Sayfa 7/8 İlkİlk ... 5678 SonSon
72 sonuçtan 61 ile 70 arası

Konu: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

  1. #61
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Ölüler Dirilerin Sövmesinden Eziyet Görürler

    Deylemi Âişe (Radıyallahû anhâ)'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu
    «Ölü, evinde hoşlanmadığı şeyden kabrinde de hoşlanmaz.»

    Kurtubi dedi: Mümkündür ki; Allah, dirilerin söylediklerini ve yaptıklarını bir duygu ve iletici bir melek vasıtasiyle ölülere bildirsin. Melek olmasa da Allah bir alâmet bir delil ve başka istediği bir şeyi vasıta kılar. Bunun için kötü konuşmaktan nehyedilmiştir.

    Yine Kurtubi Mümkündür ki hadisten kasıt:
    Ölünün başına gelen günahları temizlemek için meleğin şiddet
    ve sertlik kullanması, olsun.

    Buhari, Âişe (Radıyallahû anhâ)'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    «Ölülere sövmeyiniz. Çünkü onlar yaptıklarına kavuşmuşlardır.»

    Nesâi, Safiyye binti Şeybe (Radıyallahû anhâ)'dan rivayet
    ettiğine göre:Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) 'in yanında bir ölü kötülükle anıldı. Buyurdu ki, «ölülerinizi hayırdan başka bir şeyle anmayın.»

    Ebû Davud, Tirmizi, İbn-i Ebi Dünya ibn-i Ömer (Radıyallahû anhüma)'dan rivayet ettiklerine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
    «Ölülerinizin iyiliklerini zikredin. Kötülüklerinden yüz çevirin.»

    İbn-i Ebi Dünya, Âişe (Radıyallahû anhâ)'dan rivayet ettiğine göre:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) 'dan işittim ki diyor:
    «Ölülerinizi ancak hayırla anın... Çünkü onlar eğer Cennetlik ise günahkâr olursunuz. Eğer Cehennemlik iseler o onlara yeter.» [1]



    [1] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 495-496.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #62
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Ölü Üzerine Ağlamakla Eziyet Görür

    Buhari ve Müslim, Âişe (Radıyallahû anhâ)'dan rivayet ettiklerine göre; Âişe demiş ki:
    İbn-i Ömer, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'den, «Ölü dirinin ağlamasiyle azap görür.» diye rivayet ediyor.
    Halbuki îbn-i Ömer yanılıyor. Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ancak şunu dedi:
    «Ölünün akrabaları ona ağlarlar, o da günahlarından dolayı azap görür.»

    îbn-i Sa'd, Yûsuf bin Mahik'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    İbn-i Ömer'i, Rafi' bin Hudeyc'in cenazesinde gördüm. Dedi ki
    «Ölü, dirinin ona ağlamasiyle azap görür.» İbn-i Abbâs da ona cevaben:
    «Ölü, dirinin ona ağlamasiyle azap görmez,» dedi.
    Halbuki ölünün, dirinin ağlamasiyle azap gördüğüne dair hadisi Ebû Bekir es-Sıddık (Radıyallahû anh)'dan da rivayet edilmiştir.; Ebû Ya'la ondan şöyle rivayet etmiştir:
    Birinin ona ağlamasiyle, ölünün üzerine sıcak kaynar su dökülür.

    Hz. Ömer'den de: «Ölü için bağırıp ağlamakla ölü kabrinde eza görür.» diye rivayet edilmiştir.
    Kabir Âlemi:

    Buhari, Enes, îmran bin Hu'sayn, ibn-i Hibban'ın «Sahıhi»nde; Semûre bin Cündüp, Taberâni»nin «Kebir»inde; Ebû Hüreyre, Ebû Ya'la'nın hadislerinde; Muğire bin Şu'be ibn-i Mende'nin hadisleri içinde bunu rivayet ettikleri yazılıdır.

    Bu konuda âlimler bir kaç görüştedirler.

    Birincisi
    Hadisler mutlak olarak zahirine göre yorumlanır. Bu Ömer bin Hattap ve oğlu (Radıyallahû anhüma) 'nın görüşüdür.

    İkincisi:
    Mutlak olarak değildir. (Yani her zaman bu öyle değildir. Yalnız bazı kişiler azap görür.)

    Üçüncü
    görüş:
    Onların ağlamasiyle azap götür, mealindeki cümlenin (ba) si, hâl içindir. Sebep için değildir. Yani ölü onların ağladığını hâl ve zamanda azap görür. Bu azabın sebebi onun günahlarıdır. Yanındakilerin ağlaması değildir.

    Dördüncüsü
    : Beyân edilen bu azap kâfirlere hastır. Bu iki görüş Âişe (Radıyallahû anhâ)'den mervidirler.

    Beşincisi:
    Hadisde bey'an edilen bu azap, ağlamak ve bağırma'nın kendi adeti olan kişilere hastır. Buhari bu görüştedir.

    Altıncısı:
    Bu azap, öldükten sonra kendisine ağlamayı tavsiye edenler içindir. Nasıl ki birisi demiş:
    «Öldüğüm zaman lâyık olduğum şekilde bana ağla ve ceplerini yırt ey mabedin kızı»

    Yedincisi:
    Ağlanılacağını bilip de ağlamamayı tavsiye etmeyenler içindir. Çünkü bu durumda ağlamamaya tavsiye etmek vaciptir.

    Sekizincisi
    : Azap görmek, ağlamaktan değil de, onlara söylenen tavsiflerdendir. Bu tavsifler onlara azap verir. Meselâ: —Ey kadınları dul, çocukları yetim, evleri virane bırakan gibi Çünkü böyle tavsifler câhiliyet adetlerinden idi.

    Dokuzuncusu:
    Bu azaptan kasıt, meleklerin, ölünün akrabalarının ona ağlayıp iyi tavsiflerle bağırmalarından dolayı o ölüyü kınamalarıdır. Çünkü Tirmizi, Hakim, ibn-i Mâce, merfuan rivayet ettiklerine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur:
    «İnsanlar öldüğü zaman ona ağlayanlar kalkıp, «Ey dayanağımız, ey varlığımız, vb.» şeylerle bağırınca melekler onu toklayıp;
    böyle mi idin, diye çıkışırlar.

    Taberani, ibn-i Ömer (Radıyallahû anhüma) 'dan rivayet ettiğine! göre, şöyle demiştir:
    Abdullah bin Revana bayıldı. Bağırma sesleri yükseldi. Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) yanma girdi. O zaman ayılmıştı Dedi ki:
    — Yâ Resûlullah! Kendimden geçtim. Kadınlar 'Ey yüce! ey kahraman.' diye bağırmaya başladılar. Bir melek önümde durdu, elinde jop,
    «Sen onların dediği gibi misin? dedi. Ben «Hayır» dedim. Eğer «Evet» deseydim. O jop ile bana vuracaktı.

    Hâkim Numan'dan sahih görüp rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    Abdullah bin Revâha bayıldı. Kızkardeşi Amrete, bağırmaya başladı. Kardeş! kardeş! diye bağırıyordu. Ayıldığında kardeşine dedi ki:
    Bir şey söylediğin zaman her seferinde, melek sorardı: «Sen böylemisin?»

    Taberani, Hasan'dan rivayet ettiğine göre:
    Muâz bin Cebel, bayıldı, kızkardeşi;
    «Ey kahraman» diye bağırmaya başladı. Ayıldığında, «Bu gün bana hep eziyet verdin» diye söyledi. Kardeşi dedi ki:
    «Sana eziyet verdiğim, hiç hoşuma gitmedi». Muâz:
    Sen «Ey şöyle olan böyle olan!» diye tekrar ettikçe önümde celalli bir melek «Sen böyle misin?» diye soruyordu. Ben de «hayır derdim.

    îbn-i Sa'd Mikdam bin Ma'dikerib'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    Ömer (Radiyallahû anh) yaralandığı zaman, kızı Hafsa yanına girdi. Ey Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) 'ın arkadaşı!
    Uy Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ın kayin babası! Ey emir'el müminin diye ağlamaya başladı.
    Ömer dedi ki:
    — Senden yalvarıyorum, senin üzerine olan hakkım için bu meclisten sonra bana böyle şeyler söylememeni rica ediyorum, çünkü ölüp de üzerine bağırılan her ölünün başında bir melek durup ona kızar.

    Onuncusu: Bu hadislerde anlatılan azabdan kasıt, ölünün akrabalarında gördüğü duruma acımasıdır.
    Çünkü Taberâni ve ibn-i Ebi Şeybe, Safiyye bint-i Mahreme'den rivayet ettiklerine göre;
    O Resûlullah'ın yanında ölülerden bahsetti ve ağladı. Resûlullah
    (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
    «Dünyada arkadaşınıza iyilik yapmanız size zor mu gelir? Ölen olursa ağlamayın (innâ lillah ve innâ ileyhi râciunî deyin. Muhammedin nefsi kudret elinde olana yemin ederim ki, ağladığınızda arkadaşınız, sizin neden ağladığınızı öğrenmek ister.)
    Ey Allah ın kulları ölülerinize azap vermeyin.

    îbn-i Cerir bu görüştedir. En sonları olan ibn-i Teymiyye dahil, imamlardan bir cemaat de bu görüşü seçmişlerdir.

    imam Ahmed, Rebi'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    Bir cenazede ibn-i Ömer (Radıyallahû anhüma) ile beraberdim. Bağırarak ağlayan bir insan sesi geldi. İbn-i Ömer onu çağırdı ve susturdu. Ben:
    — Yâ Ebû Abdurrahman! Neden onu susturdun? dedim. Dedi ki:
    — Çünkü, ölü kabrine girinceye kadar, onun ağlamasiyla azap görür.

    Saîd bin Mansûr ibn-i Mes'ud (Radıyallahû anh)'dan rivayet etiğine göre; O bir cenazede bazı kadınları gördü. Onlara dedi ki: Ey günahkârlar! Siz dirileri yoldan çıkarttığınız gibi ölülere de eziyet veriyorsunuz.

    Yahya bin Main'in. Hasan'dan senediyle rivayet ettiği hadislerin Birinci cüz'ünde insanların ölülere yaptığı eziyetlerden biri de akrabalarının ona ağlaması ve borçlarını ödememesidir, diye kaydedilmiştir.
    Yahya bin Main bunu Meşhur Cüzünde tahric etmiştir. [1]



    [1] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 497-501.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #63
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Ölünün Kendilerinden Eziyet Gördüğü Diğer Şeyler

    İbn-i Ebi Şeybe ve Hâkim Ukbe bin Âmir es-Sahabi (Radıyallahû anh) 'dan rivayet ettiklerine göre o şöyle demiştir:
    Benim için kor ateşe veya keskin kılıca basıp ayağımı götürmesi ile bir müsluman kabrinin üstüne basmak, birdir.
    Yine çarşı içinde herkesin gördüğü bir tarzda kazâ-i hacet etmek ile kabirler üstünde kazâ-i hacet yapmak bana bir gelir.

    îbn-i Mâce bunu Hüzeyfe'den, o da merfûan Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'den rivayet etmiştir.
    îbn-i Ebi Dünya «el-Kubûr» kitabında Süleym bin Ater'den rivayet ettiğine göre;
    O bir kabristandan geçerken yüklenmiş, yani bevl ona ağır basmış. Ona «İn, kaza-i hacetini yap» demişler. O demiş ki:
    «Vallahi ben dirilerden utandığım gibi ölülerden de utanırım.»

    Taberâni, Hâkim, ibn-i Mende, Umârete bin Hazm (Radıyallahû anh) 'den rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) beni, bir kabrin üstünde oturmuş olarak gördü. Bana dedi ki:
    «Ey kabir arkadaşı kabrin üstünden in. Ne sen ona eziyet ver, ne de o sana eziyet versin.»

    Said bin Mansûr ibn-i Mes'ud'dan rivayet ettiğine göre: Ondan kabir üstüne basma hükmü soruldu. Dedi ki:
    «Ben hayatta iken mümine eziyet vermek istemediğim gibi ölümünden sonra da ona eziyet vermek istemem.»

    İbn-i Ebi Şeybe ibn-i Mes'ud (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiğine göre demiş ki:
    «Ölümünde mümine eziyet vermek hayatta ona eziyet vermek gibidir.»

    İbn-i Mende, Kaşım bin Muhaymere'den rivayetine göre şöyle demiştir:
    Kabre basacağıma, kılıca basıp ayağımı uçurması bana daha kolaydır.
    Kalbi uyanık bir adam bir kabre basmış. Kabirden, «ey falan bana eziyet verme» diye bir ses işitmiş. [1]



    [1] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 502-503.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  4. #64
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Muhfaza Melekler, Kabri Terketmezler

    Ebû Nuaym, Ebû Said (Radiyallahû anh)'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) 'den şöyle işittim:
    «Allah mümin kulunun ruhunu kabzettiği zaman onun İki koruyucu meleği göğe çıkarlar. Derler ki:
    Ey Rabbimiz, bizi filan mümin kuluna tevkil ettiniz. Şimdi onun ruhunu aldınız. Bize izin ver ki gökte oturalım.» Allah buyurur ki
    «Gök bana teşbih eden meleklerimle doludur. Bu sefer, bize yerde izin ver oturalım» diyorlar. Buyurur ki:
    «Yer bana teşbih eden mahlukatimla doludur. Fakat o kulumun kabrinin üstüne oturun. Kıyamete kadar bana tekbir ve tehlil getirin. Onları kulumun defterine yazın.»

    Bunu Beyhaki Şuab'da, ibn-i Ebi Dünya, Enes (Radıyallahû anh)'in hadisinden, ibn-i Cevzi «Mevzuatta» Ebû Bekir es-Sıddık (Radıyallahû anh) den rivayet etmişlerdir. . .
    İbn-i Cevzi şunu da ilâve etmiştir:
    «Kâfir kul ise öldüğü zaman, melekleri göğe çıkarlar. Onlara denilir ki, kabrine dönün ve ona lanet edin.» [1]



    [1] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 504.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  5. #65
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    (Kabirde Ölüye Menfaat Veren Şeyler)


    îbn-i Ebi Dünya mütekaddiminlerden birisinden, rivayetine göre o şöyle demiştir:
    Bir kabristandan geçtim. Rahmet duasını okudum. Gaybten bir ses geldi:
    «Evet onlara rahmet edilir. Çünkü onlarda kederli ve hüzünlüler vardır,» diyordu.

    îbn-i Recep dedi ki; Cafer el-Haldi, Abbâs bin Yakub bin Salih el-Enbari'den rivayet ettiğine göre; o şöyle demiştir:
    Babamdan işittim diyordu ki:
    Salih birisi babasını rüyasında görmüş. Babası;
    «Oğlum neden hediyenizi bizden kestiniz?» demiş.
    Oğlu:
    — Ölüler, dirilerin hediyelerinin farkına varırlar mı? diye sorunca: O:
    — Eğer diriler olmasaydı, Ölüler helak olurdu, demiş.
    îbn-i Neccar «Tarihlinde Malik bin Dinar'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    Cuma gecesi kabristana girdim. Baktım karşımda parlak bir nur..» Dedim ki, «lâilaheillallah, demek Allah burdakilere mağfiret etmiş. Birden uzaktan bir ses geldi. «Yâ Mâlik bin Dinar! Bu, müminlerin kabirdeki kardeşlerine gönderdikleri hediyeleridir.
    Ben, «seni konuşturan Allah hakkı için nedendir bu nur?» dedim. Dedi ki:
    «Bu gece bir adam güzelce abdest aldı. Yâ eyyühel-kâfirun, ve kulhüvellahü ehad» sûrelerini okudu. Ve «sevabını bu kabristandaki, müminlere hediye ettim,» dedi. Bunun için Allah doğuda batıda, bir ışık, bir nur bir genişlik ve sevinç indirdi.»

    Malik dedi ki: Artık her Cuma gecesi ben o sûreleri okurdum.
    Sonra Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) rüyada gördüm. Buyurdu kî:
    «Yâ Mâlik, ümmetime hediye ettiğin nurlar sayısınca Allah sana mağfiret etti. Ve sana o kadar sevap vardır. Sonra buyurdu ki «ve sana Cennette münif bir saray bina etti. Ben «Münif nedir?» dedim. Buyurdu ki:
    «Şerefeleri Cennet ehli üzerine uzanan yüksek bina demektir.»

    îbn-i Ebi Dünya, Beşşâr bin Galip'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    Rabia'yı rüyada gördüm. Daha önce ona çok dua ediyordum. Dedi ki:
    «Ey Beşşâr, senin hediyelerin ipek mendillerle örtülü, nuranî tabaklar üstünde bize geliyor. Ben
    — Nasıl olur bu? dedim. O-.
    — Bu hediyeler diri müminlerin duasıdır. Onlar ölülere duâ ettikleri zaman, o duâ nuranî tabaklar Üstünde, ipek mendiller içine konulur. Sonra, hangi Ölü için dua edilmişse ona getirilir ve bu falanın sana hediyesidir, denilir.

    Taberanî Evsatte, Enes (Radıyallahû anh)'den merfuan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
    Ümmetim, Ümmet-i Merhumedir. Günahları ile kabre girerler. Müminlerin onlara yaptığı istiğfarla temizlenmiş olarak çıkarlar.

    îbn-i Ebi Şeybe, Hasan'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    Bana ulaştı ki: Allah insana şöyle der:
    «Ey Adem oğlu! Senin olmadıkları halde iki şeyi sana kıldım:
    Birincisi ölümünden sonra infakını vasiyet ettiğin malın ki, o mal artık başkasının olmuştur.
    . İkincisi müslümanların sana yaptığı duadır: Halbuki sen o zaman öyle bir yerdesin ki, artık ne iyilik yapabilirsin ne de kötülük.»

    Daremi, Müsned'inde ibn-i Mes'ud'dan rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:
    Dört şey adamın ölümünden sonra ona verilir:
    — Daha önce Allah yolunda tasarruf ettiği malın üçte biri (yani vasiyet miktarı)....
    — Ölümünden sonra ona dua eden salih çocuğun duası..
    — Açtığı iyi çığır.
    — Ve yüz kişinin şefaati ki yüz kişi bir adama şefaatçi olursa, şefaatleri kabul edilir.

    Buharı ve Müslim, Âişe (Radıyallahû anhâ) 'dan rivayet ettiklerine göre,-
    Bir adam, «Yâ Resûlullah: Anam füceten öldü. Eğer fırsat bulup konuşabilseydi, sadaka vasiyet ederdi. Ben onun yerinde sadaka verirsem, ona sevap olur mu? diye sordu.
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) : «Evet, olur» diye buyurdu.

    Buhari, ibn-i Abbâs (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiğine göre;
    Sa'd bin Ubade'nin anası vefat etti. O da hazır değildi. Sonra Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'a geldi, dedi ki:
    «Yâ Resûlullah anam öldü. Ben de hazır değildim. Onun yerinde sadaka verirsem ona yararı olur mu?»
    Buyurdu ki:
    — Evet yararı olur.
    Sa'd da: «Şahid ol; bostanımı anam için sadaka veriyorum dedi.

    İmam Ahmed ve dört muhaddis, Sa'd bin Ubade (Radıyallahû anh) 'dan rivayet ettiklerine göre O:
    — Yâ Resûlallah! Anam öldü. Onun için vereceğim hangi sadaka daha üstündür? diye sordu.
    Resûlullah «su» diye buyurdu.. Bunun üzerine kalktı, bir kuyu kazdı ve «bu Sa'd'ın anası içindir» dedi.

    Taberâni, Ukbe bin Âmir'den rivayet ettiğine göre (Rallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
    «Sadaka, sahiplerinden kabir hararetini söndürür.
    Taberâni Evsat»da sahih bir sened île, Enes (Radiyallahû anh)'dan rivayet ettiğine göre;
    Sa'd, Peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) 'e
    — Yâ Resûlullah, Annem bir şey vasiyet etmeden ölmüş. Onun yerine sadaka verirsem ona fayda verir mi? dedi. Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) cevaben:
    — Evet fayda verir ve en gerekli şey sudur, diye buyurdu.

    Yine Taberani, Sa'd bin. Ubâde'den rivayet ettiğine göre; şöyle demiştir: Ben?
    — Yâ Resûlallah anam öldü ne vasiyet etti, ne de bir şey sadaka verdi. Onun yerinde sadaka verirsem ona yararı olur mu? dedim.
    Buyurdu ki:
    — Evet, yanmış bir kemik dahi versen faydası olur...

    Yine Taberani, İbn-i Amr'den rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    Biriniz sünnet olan bir sadaka verecek olursa, ebeveyni yerinde versin. O sadakanın sevabı onlara gider ve onun sevabından da hiç bir şey eksilmez.

    Deylemi bunun bir benzerini, Muâviye bin Hayden'in hadisinde nakletmiştir. '
    Taberani —«Evsat»da— Enes (Radyallahû anh)'dan rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:
    Resûluîlah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) 'dan şöyle işittim :
    Herhangi bir evden biri ölünce ve onun yerine sadaka verilse, Cebrail, o sadakayı nurani tabaklar üstünde ona hediye eder. Kabrinin kenarında durur, der ki:
    «Ey derin kabir sahibi! Bu senin ailenin sana gönderdiği bir hediyedir. Al kabul et.» O hediye onun kabrine girer. O onunla sevinir ve müjdelenir. Kendilerine bir hediye gelmeyen komşuları ise üzülürler.

    îbn-i Ebi Şeybe, Sa'd ibn-i Ebû Saîd'den rivayetine göre şöyle demiştir:
    -Ölü için bir kemik dahi sadaka verilse ona gider.»

    Beyhaki «Şuâb-ı İman»da el-Isbehani Tergib»de içinde iki meçhul olan bir sened ile ibn-i Ömer (Radiyallahû anh)'dan rivayet ettiklerine göre; Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    Kim ebeveyni yerine haccederse ateşten kurtulur ve onun sevabından hiç bir şey eksilmeden ebeveyni için de tam bir haccın sevabı olur.


    Ebû Abdullah es-Sakafi, «es-Sakafiyat» kitabında feydl bin Erkam'dan rivayet ettiğine göre, Resûlullah (Sallallâhû aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
    «Kim hac etmeyen ebeveyni yerine hac ederse, onlar hac etmiş olurlar. Gökteki ruhları müjdelenir. Ve kendisi de Allah katında iyilerden sayılır.»

    Bezzâr, Taberani, güzel sayılan bir sened ile, Enes(Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiklerine göre;
    Bir adam, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'e geldi. Babam hac farizasını yerine getirmeden öldü, dedi.
    Resûlullah buyurdu ki:
    — Babanın borcu olsaydı ödemez miydin? Adam:
    — Evet, dedi. Buyurdu ki:
    — İşte hac da onun borcudur. Öde!..

    Taberani'nin Ukbete bin Âmir'den rivayetine göre
    Bir kadın Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) 'e geldi. Anam öldüğü halde onun bedeline hac etsem olur mu? dedi.
    Resûlullah buyurdu ki:
    — Eğer ananın borcu olsaydı ve ödeseydin, kabul edilmez miydi?
    Kadın:
    — Evet, dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) onun anası yerine hac etmesini emretti.

    Yine Taberâni «Evsât»da, Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh)'dan rivayetine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    «Kim, bir ölü yerinde hacca giderse, onun sevabı kadar ona da sevap vardır.»

    İbn-i Ebi Şeybe, Ata ve Zeyd bin Eslem'den rivayet ettiklerine göre onlar şöyle demişlerdir:
    Bir adam, Peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'e geldi.
    — Yâ Resûlallah, babam öldüğü halde onun yerinde köle âzad etsem olur mu? deyince, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem):
    — Evet... diye buyurdu.

    Yine ibn-i Ebi Şeybe, Atâ'dan rivayetine göre şöyle demiştir:
    Üç şey ölümden sonra kişiye ulaşır. Köle âzad etmek, hac ve sadaka...
    Ebû Cafer'den rivayet edildiğine göre, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (Radıyallahû anhüma), ölümünden sonra Hz. Ali yerinde köle azad ediyorlardı.

    İbn-i Sa'd Kasım bin Muhammed rivayet ettiğine göre»
    Âişe (Radıyallahû anhâ) kardeşi Abdurrahman (Radıyallahû anh) yerine onun evinde büyümüş kölelerinden birini azad etti, ölümünden sonra ona fayda vereceğini umuyordu.

    Ebû Şeyh bin Hibban, el-Vesâya» kitabında, rivayet ettiğine -göre Amr bin el-As, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'e şöyle sordu:
    — Yâ Resûlullah! Babam Âs, vasiyet etti ki, onun sevabına yüz kişi âzad edilsin. Hişâm bunun vasiyetinin yarısını yerine getirdi.
    (diğer yarısını ben yerine getirsem olur mu?)
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
    — Hayır, ancak müslümanın yerinde sadaka verilir, haccedilir, köle azad edilir. Eğer As müsluman ise o sevap ona kavuşur.

    îbn-i Ebi Şeybe, Haccac bin Dinar'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    Ana babanın Ölümünden sonra namazınla beraber onların yerine namaz kılmak, orucunla beraber onların yerine oruç tutmak ve sadaka vermekle beraber onların yerine sadaka vermek sevaptandır.

    Müslim, Büreyde'den rivayet ettiğine göre bir kadın: Yâ Resûlullah! 'Anamın iki ay oruç borcu vardı. Onun yerine oruç tutsam olur mu? Buyurdu ki:
    — Evet. Kadın
    — Anam hiç hac etmedi? Onun yerine hacca gitsem olur mu?, dedi.
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :
    — Evet olur, dedi.

    Buharı ve Müslim, Âişe (Radıyallahû anhâ)'dan rivayet ettiklerine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    «Kim, oruç borcu varken Ölse onun velisi onun yerinde oruç tutar.» [1]



    [1] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 505-520.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  6. #66
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Kabirde Ölüye Menfaat Veren Şeyler


    îbn-i Ebi Dünya,, Ebû Nuaym «Hilye»de Sabit et-Benri'den rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir:
    Mümin kabrine konulduğu zaman salih amelleri etrafını sararlar. Azap meleği geldiği zaman yaptığı salih bir ameli:
    «Ondan vazgeç. Eğer yalnız başıma da kalsam sana yol vermem ki, ona azap veresin der.

    îbn-i Ebi Dünya, Sabit el-Bennâni'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    Salih kul kabrine konulduğu zaman, ona Cennetten bir yatak getirilir. Ona:
    «Uyu! Gözün aydın. Afiyet olsun. Allah senden razı olsun. Hoş kalasın» denilir.
    Allah göz alacak kadar kabrini genişlendirir. Ona Cennetten bir kapı açar. O kapıdan Cennetin güzelliklerine bakar. Oranın kokusunu alır. Oruç, namaz, ve iyilik gibi salih amelleri onun etrafını sararlar. Ona derler ki;
    «Biz seni yorduk, susattık, uykusuz bıraktık. Şimdi senin istediğin gibi oluruz. Sen Cennete girinceye kadar sana arkadaşlık edip ünsiyet vereceğiz.»

    Bezzâr, Taberani, Hakim Enes (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiklerine göre; Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
    Her insanın üç dostu vardır. Biri ona der ki; «İnfak ettiğin sanadır. Tuttuğun sana değildir. Bu dost onun malıdır.» Diğeri de ona der ki:
    «Allah'ın huzuruna varıncaya kadar ben seninle beraberim. Orda seni bırakır, dönerim. O da aile ve akrabasıdır.» Sonuncusu ise ona:
    «Ben her yerde seninle beraberim, der. O da amelidir.» Bunun üzerine insan o son dostuna der ki;
    «Bu üç dostun, bana en iyisi sensin.»

    Buharı ve Müslim, Enes (Radıyallahu anh)'dan rivayet ettiklerine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
    Kul öldüğü zaman üç şey onun peşinde gider. İkisi döner, biri kalır. Ailesi, malı, ameli... Mal ve ailesi döner, ameli kalır.

    Bezzâr, Taberani, Hâkim, Numan bin Beşir (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiklerine göre;
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    Müminin misâli, üç dostu olan bir adamın misâli gibidir. Dostlarının biri ona der ki;
    «İşte bu malım... İstediğini al, istediğini bırak.» Biri de ona:
    «Ben senin hizmetkârınım, fakat Öldüğün zaman seni bırakırım. Diğeri de ona;
    «Ben daima seninle beraberim, der. Birinci dost onun malıdır, ikincisi onun aile ve akrabasıdır. Üçüncüsü onun amelidir. Hiç bir yerde ondan ayrılmaz.»

    İbn-i Ebi Dünya, Ka'b'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: Salih kul, kabrine konulduğu zaman, namaz, oruç, hac, cihad,
    sadaka gibi sâlih amelleri etrafını sararlar. Azap melekleri ayakları tarafından gelirler. Namaz der ki, uzaklaşın, size yol vermem. Allah için arkadaşım çokça namaza duruyordu. Melekler baş tarafından yaklaşmak isterler. Oruç kalkar;
    «Size yol yok, Allah için dünyada çokça aç ve susuz kaldı,» der. Cesedi tarafından gelmek isterler. Hac ve cihad kalkar;
    «Bu adam kendini çokça yordu, hac etti, cihad etti. Size, ona yol yok, derler.
    Elleri tarafından gelmek ister, sadaka der ki;
    «Geri dönün, bu eller Allah'ın yolunda nice sadaka vermiştir, size yol veremem. Bunun üzerine, sağken ve ölü iken de ne iyisin» diye ona söylenilir. Sonra rahmet melekleri gelir. Ona Cennetten bir yatak ve Örtü getirirler. Göz alacak kadar kabri genişlenir. Cennetten bir kandil getirilir. Kıyamette Allah onu diriltinceye kadar kabrini aydınlatır.

    îbn-i Ebi Dünya, Yezid bin Ebû Mansûr'dan rivayet ettiğine göre;
    Bir adam Kur'an okuyordu. Ölüm anı gelince azap melekleri ruhunu almak için hazır bulunurlar. Bunun üzerine Kur'an o vücuttan çıkar. «Yâ Rabbi beni iskân ettiğin yerde yine iskân et,» der. Allah da meleklere buyurur ki, Kur'an'ın meskenini ona terkedin.»

    Ibn-i Mende, Amr bin Mürre'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir : .
    İnsan kabrine girdiği zaman sol tarafından bir melek gelir. Kur'an da gelir, onu ondan meneder. Melek der ki;
    «Sana ne oluyor? Vallahi o seninle amel etmezdi. Kur'an ise;
    Ben onun kafasında değil mi idim?» der. Arkadaşını kurtarıncaya kadar ordan ayrılmaz.

    Isbehani Tergib'de, Ebu'l-Minhâl'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    «Kişi, kabrinde bol istiğfardan daha sevimli hiçbir komşu bulamaz.»

    Buharı el-Edeb'de ve Müslim, Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiklerine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
    «İnsan öldüğü zaman, ameli kesilir, üç şey müstesna... Sadaka-i cariye, yararlı bir ilim ve ona dua eden salih bir veled...»

    îmam Ahmed, Ebû Ümâme (Radıyallahû anh) 'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    Dört çeşit insan var ki, ölümden sonra da ecirleri devam eder:
    «Allah için nöbet tutan, yararlı bir ilim öğrenen, câri bîr sadaka veren... O sadaka devam ettikçe sevabı onun amel defterine geçer.. Dördüncüsü, ona dua eden salih bir evlât...»

    Müslim, Cerir bin Abdullah (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur :
    «Kim, iyi bir çığır açarsa, o çığırın sevabı ve onunla amel edenlerin sevabı da onundur. Onların sevabından hiç bir şey eksilmeden...»

    îbn-i Sa'd, Recabin Habve'den rivayet ettiğine göre, O Süleyman bin Abdul-Melik'e demiş ki:
    «Kabirde sultan ve halifeleri koruyan bir şey de, onların salih bir adamı kendilerinin yerine atamalarıdır.»

    îbn-i Asakir, Ebû Said-el-Hudri (Radıyallahû anh) hadisinden merfûan rivayet ettiğine göre, Resûlullah şöyle buyurmuştur:
    «Kim, Allah'ın kitabından bir âyet veya ilimden bir konu öğrense, kıyamete kadar Allah onun ecrini nemalandırır.

    İbn-i Mace ve ibn-i Hüzeyme, Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiklerine göre; Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    «Ölümünden sonra, iyilik ve sevabları kişiye kavuşan şeylerin bir kısmı şunlardır:
    «Yaydığı ilim, peşinde bıraktığı salih evlât, miras bıraktığı mushaf, Allah yolunda bina ettiği ev ve mescid, akıttığı bir çeşme ve nehir, sağ iken malından verdiği sadaka...»

    Ebû Nuaym ve Bezzâr, Enes (Radıyallahû anh) 'den rivayet ettiklerine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
    «Yedi şeyin sevabı, kişinin ölümünden sonra da ona gider:
    Yararlı İlim, akıttığı su, çeşme veya kuyu, diktiği ağaç, yaptığı mescid, miras bıraktığı mushaf, ölümünden sonra onun için istiğfar eden evlât...»

    Taberâni, Sevbân (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    «Sizi kabirleri ziyaret etmekten nehyetmiştim. Artık ziyaret edin. Ve ziyaretinizi onlara bir rahmet duası yapın. Onlar için istiğfar edin.»

    Taberâni «Evsat»da, Beyhaki «Sünen»inde Ebû Hüreyre (Radiyallahû anh)'dan rivayet ettiklerine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
    «Allah Cennette salih kulu için derecesini yükseltir. Kul der ki;
    «Yâ Rabbi! Nerden bu bana?» Allah buyurur ki, «çocuğunun sana olan istiğfariyle...»

    Beyhaki'nin rivayetinde: «Çocuğunun sana olan duâsiyle...» diye geçmektedir.

    Buhari de «el-Edeb»de Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh)'den bunu merfûan rivayet etmiştir.

    Yine Buhari, Ebû Said-i Hudri'den rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    Kıyamet gününde, dağlar gibi sevap yığınları adam'a gelir. «Nerden bunlar?» der. Ona denilir ki:
    «Evladının senin için olan istiğfarı ile...»

    Beyhaki —«Şuâb-ı İman» da— ve Deylemi, ibn-i Abbâs (Radıyallahû anhüma)'dan rivayet ettiklerine göre; Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    «Ölü kabrinde, yardım bekleyen batmış adam gibidir. Anasından, babasından, çocuğundan veya güvenilir dostundan ona gelecek bir dua bekliyor. O duâ ona gittiği zaman, onun için dünya ve içindekilerden daha iyi olur.
    Allah, dünyadakilerin dualarından dağlar gibi sevap yığınlarını kabirlerin üstüne yağdırır. Dirilerin ölülere hediyesi onlar için yaptıkları istiğfardır.

    Beyhaki dedi ki:
    Ebû Ali el-Hüseyin bin Ali el-Hafiz dedi ki: Bu hadis Abdullah bin Mübarek'ın hadislerinden olup garip bir hadistir. Horasan âlimlerine rivayet edilmemiştir.

    îbn-i Ebi Dünya, Sufyan'dan rivayet ettiğine göre şöyle deniliyormuş:
    «Ölülerin duaya olan ihtiyacı, dirilerin içmek ve yemeye olan ihtiyacından daha şiddetlidir.»
    Duanın ölülere menfaat verdiği, müteaddit icmâlarla sabit Kur'an'dan delili de şu âyettir:
    Ve Onlardan sonra gelenler derler ki; Ey Rabbimiz, bize ve iman öncülerimiz olan kardeşlerimize mağfiret et.» (Haşir, 10)

    îbn-i Ebi Dünya, Selef birisinden rivayet ettiğine göre; şöyle demiştir:
    Bir kardeşimi, ölümünden sonra rüyada gördüm. Dirilerin duası sana ulaşıyor mu? dedim.. «Evet, vallahi, nur gibi dalgalanarak geliyor. Sonra onu giyiyoruz...» dedi.

    Amr bin Cerir'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Kul, ölü olan kardeşine duâ ettiği zaman, bir melek o duayı onun kabrine götürür. «Ey gurbette kalan kabrin sahibi! Bu sana çok şefkat eden falan kardeşinden bir hediyedir,» der.

    İbn-i Ebi Dünya, Ebu Kulabe'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    Şam'dan Basra'ya gidiyordum. Bir çukura indim, abdest aldım. Geceleyin iki rekat namaz kıldım, sonra başımı bir kabrin üstüne koydum, yattım. Uyandığımda baktım, kabir sahibi «gece boyunca bana eziyet verdin,» diye benden şikayet ediyor ve diyordu kî «Siz bilmezsiniz. Biz ise biliriz, fakat, amel yapamayız. Senin kıldığın bu iki rek'at dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.» Sonra devamında şöyle dedi:
    «Allah dünyadakilerin hayrını versin onlara selâm söyle. Onların dualarından dağlar gibi bize nur geliyor.»
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  7. #67
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Ölüye Veya Kabrin Üzerine Kur'an Okuma

    Kur'an okurken sevabının ölüye kavuşup kavuşmadığı ihtilaf edilmiştir:
    Selefin çoğunluğu ve üç imam ölüye kavuştuğu görüşündeler. İmamımız Şafii,
    İnsana çalıştığından başka yoktur.[1]
    âyetini delil göstererek, bunlara muhalif görüşü savunmuştur
    Birinci görüştekiler, âyet-i kerimeyi çeşitli yönlerle cevaplandırmışlar :
    l- O Ayet,
    «İman edip zürriyetleri de iman ile kendilerine tabi olanlar (yokmu?); İşte biz, onların nesillerini de kendilerine kattık. Kendilerinin amellerinden birşey de eksiltmedik. Herkes kendi kazandığına bağlıdır..» [2] âyetiyle neshedilmiştir.

    2-
    O âyet, İbrahim ve Musa (Aleyhi's-selâm) kavimlerine mahsustur. Amma îslam ümmeti İse, yaptıkları ameller ve onlar için yapılan sevaplar vardır. îkrime bu görüştedir.

    3-
    Ayette insandan kasıt, «kafir insandır. Mümin ise, kendi yaptığı gibi başkalarının da ona yaptıkları geçerlidir. Rebi' bin Enes bu görüştedir.

    4-
    Âyetteki, «insana çalıştığından başka yoktur» hükmü, adalet yönündedir. Amma fadl ve ihsan yönünde ise, Allah'ın istediği her şey insana gelebilir. Hüseyin bin Fadil bu görüştedir.

    5-
    Ayetteki, «lâm» «ala» mânâsındadır. Bu takdirde ayetin manası şöyle olur:
    İnsan ancak yaptığından sorumludur.
    Bu görüştekiler, sevabın ölüye kavuştuğunu şöyle kıyas yapmışlar:
    Dua, sadaka, oruç, hac, köle azat etmenin sevapları ölüye kavuştuğu sahih hadislerle sabittir. Bunların sevapları kavuştuğuna göre, Kur'an okumanın da sevabı ölüye gider.
    Hem de gelecek hadisler, her ne kadar zaif iseler de bir bütün olarak gösteriyorlar ki, bu meselenin bir aslı vardır.
    Hem de müslümanlar, hiç bir red görmeden her asırda toplanıp ölülerine Kur'an okumuşlardır. Bunların bu yaptıkları fiili bir icmadır.

    Hafız Şemseddin bin Abdulvahid el-Mukaddesi el-Hanbeli, bu konuda telif ettiği bir risalecikte bütün bu görüşleri yazmıştır.
    Kurtubî dedi ki:
    Şeyhü'l-îslam İzzeddin bin Abdülselâm fetva veriyormuş ki, okunan Kur'an'ın sevabı ölüye gitmez. Öldüğü zaman bir arkadaşı onu rüyada görmüş. Ona:
    «Sen okunan ve hediye edilen Kur'an'ın sevabı ölüye gitmez» diyordun, kabre girdikten sonra nasıl gördün? demiş. Şeyh.:
    Ben dünyada iken öyle derdim. Şimdi o görüşten vazgeçtim. Çünkü Allanın ikramını ve okunan Kur'an'ın ölüye kavuştuğunu gördüm.

    Lezafer dedi ki: «Ben Şafii (Rahmehüllah Aleyh) 'dan kabir üzerine okumanın hükmünü sordum. O, «Onda bir sakınca yoktur» dedi.

    Nevevi de «Mühezzeb»in Şerh'inde demiş ki:
    Kabir ziyaretçisine, okuyabildiği mikdar Kur'an okumak ve peşinde ölülere dua etmek müstehaptır. Şafii bunu kesin olarak söylemiştir. Ve Şafii arkadaşlarımız bunda ittifak etmişlerdir.

    Ve yine Nevevi bunun da ilerisinde: «Eğer kabir üzerinde Kur'an'ı hatmetseler daha üstün olur, demiştir.

    îmam Ahmed bin Hanbel ise başta bu meseleyi inkâr edermiş. Çünkü bu konuda ona hiç bir hadis ulaşmamıştı. Sonra, «Definde Denilen Şeyler» babında geçen İbn-i Ömer ve Ala bin. el-Hallac'ın merfu' hadisleri ona ulaşınca eski görüşünden vazgeçmiştir.

    Hallâl el-Camii kitabında Şabi'den rivayet ettiğine göre demiştir:
    Ensardan birisi ölünce Ensar onun kabrine gidip ona Kur'an okurlardı.

    Ebû Muhammed es-Semerkandi, İhlas suresinin faziletleri hak-Kinda Ali (Radıyallahû anh)'dan merfuan rivayet ettiğine göte şöyle demiştir:
    Kim kabristana girip onbir sefer ihlas sûresini okusa ve sevabını Ölülere hibe etse, ölüler sayısınca kendisine ecirler yazılır.

    Ebu'l-Kasım Sa'd bin Ali ez-Zencâni «Fevaİd»inde Ebû re'den rivayet ettiğine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
    «Kim kabristana girdiğinde fatiha, ihlas ve tekâsür sûrelerini okusa ve «Yâ Rabbi senin kelâmından okuduğum miktarın sevabını bu kabristanda yatan mümin ve müminelere hibe ettim» dese, Ordaki bütün ölüler Allah katında ona şefaatçi olurlar.

    Kadî Ebû Bekir bin Abdülbaki el-Ensâri Meşihat'inde Seleme bin Ubeyd'den rivayet ettiğine göre Hammad el-Mekki şöyle demiştir =
    Bir gece Mekke kabristanına çıktım, başımı bir kabrin üstüne koydum ve uyudum. Rüyamda makberdeki ölüleri halka halka gördüm. Ben, «kıyamet mi koptu?» dedim. Onlar;
    «Hayır, fakat bir kardeşimiz ihlas suresini okudu, sevabını bize hediye etti. İşte biz bir senedir onun sevabını paylaşıyoruz.

    El-Halial'ın arkadaşı Abdülaziz senediyle Enes (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:.
    Kim kabristan'a girse ve Yasin suresini okusa, Allah ordaki yatanların yükünü hafifletir. Ve o ölüler sayısınca oha hasenat yazılır.
    Kurtubî dedi ki: «Ölülerinize Yasin sûresini okuyunuz» hadisi ikaz mânâya muhtemeldir:
    1- Sekerâta girenlere...
    2- Kabirde yatan Ölülere...

    Ben diyorum: Kitab'ın başında geçtiği gibi Cumhûr-u Ulemâ birinci görüştedirler. İbn-i Abdülvâhid el-Mukaddesi ise ikinci görüşü savunmuş. Şâfiiler'in müteahhirininden olan Muhibb-i Taberi, hadisi umumi tutarak her iki görüşün de kast edildiğini söylemiştir.

    Gazali'nin «İhyâ»sında, Abdülhakk'ın «el-Âkibe»sinde Ahmed bül-Hanbel'den nakledildiğine göre şöyle demiştir:
    Kabristana girdiğiniz zaman Fatiha, mauzeteyn ve ihlâs sûrelerini okuyunuz, sevabını ölülere hediye ediniz. Çünkü okumanın sevabı onlara kavuşur.
    Kurtubî demiş ki: Okuyan- için kıraatin sevabı, ölü için de dinlemenin sevabı vardır. Bunun için rahmet ona da kavuşur.

    Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor:
    «Kur'an okunduğu zaman dinleyiniz ve sesinizi kesiniz, umulur ki rahmet edilesiniz.»
    Allah'ın kerem ve rahmetinden uzak değil ki: Kıraetin ve dinlemenin de sevabını birden ona kavuştursun veya o işitmeden ona okunan ve hediye edilen kıraetin sevabını ona kavuştursun. Sadaka ve duanın sevabı ona kavuştuğu gibi...

    Hanefi Kadihan'ın Fetavâsmda şöyle denilmiştir:
    «Kim kabirlerin yanında Kur'an okusa eğer Kur'an sesiyle onlara ünsiyet vermek istiyorsa okuyabilir. Eğer o niyetle okumasa istediği her yerde okuyabilir. Çünkü Allah her yerde işitir.» [3]

    Bir Fasıl


    Kurtubî dedi ki: Bâzı alimlerimiz, kabir yanında okunan Kur'an'la ölünün yararlandığına hurma dalı hadisini delil getirmişler.

    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) bir hurma dalını ikiye
    böldü bir kabrin üstüne dikti.
    «Umulur ki bunlar kurumadan Allah onlarla Ölünün yükünü hafifletsin.» diye buyurdu.

    Hattâbi dedi ki: Bu mesele ilim adamlarınca şu manaya yorumlanmıştır :
    Eşya, yaradılışları yaş ve yeşil kaldıkça teşbih ederler. Hattabi de demiş ki: Hurma dalının tesbihiyle Allah ölünün yükünü hafifletirse müminin Kur'an okumasiyle tarik-i evlâ ile hafifletir.
    Bu hadis, kabirler üzerinde ağaç dikme meselesinin aslıdır.

    İbn-i Asakir, Hammad bin Seleme tarikiyle Katâde'den rivayet ettiğine göre, Ebû Berzete el-Eslemi (Radıyallahû anhüm) naklediyormuş ki:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) bir kabrin yanından geçti. Sahibi azap içinde idi. Bir dal aldı, Kabre dikti ve şöyle buyurdu :
    Umulur ki, bu dal yaş kaldıkça onu azaptan korusun.
    Ebû Berzete de şöyle vasiyet ediyormuş: Öldüğüm zaman kabrime iki dal koyun...

    Ravi dedi ki: O Kerman ve kümes arasında bîr çölde öldü, ordakiler: Bu arkadaşımız kabrine iki dal dikilsin, diye vasiyet ediyordu. Fakat içinde yaş hiç bir şey olmadan bir çölde öldü, dediler. Onlar, böyle konuşurken Sicistan tarafından bir kervan geldi. Beraberlerinde hurma dalları vardı. Onlardan iki dal aldılar ve onunla beraber kabre koydular.

    îbn-i Sa'd Müverrık'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: Büreyde, kabrine iki dalın konmasını vasiyet etti.
    İbn-i Neccar'ın tarihinde Kesir bin Salim el-Heytirün hâl tercemesinde şöyle yazılıdır ;
    Kesir bin Salim kabri yıkıldığında tamir edilmemesini tavsiye etmiş, bu konuda şiddetli te'kitlerde bulunmuş ve demiştir ki: Allah (Azze ve Celle) yıkılmış kabirlere bakar, içindekilere merhamet eder, Ben istiyorum ki, onlardan olayım.

    İbn-i Neccâr «Kesir bin Salim'in dediğine benzer, sahabelerden rivayetler vardır,» demiş. Sonra Abd bin Hamid tarikiyle... Vehb bin Münebbih'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: -
    İrmiya Peygamber (Aleyhi's-selâm) içindekilerin azap gördüğü bir Kabristan'ın yanından geçti. Bir sene sonra bir daha ordan geçti Baktı azapları sakinleşmiş. «Sübhanallah! Sübhanallah. Geçen sene burdan geçtim, bu ölüler azap içinde idi. Bu sene azapları sakinleşmiş, dedi. Birden gökten bir ses:
    — Yâ îrmiya! Ya İrmiya! Kefenleri parçalanmıştı. Saçları dökülmüş kabirleri yıkılmıştı. Sen onlara bakıp onlara addın! Ben de kabirleri yıkılmış, kefenleri parçalanmış saçları dökülüşlere böyle bakıp rahmet ederim. [4]



    [1] Necm, 39

    [2] Tur, 21

    [3] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 521-525.

    [4] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 525-527.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  8. #68
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Ölü İçin En Güzel Olan Vakitler

    Ebû Nuaym, İbn-i Mes'ud (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu .
    «Kimin ölümü Ramazanın sonuna denk gelirse O cennete girer. Kimin ölümü Arefe'nin sonuna denk gelirse o cennete girer, kim Sadaka verirken ölürse o cennete girer.»

    îmam Ahmed, Hüzeyfe (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    Kim Allah rızâsı için «Lâilaheillallah» dese ve öyle vefat etse Cennete girer. Kim Allah rızası için bir gün oruç tutsa ve o gün vefat etse Cennete girer. Kim, Allah rızâsı için bir sadaka verse ve peşinde Ölse Cennete girer.

    Ebû Nuaym, Hayseme'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: Birinin, Hac, Umre, Cihad ve Ramazan orucu gibi hayırlı bir amelde ölmesi eskilerin hoşuna giderdi.

    Deylemi, Âişe (Radıyallahû anhâ)'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    «Kim oruçlu olarak Ölse kıyamete kadar oruçlu kabul edilir.»

    Ebû Nuaym, Câbir'den rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
    «Kim Cuma günü veya Cuma gecesi ölse kabir azâbından kurtulur. Kıyamet günü şehidlerin üniformasiyle gelir.»

    Hümeyd «Tergib»inde, Sa'd bin Tarif el-Haffaf tarikiyle -caferden rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    «Cuma gecesi ak bir gecedir; cuma günü de ak bir gündür. Kim Cuma gecesi ölse Allah ona ateşten bir beraet yazar. Kim de Cuma günü ölse ateşten kurtulur.» [1]



    [1] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 528-529.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  9. #69
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Ölümden Hemen Sonra Cennete Girmeğe Vesile Olan Ameller

    Nesâi ve îbn-i Hibban «Sahih»inde ve Merdeveyh ve Dâre-kutni Ebû Ümâme (Radıyallahû anhî'dan rivayet ettiklerine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    «Kim, farz namazların sonunda âyetel-kürsiyi okusa Ölümden başka Cennet ile onun arasında perde olacak hiç bir şey yoktur.»

    Beyhakî «Şuab»da aynisini Hz. Ali'den rivayet etmiştir.

    Yine Beyhaki, Salsal bin Delhemiş hadisinden bunu şu ibare ile rivayet etmiştir:
    «Kim her namaz sonunda âyet-el kürsiyi okusa, onunla Cennet arasında ölümünden başka hiçbir şey kalmaz. Öldüğü zaman Cennete girer.» [1]



    [1] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 530.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  10. #70
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Peygamberler Ve Onlar Gibi Olanlardan Başi Diğer Ölülerin Cesedi Çürür Ve Vücutları Kokuş

    Buharı, Cündüp el-Beceli hadisinden tahric ettiğine göre (Öldükten sonra) insandan, ilk kokuşan tarafı karnıdır.

    Ebû Nuaym, Vehb bin Münebbih'den rivayet ettiğine göre demiştir:
    Bir kitapta okudum. Allah; «Eğer ben ölüler için kokuşmayı yazmış olmasaydım insanlar ölülerini evlerde hapsederlerdi,» diye buyurmuş.

    îbn-i Asakir, Zeyd bin Erkâm'dan merfûan rivayet ettiğine göre, Cenâb-ı Hakk şöyle buyuruyor:
    «Üç haslet ile kullarıma genişlik ihsan ettim. Hububata kurtu musallat ettim... Eğer öyle olmasaydı, onların idarecileri altın ve gümüşü stok ettikleri gibi hububata da stok ederlerdi.
    Ölümden sonra cesedi çürütüyorum. Eğer öyle olmasaydı, hiç bir dost dostunu gömemezdi.
    Kederlinin kederini ona unutturuyorum. Eğer böyle olmasaydı üzüntüsünden hiç kurtulamazdı.

    Ebû Küabe'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Allah ruhtan daha güzel hiç bir şey yaratmadı. Ruhun ondan çıktığı her şey mutlaka kokuşur.
    Müslim, Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh) 'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    İnsanın âcbüzzeneb (kuyruk sokumu) kemiğinden başka her şeyi çürür. Kıyamet gününde yaradılış onun üzerine terkib edilir.

    Müslim, Ebû Davud, Nesâi, Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiklerine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    «Toprak insanoğlunun her tarafını yer, kuyruk sokumu müstesna, însan, ondan yaratılmış ve onun üzerine terkip edilecek...»

    Mevâkıf Sârini, şöyle der:
    Allah, beden parçalarını idam edip onları geri mi yaratır? Yoksa onları dağıtır bir daha onları birleştirir mi? diye sorulursa.

    Cevap: Doğrusu, bu konuda hiç bir delil tesbit edilmemiştir. Bunun hakkında ne müsbet ne de menfî olarak hiç bir şey denilmez.
    «Allah'ın »zâtından başka her şey helak olur» [1] mealindeki ayet-i kerime de i'dam olduğuna bir delil yoktur. Çünkü parçaların dağılması yok olması demektir. Bir şeyin helaki onun kazanılmış! sıfatlarından çıkmasıdır. Parçalar arasındaki birliğin kaybolması da o şeyin sıfatlarını kaybetmesi demektir. Bu gibi dağılmalara örf-ı fena denilir.

    Demek, «Yeryüzünde olan her şey fanidir» mealindeki âyetten de idam olunduğuna delil çıkartılmaz.

    Ebû Davud, Hâkim, Evs bin Evs'den rivayet ettiklerine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    «Cuma günü bana çok salavat getirin. Çünkü salavatınızna arz edilir.»
    Sahabeler dediler:
    Yâ Resûlullah sen yer altında çürüdüğün halde nasıl salavatımız sana arz edilir? i
    O (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki
    — Allah peygamberlerin cesedlerini yere haram kılmıştır

    îbn-i Mâce, Ebû Derda (Radıyallahû anh)'dan rivayet etti göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
    «Hiç kimse yok ki, bana salavât getirdiği zaman salavâtı ettiğinde bana arz edilmesin.» Ben:
    — Ölümden sonra da mı arz edilir yâ Resûlullah! dedim.
    O {Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
    — Allah, yere peygamberlerin cesedlerini yemeği haramdır.

    Mâlik bin Abdurrahman bin Ebû Sa'saa rivayet ettiğine ona ulaşmış ki:
    Sel, Ensardan Amr bin Camuh ve Abdullah bin Amr'ın kabirlerini aşındırmıştı. Kabirleri su mecrasının kenarında idi. îkisi de Uhud'da şehid edilenlerden idiler ve bir kabre gömülmüştüler. Kabirleri başka tarafa taşınmak için kazıldı, cesedleri çıktığında bakıldı ki, cesedleri çürümemiştir, sanki dün ölmüştüler.
    Onlardan birisi yaralanmıştı, elini yarasının üzerine koymuştu ve öylece defnedilmişti. Eli yarasından kaldırılıp yana bırakılınca yine yaranın üzerine döndü.
    Kabirlerinin kazılması ile Uhud günü arasında otuzaltı sene geçmişti. ____

    Beyhaki, «Delfiil»de bunu başka bir yönden rivayet edip «eli yarasından çekildi» sözünden sonra şunu da ilâve etmiştir: «sonra kan aktı. El yerine götürülündüğünde yine kan durdu.»
    Rivayetin sonunda da şunu demiştir:
    Muaviye, Kîzâme kuyusunu akıtmak istediği zaman Uhud'da ölüleri olan herkesi çağırdı ki ölülerini görsünler. Millet ölülerinin yanına çıktılar. Baktılar ki ölüleri diri ve sağa sola dönüyorlar. Kürek birisinin ayağına değdi kan aktı.

    Ebû Said-i Hudri, dedi ki:
    Bundan sonra hiçbir münkir artık inkâr edemezdi. Onlar daima toprağı kazıyorlardı. Birgün topraktan bir zırh çıkardılar. Misk kokusu kokuyordu.

    Beyhaki, Vâkidi'den o da üstadlarından böyle nakletmiştir.
    îbn-i Ebi Şeybe «Musannef»de senediyle Beni Seleme kabilesinden bazı adamlardan rivayet ettiğine göre şöyle demişlerdir:
    Muâviye şehidlerin kabirlerinin yanından geçen çeşmenin mecrasını çevirdiğinde Abdullah bin Amr bin Haram ve Amr bin Camuh (Radıyallahû anhüma)'nın kabirlerinin yanından geçti. Kabirleri açıldı. Millet kabirlerinin üzerine çağırıldı. Onları çıkardık, eğiliyordular. Sanki dün ölmüştüler. Üzerlerinde iki cübbe vardı. Yüzleri üzerine atılmıştı. Ayaklarının üstünde de bir miktar yer bitkisi vardı.

    Beyhaki, bunu Câbir (Radıyallahû anh)'dan bitişik bir sened ile rivayet etmiştir ve şunu ilâve etmiştir:
    «Kürek, Hamza'nın ayağına değdi, ayağından kan aktı.'

    Taberâni, ibn-i Ömer (Radıyallahû anhüma)'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    Allah için olan müezzin, kanı içinde deprenen şehid gibidir. Öldüğü zaman kabrinde kurtlanmaz. ,

    Kurtubi dedi: Bu hadisin zahiri gösterir ki, yer Allah için olan müezzinin vücudunu çürütmez.

    Abdürrezzak, -Musannef»de Mücâhit'den rivayet ettiğin şöyle demiştir:
    Kıyamet gününde en uzun boylular müezzinlerdir: Onlar, kabirlerinde kurtlanmazlar.

    İbn-i Mende, Câbir bin Abdullah'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    «Hamilü'l-Kur'an öldüğü zaman Allah yere vahyeder ki, onun vücudunu yeme...»
    Yer de der ki: «Yâ Rabbi senin kelâmın onun göğsünde olduğu halde nasıl vücudunu yiyebilirim?»

    îbn-i Mende dedi ki: Bu konuda Ebû Hüreyre ve Abdullah bin
    Mes'ud'dan rivayetler vardır.
    Mervizî, Katâde (Radıyallahû anh) 'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    Bana ulaştı ki, yer, hiç hata işlemeyenin cesedine musallat olmaz. [2]



    [1] Rahman.

    [2] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 531-535.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Sayfa 7/8 İlkİlk ... 5678 SonSon

Benzer Konular

  1. celaleddin ada müptelanım
    By SiLa in forum İlahi Dinle
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 03.01.11, 13:01
  2. Kabir âlemi
    By ArzuNur in forum Ölüm
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 15.07.09, 22:08
  3. İmam Hafiz Celaleddin es-Suyutî'nin Hayatı
    By ACİZKUL in forum Hadis Bahçesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 14.07.09, 21:42
  4. Suyutî'nin hayatı ve İlimdeki yeri Takdim
    By ACİZKUL in forum Hadis Bahçesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 14.07.09, 20:05
  5. MevlÂn CelÂleddÎn
    By Konyevi Nisa in forum İlahiyat - Din Kültürü Ödev
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 03.11.08, 09:41

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •