Esmâ Bintu Yezid (ra) anlatıyor: "Resûlullah (ass) (bir gün): "Size en hayırlınızı haber vereyim mi?" diye sordu. "Evet! Ey Allah'ın Resûlü!" dediler."Sizden o kimseler en hayırlıdır ki, onları görenler aziz ve celil olan Allah'ı hatırlarlar" buyurdular."

‘Görüldüğü zaman Allah'ın hatırlandığı kullardan maksat, va'zu nasihat etmeyi, sohbetlerinde uhrevî meseleleri ele almayı âdet edinmiş kimselerdir. Bunlar mâlâyâni (faydasız boş söz) mevzulara girmezler, dillerinden zikir düşmez, çokça ibadet ederler. Başkaları onları bu hal üzere görmeye âdeta şartlanmıştır, bu sebeple görür görmez Allah'ı hatırlarlar. Hadis-i şerif böyle kimseleri tebcil etmektedir.’Dünyayı hatırlatanlar, ahreti hatırlatanlar...Yeryüzündeki yaşamı, öte dünyanın tarlası görenler ve hayata kazık çakmışçasına bağlananlar.. Söz konusu tercihler, davranışlara ve konuşmalara yansıdığı gibi, çehrelerde de hemen izini gösterir. Ayette geçtiği üzere ‘Secde izi alınlarından belli olur.’ Çünkü o kimseler Rabb’in veçhi için yaşarlar. Dünyayı ahrete giden yolda geçici bir durak bilirler. Beyin ve yürekleri ahret azığı hazırlamanın meşguliyetiyle doludur. Fikirleri neyse zikirleri de odur, fiilleri de odur. ‘Sakın seni ahreti anmaktan alıkoymasınlar.’ Dünya meşgalesinin sarıp sarmaladığı insanlara gelince, önce zikirde gevşeme başlar. Allah’ı az zikretmeye başlarlar. Yapmadıklarını söyleyerek avunmaya çalışırlar. Değer dünyalarında ki erozyonun ve iç dünyalarında baş gösteren gerilemenin doğal bir sonucudur bu. Bu yolla ancak kendilerini kandırırlar.

Hz. Enes, Resûlullah (sav)'ın şöyle buyurduğunu anlatıyor: "Üç haslet vardır. Bunlar kimde varsa imanın tadını duyar: Allah ve Resûlünü bu ikisi dışında kalan her şeyden ve herkesten daha çok sevmek, bir kulu sırf Allah rızası için sevmek, Allah, imansızlıktan kurtarıp İslâm'ı nasib ettikten sonra tekrar küfre, inançsızlığa düşmekten, ateşe atılmaktan korktuğu gibi korkmak."

İmanın hakkını veren bu insanlar bir kudsi hadiste de şöyle resmediliyor; "Kulum, beni andığı ve dudakları benim için kımıldandığı an ben kulumla beraberim."Elbette ki Allah’ın her halükarda koruyup gözettiği, melekleriyle yanında bulunduğu insan, şeytan işi pisliklerden uzak olur, etrafına ışık saçar, iyi-doğru ve güzeli hatırlatır.

Hz.Peygamber şöyle buyurur; "Din sevgi ve buğz’dan başka bir şey değildir"

Allah’a, Resulüne ve müminlere karşı duyulan muhabbet, şeytan ve dostlarına yöneltilen kin ve öfkenin, elbette ki çehrelerde de, vücut dilinde de izi olacaktır.

Zeydu'l-Hayr (ra) anlatıyor: "Ey Allah’ın Resulü dedim, Allah'ın rızasını arzu eden kimselere ve Allah'ın rızasını arzu etmeyen kimselere Allah'ın koyduğu alâmet nedir, bana haber verin!" Cevaben: "Ey Zeyd sen nasıl sabahladın?" diye sordu. "Hayrı ve hayır ehlini seviyorum: Eğer hayır yapmaya muktedirsem yapmaya koşuyorum. Eğer yapamaz, kaçırırsam bu sebeple üzülüyorum ve onu yapmaya şevkim daha da artıyor! " dedim. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm: "İşte bu söylediklerin Allah'ın rızasını arayanlara Allah'ın koyduğu alamettir. Eğer Allah senin başka bir şey olmanı isteseydi, seni ona hazırlardı" buyurdular."

"Benim nazarımda en ziyade gıbta etmeye değer kimse şu evsafı taşıyan kimsedir: (Dünyevi yükü ve) hâli hafif, namazdan nasibi fazla, insanlar içinde (adem-i şöhretle) gizli kalmış ve kendisine (cemiyette) iltifat edilmemiş mümindir. Onun rızkı (zaruri ihtiyaçlarına) yetecek kadardı, o buna sabretti, ölümü de çabuk geldi, az miras bıraktı, kendisi için mâtem tutan kadın da az oldu."

Sehl İbnu Sa'd es-Sâidî radıyallahu anh anlatıyor: "(Bir gün) Resûlullah (sav)'a bir adam gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Bana öyle bir amel gösterin ki, ben onu yaptığım taktirde Allah beni sevsin, halk da beni sevsin" dedi. Resûlullah (sav): "Dünyaya rağbet gösterme, Allah seni sevsin, insanların elinde bulunanlara göz dikme ki onlar da seni sevsin!" buyurdular."

Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (sav) buyurdu ki: "Allah bir kulu sevdi mi, Cebrâil (as)'e şöyle seslenir: "Ben falanca kişiyi seviyorum, sen de sev!" Bunun üzerine semâda aynı şekilde nida edilir. Sonra, arz ehli arasına onun sevgisi indirilir. Bunu şu âyet ifade etmektedir: "İnanıp hayırlı iş işleyenleri Rahmân sevgili kılacaktır" (Meryem 96). "Allah bir kula buğz etti mi, Cibril (aleyhisselam)'e seslenir: Ben falancaya buğz ediyorum. Bu şekilde semâda nida edilir. Sonra, yeryüzüne onun hakkında buğz indirilir."

Alıntı...