Sayfa 5/8 İlkİlk ... 34567 ... SonSon
72 sonuçtan 41 ile 50 arası

Konu: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

  1. #41
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

    Yanında Peygamber Anılan Kimsenin Peygambere Salât Ve Selam İle Emredilmesi


    305- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre de­miştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "O adamın burnu yere sürünsün (zelil olsun) ki, yanında anıldım da, bana SALAT getirmemiştir. "[16]
    306- İyi bir isnadla Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre demiştir ki Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
    "Ben, kimin yanında anılırsam, bana SALAT getirsin; çünkü bana bir defa salât getirene (Allahümme Salli Alâ Seyyidina Muhammed, diyene) Allah Azze ve Celle on rahmet ihsan eder.”[17]
    307- Cabir'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Kimin yanında anılmışım da bana salât getirmemiştir, o günah işle­miştir. "[18]
    308- Hazreti Ali'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, de­miştir ki, Resûlüllah SaUalla.hu Aleyhi ve Sellem buyurdu:
    "Cimri o kimsedir ki, yanında anıldığım halde bana salât getirmemiş­tir. "[19]
    309- İmam Ebû İsa Et-Tirmizî demiştir ki, alimlerden birinden riva­yet edildiğine göre şöyle demiştir:
    "Bir kimse, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bir defa meclis­te (oturup sohbet edilen yerde) salât getirirse, o salât, mecliste olan tek­rar anılmalara kifayet eder."[20]


    Allah'ın Resulüne Salât Getirmenin Şekli


    Daha önce, Namazın Zikirleri bölümünde, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e "Salât" getirmenin keyfiyyetini ve bununla ilgili meseleleri beyan etmiştik. (Salât getirmenin kısa lâfızları:
    "Allâhümme Salli Alennebiyyi, Sallallahu Alâ Muhammedin, Sallal­lahu Alâ Resûlihi, Sallallahu Alennebiyyi, Sallaîlâhu Aleyhi, Alîâhüm­me Salli Alâ Muhammedin ve Ala Âlihi...).
    Anlattığımız "Salât" getirme lâfızlarına, bazı alimlerin ve îbni Ebî Zeyd EI-Malikî'nin dedikleri gibi: "... Verham Muhammeden ve Âle Muhammedin" ilâvesini yapmak müstahabdır, sözünün aslı yoktur ve bid'-attır. îmam Ebû Bekir ibnu'l-Arabî El-Malikî, kendi kitabı olan Tirmizî şerhinde, bu meseleyi inkâr hususunda ileri gitmiş ve İbni Ebî Zeyd'in hataya düştüğünü söyleyerek böyle salât getirenleri de cehaletle vasıfla-mıştır. Demiştir ki: Çünkü Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, ken­disine "Salât" getirme keyfiyetini bize öğretti; bunun üzerine ziyade yap­mak, onun sözünü kusurlu görmektir ve Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sözünü bir nevi düzeltmedir. Muvaffakiyet Allah'dandir.
    (Salât ve Selâmı bir arada getirmek)
    Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e "Salât" getirildiğinde, "Salât ile Teslîm" sözlerini bir araya getirerek: "Sallallahu Aleyhi ve Selleme", demelidir. Yalnız bir tanesini kullanarak "Salîallahu Aleyh" yahud: "Aleyhisselâm" Şeklinde söylememelidir.
    (Salât ve selâmı yüksek sesle söylemek)
    Hadîs okuyan, yazan veya yazdıran, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem anıldığı zaman, ona Salât ve Selâmı yüksek sesle getirir ki, bu müs­tahabdır. Fakat aşırı derecede ses yükseltilmez. Yüksek sesle getirilmesi­ni beyan edenler, îmam Ebû Bekir El-Hatîb El-Bağdadî ve başkalarıdır. Ben bu konu üzerindeki münakaşayı, Hadîs İlimleri bahsine aktardım.
    Gerek bizim ve gerekse diğer mezheb alimleri, Telbiye (lebbeyk) geti­rildiği zaman, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e yüksek sesle Salât getirmenin müstahab olduğunu söylemişlerdir. En iyisini Allah bilir.


    Duaya Allah Teala'ya Hamd Ve Peygambere Salât Getirmekle Başlamak


    310- Fedâle b. Ubeyd'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki: Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, namazında duâ eden bir adamın, Allah'a hamd ve Peygambere Salât getirmediğim işitti. Bu­nun üzerine Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Bu adam acele etti" buyurdu ve sonra onu yahud başkasını yanına çağırıp şöyle dedi: "Siz­den biriniz namaz kılınca, önce yüce Rabbine hamd ve sena ile başlasın,sonra Peygambere (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) salât getirsin. Bundan sonra dilediği duayı yapsın.”[21]
    311- Ömer ibni'l-Hattab'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    "Peygamberine (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) Salât olunmadıkça, duâ, yerle gök arasında durdurulur. Ondan hiç bir şey göğe yükselmez (Al­lah'ın kabulüne arzolunmaz). Salât getirildikten sonra kabule mazhar olur).[22] "Ben de derim ki, duanın başında Allah'a hamd ve sena, son­ra da Peygambere salât getirmenin müstahab olduğunda âlimler birleş­mişlerdir. Yine bunlarla dua bitirilir. Buna dair nakledilen rivayet ve ha­berler çoktur ve bilinen şeylerdir.


    Peygamberlere Ve Onlara Tâbi Kılarak Âl'lerine (Ailelerine) Salât Getirmek


    (Sallallâhu Aleyhim ve Selleme)
    Peygamberimiz Muhammed Sallallâhu aleyhi ve Sellem üzerine Salât getirmenin gereği üzerinde alimler birleşmişlerdir. Yine sayılı alimler, di­ğer peygamberlerle yalnız başına melekler üzerine Salât getimenin ceva­zında ve müstahab oluşunda ittifak etmişlerdir. Amma peygamber olma­yanlara gelince, alimlerin çoğunluğu buna cevaz vermemiştir. Meselâ: Ebû bekir Sallallâhu Aleyhi ve Sellem, denmez. Bunun hükmü üzerinde ihti­lâf edilmiştir. Bazı alimler, bunu söylemek haramdır, demişlerdir. Çoğu da, tenzihen mekruhtur, demiştir. Çok kimseler de, bunu söylemek mek­ruh değil; ancak evlâ olanı terktir, demişlerdir. Fakat sahîh olan, çoğun­luğun üzerinde bulunduğu tenzihen mekruh oluş hükmüdür. Çünkü bu bid'at ehlinin tutumudur. Biz, şeriata uymayan tutumlardan sakındırı­rız. Mekruh, hakkında yasaklama olan şeydir.
    Alimlerimiz demişlerdir ki, "Salât" getirmek, selef dilinde, peygam­berlere has olarak kullanılmıştır (Allah'ın Salât ve Selâmı üzerlerine olsun). Nitekim bizim: AZZE ve CELLE sözlerimiz, Allah Tealâ Hazretlerine mahsus olduğu gibi.. Peygamber azîz ve celîl olduğu halde, Muhamme-dün Azze ve Celle, denmez. Yine manası sahîh olmakla beraber: Ebû Be­kir yahud Ali Sallallâhu Aleyhi ve Sellem, denmez.
    Salât getirmekte, peygamber olmayanları, peygamberlere tâbi kılarak onlar üzerine de Salât getirmenin cevazında alimler ittifak etmişlerdir. Şöyle denebilir:
    "Allâhtimme salîi ala muhammedin ve alâ âli muhammedin ve ashâ-bihî ve ezvâcihî ve zürriyyetihî ve etbâihî"
    Çünkü bu hususta sahîh hadîsler vardır. Biz de, namazın teşehhüdünde böyle söylemekle emrolunduk. Selef de, namazın dışında bunu ifadeye devam etmişlerdir.
    Selâm işine gelince: Alimlerimizden Şeyh Ebû Muhammed El-Cuveynî demiştir ki, bu da "Salât" lâfzı gibidir; gaib (mevcud olmayan) kimseler hakkında kullanılmaz (peygamberler için kullanılır). Ali Aleyhisselâm, den­mez. Bu hususta ölü ve hayatta olanlar arasında fark yoktur. Fakat mev­cud olan için: Selâmun Aleyke, Selâmun Aleyküm, Esselâmu Aleyke, Es-selâmu Aleyküm diye hitab edilerek söylenir. Bunda ittifak vardır. İlerde ilgili bölümlerde bunun açıklaması gelecektir, inşa-AIlah Tealâ...


    Ashab Ve Diğer Mü'minlere Rahmet Dilemek


    Ashaba, tabiîn'e ve bunlardan sonra gelen âlimlere, abidlere ve diğer hayırlı kimselere: Radıyailahu Anh (Allah ondan razı olsun), yahud Ra-himehullah (Allah ona rahmet etsin) demek müstahab olduğu gibi, buna benzer sözler de söylenebilir.
    Bununla beraber alimlerden biri demiştir ki, "Radıyallahu Anh" sözü ashaba mahsustur, bunlardan başkası için "Rahimehullah" denilir ancak. Fakat bu söze uyulmaz ve dediği gibi değildir. Çoğunluğun üzerinde bu­lunduğu hüküm, bu şekilde kullanışın müstahab olduğudur. Yoksa ade­mi cevaz iddia edilemez. Bunun delilleri sayılamayacak kadar çoktur.
    Eğer anılan sahabi, bir sahabinin oğlu ise: "İbni Ömer, îbni Abbas, İbni Zübeyr, İbni Cafer, Üsâme ibni Zeyd ve bunlar benzeri, duâ her iki­sine ait olsun diye, Radıyalîâhu anhümâ (Allah her ikisinden razı olsun), denilir.


    Lukman Ve Meryem'e Duâ Şekli


    Lukman ve Meryem anıldıkları zaman, acaba bunlara peygamberlere olduğu gibi "Salât" mı getirilir, yoksa ashab ve veliler gibi, Radıyallahu sözü mü kullanılır yahud bunlara "Aleyhimes selâm "mı denilir?
    Alimlerin çoğunluğuna göre bunlar birer peygamber değillerdir. Pey­gamber olduklarını söyleyen nadir olup buna iltifat ve meyil yoktur. Ben bu meseleyi, "Tehzîbu'l-Esmâi ve'1-Lügat" adlı kitabda açıkladım. Bu durum bilindikten sonra, alimlerden birinin sözünden anlaşılıyor ki, şöyle
    denebilir:
    Lokman yahud Meryem Sallallâhu Alel-Enbiyai ve aleyhi yahud aleyha
    ve selieme...
    Çünkü bu ikisinin durumları, haklarında "Radiyallahu Anh" denen ashabdan daha yüksektir. Nitekim Bunların halini yükselten Kur'anda ayet­ler vardır, demiştir. Benim görüşümde, böyle söylemekte bir sakınca yok­tur, her ne kadar "Radıyallahu Anh” yahud "Radıyallahu Anha" yi söylemek daha iyi ise de... Çünkü bunların durumu Peygamber olmayanların mertebesidir. Bunların peygamber olduğu sabit değildir. îmamı Haremeyn, İrşad kitabında, Meryem'in peygamber olmadığında alimlerin icmaı vardır, demiştir. Bununla beraber bir kimse Lukman için "Aleyhisselâm" ve Mer­yem için "Aleyhesselâm" dese, bunda bir beis yoktur. Daha iyisini Allah bilir.










    [1] Kur'ân-ı Kerim, Nemi Sûresi: 59.
    [2] Kur'ân-ı Kerim, Nemi Sûresi: 93.
    [3] Kur'ân-ı Kerim, İsrâ Sûresi: 111.
    [4] Kur'ân-ı Kerim, îbrâhim Sûresi: 7.
    [5] Kur'ân-ı Kerim, Bakara Sûresi, 152.
    [6] Ebû Dâvud. İbn-i Mâce. Nesâî.
    [7] Müslim.
    [8] Tirmizî. Ahmed b. Hanbel. îbn-i Hibban.
    [9] Kur'ân-ı Kerim, Ahzab Sûresi: 56.
    [10] Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî.
    [11] Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî.
    [12] Tirmizî.
    [13] Ebû Dâvud. Nesâî. İbn-i Mâce.
    [14] Ebû Dâvud.
    [15] Ebü Dâvud.
    [16] Tirmizî, bu hasen hadistir, demiştir.)
    [17] İbrı-i Sünnî. Nesâî.
    [18] İbn-i Sünnî. Zayıf isnadla.
    [19] Tirmizî.Nesâî. Hâkim. (Tirmizî, bu sahih ve hasen hadistir, demiştir.)
    [20] Nesâî. Tirmizî.
    [21] Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî. Hâkim. (Tirmizî, bu sahih ve hasen hadistir, demiştir.)
    [22] Tirmizî.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #42
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)




    9- ALLAHU TEALA'YA HAMD ETMEK


    Allahu Teâlâ buyuruyor:
    (Ey Resulüm) de ki: Hamd olsun Allah'a; selâm olsun, O'nun seçtiği (peygamber) kullarına...”[1]
    "De ki: Allah'a hamd olsun; O, yakında size azab alâmetlerini göste­recektir. "[2]
    "Söyle: O Allah'a hamd olsun ki, evlâd edinmemiştir."[3]
    "Eğer şükrederseniz, elbette size nimetlerimi arttırırım."[4]
    "Beni ibadetle anın ki, ben de sizi mağfiretle anayım. Bana şükredin de nankörlük etmeyin."[5]
    Allah'a hamd ve şükür etmeyi emreden ve faziletlerini açıklayan ayetler çoktur.
    295- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre,Re-sûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu:
    "Her şerefli iş ki, ona Allah'a hamd ile başlanmamıştır; o iş bereket­sizdir." Bir rivayet de şöyledir:
    "Her söz ki, ona Allah'a hamd ile başlanmamıştır; o kesiktir (bere­ketsizdir).'* Diğer bir rivayet de şöyle:
    "Bismillâhirrahmânirrahîm ile başlanmayan her önemli iş güdüktür (bereketsizdir)."[6]
    Alimler şöyle demiştir: Her kitab yazanın, ders okuyanın, ders oku­tanın, hutbe oyunanın, kız isteyenin ve önemli diğer işlerde bulunanın, Allah'a hamd ile başlaması müstahab olur.
    İmam Şafi'î (Rahimehullah) demiştir: Kişinin, kız isterken ve istenilen her işin başında insanın Allah Tealâya hamd ve sena, Allah'ın Resulüne (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de Salât getirmesini severim.


    Hamd Etmek Müstahabdır


    Daha önce geçtiği gibi, her önemli ve şerefli işin başında Hamd getirmek müstahabdır. Yine yemeği ve içmeyi bitirdikten sonra, aksırınca, bir kadını nikahlamak isteğinde bulununca, nikâh akdi yapılınca, heladan çıkanca Hamd etmek müstahabdır. İleride gelecek ilgili bölümlerde, bu meseleler, delilleriyle ayrıntılı olarak beyan edilecektir, İnşa-Ellahu Teâlâ... Heladan çıkışta ne söyleneceği, bununla ilgili bölümde geçmişti. Söylediğimiz gibi yazılan kitablann başında Hamd getirmek müstahab olduğu gibi, ister hadîs okunsun, ister fıkıh ve ister bunlardan başkası olsun, ders veren hocaların ve okuyan öğrencilerin başlarken Hamd getirmeleri de müstahab­dır. Hamd etme ifadelerinin en güzeli şudur:
    "Elhamdü îillâhi rabbi't-âlemîn." (Hamd ve Övgü, bütün âlemleri yaratan Allah'a mahsustur.)"


    Hutbede Allah'a Hamd Etmek


    Cuma hutbesinde ve diğer hutbelerde Allah Teâlâ'ya Hamd etmek rü-kûndur; bunsuz hutbe olmaz. Hamd getirmenin en azı: "Elhamdülillah" sözüdür. Faziletli olan, bu övgüye ilâve yapmaktır. Fıkıh kitablarında bu­nun tafsilâtı maruftur. Hutbedeki Hamdin arabça ifade ile olması da şart­tır.


    Duâ Sonunda Hamd Etmek


    İnsanın yapmış olduğu duayı, âlemlerin yaratıcısı olan Allah'a hamd ile bitirmesi müstahab olduğu gibi, duasına hamd ile başlaması da müsta­habdır. Bunun delili, yakında Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e "SALAT" getirme bölümünde sahîh hadîsten gösterilecektir, İnşa-Allahu
    Nimet Gelince Yahud Kötülük Kalkınca Hamd Etmek


    Bir nimet elde edildiği zaman yahud hoş olmayan bir şey yok olduğu zaman, Allah Teâlâ'ya hamd etmek müstahabdır; ister bu iş kendisi için ister arkadaşı için ve ister müslümanlar için olsun...
    296- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre; "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e îsrâ (miraç) gecesinde, sütten
    ve cennet şarabından iki kadeh getirildi de onlara baktı. Sonra sütü aldı. Cibrîl (Aleyhisseîâm) Peygambere dedi: O Allah'a hamd olsun ki, seni islâm alâmetine iletti. Eğer şarabı alsaydın, ümmetin sapıtırdı."[7]
    297- Ebû Musa El-Eş'arî'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Kulun çocuğu ölünce, Allah Teâlâ meleklerine sorar: Kulumun çocu­ğunun canını aldınız? Melekler:
    - Evet, derler. Onun kalb meyvasmı aldınız? der, Allah. Onlar:
    - Evet, derler. Allah buyurur:
    - O kulum ne söyledi? Melekler derler ki:
    - O sana hamd etti ve : Biz Allah'dan geldik, yine O'na döneceğiz, dedi. Allah Tealâ buyurur:
    - Kuluma cennette bir ev yapın ve ona HAMD evi adını verin."[8] Tirmizî demiştir ki, hadîs hasendir. Hamd'ın fazileti ile ilgili hadîsler
    çoktur ve meşhurdur. Kitabın başında "Sübhânellah, Elhamdülillah ve diğer zikirlerin fazileti ile ilgili sahih hadîslerden bir miktar geçmişti.


    Hamd Üzere Yemin Etmek


    Horasan'h müteahhirûn alimlerimiz şöyle demişlerdir: Bir kimse, Allah Teâlâ'ya en kapsamlı, en büyük bir hamd edecektir diye, yemin etse, bunun yemininde sadık kalmasının yolu, şunu söylemesidir:
    "Elhamdü Îillâhi hamden yuvâfî niamehû ve yükâfiu mezîdehu (Allah'ın nimetlerinin hakkını ödeyecek ve nimetlerinin ziyadesini mü­savi olarak bir hamd ile Allah'a hamd olsun). Yani Allah'ın nimet ve ihsan­larından daha çoğunun şükrünü karşılayan hamd, Allah'a mahsustur. Demişlerdir ki: En güzel övgü ile Allah'ı övecektir diye yemin etmiş olursa, yemininde sadık kalmasımn yolu şunu söylemektir:
    "Lâ uhsî senâen aleyke ente kemâ esneyte ala nefsike" (Ben Sana karşı gereken övgüyü yapamam; Sen kendini övdüğün gi­bisin). Bazıları, bu sözün sonuna şunu ilâve etmişlerdir:
    "Feleke'l-hamdü hattâ terzâ." (Sen razı oluncaya kadar, ha m d Sanadır).
    Ebû Sa'd EI-Mütevellî, "Allah teâlâ'yı en büyük ve en yüce bir övgü ile övecektir, diye yemin eden kimsenin meselesini şöyle şekillendirmiştir: Daha önceki zikrin başına "SÜBHANEKE" teşbihini getirerek hamd etme­lidir ki, yeminini bozmamış olsun.
    298- Ebû Nasır Et-Timar'dan, o da Muhammed ibni Nadir'den (Ra-himehullahu Tealâ) rivayet ettiğine göre, demiştir ki, Âdem Aleyhisse-lâm şöyle dedi: "Ya Rabbî! Elimin kazancı ile beni meşgul ettin. Bana bir şey öğret ki, onda hamd ve teşbihin kapsamlı anlamı olsun. Yüce ve büyük Allah ona şunu vahyetti: Ey Adem! Sabahladığın zaman üç defa, akşamladığın zaman üç defa şöyle söyle:
    "Elhamdü lillâhi rabbİ'l-âîemîne hamden yuvâfîniamehû ve yükâfiv mezîdehû.
    İşte bu, hamd ve tesbîhin en kapsamlisıdır. En iyisini Allah bilir.


    Allah'ın Resulüne Salât Getirmek


    (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
    Allah Teâlâ buyuruyor:
    "Allah ve melekleri, Peygambere "Salât" ederler. Ey iman edenler, siz ona salât ve selâm ediniz. "[9]
    Peygambere salât getirmenin faziletine ve bununla emre dair hadîsler sayılamayacak kadar çoktur. Ancak biz, bunların bir kısmını göstereceğiz ve diğerlerinin üzerine de ilgi toplayarak onlarla kitabımızı bereketlendi­receğiz.
    299- Abdullah ibni Amr ibni'I-As'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre, Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğu­nu işitmiştir:
    "Kim bana SALÂT ederse, ondan dolayı Allah ona on salât (rahmet) eder. "[10]
    300- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Re-sûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu:
    "Kim bana bir salât ederse (bana Allah'tan rahmet isterse), Allah ona on rahmet (salât) eder. "[11]
    301- Abdullah İbn-i Mes'ud'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Rasûlüllah (S.A.V) şöyle buyurmuştur.
    "Kıyamet gününde insanların bana en iyisi, bana en çok salât getireni-dir."[12]
    302- Sahîh isnadlarla Evs ibni Evs'den (Rradıyallahu Anh) rivayet edildi­ğine göre, demiştir ki Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Sizin günlerinizin en faziletlisi cuma günüdür. Bu günde bana salâtı çok yapın; çünkü sizin salâtınız bana arzolunur. Ashab dediler ki, ey Al­lah'ın Resulü! Senin kemiklerin ufalanmışken, bizim salâtımız sana nasıl arzolunur? Buyurdular: Allah, Peygamberlerin cesedlerini arza haram kıl­mıştır (toprak onları çürütmez). "[13]
    303- Ebû Davud'un Sünen'inde "Kitabu'l-Hacc'm sonunda Kabirleri ziyaret bölümünde sahîh bir isnadla Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Benim kabrimi (toplanılıp eğlenilen) bir bayram yapmayın, bana salât edin; çünkü sizin salâtınız (bana rahmet duanız), nerede olursanız bana ulaşır. "[14]
    304- Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurmuştur:
    "Kim bana selâm ederse, Allah ruhumu bana iade eder de ben onun selâmını alırım (ona iade ederim). "[15]
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #43
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

    Okuyuştan Önce Diş Temizliği Yapmak


    Kur'an okumak isteyen kimsenin, misvak ve benzeri (fırça gibi) şey­lerle ağzını temizlemesi uygundur. Misvak için "Erâk" ağacını tercih et­mek iyi ise de,diğer ağaçlarla da olur. Sert bez ve bunlardan başka temiz­leyici şeylerle dişleri ve ağzı temizlemek de misvak yerine geçer.
    Kalın parmakla temizlik olması hususunda Şafi'î alimleri için üç gö­rüş vardır:
    1. Onlara göre en meşhur olanı, temizliğin yapılamayışıdır.
    2. İkinci görüşte, parmakla temizleme olur.
    3. Eğer ağzı temizleyecek başka bir şey bulunamıyorsa, parmak mis­vak yerine geçer.
    Dişler temizlenirken sünnet niyeti taşınılır ve ağzın sağ tarafından enine doğru fırçalama yapılır.
    Bazı imamlarımız demişlerdir ki, fırçalarken şöyle denilir:
    "Allâhümme, bârik lî fîhi yâ erhamerrâhimîn." (Allah'ım, bu işte bana bereket ver; ey merhamet edenlerin en merha­metlisi!..)"
    Dişlerin iç ve dış tarafları, çevreleri, dişlerin tabanları ve üst dama­ğında hafifçe gezdirilir. Çok sert ve çok yumuşak olmayan orta kıvam­da bir misvak kullanılır. Eğer misvak kuruyup sertleşmişse, su ile yumu­şatılır.
    Eğer ağızda kan ve benzeri bir akıntı veya bulaşma varsa, bunları yı­kamadan önce Kur'an okumak mekruh olur. Bu durumda, Kur'an oku­manın haram olup olmadığı hususunda iki görüş vardır: Bu iki görüşten sahîh olanı, haram olmayışıdır. Bu mesele kitabın başında geçmişti. Bu bölümle ilgili bir takım meseleler daha varsa da, onlar kitabın baştara-fındaki bölümlerde anlatılmışlardır.
    Kur'an Okuyucusunun Tavrı Nasıl Olmalıdır?


    Okuyucunun kalb ve kahb itibariyle huzur ve huşu halinde bulunarak okuması ve okuduğundan ibret alması gereklidir. İşte istenen ve kasdoiu-nan budur. Bu durumda kalbîer ferahlanır ve nurlanır. Bunun delilleri sayılamayacak kadar çok ve söylenemiyecek kadar da meşhurdur.
    Selefden öyle bir cemaat olmuştur ki, onlardan biri, tam bir gece bo­yunca, yahud gecenin büyük bir kısmında, yalnız bir ayet okumuştur da, onun üzerine düşünüp ibret almışlardır ve bunlardan bir kısmı düşmüş bayılmış ve bir kısmı da ölmüştür.
    Kur'an okuyucusunun ağlaması, ağlayamıyorsa ağlar halinde bulun­ması müstahabdır; çünkü okurken ağlamak, ariflerin sıfatı ve Allah'ın salih kullarının alâmetidir. Allah Tealâ buyuruyor ki: "(Kur'an okuyan ihlâslı mü'minler) secdeye kapanıp ağlarlar ve bu, onların huşû'unu artırır .”[8]
    Bu hususta varid olan pek çok haber ve eserleri, "Et-Tibyan Fî Âdâbi Hameleti'l-Kur'an" adlı kitabda anlattım.
    Büyük İmam, keramet ve maarif sahibi, ilâhî lütuf ve vergilere nail olmuş İbrahim El-Havas (Radiyallahu Anh) şöyle demiştir :
    "Kalbin ilâcı beş şeydir: 1) Düşünüp ibret alarak Kur'an okumak, 2) Mideyi boş bulundurmak, 3) Gece ibâdete durmak, 4) Seher vaktinde Al­lah'a yalvarmak, 5) Salih kimselerle oturmak.


    Mushaftan Kur'an Okumak


    Mushaftan Kur'an okumak, ezberden okumaktan daha faziletlidir. İmamlarımız böyle söylemişlerdir. Selefden (Radıyallahu Anhüm) riva­yet edilen de budur. Ancak, bu mutlak bir hüküm değildir. Okuyuştan maksad düşünüp ibret almak olduğuna göre, ezber okuyuşla bu maksa­da varan ve mushaftan bunu elde edemeyen kimse için, ezbere okumak daha faziletli olur. Eğer iki yön eşit olursa, mushafdan okumak yine da­ha faziletli olur. İşte selef bunu murad etmiştir.


    Gizli Ve Aşikâre Kur'an Okumanın Fazileti


    Sesi yükselterek Kur'an okumanın faziletine dair haberler nakledildi­ği gibi, gizli okumak hakkında da haberler varid olmuştur. Bu iki durum karşısında alimler demişlerdir ki, riyadan korkan kimse için, gizli oku­mak daha faziletlidir. Riyadan korkmayan için de, aşikâre okumak daha faziletlidir; ancak namaz kılanı veya uyuyanı veya bunlardan başkasını rahatsız etmemek şartı ile...
    Aşikâre okumakta amel daha büyük olduğu için, bu durum onun fa­ziletine delildir. Yine bu okuyuşun faydası başkasına da geçer, okuyucu­nun kalbini uyarır, gayretini düşünceye çevirir, ona kulak verdirir, on­dan uykuyu giderir, neş'esini artırır, gafil ve dalgın bulunanları uyarır, onları ferahlandırır. İnsanın kalbine bu niyyetler geldiği zaman, aşikâre okumak daha faziletlidir.


    Kur'ân'ı Güzel Sesle Okumak


    Kirâet usûlünden çıkacak şekilde uzatmalar yapmaksızın sesi güzel­leştirip tezyin ederek Kur'an okumak müstahabdır. Eğer ifrata varılarak bir harf ilâve edilirse yahud bir harf saklı bırakılırsa, bu haramdır. Ta-gannî ile okuyuşa gelince, bu da anlattığımız gibi, ifrat derecesine varırsa haramdır, varmazsa haram değildir. Sesi güzelleştirmeğe dair anlattıkla­rımız konusunda hadîsler çoktur ve Sahîh'lerde ve diğer kitaplarda bun­lar meşhurdur. Ben bunlardan bir kısmını, okuyuşun edebleri bölümünde anlattım.


    Kuranı Okuyuşa Başlamanın Şekli


    Bir okuyucu, sûre ortasından okuyacağı zaman, birbiriyle ilgili olan ayetlerin ilkinden başlaması müstahab olduğu gibi, duracağı zaman da birbirine bağlı ayetlerin en sonunda ve söz bitiminde durması da müsta­habdır. Ne okumaya başlarken, ne de durunca, cüz, hizib ve aşirlere iti­bar etmek şart değildir. Çünkü bunların çoğu, birbirine bağlı olan ayetle­rin ortasmdadır. Bizim anlattığımız ve sakındırdığımız bu edeblere riayet etmeyen çok kimselerin tutumu ve işi, insanları aldatmasın. Bunun için sen, büyük İmam Ebû Ali El-Fudaly ibni İyad'ın şu sözünü örnek al:
    "Hidayet yollarının ehli az olduğundan ürküp kaçma ve helak olan­ların çokluğuna aldanma." Bu mana üzere alimler demiştir: Bir sûreyi tam olarak okumak, uzun bir sûreden onun mıktarınca okumaktan daha faziletlidir. Çünkü insanların çoğunda, ayetler arasındaki bağlantı gizli kalıyor yahud bazı yer ve durumlarda çoğu kimseler bunu gözetemiyor.


    Kıraatin Bid'atları


    Bu bid'atlardan birisi, müstahab olduğuna inanarak teravih namazını insanlara kıldıran çok cahillerin, yedinci gecede teravihin son rekâtında En'am sûresini tamamen okumalarıdır. Sanıyorlar ki, bu sûre tüm ola­rak nazil olmuştur. Bu işlerine de hoş olmayan çok şeyleri katıyorlar: İna­nıyorlar ki, bu işleri müstahabdır. Halk tabakasına da bu fikri aşılıyor­lar. Bu hareketleriyle ikinci rekâtı birinci üzerine uzatmış oluyorlar, bu imamlara uyan kimselere usanç verecek şekilde uzatma oluyor. Ayrıca çabuk okumakla yanlışlıklar da olur. Yine bu son rekâttan önceki rekât hafif geçmiş olur.


    Sûreleri Adlandırmak


    Bakara sûresi, Âl-i İmrân sûresi, Nisa sûresi, Ankebût sûresi demek caizdir; diğer sureler hakkında da hüküm böyledir; ve bunda kerahet yok­tur. Selefden bazısı demiştir ki, bu şekilde söylemek mekruhtur. Ancak şöyle demelidir: İçinde "Bakare" anılan sûre, içinde "Nisa" anılan sû­re.... Diğer sûreler de böyle adlandırılır. Fakat doğru olan önceki söz­dür. Selef ve halef alimlerin çoğunluğunun sözü de budur. Bu konuda, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den rivayet edilen hadîsler, sayı­lamayacak kadar çoktur. Ashabdan ve sonrakilerden olan nakiller de böy­ledir.
    Yine, bu, Ebû Amr'ın kıraatidir, İbni Kesîr'in kıraatidir, falanın kı­raatidir, demek mekruh değildir. Selef ve halef alimlerin üzerinde inkâr-sız olarak bulundukları mezheb budur.
    İbrahim En-Nehâ'î den (Allah ona rahmet etsin) nakledildiğine göre şöyle demiştir:
    Öncekiler, "falancanın sünneti, falancanın kıraati" diye söylemesini kerîh görürlerdi. Fakat doğrusu bizim anlattığımızdır.


    Şu Âyeti Yahut Şu Sûreyi Unuttum Demek Mekruhtur. Bana Unutturuldu Yahud Benden Düşürüldü Demelidir.


    290- İbni Mes'ud dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Sizden biriniz, şu ve bu ayeti unuttum demesin, bana unutturuldu, desin." Yine iki SahûYdeki rivayetlerde şu ifade vardır:
    "İnsanlardan birinin: Şu ve bu ayeti unuttum, demesi ne çirkin!.. Doğ­rusu, unutturuldu o."[9]
    291- Hazreti Aişe'den (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, (uzakta bulunan) bir adamın
    Kur'an okuduğunu işitti de: Allah ona rahmet etsin, düşürüldüğüm bir ayeti bana hatırlattı, buyurdu." Yine Sahîh'deki bir rivayette: ^Unutturul­muş olduğum (bir ayeti.....)" şeklindedir.[10]
    Bil ki, okumanın ve okuyucunun edeblerini cildler dolusu kitabların daha azına sığdırmak mümkün değildir. Lâkin biz, şu kısa bölümlerimizde önemli olan noktaların bir kısmına işaret etmek istedik. Zaten kitabın ba­şında, Zikir yapanla Kur'ân okuyanın edeblerinden bir miktarı evvelki bölümlerde geçmişti. Yine namazın zikirleri bölümünde de, kiraatla ilgili edeblerden bir nebze anlatılmıştı. Biz bu hususta daha fazla bilgi edinmek isteyenleri, "Kitabu't-Tibyan fî Adabı Hamelet'il-Kur'an" adlı eserimize havale etmiştik. Muvaffakiyet Allah'dandır. O, bana kâfidir ve ne güzel vekildir!..
    Bil ki, Kur'ân okumak, daha önce belirttiğimiz gibi, zikirlerin en kuv-vetlisidir. Onun için buna devam etmek gerekir. Bir gün ve bir gece bun­dan boş kalmamalıdır. İnsanın az miktar ayet okuması ile kıraatin esası elde edilmiş olur.
    292- Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu:
    "Bir gün ve bir gecede elli âyet okuyan kimse, gafillerden yazılmaz; yüz âyet okuyan, ibâdet edenlerden yazılır: ikiyüz âyet okuyana, kıyamet gününde Kur'an husûmet etmez; kim de beşyüz âyet okursa, ona bir kın-tar (yüz miskal) sevab yazılır." Bir rivayette; "Elli" yerine, "Kim kırk âyet okursa" ve diğer bir rivayette: "Kim yirmi âyet okursa" şeklindedir. Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resülüİlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kim on âyet okur­sa, gafillerden yazılmaz." Bu bölümle ilgili olarak benzeri çok hadîsler nakledilmiştir.[11]
    Biz, bir gün ve bir gecede okunacak sûreler hakkında çok hadîs rivayet ettik. Okunacaklardan bir kısmı şu sûrelerdir: Yâsîn, Tebareke, Mülk, Vakı'a ve Duhan.
    293- Ebû Hüreyre (Radıyallahu Anh) Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den rivayet etmiştir:
    "Kim bir gün ve bir geeede Allah nzasmı isteyerek Yâsîn okursa, bağışlanır."[12] yine Ebû Hüreyre'den bir rivayette: "Kim bir gecede DUHÂN sûresini okursa, bağışlanmış olarak sabahlar" şeklinde varid olmuştur.
    İbni Mes'ud dan rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resûlüllah Sallal­lahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: "Kim her gece VÂ-KI'A sûresini okursa, ona ihtiyaç isabet etmez."[13]
    Bir de Cabir'den (Radıyallahu Anh) rivayet edilmiştir:
    "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, her gece, Elif-Lâm Tenzil ve Tebareke sûrelerini okumadıkça uyumazdı. "[14]
    294- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre Pey­gamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurmuştur:
    "Bir gecede ZİLZÂL sûresini okuyan Kur'an'ın yansını okumuş gibi (sevaba nail) olur. Kim KÂFÎRÛN sûresini okursa, Kur'anın dörtte birini okumuş kadar (sevaba nail) olur. İhlâs sûresini okuyan, Kur'an'ın üçte birini okumuş kadar (sevaba nail) olur."[15] Bir rivayet de şöyle:
    "Kim Âyete' 1-Kürsî'yi ve ilk Hâ-Mîm sûresini okursa, o gün, her kö­tülükten korunur."[16] "Anlattığımızın benzeri hadisler çoktur. Biz, mak-sadlara işaret ettik. Doğruyu en iyi bilen Allah'dır. Hamd ve nimet O'nun-dur, korunmak ve muvaffakiyet O'nunladır.




    [1] Ed Dârimî, Müsned'inde. (Dârimî demiştir ki, Sa'd Hazretlerinden rivayet edilen bu hadîs ha-sendir.)
    [2] Ed-Dârimî, Müsned'inde.
    [3] Müslim.
    [4] Buhârî. Müslim.
    [5] Buhârî. Müslim. Muvatta'. Nesâî.
    [6] Ebû Dâvud. Tirmizî.
    [7] Ebû Dâvud. Ed-Dârimî.
    [8] Kur'ân-ı Kerim, îsrâ Sûresi: 109.
    [9] Buhârî. Müslim. Tirmizî. Nesâî.
    [10] Buhârî. Müslim. Ebû Dâvüd.
    [11] İbn-i Sünnî.
    [12] îbn-i Sünnî. Muvatta'. İbn-i Hibbân. Beyhakî.
    [13] İbn-i Sünnî.
    [14] İbn-i Sünnî.
    [15] İbn-i Sünnî.
    [16] îbn-i Sünnî
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  4. #44
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

    8- KUR'AN OKUMANIN FAZİLETİ VE ADABI


    Bilinmelidir ki, Kur'an okumak, zikirlerin en faziletlisidir. Ancak is­tenen, düşünerek ve ibret alarak olan okuyuştur. Kur'an okumanın bir takım edeb ve maksadları vardır. Ben bundan önce, bu konuda bir kitab yazdım ki, özet olarak orada okuyucu ve okuma ile ilgili edeb ve vasıfları güzel bir şekilde topladım. Hafız ve kıraat ehli olanların bundan habersiz kalmaları uygun olmaz. Ben bu kitabda, kısa olarak o maksadlara işaret edeceğim. Bu hususta bilgi ve açıklama isteyene, kanısı üzere delâlet ede­rek derim ki, tevfîk Allah'tandır.
    Kur'an okuyuşuna geceleyin, gündüz vaktinde, hazarda ve seferde de­vam etmek uygundur. Selef için (Radıyallahu Anhüm), Kur'anı hatmet­mek hususunda değişik ölçüler vardı. Onlardan bir kısmı, her iki ayda bir defa hatim yapardı. Diğerleri de, her ay bir hatim yapardı. Diğer bir kısmı ise, her on günde bir hatim yapardı. Bazıları her sekiz günde bir hatim yaparlardı. Bazısı da her yedi günde bir hatim yapardı. Selefden çoğunun yapmış olduğu bu idi.
    Selefden (ashabdan) başkaları, her altı gecede, beş gecede ve dört ge­cede bir hatim yaparlardı. Çok kimseler de üç günde ve bir günde bir ha­tim yaparlardı. Bir gündüz ve bir gecede iki hatim yapanları da vardı. Ba­zıları da, bir gün ve bir gecede üç hatim yaparlardı. Bir gündüz ve bir gecede sekiz hatim yapmış olanlar vardı: Dör hatim geceleyin ve dört ha­tim de gündüz...
    Es-Seyyid El-Ceffl ibni Kâtib Es^Sûfl, (Radıyallahu Anh), geceleyin dört ve gündüz de dört hatim yapanlardan biriydi. Gece ve gündüz yapı­lan ibâdet ve zikirler bölümünde, bize rivayet edilip ulaşan haberlerin ço­ğu budur.
    Büyük îmara Ahmed El-Devrakî, tabi'î olan Mansûr ibni Zadan ibni Abbâd'a isnad ederek rivayet etmiştir ki, Mansûr öğle ve ikindi arasında Kur'anı hatmederdi, (Radıyallahu Anh). Yine akşamla yatsı arasında bir hatim, ve Ramazan'da bir akşamla yatsı arasında iki hatim yapardı ve biraz da ilâve ederdi. Onlar Ramazan ayında yatsı namazını gecenin dörtte birine kadar geciktirirlerdi.
    îbnü Ebî Davud rivayet eder ki, Mücahid (Rahimehullah), Ramazan ayında akşam ve yatsı arasında Kur'an-i hatmederdi. Bir rekâtta hatm edenlerin sayısı sayılamıyacak kadar çoktu. Osman ibni Affan, Temîm Ed-Dârî, Saîd ibni Cübeyr bunlardandır.
    Daha doğrusu, insanların şahsî durumlarına göre bu hatim işi değişir. Kur'anın hikmet ve incelikleri üzerinde düşünmek isteyen kimse, bu mak­sadına ulaşabilecek şekilde hatmi kısaltır. Yine ilim neşretmekle ve müs-lümanlar arasındaki davaları çözmekle yahud müslümanlarm umumi iş­leriyle önemli din işleri üzerinde meşgul olan kimse, kendisinden bekle­nen işler bozulmayacak ve aksatılmayacak şekilde hatim yapmayı kısal­tır. Fakat şu anılanlar kısmından olmayan kimse, mümkün olduğu kadar hatmi çoğaltsın; ancak usanç haline ve okuyuşta kelimeleri tekerleme du­rumuna sokmasın.
    İlk devir alimlerinden bir cemaat, bir gün ve bir gecede bir hatim ya­pılmasını mekruh görmüşlerdir. Buna da, Ebû Davud, Tirmizî, Nese'î ve başkalarının Sünenlerinde sahîh bir isnadla yaptığımız şu rivayet delâlet eder:
    283- Abdullah ibni Amr ibni'l-As'dan rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Üç günden az bir zamanda Kur'anı okuyan (hatmeden), bir şey an­layamaz."
    Hatime başlama ve bitirme vaktine gelince, bu okuyucunun arzusuna göre değişir. Haftada bir hatim yapan, Hazreti Osman'ın yaptığı gibi, cuma gecesinden başlayarak perşembe gecesi bitirmelidir. îmam Ebû Hamid El-Gazalî, İhya'sında şöyle demiştir:
    "En faziletli olan, bir hatmi geceleyin ve diğerini gündüz tamamla­maktır. Gündüz hatmim, pazartesi günü sabah namazının iki rekâtında yahut bundan sonra yapmaktır. Gece hatmini ise, cuma gecesinde, akşa­mın iki rekâtında yahud bundan sonra yapmalıdır ki, gündüzün evveli ve sonu karşılanmış olsun."
    ibni Ebî Davud, tabi'î büyüklerinden Amr ibni Mürre'den (Radıyal­lahu Anh) rivayet ettiğine göre, o şöyle demiştir:
    Kur'ân'ın, gündüzün ve akşamın evvel vaktinde hatmedilmesini, Ta-bi'în severlerdi.
    Büyük İmam Talha ibni Musarrif Et-Tabi'î den rivayet edildiğine gö­re şöyle demiştir: Gündüz hangi vakitte olursa olsun, Kur’an-ı hatmeden kimse üzerine, akşam oluncaya kadar melekler istiğfar ederler ve gece­den de hangi vakitte hatim olursa, sabahlayıncaya kadar onun üzerine melekler istiğfar ederler (Allah'dan o kulun bağışlanmasını dilerler). Mü-cahid'den de bunun benzeri rivayet edilmiştir.
    284- Sa'd ibni Ebî Vakkas'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: "Kur'an hatmi gecenin evveline rasgelirse, hatme­den üzerine sabahlayıncaya kadar melekler istiğfar ederler. Eğer hatmi gecenin sonuna rasgelirse, bir daha akşamlaymcaya kadar melekler ona istiğfarda bulunurlar.''[1]


    Kur'an Okumak İçin Seçilen Vakitler


    Bil ki, Kur'an okumanın en faziletlisi, namaz içinde olan okuyuştur. îmam ŞafiTnin ve diğerlerinin (Allah hepsine rahmet etsin) mezhebleri-ne göre, namazda Kur'an okuyuşu ile kıyamı uzatmak, secdeyi ve diğer rükünleri uzatmaktan daha faziletlidir.
    Namaz dışındaki okuyuşa gelince, bunun en faziletli olanı gece oku­yuşudur. Gecenin son yarısında okumak da, evvelinden daha faziletlidir. Akşamla yatsı arasında okumak da iyidir.
    Gündüz okuyuşunda faziletli olan sabah namazından sonraki okuyuş­tur. Kur'ân okumak hususunda mekruh hiç bir vakit yoktur, namaz kı­lınması yasak olan vakitlerde de, Kur'ân okumak için bir kerahet yoktur.
    îbni Ebî Davud'un Muan ibni Rüfa'a'dan, o da şeyhlerinden (Allah ona rahmet etsin) rivayet ettiğine göre, onlar ikindiden (ikindi namazın­dan) sonra okumayı mekruh gördüler ve dediler ki: Bu vakitteki okuyuş, Yahudi'lerin ders vaktidir. Bu söz makbul değil ve bunun aslı da yoktur.
    Günler içerisinde, cuma, pazartesi, perşembe ve Arefe günü seçilir. Zilhicce ayının ilk on günü ve Ramazan ayının da son on günü, daha fa­ziletli olmalarıyle seçilirler. Aylar içinde de en faziletli okuyuş, Ramazan ayına mahsustur.


    Hatmin Edebleri Ve Bunlarla İlgili Hususlar


    Daha önce geçti ki, yalnız başına Kur'ân okuyanın namazda hatim yapması müstehabdır. Fakat namaz dışında hatim yapanla toplu olarak hatim yapanlar için, hatimlerinin gecenin evvelinde yahud gündüzün ev­velinde olması müstahabdır; nitekim geçmişti. Şeriatın yasakladığı güne rastgelmemek şartı ile, hatim günü oruçlu olmak yine müstahabdır.
    Tâbi'î ve Kûfe'li olan Talha ibni Musarrif, Müseyyib ibni Rafi've Hu-beyb ibni Ebî Sabit'den (Allah hepsinden razı olsun) sahih olarak rivayet edilmiştir ki bunlar, hatmedecekleri gün oruçlu olarak sabahlarlardı.
    Kur'an okuyan ve okuyamayan kimselerin hatim meclisinde bulun­maları müstahab olur. Buhârî ve Müslim'in Sahîh'lerinde rivayet ettik: "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, âdet (hayız) halindeki hanımla­ra, bayram günü çıkıp müslümanların duâ ve hayırlı işlerinde hazır bu­lunmalarını emretti."
    Dârimî'nin Müsned'inde İbni Abbas'dan (Radıyallahu Anhüma) ri­vayet ettiğimize göre, İbni Abbas, Kur'an okuyan bir adamı gözetleyen bir adam görevlendirirdi. Adam Kur'am hatmedeceği zaman, durumu İbni Abbas'a (Radıyallahu Anhüma) bildirirdi; o da hatme hazır bulunurdu.
    Hazreti Enes'in (Radıyallahu Anh) arkadaşı tabiî büyük İmam Katade-'den iki sahîh isnadla İbni Ebî dâvud rivayet eder ki:
    "Enes ibni Malik (Radıyallahu Anh) Kur'anı hatmettiği zaman, aile halkını toplar ve duâ ederdi."
    Tabi'î büyük İmam Hakem ibni Uteybe'den sahîh isnadlarla rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    "Mücahid ve Ubâde ibni Ebî Lübâbe bana haber gönderdiler ve dediler ki, biz sana haber gönderiyoruz; çünkü biz Kur'am hatmetmek istedik. Kur'an hatminde duâ etmek makbul olur, (sen de gelesin). Bazı sahîh riva­yetlerinde de şöyle ifade vardır: Kur'an hatminde rahmet iner, denilirdi.
    Yine sahîh bir isnadla Mücahid'den rivayet edildiğine göre demiştir ki, Kur'an hatmi zamanında toplanırlardı ve : "rahmet iner" derlerdi.


    Hatim Vaktinde Duâ Etmek Çok Kuvvetli Bir Müstahabdır


    Humeyd El-A'rac'den (Allah ona rahmet etsin) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    "Kim Kur'an okur da sonra duâ ederse, dörtbin melek onun duasına amîn der."[2] Toplu mana ifade eden kelimelerle ve önemli işlerle duâ edip, duada ısrarda bulunmak uygundur. Böylece duanın büyük bir kısmı yahud tümü ahiret işlerine, müslümanların işlerine, idarecilerinin dürüstlü­ğüne, itaat ehlinden olmalarına, aykırı hareketlerden korunmalarına, iyilik ve takva üzere yardımlaşmalarına, hakkı yerine getirmelerine, hak üzere toplanmalarına, din düşmanlarına ve muhaliflere karşı üstün gelmelerine ait olmalıdır.
    Ben, "Kur'an Edebleri" kitabında bu hususla ilgili bazı sözlere işaret ettim ve orada veciz duâlan anlattım. İsteyen oradan nakledip alır. Hatim tamamlandıktan sonra, ona bitiştirerek diğer bir hatime başlamak müsta-habdır. Selef böyle yapmayı müstahab görmüşler ve bu hususta Enes'in (Radıyallahu Anh) şu hadîsini delil göstermişlerdir:
    Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: "Amellerin hayırlısı Hail ile Rahle'dir." Soruldu ki, bunlar nedir? "Kur'ana başlamak ve onu hatmetmektir," buyurdular.
    Âdet Edinilen Zikir Ve Okuma Görevini Yapmadan Uyumak


    285- Ömer İbni'l-Hattab'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Ge­celeyin hizbini (mutad okuyuşunu) yapmadan yahud bir kısmını yapma­dan uyur da, onu sabah namazı ile öğle namazı arasında yerine getirirse, geceden onu okumuş gibi onun sevabına yazılır."[3]


    Kur'an'a Devam Etmeyi Emretmek Ve Unutmaktan Sakındırmak


    286- Ebû Musa El-Eş'arî'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: "Bu Kur'an'a devam ediniz; Muhammedin canı kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, o develerin bağlarından kaçışından daha çabuk kaçar."[4]
    287- İbni Ömer'den (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre, Re­sûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
    "Kur'an sahibinin (Kur'an ezberleyenin) hali, bağlı devenin haline ben­zer; deve sahibi onu devamlı göz altında bulundurursa, onu tutar. Eğer deveyi salıverirse, geçip gider. "[5]
    288- Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "İnsanların mescidden çıkardıkları çöplere varıncaya kadar ümmeti­min sevabları bana arz edildi. Bir de ümmetimin günahları bana arz edil­di de, bir adamın, Kur'andan bir sûre yahud bir ayet ezberledikten son­ra, onu unutmasından daha büyük bir günah görmedim. "[6]
    289- Sa'd ibni Ubâde'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu:
    "Kim Kur'an-ı okur da, sonra onu unutursa, kıyamet gününde cüz-zamlı olarak Allah Tealâ'ya kavuşur. "[7]
    Kur'an Okuyucusunun Gözeteceği Edeb Ve Meseleler


    Bu bölümle ilgili meseleler cidden çoktur. Delillerinin şöhretinden dolayı ve bunlar sebebiyle usanç gelmesin diye, onları kaldırarak bu meseleler­den bir kısmını anlatacağız:
    Okuyucunun ilk emrolunduğu şey, okumasında ihlâs olmaktır. Oku­yuşu ile Allah rızâsını isteyecek ve bundan başka bir şeye kavuşmayı kasd etmeyecektir. Kur'an ile edeblenecek ve Allah Sübhânehu ve Teâlâ Haz­retlerine münâcatta bulunduğunu ve kitabını okuduğunu zihninde tuta­caktır. Öyle ki, Allah'ı görenin hali üzere okuyacak; zira o Allah'ı gör­müyorsa, Allah onu görüyordur.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  5. #45
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

    Duanın Kabul Vaktine Rasgelmek Ümidi İle Bütün Gece Boyunca Dua Etmek


    281- Câbir ibni Abdullah'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildi­ğine göre demiştir ki, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle bu­yurduğunu işittim:
    "Gecede bir vakit vardır ki, kul o vakte denk getirir de, Allah Teâlâ*-dan dünya ve ahiret işinden hayır dilerse, muhakkak Allah ona dilediğini verir. Bu icabet (duâam kabul ediliş) vakti her gecede vardır."[106]
    Allâhu Teâlâ'nın Güzel İsimleri Ve Faziletleri


    Allah Teâlâ buyuruyor: "En güzel isimler Allah'ındır. O halde bu isim­lerle O'na duâ edin."[107]
    El-Esmâu'1-Husnâ'yı Ezberleyenlerin Cennet'e Gireceği:
    282- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Re-sûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Allah Teâlâ'nm doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları ezberleyip sayarsa, cennete girer. Allah tektir (birdir), teki sever:
    O AHah'dır ki, O'ndan başka ilah yoktur, Rahmân'dır (dünyada her yaratığa merhamet edendir), Rahîm'dir (ahiretîe yalnız mü'minlere mer­hamet edendir.), El-Melikü (her şeye sahib ve mutasarrıftır), El-Kuddûsü (noksanlık ve hudüs alâmetlerinden münezzehtir), Es-Selâmu (her afet ve ayibdan selâmet üzeredir), El-Mü'mimı (mucize yaratıp peygamberini doğ­rulayandır), El-Müheyminü (yaratıkların bütün ihtiyaçlarını karşılayan­dır), El-Azîzu (her şeye galip ve üstündür), El-Cebbâru (kulların işlerini düzeltendir),
    El-Mütekebbiru (yegâne azamet sahibidir), El-Hâliku (yaratıcıdır), El-Bâri'u (yaratıkları illetlerden kurtarandır), El-Musavviru (Eşyaya şekil ve­rendir), El-Gaffâru (günahları örtendir), El-Kahhâru (kudreti ile her şeyi emri altında tutandır), El-Vehhâbu (nimet ve bağışları çoktur), Er-Rezzâku (nzıklan ve sebebleri yaratandır), El-Fettâhu (yaratıkları arasında hüküm verendir), El-Alîmu (her şeyi bilendir), EI-Kâbızu (rızkı daraltandır), El-Bâsîtu rızkı genişletendir), El-Hâfidu (sapıkları alçaltandır), Er-Râfi'u (Mü'minleri yükseltendir), El-Muizzu (kemâle erdirendir), EI-Müzillü (de­receden düşürendir), Es-Semî'u (her şeyi işitendir), EI-Basîru (her şeyi gö­rendir), EI-Hakemu (hükmü geçersiz kılınmayan hâkimdir), Ei-Adlü (tam adalet sahibidir), El-Latîfu (gizli ve ince şeyleri bilendir), El-Habîru her şeyden haberdar olandır), El-Halîmu (günahkârlara ceza vermekte acele etmez), El-Azîmu (ululuk mertebelerinin en üstünde olandır), El-Gafûru (küçük-büyük günahları bağışlayandır), Eş-Şekûru (az amele çok se-vab verendir), El-Aliyyu (yücelerin yücesidir), El-Kebîru (yücelik ve aza­mette en üstün olandır), El-Hafîzu (her şeyi koruyandır), El-Muğisü (im-dad isteyenlere yardım edendir), El-Hasîbu (muhtaçları mustağnî kı­landır), El-Celîlü (celâl sıfatlan ile vasıflanandır), Kİ - Kerim u (ezelen ve ebeden kerem sahibidir), Er Rakîbu (her şeyi gözetleyendir), El-Mucîbu (duâ edenin duasını kabul buyurandır), El-VâsPu (her şeyi ilmi ile kuşatan­dır), El-Hakîmu (hikmet sahibidir), El-Vedûdu (kullar için hayır seven ve onlara ihsan edendir), El-Mecîdu (ikramı bol olan yüce varlıktır), El-Bâ'isü (ölüleri diriltendir), Eş-Şehîdü (bütün mevcudatın zahirini bilen­dir), el-Hakku (gerçek var olan ve hakki izhar edendir), El-Vekılü (kulla­rın ihtiyacını karşılayandır), El-Kaviyyu (her şeye gücü yetendir), EI-Metînü (kuvveti kesilip tükenmeyendir), El-Veiiyyü (yardım edendir), El-Hamîdü (hamdedilmeye ve övülmeye müstahak olandır), ENMuhsî (hiçbirşey kud­reti dışında kalmayandır), El-Mübdi'u (yoktan var edendir), El-Mu'îdü (bir şey yok olduktan sonra onu yaratandır), El-Muhyî (hayat verendir), EI-Mümîtü (öldürendir), El-Hayyu (hayat sahibidir), El-Kayyûmu (bizati­hi var olup başkasına muhtaç olmayan ve her şey kendisine muhtaç bulu­nan varlıktır), El-Vâcidü (dilediği her şeye sahib olandır), El-Mâcidü (ke­rem ve şerefi büyük olandır), El-Vâhidü (zâtında birdir ve eşi yoktur), Es-Samedü (ihtiyaçtan münezzeh olup kendisine daima muhtaç olunan­dır), El-Kâdiru (kudret sahibidir), el-Muktediru (Kudretine nihayet olmayandır),El-Mukaddimu (varlıkları birbiri üzerine takdîm edendir), El-Muahhiru (varlıkların bir kısmını diğer kısmından sonraya bırakandır), El-Evvelü (bütün eşyadan önce var olandır), EI-Âhiru (her şey helak ol­duktan sonra bakî kalandır), Ez-Zâhiru (sayısız açık delillerle varlığı mey­dandadır), El-Bâtınü (varlığının keyfiyeti gözlerden ve idrakten saklı olan­dır), El-Vali (Hâkim olandır), El-Müteâli (yüce zatına uygun olmayan her şeyden çok münezzehtir), El-Bernı (ihsan sahibidir), Et-Tevvâbu (kulla­rının tevbesini ziyadesiyle kabul edendir), El-Müntakımu (dilediği kimse­ye şiddetle azab edendir), EI-Afuvvü (günahları bağışlayıp silendir), Er-Ra'ûfu (çok şefkatlidir), Mâlikü'l-Mülki (mülkünde dilediği tasarrufu ya­pan ve geçerli kılandır), Zü'1-Celâli ve'1-İkrâmi (yücelik sıfatlarına sahib-dir ve yaratıklara nimet ikram edendir), El-Muksitu (eziyeti giderip adaleti icra edendir), el-Câmî'u (Kıyamet günü insanları bir araya toplayandır), El-Ganiyyu (zatında, sıfatlarında ve işlerinde hiç bir şeye muhtaç olma­yandır), El-Muğnî (hikmeti gereği her şeyden ihtiyacı giderendir), El-Mâni'u (helak ve noksanlık sebeblerini kaldırandır), Ed-Dârru (zarar ve­ren şeyleri yaratandır), En-Nâfi'u (faydalı şeyleri yaratandır), En-Nûru (bizatihi zahir olup başkasını yoktan var edendir), El-Hâdî (dilediği ku­lunu saadete kavuşturandır), El-Bedî'u (icad edendir), El-Bakî (üzerine yokluk geçmeyecek şekilde varlığı devam edendir), El-Vârisu (bütün mah­rukat yok olduktan sonra baki kalandır), Er-Reşîdü (hidâyete erdirendir), Es-Sabûru (âsi ve günahkârları cezalandırmakta acele etmez)."
    "Allah teki sever" sözüne kadar olan hadîs, Buharî ve Müslim'in ri­vayetidir. Ondan sonrası, Tirmizî ve başkasının rivayeti olup hasen ha­dîstir.
    Hadîsi şerifin başında: Allah'ın güzel isimlerini "thsâ eden = onları sayan" sözündeki "İhsâ" kelimesinin manası onları ezberlemektir; Bu­harî ve çok kimseler onu böyle tefsir etmişlerdir. Sahîh'de olan bir riva­yette: "kim bunları ezberlerse, cennete girer" ifadesi de bu manayı kuv­vetlendirmektedir. Denilmiştir ki, bunun manası, Esma-i Hüsna'mn ma­nalarını bilen ve onlara iman eden cennete girer, demektir, bir de, bun­larla amel etmek şartı ile alışkanlık elde eden ve manalarını güzel gözeten cennete girer şeklinde manalandırılmıştır.




    [1] Kur'ân-ı Kerim. Tâhâ Sûresi: 130
    [2] Kur'ân-ı Kerim. Gâfir (Mü'min) Sûresi: 55
    [3] Kur'ân-ı Kerim, A'raf Sûresi: 205
    [4] Kur'ân-ı Kerim, En'am Sûresi: 52.
    [5] Kur'ân-ı Kerim, Nûr Süresi: 36.37.
    [6] Kur'ân-i Kerim, Sâd Sûresi: 18.
    [7] Buhârî. Tirmizî. Nesâî.
    [8] Müslim. Ebû Dâvud. Buhârî.
    [9] Tirmizî. Ebû Dâvud. Nesâî. (Tirmizî demiştir ki, bu sahih ve hasen hadistir.)
    [10] Tirmizî. Ebû Dâvud. tbn-i Mâce. Nesâî. (Tirmizî demiştir ki, bu hasen bir hadîstir.)
    [11] Müslim. Ebû Dâvud. Nesâî. Hâkim.
    [12] Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî.
    [13] Müslim, İbn-i Sünnî.
    Müslim, bunu, Hakîm'in kızı Havle'nin (Radıyallahu Anha) hadisine bitiştirerek böylece anlatmıştır.
    [14] Tirmizî. Ebû Dâvud. Neseî Ahmed b. Hanbel. Buharı, Edebü'l-Müfred'de. (Tirmizî demiştir ki, bu hasen hadistir, sahihtir.)
    [15] Ebü Dâvud.
    [16] ) Ebû Dâvud. Tirmizî. îbn-i Mâce. Nesâî.
    Tirmizî demiştir ki, bu hasen bir hadistir, sahihdir. Tirmizî'nin naklettiği lâfızlar bundan ibarettir. Ebû Davud'un rivayetinde ise: "Ona büyük belâ isabet etmez." ifadesi vardır.
    [17] Tirmizî. Ebü Dâvud. Nesâî. Müstedrek.
    [18] Ebû Dâvud. Nesâî. Ahmed b. Hanbel.
    [19] Ebü Dâvud. Nesâî.
    [20] Ebû Dâvud. Nesâî, İbn-i Mâcs, Müstedrek. (Hakim Ebü Abdullah da demiştir ki, bu, isnadı sahih olan bir hadîstir.
    [21] Ebü Dâvud. Nesâî.
    [22] Ebû Dâvud. îbn-i Mâce. Nesâî.
    [23] Ebû Dâvud.
    [24] Ebû Dâvud, Nesâî, İbn-i Sünnî.
    [25] Ebû Dâvud. Ebû Dâvud, bu hadîsi zayıf gostermedi ise de, Buharı, Tarihi Kebîr'inde ve Kitaba'z-Zuafa adlı eserinde bunu zayıf kabul etmiştir.
    [26] Ebû Dâvud. Nesâî.
    [27] Ebü Dâvud.
    [28] İbn-i Sünnî. Taberânî. Nesâî. Ahmed b. Hanbel.
    [29] İbn-i Sünnî
    [30] Tirmizi . ibn-i Sünni Darimi
    [31] Kur'ân-ı Kerim Mü’minün Sûresi' 115
    [32] İbn-i Sünnî
    [33] İbn-i Sünnî.
    [34] İbn-i Sünnî, Nesâî. Hâkim.
    [35] İbn-i Sünnî.
    [36] İbn-i Mâce. ibn-i Sünnî.
    [37] İbn-i Sünnî. Dârimî.
    [38] Tirmizî. İbn-i Sünnî.
    [39] İbn-i Sünnî.
    [40] İbn-i Sünnî.
    [41] İbn-i Sünnî. Ebû Dâvud.
    [42] Tirmizi . İbn-i Sünnî. Zayıf İsnadla.
    [43] İbn-i Sünnî. Tâberânî.
    [44] İbn-i Sünnî. Zayıf bir isnadla.
    [45] İbn-i Sünnî. Zayıf isnadla.
    [46] İbn-i Sünnî.
    [47] İbn-i Sünnî. Zayıf isnadla.
    [48] Tirmizî. (Tirmizî, bu hasen hadîstir, dedi.)
    [49] Kuı'ân-i Ksmn, Tâ-hâ Sûresi: 130
    [50] Kur’an-ı Kerim, Mii'min Sûresi: 55
    [51] Kur'ân-ı Kerim, A'raf Suresi: 205
    [52] Kurân-i Kerim, Nûr Süresi: 36
    [53] İbn-i Sünnî. Ebü Dâvud. Zayıf isnadla.
    [54] Ebû Dâvııd. Tirmizî.
    [55] İbn-i Sünnî.
    [56] Tirmizî.
    [57] Ebû Dâvud. Nesâî. İbn-i Sünnî.
    [58] Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî. Tirmizî demiştir ki, bu, hasen bir hadîstir.
    [59] Kur’an-ı Kerim, Âl-i İmran Sûresi: 190
    [60] Buhârî. Müslim.
    [61] Buhârî. Müslim. Ebu Davud Tirmizi.
    [62] Buhârî. Müslim. EbÛ Dâvud. Tirmizi
    [63] Buhârî. Müslim.
    [64] Buhân ve Müslim. Ebû Davud. Tirmizî.
    [65] Buhârî. Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî.
    [66] Buhârî.
    [67] Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî. İbn-i Mâce.
    [68] Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî. ibn-İ Mâce.
    [69] Ebû Dâvud, Nesâî.
    [70] Müslim.Ebû Dâvud. Tirmizî. Tirmizi demiştir ki ,bu hadîs hasen'dir, sahîh'dîr
    [71] Ebu Dâvud.
    [72] Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî. îbn-i Hibbân.
    [73] Ebü Dâvud. Tirmizî. Tirmizî demiştir ki bu hadîs Hasen'dir.
    [74] Beni İsrail sûresinin bir adı da "lsrâ süresidir.)
    [75] Ebü Dâvud. Nesâî. Hadis Hasen'dir.
    [76] Tirmizi
    [77] Ebû Davud. îbn-i Mâce.
    [78] İbn Sunni
    [79] Müslim.
    [80] Ebû Davud. Tirmizi
    [81] Tirmizî. İbni Sünnî. Bu hadisin isnadı zayıftır.
    [82] İbn-i Sünnî. Nesâî. Hâkim. İbn-i Hibban,
    [83] İbn-i Sünnî.
    [84] İbn-i sünnî.
    [85] İbn-i Sünnî
    [86] İbn-i Sünnî.
    [87] İbn-i Sünnî.
    [88] Ebü Dâvud. Nesaî, El-Kübrâ'da.
    [89] Buhârî. Tirmizi. Ebü Davud.
    [90] Ebû Davud.
    [91] İbn-i Sünnî- Nesai. Hâkim.
    [92] İbn-i Sünnî.
    [93] Tirmizî. tbn-i Mâce, İbn-i Sünnî. (Tirmizî. îbn-i Sünnî. (Bu hadîsin isnadı zayıftır.)
    [94] Muvatta'.
    [95] İbn-i Sünnî.
    [96] İbn-i Sünnî.
    [97] Tirmizî.
    [98] Ebû Dâvud. Tirmizî. îbn-i Sünnî. Ahmed b. Hanbel.
    Hâkim, e1-Müstedrek'de. (Tirmizî demiştir ki, bu hadis hasendir.)
    [99] Buhârî.
    [100] Buhârî. Müslim.
    [101] Müsüm. Ebû Dâvud.
    [102] Tirmizî.
    [103] İbn-i Sünnî.
    [104] Buhari. Müslim.
    [105] Ebü Dâvud. Tirmizi.
    [106] Müslim.
    [107] Kur'ân-ı Kerim, A'raf Sûresi: 180.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  6. #46
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

    Geceleyin Uykudan Uyanıpta Sonra Tekrar Uyumak İsteyenin Okuyacağı Dualar


    Bil ki, gece uykudan uyanan iki durumda olur: Birincisi, artık bun­dan sonra uyuyamaz. Böyle bir kimsenin zikirlerini kitabın başında an­lattık. İkincisi, uyandıktan sonra uyumak isteyen kimsedir. İşte bu kimse için, uyku kendisini bastırmcaya kadar Allah Tealâ'yi zikretmek müsta-habdır. buna dair çok zikirler nakledilegelmiştir. Bunlardan bir kısmını daha önceki bölümde (35-40 sayılı hadîslerle) belirtmiştik. Buharî'nin sa-hîh'inde rivayet ettiğimiz şu hadîsler bunlardandır:
    264- Ubâde ibni's-Sâmit'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
    "Kim gece uykudan uyanır da:
    "Lâ ilahe illâllâhu vahdehû lâ şerîke îehu, Lehu'î-müîkü ve îehu'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr. Ve'1-hamdü lillâhi ve sübhânellâhi ve. lâ ilahe illâllâhu vallâhu ekber, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ bilîâh."
    (Allah'dan başka ilâh yoktur, yalnız O vardır, O'mın ortağı yoktur. Mülk O'nundur, hamd da O'nadır. O, her şeye kadirdir. Hamd Allah'a mahsustur, Allah her noksan şeydan münezzehtir, ÂUah'dan başka ilâh yoktur. Allah her şeyden büyüktür. İbâdetlere güç yetirmek ve kötülük­lerde» korunmak, ancak Allah'ım kudret ve kuvveti iledir) der ve sonra: "Allahümmeğfirli” (Allah'ım besii bağışla) derse, yaftud daâ yaparsa, emin
    için kabul olunur. Kalkar abdest alır da namaz kılarsa, namazı kabul olunur."[89]
    265- Hazreti Aişe'den (Radıyallahu Anha) Sahih bir isnadla rivayet edildiğine göre, demiştir ki: "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Seilem gece uykudan uyanınca şöyle derdi:
    "Lâ ilahe illâ ente, sübhâneke, Allâhümmeğfiruke lizenbî, ve es'elü-kerahmeteke. Allâhümmezidnîilmen velâ tüziğkalbîba'deizhedeytenî ve heb lî min ledünke rahmeten inneke ente'l-vehhâb."
    (Senden başka ilâh yoktur. Seni noksanlardan tenzih ederim. Allah'­ım, günahım için Senden mağfiret dilerim ve Senin rahmetini isterim. Al-Iah'ım, bana ilim artır ve bana hidâyet verdikten sonra kalbimi kaydır­ma. Katından bana rahmet bağışla; muhakkak ki Sen çok bağışlayansın)"[90]
    266- Hazreti Aişe'den (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre, Re­sûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i kasdederek demiştir ki; geceleyin uykudan uyandığı zaman şöyle derdi:
    "Lâ ilahe illâllâhu'l-vâhidü'l-kahhâr. Rabbü's-semâvâti ve'1-arzı ve mâ beynehumâ el-azîzü'1-ğaffâr."
    (Semâvat ve arzın Rabbı olan, her şeye galib bulunan yalnız bir Al­lah'dan başka ilâh yoktur. Azîz ve Gaffar olan Allah, Semâvat ve arz ara­sında onların da Rabbıdır)"[91]
    267- Ebû Hüreyre'den (Radıyalllahu Anh) zayıf bir isnadla rivayet edil­diğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle dediğini işit-miştir:
    "Azîz ve Yüce olan Allah, müslüman kuluna gece uykusundan canım geri verir de» kul teşbih yaparsa (Süöhâneİlah, derse). Aiîah'dan mağfiret dilerse (Estağfirullah, derse) ve Allah'a duâ ederse, ondan kabul ol-
    nur."[92]
    268- îyi bir isnadla Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edil-diğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle bu­yurdu:
    "Sizden biriniz gece yatağından kalkar da sonra o yatağa (yatmak üze­re) dönerse, o yatağı eteğinin ucu ile üç defa çırpsın; çünkü insan bilmez ki, kendisinden sonra yerine geçen nedir. Yatınca da şöyle desin:
    "Bismikellâhümme vada'tü cenbî ve bike erfa'uhû. İn Emsekte nefsî ferhamhâ ve in rededtehâ fahfezhâ bimâ tahfezu bihîibâdeke's-satihîn."
    (Allah'ım, Senin adınla yanım üzere yattım. Onu Senin kuvvetinle kal­dırırım. Eğer benim canımı alırsan, ona rahmet et ve eğer onu geri verir­sen (uyandırırsan), salih kullarını koruduğun gibi onu koru."[93]
    Ebû'd-Derda'dan nakledildiğine göre, Kendisi gece ortasında uyku­dan kalktığı zaman şöyle derdi:
    "Gözler uyudu, yıldızlar battı; sen ise Allah'ım, Hayy'sın, Kayyüm'-sun (Hayat sahibisin her şeyi tedbir ve idare edensin)."[94]


    Yatağında Rahatsızlanıpta Uyuyamayan Kimsenin Okuyacağı Dualar


    269- Zeyd ibni Sabit'den Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
    "Bana isabet eden uykusuzluktan Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sel­lem'e şikâyet ettim de, bana dedi ki şöyle şöyle:
    "Allâhümme ğâiretu'n-nücûmu ve hedeeti'l-uyûnu ve ente hayyu'n-kayyûmun. Lâ te'huzuke sinetün ve lâ nevmün. Yâ hayyu yâ kayyûmu, eh d i'leylî ve enim aynî."
    (Allah'ım, yıldızlar battı, gözler uyudu. Sen ise Hayy'sın , Kayyûm'sun, Seni ne uyku tutar, ne de dalgınlık. Ey Hayy ve Kayyûm (Allah)! Gecemi sakin yap ve gözümü uyut)" Ben bunu söyledim de, Azız ve Yüce olan Allah, içinde bulunduğum şeyi (sıkıntı ve uykusuzluğu giderdi.)[95]
    270- Muhammed ibni Yahya ibni Habbân'dan rivayet edildiğine göre, "Halid ibni Velîd'e (Radıyallahu Anh) uykusuzluk isabet etti de bunu Pey­gamber Saîlallahu Aleyhi ve Sellem'e şikâyet etti. Peygamber de ona, uyu­yacağı zaman, Allah'ın gazabından, kullarının şerrinden, şeytanların ves­veselerinden ve onların hazır bulunmalarından Allah'ın Kur'anına sığın­masını emretti." Bu hadîs Mürsel'dir ve Muhammed ibni Yahya tâbiîdir.[96]
    271- Büreyde'den (Radıyallahu Anh) zayıf bîr isnadla rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
    "Halid ibni Velid, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e şikâyette bulunup dedi ki: Yâ Resûlallah, uykusuzluktan gece uyuyamıyorum? Pey­gamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: Yatağına girdiğin zaman şöyle söyle:
    "Allâhümme rabbe's-semâvâtisseb'i ve mâ ezallet ve rabbe'l-arezîne ve mâ ekallet, ve rabbe'ş-şeyâtîni ve mâ edallet, kün lî çâren min şerri halkıke küllihim cemî'an en yefruta aleyye ehadün minhüm ve en yebgiye aleyye. Azze câruke ve ceîle senâüke ve la ilahe gayruke ve lâ ilahe illâ ente."
    (Ey yedi göğün ve gölgelendirdiklerinin Rabbı olan, bütün yer küresi­nin ve taşıdıklarının Rabbı olan, Şeytanların ve saptırdıklarının Rabbı olan Allah'ım! Bütün yaratıklarının kötülüğünden beni koru ki, onlardan hiç biri bana taşkınlık yapmasın ve zulüm etmesin. Sana iltica eden kurtul­muştur. Senin sıfatların yücedir ve Senden başka ilâh yoktur, ilâh olarak ancak Sen varsın)”[97]
    Uykusunda Korkan Kimsenin Okuyacağı Dualar


    272- Arar ibni Şuayb'dan rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallalla-hu Aleyhi ve Sellem, kendilerine korkudan dolayı şu sözleri öğretirdi:
    "Eûzü bikelimâtillâhi-ttâmmeti min gazabihi ve şerriibââihi ve min hemezâti'ş-şeyâtîni ve en yahdurûni.
    (Allah'ın gazabından, kullarının kötülüğünden, şeytanların vesvese­sinden ve benimle bulunmalarından, Allah'ın Kur'an'ma (tam kelimele­rine) sığınırım."
    Ravi demiştir kî, Abdullah ibni Amr, bu sözleri, çocuklarından mümey­yiz olanlara öğretirdi, mümeyyiz (iyiyi kötüden ayırabilen) olmayanlar için de, bu sözleri yazar ve üzerlerine takardık.[98]
    İbni Sünnî'nin rivayetinde şöyledir: "Bir adam, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelip uykusunda korktuğundan şikâyet etti. Bunun üze­rine Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki, yatağına girdiğin zaman şöyle söyle:
    "Eûzü bikelimâtillâhi-ttâmmeti min gazabihî ve min şerri ibâdihî, ve min hemezâti'ş-şeyâtîni ve en yahdurûnî."
    Adam bunu söyledi de, korkusu ondan gitti."
    Rüyasında Sevdiği Veya Hoşlanmadığı Bir Şey Görenin Okuyacağı Dualar


    273- Ebû Saîd El-Hudrî'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine gö­re, kendisi Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle dediğim işitti:
    "Sizden biriniz sevdiği bir rüya görürse, muhakkak ki bu, Allah Teâ-lâ'dandır; bundan dolayı Allah'a hamd etsin ve onu anlatsın." Bir riv-yette de; "Onu ancak sevdiği kimseye anlatsın ve bunun dışında hoşlan­madığı rüya görürse, muhakkak şeytandandır, şeytanın şerrinden Allah'a sığınsın ve onu hiç kimseye anlatmasın; çünkü böyle yaparsa ona zarar vermez. "[99]
    274- Ebû Katâde'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Salih olan rüya, (diğer bir rivayette de) güzel rüya, Allah'dandır. Ha­yal ise şeytandandır. Kim, hoşlanmadığı bir şey görürse, üç kez soluna üfürsün ve şeytandan (Allah'a) sığınsın, (Eûzü billahi mineşşeytânirra-cîm, desin.) Böylece o rüya, ona zarar vermez." Bir rivayette de, üfürsün yerine "Tükürsün" denilmektedir. Bunlardan anlaşıldığına göre, kendi­sinde tükürük olmayan hafif üfürme kasdediliyor.[100]
    275- Câbir'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûîüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu:
    "Sizden biriniz, hoşlanmadığı bir rüya görünce üç kez soluna tükür-sün ve üç kez de, Şeytandan Allah'a sığınsın ve yatmakta bulunduğu ya­nından öte yana dönsün."[101]
    276- Merfû' olan (Peygambere nisbet edilip ona yükseltilen) şu hadî­si, Ebû Hüreyre (Radıyallahu Anh) rivayet etmiştir:
    "Sizden biriniz hoşlanmadığı bir rüya görünce, onu hiç kimseye an­latmasın ve kalkıp namaz kılsın. "[102]
    277- Hz. Peygamberin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Sizden biriniz hoşlanmadığı bir rüya görünce, üç defa tükürsün sonra:
    ' 'Allah ümme innî eûzü bike min ameli 'ş-şeytâni ve seyyiâti 'İ-ahlâmi. Feinnehâ lâ tekûnu şey'en."
    (Allah'ım! Şeytanın işinden ve rüyaların kötülüğünden ben Sana sığı­nının) desin. Bunu okumakla kötü rüyanın bir tabir ve önemi kal­maz."[103]


    Kendisine Rüya Anlatılan Kimsenin Okuyacağı Dualar


    278- İbni Sünnî'nin kitabından rivayet ettiğimize göre, Peygamber Sal­lallahu Aleyhi ve Sellem'e, rüya gördüm diyen bir kimseye şöyle buyurdular: "Hayır gördün ve hayır olur." Diğer bir rivayette de şöyle varid olmuştur: "Hayıra kavuşasın ve kötülükten korunasın. Bize hayır olsun, düşmanlarımıza kötülük... Harnd, alemlerin Rabbı olan Allah'a mahsus­tur." dedi.


    Her Gecenin İkinci Yarısında Dua Ve İstiğfar Etmenin Fazileti


    279- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre Re-sûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: "Gecenin son üçte biri ka­lınca, Rabbımız (Allah'ın rahmeti) aşağıda semaya iner derki: Yok mu bana duâ eden, duasını kabul edeyim. Yok mu benden isteyen, istediğini vereyim. Yok mu benden mağfiret dileyen, onu bağışlayayım!..." Müs­lim'in rivayeti de şöyle:
    "Allah Sübhânehu ve Teâlâ'nm rahmet ve melekleri), her gecenin ilk üçte biri geçince aşağı semâya inip der ki: Ben Melik'im, ben Melik'im (her şeyin sahibi ve mutasarrıfıyım). Kim var bana duâ eden, duasını ka­bul edeyim, kim var benden isteyen, istediğini vereyim. Benden mağfiret dileyen kim var, onu bağışlayayım!.. Fecir aydmlamncaya kadar böyle
    devam eder." Bir rivayette de: "Gecenin bir kısmı veya üçte ikisi geçince" şeklindedir.[104]
    280- Amr ibn Abese' (radıyallahu Anh) den rivayet edildiğine göre, kendisi Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işit-miştir:
    Allah'ın rahmetinin kula en yakın olduğu zaman, gecenin son vakti­dir. Bu saatte Allah Tealâ'yi zikredenlerden olmaya gücün yetiyorsa, ol (bunu yap)."[105]
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  7. #47
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

    Yatarken Şeytanın Şerrinden Korunmak İçin Okunacak Dua


    239- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
    "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ramazan zekâtını (Fitreyi) korumakla beni görevlendirdi, (Fakirlere dağıtılmak üzere fitre olarak top­lanan hurma benzeri mallan-gözetip korumak için beni vekil tayin etti). Sonra bilinmedik bir kimse gelip o yiyeceklerden avuçlamaya başladı..." Böylece uzun bir hadis anlattı, Ebû Hüreyre... Nihayet o bilinmedik kimse, hadîsin sonunda bana şöyle dedi: Yatağına girdiğin zaman, Âyete'l-Kürsiyyi oku, (böylece) Allah'dan bir koruyucu (melek) asla senden ay­rılmaz, seninle bulunur ve sabahlaymcaya kadar da, sana hiç bir şeytan yaklaşmaz. (Onun bu sözünü ben Peygambere böyle anlatınca), Resûlül-lah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: (O sana gelip fitre malından aşı-ran, aslında şeytandı; fakat bu sözünde) sana doğru söyledi. Ancak (di­ğer sözlerinde) o yalancıdır, işte şeytan budur. "[66]
    240- Müminlerin annesi Hafsa'dan (Radıyallahu Anha) rivayet edil­diğine göre:
    "Resûlüllah sallallahu Aleyhi ve Sellem, uyumak istediği zaman, sağ elini yanağının altına kordu sonra şöyle derdi:
    "Allâhümme kını azâbeke yevme teb'asü ibâdeke" (Allah'ım! Kullarını hesap için diriltip göndereceğin zaman, beni aza­bından koru) Bunu üç defa söylerdi."[67]
    241- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, de­miştir ki, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem yatağına girdiği zaman şöyle söylerdi:
    "Allâhümme rabbe's-semâvâti ve rabbe'1-arzı ve rabbe'l-arşi'l-azîmi. Rabbena verabbekülü şey'in, fâîika'l-habbi ve'n-nevâ müvezziîi't-tevrâti ve'1-incîli ve'1-kur'ân. Eûzü bike min şerri külli zîşerrin ente âhizun binâ-siyetihî, ente'l-evvelü feleyse kableke şeyfun, ve ente'l-âhiru feleyse ba'-deke şey'un, ve ente'z-zâhiru feleyse fevkake şey'un, ve ente'l-bâtmu feley­se dûneke şey'un, ıkdı annâ-eddeyne ve eğninâ mine'l-fakri."
    (Ey gökleri yaratan, arzı yaratan, büyük Arş'ı yaratan, bizi yaratan, her şeyi yaratan, tohumu ve çekirdeği çatlatan, Tevrat'ı, İncil'i ve Kur'-an'ı indiren Allah'ım. Kudretinle yakalar olduğun her kötülük sahibinin şerrinden Sana sığınırım. Sen başlangıcı olmayan evvelsin, Senden önce hiç bir şey yoktur. Sen, nihayeti olmayan sonsun; Senden sonra hiç bir şey yoktur. En büyük alamet ve delillerle varlığı bilinen Zahir'sin; Senin üstünde hiç bir şey yoktur. Sen gözle görülüp idrak edilemeyen Batın'-sın; Senden daha lâtif hiç bir şey yoktur. Bizim her borcumuzu öde ve bizi fakirlikten müstağni kıl) "Ebû Davud'un rivayetinde, son cümle: "Be­nim her türlü borcumu öde ve beni fakirlikten müstağni kıl." şek­lindedir. )[68]
    242- Hazreti Ali'den (Radıyallahu Anh) sahih bir isnadla rivayet edil­diğine göre, demiştir ki, Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, yatağın­da şöyle derdi:
    "Allâhümme innî eûzü birizâke min sahatike ve eûzü bimuâfâtike min şerri mâ ente âhizun binâsiyetihî. Allâhümme ente tekşifu'l-mağreme ve'l-me'seme. Allâhümme lâ yühzemü cündüke, ve lâ yuhlefu va'düke ve lâ yenfau zelceddi minke'l-ceddü. Sübhânekellâhümme ve bihamdike."
    (Allah'ım! Kudretinle yakalar olduğun her şeyin kötülüğünden, Ke­rim olan zatına ve Kur'amna sığınırım. Allah'ım, Sen borcu ve günahı kaldırırsın. Senin ordun perişan olmaz, va'dın da bozulmaz. Şeref ve varlık sahibine, varlığı fayda vermez; şeref ve mevki ancak Sendendir. Allah'­ım, Sana hamdederek Seni noksanlıklardan tenzih ederim.”[69]
    243- Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem yatağına girdiği zaman şöyle derdi:
    "Elhamdü lillâhi'îlezîeî'amenâ ve sekânâ ve kefânâ ve âvânâ fekem mimmen lâ kâfiye lehû ve lâ mu'viye."
    (O Allah'a hamd olsun ki, bize yedirdi, bize içirdi,bizden kötülükleri kaldırıp ihtiyaçlarımızı giderdi ve bizi korudu. Nice kimse vardır ki, onun ihtiyacını gideren yok, onu koruyucu yok...)"[70]
    244- Hasen bir isnadla Ebû Züheyr EI-Enmâri diye çağrılan Ebu'I-Ezherî'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resû­lüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, gece yatağına girdiği zaman şöyle söy­lerdi:
    "Bismillâhi vada'tü cenbî. Allâhümme'ğfir zenbî ve ahsi'şeytânî ve fükke rihânı vec'alnî finnediyyil'a'Iâ"
    (Allah'ın ismiyle yanım üzere yattım. Allah'ım, günahımı bağışla, şey- tanımı kov, üzerimdeki Allah ve kul haklarını kaldır, beni en yüksek mec-listekiler (melekler topluluğu) arasına koy."'[71]
    245 Nevfel El-Eşca'îden rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana şöyle buyurdu:
    "Kâfinin sûresini oku sonra onun arkasından uyu; çünkü o, şirkten kurtuluşu gerektirir. "[72]
    246- Ebû Ya'Iâ El-Mevsılfnin Müsned'inde, İbni abbas'dan (Radıyalla­hu Anhüma) rivayet ettiğine göre Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Size bir söz göstereyim mi ki, Sizi Allah Azze ve Celle'ye şirk koş­maktan kurtarsın!: Uyuyacağınız zaman Kâfirûn sûresini okuyunuz."
    247- Irbâz ibni Sâriye'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem uykudan önce, teşbihleri (Sübhânellah, elhamdü Iillâh, Aîlâhu Ekber sözlerini) okurdu. "[73]
    248- Hazreti Aişe'den (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Beni İsrâîl [74] ve Zü-mer sûrelerini okumadıkça uyumazdı." Tirmizî demiştir ki, bu Hasen ha­dîs dir.
    249- İbni Ömer'den (Radıyallahu Anhüma) sahîh isnadla rivayet edil­diğine göre, demiştir ki; "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem yatağı­na girdiği zaman şöyle derdi:
    "Elhamdü lillâhillezî kefânî ve âvânî ve et'amenî ve sekânî vellezîmenne aîeyye feefdale. Velîezî a 'tanı feeczele. Elhamdü lilîâhi alâ külli hâl. Al­lâhümme rabbe külli şey'in ve melîkehu ve ilahe küll işey'in. Eûzü bike minennâr."
    (O Allah'a hamd olsun ki, ihtiyaçlarımı giderdi, beni barındırdı, beni yedirdi, beni içirdi. O Allah'dır ki, bana ihsan etti de artırdı, yine bana verdi de çoğalttı. Her halde Allah'a hamd olsun. Ey her şeyin yaratıcısı ve mâliki ve her şeyin İlâhı olan Allah'ım! Cehennemden Sana sığını-nm)."[75]
    251- Ebû Saîd El-Hudrî'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine gö­re, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kim yatağı­na girdiği zaman üç kez şunu söylerse, günahları deniz köpüğü kadar, yıldızların sayısı kadar, kumsal yerin kumlan sayısı kadar ve dünya gün­leri sayısı kadar daahi olsa, Allah' Teaîâ onun günahlarım bağışlar:
    "Estağfirullâhellezî lâ ilahe illâ hüve'l -hayye'l-kayyûme ve etûbü ileyh."
    (Öyle bir Allah'dan mağfiret dilerim ki, O'ndan başka ilâh yoktur. Hayy'dır (hayat sahibidir), Kayyûm'dur (her şeyi tasarruf ve idare edendir)."[76]
    251- Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabından ve Eşlem kabilesinden bir adamdan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
    "Ben, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında oturuyordum. Bir de, Peygamberin ashabından bir adam gelip dedi ki, bu gece ısınldım ve sabaha kadar uyuyamadım, peygamber sordu:
    - Neydi o? adam;
    - Akrebdi (ısıran), dedi. Peygamber ona şöyle buyurdu:
    - Keşke gecelediğin zaman şu sözleri söyleyeydin, Allah'ın izni ile sana hiç bir şey zarar veremezdi:
    "Büzü bikelimâtiHâhittâmmeti min şerri ma halaka."
    (Allah'ın yarattığı şeylerin kötülüğünden, Allah'ın Kur'ân'ına sığınırım)"[77]
    252- Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre: "Peygam­ber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir adama, yatağına gireceği zaman Haşir sûresini okumayı tavsiye etti ve buyurdu: Eğer (okuduğun gece) ölürsen, şehid ölürsün, (Ravi şübhelenerek) yahud Peygamber: Cennet ehlinden olursun, buyurdu, (şeklinde rivayet etti)."[78]
    253- Ibni Ömer'den (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir adama, yatağına girdiği za­man şöyle demesini emretti:
    ''Allâhümme ente haîakte nefsi ve ente teteveffâhâ leke memâtüha ve mahyâhâ. İn ahyeyîehâ fahfezhâ ve in emettehâ fağfir lehâ. Allâhüm-me innî es'elüke'l-âfiyete."
    (Allah'ım! Sen benim nefsimi yarattın ve Sen onu öldürürsün. Onu öldürmek ve diriltmek Sana aittir. Onu diriltirsen, onu koru ve eğer öldü­rür sen, ona mağfiret et. Allah'ım! Ben Senden afiyet isterim).”[79]
    İbni Ömer demiştir ki, ben bunu Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sel-Iem'den işittim.
    254- sahîh isnadlarla.Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre, bu ha­dîs, Ebû Bekir'in (Radıyallahu Anh) kıssası münasebetiyle' "Sabah ve Akşam ne Söylenir" bölümünde, kitabımızda başta zikredilmişti:
    "Allâhümme fâtm's-semâvâti ve'1-arzı, âlimü'î-ğaybi veşşehâdetirabbe külli şey'in ve melîkehû. Eşhedü en lâ ilahe illâ ente. Eûzü bike min şerri nefsi ve şerri''ş-şeytâni ve şirkihî."
    (Ey gökleri ve yeri yaratan, gaybi ve hazırı bilen, her şeyin sahibi ve Rabbı olan Allah! Senden başka ilâh olmadığına şahidlik ederim. Nefsimin şerrinden, şeytanın şerrinden ve şirkinden Sana sığınırım). Bu sözleri, sa­bahladığın, akşamladığın ve yattığın zaman söyle."[80]
    255- Şeddad ibni Evs'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Yatağına girdiği zaman, Allah Teâlâ Hazretlerinin kitabından bir sûre okuyup yatağına sığınan bir müslümana, Allah bir melek vekil eder de, o melek, müslüman ne zaman uyanırsa, uyamncaya kadar ona zarar ve­recek şeyi ona yaklaştırmaz. "[81]
    256- Câbir'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "İnsan yatağına girdiği za­man, bir melekle bir şeytan ona doğru koşuşur. Melek der ki, Allah'ım hayırla sonuçlandır. Şeytan ise, kötülükle sonuçlandır, der. Adam, eğer Allah Tealâ'yi zikreder, sonra uyursa, melek onu koruyarak geceler."[82]
    257- Abdullah ibni Amr ibni'l-As'dan (Radiyallahu Anh) rivayet edil­diğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, uyku için yattığı zaman şöyle derdi:
    "Allâhümme bismike rabbî vada'tü cenbî, fağfir lî zenbî." (Ey yaratıcım olan Allah'ım, Senin adınla yanım üstü yattım. Benim günâhımı bağışla)[83]
    258- Ebû Ümâme'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, de­miştir ki, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: "Kim abdestli olarak yatağına girer de, ona uyku basıncaya ka­dar Azız ve yüce olan Allah'ı zikrederse, gece yatağında öteye beriye dön­düğü her an içinde dünya ve ahiret hayırlarından kendisine verilmesini Azız ve Yüce Allah'dan istediği takdirde, Allah, o istediği şeyi ona ve-rir."[84]
    259- Hazreti Aişe'den (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    "Resûlüllah sallallahu Aleyhi ve Sellem, yatağına girdiği zaman şöyle derdi:
    "Allâhümme emti'nî bisem’i ve basarı vec'alhümâ elvârise minnî, ven-surnî alâ adüvvî ve erinî minhu se'rî. Allâhümme inni eûzü bike min ğâ-lebetiddeyni ve mine'1-cûi feinnehû pi'seddacîu
    (Allah'ım, kulağımla ve gözümle beni faydalandır ve onları bana ba­ğışla. Beni düşmanım üzerine muzaffer kıl ve ondan intikamımı bana gös­ter. Allah'ım, borcaltına kalmaktan, açlıktan Sana sığınırım; zira açlık ne kötü bir düşüştür!.."[85]
    Alimler demişlerdir ki, metinde geçen "Kulağımı ve gözümü bana va­ris kıl" sözünün manası, ben ölünceye kadar onları sağlam ve kusursuz bırak demektir. Bir kısmına göre de mana şudur: Yaşlılıkla azaların ve diğer hislerin zayıfladığı sırada onları kuvvetli ve sağlam bırak, yani di­ğer azaların kuvveti üzerine onları varis kıl ve geri bırak demektir. Bir de mana şudur denildi: kulağımı işitilen şeylere ve kendileriyle amel edilenlere bir muhafaza yap. Gözün varis kılınması da, gördüğü şeylerden ibret alması demektir.
    Bir rivayette de: "Vec'alhülvarise minnî" şeklinde müfred olarak ge­çer. Buna göre, faydalanmayı bana varis kıl, manası kasdedilir.
    260- Hazreti Aişe'den (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğen göre, şöyle demiştir:
    "Resûlüllah SaîbJahu Aleyhi ve Sellem ile ben arkadaş olahdan iti­baren dünyasını değişinceye kadar, şu şeylerden Allah'a sığmmadikça uyu­mazdı: Korkaklıktan, tenbellikten, usançlıktan, cimrilikten, yaşlılık be­lâsından, mal ve aile hakkında kötü manzaradan, kabir azabından, şey­tandan ve onun şirkinden..."[86]
    261- Hazreti Aişe'den rivayet edildiğine göre, kendisi uyumak istediği zaman şöyle derdi:
    "Allâhümmeinnîes'elükerü'yâsâl ihaten, sâenğayrekâzibetin, nâfiaten ğayre zarretin."
    (Allah'ım, ben senden salih ve yalancı olmayan sadık ve zarar verme­yen faydalı bir rüya istiyorum)." Hazreti Aişe bu sözleri söylediği zaman, yanındakiler bilirlerdi ki, sabah oluncaya veya gece uyamncaya kadar ar­tık konuşmayacaktır.[87]
    262- Hazreti Ali'den (Radiyallahu Anh) şöyle dediği rivayet edilir.
    "Bakara sûresinin sonundan üç ayet okumadıkça, akıllı bir kimsenin uyuyacağını sanmıyorum." Buharı ve Müslim'in şartı üzere, isnadı sahîhdir.
    Yine Hazreti Ali'den rivayet edilmiştir: İslama giren akıl sahibi bir kim­seyi sanmıyorum ki, "Ayete'I-kürsi"yi okumadıkça uyumuş olsun.
    İbrahim Naha'î'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Kendileri yataklarına girdikleri zaman, ashab onlara "Muavvizeteyni" Nâs ve Felak sûrelerini okumalarını onlara öğretirlerdi. Bir rivayette de, şu sûreleri her gece üç defa okumalarını müstehab görürlerdi: İhlâs, Fe-lâk ve Nâs sureleri... Müslim'in şartı üzere isnadı sahîhdir.
    Bil ki, bu bölümle ilgili olan hadîsler ve eserler çoktur. Ancak bizim zikrettiklerimiz, onlarla amel edecek kimse için kâfidir. Okuyup fayda­lanmak isteyene usanç getirmemek korkusuyla bunlardan fazlasını kaldırdık. En iyi bilen Allah'dır. Bu bölümde zikredilen duâ ve zikirlerin hep­sini insanın yerine getirmesi en uygunudur. Eğer imkân bulamıyorsa, en önemlilerinden yapabileceği kadarı ile yetinir.


    Allah'ı Zikretmeksizin Uyumanın Keraheti


    263- Sağlam bir isnadla Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Kim bir yerde oturur da Allah'ı orada anmazsa, Allah'dan onun aley­hine bir noksanlık olur. Kim de bir yatakta yatar da, Allah Tealâ'yi ora­da anmazsa, Allah tealâ'dan ona bir noksanlık olur."[88]
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  8. #48
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

    Akşam Ezanı İşitilince Okunacak Duâ


    228- Ümmü Seleme'den (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    "Akşam ezanı zamanında, şöyle söylememi, Resûlüllah Sallallahu Aley­hi ve Sellem bana öğretti:
    "Allâhümme hazâ ikbâlü leylike ve idbârü nehârike ve esvâtü düâtike
    feğfirti."
    (Allah'ım! Bu an, gecenin gelmesi ve gündüzünün gitmesidir. Sana dua edenlerin de sesleridir, beni bağışla.)"[54]


    Akşam Namazından Sonra Okunacak Dualar


    Az önce geçti ki, her namazın sonunda daha evvel anlattığımız zikirler söylenir. Bununla beraber akşam namazının sünnetini kıldıktan sonra, Ibni Sünnî'nin Kitabında rivayet ettiğimiz şu duayı okumak suretiyle ziyade yapmak müstahabdır:
    229- Ümmü Seleme'den rivayet edildiğine göre demiştir ki: "Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem akşam namazından (farzından) dönünce eve girip iki rekât (sünnet namaz) kılardı. Sonra yapmış olduğu duada şöyle buyururdu:
    "Yâ mukallibe'î-kulûbi ve'1-ebsâri sebbit kulûbenâ alâ dînike." (Ey kalbleri ve görüşleri çeviren (Allah), kalblerimizi Senin dinin üzere
    sabit kıl)”[55]
    230- Umâre ibni Şebib'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlül-
    lah Sallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kim akşam namazının arasın-
    dan on defa
    "Lâ ilahe iUâllâhu vahdehû lâ şerike lehû. Lehu 'I-mülkü ve lehu 'l-ham-dü yuhyî ve yumîtü ve hüve alâ külli şey'in kadîr."
    (Allah Man başka ilâh yoktur; yalnız O vardır, ortağı yoktur. Mülk O'nundur, hamd O'nundur. Öldürür ve diriltir; O, her şeye kadirdir."[56]
    söylerse, Allah ona mücehhez bir birlik (melek) gönderir de, onu sabah-laymcaya kadar şeytandan korurlar. Yine bu sözler sebebiyle Allah ona kurtarıcı on hasene yazar ve ondan, helak edici on günahı siler. Bir de, on mümin köle âzâdı kadar sevabı olur.


    Vitir Namazında Okunacak Sureler Ve Ondan Sonra Okunacak Dualar


    Üç rekât vitir namazı kılan kimse için, birinci rekâtta Fatiha'dan sonra "EI-Alâ" sûresini, ikinci rekâtta "Kâfirûn" sûresini ve üçüncü rekâtta da "Ihlâs" sûresini ve Muavvizeteyni (Felak ve Nas sûrelerini) okumak (Şafî'î mezhebinde) sünnettir.
    Eğer birinci rekâtta okuyacağı "EI-Alâ" süreyi unutursa, ikinci rekâtta "Kâfinin" sûresi ile onu okur. Eğer ikinci rekâtta "Kâfirim" sûresini oku­mayı unutursa, onu, üçüncü rekâtta "îhlâs ve Muavvizeteyn" süreleriyle beraber okur.
    231- Ubeyy ibni Kâ'b'dan sahih bir isnad ile rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, vitir namazından selâm verdiği zaman şöyle derdi:
    ' Sübhâne '1-m eliki '1-kuddûsi
    (Her şeye mâlik olup her şeyden yüce olan varlığı bütün noksanlıklardan tenzih ederim)"[57]
    232- Hazreti Ali'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre: "Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, vitir namazının sonunda şunu
    derdi:
    "Allâhümme innî eûzü bivechike'l-kerîmi, ve kelimâtikettâmmeti, min ukûbeüke ve eûzü bike minke. Lâ uhsî senâen aîeyke ente kemâ esneyte alâ nefsike.
    (Allah'ım! Senin gazabından nzâna sığınırım. Azabından afiyetine sığı­nının. Senden (helak etmenden) Sana sığınırım. Sana yaraşır övgüyü sayıp tamamlayamam, Sen kendini övdüğün gibisin."'[58]
    Yatağa Yatıp Uyanmak İstendiği Zaman Okunacak Dua


    Allah Tealâ buyurur:
    "Göklerin ve arzın yaratılışında, gece ile gündüzün değişmesinde, (Al­lah'ın kudret ve azametine, varlığına ve eşsizliğine) delâlet eden pek çok alâmetler vardır. O kimseler ki, ayakta iken, otururken ve yatarlarken (her hallerinde) Allah'ı anarlar (zikrederler)... [59]
    (Bu ayeti Kerîmenin delaletiyle anlaşılıyor ki, yatarken dahi düşünüp Allah'ı zikretmek gereklidir.)
    233- Huzeyfe ve Ebû Zerr'den (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre demişlerdir ki: "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem yatağına bü-ründüğü zaman şöyle derdi:
    "BismikeHâhümme ahyâ ve emûtü" (Allah'ım, Senin adınla dirilirim ve ölürüm."[60]
    234- Berâ ibn-i Azib'den (Radıyallahu Anhüma) ve Hazreti Ali'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre:
    "Resûlüîlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, (dâmâdı) Ali'ye ve (kızı) Fâ-tımâ'ya şöyle buyurdu: Yatağınıza büründüğünüz zaman, (yahud döşeğini­ze girdiğiniz zaman) Otuz üç kez tekbir getirin (Allahu Ekber, deyin), otu-züç kez tesbîh çekin (Sübhânellah, deyin), otuzüç kez de hamd getirin (El-hamdü iillâh, deyin)."
    Bir rivayette, "Otuzdört tesbîh getirin" dir. Başka bir rivayette de, "Otuzdört tekbir getirin" şeklindedir.
    Hazreti Ali der ki: Ben bunu Resûlüîlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den duyalı beri bırakmadım (her gece bu virde devam ettim). Kendisine soruldu:
    - Sıffîn (savaşının şiddetli) gecesinde de mi, bırakmadın?
    - Evet, Sıffîn gecesinde de, bırakmadım, dedi.[61]
    235- Ebû Hüreyred'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, de­miştir ki, Resûlüîlah Sallalîahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Sizden biriniz, yatağına gireceği zaman, eteğinin içi ile silksin; çünkü insan (kalktıktan sonra yatağına) hangi şeyin oturduğunu bilmez. Sonra şöyle desin:
    "Bismike rabbî vada'tü cenbî ve bike erfauhu in emsekte nefsi ferhamhâ ve in erseltehâ fehfezhâ bimâ tahfezu bihî ibâdeke's-sâlihîn. (Rabbim, Senin isminle yanım üzere yattım ve Seninle (kudretinle) onu kaldırırım. Eğer canımı alırsan, ona merhamet et ve eğer onu salıverirsen, salih kullarım koruduğun şeyle onu da koru)[62]
    Bir rivayette: "Yatağını üç defa silksin" şeklindedir.
    236- Hazreti Aişe'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiş­tir ki:
    "Peygamber Sailallahu Aleyhi ve Sellem her gece yatağına girince, avuçlarım bir araya getirir, sonra onlara üfürür ve ikisine şunları okurdu: İhlâs sûresini, Felak ve Nas sûrelerini... Sonra iki avucu ile bedeninden ulaşabildiği yerleri sıvardı. Önce elleriyle baş ve yüzünden başlayarak mes-heder ve vücûdun ön tarafını da böyle sıvardı. Bunu üç defa yapardı."[63]


    Belâ Ve Âfetlerden Korunmak İçin Okunacak Duâ


    237- Ukbe ibni Amr'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre de­miştir ki, Resûlüîlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Bakara sûresinin sonunda iki ayet vardır ki, herhangi bir gecede onları kim okursa, onu korurlar."[64]
    Alimler, korumanın manası üzerinde ihtilaf etmişlerdir. Bir kısmı, oku­duğu gece onu âfetlerden korur, demiştir. Bir kısmı da, okuduğu geceyi ibâdetle geçirmiş sayılır, demiştir. Ben de derim ki, her iki halin murad
    edilmiş olması caizdir.
    238- Berâ ibn-i Azib'den (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana şöyle buyurdu:
    "Yatağına gideceğin zaman, namaz için aldığın abdest gibi abdest al, sonra sağ yanın üzere yat ve şöyle de:
    "Allâhümme eslemtü nefsîileyke, ve fevvadtü emrîüeyke, ve elce'tü zahrîiîeyke, rağbeten ve rahbeten ileyke. La melce'e ve iâ mmca mînke illâ Ueyke. Âmentü bikiiâbikdkzî enzelte ve nebiyyikellezî erselîe."
    (Allah'ım, kendimi Sana teslim ettim ve işimi S ana bıraktım, sırtımı da Senin himayene dayadım; hem korkarak, hem de Senden umarak... Senden başka sığmak ve barınak yoktur. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin Peygambere îman ettim). Bunları söyledikten sonra ölürsen, îslâm üzere ölürsün. Bunlar, okuduğun duaların sonu olsun. "[65]
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  9. #49
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

    Sabah Ve Akşam Okunacak Diğer Dualar


    215- îbni Abbas'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Kim ki, sabahladığı ve akşamladığı vakit üçer kez şunları söylerse, o dilemiş olduğu şeyleri tamamlamak Allah üzerine gerekli olur:
    "Allâhümme innîasbahtü minke fîni'metin ve afiyetin ve setrin, fee-timme ni'meteke aleyye ve âfiyeteke ve setreke fiddünya ve'1-ahireti."
    (Allah'ım! Ben Senin nimetlerin içinde, afiyet ve örtün içinde sabah­ladım. Dünya ve âhirette üzerime nimetlerini, afiyet ve örtünü tamamla)[37] (insan gecelediği zaman bu duayı okurken "Asbahtü" yerine, "Emseytü" sözünü kullanır.)
    216- Zübeyr ibni Avvam'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Kulların sabahladığı hiç bir sabah yoktur ki, bir münadî (çağına) şöyle çağırmış olmasın:
    ' 'Sübhânelmelikül-kuddûsü"
    (Noksanlıklardan münezzeh olup kemal sıfatlan ile vasıflanan Allah her şeye maliktir)
    İbni Sünnî'nin rivayetinde ise şöyledir: "Bir çağına şöyle çağırır: "Eyyühelhalâiku, sebbihul-melikel-kuddüse"
    (Ey yaratıklar! Her şeyin sahib ve idarecisi olan, her noksanlıktan mü­nezzeh bulunan varlığı teşbih edin.,.)"[38]
    217- Büreyde'den rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sal­lallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Kim, sabah ve akşam şunları söyler de sonra ölürse, Cennete girer:
    "Rabbiyellâhu tevekkeltü aleyhi, lâ ilahe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbü'l-arşi'l-azîmi, lâ ilahe illâllâhu'1-aliyyi'l-âzîm. Mâşâ ellâ-hu kâne ve mâ lem yeşe'lem yekûn. A 'îemu ennellâhe ala külli şey'in ka-dîr. Ve ennellâhe kad ehâta bikülli şey'in ilmen."
    (Rabb'ım Allah'dır. O'na tevekkül ettim. O'ndan başka İlâh yoktur. O'na tevekkül ettim; O, büyük Arş'ın Rabbıdır. Yüce ve büyük olan Al-lah'dan başka ilâh yoktur. Allah'ın dilediği olur, dilemediği şey olmaz.
    Biliyorum ki, Allah her şeye kadirdir ve Allah ilmi île her şeyi kuşatmış­tır)"[39]
    218- Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Sizden herhangi biriniz, Ebû Zamzam gibi okumaktan aciz misiniz? Ashab sordu: Ey Al­lah'ın Resulü, Ebû Zamzam kimdir? Peygamber efendimiz buyurdu:
    O adam, sabahlayınca şöyle derdi:
    "Allâhümme innî kad vehebtü nefsî ve ırzîleke. Felâ yeştümü men şe-temehû ve lâ yezlimu men zalemehu ve lâ yedribu men dambehû."
    (Allah'ım! Gerçekten ben nefsimi ve şerefimi Sana hibe ettim. Artık ona kötü söyleyen, kötü söylemiş olmaz (çünkü benim bir varlığım kalmamıştır). Ona zulmeden zulüm yapmış olmaz, onu d öğen de doğmuş olmaz."[40]
    Dünya Ve Âhiret Üzüntülerini Gidermek İçin Okunacak Duâ


    219- Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Pey­gamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kim sabah ve akşam yedi kez şu sözleri söylerse, dünya ve ahiret işlerinden kendisine üzüntü veren şeyleri Allah giderir:
    (tHasbiye'llâhu lâ ilahe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbü'l-arşi'l-azîmi."
    (Allah bana kâfidir; O'ndan başka ilâh yoktur. O'na tevekkül ettim; O, büyük Arş'ın Rabbıdır."[41]
    Belâ Ve Tehlikelerden Korunmak İçin Okunacak Dualar


    220- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiş­tir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Kim Sabahladığı zaman Mü'min sûresinin başından üç âyetle (Hâ-Mim) den (İleykel-mesir)e kadar, Âyete'I-Kürsiyyi okursa, bunları okumak­la akşama kadar korunmuş olur. Bunları gecelediği zaman okursa, sabahla-yıncaya kadar bunlarla korunmuş olur."[42]
    Bunlar, anlatmak istediğimiz hadîslerden bir kısımdır. Allah Tealâ'nın başarı sağladığı kimseye bunlar yeter. Bunlarla ve diğer hayır yollan ile amel etmeye muvaffakiyet vermesini Yüce Allah'dan dileriz.
    221- Talk ibni Hubeyb'den rivayet edildiğine göre demiştir: Bir adam, Ebû'd-Derdâ Hazretlerine gelip dedi ki, evin yandı? O, yanmadı; çünkü Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den işittiğim kelimelerle Allah Azze ve Celle bunu yapmaz. Kim ki, gündüzünün evvelinde bu sözleri söylerse, akşamlayıncaya kadar ona musîbet değmez. Gündüzün sonunda bunları kim söylerse, sabahlayıncaya kadar ona musîbet değmez. O sözler şunlar­dır, dedi:
    "Allâhümme ente rabbî, lâ ilahe illâ ente aleyke tevekkeltü ve ente rabbü'l-arşi'i-azîmi. Mâ şâcllâhu kâne, vemâ lem yeşe'lem yekûn. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi'-aliyyi'1-azîm, A'İemu ennellâhe alâ külli şey'in kadir ve ennellâhe kad ehâta bikülli şey'in ilmâ. Allâhümme innî eûzü bi~ ke min şerri nefsî ve min şerri külli dâbbeün ente âhizun binâsiyetihâ. İn-ne rabbî alâ sıratın müstakim,"
    (Allah'ım, Sen benim Rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur. Sana te­vekkül ettim, Sen büyük Arş'm Rabbısın. Allah'ın dilediği olur; dilemediği olmaz. İbâdetlere güç yetirmek ve kötülüklerden korunmak, ancak yüce olan büyük Allah'ın kuvvet ve kudreti iledir. Biliyorum ki, Allah her şeye kadirdir. Allah ilmi ile her şeyi kuşatmıştır. Allah'ım! Nefsimin kötülüğün­den ve kudret elinle tuttuğun her canlının kötülüğünden Sana sığınırım. Benim Rabbım doğru (hak) yol üzeredir)"[43]
    îbni Sünnî, bu hadisi başka bir yolla, Peygamber Salllalahu Aleyhi ve Sellem'in ashabından bir adamdan rivayet etti ve "Ebu'd-Derdâ'dan" rivayet, demedi. Bu rivayette, Ebû'd-Derdâ Hazretlerine adamın gelmesi tekerrür edip ona şöyle demiştir: Yangın evine ulaştı, evin yandı. Ebû'd-Derdâ, cevab verir: Yanmamıştır; çünkü ben, Peyamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle dediğini işittim:
    "Kim sabahladığı zaman, bu sözleri söylerse (yani yukarda anlatılanları okursa), ona, nefsi, ehli ve malı hakkında hoşlanmayacağı bir şey isabet etmez." Gerçekten ben, bugün bu sözleri söyledim (benim evim yanma­mıştır). Sonra dedi ki, kalkın beraber gidelim. Kendisi ile beraber yanındaki adamlar kalktılar ve evine kadar gittiler. Gerçekten onun evinin çevresi hep yanmış; fakat onun evine bir şey değmemişti.


    Cuma Sabahında Okunacak Dualar Ve Zikirler


    Bil ki, cuma günü dışında ne söylenir (zikir yapılırsa) cuma günü de söylenir. Cuma gününde, diğer günlerden daha ziyade zikir yapmak müsta-hab olduğu gibi, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem üzerine "Salât" getirmek daha çok yapılır.
    222- Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Cuma günü sabah namazından önce kim üç defa şu zikri yaparsa, günahları deniz köpüğü kadar bile olsa, Allah onun günahlarını bağışIar:
    "Estağfiruiîâhellezî lâ ilahe illâ huve'l-hayyu'î-kayyûme ve etûbü iieyh." (Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'dan mağfiret dilerim. O, Hayy'dır (hayat sahibidir), Kayyûm'dur (her şeyi idare ve tasarruf eden­dir) O'na yönelir tevbe ederim).[44]
    Cuma günü içinde şüphesiz duaların kabul edildiği (icabet saatim) za­manı bulabilmek için, cuma günü fecrin doğuşundan itibaren güneş batın-caya kadar bütün gün çok duâ yapmak müstahabdır. Bu vakit üzerinde çok çeşitli sözler söylenmiştir: Bu icabet vakti, fecir doğduktan sonra gü­neş doğmadan önceye kadar olan zamandır, güneş doğduktan sonradır. Zeval vaktinden sonradır. İkindiden sonradır. Bir kısmı da, bu zamanlar­dan başkasidır, demiştir. Doğrusu ve sahih olanı, Müslim'in Sahîh'inde sabit olup Ebû Musa El-Eş'arî'nin Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sel-lem'den rivayet ettiği şu hadîstir: "İcabet saati, imamın minber üzerine oturuşu ile namazdan selâm verme arasındaki vakittir."


    Güneş Doğunca Okunacak Dualar


    223- Ebû Sa'id El-Hudri'den (R.Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, güneş doğduğu zaman Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle derdi:
    "Elhamdü lillâhilîezî cellelenâ elyevme âfiyetehû ve câebişşemsi min matla'ihâ. Allâhümme esbahtü eşhedü leke bimâ şehidte bihîlinefsike ve şehidet bihî melâiketü ve hameletü arşike ve cemîu halkıke enneke entel-îâhu. Lâ ilahe illâ ente'l-kâimü bilkısti. Lâ ilahe illâ ente'l-azîzu'l-hakîm. Üktüb şehâdetîba'deşehâdetimelâiketi ve uli'1-ılmi, Allâhümme ente's-selâmü ve minke's-selâm ve ileyke's-selâm. Es'elüke yâ ze'1-celâli ve'l-ikrâmi en testecîbe lenâ da'vetenâ ve en tu'hyenâ rağbetenâ ve en tuğni-yenâ ammen ağneytehû annâ min halkıke. Allâhümme aslih lîdîniyellezî huve ısmetü emrî. Ve aslih lî dünyâyelletî fîhâ maîşetî. Ve aslih lî âhireti-yelletî ileyhâ münkalebî. '*
    (Bugün üzerimize afiyeti bürüyen ve güneşi doğudan getiren Allah'a ha m d olsun... Allah'ım. Kendine şahid kıldığın şeylerle Senin varlığına şahidlik ederim; meleklerinin, Arş'ını taşıyanların ve bütün yaratıklarının şehâdeti ile şahidlik ederim ki, Sen Allah'sın, Senden başka adaleti ayak­ta tutan ilâh yoktur. Azîz ve Hakîm olan ilâh, ancak Sensin. Melekleri­nin ve ilim sahihlerinin şehâdetinden sonra benim şehadetimi kabul et. Allah'ım, Sen her türlü noksanlıktan selâmet üzeresin, selâmet Senden­dir ve selâmet bulmak da Sanadır. Ey Celâl ve İkram sahibi,duamızınkabulünüSendeni stiyorum;isteğimizin verilmesini, yaratıklarından bize muhtaç bırakmadıklarına, bizi muhtaç bırakmamanı Senden isterim. İşi­min selâmeti olan dinimi bana düzelt. Geçimim kendisinde olan dünyamı da düzelt ve dönüp varacağım yer olan âhiretimi de düzelt."[45]
    224- Abdullah ibni Mes'ud'dan (Radıyallahu Anh) mevkuf olarak ri­vayet edildiğine göre, kendisi, güneşin doğmasını gözetleyip ona haber verecek birini görevlendirirdi. Güneşin doğuşunu ona haber verince (Ab­dullah ibni Mes'ud) şöyle derdi:
    "Elhamdü lillâhilîezî vehebe lenâ hâze'l-yevme ve ekâlenâ fihi aserâtinâ." (Bugünü bize bağışlayan ve bugünde bizden engelleri kaldıran Allah'a hamd olsun.."[46]


    Güneş Yükselince Okunacak Duâ


    225- Amr ibni Abese'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: "Güneş yükselir de, Al­lah Teâlâ'mn yaratıklarından mevcut bulunan her şey, Aziz ve Yüce olan Allah'ı teşbih eder; ancak şeytandan olanlarla insanların kötüleri yap­maz."[47]


    Güneşin Zevalinden İkindiye Kadar Okunacak Duâ


    Daha önce, insan elbisesini giydiği ve çıkardığı zaman, helaya girdiği ve çıktığı zaman, abdest aldığı zaman, mescide giderken ve kapısına var­dığı zaman, mescide girince, müezzini ve ikâmet getireni işittiği zaman, ikâmetle ezan arasında, namaza duracağı zaman, namazın başından so­nuna kadar olan ibâdet zamanında ve namazdan sonra ne okuyacağını anlatmıştık. Namazla ilgili bütün dualarda, her türlü namaz müşterektir, onlarda da aynen uygulanır.
    Zevalden (güneşin öğle vaktinden batıya kaymaya başlamasından) son­ra zikir ve diğer ibâdetleri çok yapmak, şu bize rivayet edilen hadisten dolayı müstahabdır:
    226- Abdullah ibni's-Saib'den rivayet edildiğine göre demiştir ki: "Re­sûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, güneşin zevalinden sonra ve öğle na­mazından (farzından) önce dört rekât namaz kılardı ve buyururdu: Bu öyle bir vakittir ki, bu zamanda gök kapıları (rahmet kapıları) açılır; iste­rim ki, benim salih amelim oraya yükselsin. "[48]
    Öğle vazifelerini yaptıktan sonra, çok zikir yapmak müstahabdır; çünkü bu hususta Allah Tealâ "Akşam ve sabah, Rabbine hamd ederek onu teşbih et." buyurduğundan zevalden akşama kadar olan geniş zamanda zikir ya­pılmasını istemiştir. Âyeti kerimenin metninde geçen "EI-Aşiyyu" sözü, güneşin zevalinden batışına kadar olan zamandır.
    İmam Ebû Mansûr El-Ezherî, demiştir ki, Arab'larda "EI-Aşiyyu", güneşin zevali ile batışı arasındaki zamandır.


    İkindiden Sonra Güneşin Batışına Kadar Okunacak Dua


    Öğleden sonra ve ikindiden sonra ne söyleneceği daha önce geçmişti. tkindi vaktinde zikirleri çok yapmak, tekidli olarak müstahabdır; çünkü ikindi namazının (Kur'an-ı Kerim'de ihtimam gösterilen) orta namaz ol­duğu, selef ve daha sonraki alimlerin çoğunluğu tarafından söylenmektedir. Bir de sabah vaktinde zikirlere daha çok itina göstermek müstahabdır. Çünkü bu iki namaz, "Orta namaz" olarak söylenenlerin en sahihleri­dir.
    İkindiden sonra ve gündüzün sonunda zikri daha fazla çoğaltmak müs-tahabdır. Allah Teâlâ Hazretleri buyuruyor:
    "Güneş doğmadan önce ve güneş batmadan önce Rabbine hamd ede­rek tesbîh et (Rabbını noksanlıklardan tenzih et "Sübhanellahi ve bihamdihi" söyle yahud sabah ve ikindi namazını kıl.[49]
    Yine buyuruyor:
    "Akşam ve sabah Rabbine hamd ederek teşbih et."[50]
    Yine buyurur:
    "İçinden yalvararak ve korkarak ve gizlice, sabah ve akşam vakitle­rinde Rabbını An (teşbih et)."[51]
    Yine buyurmuştur:
    "Sabah ve akşam vakitlerinde, o ibâdet yerlerinde Allah'ı teşbih ederler. Nice erkek vardır ki, ne bir kazanç, ne de bir alış-veriş, Allah'ı anmaktan onları meşgul etmez. "[52]
    227- Enes'den (Radiyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
    "İkindi namazından itibaren güneş batıncaya kadar zikreden bir top­lum ile oturmam, Hazreti İsmail'in (şerefli soyundan) sekiz köle azad et­memden bana daha sevimlidir. "[53]
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  10. #50
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Dualar ve Zikirler. (Darulkitap İslam Ansiklopedisi)

    Sabahleyin Ve Akşamleyin Okunacak Duâ Ve Zikirler


    201- Ebû Ayyaş'dan (Radıyallahu Anh) sağlam isnadlarla rivayet edildi­ğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kim ki, sabahladığı zaman:
    "Lâ ilahe ilîâllâhu vahdehû la şerîke lehu, lehu'l-mülkü velehu'l-hamdü ve hüve ala külli şey'in kadîr."
    (Allah'dan başka ilâh yoktur; yalnız O vardır, O'nun ortağı yoktur. Mülk O'nundur, ha m d O'nundur ve O, her şeye kadirdir); derse, Hazreti İsmail (Aleyhisselâm) evladından bir köle âzâd etmek kadar sevab alır, ona on hasene yazılır, ondan on günah düşürülür, on derece yükseltilir ve akşama girinceye kadar şeytandan korunmuş olur. Bu kelimeleri gecele­diği zaman söylerse, sabahlayıncaya kadar aynen bu mükâfatı alır."[22]
    202- Ebû Malik El-Eş'arf den (Radıyallahu Anh) sağlam isnadla rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Sizden biriniz sabahlayınca şöyle desin:
    "Asbahnâ ve asbaha'l-mülkü lillâhirabbi'l-âlemîn. Allâhümme es'-elüke hayre haze'l-yevmi fethahu venasrahu venûrahu ve bereketehu ve hüdâhu ve eûzü bike min şerri mâ fîhî ve şerri mâ bâdehû."
    (Mülk, âlemlerin Rabbı Allah'ın olduğu halde sabahladı, biz de sa­bahladık. Allah'ım! Bugünün hayrını Senden isterim: Bugünün zaferim isterim, galibiyetini isterim; nurunu, bereketim ve hidâyetini isterim. Bu­günde olan ve bundan sonraki günlerde olan kötülükten Sana sığınırım... Sonra gecelediği zaman aynen böyle söylesin. "[23]
    203- Abdurrahman ibni Ebî Bekre'den rivayet edildiğine göre, Abdur-rahman babasına şöyle dedi: Babacığım! Hep senden işitiyorum, şöyle duâ ediyorsun:
    "Allâhümme âtinî fî bedeni allâhümme afinîil sem% Allâhümme afim ît basarı. AUâhümme innî eûzü bike mine'l-küfri ve'l-fakri. Allâhümme eûzü bike min azâbi'l-kabri. Lâ ilahe illâ ente."
    (Allah'ım, bedenime afiyet ver. Allah'ım kulağıma (işitmeme) afiyet ver. Allah'ım, gözüme afiyet ver. Allah'ım, küfürden ve fakirlikten Sana sığınırım. Allah'ım, kabir azabından Sana sığınırım. Senden başka İlâh ' yoktur." Bu sözleri, sabahladığın zaman üç kez ve akşamladığın zaman da üç kez tekrar ediyorsun? Bunun üzerine babası cevab verdi: Ben, Resû­lüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu sözlerle duâ ettiğini işittim. Ben de, onun sünneti ile sünnetlenmeyi seviyorum.[24]
    204- İbni Abbas'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
    "Fesübhânellâhi hîne tümsûne ve hîne tüsbihûn. Ve lehulhamdü fis-semâvâti vel-arzı veaşiyyen ve hine tuzhirün. Yuhriculhayye minelmeyyiti ve yuhricülmeyyite minelhayyi ve yuhyiî-arze ba'de mevtiha ve kezalike
    tuhrecûn."
    (Akşamladığınız vakit, sabaha kavuştuğunuz vakit, Allah'ı teşbih edin. Göklerde ve yerde hamd O'nundur. İkindi ve öğle vakitlerinde de (teşbih edin). O, ölüden diri çıkarır ve diriden de ölü çıkarır. Toprağa kuruduktan sonra hayat verir. Siz de kabirlerden böyle çıkarılacaksınız.(Rûm/17-19) Kim, sabahladığı zaman bunu okursa, o günde kaybettiği şeylere (yapamadığı sevab ve zikirlere) kavuşur. Gecelediği zaman bunları söyleyen kimse de, o gecesinde kaybettiği şeylere nail olur."[25]
    205- Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kızlarından (Radıyallahu Anhünne) birinden rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, ona şöyle demesini öğretmişti:
    "Sabaha çıkınca şöyle söyle:
    "Sübhâneliâhi ve bihamdihîlâ kuvvete illâ billahi. Mâşâallâhu kâne ve mâ lem yese' lem yekûn. A 'îemu ennellâhe alâ külli şey'in kadîrun ve enneüâhe kad ehâta bikülli şey'in ilmen."
    (Allah'a ha m d ederek O'nu (noksanlıklardan) tenzih ederim. Kuvvet ancak Allah'ındır. Allah'ın dilediği olur, dilemediği şey olmaz. Biliyorum ki, gerçekten Allah her şeye kadirdir ve Allah, her şeyi ilmi ile kuşatmış­tır.) Kim bunları sabahleyin söylerse, akşamlayıncaya kadar korunmuş olur. Kim de akşamlayınca bunları söylerse, sabahlayıncaya kadar ko­runmuş olur."[26]


    Üzüntü, Keder Ve Borçtan Kurtulmak İçin Okunacak Duâ


    206- Ebû SaidEl-Hudrî'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine gö­re, şöyle demiştir:
    "Bir gün, Resûltillah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mescide girdi. Bir de orada Ebû Ümâme adında ensardan bir adam bulunuyordu. Peygamber ona: Ey Ebû Ümâme, böyle namaz vakti olmadığı bir zamanda seni bu­rada oturuyor görmekteyim, (nedir bu halin)? dedi. Ebû Umâme:
    - Üzerime çöken üzüntüler ve borçlar, ya Resûlallah!... Peygamber efendimiz buyurdu:
    - Sana bir takım sözler öğreteyim mi ki, onları söylediğin zaman, Al­lah senin üzüntünü gidersin ve senden borcunu ödesin? Ben, evet (öğret) ya Resûlallah, dedim. Peygamber efendimiz buyurdu:
    Sabahladığın ve akşamladığın vakitlerde şunları söyle:
    "Allâhümme innî eûzü bike mine'l-hemmi ve'1-hezeni ve eûzü bike mine'i-aczi ve'1-ke'seîi. Ve eûzü bike mine '1-cünbi ve'1-buhli. Ve eûzü bi­ke min ğalebeti'd-deyni ve kahrirricâli."
    (Allah'ım! Üzüntü ve kederden Sana sığınırım. Acziyetden ve ten bellik­ten Sana sığınırım. Korkaklıktan ve cimrilikten Sana sığınırım. Borç altına düşmekten ve düşmanların üstün gelmesinden Sana sığınırım." Ebû Ümâ­me der ki, ben bunu yaptım. Allah Tealâ, üzüntü ve kederimi giderdi ve borcumu benden kaldırdı.[27]


    Sabahleyin Okunacak Diğer Dualar


    207- Abdullah ibni Ebza'dan (Radıyallahu Anh) sahîh bir isnad ile riva­yet edildiğine göre şöyle demiştir:
    "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, sabah vaktine girince şöyle derdi:
    "Asbehnâ alâ fıtrati'l-isîâmi ve kelimeti'l-ihlâsi ve dini nebiyyinâ mu~ hammedin (sallallahu aleyhi ve sellem) ve milleti ibrâhîme (aleyhisselâm) hanîfen müslimen ve mâ ene mine'l-müşrikîn.
    (İslâm ahlâkı ve ihlâs (tevhîd) kelimesi üzere sabahladık. Yine Pey­gamberimiz Muhammed'in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dini ve hakdan şaşmayan, islâm olan İbrahim'in (Sallallahu Aleyh) dinî üzere sabahladık. Ben asla müşriklerden olmadım.[28]
    208- Abdullah ibni Ebî Evfa'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildi­ğine göre, şöyle demiştir:
    "Asbehnâ ve asbaha'l-mülkü îillâhiazze ve celle. Ve'1-hamdü lillâhi, ve'1-kibriyâu ve'1-azametü Jillâh, ve'1-halku ve'1-emru velleylü vennehâru ve mâ sekene fîhimâ lillâhi teâlâ, Allahümtne'c'al evvele hazennehâri salâ-hen ve evsetehû necâhan ve âhirahu fe'lâhan, yâ erhame'r-râhimîn.'*
    (Biz ve bütün mülk, Allah Azze ve Celle'nin olarak sabahladık. Hamd Allah'a mahsustur, azamet ve yücelik Allah'ındır. Bütün yaratıklar, bütün işler, gece ve gündüz ve bunlarda bulunan her şey, Allah Teâlâ'ya aittir. Allah'ım! Bu sabahın evvelini düzen, ortasını basan ve sonunu da kurtuluş yap, ey merhamet edenlerin en merhametlisi..."[29]


    Sabah Ve Akşam Okunacak Haşr Sûresi'nin Fazileti


    209- Ma'kıl ibni Yesar'dan (radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: "Kim sabahladığı zaman üç kez
    "Eûzü billâhissemî'il-alîmi mineşşeytâni'r-racîm."
    (Kovulmuş Şeytandan, her şeyi işiten ve bilen Allah'a sığınırım), der
    de sonra Haşir sûresinin sonundan üç ayet okursa, Allah o kimseye yetmiş-bin melek vazifeli kılar da ona akşamlayıncaya kadar rahmet dileğinde bulunurlar. O gün ölürse, şehid olarak ölür. Bunları akşamleyin söylerse, aynı durumda olur."[30]


    Düşmanla Karşılaşmada Okunacak Duâ


    210- İbrahim'in oğlu Muhammed (Radıyallahu Anh), babasından riva­yet ettiğine göre, babası demiştir ki:
    "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Selem, bir savaş müfrezesinde bize görev verdi ve sabah-akşam şu ayeti okumamızı bize emretti:
    "Efehasibtüm ennemâ halaknâhüm abesen." (Sizi boşuna yere yarattığımızı mı sandınız?)[31] Biz bunu okuduk da ganimet elde ettik ve selâmet bulduk."[32]


    Sabah Ve Akşam Okunacak Diğer Bir Duâ


    211- Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre: "Resûlül-lah Sallallahu Aleyhi ve Sellem sabahladığı ve akşamladığı vakitlerde şu duayı okurdu:
    "Allâhiimme es*elüke min fec'eti*I-hayri ve eûzü bike min fec'etişşerri." (Allah'ım! Ansızın gelecek hayırdan isterim Senden. Kötülüğün ansı-zın geleninden de Sana sığınırım"[33]


    Peygamberimizin Hz. Fatıma'ya Sabahları Okumasını Öğrettiği Duâ


    212- Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazreti Fatıma'ya (Radıyallahu Anha) şöyle buyurdu:
    "Sana öğüt olarak vereceğimi dinlemekten seni alıkoyan nedir? Sen sabahladığın ve akşamladığın vakit şöyle demelisin:
    "Ya hayyu ya kayyûmu bike esteğîsü feasîih Ii şe'nî külîehû ve lâ te-kilnî ilâ nefsî tarfete aynin."
    (Ey Hayy ve Kayyüm Ancak Senden yardım isterim. Benim bütün hal­lerimi düzelt ve bir lâhza beni nefsime bırakma."[34]


    Musibetlerden Korunmak İçin Sabahları Okunacak Dua


    213- İbni Abbas'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    "Bir adam, başına felâketler geldiğinden Resûlüllah Sallallahu Aley­hi ve Sellem'e şikâyet etti. Buna karşılık Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona dedi: Sabahladığın zaman şunu söyle; sana hiç bir şey (musibet, geçmez.
    "Bismiîlâhi ala nefsî ve ehlî ve mâlı."
    (Kendimi, ehlimi ve malımı Allah'ın adıyla korurum) Adam bunları söyledi de, bütün felaketler ondan gitti."[35]


    Sabahleyin Okunacak Başka Bir Duâ


    214- Ümmü Seleme'den (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem sabahladığı zaman şöyle söylerdi:
    "AUâhümme innî es'elüke ilmen nâfi'an ve rızkan tayyiben ve ame­len mütekabbelen"
    (Allah'ım, Senden faydalı ilim, helâl rızık ve makbul amel istiyorum."[36]
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Sayfa 5/8 İlkİlk ... 34567 ... SonSon

Benzer Konular

  1. ::ReSiMLi DuaLaR ::
    By Konyevi Nisa in forum Dua Deryası
    Cevaplar: 69
    Son Mesaj: 19.10.13, 06:34
  2. Dualar ve Zikirler – Imam Nevevi
    By By-MUZAFER in forum E-kitap bölümü
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06.02.11, 14:15
  3. Tavsiye Edilen Zikirler
    By Günışıgı in forum Sünnet-i Seniyye
    Cevaplar: 6
    Son Mesaj: 27.01.11, 21:10
  4. Mescide Girerken Okunacak Duâ Ve Zikirler
    By ACİZKUL in forum Hadis Bahçesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 22.04.10, 21:13
  5. Samimi Dualar
    By SiLa in forum İbretli Hikayeler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 03.07.08, 13:44

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •