4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: İdeal İnsan Ehl-i Hakk

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart İdeal İnsan Ehl-i Hakk

    Kuddûsî’ye göre, insanlar kullukta bulunduklarına göre üç hâle bürünerek
    davranır. Âhireti gaye edinen, dünyayı kesinlikle düşünmemeli, dünyayı gaye edinen âhireti
    düşünmemelidir. Eğer kişi, Allah’a âşık ise kesinlikle ne âhireti, ne de dünyayı düşünecektir.
    Kuddûsî’nin hem tinsel, hem de maddî olarak insanın doğal yapısına tam uygun olarak
    yaptığı bu değerlendirmeye karşılık materyalist düşünür Karl Marx (ö.1883) ise insanı sadece
    emeğine göre değerlendirir. Ona gör insan, alet yapan hayvan/homo fober gibi üreten bir
    varlıktır.1445


    Eğer âşık isen Mevlâ’ya geç dünya ve ‘ukbadan
    Haramdır çünkü Ehlullah’a anlar, şüphe yok asla

    Sığar mı bir gönülde iki mahbub var düşün birken
    Nu zıt kamal itmek mahâl mümkün değil zîrâ.

    Nedir maksûdun ey ‘abid ibâdetten de gil bana
    Eğer talib isen dünyâyı bil âhiret harâm sana

    Eğer âhiret dilersen gönül virme şu dünyâya
    Ki âhret ehline dünyâ harâmdır böylece bil ha1446.


    Kuddûsî, “Kenzu’l-mahfi”1447 hadisinden yola çıkarak, insanları Allah’ı bilmek
    konusunda, üç sınıfta ele alır. İnsanların, bu hadise göre, Allah’ı herhangi bir engel ve mânia
    olmadan bilmeleri gerekir. Birinci sınıf insan, Allah’ı takdirle az bilendir. İkinci sınıf insanlar
    Allah’ı istidlâl/kanıt ile bilenler, üçüncü sınıf insanlar ise, Allah’ı tahkîk ile bilenlerdir.
    Mukallidler, işittikleriyle Allah’ı bilirler, fakat onlar bu bilgileriyle engeli aşamazlar.
    Müstedille, akılla ve nakille Allah’ı bildiklerini iddia ederler. Tahkik ehli ise Allah’ı ayne’lyakin

    bilenlerdir. Onlar, Allah’ı en ulu şekilde bilenlerdir. Zira bu kimselerin ruhu Allah’ı
    hakkıyla bilme sırrına ermek istiyorsa, bunu öncelikle gönül levhasına yazacaktır. Gönül
    duvarına kazılmayan İlâhî bilgi/ma’rifet, meyva vermeyen ağaç gibi verimsizdir.

    Kim ki bu sırra olursa aşina Hakkı bilür
    Hakkı bilmek diler isen bunu tevhid-i dilde yaz.1448


    Kuddûsî’nin üzerinde durduğu konuların başında insan gelir. Ona göre, insan
    olmak kolay ve basit bir olgu değildir. Her şeyin başında, kişinin insan olabilmesi en önemli
    faktördür. Bundan dolayı lafla kişinin “insan” olabilmesi mümkün değildir.

    Özünü sanma kim insan olubdür
    Kuru da’va ile insân olunmaz1449.


    Bu “insan” olma bilincinin kazanılması, insanlığın varlığıyla birlikte tartışılmıştır. Her
    dönemde insan, yapıp ettiklerine göre değişik tiplerle tanımlanmıştır. Örneğin, Antik Yunan
    felsefesinin üç önemli ismi olan Sokrates (469-399 B.C), Aristoteles(384-322 B.C) ve Plato
    (427-347 B.C) da iki önemli insan tipi vardır. Bunlar sıradan insan ve üstün/tanrısal/bilge
    insandır. Onlara göre sıradan insan, yaşamını haz ve acının yönlendirdiği, asıl anlamda
    “insanî” olanı henüz gerçekleştirmemiş olan insan tipidir.1450 Bilge/tanrısal kişi ise etik akla
    sahip olan ve yapıp etmelerinde bunu ortaya koyan kişidir.
    Ayrıca Plato, bir bireyin asıl anlamda insan olabilmesi için, aklın bilgisiyle
    aydınlatılması, ruhtaki düşünme gücünün, bu Tanrısal yönün “iyi”den yana çevrilmesi
    gerekir. Bu da bireyin eğitimi ile gerçekleşir görüşündedir.1451


    1417 Macit Gökberk, Felsefe Tarihi, Remzi Kitabevi, İst. 1966, s. 106.

    1418 İnsan-ı Kamil için bk. Abdülkerîm el-Cîlî el-İnsânü’l-kâmil, Kahire 1963; Nesefî, Aziz, İnsan-ı Kâmil

    (Tasavvufta İnsan Meselesi, Çev: Mehmet Kanar, Dergâh Yay. İstanbul, 1990.

