Okuyuştan Önce Diş Temizliği Yapmak
Kur'an okumak isteyen kimsenin, misvak ve benzeri (fırça gibi) şeylerle ağzını temizlemesi uygundur. Misvak için "Erâk" ağacını tercih etmek iyi ise de,diğer ağaçlarla da olur. Sert bez ve bunlardan başka temizleyici şeylerle dişleri ve ağzı temizlemek de misvak yerine geçer.
Kalın parmakla temizlik olması hususunda Şafi'î alimleri için üç görüş vardır:
1. Onlara göre en meşhur olanı, temizliğin yapılamayışıdır.
2. İkinci görüşte, parmakla temizleme olur.
3. Eğer ağzı temizleyecek başka bir şey bulunamıyorsa, parmak misvak yerine geçer.
Dişler temizlenirken sünnet niyeti taşınılır ve ağzın sağ tarafından enine doğru fırçalama yapılır.
Bazı imamlarımız demişlerdir ki, fırçalarken şöyle denilir:
"Allâhümme, bârik lî fîhi yâ erhamerrâhimîn." (Allah'ım, bu işte bana bereket ver; ey merhamet edenlerin en merhametlisi!..)"
Dişlerin iç ve dış tarafları, çevreleri, dişlerin tabanları ve üst damağında hafifçe gezdirilir. Çok sert ve çok yumuşak olmayan orta kıvamda bir misvak kullanılır. Eğer misvak kuruyup sertleşmişse, su ile yumuşatılır.
Eğer ağızda kan ve benzeri bir akıntı veya bulaşma varsa, bunları yıkamadan önce Kur'an okumak mekruh olur. Bu durumda, Kur'an okumanın haram olup olmadığı hususunda iki görüş vardır: Bu iki görüşten sahîh olanı, haram olmayışıdır. Bu mesele kitabın başında geçmişti. Bu bölümle ilgili bir takım meseleler daha varsa da, onlar kitabın baştara-fındaki bölümlerde anlatılmışlardır.
Kur'an Okuyucusunun Tavrı Nasıl Olmalıdır?
Okuyucunun kalb ve kahb itibariyle huzur ve huşu halinde bulunarak okuması ve okuduğundan ibret alması gereklidir. İşte istenen ve kasdoiu-nan budur. Bu durumda kalbîer ferahlanır ve nurlanır. Bunun delilleri sayılamayacak kadar çok ve söylenemiyecek kadar da meşhurdur.
Selefden öyle bir cemaat olmuştur ki, onlardan biri, tam bir gece boyunca, yahud gecenin büyük bir kısmında, yalnız bir ayet okumuştur da, onun üzerine düşünüp ibret almışlardır ve bunlardan bir kısmı düşmüş bayılmış ve bir kısmı da ölmüştür.
Kur'an okuyucusunun ağlaması, ağlayamıyorsa ağlar halinde bulunması müstahabdır; çünkü okurken ağlamak, ariflerin sıfatı ve Allah'ın salih kullarının alâmetidir. Allah Tealâ buyuruyor ki: "(Kur'an okuyan ihlâslı mü'minler) secdeye kapanıp ağlarlar ve bu, onların huşû'unu artırır .”[8]
Bu hususta varid olan pek çok haber ve eserleri, "Et-Tibyan Fî Âdâbi Hameleti'l-Kur'an" adlı kitabda anlattım.
Büyük İmam, keramet ve maarif sahibi, ilâhî lütuf ve vergilere nail olmuş İbrahim El-Havas (Radiyallahu Anh) şöyle demiştir :
"Kalbin ilâcı beş şeydir: 1) Düşünüp ibret alarak Kur'an okumak, 2) Mideyi boş bulundurmak, 3) Gece ibâdete durmak, 4) Seher vaktinde Allah'a yalvarmak, 5) Salih kimselerle oturmak.
Mushaftan Kur'an Okumak
Mushaftan Kur'an okumak, ezberden okumaktan daha faziletlidir. İmamlarımız böyle söylemişlerdir. Selefden (Radıyallahu Anhüm) rivayet edilen de budur. Ancak, bu mutlak bir hüküm değildir. Okuyuştan maksad düşünüp ibret almak olduğuna göre, ezber okuyuşla bu maksada varan ve mushaftan bunu elde edemeyen kimse için, ezbere okumak daha faziletli olur. Eğer iki yön eşit olursa, mushafdan okumak yine daha faziletli olur. İşte selef bunu murad etmiştir.
Gizli Ve Aşikâre Kur'an Okumanın Fazileti
Sesi yükselterek Kur'an okumanın faziletine dair haberler nakledildiği gibi, gizli okumak hakkında da haberler varid olmuştur. Bu iki durum karşısında alimler demişlerdir ki, riyadan korkan kimse için, gizli okumak daha faziletlidir. Riyadan korkmayan için de, aşikâre okumak daha faziletlidir; ancak namaz kılanı veya uyuyanı veya bunlardan başkasını rahatsız etmemek şartı ile...
Aşikâre okumakta amel daha büyük olduğu için, bu durum onun faziletine delildir. Yine bu okuyuşun faydası başkasına da geçer, okuyucunun kalbini uyarır, gayretini düşünceye çevirir, ona kulak verdirir, ondan uykuyu giderir, neş'esini artırır, gafil ve dalgın bulunanları uyarır, onları ferahlandırır. İnsanın kalbine bu niyyetler geldiği zaman, aşikâre okumak daha faziletlidir.
Kur'ân'ı Güzel Sesle Okumak
Kirâet usûlünden çıkacak şekilde uzatmalar yapmaksızın sesi güzelleştirip tezyin ederek Kur'an okumak müstahabdır. Eğer ifrata varılarak bir harf ilâve edilirse yahud bir harf saklı bırakılırsa, bu haramdır. Ta-gannî ile okuyuşa gelince, bu da anlattığımız gibi, ifrat derecesine varırsa haramdır, varmazsa haram değildir. Sesi güzelleştirmeğe dair anlattıklarımız konusunda hadîsler çoktur ve Sahîh'lerde ve diğer kitaplarda bunlar meşhurdur. Ben bunlardan bir kısmını, okuyuşun edebleri bölümünde anlattım.
Kuranı Okuyuşa Başlamanın Şekli
Bir okuyucu, sûre ortasından okuyacağı zaman, birbiriyle ilgili olan ayetlerin ilkinden başlaması müstahab olduğu gibi, duracağı zaman da birbirine bağlı ayetlerin en sonunda ve söz bitiminde durması da müstahabdır. Ne okumaya başlarken, ne de durunca, cüz, hizib ve aşirlere itibar etmek şart değildir. Çünkü bunların çoğu, birbirine bağlı olan ayetlerin ortasmdadır. Bizim anlattığımız ve sakındırdığımız bu edeblere riayet etmeyen çok kimselerin tutumu ve işi, insanları aldatmasın. Bunun için sen, büyük İmam Ebû Ali El-Fudaly ibni İyad'ın şu sözünü örnek al:
"Hidayet yollarının ehli az olduğundan ürküp kaçma ve helak olanların çokluğuna aldanma." Bu mana üzere alimler demiştir: Bir sûreyi tam olarak okumak, uzun bir sûreden onun mıktarınca okumaktan daha faziletlidir. Çünkü insanların çoğunda, ayetler arasındaki bağlantı gizli kalıyor yahud bazı yer ve durumlarda çoğu kimseler bunu gözetemiyor.
Kıraatin Bid'atları
Bu bid'atlardan birisi, müstahab olduğuna inanarak teravih namazını insanlara kıldıran çok cahillerin, yedinci gecede teravihin son rekâtında En'am sûresini tamamen okumalarıdır. Sanıyorlar ki, bu sûre tüm olarak nazil olmuştur. Bu işlerine de hoş olmayan çok şeyleri katıyorlar: İnanıyorlar ki, bu işleri müstahabdır. Halk tabakasına da bu fikri aşılıyorlar. Bu hareketleriyle ikinci rekâtı birinci üzerine uzatmış oluyorlar, bu imamlara uyan kimselere usanç verecek şekilde uzatma oluyor. Ayrıca çabuk okumakla yanlışlıklar da olur. Yine bu son rekâttan önceki rekât hafif geçmiş olur.
Sûreleri Adlandırmak
Bakara sûresi, Âl-i İmrân sûresi, Nisa sûresi, Ankebût sûresi demek caizdir; diğer sureler hakkında da hüküm böyledir; ve bunda kerahet yoktur. Selefden bazısı demiştir ki, bu şekilde söylemek mekruhtur. Ancak şöyle demelidir: İçinde "Bakare" anılan sûre, içinde "Nisa" anılan sûre.... Diğer sûreler de böyle adlandırılır. Fakat doğru olan önceki sözdür. Selef ve halef alimlerin çoğunluğunun sözü de budur. Bu konuda, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den rivayet edilen hadîsler, sayılamayacak kadar çoktur. Ashabdan ve sonrakilerden olan nakiller de böyledir.
Yine, bu, Ebû Amr'ın kıraatidir, İbni Kesîr'in kıraatidir, falanın kıraatidir, demek mekruh değildir. Selef ve halef alimlerin üzerinde inkâr-sız olarak bulundukları mezheb budur.
İbrahim En-Nehâ'î den (Allah ona rahmet etsin) nakledildiğine göre şöyle demiştir:
Öncekiler, "falancanın sünneti, falancanın kıraati" diye söylemesini kerîh görürlerdi. Fakat doğrusu bizim anlattığımızdır.
Şu Âyeti Yahut Şu Sûreyi Unuttum Demek Mekruhtur. Bana Unutturuldu Yahud Benden Düşürüldü Demelidir.
290- İbni Mes'ud dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Sizden biriniz, şu ve bu ayeti unuttum demesin, bana unutturuldu, desin." Yine iki SahûYdeki rivayetlerde şu ifade vardır:
"İnsanlardan birinin: Şu ve bu ayeti unuttum, demesi ne çirkin!.. Doğrusu, unutturuldu o."[9]
291- Hazreti Aişe'den (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, (uzakta bulunan) bir adamın
Kur'an okuduğunu işitti de: Allah ona rahmet etsin, düşürüldüğüm bir ayeti bana hatırlattı, buyurdu." Yine Sahîh'deki bir rivayette: ^Unutturulmuş olduğum (bir ayeti.....)" şeklindedir.[10]
Bil ki, okumanın ve okuyucunun edeblerini cildler dolusu kitabların daha azına sığdırmak mümkün değildir. Lâkin biz, şu kısa bölümlerimizde önemli olan noktaların bir kısmına işaret etmek istedik. Zaten kitabın başında, Zikir yapanla Kur'ân okuyanın edeblerinden bir miktarı evvelki bölümlerde geçmişti. Yine namazın zikirleri bölümünde de, kiraatla ilgili edeblerden bir nebze anlatılmıştı. Biz bu hususta daha fazla bilgi edinmek isteyenleri, "Kitabu't-Tibyan fî Adabı Hamelet'il-Kur'an" adlı eserimize havale etmiştik. Muvaffakiyet Allah'dandır. O, bana kâfidir ve ne güzel vekildir!..
Bil ki, Kur'ân okumak, daha önce belirttiğimiz gibi, zikirlerin en kuv-vetlisidir. Onun için buna devam etmek gerekir. Bir gün ve bir gece bundan boş kalmamalıdır. İnsanın az miktar ayet okuması ile kıraatin esası elde edilmiş olur.
292- Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu:
"Bir gün ve bir gecede elli âyet okuyan kimse, gafillerden yazılmaz; yüz âyet okuyan, ibâdet edenlerden yazılır: ikiyüz âyet okuyana, kıyamet gününde Kur'an husûmet etmez; kim de beşyüz âyet okursa, ona bir kın-tar (yüz miskal) sevab yazılır." Bir rivayette; "Elli" yerine, "Kim kırk âyet okursa" ve diğer bir rivayette: "Kim yirmi âyet okursa" şeklindedir. Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resülüİlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kim on âyet okursa, gafillerden yazılmaz." Bu bölümle ilgili olarak benzeri çok hadîsler nakledilmiştir.[11]
Biz, bir gün ve bir gecede okunacak sûreler hakkında çok hadîs rivayet ettik. Okunacaklardan bir kısmı şu sûrelerdir: Yâsîn, Tebareke, Mülk, Vakı'a ve Duhan.
293- Ebû Hüreyre (Radıyallahu Anh) Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den rivayet etmiştir:
"Kim bir gün ve bir geeede Allah nzasmı isteyerek Yâsîn okursa, bağışlanır."[12] yine Ebû Hüreyre'den bir rivayette: "Kim bir gecede DUHÂN sûresini okursa, bağışlanmış olarak sabahlar" şeklinde varid olmuştur.
İbni Mes'ud dan rivayet edildiğine göre demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: "Kim her gece VÂ-KI'A sûresini okursa, ona ihtiyaç isabet etmez."[13]
Bir de Cabir'den (Radıyallahu Anh) rivayet edilmiştir:
"Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, her gece, Elif-Lâm Tenzil ve Tebareke sûrelerini okumadıkça uyumazdı. "[14]
294- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurmuştur:
"Bir gecede ZİLZÂL sûresini okuyan Kur'an'ın yansını okumuş gibi (sevaba nail) olur. Kim KÂFÎRÛN sûresini okursa, Kur'anın dörtte birini okumuş kadar (sevaba nail) olur. İhlâs sûresini okuyan, Kur'an'ın üçte birini okumuş kadar (sevaba nail) olur."[15] Bir rivayet de şöyle:
"Kim Âyete' 1-Kürsî'yi ve ilk Hâ-Mîm sûresini okursa, o gün, her kötülükten korunur."[16] "Anlattığımızın benzeri hadisler çoktur. Biz, mak-sadlara işaret ettik. Doğruyu en iyi bilen Allah'dır. Hamd ve nimet O'nun-dur, korunmak ve muvaffakiyet O'nunladır.
[1] Ed Dârimî, Müsned'inde. (Dârimî demiştir ki, Sa'd Hazretlerinden rivayet edilen bu hadîs ha-sendir.)
[2] Ed-Dârimî, Müsned'inde.
[3] Müslim.
[4] Buhârî. Müslim.
[5] Buhârî. Müslim. Muvatta'. Nesâî.
[6] Ebû Dâvud. Tirmizî.
[7] Ebû Dâvud. Ed-Dârimî.
[8] Kur'ân-ı Kerim, îsrâ Sûresi: 109.
[9] Buhârî. Müslim. Tirmizî. Nesâî.
[10] Buhârî. Müslim. Ebû Dâvüd.
[11] İbn-i Sünnî.
[12] îbn-i Sünnî. Muvatta'. İbn-i Hibbân. Beyhakî.
[13] İbn-i Sünnî.
[14] İbn-i Sünnî.
[15] İbn-i Sünnî.
[16] îbn-i Sünnî