*Dua etmek, Allaha ulaşabilmenin bir yoludur ve insanların tamamı duaya muhtaçtır. Bunun en hikmetli örnekleri ise, Kuranda bildirildiği üzere, tüm peygamberlerin her konuda Allaha yönelerek Ona dua etmeleridir. Peygamber Efendimiz (sav)in ve diğer tüm peygamberlerin dualarında, hem Allaha olan teslimiyetlerini, Allahı tek dost ve yardımcı olarak gördüklerini, hem de Rabbimizin şanını en güzel isimleri ile yücelttiklerini görmekteyiz.


Seslenmek, çağırmak istemek, yardım talep etmek” anlamlarına gelen dua, Kuran’a göre “kulun bütün benliğiyle Allah’a yönelmesi ve acizliğini kabul ederek yardım dilemesi” şeklinde tanımlanmaktadır.
İnsana şah damarından daha yakın olan (Kaf Suresi, 16), her şeyi bilen ve işiten Yüce Allah’a ulaşabilmek için güzel bir vesile olan dua, müminlerin her ortam ve şartta yerine getirdikleri sürekli bir ibadettir. Ancak bunu yaparken Yüce Allahın Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. (İnsan Suresi, 30) ayeti gereği, herşeyin Rabbimizin kontrolünde olduğunun ve Onun dilemesiyle gerçekleşeceğinin bilincinde hareket ederler. Yaptıkları fiilerin de duaları olduğunu bilen müminler yalnızca zorluk anlarında değil, her an Allahın varlığını ve gücünün büyüklüğünü hissederek dua ederler. Yüce Rabimizle olan bu yakın bağlarını ise yaşamlarının her anında korurlar.
Hiç kuşkusuz dua konusunda en samimi örnekleri peygamberlerin yaşamlarında görmek mümkündür. Rabbimizin tüm kutlu elçileri, herşeyin üzerinde hakim olanın yalnızca Allahın gücü olduğunu ve kavimlerini Hak yola çağırırken karşılaşabilecekleri zorlukları bilerek hareket etmişler; tebliğ sorumluluğunu tüm zorluklara ve baskılara rağmen eksiksizce yerine getirmişlerdir. Tüm yaşamları boyunca da Allaha olan tevekkülleri ile içli, katıksız, yakın ve samimi dualar ederek müminler için duanın en hikmetli örneklerini sergilemişlerdir. Kuranda peygamberlerin her şartta Allaha karşı korudukları içli yakınlıklarının müminlere örnek olduğu şöyle bildirilmiştir:
Andolsun sizin için, Allahı ve ahiret gününü umanlar ve Allahı çokça zikredenler için Allahın Resulünde güzel bir örnek vardır. (Ahzab Suresi, 21)

Hz. Muhammed (sav)in Duaları

Kuranda Şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin (Kalem Suresi, 4) ayetiyle tanıtılan Hz. Muhammed (sav), gecenin bir bölümünü dua, zikir ve ibadetle geçirerek tüm Müslümanlara hikmetli bir örnek teşkil etmiştir. Bir ayette Peygamber Efendimiz (sav)in bu üstün ahlakı şöyle bildirilmiştir:
Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da. Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin bunu sayamayacağınızı bildi, böylece tevbenizi kabul etti… (Müzemmil Suresi, 20)
Kuranda daha birçok ayette kutlu Peygamberimiz (sav)in duaları bildirilmiştir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)in dualarında Allahı sıfatları ile birlikte anmanın en güzel örnekleri görülmektedir. Bu ayetlerden biri şöyledir:
De ki: Ey mülkün sahibi Allahım, dilediğine mülkü verirsin ve dilediğinden mülkü çekip-alırsın, dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; hayır Senin elindedir. Gerçekten Sen, herşeye güç yetirensin. (Al-i İmran Suresi, 26)
Tüm peygamberler gibi Hz. Muhammed (sav) de gönderildiği kavmin ileri gelenleri tarafından tehdit edilmiş ve zaman zaman şeytanın olumsuz telkinleri ile karşı karşıya kalmıştır. Böyle durumlarda Peygamber Efendimiz (sav)in Allaha, üzerindeki sıkıntıyı kaldırması için şöyle dua ettiği bildirilmiştir:
Ve de ki: Rabbim şeytanın kışkırtmalarından Sana sığınırım. Ve onların benim yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım Rabbim. (Müminun Suresi, 97-98)
Müminun Suresinin son ayetinde Peygamberimiz (sav)in bir duası ise şöyle bildirilir:
Ve de ki: Rabbim bağışla ve merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın. (Müminun Suresi, 118)
Rivayetlerde de, Peygamber Efendimiz (sav)in Rabbimize kendisine güzel bir ahlak ve iyi bir huy vermesi için dua ettiği belirtilmektedir:

Allahım! Yaratılışımı ve ahlakımı güzelleştir. İlahi! Beni ahlakın kötülerinden uzaklaştır. (Tırmizi, İmam Ahmed ve Hakimden; Huccetül İslam İmam Gazali, İhyau Ulumid-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s 789)

Hz. Nuhun Duaları


Yıllar boyunca örnek bir kararlılıkla kavmini tevhid dinine çağıran Hz. Nuhun sabrı, Kuranda övgü ile bildirilmektedir. Hz. Nuh, kendisine ve yanındaki müminlere düşmanlık gösteren kavmine karşı kararlılıkla mücadele etmiştir. Hz. Nuhun içinde bulunduğu her türlü durumda Allaha yönelmesi, Onun yardımını umarak samimiyetle dua etmesi ise müminler için büyük bir örnektir. Hz. Nuh içinde bulunduğu durumu Allaha bildirmiş ve şöyle dua etmiştir:
Sonunda Rabbine dua etti: Gerçekten ben, yenik düşmüş durumdayım. Artık Sen (bu kafir toplumdan) intikam al. (Kamer Suresi, 10)
Başka bir surede ise Hz. Nuhun Allaha duası şu şekilde bildirilmektedir:
Nuh: Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma. dedi. Çünkü Sen onları bırakacak olursan, Senin kullarını şaşırtıp-saptırırlar ve onlar, kötülükte sınırı aşan (facirden) kafirden başkasını doğurmazlar. (Nuh Suresi, 26-27)
Rabbim, beni, annemi, babamı, mümin olarak evime gireni, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlere yıkımdan başkasını arttırma. (Nuh Suresi, 28)
Kuranda bildirildiği üzere Yüce Allah, Hz. Nuhun bu duasını kabul etmiş ve ileride gerçekleşecek olan tufana hazırlık yapmasını emretmiştir. Hz. Nuh, yakında herhangi bir deniz veya göl olmamasına rağmen Allahın emri üzerine büyük bir gemi yapmaya başlamıştır. Geminin yapımı sırasında ise kavmi kendisi ile alay etmeye devam etmiştir. Zamanı geldiğinde ise Allahın vaadi gerçekleşmiş ve tufan felaketi meydana gelmiştir.


Hz. İbrahimin Duaları


Günümüzde milyonlarca insanın Hac görevini yerine getirmek için ziyaret ettiği Kabeyi inşa eden Hz. İbrahimin, Kuranda, tek başına bir ümmet olduğu bildirilmektedir. O ve oğlu Hz. İsmail, bundan binlerce yıl önce, Yüce Allahın vahyi doğrultusunda insanların toplanacakları ve Onu zikredecekleri, yılın belirli zamanlarında oraya Hacca gelecekleri bir ev inşa etmişlerdir. Bu evin Kurandaki adı Kabedir. Kuranda, Hz. İbrahimin ve Hz. İsmailin bunu bir ibadet olarak yaptıkları ve sonrasında şöyle dua ettikleri bildirilmiştir:
İbrahim, İsmaille birlikte Evin (Kabenin) sütunlarını yükselttiğinde (ikisi şöyle dua etmişti): Rabbimiz bizden (bunu) kabul et. Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin. (Bakara Suresi, 127)
Bugün milyonlarca insanın ziyaret ettiği Mescid-i Harama, diğer adıyla Kabeye ilk yerleşen Hz. İbrahimin, bir başka Kuran ayetinde oğulları İsmail, İshak ve tüm müminler için şu şekilde dua ettiği bildirilmektedir:
Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalblerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler. Rabbimiz, şüphesiz Sen, bizim saklı tuttuklarımızı da, açığa vurduklarımızı da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allaha gizli kalmaz. Hamd, Allaha aittir ki, O, bana ihtiyarlığa rağmen İsmaili ve İshakı armağan etti. Şüphesiz Rabbim, gerçekten duayı işitendir. Rabbim, beni namazı(nda) sürekli kıl, soyumdan olanları da. Rabbimiz, duamı kabul buyur. Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni, anne-babamı ve müminleri bağışla. (İbrahim Suresi, 37-41) Görüldüğü gibi Hz. İbrahim, dualarında hem Allahın sıfatlarını saymakta, hem de Ona şükretmektedir. Allahtan istediği şeyler de, kendisini Ona yakınlaştıracak, ahirette bağışlanmasına vesile olacak isteklerdir. .