Dünyanın yorgunlukları, sıkıntıları ve bunalımları içinde, bedenen ve ruhen yorgun düşen insanın, günde beş defa yaradan'a sığınarak, huzur araması ve kelimenin tam manası ile ''metafizik bir soluk'' alması demek olan namaz, kişiye, imanı, ihlası ve aşkı nisbetinde yardımcı olur...
Riya için, gösteriş için, dünyevi bazı hesaplar için, ve adet yerini bulsun mantığı ile kılınan namazlardan hayır gelmeyeceğini, bizzat dini kaynaklarımızdan öğreniyoruz..
Namaz sırf Allah rızası için kılınmazsa (Allah korusun) O'ndan gayrısı için yapılmış olur ki, insanı büyük kayıplara uğratır..
Namazı, sırf Allah rızası için ve huşu içinde (inanarak, duyarak ve samimiyetle) kılmak gerekir denmiştir..İşte böylece kılınan namazlar insanı gerçekten felaha erdirir...Bu hususu Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim şu şekilde beyan eder...''Namazlarında,huşua riayet eden müminler,mutlaka kurtulmuşlardır'' (EL-MÜMİNUN/1-2)
Namaz, mekanik beden hareketlerinden ibaret değildir..insanı içinden ve dışından kavrayan bir ibadettir...Namaz şuur ve idrak içinde kılındığı zaman, ''müminin miracı'' olma hiviyetine bürünür...İftitah tekbiri alındığı andan itibaren, artık yavaş yavaş objektif ve subjektif alemle olan irtibatinı kesmeye, ve eşi ve benzeri olmayan Allaha doğru yücelmeye başlar...
Beden ve ruh, adeta kaynaşarak, kıyam, kıraat, rüku ve secdeler ile, bütün sahte mabudlardan arınmaya çalışır...Gerçek mabudu büyük bir aşk ile özlemeye başlar..
''Secde'' müminin Yüce Allaha karşı fani olduğunu temsil eder...
Her rekatta mümin, bir yüceliş anını kolladıktan sonra,iki ve onu takip eden rekatlarda, bu tırmanışını tekrarlar..
Tahiyyat'tan sonra ''selamlar'' tekrar eşya alemine dönüşü ifade eder...
Tesbih ve dua...ise arınmış bir kafa ve gönülle Yüce Yaradana sığınmak demektir....
Rabbim, kıldığımız bütün namazları dergah-ı izzetinde kabul etsin inşaallah.....