    1419 Mevlânâ, Mesnevi, V, 2038.
    1420 Mevlânâ, Mesnevi, II, 1170.
    1421 Kuddûsî, Nasâih-i Kuddûsî, vr. 201a.
    1422 Mevlânâ, Dîvân-ı Kebir, VII, 556.
    1423 Eflâki, Menâkıb, I, 484.
    1424 Gazâlî, İhya, III, 352.
    1425 Kuddusî, Dîvân, s. 167.
    1426 Aynı eser, 173.
    1427 Kuddusî, İcâzetnâme, s. 187a.
    1428 Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkat, 107; İbn Mâce, Fiten, 14.
    1429 Gazâlî, İhyâ, III, 7.
    1430 Bk. Buhârî, Rikak, 38.
    1431 Aclûnî, Keşf, II, 195.
    1432 Bakara, 2/18.
    1433 Augustinus, The City of God, çev. H. Bettenson, Penguin Books 1972, s. 507.
    1434 Johansen, age, s. 608.
    1435 Kuddûsî, Dîvân (İE), s. 280.

    1436 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 209b.
    1437 Francis Bacon, Novum Organun, çev. S. Ö. Akkaş, Doruk Yay., Ankara 1999, s. 93.

    1438 Kuddûsî, Dîvân, s. 25.
    1439 Bk. Gazâlî, İhyâ, IV, 220; Cebecioğlu, TTDS, s. 653 ; Uludağ, TTS, s. 483.
    1440 Kuddûsî, Dîvân (İE), s. 280.

    1441 Nicholson, Mysctism of İslâm, ss. 95-96.
    1442 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 227a.
    1443 Kuddûsî, Dîvân, s.182.
    1444 Kuddûsî, Dîvân, s.36.
    1445 Karl Marx, Kapital I, çev. Alaattin Bilgi, Sol Yay., Ankara 1997, s. 182.
    1446 Kuddûsî, Dîvân s. 4.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: İdeal İnsan Ehl-i Hakk

    Kuddusî’nin felsefesinde istenen kulluğun ispatı, ancak, aşk ile önce terk-i dünya,
    sonra terk-i ukba en sonunda da “terk”i terk etmekle gerçekleşmiştir. Cennetin nimetleri de,
    mal sevgisi de, riyâset sevgisi de “ehl-i Hakk” için perdedir. Fakat Kuddûsî’nin, unutmamak
    için sık vurguladığı, insanların riyâ/gösteriş amacı ile yaptıkları zikrin tehlikesine dikkat
    çekmesidir. Bu tip insanların çoğu, mal ve dünya sevgisinden dolayı ceza çekeceklerdir.
    Aslında Kuddusî, malın, servetin mü’minlerin elinde olmasının kalbe bağlı bir durum
    olduğunu belirtir. Ona göre, eğer ehli Hakk elindeki servetini gönül dünyasına zarar vermeden
    hem kendisi, hem de diğer insanlar için harcarsa, bu mal onun için hayırlı olur. Kuddusî’ye
    göre, sâlikin psikolojik olarak iyi olması yaptığı cömertliğe bağlıdır. Kendi benliğini keşfeden
    sûfî mal varlığını insanlar için harcayan kişidir.
    Kuddûsî’nin, ehl-i Hakk/ehl-i Mevlâ diye isimlendirdiği tip, kendi kişiliğini rencide
    etmek amacıyla insana, yani kendi inancına helâl getirecek bir davranışla varlığa karşı sevgi
    ve saygı ile eğilmez; o, Hak’tan oluştuğu için, bu davranışı gösterir. Çünkü o, hâlini
    kitaplardan öğrenmemiştir, O, kendine özgü teslimiyetiyle, inkâr ve îmanın ötesine geçmiştir.
    Ehl-i Hakk için, insanları doğru ve yanlış diye anmak aynıdır.1441 Bundan dolayı, o, kişiliğini
    koruyarak, Yaratıcısının yarattığı varlığa nasıl davranacağını bilir. Sûfînin bu hâlini anlamak
    için, onun gibi yaşamak gerekir. O, öyle bir aşamaya gelmiştir ki, bulunduğu yerde küfüriman
    ayırımı yoktur.
    Kuddusî’ye göre, ehl-i Mevlâ insanları için iki önemli esas vardır; birincisi; nefsi
    terbiye/benlik inşası için büyük çaba sarfetmek, ikincisi, dürüst niyettir. Sufî, benlik inşasında
    aşırıya kaçmadan gereken hâlleri ortaya koymalıdır. Çünkü, nefs/benlik kişinin benliğidir.
    Kişi ona nasıl davranırsa o da o yöne doğru hareket eder.1442 Fakat Kuddûsî’nin bu ideal insan
    tipini Nietzsche’nin insan tipleriyle karşılaştırdığımız da, onun tasavvufun engin ruh
    dünyasıyla insana verdiği değer belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

    İçinizde ehl-i dünya çokdur âhiret ehli az
    Ehl-i Mevlâ gizli bilinmezler asla ad ile

    Ehl-i dünya suretinde var nice Hakk dostları
    Saklamış onları halktan suret-i berbad ile1443.


    Ehl-i Mevlâ insanı, gizli kimselerdir, bilinmezler, kendilerini insanlardan gizlerler.
    Ehl-i Hakk, içlerinde samimi aşk taşıyanlardır. Bu Allah âşıkları açlıktan ölseler bile hiç


    kimseden herhangi bir şey dilenmezler. Onlar, sadece Allah’tan ister, çünkü bilirler ki, her ne
    isterse, O yüce Allah’da, isteklerin hepsini isteyen kuluna verir. O’nun kapısı her an açık ve
    her yaratığa ihsanı vardır. İster dostları olsun, ister düşmanları olsun fark etmez. Onun için
    insanoğlunun rızık konusunda endişe taşımaması gerekir.
    Kuddûsî’nin düşüncesinde, eğer insanın gayesi zâhidlik ise, dış görünüşle/kabukla
    meşgul olmamalıdır. Dışı süslemekten vazgeçip, kalbini aşk ile süslemelidir. Bu da kalbi
    riyâdan tamamen temizleyip, aşk meyvesiyle doldurmakla gerçekleşir. Çünkü içgörüyü
    (eşyayı algılama kuvveti) sağlayan “gönül gözü”nün gücü, sadece görüşler üreten düşünme
    gücünden çok daha üstündür. Zira insanın ilâhî kimlikli kişiliğini inşa etmesi bizzât kendi
    içinde başlar. Başta her şey karanlıktır, bu karanlıkta, bir insanın kendisinin görünmezliğinin
    iç(sel) idrâki, ışığın doğuş noktasıdır. Buda hakîkat idrakıdır duyu algılaması değildir. Bu
    ışıkla ma’rifetin gerçeğini algılama meselesidir. İşte sûfînin benliğini keşfinin öz-bilgisinin/
    self-knowledge gayesi budur.

    Zâhidi ta’maine meşgul olmayan zâhidlerin

    İtme tezyin kalıbı var kalbi ‘ışk ile beze


    İt tesebbüb ya tevekkül besleyen perverdigâr
    Ko rüyayı kıl gönül kapusuna ‘ışkı nâze1444.

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: İdeal İnsan Ehl-i Hakk

    Ezoterik mistik anlayışın en önemli temsilcilerinden biri olan Augustinus’un dediği
    gibi insan, eşsiz ve en yüce iyi olan Tanrı’ya gerçek sevginin bütün saflığıyla bağlı kalmadığı
    sürece gerçek “insanlığını” keşfedip gerçeğe ulaşması mümkün değildir.1433 Çünkü insan,
    Allah tarafından yaratıldığı, doğasını O’ndan aldığı için, İlâhî düzendeki her şey gibi onun
    yeri ve yolu da bellidir. Tanrı insana, hür irade ve sevgi vermiştir. Ancak insan kendinin
    bilincinden olduğundan dolayı bazı varlıkların yapmakta aciz kaldığı pek çok şeyi yapabilir.
    Onun için insana düşen ahlâki sorumluluk ya da İlâhî emir, arzunun değil, sevginin yolundan
    yürümektir. Sadece kendisi için sevilecek tek şey ise Tanrı’dır.1434 Tasavvuf ise hem Allah’ı,
    hem de mahlukatını sevmeye çağırmaktadır.

    Üç sınıf insan buyurmuştur nebîbler serveri
    Ehl-i dünyâ, ehl-i ‘ukbâ, ehl-i Mevlâdır bir

    Ehl-i ‘ukbâya harâm dünyâ sakın sevme anı

    Ehl-i dünyâya haram ‘ukbâ anın düzah yine

    Ehl-i Mevlâya harâm iki ahân bir ey ahî
    Tâlib-i sâdık isen cem’ eyleme sîm ü zeri

    Kesret-i mâldır iden Kârun ‘âsr Tanrıya
    İbret al edip tekebbür cem-i mâl idenleri.1435


    Kuddusî, üç tip insanı Dîvân’ında sıklıkla tanımlamaktadır. O, dünya ehli ile ehl-i
    ‘ukbâ’nın felsefesinin belirgin olduğunu ifade eder. Ehl-i dünya insanı, yalnızca kendini
    düşünen, kendi için yaşayan ve hayat felsefesinin odağında, maddenin varlığına inanan
    insandır. Ehl-i ukba ise, dünyaya sırt çevirip âhiretteki mutluluğu için yaşam savaşı veren
    kişidir. O, zühd ve takvayı, cennet ve cennetin nimetlerini kazanmak için yapan kişidir. O,
    kendince zâhid ve takva ehli olmakla insanlardan daha yüksek bir derecede olduğunu
    zanneder. Sonuç olarak ikisi de faydacıdır. Çünkü, biri dünyada zevk isterken, diğeri de aynı
    zevki cennet vergileri karşılığında istemektedir.
    Kuddusî’ye göre, Allah’ın dilediği özellikleri ve ahlâkı üzerinde taşıyan, insan-ı kâmil
    sıfatını kazanan ehl-i Mevlâ insanın yaşam felsefesi ise, Allah’a aşkla bağlanmaktır; yâni
    davranışından, konuşmasından ve düşüncesinden farklı maskeler takmadan, rol yapmadan,
    bütün varlığa karşı hehangi bir renge bürünmeden, Yaratıcısına yakînî bir bilgiyle
    bağlanmaktır.1436

    Onun Allah düşüncesi, tefekkürü ve zikri böyle bir hal, bir ahlâk oluşturmuştur ki, o,
    Allah aşkı için, dünyayı ve içindekilerle birlikte, âhireti ve âhiretle va’dedilen bütün nimetleri,
    köşkleri, her tür meyveden, hurilerden vb. nimetlerden feragat edendir. O, ma’şûku olan Allah
    için canından da, varlığından da vazgeçmiştir.
    Kuddûsî’ye göre, Allah’ın âşık dostları, sadece Allah ile hayat sürdürdükleri vakit,
    mutluluğa ererler. Bu yaşam şekilde ancak, Hakk ehli sâliklerin kendilerini “hiç”leyerek, fenâ
    ile yok oldukları zaman gerçekleşir.
    Ünlü İngiliz düşünür Francis Bacon (ö. 1626)’a göre de, insanın mutluluğunun ve
    kendini bulmanın kaynağı bilimdir. Hem tek tek varolanların yapısı anlamında doğa, hem
    genel anlamda doğa, kısacası “bile özne” dışında kalan bütün varolanlar “şey”leşir.1437


    Ehl-i cennet yigrenüb eyler firâr pes dünyâdan
    Tâlib-i dünyâ olan eyler hatâ ile ferah

    Dû cihândan eyler istikrâh Hudânın ‘âşıkı

    Mâsivâya bakmayub eyler Hudâ ile ferah

    Terk-i terk eder fenâ fillâh makâmına iren
    Bahr-i mahva gark olub eyler fenâ ile ferah
    .1438


    Kuddûsî’nin anlayışın da, gönül küresini, aşkın kesif atmosferine terk eden Hakk
    dostları, bütün terk makâmlarını geçip “terk” kavranmını da bırakarak fenâya ulaşırlar. Onlar,
    mahv/yok olma denizinden “yok”lukla, “hiç”likle mutluluğa kavuşurlar. Sûfî, önce terk-i
    dünyâ makâmını geçmelidir. Zira bu terk basamağı, zâhidlerin terkidir, çünkü onlar, dünya
    nimetlerini, mal ve mülkü âhiret ve cennet için bırakırlar. İkincisi terk-i ‘ukbâdır; bu âşık
    âriflerin terkidir. Onlar, cenneti ve içindeki nimetleri, İlâhî kemâl için bırakırlar. Üçüncüsü
    terk-i hestidir; sûfî, dünyayı, ağyârı ve cennetin yanında kendi varlığından da vazgeçerek
    Hakk’dan fâni olur. Son basamak, terk-i terkdir; burada âşık, ârif sâlik “terk” kavramınıda
    bırakarak benliğide “terk” diye bir olgu kalmamaktadır.1439


    Nice zâkir var ki zikri celb-i mal içün ider,
    Hubb-i dünyâ ile girer nâra halkın ekseri

    Var ise mâl-ı helâl destinde imsâk eyleme
    Yi yidür Mevlâ sever çünki ganî şâkirleri

    Kalbde hubbı olmamaktır mü’mine elzem olan
    Elde olmada zarar yoktur düşün sâlihleri

    Terk-i dünya terk-i ‘ukbâ itmeyen aşık değil
    ‘Âşık oldur ki vire Ma’şûkına cân u seri

    Hubb-ı mal hubb-ı riyâset perdedir Kuddûsîyâ
    Zümre-i ‘uşşâka menfûr bağ-ı cennet gülleri
    1440

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: İdeal İnsan Ehl-i Hakk

    İdeal İnsan Ehl-i Hakk


    Kuddusî’deki en üst insan tipi olan “ehl-i hak” insan tipinin bilindiği gibi genel sûfî
    anlayışı içinde insan-ı kâmil/olgun insandır.1418 Örneğin bu ideal insan tipi Mevlânâ da ise,
    “Merd-i Hak”tır. Ona göre, “merd-i hak” için asıl olan, “ittihad-ı nûr”dur. Yâni İlâhî nurla
    birleşmesidir; dolayısıyla hulûl’un her çeşidi imkan dışıdır.1419 Bu âşık insan tipi, ateşe
    sürülmüş demir gibidir. Onun rengini alır, onun gibi yakar, ama cevheri aynı kalır. Mevlânâ
    bu tipi başka yerde şöyle tanımlar:

    Padişah’ın cinsinden değilim ben haşa!
    O’nun tecellisiyle O’nun nuruna sahibim sadece
    1420

    Ehl-i Hakk insanı, Kuddûsî’nin dediği gibi, kerem sahibidir.1421 Onun canı Meryeme
    benzer, gönlü Mesihtir. Sanki göğsüyse Mesihin beşiğidir adeta.1422 Sûfîlere göre, ehl-i Mevlâ
    insanının en mükemmel örneği olan Hz. Peygamberin her dönemde bir temsilcisi vardır. Bu
    kıyamete kadar sürüp gidecektir. Diri ve faal önder ve velidir; hangi durumda olursa olsun, O,
    hidâyete erdirendir, hem gizlidir o, hem âşikar, O, nura benzer, akıl, onun Cebrail’idir. Ondan
    aşağı mertebede olan veli de onun kandili durumundadır.1423

    Hakk ehli, sır kapılarını açan anahtardır. O, zehri bala çeviren iksir, insanlığın yanlışa
    batmış durumunu, bunalımlarını tahrik eden hatalarını düzelten kişidir. O, dünyanın direği,
    varlığın ruhudur. O, kendini Yaratıcının mahluklarına fedâ eden er kişidir.
    Kuddûsî’ye göre burada söz konusu olan ontolojik/vücudi bir birlik değil psikolojik
    bir birliktir. Derûnî bir tecrübe yaşayan sûfî, kendi vücûdunun/varlığının Mutlak ve Külli
    bende erdiğini, yok olduğunu hisseder; aslında benlik yok olmaz, çünkü, benliğin asli icmâli,
    “fena”da değil “beka”dadır. Gazâlî (ö. 505/1111)’ninde dediği gibi, sûfînin kemale ulaşmasını
    ve insan-ı kamil olmasını, bildiği kuvvette ve hürriyette olgunluk olarak ele alır ve Allah’a
    giden yolun bu mertebelerden geçtiğini bu tip insanların Allah’ın sıfatları ile sıfatlandıklarını
    söyler.1424


    Zümre-i merdana gitmek kibr-i ucb ile muhâl
    Sen dilersin ki olasın hemnişin onlar ile
    1425

    Kuddusî’nin ehl-i hak için kullandığı diğer bir tanım da “zümre-i merdâm” tabiridir.
    Bu zümre- i merdâm aşk ile bütün beşerî isim, sıfat, nam, şanlardan kurtulup Hakka yaklaşan
    civanmertlerdir. Onlarda kibir ve ucbun kırıntısı bulunmamaktadır. Mevlânâ’nın mânevî
    öğrencisi, asrımızın önemli sûfîsi İkbal de “merd-i mü’mini” arar.

    Ârif-u Hallak olan halka gönül verir mi hiç
    Sen de ol ârif gönül verme anın ağyârine

    Âşık-ı sâdık geçer ki cihandan sâlikûn
    Neylesün ol mâsivâi ki verir dil yârine
    1426

    Kuddusî’nin en üstün insan tipi olan ehl-i hak için kullandığı diğer isimler ise, “âşık-ı
    sâdık” ve “Ârif-u Hallak”dır. Bu tip insan hem dünyadan, hem de âhiret sevdasından vazgeçip
    gönlünü sadece Hakka açan kimselerdir. Onlar gönül sarayını sadece Hakka tahsis edip
    ağyara kapalı tutan kimselerdir.
    Kuddusî’ye göre kişinin kalbini aşk-ı ilâhîye açması onu “Allah ehli” yapar.1427 Çünkü
    kalb Hz Peygamber (s.)’in “…Dikkat ediniz! İnsan vücûdunda bir lokmacık et parçası vardır
    ki, o iyi olursa bütün beden iyi olur, bozuk olursa bütün beden bozuk olur. İşte o et parçası,
    kalbdir.”
    1428 buyurarak insanı sevk ve idare üssünün gönül olduğunun önemini
    vurgulamaktadır. Gazâlî’nin de dediği gibi, burada kalbden kastedilen anlam, insanı
    eşyanın/varlığın gerçeğine sahip kılan idrak gücüdür.1429 Bu güç de Allah’ın sevgisinden
    dolayı gelmektedir. Kalbe gelen bu sevgide, aynı zamanda kulda duyarlı bir vicdan ve sağ

    duyunun doğmasına yol açar.1430

    Kalb, insanın derûnunda/iç dünyasında bulunan ve insanın beşerî özellikleri yok
    etmede merkezî fonksiyonu üstlenen en büyük cevherdir. Nitekim Hz. Peygamber (s.), kalbin
    değerini şu şekilde açıklamaktadır: “Ben, arz ve semâya sığmam lakin mü’min ve müttakî
    kulumun kalbine sığınırım.”
    1431 Onun için duyular, insanların en dış araçlarıdır; “…Bakarlar
    göremezler, duyarlar işitmezler…
    ”1432 Çünkü bu insanların kalbleri mühürlüdür; gönülleriyle
    idrak edemezler. Yüksek ehemmiyet dereceleri ve varoluş düzeyleriyle sadece “kalb”
    aracılığıyla hissedebilirler.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. İnsan yüzünü Hakk’a döndürmeli
    By Reyhani in forum Sadat'ın Sohbetleri
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 13.03.10, 19:11
  2. İdeal Nesiller
    By BaRLa in forum Risale-i Nur'u Yeni Tanıyanlara
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 23.06.09, 10:05
  3. İdeal Cemiyet
    By BaRLa in forum Risale-i Nur'u Yeni Tanıyanlara
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.06.09, 21:55
  4. Kuran'dakİ İdeal eŞ
    By Esin in forum İslamiyette Evlilik
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 10.06.09, 22:51
  5. İdeal Ebeveyn Var Mı
    By Kartal__13 in forum Anne Ve Çocuk
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.06.08, 15:18

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •