Her þeyi yoktan var eden rabbimiz, ezeli takdiriyle insan için ruhlar aleminden Alem-i Bekaya (sonu olmayan ebedi aleme) doðru bir seyir çizgisi yaratmýþtýr.Bu dünya hayatý ezel ve ebedi arasýnda bir köprü yaparak, bu geçiþ köprüsünün en çetin,en zor kýsmýný da son nefes olarak belirlemiþtir.
Ýnsan dünya hayatýnýn noktalandýðý an, yani son nefes geçmiþin bir neticesi olduðu için ve baþlayacak ebedi hayatýn vasfýný belirlediði için hayati öneme sahiptir.
Kul için ezeli takdir ve kader hükmü kapalýdýr.Akýbetin,yani son nefesin nasýl cereyan edeceðini önceden bilmek mümkün deðildir.Bu nedenle akýbetin nasýl cereyan edeceðine dair bir fikir yürütebilmek için akýbet öncesi yaþanan hayata bakmak gerekir.
Meþhur bir deyiþ olan,Ýnsan nasýl yaþarsa öyle ölür sözü konuyu anlamamýzý kolaylaþtýracaktýr. Fakat biz, insanlarýn hayatýnda yalnýzca dýþ olan kýsmý görebildiðimiz için, birçok ayrýntýdan habersiziz. Bu sebeple kiþinin gerçekte nasýl yaþadýðýný ancak Rabbi ve kendisi bilir.
Akýbet, kulun hayrý yada þerri kendi isteði ve iradesiyle seçmesinin bir sonucu olarak iki þekilde olur: Eðer inanç ve yaþayýþ olarak hayýrlý yol tutulmuþsa, akýbet hüsn-ü hatime: güzel son ile neticelenir. Ýþte bu an, ebedi saadetin kapýsýnýn aralandýðý, cennet ve Cemalullah ile müþerref olmanýn müjdesinin alýndýðý sevinç anýdýr.
Fakat,eðer inanç ve yaþayýþ olarak batýl bir yol tutulmuþsa akýbet su- hatime: kötü son ile noktalanýr ki, bu an ebedi felaket kapýsýnýn açýldýðý, cehennem azabýnýn, edebi mahrumiyetinin hissedildiði andýr.
Sonsuz mutluluða ermek veya ebedi felakete düçar olmak gibi iki þekilde gerçekleþen akýbetin öncesinde yaptýðýmýz tercihlerin önemi çok büyüktür. Ebedi felaketin habercisi olan su-i hatimenin nelerden kaynaklandýðýný, bu felaketin sebeplerini araþtýrmamýz öðrenmemiz lazým. Bu bir anlamda kiþinin son nefesinden önce kendini hesaba çekmesi demek.
Cenab-ý Mevlamýz, insanýn neye muhtaç olduðunu yaratýcý olduðu için ezeli ilmiyle bildiðinden,onun huzur ve saadetini güvenceye alan emirler bildirmiþ ve yasaklar koymuþtur. Buna göre Rabbimizin her emri kurtuluþ yolunda bir merhale, her yasaðý felakete götüren bir adýmdýr.
Bu yasaklarý yani haramlarý iþleyerek Cenab-ý Mevlanýn çizdiði sýnýrý aþanlarýn manevi kalpleri safiyetini yitirir. Gittikçe kararan kalpler nurunu tamamen kaybedip zulmete boðulursa, Allah korusun, sonunda mühürlenir. Böyle bir kalbi sahibini elbette kötü akýbet beklemektedir.
Hiç kimse kalbinin dönmesinden, hak çizgiden uzaklaþmasýndan emin deðildir, olamaz da. Kalp sabit deðildir her an ters istikamete yönelmesi muhtemeldir. Bundan dolayýdýr ki Fahr-i Alem s.a.v. Efendimiz: Ey istediði tarafa kalpleri çeviren Rabbim, benim kalbimi senin dininde sabit kýl! devamlý dua etmiþtir. Ona sen mi korkuyorsun? diye sorulduðunda buyurmuþtur ki: Beni hangi þey emin kýlabilir? Halbuki kalp Allah Tealanýn iki kudret parmaðý arasýndadýr. Onu dilediði tarafa çevirir.
Kalbi, sýrat- ý müstakimde (dosdoðru yolda ) ve itminan derecesinde tutacak olan þey, sürekli ve ýsrarla Allah ý zikretmektedir. Ýnsan kötülüklerin kaynaðý nefsinin emrine girerse, insanlýk þerefini kaybederek hayvanlardan da aþaðý dereceye düþer. Böyle masiyet üzere ölenlerin son nefeslerinde su-i hatime ile imansýz olarak gitmelerinden korkulur
Kötü sonu hazýrlayan sebeplerden biri de hayýrlý amelleri terk etmek yada ertelemektir. Bu boþ þeylere kanmakla, olur. Bu hale düþmemek için þu hadis-i þerifi kendimize hayat felsefesi yapmalýyýz:
Beþ þeyden önce, beþ þeyi fýrsat ve ganimet bilin:
1. Ýhtiyarlýk gelmeden gençliði,
2. Hastalýk gelmeden saðlýðý,
3. Yoksulluk gelmeden zenginliði,
4. Meþguliyet gelmeden boþ zamaný,
5. Ölüm gelmeden hayatý.
Akýbetin kötü olmasýnýn en önemli sebebi, itikattaki bid at ile imanla birlikte kalpte yaþayabilen nifaktýr.
Bid at ve nifak ile olan amel Rabbü l-Aleminin katýnda makbul olmaz. Bu iki afet son nefeste üstün gelerek, hiç beklenmediði halde, Allah korusun, insanýn inkar üzere gitmesine sebep olur.
Bir diðer sebepte iman zayýflýðý ile dünya sevgisinin kalbi sarýp kuþatmasýdýr. Cenab-ý Hakkýn bakýp yokladýðý yer olan kalbimiz ilahi muhabbet için yaratýlmýþken, ona dünya sevgisi ve masiva girerse,sevgilerde çatýþma, samimiyette karýþýklýk olur. Bu kargaþa en çok insanýn son anýný etkiler. Ölüm sarhoþluðu anýnda, Allah korusun, kiþinin Hakktan yüz çevirmesine sebep olabilir.
Zira dünyayý ahiretten daha çok seven kiþinin ölümü,sevdiðinden ayrýlmak, sevmediðine gitmek demektir. Tabiidir ki bu isteksizlik, insaný ölüme ve ölümü yaratana düþmanlýk etmeye sürükler. Ýþte son nefeste bu hal kötü akýbet demektir.
Bu vahim duruma düþmemek için sevgilideki ikilikten, bir tür þirkten korunmalýyýz. Neyi seveceðimizi neden vazgeçeceðimizi iyi bilmemiz gerekir.
Bütün mesele Allaha ve ahirete yöneliþe zarar veren dünya sevgisini kalpten çýkarmaktýr. Çünkü dünya sevgisi hatalarýn baþý, bütün kötü huylarýn kaynaðý, þeytani aldanýþlarýn dayanak noktasýdýr.Her türlü bidat , nifak dünya sevgisi, iman zayýflýðý, hýrs, uzun emel, riya, gurur, kibir, haset, kin, düþmanlýk, gýybet ve kötü zan.
Bütün bunlarla mücadele etmek için Hak dostlarý Rabbani alimlerle yakýn irtibat içinde bulunmak gerekir.Onlarýn duasý bereketiyle ve verdikleri manevi reçeteleri tatbikle bu mücadele kolaylaþýr. Hele de hayat onlarýn rehberliðinde daima zikir halinde nefs itminana erer, o vakit ölüm bile güzelleþir.
Ýþte o zaman akýbet korkulu rüya olmaktan çýkar. Aþýk ve maþukun buluþmasýna döner. Mevlana Hazretlerinin tabiriyle Þeb-i Aruz (Düðün Gecesi ) olarak telakki edilir. Bu anda elde edenlere akýbet anýnda müjdeler gelir.
Rabbimiz, bu son anýn olacaðýný þöyle izah buyurur: Melekler, (takva sahiplerinin ) canlarýný hoþluk ve rahatlýk içinde alýrlar. Selam size, yaptýklarýnýza karþýlýk girin cennete derler derler. (Nahl,32)
Rabbimiz bizi güzel ameller yaparak hüsn-ü hatimeye eren salih kullardan eylesin.
Rabbimizin tevfik ve inayeti ile
Mübarek Erol