye gidiyorsun?” diye sordu. İbrahim b. Ethem k.s:

-“Allah’ın evini ziyarete gidiyorum.” dedi. Adam:

-Bir bineğin yok, o kadar yolu böyle nasıl gideceksin? Diye sordu. İbrahim b. Ethem:

-Benim bir çok bineğim vardır; onlara yoluma giderim, dedi. Adam:

-“Nedir onlar, hani neredeler? diye sorunca, Hazret şu cevabı verdi:

-Başıma bir sıkıntı gelince sabır bineğine binerim. Bir nimete kavuşunca şükür bineğine binerim. Bir musibetle karşılaşınca rıza bineğine binerim. Nefsim beni kötü bir şeye çağırınca, ömrümün kalan süresinin geçen süresinden daha az olduğunu düşünüp ondan vazgeçerim. Bunları duyan adam:

-Ey efendi, vallahi asıl binekli olan sensin, yaya kalan benim. Yürü, yolun açık olsun, dedi.


(Bursevî, Ruhu’l-Beyan, II, 157)