Sayfa 3/4 İlkİlk 1234 SonSon
34 sonuçtan 21 ile 30 arası

Konu: Ahmed Kuddûsî (ks)

  1. #21
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Ahmed Kuddûsî (ks)

    Menkıbevî Hayatı



    Kuddûsî’nin ehl-i hâl bir kişi olması, hayatı hakkında halk arasında her ermiş
    şahsiyete olduğu gibi birçok olağanüstü hikayenin anlatılmasına neden olmuştur. Örneğin
    Ahmed Kuddûsî, Hicâz’dan Bor’a döndükten sonra, birçok din düşmanının düşmanlıkları
    sebebiyle, on üç yıl kadar inziva hayatı yaşadı. Bu arada, birgün Cuma vaktinden önce bir
    tanıdığı, misâfir olarak evine geldi. Kuddûsî hiçbir acelecilik göstermedi. O, zât cumâya
    gitmek için izin istedi. Kuddûsî : “Biraz daha beklesen iyi olacaktı. Namazdan sonra seni
    beklerim.” diyerek misafirini uğurladı. Cumadan sonra biraz gecikerek gelen misafir kişi,
    yemekle beraber taze hurma ve o mevsimde Bor’da olmayan taze sebzeler ikrâm edilince çok
    şaşırdı ve; “Efendim, hurma ve sebzeler buranın olamaz. Siz cumayı nerede kıldınız?” diye
    sorunca, Kuddûsî Hazretleri; “Evladım söz dinleyip biraz daha beklesen, ihlâsının karşılığını
    görecek, bizimle birlikte cumayı Kâbe-i muazzamada kılacaktın.” der.124

    Kuddûsî hakkında anlatılan menkibelerden birisinde de, devrin ileri gelenlerinden
    makâm sahibi biri: “Zamanımızın büyük velîsi kim ise onunla görüşmek istiyorum” diye
    yakınlarına sorar. Bunun üzerine orada Kuddûsî Hazretlerini tanıyan biri: “Zamanımızın
    büyük velîsi Ahmed Kuddûsî’dir” deyince, kendisini İstanbul’a davet ederler, Kuddûsî
    İstanbul’a gelip huzura girince, orada bulunan kimseler, onun taşralı kıyafeti ile huzura
    girmesini pek beğenmeyip, yukardan bakıcı bir tavır takınırlar. Kuddûsi sohbet esnasında hiç
    konuşmaz. Makam sahibi rütbeli kişi: “Şeyh Efendi, siz de bir şeyler söyleseniz” deyince;
    “Efendim, bendeniz fazla ilmî olmayan bir kişiyim. Huzurunuzda konuşmaya hayâ ederim.
    Ancak emrinize uyarak başımdan geçen bir hadiseyi anlatayım” diyerek şu hikâyeyi anlatır:
    “Bir gün bendeniz Sarayburnu’nda sahil boyunca gezerken, çok güzel bir hanım
    sandala binerdi. Gönlümü cezbeden bu güzelin peşinden başka bir sandala binerek, onu takib
    ettim. Üsküdar iskelesinde karaya çıkıp, falan sokaktaki büyük bahçeli konağa giren bu
    hanımı bir daha göremedimse de asla unutmadım. Gönlüm onun hicrânı ile rahatsızdır
    efendim.” Makam sahibi rütbeli kişi hikâyeyi duyar duymaz, rengi sararır yanında
    bulunanların hepsini dışarıya çıkararak, Kuddûs’ye; “Efendi, anlattığınız benim halen içinde
    bulunduğum elemli hâlimin ifadesiydi. Şu anda ise o dertten kurtuldum. O hanım gönlümden
    silindi.” dedi. Sonra da Kuddûsî’ye görülmemiş ihsânda bulundu.125

    Yine bir gün dönemin Sultanı, huzurunda bunlunanlara; “Şu avucumda gizlediğim
    şeyi tahmin etmenizi istiyorum” dedi. Herkes bir şey söylediyse de kimse bilemedi. Bir
    köşede oturan Kuddûsî’ye; “Siz de bir tahminde bulunun.” dediler. Kuddûsî de; “yedi iklim
    ve yedi deryâyı gezdim. Bir balığı, yavrusunu arar gördüm.” dedi. Meğerse pâdişâhın
    avucunda küçük bir balık varmış. Bunun üzerine Kuddûsî’ye tâzim ve ikrâmda bulunarak,
    sarayda kalması teklif edildi. Fakat o; “Ben âciz bir kulum, burada kalsam dünya
    imtihanından berât edemem”diyerek kalmayı kabul etmedi.126

    Kuddûsî’nin mezarının nakli esnasında da olağanüstü bazı hâller yaşandığı hikâye
    edilir. Son yıllarda mezarlıkları şehir dışına nakletme hususundaki genel bir karar üzerine,
    Kuddûsî’nin kabri bugünkü kabristandaki ziyaretgâh olan yerine nakledildi. Bu nakil
    esnasında halk karşı çıkmış ise de, devrin kaymakamı, belediye başkanı ve jandarma
    komutanı olaya müdâhale ederek, Kuddûs^’nin kabrine karşı hoş olmayan bazı sözler
    sarfedip, edep dışı davranışta bulundular. Hepsi bir belâya maruz kaldılar. Kabrini yıkmaya
    kimse razı olmayınca hapishaneden getirilen mahkûmlar, kabri yıktı. Bu esnada orada olan
    jandarma komutanı kabrin taşına tekme vurarak “kazın”diye emir verdiği anda yere düşerek
    “beni kurtarın” diye bağıra bağıra öldü. Kabri açytıklarında, Kuddûsî’nin kefeni bembeyaz
    duruyor olduğunu gördüler. O anda kabrinde etrafa güzel bir koku yayıldı. Yine o gün hava
    güneşli iken, yağmur yağarak serinlik ve ferahlık oldu. Kuddûsî’nin naşı yeni kefene sarılarak
    bugünkü kabrine defnedildi.127





    121 Kuddûsî, Vâsiyetnâme-i Kuddûsî, vr. 38a.
    122 Kuddûsî, Vasiyetnâme-i Kuddûsî, vr. 38b.
    123 Evliyâlar Ansiklopedisi, II, 253.
    124 Sicilli Osmânî, Mehmed Süreyya, IV, 58; “Ahmed Kuddûsî”, Evliyâlar Ansiklopedisi, II, 243
    125 Aykut, “Ahmed Kuddûsî”, Allah Dostları, IX, 99-100; “Ahmed Kuddûsî”, Evliyâlar Ansiklopedisi, II, 245.
    126Ahmed Kuddûsî”, Evliyâlar Ansiklopedisi, II, 246.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #22
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Ahmed Kuddûsî (ks)

    Halifeleri


    Kuddûsî’nin Bor’daki hayatı hem maddî, hem de mânevî yönde birçok sıkıntıyla
    geçer.128 Öyle bir duruma gelir ki, “ehl-i Hak” bu büyük şahsiyeti anlayaman cahil kişiler,
    sözlü ve bazen de fiili baskılarını artırarak, onu onüç yıl boyunca evinde zorunlu uzlet hayatı
    yaşamak zorunda bırakırlar. Fakat buna rağmen Kuddûsî, insanlara hizmet etmek sevdasından
    vazgeçmez, yazmış olduğu manzum ve mensur eserlerle, nasihatlarıyla, ilmi ve tasavvufî
    tecrübesiyle insanlara rehberlik yapar ve onları eğitmeye çalışır. Aynı zamanda birçok kişiye
    de mürşidlik yapar.
    O, hiçbir zaman insanlara, düşüncelerinden, inanışlarından, sosyal ve kültürel
    farklılıklarından dolayı yaklaşmamış, onlara Hakk’ın en mükemmel tecellîleri gözüyle
    bakarak, Yaradan’dan dolayı ibâdet şevkiyle hizmet etmeye çalışmıştır.
    Kuddûsî, halifelik için herhangi bir kişiye işarette bulunmamıştır. O, insanların hepsini
    Allah’ın zikrine hiçbir kayıt ve kural olmaksızın dâvet etmektedir. Bu çağrı, manevî Pîr’i
    Abdülkâdir-i Geylânî (ö. 562/1162)’nin her insana zikretmek için verdiği izine dayanılarak
    verilmiştir.129 O, faziletli kişilerin, mü’min erkek ve kadınlara, havâssa ve avâma kelime-i
    tevhîdi her durumda tekrar etmeye ve çoğaltmaya izin vermeleri için “icâzet-i kâmile ve
    halifelik” ile görevlendirdiğini söyler.130 Ona göre, bir mü’min, Rabbini bazen çok bazen az
    zikreder. Bu konuda kula bir külfet yoktur. Bu nedenle bir insan günde yüz defa istiğfar, on
    salavât-ı şerife ve belirli bir sayı olmaksızın, “lâ ilâhe illâllah” kelime-i tevhîdini abdestli
    veya abdestsiz olsun okumalarını tavsiye eder.131 Kuddûsî, zikirde amacın, zikre çalışan
    kimsenin, keşf, kerâmet, dünya makamı elde etmek ve âhiret nimetlerini kazanmak için değil,
    ancak “Beni zikredin” İlâhî buyruğunun gereğini yerine getirmek için olmalıdır.132

    Kuddûsî hem halifelik, hem de zikir konusunda çok temkinli davranır. Ona göre, bazı
    insanlar zikir görevini yerine getirdikleri zaman ayakları yerden kesilerek kendilerini hemen
    halife görmek isterler. Bu tip insanlar hem kendilerini, hem de insanları felakete götürürler.
    Halbuki o, kendisinin yetmiş yıldan fazla tasavvufî/sûfî bir hayat yaşamasına ve Ehlullahdan
    bâtinî yolla hilâfetnâme almasına rağmen, hiçbir zaman kendisini mürşid-i kâmil olarak
    görmediğini ifade eder.133

    Kuddûsî, vefatından sonra herhangi bir kimseyi kendisinden sonra halife tayin
    etmemesine rağmen, oğlu Abdurrahman Rûhî, Kuddûsî’nin irşâd görevini üstlenir.134 Onun da
    vefatının ardından torunu Ali Efendi bu görevi ifâ eder. Ali Efendi’nin 1938 yılında vefatının
    ardında bu göreve bir süre vekalet eden Hacı İbrahim Girgin (Hacı Emmi) görevi bir müddet
    sonra Ali Efendi’nin oğlu Ahmed Eren’e bırakmıştır.135 Daha sonra Ali Efendi’nin kardeşi
    İbrahim Efendi bu vazifeyi sürdürmüş, 1961 yılında vefatı üzerine oğlu İhsan Eren babasının
    görevini devr almıştır.136 Sonraki yıllarda kurulan “Bor’lu Ahmed Kuddûsî Vakfı” nın
    başkanlığını Kuddûsî’nin torunlarından Ali Eren Efendi yapmıştır.




    127 Aykut, “Ahmed Kuddûsî”, Allah Dostları, IX, 99-100; “Ahmed Kuddûsî”, Evliyâlar Ansiklopedisi, II, ss. 253-
    254.
    128 Kuddûsî, Nasâih-i Kuddûsî, vr. 202a.
    129 Kuddûsî, Pendnâme, vr. 37b.
    130 Kuddûsî, Mektuplar (3. Mektup), vr. 205b.
    131 Kuddûsî, Nasâih-i Kuddûsî, vr. 201b.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #23
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Ahmed Kuddûsî (ks)

    Kuddûsî’nin on yedi yıl gibi uzun bir süre Hz. Peygamber (s.)’in komşuluğunu yapmış

    olması, halvet ve uzlet neticesinde manevî işâretle Peygamberden aldığı ulvî kişilik olgunluğu
    onu Medine şehri ve çevresinde yaşayan insanlar arasında en müteber bir şahsiyet durumuna
    getirmiştir.

