<H3></H3>
ALLAH’I NİÇİN GÖREMİYORUZ?
Tam olarak ALLAH ‘a inanmam için , bunada cevap vermelisin.
İmam-ı Azam , gayet rahat ve korkusuz bir tavırla, sor demiş. İnançsız adam biraz morali bozuk bir şekilde şu soruyu sormuş.
Peki ALLAH varsa O’nu niçin göremiyoruz. ?
İmam-ı Azam soruyu pek kolay bulmuşçasına tebessüm etmiş. “ Önce demiş bize biraz süt versinler de sohbetimiz biraz daha tatlansın” . inançsız adam dudaklarını kemirerek iyi olurya demiş , hem içer hem konuşuruz.
Sütler gelmiş. O zaman sütü tatlandırmak için içine pekmez katılırmış. Tabii şimdiki şekerler yok henüz. Adam sütünü tatlandırıp içmeye başlamış. Fakat İmam-ı Azam adama bir kaşık daha pekmez sunmuş, buyurun sütünüzü tatlandırın... Adam sağ ol demiş, ben pekmezi karıştırdım, sütüm pekmezlidir. Sen benim soruma cevap ver şimdi.
İmam-ı Azam önce sütün pekmezini , bugünkü tabiriyle şekerini halledelim demiş. Adam biraz daha kızgın söylenmiş:
Benimkisinin pekmezi vardır dedim ya...
İmam-ı Azam :
İnanmam , demiş.
Adam büsbütün kızgın :
Niçin inanmıyorsun deyince de şu cevabı vermiş:
Ben görmediğim şeye inanmam . süte karıştırdığın pekmezi gösterirsen inanırım...
Adam , çattık belaya der gibi başını iki yana sallayıp bağırmış:
Süte karıştırılmış pekmez görünür mü? Onu gözüne gösteremem ama , ama içersen tadını dilin anlar. Çok merak ediyorsan gözünle değil ama , dilinle sütün tatlandığını görebilirsin. Hem bununla da niye uğraşıyoruz? Sen bana sorumun cevabını söyle bakalım...
İmam-ı Azam tatlı tatlı tebessüm ederek demiş ki :
Bana fırsat vermediniz ki.. sorunuzun cevabını kendiniz verdiniz.
Nasıl yani?
Nasılı var mı ? sütün içine karıştırılmış pekmezi nasıl görülmezse ALLAH vardır ve bu gözümüzle görünmez. İçtiğimiz sütün yağını da gösteremezsiniz. Ama süt çok güzel ve yağlıdır. Onu da gözümüzle değil dilimizle tadınca anlarız. Demek ki bu dünyada ki pek çok şeyi de biz gözümüzle göremiyoruz. Ancak onları meydana getirdikleri tesirlerden ve eserlerden anlıyoruz. Yada bir başka duyu organımızla varlıklarını anlıyoruz. Siz sütün yağını ve şekerini bile göremediğiniz halde ALLAH’ı görmek istiyorsunuz. halbuki bu gözümüz dünyadaki her şeyi de göremeyen sınırlı bir gözdür.
Aynen bunun gibi , bizde ALLAH’I gözümüzle bu dünyada göremiyoruz ama , O’nun yarattıklarını , eserlerini görüyoruz. Meydana getirdiği tesirleri anlıyoruz. Ama kafa gözümüzle değil , akıl gözümüzle oluyor bu iş...
İnançsız adam, biraz daha bozulmuş vaziyette şaşkın ve üzgün ne yapacağını bilemez bir halde düşünmeye başlamış...
Peki demiş. Son bir soru daha.. Eğer buna da cevap verirsen , bende ALLAH’a inanıp Müslüman olacağım...
İmam-ı Azam hedefe yaklaşmanın verdiği tatlı bir sevinçle “ sor” demiş.. adam son bir hamle çabasıyla doğrulmuş ve demiş ki :
Peki kabul ediyorum ki ALLAH vardır. O’nun görünmediğini de anladım. Öyle ise bu gözümüzle görmediğimiz ve varlığına aklımızla inandığımız ALLAH şimdi yapıyor?
Bu sorunuz da çok kolay demiş İmam-ı Azam ... Ama cevabı sizin oturduğunuz kürsüden vermek isterim . iner misiniz aşağıya...
Adam çok şaşkın bir vaziyette kalkmış oturduğu yüksek kürsüden ve inmiş aşağıya. İmam-ı Azam çıkmış ve kurulmuş adamın boşalttığı kürsüye. Şöyle bir etrafı ve kendisine şaşkın şaşkın bakan adamı süzdükten sonra demiş ki:
ALLAH, şimdi senin gibi inançsız bir adamı bu kürsüden aşağı indirdi ve yerinede benim gibi imanlı bir çocuğu oturttu.
Neticede adam Müslüman olmak zorunda kalmış.