Bir iki damla dök!....




Fakir bir adam çölde gidiyordu.
İki gündür aç, susuzdu.
Bütün kuvvet ve tahammülünü seferber etmişti.
Elinde olmayarak gözlerinden yaşlar dökülüyordu.
İSYAN ve ÜMİTSİZLİK yaşları değildi bunlar!...
Gözden bâzı yaşlar gelir ki bunun sebebi bilinmez.
Bu yaşlar çok kıymetlidir.
Göz yaşları vardır KORKUDAN gelir.
Göz yaşları vardır HAŞYETTEN gelir.
Gözyaşları vardır ACIDAN gelir.
Gözyaşları vardır NEDAMETTEN gelir.
Gözyaşları vardır YAPTIĞI HATADAN gelir.
Gözyaşları vardır HASSASİYETTEN gelir.
Gözyaşları vardır fazilet ve âli his, VATAN, DİN sevgisinden gelir.
Gözyaşları vardır FEDAKÂRLIK, ADALET, KAHRAMANLIK hislerinden doğar.
Gözyaşları vardır MÂNEVİ ZEVKTEN gelir.
Gözyaşları vardır SEVİNÇTEN gelir.
Gözyaşları vardır AYRILIKTAN gelir.
Gözyaşları vardır GARİPLİKTEN gelir.
Gözyaşları vardır cesedî IZDIRAB ve İŞKENCEDEN, ZULÛMDEN gelir.
Gözyaşları vardır KAHKAHADAN gelir. ŞEYTANÎDİR.
Gözyaşları vardır, HAKK’ın nimetine karşı duyulan ŞÜKRÜ YAPABAMAMAK ÜZÜNTÜSÜNDEN gelir.
Gözyaşları vardır, SEBEBİ BİLİNMEZ, SESSİZ DÖKÜLÜR.
BUNLAR HAKK KATINDA İNCİDEN KIYMETLİDİR.
Gözyaşları vardır FELÂKETTEN gelir.
Gözyaşları vardır HAKK ile kul arasındaki SIRR’dan gelir.
Bu gözyaşını ALLAH:
“BEN YERE DÖKTÜRMEM, YERİ MAHVEDERİM!...” buyuruyor.
Bir Hadis-i Kudsî’ de...

Yolcumuz altı gün daha yürüdü.
Takatı kesildi yürüyemez oldu.
Birde baktı ki bir ölü hayvan var yolun kenarında...
Yanaştı ölü bir koyun...
Fakat kokmamış...
Ölü hayvan eti yemek haramdır.
Biliyordu bunu....
Aklına bu durumda kendine mübah olacağına da şer’ an müsaade olacağını da biliyordu...
Amma şöyle düşündü:
“HAKK, bu durumda Şer’an müsaade etti amma.
Ben HAKK’ tan utanırım!
Bunu yediğim takdirde ölmeyeceğim güya...
Hayır benim Ruhum HAKK’ın emrindendir.
Ben, lokma için HAKK’ın Esmâlarına mâkes olan Ruhu kirletmem! HAKK’ tan utanırım!” diye mülâhaza etti.

Ve ellerini, utanarak göz yaşlarıyla birlikte kaldırdı.
“Ya İlâhi!..
Sen her şeye KADİR’ sin.
Benim ruhumu uykuda al!
Sana kavuşayım.
Eğer bu arzum bir hata olursa, Nezd-i İzzetinde onun için beni cehenneme at!
Hatam kadar azabımı çekmeğe razıyım...
Beni bu dünyada senin haram kıldıklarına yanaşmaktan hıfzet!” dedi ve çöktü uyudu...

Biraz sonra sanki biri kendisini dürttü.
Uyandı.
Baktı ki önünde bir sofra yemek.
Buz gibi SU...

Şaşırdı.
Elini uzatmadı...
Birden uzaktan Nûranî bir şahsın geldiğini gördü.
Zât yanaştı :
“Ye oğlum dedi. Ben HIZIR’ım. Sana HAKK’ın selamı var. Bu yemek senin” dedi.
Ve HIZIR kayboldu.

Şimdi DÜŞÜN!
Kendi kendine HÜKÜM VER.
Biraz da, bu kadar çeşitli göz yaşlarından hangisini beğenirsen ondan BİR İKİ DAMLA DÖK!..


alıntı