    Bî-nazîr bir güzelin ben zâkir ü müstakıyam
    Tâ çocuklukdan berü ‘ışk odına yanarım

    Çün sabî iken çalışdım gice gündüz zikrine
    Her günüm bayrâm idi Kadr ü Berât hem her gicem

    Eylemiş idi peder ta’lim bana zikri dahi
    Dir idi sa’y it benim günümde sonra görme gam

    Emrini ez-cân u dil tutub çalışdım rûz u şeb

    Oldı ezzûn ‘ışk u cezb misl-i deryâ dem-be-dem

    Az vakitde doğdu kalb oğlu anam bildi anı

    Çün babam ana dimiş var bunda esrâr u hikem

    Söylerem şimdi size zikre çaluşsunlar deyû
    Zikre sa’y iden diker Kâf dağına nûrdan ‘alem

    Oldu Kuddûsî bügün pîr ü za’if turmaz yine
    Hem lisânı ile dâim zikri der kalb-ile hem.
    142


    Kuddûsî, hem maddî, hem de manevî olarak Allah’ın “Habibullah” sıfatına mahzar
    olan Hz. Peygamber (s.)’in komşusu olmak gayesiyle Hicâz’da bulunurken, Allah’ın
    kendisine olan sonsuz ihsânı sebebiyle maddî yönden hiçbir zorluk ve yoklukla karşılaşmaz,
    bu lutfuda, Allah’ın zâtını kastederek, O’nun için yola çıkan kullarına olan bağışı olarak
    görür. Sürekli olarak Hakk’ı anıp her amelinde O’nun rızasını gözetleyerk hareket eden
    Kuddûsî, sonunda Allah’ın sevgisini kazanarak kesintisiz ve sınırsız bir bağışın içinde kendini
    bulur. Bu bağış Hakk’ı birlemenin/tevhîdin neticesinde herkese nasip olmayan bir
    devlet/servettir. Sıradan insan havsalasının idrâk edemiyeceği bu hâl, Kuddûsî gibi nev-i
    şahsına mahsus Allah dostlarına verilen bir ihsândır.

    Çıkdım vatandan gitdim Hicâze
    Tağ u çöl bana gül’izâr oldı


    Yalnız yayan râha ‘azm itdim
    şkim sarâyım kûh-sâr oldı


    Vahşî âhûlar gibi insândan
    Kaçmak bana bir hoşça kâr oldı


    Susuz azıksız ulu tağlarda
    Rûz u şeb rızkım tatlu nâr oldı


    Görmedim açlık hem susuzluk hîç
    Her ne istersem çün o var oldı

    Tevhîd ile bu devleti buldum
    Çok diyen anı bahtiyâr oldı


    şdi Kuddûsî dâmına ‘ışkın

    İstemez çıkmak hoş şikâr oldı
    .143


    Kuddûsî, şahsiyet inşâsı sürecinde Allah’ı daim zikir etmenin sonucunda, yukarıda da
    ifade ettiğimiz gibi, sonsuz nimetlerle karşılaşır. Öyle bir duruma gelir ki, Hakk’ın Manevî
    rûhâniyetinde terbiye almış birçok zât kendi sâlikleriye beraber onun hizmetini görmeye
    başlar. Tabir yerinde ise, bu hâl onun nefsine dokunur ve zikrinde aksamalara neden olur.
    Bunun üzerine Kuddûsî manevî işaretle ikaz edilir.

