2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Hastane İçinde Gül Serinliği

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 18.904, Level: 87
    Points: 18.904, Level: 87
    Level completed: 11%,
    Points required for next Level: 446
    Level completed: 11%, Points required for next Level: 446
    Overall activity: 7,0%
    Overall activity: 7,0%
    Achievements
    yagmurdamlasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Sitemizin Ninesi
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Mesajlar
    2.304
    Points
    18.904
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    19

    Standart Hastane İçinde Gül Serinliği


    Her nereye varsak, her nereden geçsek hayatın bir nehir gibi aktığını ve insanın da onun içinde sürüklenip gittiğini görürüz. Hangi mekana varsak boş değil. Caddeler, okullar, camiler, hastaneler, hapishaneler… İnsan, her yerde insan.
    Kimilerinin yolu arada bir düşer, kimilerinin ömrü orada geçer. Günün, hatta gecenin her saatinde hareketliliğin bütün hızıyla devam ettiği mekânlar… Kapısından ilk girildiğinde derin bir uğultunun kulaklara dolduğu, ilaç kokularının genizleri yaktığı hastane koridorları… O koridorlarda koşuşturan hasta yakınları, doktorlar ve banklar üzerinde yüreğindeki bin bir duygunun, düşüncenin yüzlerine yansıdığı tedirgin, çaresiz, telaşlı, meraklı, ümitli insanlar… Hastane odalarının her birinde “Şâfî” ismine sığınıp, sebepler dahilinde şifa bekleyen hastalar.
    Bir vesile ile ne zaman yolumuz düşse karşılaştığımız hep aynı manzaradır. Gerek hasta olarak, gerekse hasta yakını ve yardımcısı olarak uğradığımız o mekanların da kendi hal diliyle hem hastalara hem de sağlara söylediği çok şeyler olsa gerek. Birçok hastane koridorunun duvarında asılı duran, yedi cihana hükmetmiş bir hükümdarın dilinden dökülmüş olması sebebiyle daha da bir anlam kazanan şu mısralar bizlere sağlığın en önemli varlık, servet ve saadet olduğunu anlatır:
    “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
    Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”
    Hastanın halini bilmeli sağlar
    Biz insanlar elimizde bulunan birçok güzelliğin, varlığın, değerin farkında olamayız çoğu zaman. Ne zaman ki o var olan elden uçar gider, o zaman arkasından ya şaşkınlık ya da büyük bir pişmanlıkla bakakalırız. Bu durum sadece sağlık, varlık ve zaman için değil; yanı başımızda bulunan, elimizden ve yüreğimizden tutan ana baba, kardeş ve dostlar için de geçerlidir. Alışılmış yaşamak yerine farkında olarak, dokunarak, hissederek, dolu dolu yaşamak -kaybedişler kaçınılmaz olsa bile- en azından içimizde pişmanlığın sızısını ve dilimizde keşkelerin acısını bırakmayacaktır.
    İçinde bulunduğumuz halin her daim devam edeceği ve herkesin de bizim durumumuz içinde olduğu gafleti, bir gün hiç de öyle olmadığı gerçeğiyle yüzümüzde bir kırbaç gibi şakladığında büyük bir şaşkınlıkla bir rüyadan uyanır gibi bizi uyarır. Çoğu zaman da iş işten geçmiş olur artık.
    “Tok olan cümle cihanı tok sanır, aç olan âlemde ekmek yok sanır.” bercestesi kendinden başkalarının durumundan bîhaber olmanın ne güzel ifadesidir. Herkesi kendisi gibi olduğunu sanmanın bir yanılgı hatta hata olduğunu bildirmek içindir ki bizlere: “Hastaneleri, hapishaneleri, kabirleri sık sık ziyaret ediniz.” emredilmiştir. Zira bu, ibret alma ve kıymet bilme makamında uyulması gereken en önemli düstur olarak karşımıza çıkmaktadır.
    ‘Ölüm bize ne yakın’
    Her nereye varsak, her nereden geçsek hayatın bir nehir gibi aktığını ve insanın da onun içinde sürüklenip gittiğini görürüz. Hangi mekana varsak boş değil. Caddeler, okullar, camiler, hastaneler, hapishaneler… İnsan, her yerde insan.
    Şimdi hasta yatağında pencereden uzaklara bakıp duran biri… Gözleri geçmişteki sağlıklı günlerinde. O güzel günlerde yapmak isteyip yapamadıklarının pişmanlığı ile sağlığına kavuştuğu anda yapacaklarının hayalini kurmakta. Bir diğeri evinin tenha odasının sessizliği içinde. Her ikisinin de gözleri kapıda, dışarıdan içeriye bir güneş gibi doğacak âşina bir yüz bekleyişinde.
    Çoğu zaman içinin derinliklerindeki seslere kulak veren hastalar, güzellikten başka bir şey düşünmezler mutlaka. Hastalığın ilk hatırlattığı gerçek ölümdür çünkü. Ve hastaların sağlardan daha yoğun yaşadığı bir duygudur bu. En yakınında bir oda arkadaşı gibidir. Bir bakışlık, bir nefeslik mesafededir. Hele hastane odasındaki bir hasta için hemen her gün duyulan bir ilân gibidir. Ya yanında yatan bir hastanın yüzüne bir çarşafın örtülmesiyle ya da bir ambulansın siren sesinin koridorlarda yankılayarak odalara dolmasıyla birlikte hissedilir. Her an ölümü düşünenlerin içinden kötü duyguların, düşüncelerin geçmesi hiç mümkün müdür? Hastalıkla birlikte o duygudur ki, ruha verdiği her bir ürpertişte bütün olumsuz düşünceleri yıkar, temizler.
    Hazan rüzgârıyla uçan yapraklar
    Seven, sevdiğine bir vesile ile kendini hatırlatır. Dert, musibet de seven tarafından sevilene gönderilmiş bir hediyedir aslında. Çünkü, sevildiğini ve hatırlayanı unutmaması gerektiğini idrak ettirir. Bundan dolayıdır ki, O’ndan gelen her ne olursa olsun, şikayet değil teşekkür gerektirir.
    İnsanın sürekli sıhhat ve afiyet içinde bulunması gaflet perdesini kalınlaştırır. Bütün yönünü dünyaya çevirip, ukbayı unutmasına sebep olur. Oysa hastalık ve musibetler insana güçsüz, aciz ve muhtaç bir varlık olduğunu hatırlatarak, gurur ve kibir dağlarını yerle bir eder.
    Her ne kadar dayanılmaz olsa da sancılar, sargı tutmasa da yaralar, bilir ki derde giriftar olan büyük elemler ve dertler, büyük olanlara verilmiştir öncelikle. Sabır timsali Hz. Eyyüb’ü düşünür ve haline şükreder. Hastalığın aslında bir lütuf olduğunu ve kusurları bir sabun gibi temizleyip, günahları hazan rüzgârına tutulmuş bir ağacın yaprakları gibi döktüğünü; hastalıkla geçen her dakikasının ibadet değerinde olduğunu ümit ederek, “kahrın da hoş, lütfun da hoş” teslimiyetiyle, O’ndan gelen her ne olursa tebessümle karşılar.
    Musibetler karşısında insanın aciz bir varlık olduğunun idrakine varmayıp, âsi bir tavır sergilemesinin de bir faydası yoktur sonuçta. Yaşadığı sürece hiçbir derde, hastalığa düşmeyenler kendini sorgulamalı aslında. Hastalığın da bir nimet olduğunu bilenler, kimden geldiğini idrak edenlerdir ki, işte bu müjde gibi nidaya kulak verip, her nimete olduğu gibi hastalık ve musibetler karşısında da şükrederler:
    “İzzetim ve celâlim hakkı için, mağfiret etmek istediğim hiç kimseyi, bedenine bir hastalık, rızkına bir darlık vererek boynundaki günahlarından temizlemeden dünyadan çıkarmayacağım.”
    Böylesi yürek titreten bir muştu karşısında hangi akıl sahibi sitemkâr olabilir ki…
    ‘Bir hastaya vardın ise…’
    Hiç tanımadığınız bir insan, eliniz sargılı veya kolunuz serumlu diye, size yaklaşıp geçmiş olsun dileğinde bulunuyor. Şaşırıyorsunuz. İçinizde tarifsiz bir bahçe çiçeklerle donanıyor. Acılarınız hafifliyor birden. Acaba bir yerlerden tanıyor muydum diye de bir an hafızanızı yokluyorsunuz. Hayır, tanıdığız biri değil… İlk defa karşılaşıyorsunuz ve anlıyorsunuz ki o kişi, insan olmanın gereklerinden birini yerine getiriyor.
    Sizi saadet denizlerinde yüzdüren bu güzel davranışla birlikte yüreğinizdeki bulutlar dağılıyor, gün ışıyor. Neden aynı davranış içinde ben de bulunmayayım diyerek dersinizi ezberliyorsunuz. Hastane odasında yatarken kapıdan giren biri vardı ya… Onu da tanımıyordun sen. Kucağındaki gül demetlerinden her bir tanesini çekip odanıza ve diğer odalara bırakıp geçerken, bakışlarını oradakilerin hepsinin gözlerine değdirip “acil şifalar” temennisiyle koridorda kaybolmuştu. Odanıza bırakılan bir tek gül dalıyla ve tanımadığınız o kişinin içten, sıcak tebessümüyle birlikte aklından neler geçmişti? Neler düşünmüştün?
    Ağrılarınızın, sancılarınızın, ümitlerinizin üzerine serilmişti her gül yaprağı. Bir güzel serinlik kaplamıştı dört yanı. Ve sen o gün karar vermiştin ya, en az ayda bir bu hastaneye gelerek elindeki çiçeklerle serinlik bırakacaktın odalara. Sağlığının bir şükrü olarak, oradaki insanları ziyaret edecektin.
    “Bir hastaya vardın ise bir yudum su verdin ise
    Yarın anda karşı gele Hak şarabı içmiş gibi.”
    diyen Yunus’un sözleri senin de dudaklarından düşmüyordu. Unuttun mu yoksa? Hani sana yapılan bir güzellikten duyduğun mutluluğu sen de başkalarından esirgemeyecektin. Unuttun mu?
    Yuvasız Kuşa Bile Dal Verip Yuva Kurduran Rabbim...Hakkımızda En Hayırlısı Neyse Bizlere de Onu Nasip Eyle. AMİN..


  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Hastane İçinde Gül Serinliği

    Güzel paylaşımın için teşekkürler kardeşim, ALLAH c.c razı olsun.

    Dua ile...
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. Hastane enfeksiyonları
    By SiLa in forum Hastalık Türleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 14.12.09, 06:15
  2. Hastane giriş çikışları
    By BaRLa in forum komik olaylar,ve fıkralar
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 18.07.09, 16:07
  3. Hastane
    By SiLa in forum Sağlık Ödev
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 19.10.08, 15:21
  4. Hastane bilgi sistemleri donanım alt yapısı
    By SiLa in forum Arkeoloji Ödev
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 13.10.08, 10:44
  5. Tarikat Hastane Mürsid Doktor Zikir Eczanedir
    By Konyevi Nisa in forum Sadat'ın Sohbetleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 15.06.08, 11:10

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •