İnsan İçin Faydalı İlim
Kuddûsî, faydalı / ilm-i nâfî ilmi talep etmektedir. Ona göre, İlim öyle bir nimettir
ki, Allah bunu dostlarına nasip eder. İlim, ehline rehberlik ederek, onları Allah’a kavuşturur.
Âlim fâsık olsa da, Allah’ın dostluğundan dolayı, Allah’ın düşmanı olan cahil ubbâd ve
zuhhâddan daha faydalıdır2135.
Kuddûsî de diğer sûfîler gibi gerçek ilmin, gönüllere ve amelleri nur gibi
aydınlatan ledün ilmi olduğunu söyler. İstidlâle dayanan ilimle gerçeklere varmak mümkün
değildir. Zâhir ilim gerçekleriyle Hakk’ı bilmek ihtimal dışıdır. Allah’ın gereği gibi bilineceği
tek ilim vardır. O da kalbi bütün bedeni, Allah’ı bilme durumuna getiren ledûni ilimdir.
Bu ilmi müstedillin ile aslâ
Hakikat üzre Hak ikân olunmaz2136.
İlim, Kuddûsî için, Allah’tan gelendir. Çünkü, Allah’tan gelen ilmin faydası bütün
varlık içindir; o ilim, Allah’ın nurudur, bu ilim, peygamberden gelen aydınlıktır. Bu ilmi
kazananlar hiçbir zaman maddî ve mânevî yönden sıkıntıya düşmezler. İnsanı ruhen ve
bedenen diri tutan, kişinin hak üzere sevk ve idaresini sağlayan, gönüle kuvvet veren bu
ilimdir.
Kula Hakk’dan atâdır ilm-i nâfi
Kamu derde devâdır ilm-i nâfi
Fuzûli ilim ile ömrün geçirme
Ki ilm-i Mustafa’dır ilm-i nâfi
Verir ol cana kuvvet kalbe rahat
Dahi rûha gıdadır ilm-i nâfi2137.
Kuddûsî için, İlâhî aşkın kapısını açan ibâdetlerin başında, ilim gelmektedir.2138 O,
zikir ve ilmî vuslatın iki temel taşı olarak görmektedir. Her ikisini de sâlik/mürîd için elzem
olduğunu ve devamlı yapmalarını istemektedir. O, “Allah sizden inananların ve ilim
verilenlerin derecelerini kat kat yükseltir”2139 âyetini sûfîler için rehber kabul eder. Hz.
peygamber (s.)’in “Allah, İbrahim’e, “Ey İbrahim! Ben Âlimim ve de her âlimi severim” diye
vahy etti2140” hadisiyle ilmin önemini vurgular. İlmin fazileti ve faydasını da zikr etmektedir;
“De ki: Rabbim! İlmimi artır”2141
Ey birader ilme sa’y et gice gündüz bi melâl
Bir gün olur ki verir maksûdunu Hakk’ı Zülcelâl
Bilmiş ol ilmi ki ancak feys i Rabbanî dürûr
Gice günüz ağlayub anı Hudâdan et suâl
İzzet i dâreyni ehli ilme verir ol Kerim
Zilleti kevneyne bâisdir cehil etme cidâl
Meyyite benzer câhil-i bî-ma’rifet
Dinleyüb cân u gönülden sözümü gûşine al
‘İlm ile eyler tekarrüb bil ki kul Mevlâsına
Olayım dirsen mukarreb ‘ilm ile it iştigâl2142
Kuddûsî’ye göre, Allah’a vuslat, kişinin say ve gayretine bağlıdır. Kul ne derece
çaba sarf edip çalışırsa, çalıştığı nispetince Allah’a yakınlaşacaktır. Onun için Sûfî de,
Allah’ın bir feyzi/bolluk olan ilmi, gece gündüz O’ndan isteyip, ona talip olmalıdır. Çünkü
aşkın, ma’rifetin kapısı ilimle açılacaktır. Kendini tanımanın, Rabb’ı bilmenin yolu ilimden
geçmektedir. Allah, iki dünyanın izzetini ilim vasıtasıyla insanlara verir. İnsanın kendisini
cehâletten arındırması ve Allah’ı bilmezlikten kurtarmanın tek çaresi ilimdir. Kuddûsî’ye
göre, ilimsiz insan, ölüye benzer, ölü kişi, nasıl duyup, idrâk edemiyorsa, ma’rifetsiz
insanında, gerçekleri, doğruları algılayıp insanca davranması mümkün değildir. O, ilmi,
Yaradan ile yaradılan arasında ilişkiyi sıcak tutmanın tek sebebi olarak görmektedir. Onun
için, sâlik eğer Allah ile herân muhabbet etmek istiyorsa, diyalogu sürekli hazır tutmalıdır.
2132 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 209b.
2133 el-Mekkî, a.g.e., II, s.90.
2134 Kuddûsî, Dîvân, s.89.
2135 Kuddûsî, Dîvân, s. 25.
2136 Kuddûsî, Dîvân, s.66
2137 Kuddûsî, Dîvân, s.83.
2138 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 207b, 265a.
2139 Mücâdele, 58/11.
2140 Ebu’l-Fazl Celâleddin es-Suyûtî, ed-Durrü’l-Mensûr fi Tefsir bi’l-Mes’sür, II, 324.
2141 Tâhâ, 20/114.
2142 Kuddûsî, Dîvân, s.104.