Sayfa 6/8 İlkİlk ... 45678 SonSon
72 sonuçtan 51 ile 60 arası

Konu: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

  1. #51
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Dirilerin Amelleri Ölülere Arzedîlir

    îmam Ahmed, Hakim-i Tirraizi «Nevadirül-Usûl»de, ve ibn-i Mende Enes (Radıyallahû anh) 'dan rivayet ettiklerine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    Amelleriniz, ölü, akraba ve yakınlarınıza arz edilir. Ameliniz hayırlı ise, müjdelenirler. Değilse, «Yâ Rabbi, bize hidâyet verdiğin gibi, hidayet vermeden onları öldürme» derler.

    Tayalis, «Müsned»inde Câbir bin Abdullah'dan rivayet ettiğine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve. Sellem) şöyle buyurmuştur:
    Amelleriniz, kabirdeki, akraba ve yakınlarınıza arz edilir. Ameliniz hayırlı ise onunla müjdelenirler. Değilse, «Yâ Rabbi ibadet ve tâatin için onlara şuur ver» derler.

    îbn-i Mübarek, ibn-i Ebi Dünya, Ebû Eyyûb (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir:
    Amelleriniz ölülerinize arzedilir. Güzelse, sevinir ve müjdelenirler, kötü ise «Yâ Rabbi geri çevir» derler.

    İbn-i Ebi Şeybe «Musannef»de Hâkim-i Tirmizi ve ibn-i Ebi Dünya İbrahim bin Meysere'den rivayet ettiklerine göre, şöyle nakletmiştir:
    Ebû Eyyûb (el-Ensari) (Radıyallahû anh) İstanbul'a savaşa çıktı. Çok kıssa anlatan bir adamın yanından geçti. Adam şöyle diyordu :
    «Kulun gündüzleyin erken yaptığı ameller, akşamleyin, kabirdeki tanıdıklarına arzedilir. Akşama doğru yaptığı ameller, sabahleyin kabirdeki tanıdıklarına arzedilir.
    Ebû Eyyûb:
    «Ne diyorsun?» dedi.
    Kıssacı:
    «O, dediğim gibidir.»
    . Ebû Eyyûb: «Yâ Rabbi, Ubâde bin Sâmit ve Sa'd bin Ubâde'nin yanında
    ayıbımı açığa çıkartma.» dedi.
    Kıssacı:
    «Allah, kişinin ayhını örtüp en iyi ameliyle onu övmeden onu yanına almaz» dedi.

    Hâkim-i Tirmizi, «Nevâdir»de Abdulgafûr bin Abdulaziz'de, babasından, dedesinden, rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallahû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur
    Ameller, pazartesi ve perşembe günleri Allah'a arz edilir. Cuma günü de peygamberlere, anne ve babalara arzedilir. Onun hasenatiyle sevinirler. Yüzleri aklaşır, parlar. Öyle ise Allah'dan korkunuz, ölülerinize eziyet vermeyiniz

    Hakim-i Tirmizi ve ibn-i Ebi Dünya, «Rüyalar» kitabında Bey-haki «Şuâb-ı îmanda» Numan bin Beşir (Radıyallahû anh)'dan o da Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'den şöyle işittiğini rivayet etmişler:
    «Kabirlerdeki kardeşleriniz için Allah'dan sakınınız, çünkü amelleriniz, onlara arzedilir.»

    îbn-i Ebi Dünya, İsbehâni «Tergibde; Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh) 'dan rivayet ettiklerine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi vo Sellem) :
    «Ölülerinizi, kötü amellerinizle utandırmayın. Çünkü amelleriniz kabirdeki dostlarınıza gösterilir.»

    İbn-i Ebi Dünya, ibn-i Mende ve ibn-i Asâkir... Muhammed bin Abdullah'dan rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir:
    Ubbâd el-Havas, İbrahim bin Salih el-Hâşemi'nin Filistin valisi iken yanına gitti. İbrahim «Bana va'z et» dedi. Ubbâd dedi ki:
    «Sen Resûlullah'ın akrabasısın. İşittiğime göre, dirilerin amelleri, ölmüş akrabalarına arz edilir. Bakalım seninkinden, Resûlullah'a ne arz edilecek.»

    İbn-i Ebi Dünya, Ebû Derda (Radıyallahû arih)'dan rivayet ettiğine göre şöyle diyormuş :
    «Yâ Rabbi, dayım Abdullah bin Revâha ile karşılaştığımda bana kızmasından sana sığınıyorum.»
    (Abdullah bin Revana daha önce ölmüştü.)

    îbn-î el-Mübarek, İsbehâni, Ebû Derdâ (Radıyallahû anh)'dan rivâyet ettiklerine göre:
    «Amelleriniz ölülerinize arz edilir. Onunla ya sevinirler ya bozulurlar... Yâ Rabbi Abdullah bin Revahaya eziyet yerecek bir iş yapmaktan sana sığınırım» derdi.

    Yine ibn-el-Mübarek, Osman bin Abdullah bin Evs'ten rivayet ettiğine göre Said bin Cübeyr şöyle demiştir:
    «Kardeşim Amr bin Evs'in kızı, Osmanın hanımıydı. Abdullah
    bin Evs yanına girmek için izin istedi. İzin verdi. Yanına girdi, «kocan sana nasıl davranıyor» diye sordu.
    «İyilik yapabildiği kadar iyidir» dedi.
    Abdullah:
    «Oğlum Osman! Hanımına iyi davran. Çünkü ona iyilik yaparsan mutlaka Amr bin Evs'e gider.» dedi. Osman dedi ki: «Ben dirilerin haberi ölülere gider mi?» diye sordum.
    O:
    «Evet, dostu olan herkesin akrabalarının haberi ona ulaşır. İyi haber verilse, sevinir, ferahlanır, tebrik edilir. Haber kötü ise darılır, üzülür. Öyle ki, onlar, yeni ölmüş adamı hayatta sanıp ne yapıyor diye sorarlar. «O öldü, size gelmedi mi?» denilince. Onlar:
    «Hayır, demek sığınağı olan Cehenneme gitti» derler.

    İbn-i Ebi Dünya, Ebû Bekir bin Ayyaş tarikiyle Esed kabilesinden olan bir kabir kazıcısından rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir
    Bir gece kabristanda idim. Birden kabrin birinden; «Yâ Abdullah!» diye bir ses geldi. Öbür kabirden; «Ne istiyorsun ya Câbir» dedi. Câbir dedi ki:
    «Yarın anam bize gelecek. Fakat ne yazık ki bize kavuşamayacak. Babam ona kızmış, namazını kılmamak için yemin etmiş.
    Sabahleyin bir adam geldi, onlardan ses işittiğim, «Şu iki kabir arasında bana bir kabir kaz» dedi. Ben «bunun ismi Câbir, diğerinin de Abdullahdır, dedim, akşamleyin işittiğimi ona anlattım. Meğer ki, o adam, Cabir'in babasıymış, Bana «evet hanımım öldü, fakat ben namazını kılmamak için yemin ettim. Madem Cabir Öyle demiş, kefaretimi ödeyip namazını kılacağım» dedi.

    Ebû Nuaym, ibn-i Mesud'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir :
    «Babanın dost olduğuyla, sen de dost ol. Çünkü kabirde, Ölüye yapılan iyilik ve alaka ancak onun dünyada kalan dostlarına iyilik yapmak ve ilişki kesmemekle olur.»

    îbn-i Hibban, îbn-i Ömer (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah Efendimiz (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    «Babasını kabirde ziyaret etmek isteyen kimse, babasının sağ» kalan kardeş ve dostlarını ziyaret etsin.»
    Ebû Davud ve îbn-i Hibban, Ebû Esved es-Saidi'den şöyle rivayet etmişlerdir:
    Resûlullah Efendimizin yanına bir adam geldi ve:
    «Ebeveynimin ölümünden sönra, onlara yapabileceğim bir iyilik kaldı mı?» diye sordu.
    Resûlullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :
    «Evet» dedi. Yapılacak dört şeyin kaldı. Onlara duâ etmek, onların sağken verdikleri sözlerini gerçekleştirmek, onların dostlarına ikramda bulunmak ve onlar tarafından olan akrabalarla ilgiyi kesmemektir. [1]



    [1] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 428-432.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #52
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Ruhu Güzel Makamından Alıkoyan Şey

    Tirmizi, ibn-i Mace, Beyhaki, Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiklerine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    «Mümin, ödeninceye kadar borcuna bağlıdır.»
    «Âlimler, «bağlıdır» sözünden kasıt güzel makamından alıkonulur demektir» demişler.

    Taberâni, Enes (Radıyallahû anh)'dan şöyle dediği rivayet etmiştir:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'ın yanına bir adam getirildi. Üzerine namaz kılacaktı. «Arkadaşınızın üzerinde borç var mıdır?» diye sordu. Sahabenin biri «Evet» dedi. Bunun üzerine:
    «Ruhu kabrinde rehin edilip göğe çıkamayan bir adama dua etmem yarar sağlamaz. Eğer biriniz, onun borcuna kefalet ederse, kalkar namazını kılarım. O zaman muhakkak, namazım ona fayda verir.»

    Taberâni «Evsât»deve Beyhaki ve îsbehani Tergibde Semûre bin Cündüp (Radıyallahû anh) 'dan rivayet ettiklerine göre:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) namazını kıldıktan sonra: «Burda filan kabileden kimse var mı?» Ölünüz borcundan dolayı Cennet kapısının berisinde yakalanmış. İsterseniz borcunu ödeyin, isterseniz Allah'ın azabına teslim edin» diye buyurdu.

    îmam Ahmed, Beyhaki, Câbir (Radıyallahû anh) 'dan şunu rivayet etmiştir:
    «Adamın biri öldü. İki dinar borcu vardı. Peygamber Efendimiz (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) namazını kılmadı. Ancak, Ebû Katade (Radiyallahû anh) ölünün borcunu yüklendikten sonra, peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) namazım kıld. Bu olaydan bir gün sonra, Ebû Katâde'ye o iki dinarı ne yaptığım sordu. Ebû Katâde «Adam daha dün öldü, acelesi yok» dedi.
    Üçüncü günü Ebû Katâde Peygamberimizin yanına gelip «ödedim» dedi. Peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) «İşte şimdi, vücudu serinledi (ateşte yanmaktan kurtuldu)» diye buyurdu.

    Bezzar, Taberani, îbn-i Abbâs (Radıyallahû anh) 'dan rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) bir gün, öğle namazını kıldıktan sonra «Burada Hüzeyl kabilesinden bir adam medfundur; borcundan dolayı cennet kapısının berisinde yakalandı» diye buyurdu.

    îmam Ahmed, Saîd b. Atval'den şöyle rivayet etmiştir:
    — Babamız öldü. Arkada üç yüz dinar para ile borç ve çoluk -çocuk bıraktı. Onun çocuklarına yardım etmek istedim. Fakat Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :
    «Yardım yerine borcunu öde. Çünkü o, borcundan dolayı (kabrinde) hapsolunmuştur» diye buyurdu.

    Taberani Evsât»da Berâ b. Âzip (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem,) şöyle buyurmuştur:
    — Borç sahibi, borcuyla esirdir. Yalnızlıktan ötürü halini Allah'a şikâyet eder.

    îbn-i Ebi Dünya, «Öldükten Sonra Yaşayanlar» kitabında Şeyban bin Hasan'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    Babam ve Abdülvâhid bin Zeyd savaşa çıktılar. Geniş derin bir kuyuya saldırdılar. Baktılar ki «Him Him» diye bir ses geliyor. Biri kuyuya girdi. Baktı ki bir adam su üzerinde bir tahtada oturmuş, Ona; «Cin misin, îhs misin» diye sordu. Adam;
    «İns'im ben» dedi.
    — Necisin, deyince.
    — Antakyalı birisiyim, öldüm, Rabbim borcumdan dolayı beni burda hapsetti. Antakya'da kalan babam da ne beni hatırlıyor, ne de borcumu ödüyor, dedi.

    Bunun üzerine kuyudaki adam çıktı. Diğer arkadaşına «Haydi savaşa, savaşa gidelim. Ta ki, gidip borcunu ödeyelim.» Gittiler o borcunu ödediler. Sonra tekrar o çukurun yanına döndüler. Baktılar ki ne çukur var, ne de herhangi bir şey..
    Akşamleyin orda yattılar. Adam onların rüyalarına geldi. «Allah benden taraf hayrınızı versin. Borcumu ödediğinizden sonra, Rabbim beni Cennetteki falan yere götürdü,» dedi. [1]



    [1] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 433-435.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #53
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Vasiyyet Etme

    Ebû Şeyh bin Habban, «Vasiyetler» kitabında, Kays bin Kabise
    (Radıyallahû anh) 'dan merfûan şunu rivayet etmiştir:
    Kim vasiyet etmeden ölürse diğer ölülerle konuşamaz.» «Yâ Resûlullah ölüler konuşur mu?» diye sordular. «Evet, onlar ziyaretleşirler» diye buyurdu.

    Ebû Ahimed, Hâkim, «Künyeler» kitabında Câbir'den merfûan Rivayet ettiklerine göre; Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) Şöyle buyurmuştur:
    «Kim vasiyet etmeden ölürse, kıyamete kadar, konuşmak için ona izin verilmez.-Yâ Resûlullah, onlar kıyametden önce de konuşurlar mı?» diye sordular.
    «Evet, onlar birbirini ziyaret ederler» dedi.

    îbn-i Ebi Dünya, Said bin.Hâlid tarikiyle ibn-i Zeyd el-Ensari (Radıyallahû anh)'dan, o da Basra'lı bir adamdan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    «Ben kabir kazıcısı idim. Birgün bir kabir kazarken başımı ona yakın bir yere koydum, yattım. İki hanım rüyama girdiler. Birisi:
    «Yâ Abdullah Allah hakkı için bu kadını bize komşu etme» dedi.
    Ben korkumdan uyandım. Baktım yanıma bir kadın cenazesi getirilmiş. Ben «arkanızda başka bir kabir vardır, oraya gömün» dedim. Onları o kazdığım kabirden vazgeçirdim.
    Geceleyin, yine o iki hanımı rüyamda gördüm. Yine o kadın bana: «Allah senin sevabını versin, bizden büyük bir şerri defettin» dedi.
    Ben:
    «Neden arkadaşın senin gibi konuşmuyor» dedim. O dedi ki
    «Arkadaşım, vasiyet etmeden öldü, vasiyet etmeden ölenlerin cezası da kıyamete kadar konuşmamaktır.»

    Deylemi, Ebû Hedbe tarikiyle Enes (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur :
    «Cennet ehlinden iki kadın gördüm. Biri konuşuyordu. Diğeri konuşamıyordu. Ben, «neden sen konuşuyorsun da diğeri konuşamıyor dedim. Kadın dedi ki:
    «Ben vasiyetimi ettim, bu ise vasiyetini etmeden öldü. İşte kıyamete kadar konuşamayacaktır.» [1]



    [1] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 436-437.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  4. #54
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Hakim, Hüseyn bin Hârice'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir :
    îlk fitne (sahabe iç savaşı) olduğu zaman benim için bir tarafı tercih etmek müşkilleşti. Yâ Rabbi, bana tutunacağım bir yol göster, dedim. Bir gece rüyamda dünya ve ahireti gördüm. Aralarında uzun olmayan bir duvar vardı. Ben duvarın yanında idim. Keşke bu duvardan tırmanıp ölüleri görebilseydim de uzanıp onlara sorabilseydim de bana durumu bildirsinler, dedim.
    Dedi ki:
    Sonra, ağaçlık bir yere indim. Bir cemâat orda oturuyordu. Siz şehid ler misiniz? dedim.
    «Hayır,» dediler.
    «Şehidier nerde» dedim, onlar Yukarı çık, dediler.
    Ben öyle bir dereceye çıktım ki, genişlik ve güzelliğini yalnız Allah bilir. Baktım Muhammed (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ve yaşlı bir Adam İbrahim Peygamber (Aleyhi's-selâm) ordaydılar. Hz. Muhammed ona «ümmetime mağfiret dile» diyordu. İbrahim ise;
    «Ümmetinin senden sonra ne yaptıklarını görmüyormusun, kanlarını döktüler, halifelerini Öldürdüler. Neden dostum Sa'd gibi tarafsız kalmadılar,» diyordu.
    Ben uyandığımda, belki de yararlı bir rüya gördüm, gideyim bakayım Sa'd ne yapıyor. Ben de onun gibi yapayım. Sa'd (Radıyallahû anh)'e gittim, hikâyemi ona anlatınca çok sevindi ve «Allah'ın dostu olan İbrahim'in ona dost olmadığı kişi kaybetmiştir» dedi. Ben:
    — Sen hangi tarafı tutuyorsun, dedim.
    O:
    — Ben hiç bir tarafı tutmuyorum, dedi.
    Ben:
    — Bana ne emrediyorsun, dedim.
    O:
    — Keçilerin var mı, dedi.'
    Ben:
    —Hayır, dedim.
    O:
    — Öyle ise bir kaç koyun al, fitne çekilinceye kadar onlarla beraber (dağda) kal, dedi.

    Hâkim ve Beyhaki, Selman (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir:

    Ümmü Seleme (Radıyallahû anh) nın yanına girdim; ağlıyordu.
    — Neden ağlıyorsun, dedim. Dedi ki:
    — Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem rüyada gördüm. «Neden ağlıyorsun» diye sordum. Buyurdu ki:
    «Şimdi,Hüseyin'in öldürüldüğünü gördüm.»

    Hâkim, Muammer'den rivayet ettiğine göre; şöyle demiştir: Üstadlarımızdan birisi bize anlattı ki;

    Bir Kadın Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'ın bir hanımının yanına gelip elimin açılması için Allah'a duâ et, demiştir.
    «Ne var elinde?» diye sorunca; demiş ki:
    «Anam ve babamla beraber yaşıyordum. Babam çok zengin ve cömert idi. Anam ise hiç öyle değildi. Hiç bir sadaka verdiğini görmedim. Yalnız bir gün bir ineği kurban kesmiştik, bir parça yağ ve bir hırkayı miskinin birine verdi. Sonra anam da öldü, babam da öldü. Babamı bir nehir kenarında insanlara su verirken gördüm. Babacığım, hiç anamı görmedin mi, dedim. O;
    «Hayır» dedi. Ben anamı aramaya koyuldum. Baktım bir kenarda çıplak olarak duruyor, üzerinde yalnız o verdiği hırka, elinde de yalnız o iç yağı parçası var, yağ parçasını öbür eline vurup sonra içini emiyordu. Ah ne kadar susadım, diye bağırıyordu.
    «Anacığım sana su vereyim mi» dedim.
    «Evet» dedi.
    Babamın yanına gittim, bir kap su aldım, geldim ona içirdim. Yanında olan birisi bunun farkına vardi;
    «Kim buna su verdi, Allah elini kurutsun» dedi, uyandım baktım elim böyle felç geçirmiş. [3]

    Bîr Fasıl


    Dirinin ruhu rüyada çıkar Allah'ın istediği kadar gezerler ve başka şeyleri görür.

    Hakim Müstedrek'de, Taberani Evsat'da ve Ukayli, ibn-i (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir;

    Babam Ömer Ali ile karşılaştı.
    Yâ Ebe'l-Hasan kişi rüya görür, bâzısı doğru çıkar, bâzısı yalan çıkar, dedi. Ali:
    — Evet Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) 'den işittim, diyordu :
    «Her Allah kulunun yattığında, uykuya dalınca, ruhu Arşa çıkar, ruhu Arşa vardıktan sonra uyanan kişinin rüyası doğrudur. Ruhu Arşa varmadan uyanan kişinin rüyası ise yalandır.»

    Beyhaki «Şuab-ı İman»da Abdullah bin Amr bin As (Radıyallahû anh) 'dan şöyle dediğini rivayet etmiştir:

    «Ruhlar, rüyada göğe çıkartılır. Arş önünde secde etmekle emredilirler. Temiz olanlar Arşa yakın bir yerde secde eder. Temiz olmayanlar, Arştan uzakta secde eder...»

    İbn-i Mübarek «Zühd»de Ebû Derda (Radıyallahû anh)'dan şöyle dediğini rivayet etmiştir:

    İnsan uyuduğunda, ruhu Arşa çıkar uyanıncaya kadar yükseltilir. Eğer temiz ise secde etmeye izin verilir. Eğer cenâbetli ise izin verilmez.

    Hakim-i Tirmizi «Nevadir'ül-Usûl'de zayıf bir sened ile Ubâde bin Sâmit (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiğine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

    «Müminin rüyası, kulun Rabbiyle uykuda konuştuğu bir sözdür.»
    Nesai Hüzeyme (Radıyallahû anh) 'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: ,
    Rüyamda, sanki, peygamber (Aleyhi's-selâm)'in alnının üzerine secde ettiğini gördüm. Bunu ona anlattığımda «Ruh ruhla görüşür»
    diye buyurdu.
    Üstad îzzeddin bin Abdüsselâm, ruhun uyanıklığı hakkında şöyle demiştir:
    Uyanıklık bir adettir, ki ruh cesedde bulunduğu müddetçe insan uyanık olur. Ruh cesedden ayrıldığı zaman insan uyur, ruh rüyalar görür. Eğer göğe varıp öyle rüya görürse o rüya doğrudur. Çünkü şeytanlar göğe çıkamazlar. Eğer göğe varmadan rüya görürse, o şeytanın ilkaatındandır. Sonra ruh cesede döndüğünde insan uyanır, eski hâline döner.

    İkrime ve Mücâhid dediler ki:

    İnsan uyuduğunda, ruhun aslı vücutta kalmakla beraber, bir bağla dışarı çıkar, gezer. Gittiği müddetçe insan uykudadır. Döndüğünde insan uyanır; tıpkı güneş şualarının aslı güneşte olmakla beraber, her tarafta aktığı gibi...
    îbn-i Mende, bâzı âlimlerden rivayet ettiğine göre;! Ruh, aslı insanın bedeninde olmakla beraber, burnundan uzanır, gider. Tamamiyle çıkarsa insan ölür, lamba ışığı tamamiyle fitilden ayrılsa lamba söndüğü gibi... İşte, ışığın merkezi fitil olmakla beraber, aydınlık her tarafa gittiği misali, ruh insanın burnundan uzanır. Melekût âleminde gezer. Ruhlara müekkel olan melek istediğini ona gösterir. Sonra onu bedenine gönderir.

    Ebu'ş-Şeyh «Azamet» kitabında, İkrime'den rivayet ettiğine göre;

    Ondan «kişinin, sanki, Horasanda, Şam'da ve ayak basılmamış yerlerde gezer gördüğü» sorulmuş, cevaben demiş ki:
    — Gezen ve gören ruhtur. Ruh nefis ile bağlıdır. Uyandığında nefis ruhu çeker.

    Yine Ebû Şeyh başka bir tarikle İkrime'den, rivayet ettiğine göre;

    «O Allah ki, geceleyin sizi vefat ettirir ve gündüzleyin ne yaptığınızı bilir» [4] mealindeki âyet hakkında, «Her gece Allah bütün ruhları alır ve gündüzleyin yaptıklarını sorar, sonra ölüm meleğine tayin ettiği ruhları almak için emir verir» diye tefsir etmiştir. [5]


    [1] Zümer, 46

    [2] Fakat onun oğlu bunu senediyle zikretmem iştir

    [3] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 438-445.

    [4] En'am, 70

    [5] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 445-447.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  5. #55
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Ölüler İle Dirilerin Ruhları Rüyada Görüşür

    Bu konuda Selmân-ı Fârisi ve Abdullah bin Selam'ın sözleri daha önce geçti. Bu meselenin delilleri sayılmayacak kadar çoktur. Gerçek olan olaylar bunun en doğru delilidir. Dirilerin ruhları birbiriyle görüştüğü gibi, ölüler ile dirilerin ruhları da birbiriyle görüşür.
    Cenâb-ı Hakk şöyle buyuruyor:
    «Allah Ölümde canları alır. Ölmeyip rüyasında olan canlan da alır. Ölümle ona hükmettiğini tutar, diğerini belli bir zamana kadar bırakır»[1]

    Baki bin Muhalled ve ibn-i Mende, «Ruh» kitabında ve Taberâni «Evsat»da Said bin Cübeyr tarikiyle ibn-i Abbâs (Radıyallahû anh)'dan şu âyet hakkında şöyle dediğini rivayet etmişlerdir.
    Bana ulaştı ki, diriler ile ölülerin ruhları rüyada görüşür. Birbirinden durumlarını öğrenirler, Allah Ölülerin ruhlarını tutar, diğerlerin ruhlarını belli bir zamana kadar cesedlerine geri gönderir.

    îbn-i Ebi Hâtem, Süddi'den, yukardaki âyet-i kerime hakkında şöyle dediğini rivayet etmiştir.
    «Allah uykuda ruhları alır. Dirinin ruhu ile ölünün ruhu görüşür. Tanışıp sohbet ederler. Dirinin ruhu dünyadaki cesedine gönderilir, belli bir zaman orda kalır. Ölünün ruhu da cesedine dönmek İster. Fakat tutuklanır.»,

    Cüveybir yukardaki âyet hakkında ibn-i Abbâs (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    Doğu ile batı arası kadar bir ip, yer ile gök arasında uzanmış ölülerin ruhları ile dirilerin ruhları o ipe gelir. Ölü ile diri orada görüşür. Rızkını tamamlamak üzere cesedine dönmek için diriye izin verildiği zaman ölü yakalanır.

    Firdevs [2] kitabında Ebû Derda (Radıyallahû ahh)'ın hadisinde şöyle denilmiştir;
    İnsanın ruhu cesedinden çıktığında bir ay evinin etrafında, bir sene de kabrinin etrafında çevrilir. Sonra ruhların üzerinde görüştüğü o îpe yükselir

    îbn-i Kayyim dedi ki, ruhların görüştüğüne bir delil şudur:
    Diri, ölüyü rüyasında görür. Ondan gaybî haberler alır ve o haberler aynen çıkar.

    Ben de derim'ki, ibn-i Sirîn'den senediyle şöyle rivayet edilmiştir:
    Ölünün rüyada sana haber verdiği haktır. Çünkü o hak bir âlemdedir.

    îbn-i Ebi Dünya ve ibn el-Cevzi, «Uyun el-Hikayât» kitabında senediyle Şehr bin Havşep'den rivayet ettiklerine göre:
    Sa'd bin Cüsâme ve Avf bin Mâlik âhiret kardeşi olmuştular. Sa'b Avf'a dedi ki:
    Kardeşim hangimiz daha önce ölürse öbürüne görünsün. Avf:
    — Bu da mı olur? dedi.
    Sa'b:
    — Evet, dedi.
    Sonra Sa'b öldü. Avf onu rüyasında gördü.
    — Sana ne yapıldı, dedi.
    — Sıkıntıdan sonra mağfiret edildim, dedi.
    — Nedir o sıkıntı dedi. Sa'b:
    — Bu, filan yahudiden borç aldığım on dinardır, onları ok eğerine bırakmışım Git onları ona ver ve bil ki, ailemin başına ne gelmişse haberim vardır. Hattâ, bir kaç gün önce ölen kedimin de haberi bana geldi ve bil ki, falan kızım altı gün sonra ölecektir, ona iyi davranın» dedi.
    Sabahleyin, evine gittim. Eğeri aradım, aşağıya indirdim, baktım, kese içinde on dinar var. Yahudi'yi çağırdım. «Senin Sa'b'dan kalan bir şeyin var mı?» dedim O
    «Allah Sa'b'a rahmet etsin. O Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'ın sahabelerinin iyilerindendi. Benden on dinar borç istedi. Ona verdim» dedi. Sonra on dinarını verdiğimde;
    «Vallahi ona borç verdiğim on dinarın aynısıdır» dedi.
    Ben ailesine «Sa'b'ın vefatından sonra sizde bir olay oldu mu?» dedim. Onlar:
    «Evet şöyle şöyle olaylar oldu» dediler. Kedinin Ölümünü dahi zikrettiler.
    Ben:
    «Kardeşimin kızı nerde» diye sordum. «Dışarda oynuyor» dediler. Beni yanına götürdüler, okşadım. Baktım harareti var, ona iyi davranın dedim. Altı gün sonra kız öldü.

    îbn-eLMübarek —«Zühd»de— Atiyye bin Kays'dan, o da Avf bin Malik el-Eşcaî'den rivayet ettiğine göre:
    O, Muhlim isminde bir adamla âhiret kardeşiydi. Sonra, Muhlim sekerâta girdi. Avf ziyaretine gitti. Ona dedi ki:
    Şayet o âleme gidersen dön başına, ne geldiğini bize haber ver.
    Muhlim:
    — Eğer böyle bir şey benim gibilere mümkün ise yaparım, dedi. Sonra ruhunu teslim etti. Avf, bir sene sonra onu rüyasında gördü.
    — Yâ Muhlim, sana ne yapıldı, dedi.
    O;
    — Ücretimizi aldık, dedi. Avf:
    — Hepiniz aldınız mı? diye sordu. O:
    — Evet, hepimiz, dedi. Yalnız, parmakla gösterilen ve Ölenlerin en sonunda kalan düşükler henüz amellerinin almamışlardır.
    Vallahi ben bütün ecrimi aldım, hattâ ölümümden bir gece önce kaybolan kediden dolayı da ecrimi aldım.
    Sabahleyin, Avf onun hanımına gitti. İçeri girdiği zaman «Merhaba ey Muhlim'den sonra Sa'b'ın ziyaretçisi!» diye karşılık aldı. Avf onun hanımına Muhlimi ölümünden sonra gördün mü?» diye sordu.
    Hanım, «evet, dün geceleyin onu gördüm. Şu kızımı beraberinde götürmek için benimle çekişti. Avf, rüyasında Muhlim'den gördüklerini anlattı. Tâ kediden bahsedince, hanım, ben kedinin nerde olduğunu bilmiyorum, hizmetçim daha iyi bilir. Hizmetçisini çağırdı. Hizmetçi kedimiz Muhlim'in vefatından bir gece evvel kayboldu, dedi. Muhlim, Sa'b'ın kardeşi Cüsâme'nin oğlu idi.

    Ebuş' şeyh ibn-i Hibban «Vasâya» kitabında, Hâkim «Müstedrek»de, Beyhaki «Delâil»de sened ile Ebû Nuaym Ala el-Horasanlî'den rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir
    Sabit bin Kays bin Şemmas'ın (Radıyallâhû anh) kızı bana anlattı ki, Sabit Yemâme gününde öldü. Üzerinde nefis bir zırh vardı. Müslümanlardan bir adam gitti, zırhı aldı. Ehl-i imanın biri uyurken Sabit rüyasına girmiş, demiş ki:
    «Sakın bu rüyadır, diye ehemmiyet vermemezlik yapma. Sana gerçekten bir vasiyetim var:
    «Ben dün akşam öldürüldüm. Müslüman bir adam yanıma geldi, zırhımı aldı. Menzili, menzillerin en sonundadır. Çadırının yanında, deprenen bir at var. Zırhın üzerine bir kazan bırakmış, kazanın üzerinde semer var. Halid bin Velid'e git, ona söyle, birisini gönderip zırhımı aldırsın. Medine'ye gittiğinde de Resûlullahın halifesi Ebû Bekr es-Sıddik'a da git, şu kadar borçlu olduğumu falan ve falan kölelerimi âzad ettiğimi söyle.
    Adam Hâlid bin Velid'e geldi, durumu ona anlattı. Halid (Radıyallâhû anh) adamı gönderdi, zırhı getirtti. Hz. Ebû Bekr'e de rüyayı anlattığın da vasiyetini yerine getirdi.

    Râvi dedi ki, Sabit bin Kays'dan başka ölümünden sonra yapılan vasiyeti yerine getirilen kimseyi bilmiyoruz.

    Hakim «Müstedrek»inde, Beyhaki «Delail»de, Kesir bin Salt'dan
    rivayet ettiklerine göre, şöyle demiştir:
    Hz. Osman, öldürüleceği gün yattı. Uyanınca dedi ki:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem rüyamda gördüm. «Sen bu Cuma bize kavuşacaksın» diye buyurdu.

    Yine Hâkim, ibn-i Ömer (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiğine göre;
    Osman bin Affan (Radıyallahû anh) sabahın birinde gelip dedi ki:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'i rüyamda gördüm.
    — Yâ Osman yanımızda iftarını açarsın, diye buyurdu. Hz. Osman oruç tutmuştu. O günde şehid edildi.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  6. #56
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...






    (Ölüleri Rüyada Gören Ve Hallarini Sorup Öğrenenlerden Bir Miktar Rivayetler.)


    Yezid bin Muhalled et-Tarsûsi'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:

    Ölümünden sonra Ebû Zur'ateyi rüyada gördüm. Dünya göğünde ak bir elbise içinde üzerlerinde ak elbiseler olan bir cemaate namaz kıldırıyordu. Onlar namazda ellerini kaldırıyorlardı.
    Ben:
    — Yâ Ebâ Zür'ate kimdir bunlar? dedim.
    O:
    — Meleklerdir, dedi.
    Ben:
    — Ne ile bu makamı kazandın, dedim.
    — Namazda elleri kaldırmakla, dedi. Ben:
    — Cehmiye fırkası, Rey şehrinde arkadaşlarımıza eziyet ettiler
    dedim. O:
    — Sus! Ahmed bin Hanbel, yukarda onların sularını kesti.

    Ebul-Abbas el-Muradi'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Ebû Zur'ateyi rüyada gördüm.

    —Rabbin sana ne yaptı, dedim. O dedi ki:
    — Rabbimin huzuruna çıktım. Bana «Yâ Ebâ Zür'ate! Ben,! çocuğu getirir Cennete götürülmesini emrettiğim halde, senelerce ibadet üzere devam edeni Cennete gitmesini istemesem hiç olur mu? İstediğin gibi Cennette yerleş!» dedi.

    îbn-i Sadaka bin Yezid'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:

    Trablus civarında yüksek bir yerde üç kabir gördüm, baktım: Birisinin üstünde şöyle yazılıdır.
    Ölümün birden başına geleceğini Mal ve mülkünü şan ve şerefini Yok edip onu kabre koyacağını Düşünen hiç hayattan lezzet alır mı?

    İkinci kabrin üstünde de şu yazılı îdi:

    Yaratıkların mabudu kendisini Sorgu ve imtihana çekeceğini İntikamını hızla ondan alacağını Ve yaptığı hayrın mükâfatını göreceğini Bilen bu hayattan hiç lezzet alır mı?

    Üçüncü kabrin başında da :

    Yeri insanda gençlik bırakmayan Bir cesede dönüşeceğini
    Parlaklığından sonra yüzün Güzelliğinin gideceğini Vücut ve mafsallarının
    Hızla dağılacağını Bilen bu hayattan hiç lezzet alır mı?

    Ben oraya yakın bir köye indim. Orda buluttan yaşlı bir adam acip bîr şey gördüğümü anlattım.

    Bana:
    — Ne idi o? dedi.
    Ben:
    — O kabirler, dedim. O dedi ki:
    — Sahiplerinin hikayesi, onlardan daha
    — Anlat bana, dedim. O dedi ki:
    tiptir. Ben:
    — O kabirlerin içindekiler, üç kardeş idiler. Biri sultan'ın arkadaşı, asker ve şehirlerin emiriydi. Diğeri de zengin, hatırı sayılır bir tüccardı. Öbürü de, ibadet için kenara çekilmiş bir zâhitdi.
    Zahit olan ölüm döşeğine düştü. Sultanın arkadaşı olan kardeşi ki, Abdülmelik bin Mervan onu memleketine vali tayin etmişti.) Ve tüccar olan diğer kardeşi onun yanına geldiler ki
    Ona:
    — Bir vasiyetin var mı, dediler. O dedi ki:
    — Ne vasiyetim olacak. Ne malım var, ne borcum, ne de dünyada bir meselem var. Fakat sizden bir söz alacağım. Sakın o sözünüzden çıkmayın. Öldüğüm zaman beni yüksek bir yerde defnedin. Ve mezartaşımda şunu yazın
    Yaratıkların mabudu kendisini Sorgu ve imtihana çekeceğini İntikamını hızla ondan alacağını Ve yaptığı hayrın mükafatını göreceğini Bilen, bu hayattan hiç lezzet alır mı?
    Sonra üç gün kabrimi ziyaret edin. Belki öğüt alırsınız. O iki kardeşi, onun vasiyetini aynen yerine getirdiler. Üçüncü gün Emir olan kardeşi kabre geldi. Ayrılmak istediğinde, kabirden sanki bir duvar yıkılışının sesini işitti. Dehşet ve korku içinde kaldı. Titreyerek ayrıldı. Gece olunca kardeşini rüyada gördü.
    — Ey kardeş! Kabrinden işittiğim ses ne idi? diye sordu. Kardeşi dedi ki:
    — O, demir sütundu. Bana: «Bir mazlumu gördün ona yardım etmedin!» dediler.
    Sabahleyin Emir uyandığında, tüccar kardeşini ve akrabalarını çağırdı. Dedi ki.-
    —Şâhid olun! Ben içinizde yaşamayacağım. Böylece amirliği bıraktı. İbadete koyuldu. Hep çöllerde dağ ve vadilerde yaşamaya başladı. O da ölüm döşeğine düştü. Tüccar olan kardeşi yanına geldi.
    Ey kardeş bir vasiyetin yok mu, dedi. O:
    — Ne vasiyetim olacak? Ne malım var, ne borcum. Fakat Öldüğümde beni kardeşimin kabrinin yanında defnet. Ve mezartaşımda şunu yazin
    Ölümün birden başıma geleceğini Mal ve mülkünü şan ve şerefini Yok edip onu kabre koyacağını Düşünen hiç hayattan lezzet alır mı?
    Sonra üç gün kabrimi kolla. Öldüğü zaman kardeşi vasiyetini yerine getirdi. Üçüncü gün gelip, ayrılmak istediğinde, kabirden bir düşme sesini işitti. Nerdeyse aklını kaçıracaktı. Korku içinde döndü.
    Geceleyin kardeşini rüyada gördü. Nasılsın,
    Dedi. O «Çok iyiyim.')
    Tövbe ne güzel iyilikleri toplar» dedi.
    — Kardeşimiz nasıldır, dedi.
    — Büyük imamlarla beraberdir.
    — Yanınızda halimiz ne olacak?
    — Kim ne takdim ederse bulur! Fakirleşmeden önce malına sahip çık.
    Sonra üçüncü kardeş de dünyayı bırakmaya başladı. Malını dağıttı. Allah'a ibâdete yöneldi. Eğitim içinde büyüyen bir çocuğu oldu. Nihayet babası da amcaları gibi ölüme geldi, «Babacığım bir vasiyetin yok mu?» dedi. O «Oğlum, malım yok ki vasiyet edeyim. Fakat senden bir söz almak istiyorum. Öldüğümde beni amcalarınla; beraber defnet. Ve kabrime şunu yaz:

    Yeri, insanda gençlik bırakmayan Bir cesede dönüşeceğini Parlaklığından sonra yüzün Güzelliğinin gideceğini Vücut ve mafsalların hızla dağılacağını Bilen bu hayattan hiç lezzet alır mı?
    Sonra üç gün kabrime gel. Genç oğul babasının vasiyetini yerine getirdi. Üçüncü gün kabirden onu korkutan bir ses işitti. Üzüntü içinde ayrıldı. Geceleyin, babasını rüyasında gördü. Babası ona dedi ki:
    Oğlum yakında sen de yanımıza geleceksin. İş ciddidir. Hazırlan yükün ağırdır. Yolun uzundur. Ondan ayrılacağın diyardan himmetini geri çevir. Ebedi kalacağın diyara yönel. Düşün, anla. Tul-i emel'le aldanıp âhiretine çalışmayanlara uyma. Onlar, âhiretlerinin işlerini bıraktılar. Ölümde, ömürlerini zayi ettiklerine pişman oldular. Ölümde ne teessüf ne de pişmanlık fayda vermez. Oğlum, acele et, acele et, acele et!»
    Sonra o ihtiyar köylü bana dedi ki Ve yaptığı hayrın mükafatını göreceğini Bilen, bu hayattan hiç lezzet alır mı?
    Sonra üç gün kabrimi ziyaret edin. Belki öğüt alırsınız. O iki kardeşi, onun vasiyetini aynen yerine getirdiler. Üçüncü gün Emir olan kardeşi kabre geldi. Ayrılmak istediğinde, kabirden sanki bir duvar yıkılışının sesini işitti. Dehşet ve korku içinde kaldı. Titreyerek ayrıldı. Gece olunca kardeşim rüyada gördü.
    — Ey kardeş! Kabrinden işittiğim ses ne idi? diye sordu. Kardeşi dedi ki:
    — O, demir sütundu. Bana: «Bir mazlumu gördün ona yardım etmedin!» dediler.
    Sabahleyin Emir uyandığında, tüccar kardeşini ve akrabalarını çağırdı. Dedi ki .
    —Şâhid olun! Ben içinizde yaşamayacağım. Böylece amirliği bıraktı. İbadete koyuldu. Hep çöllerde dağ ve vadilerde yaşamaya başladı. O da ölüm döşeğine düştü. Tüccar olan kardeşi yanına geldi.
    Ey kardeş bir vasiyetin yok mu, dedi. O
    — Ne vasiyetim olacak? Ne malım var, ne borcum. Fakat Öldüğümde beni kardeşimin kabrinin yanında defnet. Ve mezartaşımda şunu yaz:
    Ölümün birden basma geleceğini Mal ve mülkünü şan ve şerefini Yok edip onu kabre koyacağını Düşünen hiç hayattan lezzet alır mı?
    Sonra üç gün kabrimi kolla. Öldüğü zaman kardeşi vasiyetini yerine getirdi. Üçüncü gün gelip, ayrılmak istediğinde, kabirden bir düşme sesini işitti. Nerdeyse aklını kaçıracaktı. Korku içinde döndü.
    Geceleyin kardeşini rüyada gördü. Nasılsın, dedi. O -Çok iyiyim. Tövbe ne güzel iyilikleri toplar» dedi.
    — Kardeşimiz nasıldır, dedi.
    —Büyük imamlarla beraberdir.
    — Yanınızda halimiz ne olacak?
    Kim ne takdim ederse bulur! Fakirleşmeden önce malına sahip çık.
    Sonra üçüncü kardeş de dünyayı bırakmaya başladı. Malını dağıttı. Allah'a ibâdete yöneldi. Eğitim içinde büyüyen bir çocuğu oldu. Nihayet babası da amcaları gibi ölüme geldi. «Babacığım bir vasiyetin yok mu?» dedi. O «Oğlum, malım yok ki vasiyet edeyim. Fakat senden bir söz almak istiyorum. Öldüğümde beni amcalarınla beraber defnet. Ve kabrime şunu yaz.
    Yeri, insanda gençlik bırakmayan Bir cesede dönüşeceğini Parlaklığından sonra yüzün Güzelliğinin gideceğini Vücut ve mafsalların hızla dağılacağını Bilen bu hayattan hiç lezzet alır mı?
    Sonra üç gün kabrime gel. Genç oğul babasının vasiyetini yer rine getirdi. Üçüncü gün kabirden onu korkutan bir ses işitti. Üzüntü içinde ayrıldı. Geceleyin, babasını rüyasında gördü. Babası ona dedi ki:
    Oğlum yakında sen de yanımıza geleceksin. İş ciddidir. Hazırlan, yükün ağırdır. Yolun uzundur. Ondan ayrılacağın diyardan himmetini geri çevir. Ebedi kalacağın diyara yönel. Düşün, anla. Tul-i emel'le aldanıp âhiretine çalışmayanlara uyma. Onlar, âhiretlerinin idlerini bıraktılar. Ölümde, ömürlerini zayi ettiklerine pişman oldular. Ölümde ne teessüf ne de pişmanlık fayda vermez. Oğlum, acele et, acele et, acele et»
    Sonra o ihtiyar köylü bana dedi ki:
    O gencin rüyayı gördüğü gecenin sabahında yanına gittim. Durumu bana anlattı. Ve dedi ki;
    Babamın bana söylediği, ecelimin yaklaşmasından başka bir şey değildir. Sanırım ancak üç gün veya üç ay daha yaşarım. Çünkü bana üç sefer acele et, dedi. Üçüncü gün ailesini akrabalarını çağırdı. Onlarla vedalaştı. Kıbleye yönelip şehadet getirdi ve o gece vefat etti. [4]

    [1] Güllü bîr ağaçtır

    [2] İki hanım isimleridir. Sözün gelişinden anlaşıldığına göre rüyayı göİŞnln hanımlarıdırlar

    [3] Zümer, 74

    [4] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 448-494.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  7. #57
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    (Ölüleri Rüyada Gören Ve Hallarini Sorup Öğrenenlerden Bir Miktar Rivayetler.)


    Ahmed bin Abdurrahman el-Muabbiri'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Salih bin Abdul kuddüs'ü rüyamda gördüm; gülüyordu. Yüzünde müjde okunuyordu. Ben
    — Rabbin sana ne yaptı? ittiham edildiğin dinsizlikten nasıl kurtuldun? dedim.
    O dedi ki:
    Ben, ondan hiç bir şey gizli kalmayanan'ın huzuruna gittim. Rahmetiyle beni karşıladı ve bana:
    «Sen ittiham edildiğin şeylerden berisin, dedi.

    Ebû Yezid Tayfur el-Bıstamî'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Âli bin Ebû Talib'i rüyada gördüm.
    — Yâ Emire'l-müminin bana faide verecek bir söz öğret, dedim.
    dedi ki:
    Zenginlerin, fakirlere Allah rızası için yaptığı tevazu ne kadar güzeldir.
    — Başka ne daha güzeldir, dedim.
    — Ondan daha güzel, fakirlerin Allah'ın onlara va'dettiğine güvenerek, zenginlere karşı izzeti nefislerini korumalarıdır.
    Ben:
    — Başka daha ne var? dedim.
    — Ondan daha güzel şudur; dedi. Elini açtı. Baktım eli içinde altın suyu ile şöyle yazılmıştır idin canlı oldun yakında yine öleceksin leka aleminde bir ev yap ?ena âleminde bir ev yık
    Mekke'li birisinden rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:

    Rüyada Saîd bin Salim el-Kaddah'ı gördüm.
    — Bu kabristanda yatanların en üstünü kimdir/dedim.
    O;
    — Bu kabrin sahibi, dedi. Ben:
    — Ne ile sizden üstün oldu, dedim. O;
    — Musibete uğradı, sabretti, dedi. Ben:
    — Fudayl bin İyad ne yaptı? dedim. O:
    — O nerde biz nerde? Ona öyle bir kaftan giydirildi ki, dünya ve içindekiler onun pahasında olamaz.

    Ebu'l-Ferec Gays bin Ali'den, rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
    Rüyamda, Ebul-Hasan el-Akuli el-Makarri'yi iyi bir halde gördüm. Durumunu sordum: «İyiyim,» dedi.
    — Ölmedin mi, dedim.
    Evet, dedi.
    — Ölümü nasıl buldun, dedim.
    — Güzel veya iyi, dedi. Ve müjdeli idi.
    Ben:
    — Mağfiret edilip Cennete girdin mi, dedim.
    — Evet, dedi.
    — Hangi amel daha yararlıdır, dedim.
    — Burda istiğfardan daha yararlı hiçbir şey yoktur, çok İstiğfar et, dedi.

    Hasan bin Yûnus el-Harrani'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
    El-Emir Hacur'u rüyada gördüm.
    — Allah sana ne yaptı, dedim.
    — Bana mağfiret etti, dedi.
    — Ne ile, dedim.
    Müslümanların ve hacıların yolunu koruduğum için,;dedi.
    Ebû Nasr bin Makula'dan; şöyle demiştir:

    Rüyada gördüm, sanki, Ebu'l-Hasan Darekutni'nin âhirettekini soruyordum.
    Bana cevaben dediler ki:
    — O, cennette «İmam» diye çağırılıyor.;

    Ebû Nasr Halef el-Vezzan'dan; şöyle demiştir: Yûsuf bin Hüseyin er-Razi rüyada bana göründü.
    — Allah sana ne yaptı, dedim.
    O:
    — Allah beni mağfiret ve rahmet etti. Ben:
    — Ne ile, dedim.
    O:
    — Ölüm anında söylediğim bâzı sözlerle, O zaman deki:
    Yâ Rabb insanlara nasihat ettim, ve kendim yapmadım. Kusurumu, nasihatime bağışla..

    Abdullah bin Salih'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Ebû Nüvas, rüyada nimet ve refah içinde olduğu görünmüş.
    — Allah sana ne yaptı, denilmiş
    O demiş ki:
    — Rabbim beni mağfiret etti ve bu nimetleri bana verdi. Ona:
    — Neye karşı, halbuki sen karıştırıcı birisi idin, denilmiş. O demiş ki:
    — Salihlerden biri, bir gece kabristana geldi, cübbesini sardı, iki rek'at namaz kıldı. O iki rekat içinde bin sefer «Kul Huvellah» okudu. Sevabını kabristandakilere bağışladı. Cenâb-ı Hakk, burda yatan bütün ölüleri mağfiret etti. Ben de o mağfiret edilenlerin içine girmiş oldum.

    Muhammed bin Nâfi'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Ben uyku ile uyanıklık arasında Ebu Nûvasi gördüm. «Ebu Nûvas mısın?» dedim.
    O :
    — Şimdi rütbe ve künye ile çağırma zamanı değildir, dedi. Ben:
    — Hasan bin Hani mi, dedim. O:
    — Evet, dedi. Ben:
    — Rabbin sana ne yaptı, dedim.
    — Yastığım altında kalan, söylediğim bazı beyitler sebebiyle beni mağfiret etti, dedi. Ben, ailesine gittim. Yastığı kaldırdılar, baktım bir kâğıt parçası içinde şu beyitler yazılı
    Yâ Rab günahlarım büyüktür Fakat afvın ondan daha büyüktür Eğer yalnız iyiler senden isteyebiliyorlarsa Mücrimler nereye sığınacak, nasıl korunacak Yâ Râbb emrettiğin gibi sana yalvarıyorum. Elimi geri çevirirsen, kim rahmet edecek Ricadan ve afvından başka vesilem yok Bir de müslüman olduğumu biliyorum;

    Ebû Bekir el-İsbehâni'den rivayet edildiğine göre şöyle demişti. Ebû Nüvas, rüyada görünmüş.
    — Rabbin sana ne yaptı, denilmiş.
    O demiş ki:
    — Nergis çiçeği hakkında söylediğim bazı beyitlerle af edild îşte şunlardır:
    Yerin bitkisine bak ve düşün
    İlâhi sanatın eserlerini incele
    Gümüş akı içinde altın göz bebekleri Allah birliğinin şahitleri Muhammed, insan ve cine gönderilen Allah'ın peygamberi.

    Abdullah bin Muhammed el-Mervizi'den rivayet edildiğine şöyle demiştir:
    El-Hafiz Yakub bin Süfyan'ı rüyada gördüm.
    — Allah sana ne yaptı, dedim
    O dedi ki:
    — Beni mağfiret etti ve yerde hadis naklettiğim gibi gökte de hadis nakletmemi emretti. Ben dördüncü gökte, hadis naklettim. Melekler etrafımda toplandılar. Cebrail yazdır, dedi. Ben söyledim. Melekler de altın kalemlerle yazdılar.

    Ebû Ubeyd bin Harbuye'den rivayet edildiğine göre;
    Bir adam, Sırrı es-Sakatî'nin cenazesinde hazır bulunmuş. Geceden bir miktar geçince onu rüyasında görmüş.
    «Allah sana ne yaptı?» demiş. O demiş ki:
    — Benice benim cenazemde hazır bulunan ve namazımı kılanları af etti. Adamı
    — Benım, demiş.
    senin cenazende hazır bulunup namazını kılanlarda-
    O bir sahife çıkartmış, bakmış onun ismi içinde yok. Adam -
    — Hayır ben de hazır bulundum, demiş.
    O bir daha bakmış ki ismi, sahifenin kenarında yazılıdır.

    Ebu'l-Kâsım, Sabit bin Ahmed bin Hüseyin el-Bağdadi'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Ebu'l-Kasım, Sa'd bin Muhammed ez-Zencani'yi rüyada gördüm. Tekrarla bana dedi ki:
    Allah, hadisçilerin oturduğu her sohbete karşı cennette bir ev onlara bina eder.

    Muhammed bin Müslim bin Dâre'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    . Rüyada Ebû Zur'ateyi gördüm. Durumun nasıldır? dedim. O dedi ki:
    — Her halükârda Allah'a hamdediyorum. Allah'ın huzuruna götürüldüm. Önünde durdum. Bana dedi ki:
    Neden kullarım hakkında konuştun. Ben:
    — Yâ Rabbi onlar dininden çıkmaya kalkıştılar, dedim. O:
    —Doğru söyledin, dedi.
    Sonra Tahir el-Halkani getirildi. Ben onu Rabbime şikâyet etim. Ona yüz kırbaç vurdu ve haps edilmesini emretti. Sonra Ubeydullah'ı (Ebu Zar'ateyi) arkadaşları; Süfvan-i Sevri, Malik bin Enes ve Ahmed bin Hanbel'e kavuşturun,» diye buyurdu.

    Hafs bin Abdullah'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir^ Ölümünden sonra Ebu Zur'ateyi, dünyanın göğünde meleklere namaz kıldırırken gördüm.
    — Ne ile bu mertebeye kavuştun, dedim. O dedi ki:
    — Elimle bin hadis yazdım. Her birisini peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) 'e nisbet ettirirken salavât getirdim. Çünkü Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;
    «Kim, bana bir salavat getirse Allah ona karşılık, ona, on salavat (rahmet) indirir.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  8. #58
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    (Ölüleri Rüyada Gören Ve Hallarini Sorup Öğrenenlerden Bir Miktar Rivayetler.)

    Abdurrahmân bin Mehdi'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
    Ölümünden sonra Süfyan-ı Sevriyi rüyada gördüm. «Allah sana ne yaptı,» dedim.
    O dedi ki:
    — Bana bir şey olmadı. Ancak kabre kondum. Allah'ın huzurunda durdum. Kolaydan bir hesaba çekti, Cennete götürülmemi emretti. Ben Cennetin reyhan ve ağaçlan arasında dolaşırken birden bir sesle karşılaştım. «Yâ Süfyan bin Said! Bilir misin, sen Allah'ı nefsine tercih ettin? Ben î
    «Evet, dedim. Bunun üzerine hertaraftan, yemiş tabaklar beni sardı.

    Ahmed bin Hanbel'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Ölümünden sonra Şafii'yi rüyamda gördüm.
    — Rabbin sana ne yaptı? dedim.
    — Beni mağfiret etti. Başıma, tac koydu ve beni evlendirdi ve buyurdu ki: Bu ihsan senin isteklerini yerine getirmekle ucbe girmediğinden ve sana verdiklerimle kibirlenmediğinden dolayıdır.

    Rebi' bin Süleyman'dan rivayet edildiğine .göre şöyle demişti.
    Rüyamda Şafii'yi gördüm. Allah sana yaptı? dedim
    — Allah beni altından bir taht'a oturttu. Üzerime inci ve yemişleri serpti, dedi.

    Fakih îsmail bin İbrahim'den rivayet edildiğine göre şöyle de-. mistir:
    — Ölümünden sonra, Hafız Ebu Ahmed el-Hakim'i rüyamda gördüm. Hangi fırka iyi kurtulur, dedim.
    — Ehl-i sünnet fırkası diye cevap verdi.

    Hayseme bin Süleyman'dan rivayet edildiğine göre şöyle iniştir:
    Gazilerden biri olan Âsim et-Terablusi'yi ölümünden sonra rüyamda gördüm.
    Yâ Ebâ Ali hâlin nasıldır? dedim.!
    O dedi ki:
    Biz ölümden sonra künye ile çağrılmıyoruz, dedi. Ve başka şey ilave etmedi. Ben,
    — Yâ Âsim halin nasıldır ve nereye gittin, dedim. O:
    — Geniş bir rahmete ve yüksek bir Cennete çıktık, dedi. Ben:
    — Ne ile çıktınız, dedim. O:
    Denizde fazla cihad etmek ile.

    Mâlikisin Dinar'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    — Müslim bin Yesar'i rüyada gördüm. Ölümden sonra ne ile karşılaştın? dedim.
    O:
    — Şiddetli, büyük zelzelede ve korkunç hadiselerle karşılaştık. Ben:
    — Daha sonra ne oldu? dedim. O:
    — Bu gördüklerin kerîmden geliyor. Bizden bu iyiliklerimizi kabul etti. Kötülüklerimizi affetti. Bizim için neticelerine de zamin oldu...

    Hasan ibn-i Abdülaziz el-Haşemi el-Abbasi'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Ebû Cafer, Muhammed bin Ceriri rüyada gördüm.
    — Ölümü nasıl buldun, dedim. O:
    — İyilikten başka bir şey görmedim, dedi. Ben:
    — Kabrin korkunçluğunu nasıl buldun? dedim, O:
    — İyilikten başka bir şey görmedim, dedi. Ben:
    — Münker ve Nekiri nasıl buldun? dedim. O:
    — İyilikten başka bir şey görmedim, dedi. Ben:
    — Demek Rabbin seni çok seviyor. Rabbinin huzurunda bizi de an! dedim,
    O.
    — Sen Rabbinin huzurunda bizi an diyorsun. Halbuki biz Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'e kavuşmak için sizi vesile kılıyoruz.

    Hübeyş bin Mübeşşir'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir; Yahya bin Main'i rüyamda gördüm. «Rabbin sana ne yaptı,» dedim.
    — Rabbim beni huzuruna aldı, kendine yaklaştırdı. Bana ihsan ve keremde bulundu. Beni üçyüz huri'in ile evlendirdi. İki sefer beni öz huzuruna aldı, dedi.
    Ben:
    — Ne ile? deyince;
    O, takyesinin altından bir şey çıkardı ve «bununla (zikirle)» dedi.

    Süleyman el-Ömeri'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir Ebû Cafer el-Karî: Yezid bin el-Ka'ka'ı Ölümünden sonra rüyamda gördüm. Bana dedi ki, «benden kardeşlerime selâm söyle ve onlara bildir ki, Allah beni diri olan ve rızıklanan şehidlerden kıldı. Benden, Ebû Hazime de selâm söyle ve ona de kî;
    Ebû Cafer diyor: Güzel! Güzel! Allah ve melekleri, akşamları senin meclisine nazar ediyorlar.»

    Zekeriya bin Adi'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Ölümünden sonra ibn el-Mübarek'i rüyamda gördüm. Rabbin sana ne yaptı dedim. O
    — Hicret etmemle beni af etti, dedi.

    Muhammed bin Fadil bin Ayyâd'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    İbn-el-Mübarek'i rüyamda gördüm. -Hangi ameli en üstün buldun?» dedim.
    O:
    — İçinde bulunduğum hâl, dedi. Ben:
    — Cihad ve savaş mı? diye sordum. O:
    —. Evet, dedi.

    Yezid bin Mez'ur'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Ölümünden sonra Evzaiy'i rüyamda gördüm. Ben:
    — Yâ Ebâ Amr, Allah'a beni yaklaştıracak bir şeyi bana göster, dedim. O:
    — Burda, önce âlimlerin sonra mahzunların derecesinden daha yüksek derece görmedim, dedi.

    Abdulaziz bin Amr bin Abdulaziz'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Ölümünden sonra babamı rüyamda gördüm, «hangi ameli en üstün buldun» dedim.
    Oğlum! En tesirli şeyi istiğfari buldum, dedi.

    Abdullah bin Abdurrahmandan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
    Ölümünden sonra Halife el-Mütevekkiü1 rüyamda gördüm:
    —Rabbin sana ne yaptı? dedim. O: — Rabbim beni af etti, dedi. Ben:
    — Bu kadar yaptıklarınla beraber seni af mı etti, dedim.
    O:
    — Sünnetten (şeriatten) yaşattığım az miktar amel ile bana mağfiret etti, dedi.

    Haccac bin Tümeyle'den rivayet edildiğine] göre şöyle demiştir:
    Hasan ve Ferezdak'i, bir kabrin yanında gördüm. Hasan, Feraz-daka, böyle bir gün için ne hazırladın? dedi.
    Ferazdak :
    — Yetmiş seneden önce lâilahe ilallah kelimesini hazırlamışım, dedi. Bunun üzerine Hasan sustu:
    Labeta bin Ferezdak dedi ki:
    — Ölümünden, sonra babamı rüyada gördüm. Bana dedi ki
    — Oğlum, Hasan'la konuştuğum kelime bana yaradı.

    Abdullah bin Salih es-Sofi'den rivayet "edildiğine göre şöyle demiştir:
    Bir hadisçi rüyada görüldü. Ona «Rabbin sana ne yaptı?» nüdi.
    O
    — Beni affetti, dedi.
    Ona:
    —Ne İle, diye sorulunca.
    Kitaplarımda Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'a diğini salavat ile, dedi.

    Yezid bin Muaviye'den rivayet edildiğine göre şöyle demiş. Sağ bir adam, bir ölüyü rüyada görmüş. Ölü ona demiş ki
    — Yâ falan, millete bildir ki kıyamet gününde A'mir bin Kays'ın yüzü dolunay gibi olacaktır.

    Abdurrahman bin Zeyd bin Eslem'den; şöyle demiştir:
    Ölümünden sonra babamı rüyamda gördüm. Başında uzun bir külah vardı.
    —Rabbin sana ne yaptı? dedim.
    O:
    Beni ilim süsü ile süsledi, dedi.
    Ben:
    — Mâlik bin Enes nerde? dedim. O:
    — «Yükseklerde, yükseklerde,» dedi. Külah başından düşünceye kadar, başını kaldırıp «yukarlarda, yukarlarda» demeye devam etti.

    Bişr el-Hafi'nin yeğeni Haşnam'dan; şöyle demiştir: Dayımı rüyamda gördüm. Rabbın sana ne yaptı? dedim.
    O:
    — Rabbim beni mağfiret etti, dedi ve ona yaptığı ikramları anlatti.
    Ben:
    — Sana bir şey dedi mi? dedim. O:
    — Evet, Rabbim bana dedi ki;
    — Yâ Bişr, benim malım olan şu can (nefis) için o kadar korkmaktan utanmıyor muydun?

    Hüseyin ibn-i îsmail el-Muhamili'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Rüyada Kaşani'yi gördüm.
    — Rabbin sana ne yaptı? dediğimde; «sıkıntılardan sonra kurtuldum Ben:
    — Ahmed bin Hanbel hakkında ne biliyorsun? dedim.
    O:
    — Allah onu affetti, dedi. Ben:
    — Bişr el-Hâfi ne oldu? dedim.
    O!
    — Allah'dan ona her gün iki sefer ikram gelir, dedi.
    Asım el-Cüheni'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Rüyada gördüm ki, Hişam caddesine girmişim. Bişr el-Hâfi bana rastgeldi.
    — Nerden geliyorsun? diye sordum. Bana:
    — Alâ-i illiyinden geliyorum, dedi. Ben:
    — Allah, Ahmed bin Hanbel'e nasıl davrandı? diye sordum?
    O:
    — Ben şimdi, Ahmed bin Hanbeli ve Abdulvahhab bin Verrâkayı Allah'ın huzurunda bıraktım. Onlar orda yer içer ve her türlü nimetten istifade ederlerdi.
    Ben:
    — Sen niye yemiyorsun? dedim.
    O:
    — Allah yemeye olan isteğimin azlığını biliyor. Onun için dişinin cemâline bakmaya bana izin verdi.

    Ebû Cafer es-Sakka'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir.
    Rüyada Bişr el-Hâfi ve Ma'ruf-i Kerhi'yi gördüm. Sanki bir yerden geliyorlardı.
    — Nerden? dedim.
    — Cennetü'l-firdevs'den... Allah'la konuşan Musa'yı orda ziyaret ettik, dediler.

    Kasım bin Münebbih'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rüyada Bişr el-Hâfi'yi gördüm.
    — Rabbin sana ne yaptı? dedim. şöyle cevap verdi:
    — Beni affetti, ve dedi ki:
    «Yâ Bişr! Seni ve cenazende bulunan herkesi mağfiret ettim.» Ben «Yâ Rabbi! Beni seven herkesi de mağfiret et,» dedim. O (Celle Celâlühü) buyurdu ki:
    —Kıyamete kadar seni seven herkesi de mağfiret ettim.

    Ahmed ed-Devreki'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Benim bir komşum öldü. Onu rüyada gördüm. Üzerinde iki kaftan vardı. «Nedir bu hâl?» dedim. O dedi ki:
    — Bişr el-Hâfi kabristanımızda defnedildi. İşte bunun için kabristanlılar, İkişer ikişer cübbe giydirildiler.

    Haccac bin eş-Şâir'den rivayet edildiğine göre:
    Bişr el-Hâfi rüyada görülmüş. «Allah sana ne yaptı?» diye sorulunca, O :
    — Allah beni mağfiret etti ve «Yâ Bişr senin ismini yücelttiğim kadar bana ibadet etmedin,» dedi.
    Bir adamdan rivayet edildiğine göre:
    O, Bişr'i rüyada görmüş. «Allah sana ne yaptı?» demiş. Bişr demiş ki:
    «Allah bana mağfiret etti ve dedi ki» :
    Yâ Bişr! Kor ateş üstünde bana secde etseydin; kullarımın kalplerine" sana bıraktığım muhabbetin karşılığını vermiş olmazdın.

    Rivayet edildiğine göre Muhammed bin Huzeyme şöyle demiştir:
    , Ahmed bin Hanbel öldüğü zaman, çok merak etmiştim. Bir gece yattım. Onu rüyada gördüm. Böbürlenerek yürüyordu.
    — Yâ Ebû Abdullah! Nedir bu yürüyüş? dedim. O dedi
    — Bu Darü's-Selâm cennetindeki hadimlerin yürüyüşleridir
    Ben:
    — Allah sana ne yaptı? dedim.
    — Bana mağfiret ve iltifat etti. Altından iki terlik giydirdi. Ve dedi ki:
    «Yâ Ahmed! Bu senin «Kur'an, Allah kelâmıdır» olan davanın karşılığıdır. Sonra;
    «Yâ Ahmed! Dünyada bana ettiğin dualar gibi burda da duâ et» dedi.
    Ben
    —«Ey herşeyin Rabbi» dedim.
    Allah:
    —Devam et! dedi.
    Ben:
    — «Herşeye hakim olan kudretinle...» dedim.
    O:
    — Doğru söyledin, dedi.
    Ben:
    — Hiçbir şeyden beni sorguya çekme ve beni magfireyle dedim.
    O -.
    — Kabul ettim, dedi. Sonra:
    «Yâ Ahmed işte bu cennete gir, dedi. Ben girdim. Baktım Süfyan-ı Sevri ordadır, iki yeşil kanad ile kanadlanmış, hurma ağaçları arasında ağaçtan ağaca uçuyor ve şu âyeti okuyor:
    «Bize verdiği va'di doğrulayan, yeri bize miras bırakıp cennette istediğimiz gibi yerleşme fırsatını veren Allah'a hamd olsun. [3]
    Ravi dedi ki
    Sonra Muhammed dedi: Ben ondan «Abdulvahhab el-Verrâk'ın ne yaptığını sordum. O dedi ki:
    — Ben onu nur denizinde, içinde Cenabı Hakk ın sesinin işitildiği nur dalgaları içinde bıraktım.
    Ben: Bişir el-Hâfi, ne yaptı? dedim. .
    O:
    — Çok iyidir, Bişir gibi kim var?. Ben onu Melikü'l-Celil olan Allah'ın huzurunda bir sofranın başında bıraktım. Allah ona yönelip şöyle diyordu:
    Faydalan! Ey dünyada yemeyen, içmeyen, faydalanmayan!

    Dülef bin Ebi Dülef el-îcli'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
    Rüyamda babamı vahşetti, korkunç, duvarları siyah bir evin içinde gördüm. Babam çıplaktı, başını dizleri arasına koymuştu. Soruyormuş gibi Dülef! dedi. Ben:
    Evet, Allah emiri İslah etsin, dedim. O şöyle demeye başladı:
    «Ailemize bildir ve gizleme Boğucu berzahta başımıza gelenleri
    Yaptığımız her şeyi bizden sordular Artık, yalnızlığıma, başıma gelenlere acıyın.
    Sonra anladın mı? dedi. Ben:
    Evet, dedim. Sonra yine şöyle devam etti:
    Eğer öldüğümüz gibi bırakılsaydık Ölüm her canimin istirahati olurdu. Fakat ölüm içinde dirildik Artık her şey, bizden, soruluyor.
    dedi, ayrıldı. Ben de uyandım.

    El-Asmeıden, o da babasından rivayet ettiğine göre şöyle demiştir :
    Rüyamda Haccac'ı gördüm. «Allah sana ne yaptı?» dedim. O dedi ki: «Öldürdüğüm her insana karşı ayrı ayn olarak beni öldürdü.»
    Bir sene sonra yine onu gördüm. «Allah sana ne yaptı?» dedim. Dedi ki Geçen sene bunu benden sormamış mıydın?»

    Ömer bin Abdülaziz'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Rüyam'da, yere atılmış bir iaşe gördüm, «Nedir bu?» dedim. Dediler ki;
    «Ondan sorarsan sana cevap verir. «Ben ayağımla onu dürttüm. Başını kaldırdı, gözlerini açtı. Ben;
    -Kimsin sen?» dedim. O:
    «Ben, Haccac'ım, Allah'ın huzuruna vardım. Onu şedidü'l-azap olarak gördüm. Her bir insan öldürüşüme karşı beni ayrı ayrı olarak öldürdü.. İşte ben Allah'ın huzurunda duruyorum. Muvahhidlerin
    Rablerinden beklediklerini bekliyorum... Yâ Cennete veya Cehenneme...» dedi.

    Eş'as'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Haccac'i rüyamda kötü bir durumda gördüm. «Rabbin sana ne yaptı? dedim. O dedi ki:
    — Yaptığım her katle karşı Allah beni tekrar tekrar katletti. Ben:
    — Sonra ne oldu? dedim. O:
    — Lâilaheillallah ehlinin ümit ettiğini ümit ediyorum.

    Ebu'l-Hüseyin'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Rüyamda gördüm, sanki geniş bir yere girmişim. Orda tahta üstünde oturan bir adam vardı. Onun önünde de bir adam kızartılıyordu.
    Ben:
    — Bu oturan kimdir, dedim. Denildi ki:
    — O Yezid en-Nahvidir. Bu da Emeviler'e karşı gelen Ebû Müslim el-Horasani'dir. Onun önünde kızartılıyor.
    Ben:
    — İbrahim es-Saiğin durumu nasıldır, dedim. Ördaki adam dedi:
    — O Allah'a kavuşanlar içinde, ala-yı illiyindedir. Ebü'l-Hüseyin dedi ki:
    Bana rüyamda dediler:
    Horasan nahiyesinde de bir adam bu gördüğün rüyanın aynisini görmüştür.
    Sonra uyanıp rüyamı anlattığımda millet gelip diyorlardı ki, çeşitli adamlar, bu rüyayı Belh'te Semerkant'te, Curcanda, Horasan tarafında görmüşlerdir.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  9. #59
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    (Ölüleri Rüyada Gören Ve Hallarini Sorup Öğrenenlerden Bir Miktar Rivayetler.)

    İbn-i Ebi Dünya ve Beyhaki —«Şuâb»da— Mutarraf bin Abdullah'dan şöyle dediğini rivayet etmişlerdir:
    Kabristanda idim. Bir kabre yakın iki rekat hafif namaz kıldım. Güzelce de kılamadım. Uyukladım, baktım kabir sahibi benimle konuşuyor.
    Bana:
    — İki rekat namaz kıldın, fakat güzel kılamadın.
    — Evet öyle, dedim. O:
    — Sen amel edersin. Fakat bilmezsin. Biz ise biliriz. Fakat yapamayız. Senin iki rekatın gibi iki rekat namaz kılmak benim için dünya ve içindekilerden daha sevimlidir, dedi.
    Ben:
    — Kimler var, burda, dedim. O:
    — Bunlar hepsi de müslumandır ve hepsi de hayrını görmüştür. Ben:
    —En üstünleri kimdir, dedim.
    O bir kabre işaret etti. Ben kendi içimden:
    — Keşke o kabrinden çıkıp onunla konuşsaydım, dedim. Birden kabrinden genç bir delikanlı çıktı.
    Ben:
    — Burdakilerin en üstünü müsün? dedim. O, evet diye cevap verdi.
    Ben:
    — Ne ile bu mertebeye ulaştın. Seni öyle yaşlı görmüyorum. Sen galiba hac ve umreye çok gittin, Allah yolunda çok cihad ettin, dedim.
    O:
    — Büyük musibetler başıma geldi, onlara karşı Cenabı Hak bana sabır verdi. İşte bununla üstün kılındım, dedi.

    İbn-i Ebi Dünya, Eyyas bin Dağfelden şöyle dediğini rivayet etmiştir :
    Ebu'l-Âla Yezid bin Abdullahı rüyada gördüm. Ölümü nasıl tattın, diye sordum;
    — Çok acıdır, dedi.
    — Ölümden sonra başıa ne geldi?
    — Ben rahatlık ve reyhan çiçekleri içindeyim. Kızmayan, rahmet eden bir Rabbin huzurundayım.
    Ben:
    — Mutarref kardeşim nasıldır? dedim.
    O:
    Onun imanı çok yüksekti, dedi.

    Bir âlimden rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Ölen bir kardeşimi rüyada gördüm. «Kabre konulduğun zaman başıa ne geldi,» dedim.
    O:
    —Birisi ateşten bir okla üzerime geldi Eğer orda bulunan biri bana dua etmeseydi beni mutlaka vuracaktı.

    Yine ibn-i Ebi Dünya, Münkedir bin Muhammed den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    Ben rüyamda kendimi sanki, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi Sellem)'ın mescidine girerken gördüm. Baktım halk, bahçede adamın başıa toplanmışlar.
    — Kimdir bu adam? dedim.
    — Ahiretten gelmiş bir adam. Millete ahiretteki ölü akrabalarından bahsediyor, dediler.
    Ben geldim baktım adam Safvan bin Selim'dir. Millet ona soruyordu, o da cevap veriyordu.
    «Burda Muhammed bin Münkedir'i soracak kimse yok mu?» diye sordu. Millet:
    «İşte bu onun oğludur,» demeye başladı. Ben milletin yardımıyla yanına yaklaştım. «Anlat» dedim. O şöyle dedi:
    «Allah ona Cennetten şöyle şöyle verdi, onu razı etti, onu cennet saraylarında yerleştirdi. Ona ne göç vardır, ne de ölüm.»

    İbn-i Ebi Dünya Ebû Kerime'den rivayet ettiğine göre şöyle der:
    yanıma bir adam geldi, dedi ki:
    Kendimi sanki Cennete giriyorum gördüm. İçinde Eyyûp, Yûnus, Avn ve Teymi'nin olduğu bir bahçeye girdim.» Ben!
    Süfvan-ı Sevri nerde? dedim.
    Onun ancak bir yıldız gibi uçtuğunu gördük, dedi.

    Mâlik bin Dinar'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Muhammed bin Vâsi'i Cennette gördüm. Muhammed bin Şirini de Cennette gördüm.
    — Hasan nerde, dedim.
    — Sidretül'müntehadadir, dedi.
    Yezid bin Harun'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
    Muhammed bin Yezid el-Vâsiti'yi rüyada gördüm. «Allah ne yaptı sana?» dedim. Muhammed b. Yezîd:
    —- Mağfiret etti, dedi.
    Ben:
    — Ne ile? dedim.
    — Ebû Amr ve Basri ile; Cuma günü oturduğumuz meclislerle; O duâ ederdi biz de âmin diyorduk. Sizden ayrıldığımızdan beri mağfiret edilmişiz...

    Yine ibn-i Ebi Dünya Atebe bin Ebi Sabit'den şöyle dediğini rivayet etmiştir;
    Ölümünden sonra Hüleyd. bin Said'i rüyamda gördüm. ne yaptın, dedim
    Saîd:
    — Biz bırakıldık, fakat nerde ise kurtulamıyorduk. Ben:
    — Ne zamandan beri Kur'an'la berabersiniz, dedim O:
    — Sizden ayrıldığımızdan beri, yanımızda Kur'an yok

    Hatip «Bağdat Tarihi»nde Muhammed bin Salim elfh Salih'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    Rüyamda Kadı Yahya bin Eksümü gördüm. —Allah sana ne yaptı, dedim. O dedi ki:
    — Beni huzuruna aldı.
    «Ey kötü ihtiyar, eğer saçının akı olmasaydı, seni ateşle yakacaktım,» diye söyledi. Efendi kölesini tutar gibi beni tuttu. Ayıldığımda yine «ey kötü ihtiyar! eğer aklığın olmasaydı seni ateşte yakacaktım» dedi. Yine efendi kölesini aldığı gibi beni aldı. Ayıldığımda yine üçüncü bir sefer:
    «Ey kötü ihtiyar, aklığın olmasaydı seni ateşte yakacaktım» dedi. Yine bayıldım. dedi.
    Ayıklığımda. «Yâ Rabbi senin hakkında böyle işitmedik,» dedim.
    Allah «ne işittin» dedi. Zaten bilirdi.

    Ben Abdurrezzâk bin Humman, Muammer bin Râşit'den, o da Şihab ez Zühri, o da En es bin Malik'den, o da peygamberden, o da Cebrail'den rivayet etti ki:
    Ey Allah'ım! İslâmiyet içinde yaşlanmış her yaşlıyı yakmaktan utanırım» demişsin,» dedim. Allah:
    «Abdürrezzak da. Muammer de, Zühri de, Enes de, peygamber de, Cebrail de doğru söylediler. Ben bunu söylemiştim. Haydi onu Cennete götürün, dedi.

    Yine ibn-i Asakir «Şam Tarihi»nde Ebû Bekir el-Fizâri'den şöyle dediğini rivayet etmiştir:
    Bana ulaştı ki, Ahmed bin Hanbel'in bâzı arkadaşları onu ölümünden sonra rüyada görmüşler.
    — Yâ Ahmed, Rabbin sana ne yaptı, demişler. Ahmed şöyle demiş:
    — Habbim, beni huzuruna aldı. «Ya Ahmed sen yediğin dayağa karşı sabrettin, kelâmım olan Kur'an'ın mahluk olduğunu söylemedin. İzzetime yemin ederim ki, kıyamete kadar, sana kelâmı'mı işittireceğim, dedi. İşte ben Rabbimin kelâmını dinliyorum.

    Muhammed bin Avf'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir : Muhammed bin el-Musaffa el-Humsa'yı rüyada gördüm.
    — Nasılsın, dedim.
    — İyilik. Bununla beraber biz her gün Rabbimizi iki sefer görüyoruz, dedi.
    Ben:
    — Yâ Ebâ Abdullah dünyada da sünnet üzeresin, âhirette de sünnet üzeresin, dedim.
    O yüzüme bakıp güldü.

    Muhammed bin Mufadde den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
    Ölümünden sonra Mansûr bin Ammar'ı rüyada gördüm.
    'Allah
    ne yaptı sana?» dedim.
    O şöyle dedi
    — Rabbim beni huzuruna aldı ve sen karıştırıyordun; fakat seni af ettim. Çünkü sen beni kullarıma sevdiriyordun. Şimdi kalk, dünyada beni yücelttiğin gibi melekler arasında da yücelt, dedi. Bana bir kürsü verildi. Şimdi melekler arasında da Allah'ın yüce vasıflarım anlatıyorum.

    Ebu'l-Hasan eş-Şa'rani'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
    Ölümünden sonra Mansûr bin Ammar'ı rüyada gördüm. «Allah ne yaptı sana,» dedim. ,
    O şöyle devam etti:
    — Bana «sen Mansûr bin Ammâr mısın,» diye sordu. Ben «evet Yâ Rabbi» dedim. Allah «Sen değil misin İnsanları dünyadan alıkoyan, âhirete teşvik eden?» dedi. Ben:
    Evet öyle oldu, fakat oturduğum her mecliste ilk olarak sana hamd etmekle ve ikinci olarak Resulüne salavât getirmekle üçüncü olarak kullarına va'z etmekle başladım» dedim. Allah «Kulum doğru söyledi. Ona bir kürsü yapın. Yerde beni kullarım arasında yücelttiği gibi, gökte de beni temcid etsin,» dedi.

    Selim bin Mansûr bin Amraar'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Ölümünden! sonra babamı rüyamda gördüm. «Allah ne yaptı sana» dedim!
    — Benî huzuruna getirip yaklaştırdı. Ey kötü ihtiyar bilir misin, neden sana mağfiret ettim?» dedi. Ben:
    — Bilmiyorum ya İlâhım, dedim. Allah:
    — Çünkü sen bir gün bir mecliste oturdun. Onları ağlattın, Allah korkusundan hiç ağlamamış bir kulum orda ağladı. Onu mağfiret ettim. Meclistekileri de onun hatırına bağışladım. Seni de onlar içinde bağışladım.

    Seleme bin Affan'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Ölümünden sonra Veki'i rüyada gördüm. «Rabbin sana ne yaptı?» dedim.
    O:
    — Beni Cennete koydu, dedi.
    Ben: Ne ile? İlimle, dedi.
    Ölümünden
    dedim. O,-

    îbn-i Hümam, Ebû Yahya el-Müstemili'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    sonra Ebu Hümam'ı rüyada gördüm. Başının üstünde asılı kandiller yardı.
    Ben:
    — Yâ Ebâ Hümam ne ile bu kandillere kavuştun? dedim. Ebâ Hümâm:
    — Şu kandili, Havz hadisi ile, şu da şefaat hadisi ile şu da falan hadis ile, şu da falan hadis ile... dedi.
    Süfyan bin Üyeyne'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Ölümünden sonra İmam Sevri'yi rüyada gördüm. Bana öğüt ver, dedim.
    İmam Sevrî:
    — İnsanlar araşma az gir, dedi.
    Ben:
    —Daha ne tavsiye edersin, dedim,
    Sevri:
    — Buraya gelip öğrenirsin, dedi.

    Ebû Rebi' ez-Zehrâni'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: ;
    Bir komşum bana anlattı ki, ölümünden sonra ibn-ini'yi rüyada gördüm. «Rabbin sana ne yaptı?» dedim;
    İbni Avnî:
    — Pazartesi günü güneş batmadan amel sahifem gösterildi. Rabim bana merhamet ve mağfiret etti, dedi.
    O ise, pazartesi günü ölmüştü.

    Ebû Amr el-Haffafdan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Ölümünden sonra Muhammed bin Yahya ez-Züheyli'yi rüyada gördüm.
    — Rabbin sana ne yaptı, dedim. Ez-Züheylı
    — Bana mağfiret etti, dedi. Ben
    — Amelin ne yaptı, dedim.
    O
    __Altın suyu ile yazıldı ve yüksek makamlara kaldi, dedi.

    Üstad ibni Ebû Velit'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Ebu'l-Abbâs el-Esamm'ı rüyada gördüm. «Halin nereye vardı, ey üstad,» dedim.
    O dedi ki:
    «Ben, Ebû Yakub el-Buvaytî ve Rebi bin Süleyman ile beraber Ebû Abdullah eş-Şâfiî'nin yanındayız. Her gün onun ziyafetinde bulunuyoruz

    Hazm'in kardeşi Süheyl'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
    Ölümünden sonra Mâlik bin Dinar'ı rüyada gördüm. Allah'ın huzuruna ne ile gittin? dedim. O dedi ki:
    — Çok günahlarla beraber gittim. Allah'a olan hüsn-ü zannım o günahlarımı mahvetti.

    Yemenli bir kadından rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Beca bin Hayati rüyada gördüm.
    — Ölmedin mi, dedim.
    — Evet, öldüm, fakat Cennettekiler Cerrah bin Abdullah'ı karşılasınlar diye çağrıldılar ki bu, Cerrah'in haberi gelmeden önce idi. Sonra Cerrahın ölüm haberi geldi. Hesab edildi. Tam o gün Azerbeycan'da şehid edildiği anlaşıldı.

    Atebe bin Ebû Hakim'den, o da Kudüslü bir kadından; şöyle demistir:
    Recâ bin Hayat bizim dostumuzdu. Ve iyi bir dost idî.. Öldü. Bir ay sonra onu rüyada gördüm.
    — Ne oldu haliniz, diye sordum O:
    İyilik.. Fakat öyle bir korktuk ki kıyamet koptu zannettik,
    dedi.
    Ben:
    — Neden? dedim.
    O:
    — Cerrah ve arkadaşları ağırlıkları ile Cennete girdiler, öyle girdiler ki kapıda izdiham oldu.

    Asme'î babasından şöyle rivayet etmiştir:
    Ölümünden sonra bir adam, Cerir el-Hasefiyi rüyada gördü. «Rabbin sana ne yaptı,» dedi.
    O:
    — Bana mağfiret etti, dedi. Adam:
    — Ne ile, dedi.
    O:
    — Kırda, bir suyun başında getirdiğim bir tekbir ile... Adam
    — Kardeşin Ferazdak ne yaptı? dedi.
    O:
    — Sus. Namuslulara iftira etmesi onu helak etti, dedi.

    Sevr bin Yezid eş-Şami'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
    Ölümünden sonra el-Kimmit bin Zeydi rüyada gördüm. Rabbin sana ne yaptı? dedim. O dedi ki:
    — Rabbim bana mağfiret etti. Bana bir taht kurdu, beni üzerinde oturttu. Bir gazel söylememi emretti. Ben:
    Ey insanların Rabbi rahmetine sığmıyorum, Ki bir yudum hayat onları aldattığı gibi.
    beni aldatmasın.
    beytine ulaştığım zaman «ya Kimmil doğru söyledin, bir yudum hayat onları aldattığı gibi seni aldatmadı. Yaratıklarımın en hayırlısı ve kullarımın en hâlisi hakkında doğru söylemenle seni affettim. Al-i Muhammed hakkında söylediğin her beyt ile kıyamete kadar yükselecek bir mertebe sana ihsan ettim.

    Ebû Şa'sa' el-Misri'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Ben-î Abîd'in öldürdükleri Ebû Bekir bin Ennablusîyi Ölümün den sonra rüyada gördüm. Çok güzel bir heyet içinde idi.
    — Rabbin sana ne yaptı, dedim. O; şiir olarak şöyle dedi:
    Sahibim Allah bana devamlı bir izzet ihsan etti. Yakında yardım edeceğini va'd etti. Beni huzuruna aldı, yaklaştırdı Bana işte komşuluğumda yaşa» dedi.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  10. #60
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Ölüleri Rüyada Gören Ve Hallerini Sorup Öğrenenlerden Bir Miktar Rivayetler


    İbn-i Ebî Dünya «Rüyalar» kitabında ve ibn-i Sa'd «Tabakât» kitabında, Muhanımed bin Zeyyad, el-İlhani'den rivayet ettiklerine göre;
    Asf bin el - Hars, sahabi olan Abdullah bin Âiz es-Semali (Radıyallahû anh)'ye ölüme yaklaştığında şöyle demiştir
    — Eğer bizi görürsen, ölümden sonra başına ne geldiğini bize anlat.
    Vefatından bir müddet sonra rüyada onu gördü, «bize bir şey anlatmayacak mısın?» dedi. O, cevaben dedi ki:
    — Kurtulduk, fakat nerde ise kurtulamayacaktık. Çok zorluklardan sonra, kurtulduk. Hayır ve Kerem sahibi Rabbimizi bulduk. Günahlarımızı af etti, kötülüklerimi bağışladı. Yalnız «Ahradlar»ı af etmedi. Ben «ahrad nedir?» deyince;
    O:
    «Şerde meşhur olup parmakla işaret edilen kişilerdir» dedi.

    îbn-i Ebî Dünya, Ebû Zahiriye'den, rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    Abdulâla bin Adıy, ibn-i Ebi Bilâl el-Huzaîyi, ziyaret etti. Abdulâla dedi ki;
    «Benden Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) 'e selâm söyle, ölümünden sonra bizimle görüşebilirsen, bize durumu bildir.
    Ümm-ü Abdullah, Ebû Zahiriyenin kız kardeşi ve ibn-i Ebî Bilal'in hanımı idi. Üç gün sonra kocasmı rüyada gördü. Kocası, ona, üç gün sonra kızım bana kavuşacak, dedi ve Abdulâla diye birisini tanıyıp tanımadığını sordu.
    Hanım:
    — Hayır» dedi.
    Koca
    —Git, onu araştır ve söyle ki, onun selâmını Resûlullah (Sallalâhû Aleyhi ve Sellem)'e bildirdim. Resûlullah da ona selâm gönderdi.
    Hanım, gitti kardeşi Ebu Zahiriyeye durumu bildirdi. O da durumu Abdulala'ya iletti.

    Yine ibn-i Ebi Dünya, Yahya bin Eyyûb'dan şöyle dediğini rivayet etmiştir:
    İki adam, hangisi önce ölürse arkadaşına ölümden sonraki durumu bildirecek diye sözleştiler. Biri öldü. Arkadaşı onu rüyasında gördü. Kardeş! Âleminizde olan Hasan (Radıyallahû anlı) ne yapıyor, diye sordu.
    Dedi ki:
    — O Cennetin hükümdarıdır. Ona asla itaatsizlik edilmez «îbn-i Şirin, nasıldır,» diye sorunca:
    «O, istediği gibi yer içer, fakat aralarında büyük fark vardır, dedi.
    Kardeş! Hasan (Radyallahû anh) ne ile bu mertebeye kavuştu, diye sorunca «Allah'dan fazla korktuğundan» dolayı diye cevap verdi.

    Ibn-i Adiy, ibn-i Asâkir, «Tarih»inde Muhammed bin Yahya el-Hacderi'den, rivayet ettiğine göre, Ecleh'in oğlu şöyle demiştir:
    — Babam, Ecleh Seleme bin Küheyle'ye dedi ki:
    — Eğer benden önce ölüp rüyama girebilirsen ve gördüğünü bana anlatabilirsen yap. Seleme de ona aynı teklifte bulundu. Fakat, Seleme babam Ecleh'den önce öldü. Babam bana. dedi ki:
    «Oğlum, Seleme rüyama girdi, ölmedin mi?» diye sordum. O, «Allah beni diriltti» diye söyledi.
    — Allah'ı kendine karşı nasıl buldun, dedim. O:
    — Bize rahmetiyle muamele etti, dedi. Ben:
    — «Kul'un onunla Allah'a yakınlaştğı amellerden hangisini en üstün buldun,» dedim.
    O:
    — Bu âlemde, gece namazından daha üstün bir şey göremedim, dedi.
    Ben:
    — Durum nasıldır, dedim. O:
    —Kolaydır, fakat güvenmeyiniz.

    İmam Ahmed «Zühd»de ibn-i Sa'd «Tabakât»da Abbâs bin Abdülmuttalip (Radıyallahû anh)'den şöyle dediğini rivayet etmiştir ;
    Ömer bin el-Hattap (Radıyallahû anh) dostum idi. Vefat ettiğinde bir sene bekledim ki, Allah onu rüyada bana göstersin diye. Bir sene sonra, onu rüyamda gördüm, alnından ter siliyordu. «Yâ Emire'l-Müminin, Rabbin sana ne yaptı?» diye sordum. Dedi ki:
    — İşte şimdi kurtuldum. Eğer Rauf ve Rahim olan Allah'ı görmeseydim, evim yıkılırdı.»

    îbn-i Sa'd, Salim bin Abdullah'dan rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:
    Ensarî bir adamdan işittim kî, diyordu:
    Ömer; (Radıyallahû anh) rüyada görmek için Allah'a dua ettim. Yirmi sene sonra onu gördüm. Alnından terleri siliyordu «Yâ Emire'l-Müminin ne yaptın?» dedim. Dedi ki:
    İşte şimdi kurtuldum, Eğer Rabbimin rahmeti olmasaydı helak olacaktım.

    Yine ibn Sa'd, Abdullah bin Amr bin As (Radıyallahû anhrdan rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:
    Ömer (Radıyallahû anh)'in durumunu öğrenmek kadar hiç bir şeyi öğrenmek bana sevimli gelmedi. Rüyada bir saray gördüm. «Kimindir bu?» dedim. «Ömerindir» dediler.
    Bunun üzerine Ömer, saraydan çıktı, yorgan gibi bir şeye sarılmıştı. Sanki yıkanıp öyle çıkmıştı. «Allah, sana ne yaptı?» diye sordum;
    «İyilik. Gafur bir Allah'ın huzuruna çıkmamış olsaydım, evim yıkılırdı,» dedi.

    İbn-i Asâkir, Mutarrif den rivayet ettiğine göre;
    O, Osman bin Affân (Radıyallahû anh)'ı rüyada görmüş. Yeşil elbiseler içindeydi. «Yâ Emirel müminin! Allah sana ne yaptı,» diye sorunca, demiş;
    «Bana iyilik yaptı.» Mutarrif:
    — Hangi din iyidir, demiş. O
    — Kıymetli din, kan akıtmakla değildir, demiştir.

    îbn-i Ebî Dünya, Muhammed bin Nadr el-Harisi'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:
    Mesleme bin Abdul-Melik, Ömer bin Abdülazizi, ölümünden sonra rüyada gördü. «Yâ Emirel-Müminin keşke bilseydim, ölümünden sonra, ne oldun?» dedi.
    Ömer biri Abdülaziz:
    — Yâ Mesleme, işte şimdi kurtuldum. Allah'a yemin ederim. Şimdiye kadar rahat yüzünü görmedim. Ben:
    — Nerdesin? dedim. . O:
    — Aden Cennetlerinde, hidayet imamları ile beraberim, dedi.

    îbn-i Ebi Şeybe, ibn-i Ebi Dünya, Muhammed bin Sirin'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:
    Eflâh veya kesir bin Eflâhı rüyada gördüm. Harre savaş gününde şehid edilmişti. «Sen öldürülmedin mi?» dedim. O:
    — Evet, dedi. Ben:
    — Ne yaptın, dedim. O:
    — İyilik, dedi. Bent
    — Siz şehid misiniz, dedim. O
    — Hayır, müslümanlar arasında iç savaşta ölenler şehid değiller. Fakat biz Ölenler artık burda dostuz, dedi.

    lbn-i Sa'd, Ebû Meysere Amr bin Şerhabil'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:
    Kendimi sanki, Cennete sokuldum, gördüm. Kapalı bir kapı gördüm. Kimindir bu dedim.
    Zilkela' ve Havşebindir dediler. Onlar Muâviye ile beraber savaşıp ölenlerden idiler.
    Benî
    — Ammâr ve arkadaşları nerde, dedim.
    — Önünde, dediler. Ben:
    — Neden birbirini öldürmüşler, dedim.
    Bir ses
    __Onlar Allah'ın huzuruna vardılar, onu geniş mağfiret sı
    buldular. Ben:
    — Nehrevanhlar yâni Hâriciler ne yaptı, dedim.
    — Onlar gam ve hüznü buldular, denildi.

    lbn-i Ebi Dünya «Rüyalar» kitabında Ebû Bekir el-Hayyattan şöyle dediğini rivayet etmiştir:
    Kendimi, mezarlığa giriyor gördüm. Baktım Ölüler kabirlerinin üzerinde oturmuş önlerinde reyhan çiçekleri var. Baktım, Mahfuz önlerinde gidip geliyor. Ya mahfuz Rabb'in sana ne yaptı? Ölmedin mi, dedim.
    O:
    — Evet, dedi. Sonra şöyle devam etti. Takvalının ölümü, sonsuz bir hayattır Çokları Ölmüş, fakat, halk içinde yaşıyor.

    Seleme el-Basri'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
    Âbit olan Yarbu' bin Misver'i rüyada gördüm. O, Allah'ı ve Ölümü çok anar ve çok ibadet ederdi. Ben:
    — Yerinden memnun musun?, dedim. O ise şöyle cevap verdi.
    Kabrin içini bir Allah bilir. Bir de kabrin içindekiler bilir.

    Bişr bin el-Mufaddal'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Rüyamda Bişr bin Mansûru gördüm. Yâ Ebâ Mu h ammed, Rab-bin sana ne yaptı, dedim. O dedi ki
    «İşi, kendi nefsime yüklediğimden daha kolay buldum.»

    Hafs el-Mevhibi'den şöyle dediği rivayet edilmiştir:
    Dâvud et-Tai'yi rüyamda gördüm. Yâ Ebâ Süleyman âhiretin hayırlarını nasıl buldun?» dedim.
    — Bol bir hayır gördüm, dedi. Ben:
    — Durumun nasıl? dedim. O
    — Allah'a hamd olsun, çok iyiyim, dedi. Ben:
    — Süfyan bin Said'den hiç haberin var mı? O iyiliği ve iyilik sahiplerini severdi, dedim.
    O:
    — İyilik onu, iyilik sahiplerinin derecesine yükseltti, dedi.

    Atabe bin Dumrete'den, o da babasından rivayet ettiğine göre, o şöyle demiştir:
    Hâlâmı rüyada gördüm. «Nasılsın?» dedim, karşılığını aldım» dedi.

    Abdulmelik el-Deysi'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Amir bin Abdulkays'i rüyada gördüm. «Neyi buldun,» dedim.
    O, «iyilik» dedi.
    Bern
    — Hangi ameli en üstün gördün, dedim.
    O:
    — Allah için olan her şey üstündür, dedi.

    Ebu Abdullah el-Hicri'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Amcamın biri vefat etti. Onu rüyada gördüm. Bana, şöyle diyordu:
    Dünya aldatıcıdır; Âhiret amel sahipleri için sevinçtir. Allah için müslümanlara yapılan nasihat ve yakin gibi hiç bir şeyi üstün görmedik, hiç bir iyiliği hakir görme; kendini eksik bilenlerin ameli gibi amel yap.

    Asme'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Yûnus bin Ubeyd'ın arkadaşlarından Basralı bir üstadı gördüm. Halbuki daha önce ölmüştü. «Nerden geliyorsun?» dedim.
    — Doktor Yunus'un yanından geliyorum, dedi. Ben:
    — Doktor Yunus kimdir, dedim.
    — Üstün, fıkıh bilgini dedi.
    —Yûnus bin Ubeyd mi, dedim.
    — Evet, dedi.
    — Nerdedir o dedim.
    — Ercuvan [1] ağaçları altında, meclislerde, bakire hurilerle beraberdir. Takvasının doğruluğuyla gözleri aydındır, (yani rahatı yerindedir.)

    Meymûn el-Kürdi'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir':
    Urve bin Bezzar'i ölümünden sonra rüyada gördüm. Falan sucunun üzerimde bir dirhemi vardır. Evimin falan dolabımdan git al, ona ver.
    Sabahleyin sucuyu buldum. «Senin Urve'de bir şeyin var mı?» dedim.
    «Evet bir dirhemim var» dedi.
    Bunun üzerine eve girdim, dolapta bulunan dirhemi alıp sucuya verdim.

    Kûfe'li bir adamdan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir:
    Süveyd bin Amr el-Kelbi'yi ölümünden sonra rüyada iyi hâl içinde gördüm.
    — Yâ Süveyd, nedir bu iyi hal? dedim.
    O
    — Ben lâilahe illallah sözünü çok zikrediyordum. Şen de çok ça zikret, dedi. Sonra şöyle devam etti:
    «Davud el-Taı ve Muhammed bin Nadr el-Harisi bir şey istiyordular, gayelerine ulaştılar.»

    ibrahim bin Münzir el-Harrani'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
    Rüyada Dahhâk bin Osmanı gördüm. «Rabbin ne yaptı, sana?» dedim.
    O, dedi ki
    — Gökte burçlar Vardır. Kim lâilahe illallah dese onlarla tutunur, kim demezse yokluğa uçar, gider.

    Muhammed bin Abdurrahman el-Mahzumiden şöyle dediği rivayet edilmiştir:
    Bir adam ibn-i Aişe et-Temimi'yi rüyada gördü. Rabbin ne yaptı sana, dedi.
    O dedi ki:
    — Ona olan sevgimden dolayı beni afvetti.
    Sirri bin Yahya'dan, o da Kazvinli salih bir adam olan îsa Ebu Meryem'den; şöyle demiştir:
    Daldığım bir sırada ay doğdu. Ben mescide gittim. Namaz kıldım, tesbih çektim, dua ettim. Uyku beni bastı, uyudum. Beşer olmadıklarını bildiğim bir cemaat gördüm. Ellerinde tabaklar vardı. Tabakların üstünde kar gibi beyaz somunlar vardı. Her somunun üstünde nar gibi bir inci vardı. Bana:
    — Ye, dediler. Ben
    — Oruç tutmak istiyorum, dedim. Onlar:
    Bu ev sahibi yemeni emrediyor, dediler.
    Ben de yedim. O inciyi de götürmek için aldım. Bana:
    — Bırak, onu, senin için dikeceğiz, kendisinden daha hayırlı meyveler verir sana, denildi.
    Ben:
    — Nerde dikilecek, dedim.
    Onları
    — Bozulmayan bir yurtta, bozulmayan meyvelerle Sonsuz bir saltanat içinde... Eskimeyen elbiselerle... İçinde Razva, Ayna [2] ve göz nuru vardır. Onda, kocalarından başka hiç kimseye yanaşmayan hoşnut ve güzel eşler vardır.
    İşte bunun için, içinde bulunduğun halden çekilmen lazım. Bu hayatın bir esnemektir ki, göç edip bu yurda vardığında uyanırsın» dediler.
    Ravi dedi ki, bana rüyayı anlattığından iki Cuma sonra vefat etti. Vefat ettiği gece onu rüyada gördüğüni, bana şöyle diyordu:
    îki hafta önce sana rüyamı anlattığım gün bana dikilen ağacı görmüyor musun, ne güzeldir? Bak yüklenmiş. Ben, «Neyi yüklenmiş» dedim.
    — Kimsenin tavsif edemiyeceği şeyi sorma. Muti kul Rabbine vardığında İkramda onun benzeri yoktur, dedi.

    İsmail bin Abdullah bin Meymun'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Ali bin Muhammed bin İmran bin Ebû Leyla'yı rüyada gördüm. Hangi ameli en üstün buldun? dedim. O:
    .— Allah'ı tanımayı, dedi. Ben:
    Adam'ın, «Falan bana şöyle hadis rivayet etti, şöyle haber verdi» sözünü nasıl görüyorsun,» dedim.
    O:
    —. Ben böbürlenmeye kızıyorum, dedi.

    Mâlik bin Dinar'ın bir arkadaşından rivayet edildiğine göre, O şöyle demiştir:
    Malik bin Dinar'ı rüyada gördüm. «Allah ne yaptı sana» diye sordum. Cevaben bana:
    — İyilik! Ameli salih iyilerle arkadaşlık selef-i salihin ve iyilerin meclisleri kadar üstün bir şey görmedik, dedi.

    Abdulvehhap bin Yezid el-Kindi'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Ama Abu Amr'i gördüm. Rabbın ne yaptı sana, diye sordum.
    — Bana mağfiret ve rahmet etti, diye söyledi.
    — Hangi ameli en üstün buldun? dedim.
    — İçinde bulunduğunuz Sünnet ve ilmi en üstün buldum, dedi.
    — Hangi ameli en şerli buldun? dedim.
    — İsimlerden sakının, dedi.
    — İsimler nedir, dedim.
    — Kadercilik, Mutezilecilik ve Mürciecilik, dedi ve yoldan sapmış ehl-i bid'ayı saydı.
    .
    Ebû Bekir es-Seyrefi'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Hz Ebû Bekir ve Ömer (Radıyallahû anh)'a söven bir adam öldü Şair Cehm gibi onlarla hicvederdi. Bir adam onu rüyada şöyle gördü: Sanki, çıplak kalmış, başına ve avret yerine birer yama koymuş. Adam;
    Rabbin ne yaptı sana, diye sordu. O Beni, Bekr bin Kays ve Avn bin A'ser ile beraber kıldi: Bu ikisi de hıristiyan idiler.

    Bir üstad'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir. Yukarda anlatılan konulara çok dalan bir komşum rüyada gördüm. Sanki kör idi.
    — Yâ falan nedir bu seni gördüğüm? dedim.
    — Muhammed sahabelerini eksik gördüm. Allah da mü benden eksiltti, dedi ve elini kör olmuş gözünün üzerine

    Ebû Cafer el-Med'yeni'den rivayet edildiğine göre şöyle demiş
    Mahmud bin Humeyd ehl-i ibâdet birisi idi. Onu rüyada gördüm, üzerinde iki yeşil elbise vardı. Ölümden sonra nedir bu dedim, bana baktı, sonra şu şiiri inşad etti: '
    Ne mutlu o takvalılara ki
    Gerçekten ebediyet içinde...
    Ermiş bakire huriler yanındadırlar.
    ' Ebû Cafer dedi ki;
    And olsun! Ondan önce kimseden bunu işitmedim.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Sayfa 6/8 İlkİlk ... 45678 SonSon

Benzer Konular

  1. celaleddin ada müptelanım
    By SiLa in forum İlahi Dinle
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 03.01.11, 13:01
  2. Kabir âlemi
    By ArzuNur in forum Ölüm
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 15.07.09, 22:08
  3. İmam Hafiz Celaleddin es-Suyutî'nin Hayatı
    By ACİZKUL in forum Hadis Bahçesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 14.07.09, 21:42
  4. Suyutî'nin hayatı ve İlimdeki yeri Takdim
    By ACİZKUL in forum Hadis Bahçesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 14.07.09, 20:05
  5. MevlÂn CelÂleddÎn
    By Konyevi Nisa in forum İlahiyat - Din Kültürü Ödev
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 03.11.08, 09:41

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •