3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: Ma’rifetin Oluşmasında Kesbin Tesiri

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Ma’rifetin Oluşmasında Kesbin Tesiri

    Tasavvufî bilginin önemli bir sacayağını teşkil eden keşf, kelime anlamıyla açmak,
    kaldırmak, perdeyi açmak karşılığını verdiği gibi, perde engel anlamında, terminolojik olarak
    perdelerin arkasındaki hakikatlere ve sırlara vakıf olmak manasını kullanılır2124. Genel de
    tasavvufî bilgiye ulaşan kişilerde gerçekleşen bir fenomendir2125. Keşfin oluşması için sûfînin
    benliğini bulması gerekir. Bu kendini bilme sürecinde sûfî “Ölmeden önce ölmek2126” sözünün
    gereğince kendini “yok” aşamasına getirecektir. Kuddûsî için keşf, bazı sûfîlerde2127 olduğu
    gibi tabiî ölümle gerçekleşen ya da paradoksal ifadelerle, perdelerin/engellerin tamamen
    kalkamayacağı gibi bir düşünce söz konusu değildir2128. Kuddûsî için keşf, kişinin sülûkına
    paralel olarak iradi ölümle gerçekleşen kesin ve açık bir algılamayı ifade eder. Hakk’ın
    dışında bütün evren ve her varlık keşfin neticesinde sûfî’ye açılır.
    Kuddûsî’nin tasavvufî felsefesinde bir sûfînin vuslata/İlâhî nura kavuşması için
    her ritüeli derûnî olarak yaşaması gerekir. Kuddûsî, Allah’ın gereği gibi bilinmesini sûfî’nin
    âriflik sıfatına bağlar. Eğer Yaratıcısını ma’rifet bilgisinin verdiği feyz ile tanırsa O’nun
    aşkını da bulur. Ve sonuçta Hakk’ı kesin bilgiyle tanımış olur.

    De ki Kuddûsî irilmez ‘ışka câh-u mâl ile
    Kâmil olmaz kişi ancak ‘ilm ile a’mâl ile
    2129

    Bu kesin bilme Kuddûsî’ye göre, ehl-i hakk/insan-ı kâmil olmanın temel şartıdır,
    ancak İlâhî aşkla amel insanı ma’rifete bilgisine götürür. Sûfî, nasıl bu aşka, “benlik”i yok
    edip, daima Allah’ı yaşamakla varıyorsa, insanî olgunluğada ancak, bilgi ve amelle ulaşılır.
    Aslında, Kuddûsî’nin ilim düşüncesi, kendisinin bilginliğinide ortaya koymaktadır.
    O, ilmi o derece önemsemektedir ki, ilmi/ilm-i nâfi farz olarak görüp insanlardan tüm
    olanaklarını seferber ederek onu mutalaka edinmelerini istemektedir. Aynı zamanda herhangi
    bir tarîkata bağlanmayı da, ilim edinmenin yanında nafile olarak görür.2130 Kuddûsî’nin ilim
    konusunda bu kadar ısrarcı olması, sûfilerin, ma’rifet sahibi kişiyi bütün eşyânın mahiyetini
    kavrama anlayışına bağlıdır.2131

    Kuddûsî’nin bilgi anlayışında ayne’l-yakîn, önemli bir temel unsurdur. Eşyânın
    bilinebilmesi, varlıkların tanınması, kişinin kendini bilip Yaratıcısına ulaşması yakînî bir
    ma’rifetle gerçekleşir. Çünkü Hakk’ı bilme bilgisi olan ma’rifet, yâni, ma’rifetullah imanın
    mihengidir. Sûfînin ma’rifeti “Ma’rifetü’l-ayân”dır. Kuddûsî, klasik sûfî anlayışından farklı
    olarak yakîn olarak üzerinde durduğu eserlerinde sık sık ifade ettiği yakînin üç derecesi değil,
    özellikle ayne’l-yakîn makâmı üzerinde durur.2132 Ma’rifetü’l-ayân olan ayne’l-yakîn,
    görmeye dayanan ve müşahede makâmında olur. Bu makâmla eşyânın keşfi, daha kolaydır.
    Çünkü bu makâm müşahedetü’d-delil’dir. Yâni bizzat delile dayanan müşahededir. Delile
    dayanan müşahede ise, yakîn’ın kendisi olup, lisanı da vecddir. Vecde ulaşan kişi Hakk’a
    yakınlaşan kimsedir. Bu dereceye kişi Allah’ın nuru ve “yed-i kudreti” üzere sorumluluğunu
    üstüne aldığı kimsedir2133.

    Hak rızâsı’çün ‘ ilim tahsiline sa’y itmeyiz
    İzzet-i dünyâ içündür ilmimiz a’mâlimiz2134.

    Kuddûsî’nin düşüncesinde ilim, insanların dünyadaki mevki-makâm için değil,
    Allah rızası için yapmalarını istemektedir. Fakat diğerlerinin ilim amacı, dünyada belli bir
    itibar kazanmak ve insanların hoşnutluğunu elde etmek için yapılır.




    2124 Bk. Cürcâni, Ta’rifât, s.198.
    2125 Chittick, Sûfî Path, s.220.
    2126 Buhârî, V, 2358, Tirmizî, IV, 567, İbn Mâce, II, 1378.

    2127 İbnü’l-Arabî, Fusûs, s.54.
    2128 İbnü’l-Arabî, Futûhat, VII, 63.
    2129 Kuddûsî, Dîvân, s. 73.
    2130 Kuddûsî, Mektuplar, (3. Mektup), vr. 206b.
    2131 Rabbânî, Mektûbât; nu: 387
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Ma’rifetin Oluşmasında Kesbin Tesiri

    Sûfî âşık/ârif gönül dünyasını hayatı için ayna hâline getirmesi ve İlâhî bilgi ve
    hikmet mücevherleriyle doldurması için gönlünü İlâhî nefhâlarla doldurmak için bir yol/sülûk
    izlemek zorundadır. Kuddûsî’ye göre, Ma’rifetin kazanılması için büyük bir gayret, çaba sarf
    etmek zorunluluğu vardır. Aşka ve tevhîd-i zikre dayanmayan bir hayat, sûfîyi ma’rifet
    deryasına götürmesi mümkün değildir. Ma’rifete ulaşabilmek için, tevhîd zikriyle yaşamak
    gerekir. Ma’rifet, varoluşun/ontolojik gerçeğe ait sırların anlaşılması sûfînin kendini tanıyıp,
    Yaratıcısına ulaşması için bilgi hazinesidir. Hayati bir baş koyma olmadıkça ve Hakk’tan
    başka bütün ağyârı “hiç”leme olmadıkça kişinin ma’rifet kaynağına ulaşması mümkün
    değildir. Ma’rifete gidecek perdeler, sûfînin eylemleriyle birer birer ancak açılabilir. Bu
    perdeleri açacak en büyük etkili anahtar tevhîd kelimesidir “Lâ ilahe illallah”. Ma’rifet ve
    hikmet cevheri ancak tevhîdin bilincine varanlar idrak edebilir. Aşk denizinden nasiplenmek
    için de, mürşidin/öğretmenin her tavsiyesine uymak gerekir, yoksa bu engin denizde yol
    almak mümkün değildir. Vahdet doğasına dalan ârifin üzerinde mâsîva/ağyârdan hiçbir emare
    kalmamıştır. Aşk ve hakikat deryasına gavvas/dalgıç olup dalan âşık, ma’rifet ve hikmet
    incilerini devşirerek vuslata kavuşuruz. Âşık bu vuslatı gerçekleştirmek için devamlı
    Yâr/Allah’ın adını anmalıdır.
    Kuddûsî, insanın, yaratılış sebebinin bilgiyle olduğunu söyler. Allah, varlıkları
    bilhassa önce kendilerini sonra da, Yaratıcılarını bilmek için yaratmıştır. Bu amaca binaen de
    kendilerine bu yeteneği de vermiştir. Ma’rifete ulaşmanın önemli bir yolu da sürekli Allah’ı
    hatırda tutmak da zikir ile gerçekleşir. Eğer insan, içindeki hayvani duyguları bastırabilirse,
    yâni kendisiyle yaratıldığı cemadat ve hayvanat duygularını eğitirse ma’rifete ulaşır. Tevhîdi
    bünyesine yerleştirip hazım ederse irfan denizinin enginliklerine dalabilir.

    Yiyüp içüp uyumaktır rûz u şeb kârım heman
    Çalışup tevhîde irfan lüccine ben dalmasam

    Ma’rifet içün bizi yarattır Hâllâk-ı cihân
    Zikr-i tekrar ede ede ma’rifetle dolmazam2118.

    Kuddûsî’ye göre, kendi varlığıyla beraber var olan, her şeyi bir tek mutlak varlığa
    indiren Allah’ı hakkıyla bilmek bilgisi olan ma’rifet, kişinin gönül dünyasına İlâhî aşkın
    çekiciliği/cezbe ile gelir. Bu çekiciliğin oluşması için de, sûfî önceden zikirle, yâni Allah’ı
    sürekli hatırında tutmakla, devamlı O’nunla yaşamakla gerçekleşir.

    Cezbe zikr ile gelür kalbe heman sa’y et ana
    Kalbde ‘irfân şenesi doğmaz ‘ışkı cezbe olmadan2119.

    Sûfîler, zâhidin ihtiyaç duyduğu şeyin, dünyayı terk etmesiyle yerine geldiğini,
    tevekkül edenin/mütevekkil tüm işlerinde efendisi/rabbi olan Allah’a güvendiği, mürîd sema
    ve vecd ile huzuru bulduğu, abidin, ibâdet ve zorluklara katlanmakla tatmin olduğu; hikmet
    sahibi ârif ise Allah’da yoğunlaşarak kendini gerçekleştirir. Ma’rifet nuruyla aydınlanan
    mânevî hüküm ve güç sahibi âlimler, Allah’ın gayb hazinesinde eriyip yok oldukları için,
    onların bu hâllerini hiçbir ezoterik âlim, hiçbir mürîd, hiçbir mütevekkil ve zâhid de gereğince
    şahit olamamıştır. Çünkü bunların hiçbiri Allah hakkında ve kendi hakkında tam bir bilinç
    sahibi olamamıştır. Onlar İlâhî bilince erememişlerdir. Bu bilinçsizlik varlığın zuhurunda
    önceki mutlak yokluktur. Zâhidin dünyayı terk edişi elbette bir bedel içindir, mütevekkilin
    tevekkülü amacını elde etmek içindir, Abidin zorluklara katlanması Allah’a yakın olması
    içindir. Ârifin amacı ise Hakk ile buluşmadır2120. Fakat Hakk ancak tüm çizgilerin resmini,
    ismini ve hüviyetini yok edene yansır.
    Kuddûsî’nin bilgi/ma’rifet anlayışında, keşf/sezgiye dayalı bir anlayış ağır
    basmaktadır. O, sûfînin beşerî varlığından sıyrılarak, Hakk’ı Hakk ile müşahede ederek
    gerçek bilgiye ulaşmayı gaye edinmiştir. Bu düşünce Kuddûsî’nin her yerde ifade edip,
    düşünce felsefesi hâline getirdiği bir anlayıştır. Ona göre, ma’rifet bilgisiyle aydınlanmayan
    kişi insanlık özellik ve meziyetlerinden yoksun olan kişidir. Çünkü ma’rifet, Yaratıcıyı ve
    mahlûkatını keşf ve müşahedeye dayalı olarak hakkıyla idrak ve kavrama bilgisidir. Bu da aşk
    ve derûni düşünce/tefekkür ile gerçekleşir.

    Ayne’l-yakîn Hâliki irfân gerek bilmeğe
    Her kimki ârif değil ol olmaz insan bütün

    Kuddûsî ya ma’rifet ver lutf edip ey Hudâ
    Olsun senin ‘ârifin hem ‘âşıkın ez derûn2121.

    Kuddûsî, diğer sûfîlerde olduğu gibi, tasavvufî epistemolojinin tam
    gerçekleşmesiyle oluşacak olan “yakîn/kesin bilgi” tabirini kullanır.2122 Fakat bu konuda diğer
    sûfîlerden farklı olarak keşf/sezgi ve müşahedeye dayalı olan ayne’l-yakîn kavramını sık sık
    şiirlerinde tekrar ederek bu yakînin önemi üzerinde sıklıkla durmaktadır.

    Biz bahri ‘ışka dalmışız ölmezden ögdin ölmüşüz
    İki cihânı terk edüp dost ile tenha kalmışız2123.

    2118 Kuddûsî, Dîvân, s.129.
    2119 Kuddûsî, Dîvân, s.140.

    2120 İbnü’l-Arabî, “Hilyetü’l-Ebdâl”, Resâil, Neşr:Muhammed Şihâbeddin el-Arabî, Dâr-ı Sadr, Beyrut, 1997, s.
    507.
    2121 Kuddûsî, Dîvân, s.152.
    2122 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 209b.
    2123 Kuddûsî, Dîvân, s.62.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Ma’rifetin Oluşmasında Kesbin Tesiri

    Ma’rifetin Oluşmasında Kesbin Tesiri




    Kuddûsî’de, diğer tasavvufî konularda olduğu gibi, ma’rifetde de, bir gayret, çaba
    ve kesbin olması şartı vardır. Sûfî, ibâdet ve taatlardaki ihlâs ve takvâ, riyâzet ve nefsini
    terbiye ve sürekli zikir ile ma’rifeti kazanmalıdır. Kuddûsi için mâ’rifetin oluşması, kalbin her
    hâlükârda sürekli Allah’ı anmakla gerçekleşir. Bundan dolayı sûfî, devamlı zikir ve fikir/
    düşünme gayreti içinde olmalıdır.2109 Sûfî için ma’rifet, yâni bilgi, kişiyi Allah’ı tanıması için
    uyaran ilk makamdır.2110 Bu nitelik de ma’rifeti diğer bilgi türlerinde üstün kılmaktadır.
    Ma’rifet, sûfînin hayretini arttırır, hayreti bilgisini aşarak onu ma’rifet karşısında aciz hâle
    getirir2111


    Ma’rifet tahsil eylemek için sıdk ile rahi merdana geldim.
    Boynuma takdim table-i ‘ışkı satmağa anı alana geldim2112.


    Kuddûsî’ye göre, ma’rifet, sûfîye iç huzuru kazandırarak sürekli Rabbiyle birlikte
    yaşama bilinci verir. Sûfî, ma’rifetle devamlı Allah ile ünsiyet ve dostluk içindedir.2113 Gözü
    yaşlı fakat gönlü sevinçli ve huzurludur. O, ma’rifetle kimliğinden/benliğinden
    soyutlanmıştır.2114 Kuddûsî, insanların, Allah’ın ilmini, yani O’nu bilmek için dünyaya
    gönderildiklerini ifade eder. Bu ilmin kazanılmasının da gönülden Allah’a bağlılık ve ‘nu
    sevmekle gerçekleşeceğine inanmaktadır.

    Okusan bin cild kitabı eylesen bin yıl ‘âmel
    Ma’rifetten zerre takmaz kalbine gel etme nâz2115.


    Ma’rifet öyle bir bilgidir ki, bulunduğu insanı yüceltir; çünkü Rabb’den gelen bir
    feyzdir. Bu bilgi, çalışarak, okuyarak, çokça farz ve nafile ibâdetler yerine getirilerek
    kazanılan bir ilim değildir. Zühd ve takvâ ile olgunlaşmamış sûfîlerin çok güvendikleri
    ameller de, ömür boyu gece-gündüz yapılan ibâdetler, sürekli oruç tutmak da kişiyi ma’rifet
    sıfatını kazandıramaz. Bütün insanların sevgiyle kişiyi kutsamaları bile bu sıfatla sıfatlanmana
    yeterli değildir. Ma’rifet sûfînin gönül dünyasına ancak cezbe ile doğar. Cezbenin gönüle
    doğmasını sağlayan zikirdir. Diğer taraftan tasavvufî bilginin okumakla
    gerçekleşemeyeceğini, ancak hâl Yaratıcıya bağlılık olursa, ilmin insan geleceğini söyler.
    çünkü sûfî hayat teoriden kalan bir anlayış değil, hâl ile yerine getirildiği zaman, tadına
    varılan bir ilimdir.

    Ma’rifettir sâlika dünyaya gelmekten garaz
    Ma’rifetsiz ‘âbidin gönlünde doludur garaz

    Zikre Kuddûsî devam et ma’rifet dolsun dile
    Hâsıl olsun hem gönülde zikr ede ede ma’raz2116.


    Kuddûsî’ye göre, kişinin dünyaya gelmesinin amacı ma’rifettir. Eğer ibâdet eden
    bir kulun gönlünde ma’rifetin aydınlığı yoksa orada her tür olumsuz duygular mevcuttur. Sûfî
    elde ettiği zâhir ilimlerle gururlanmamalıdır. Onun için sûfî bütün gücüyle irfan eğitimi alıp,
    bu farz olan yükümlülüğü yerine getirmelidir. Yine ona göre, ma’rifetin oluşması sürekli
    olarak zikri yerine getirmeye bağlıdır.

    Dumayüp yâd eyle yârin ismini leyl ü nehar
    Ma’rifet kesb etmeğe sa’y eyle ey âvâre gel2117.




    2106 Kuddûsî, Dîvân, s. 142.
    2107 Kuddûsî, Dîvân (Külliyat), s. 262.
    2108 Kuşeyrî, er-Risâle, s. 216

    2109 Kuddûsî, Mektuplar(1. Mektup), vr. 205b.
    2110 es-Serrâc, Luma’, 321.
    2111 Hucvirî, Keşfü’l-Mahcûb, İngilizceden Arapçaya trc: İsmail Mâzî Ebu’l-Azâim, thk: İbrahim Düsûkî, Kahire,
    1974, s.327–328.
    2112 Kuddûsî, Dîvân, s.114.
    2113 Kuddûsî, Pendnâme-i Kuddûsî, vr. 28b.
    2114 İbnü’l-Arabî, el-Fütühatu’l-Mekkiyye, II, s.3116.
    2115 Kuddûsî, Dîvân, s. 54
    2116Kuddûsî, Dîvân, s.79.
    2117 Kuddûsî, Dîvân, s.109.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. Gâfil kalblerin tesiri
    By mihrab in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 09.06.10, 21:33
  2. Gâfil kalblerin tesiri
    By Zümrüt in forum Hayata Dair
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.02.10, 20:08
  3. Osmanlı’nın yıkılışında medrese ve zâviyenin tesiri var mıdır?
    By BaRLa in forum Risale-i Nur'u Yeni Tanıyanlara
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.06.09, 12:24
  4. Haccın bereketleri ve tesiri
    By SiLa in forum Hac Rehberi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 24.09.08, 09:06
  5. İslâmda Kazancın (Kesbin) Önemi
    By SiLa in forum Kerahet ve İstihsan
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 15.07.08, 13:33

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •