11. Mahmud İncir Fag’nevi (k.s.)
Hâce Arif Rivgirî (k.s.) Hazretlerinin eshabının efdali ve halifelerinin en büyüğü olup, en yakın sırdaşı idi.
Orta boylu olup çok güzel bir sureti vardı.
Buhâra'ya üç fersah mesâfede bulunan Fagne isimli kasabada doğmuş ve Emkeng isimli beldeyi kendisine vatan edinmiş, maîşetlerinin temini için ticaretle (mimarlıka) iştigal etmişlerdir.
Birçok âlim yetiştirdi. Binlerce kimsenin, dalâletten hidâyete, doğru yola ve seâdete kavuşmasına vesile oldu. Yetiştirdiği âlimlerin en büyüğü ve kendisinden sonra Halîfesi Hâce Ali Ramîtinî Hazretleridir.
Hocası Arif Rivgirî'den icâzet alıp, insanları doğru yola irşad ile va-zifelendirilince, vaktin icabı sesli zikre başladı. Sesli zikre başlaması, hocası Hâce Arif Rîvgirî'nin vefât hastalığı sırasında, Rîvgir tepesi üze-rinde olmuştur. Hâce Arif Hazretleri bunu duyunca : "Şimdi vaktidir" buyurmuşlar ve bu hali kabul etmişlerdir. Hâce Arif Rîvgirî'nin vefâtından sonra, Kale Kapısı önündeki mescidde sesli zikre devâm eyledi. Zikr-i cehrî Muhammed Bahâü'd-dîn Şah Nakşibend (k.s.) Hazretlerine kadar devam etti.
UYUYANLAR UYANSIN
Bir gün yakınları ile saâdet meclislerinde zikr-i cehrî ile iştigal eder-ken, Buhâra'nın büyük âlimlerinden Hâfızü'd-dîn Hazretleri:
—"Tarîkatınız zikr-i hafî üzerine te'sis edilmişken sizin cehren zikre muhabbet göstermenizin sebebi nedir?" diye sorduklarında :
—"Uyuyanlar uyansın, gafiller işitsin ve hak yoluna, şerîat ve tarîkat hedeflerine doğru yürüsünler diye" buyurmuşlardır. Bu cevap üzerine Hâfizü'd-dîn Hazretleri:
—"Niyetiniz dürüsttür ve bu hal size helâldir." cevabını vermişlerdir.
Hâfızü'd-dîn Hazretleri hakîkatin mecâzdan ayrılma hudûdunun olması için, sesli zikrin sınırını (şartını) rica etti. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
—"Sesli zikri ancak, dili yalandan ve gıybetten, boğazı, midesi haram ve şüpheliden temiz, kalbi riyâdan ve gösterişten uzak, sırrı Rabbinden başka her şeye teveccühden münezzeh olan yapabilir." buyurdu.
MERD OL
Büyük âlim Ali Ramîtinî anlatır:
Hâce Mahmud İncir Fagnevî (k.s.) zamanında dervişlerden biri Hızır' aleyhisselamı gördü ve sordu:
—"Bu zamanda eteğine yapışılacak, doğruluk caddesi üzerinde sâbit mürşid kimdir?" Hızır (A.S.) cevap verdi:
—"Hâce Mahmud İncir Fagnevî"dir.
Yine bir gün Hâce Ali, Hâce Mahmud'un bağlıları ile Ramitin'de zi-kirle meşgulken başı üstünden bir ak kuş geçiyor ve açık bir dille:
—"Yâ Ali! Erkekliği elden bırakma, merd ol" diyor. Kuşun gagasın-dan dökülen bu açık kelimeler, halkada bulunanlara öylesine dokunuyor ki, kendilerinden geçiyorlar. Akılları başlarına gelince soruyorlar:
— "Bu ne haldir?" Şu cevabı alıyorlar:
—"O kuş Hâce Mahmud Hazretleridir. Hazreti Allah O'na öyle bir keramet vermiştir ki, Mûsa Peygamber ile nice kelime söyleştiği makamda O'nu uçurur. Şimdi Hâce Evliyâ-i Kebîr'in halifesi Hâce Dıhkan ölüm halinde bulunduğu için kendisine ziyarete ve hatırını sormaya gidiyor. Çünkü o, Allahü Teâlâ'dan son nefeste, kendisine yardımcı olması için ev-liyâsından birini göndermesini istemişti. Hâce Mahmûd, bu sebeble onun yanına gidiyor." buyurdu.
Büyüklerden Hâce Dıhkan ölüm yatağında dua etmiş:
— Ya Rabbi! dünyadan ayrılmak üzereyim. Bana öz dostlarından bi-rini gönder de bu korkunç geçitte elimden tutsun, bana medet etsin.
Biraz sonra kapı açılıyor ve Muhmud İncir Fagnevî Hazretleri görü-nüyor.
— Geldim sana medet etmeye, diyor.
Hâce Hazretleri Hicret-i Celile-i Nebeviyye'nin 715 (M.1315) veya 717 senesinde irtihal buyurmuşlardır. (Kuddise Sirruhu)
Hâce Mahmud İncir Fagnevî (k.s.) Hazretlerinin
Varisi:
HÂCE ALİ RAMÎTİNÎ (k.s.),
Halifeleri:
Hâce Emir Hüseyin Vapekî, Hâce Emir Bilal Hüseyin Vapekî.