***
DIŞARDA
Points: 155.310, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


.:..Esir Arslan...:.
Bismillah
Günesin altin isiklari zaman zaman bulutlar arasindan süzülüp yerde siyah beyaz motifler olusturuyordu. Ara sira esen rüzgar zaten serin olan havayi daha da sogutuyordu. Esirler duvarin kenarina oturmuslar o kaybolup görünen isik parçalarindan nasibine ne düserse onunla isinmaya çalisiyorlardi.
Dondurucu bir gecenin sessizliginde daglarda ates yakip isinmaya çalisan çobanlari hatirlatiyorlardi her biri. Gözler hüzünden bugulu , esaretin derin izdirabi yüzlerdeki keder çizgilerinde yer yer kendini gösteriyordu. Birkaçi zorla tebessüm etmek istiyordu ama iyice dikkat eden bir kisi onlarin gözbebeklerinde izdirap dolu siste Moskof ‘ a duyulan kini ve öfkeyi kolaylikla okuyabilirdi.
Zoraki gülmeler örtemiyordu yürek acisini , kalp ve gönül yorgunlugunu , hürriyete hasretle çarpan gönüllerin eninli aglayislarini..
Iste bir subay hasret gözyaslarini içine akitan bu esirlerin önünden onlarin üzerine titrek koyu gölgesini düsürerek geçiriyordu. Esirlerin bazilari onu gördü bazilari da ani olarak kesilip görünen günes isigindaki degisiklikten dolayi kafalarini kaldirip farkina vardilar geçenin . Buna müteakip birden bire aralarinda bir kipirdanma oldu. Hepsi ayaga kalkti esirlerin .
Rus Çarinin dayisi Nikolo Nikoloviç’ti geçen... Bütün esirler ayaktaydi. Zoraki de olsa bir saygi göstergesi için ayaga kalkmislardi. Fakat esirlerden biri bugulu gözleriyle ufuklari seyrediyordu. Yüz çizgilerinden derin bir üzüntü içinde oldugu anlasiliyordu. Fakat o çizgileri yine bir tevekkül aydinligi örmüstü isik isik bu nurani çehrede. Kasvetli degildi bakislari.
Hüzünlü fakat hicran yüklüydü. Hilal gibi kavisli biraz gür kaslar kara geceleri kiskandiracak kadar siyahti. Sahin gibi sert fakat bu bakislar içinde bir sefkat ummani gizleyen kara gözler , kavisli ve heybetli bir burun , ne genis nede ince olan bir yüz , vakur bir çene onu ilk gören üzerinde sevgi ve saygi hisleri uyandiriyordu. Ihtiyar subayin bütün esirler içinde bu umursamadan oturan adam dikkatini çekti.
Geriye dönüp bir daha geçti esirler önünden. Fakat büyük bir derdi ruhunda tasidigi her halinden belli olan esirde hiçbir kimildanma yoktu. O hâlâ ufuklari seyrediyordu. Belkide ruhundaki idealin âti safaklarina panoramasini çiziyordu çileli bakislariyla. Esirdeki umursamazliga sasiran Nikoloviç tam onun hizasina gelince durdu ve tercüman vasitasiyla sordu : “ Niçin ayaga kalkmiyor , yoksa beni tanimiyor mu? “ esir gayet sakin cevap verdi : “ Hayir taniyorum. Ben bir islam alimiyim.
Bir müslüman ise kâfirin karsisinda hürmet için ayaga kalkmaz . onun için kalkmadim .” Nikoloviç öfkeden kipkirmizi olmustu. Ve hiddetle yanindakilere emretti : “ Derhal divan-i harbe verilsin. “ Diger esirler kosarak bu yigit kisinin yanina geldiler ve hemen özür dilemezse bu isin sonunun idam oldugunu söylediler.
Hatta birkaçi yalvardi Nikoloviç ‘ten özür dilemesi için. O ise zalimin zulmüne korkusuzca egilmeyecegini söyledi ve bu özür dileme tekliflerini reddetti. “ Bana ahirete gitmek için pasaport gerekiyordu. Eger öldürülürsem cana minnet. Idamim ahirette ki dostlarima kavusmak için bir vesilem olur “ dedi.
Esirler ne kadar ugrassalar da ikna edemediler onu. Havada bir ürpermemi oldu. Güneyden bir meltem rüzgarimi esti o an . Türk ilinden bir sicak hasret türküsü mü tasidi rüzgâr bu perisan ülkenin soguk ve kirli iklimine kimbilir.Karsi yamaçlarda ki agaçlar bile ürperir gibi titrestirdi dallarini...
Esir yerinden kalkti ve yanindaki arkadaslari ile beraber hazin bir günün hüzünlü iklimine dem tutan sessizlik içinde kogusa dogru yürüyüp gözden kayboldu. Fakat giderken içinde hiçbir korku belirtisi yoktu. Sadece daha da heybet almis çehresinde ayaga kalkmasi için yapilan cüretli teklife karsi beliren öfke çizgileri tam silinmemisti.
Fakat bunu tevekkülün tatli aydinligi eritip yavas yavas yok ediyordu iste. Kogusa girdiklerinde, günes , kanli gözyaslari akitir gibi gruba meyletmisti. Sanki o da üzülüyordu bu olaya. Isiklariysa ayni hüzne bulasmisçasina sisli ve griydi. Yoksa o Rabbani lambada insanlara altin hüzmelerini serpistirmemek için yemin mi etmisti nedir?....