    Kırk sekiz sultân-ı rûhânî kamusı mü’minân
    Hizmet itdiler bana ‘askerler ile bir zemân

    Anlar ile ülfet idüb zikrime geldi halel
    Sonra ehlullah bana rü’yâda dediler uyan

    Biz seni sevdik idi gerçi velâkin şimdi sen
    Cinciliğe meyl idüben zikrine irdi ziyân

    Tâib oldum sıdk-ıla hoş zikre itdim iştigâl
    Sevgilü oldı bana halkdan kacıp olmak nihân

    ‘Uzlet itdi şimdi Kuddûsî olub pîr-i sakîm
    Gıbta iderler hep ins ü cin halk-ı cihân.
    144


    Kuddûsî’nin kişiliğinin oluşmasının çok az insana nasîb olan bir sürede inşâsı, onun
    mutasavvıflar arasındadaki manevî derecesinin belirgin bir şekilde önde olduğunu
    göstermektedir. O, bu manevî şahsiyetinin oluşumunu, babası gibi ehl-i tarîk bir insanın
    önderliğinde, daim olarak Hakk ile yaşamak ve her halukârda Yaratıcı’dan kesinlikle gafil
    kalmamaya bağlamaktadır. Bu hayat felsefesi de Kuddûsî’nin nasıl bir sağlam psikolojik bir
    yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Doğal olarak insanın psikolojisi üzerinde önemli bir
    role sahip olan sosyo-psikolojik etkiler, Kuddûsî’nin temelde almış olduğu manevî terbiyeden
    dolayı kendi kişiliği üzerinde her hangi bir olumsuz tesir göstermemiştir. Bu da gösteriyor ki,
    kişi, sağlam tasavvufî bir terbiyeyle eğitildikten sonra, hiçbir menfi durum onun sûfî kişliğini
    olumsuz şekilde etkiliyemez.
    Zira Kuddûsî’nin yaşadığı dönem, Osmanlı toplumunun en zor dönemidir. Ülke birçok
    yönde kuşatma altındadır; siyasî, ekonomik, sosyal, ilmî ve diğer alanlarda alabildiğine,
    çöküşü hazırlayan bir sürece doğru gitmektedir. Tüm bunlardan dolayı Kuddûsî’nin doğal
    olarak içinde yaşadığı ülkenin bu durumu karşısında psikolojik olarak etkilenmemiş olması
    söz konusu değildir. Fakat o, manevîyatla yoğrulan ve Peygamber ruhâniyetiyle inşâ olan
    şahsiyetiyle dimdik ayakta durarak insanları doğruya hakîkata davet etmiştir.



    132 Kuddûsî, Mektuplar (2. Mektup), vr. 206b.
    133 Kuddûsî, Mektuplar (3. Mektup), vr. 206b.
    134 Bk. Köksal, age., ss. 41-42; Uludağ, agm., s. 316.
    135 Uludağ, agm., s. 316.
    136 Köksal, age., s. 42.
    137 Kuddûsî, Pendnâme, vr. 201a.
    138 Kuddûsî, Dîvân ( Külliyat), s. 21.
    139 Kuddûsî, Dîvân (Külliyat), s. 25.
    140 Kuddûsî, Dîvân (İE), s. 6.

    141 Kuddûsî, Dîvân (İE) s. 193.

    142 Kuddûsî, Dîvân, s. 254.
    143 Kuddûsî, Dîvân (İE), s. 388.

    144 Kuddûsî, Dîvân (Külliyat), s. 263.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  4. #24
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Ahmed Kuddûsî (ks)

    Şahsiyeti


    Kuddûsî’nin hayatından da anlaşıldığı gibi, kendisi hem genel tasavvuf camiası, hem
    de Anadolu tasavvuf düşüncesi ve tarihinin en parlak kişiliklerinden birisidir. Kuddûsî’de
    daha çocuk yaşta oluşan ilmî ve tasavvufî alt yapı, her mutasavvıfa nasip olmayan bir öneme
    sahiptir. Aynı zamanda çocukluğu tamamen babası Seyyid İbrahim Efendi gibi bir alim ve
    mutasavvıf zâtın terbiyesinden geçtiği için, ciddi anlamda bir zâhirî ilim ve tasavvufî terbiye
    süzgecinden geçmiştir. Onun ilme ve tasavvufî düşünceye olan içten bağlılığı ve bu
    bağlılığını pekiştirmek için Anadolunun içine ve dışına, bilhassa Hicâz’a yaptığı uzun seyahat
    şahsiyetinin oluşumunda da önemli bir rol oynamıştır.
    O sadece temel bir tasavvufî eğitim almamış, Anadolu, Mısır, Şam ve Rumeli’ye
    yaptığı ilmî yolculuklarla da diğer ilimler konusunda yeterli bir duruma gelmiştir.137

    Kuddûsî şahsiyet oluşumuna dair malumatı yine kendi eserlerinden, kendi hayatıyla
    ilgili vermiş olduğu bilgilerden anlıyoruz.
    Ana rahminde senin aşkınla feryâd eyleyüb
    Seksen iki yıl zikr itmişem subh u mesâ
    .138


    Kuddûsî daha anne karnında iken ilâhî aşk terbiyesinden geçerek üstün insanî
    kişiliğini kazanan ehl-i hâl sûfîlerden birisidir. Kuddûsî’nin bu ilâhî terbiye süreci belli bir
    dönemle kayıtlı olmayan bütün hayatını içine almaktadır. Zira Allah, “elest bezmi”nde bütün
    kullarına bu lutfu ihsan ederek onları cennet fazlıyla müjdelemiştir. Fakat bunu da kendine
    yapılacak kulluk şartına bağlamıştır.
    Kuddûsî’nin şahsiyetinin farklılığı, hem anne rahminde Allah’ın “Kuddûs” ismini
    zikretmesi, hem de büyük bir sûfî olan babası tarafından görülen rüyada, ay gibi her tarafa
    ışık saçan bir ziyâ gibi görünmesi, Kuddûsî’nin ileride şekillenecek şahsiyetini daha
    doğmadan önce ortaya koymuştur.

    Bir hûba ‘âşık olmışam ki cümle halk müştak ana
    Lâyık değil isem de ‘ışka lutf idüb virdi bana

    Rûz-i ezelde eylemiş ben kuluna anı nasîb
    ‘Ubbâda virmiş cenneti ol sâhib-i fazl-ı ‘atâ

    Pes itmişem feryâd ana rahminde işitmiş anam
    Girmiş kulağına ‘ayânen ‘ışk u şevk-ile sedâ

    Havf eyleyüb anam babama söyledikde ol dahi
    Dimiş ki fazlıyla anı bahş eyledi bize Hudâ

    Bir kez dahi çağırmışam anı işitmiş bir ‘acûz
    Anam dimiş ki ey ‘acûz keşf eyleme bu sırrı

    Rü’ya da görmüş peder üç ay semâda hoş kamu
    Ortadaki ay çoğ-imiş behcet ü nûr u ziyâ

    Ana dimişler bil bu ay oğlun ana rahmindeki
    Halk-ı cihânın ekserin irşâda olısar sezâ

    Ana muhabbet eyleyen ‘aşıkları Mevlâ sever
    Bulmaz felâh her kim ider ise ana buğz u cefâ

    Telkin-i zikr ile ana irsün makâma tılf iken
    Hem eyle tenbîh ki hemân zikr eylesün ol dâ’ima

    Vakt-i sabâ vetde bana tevhîdi telkin eyledi
    Der idi Kuddûsî çalış virdim icâzet ben sana.
    139


    Kuddûsî’ye göre kendisinin bebeklikte başlayan kişilik kemalâtı, daha çocuk iken
    göğsünden veled-i kalbin meydana gelmesiyle belli bir merhaleye ulaşır. Bu kişilik
    oluşumunuda, kendi ifadesiyle sürekli Allah ile yaşamak ve O’nu anmakla gerçekleştirmiştir.
    Çocuk yaşta manevî yönden temel terbiyesini alan Kuddûsî, kemalâta ulaştıktan sonra,
    Abdülkadir-i Geylânî gibi yüce zatların ve en önemlisi Hz. Peygamber(s.)’ın manevîyatıyla
    eğitilmiş olmasıdır.

    Sabî iken sülûk itdim tarîka ‘ışk u sıdk-ile
    Gice gündüz çalışdım zikrile dil oldı bir deryâ

    Geçirdim çoğını evkâtımın zikr-i şerîfine
    Akıp Nîl-veş gönül iklimine ‘ışk doldu ey Mevlâ
    .140


    Kuddûsî çocukluktan itibaren babasının gözetiminde tevhîd zikriyle sürekli olarak
    Rabbini anmak neticesinde kâmil insan tipi olan, ilâhî aşk boyasıyla boyanan kimliğini
    kazandığını ifade eder.

    Menânımda bana Vehhâb Rasûlin dest-gir itmiş

    Ki ben kulun Medine şehrine şimdi müdir itmiş


    Müdirin bilmezem ma’nâsını hayretde kaldım çûn
    Beni Hallâk-ı ‘âlem böyle bir divâne pîr itmiş

    İki dürlü olur tâ’bîri bu rü’yânın amma hîç
    Ana bende liyâkat yok ki Hak miskin hakîr itmiş

    Biri zâhir müdîri olmağa dâl birisi bâtın
    Bana zâhir yaraşmaz Hâlikim müflis fakîr itmiş
    .141

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  5. #25
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Ahmed Kuddûsî (ks)

    ESERLERİ


    Hayatı boyunca birçok önemli olayla karşılaşan, Anadolu’ya ve diğer Osmanlı
    topraklarına yapmış olduğu çeşitli seyahatlerle hareketli bir ömür geçiren Ahmed Kuddûsî,
    yazmış olduğu eserlerle kendini tanıtmakdan ziyade öğrendikleriyle amel eden bir
    mutasavvıfdır. Fakat şunu itiraf edelim ki, Kuddûsî, tasavvuf tarihi sürecinde çok iyi tanıtılan
    bir çok önemli mutasavvıfın yanında, gereği şekilde tanıtılmayan önemli bir mutasavvıfdır.
    Kuddûsî, hayatı boyunca yıllarca uzlet hayatı yaşayıp, çeşitli seyahatlarda bulunmasına
    rağmen, irili ufaklı bir çok eser yazması da, onun hem hâl olarak yaşayan, hem de nasihat ve
    yazmış olduğu kitaplarla insanlara faydalı bir zat olduğunu ziyadesiyle ortaya koymuştur.
    Kuddûsî’nin bilhassa Dîvân’ı başta olmak üzere eserleri, yazıldığı günden beri, değişik tarîkat
    çevrelerinde okunagelmiş ve hatta Dîvân’ı, tasavvuf kültürüne önemli katkıda bulunmuştur145.
    Kuddûsî’nin tasavvuf ilmine ve kültürüne yaptığı hizmetin yanı sıra Türk Divan
    Edebiyatına yaptığı önemli katkıdan dolayı özellikle tekke edebiyatı alanında ismi ilk
    sıralarda zikredilen belibaşlı edebiyatçılardan birisidir.146 Kuddûsî yalnızca bu iki ilme
    katkıda bulunmamış, kendisiden sonra bir çok şiiri bestekârlar tarafında bestelenerek, Türk
    Klasik Müsikîsi arasındaki değerli yerini almıştır.147 Kuddûsî, bazı eser ve şiirleri dışındaki
    eserlerini Türkçe olarak kaleme alarak Türk edebiyatına ve diline zenginlik kazandırmıştır.
    Sonuçda Kuddûsî, eserlerini Arapça ve Türkçe olarak kaleme almış, fakat eserleri tanıtırkende
    görüleceği gibi, çoğunlunu Türkçe telifler oluşturmaktadır.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  6. #26
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Ahmed Kuddûsî (ks)

    Dîvân


    Dîvân, Kuddûsî’nin en hacimli eseridir. Kuddûsî, gönül dünyasında yeşeren ve bütün
    benliğini ve hâlini kuşatan ilâhî aşk ateşinden dolayı son derece coşkulu, ihlâslı, samimi ve
    içli bir şâir mutasavvıf olması sebebiyle onun şiirleri de, karmaşık mısra ve düşüncelerden
    uzaktır. O, vermek istediği mesajı açık ve net bir şekilde verir.148 Dîvânın her sayfasına
    coşkulu bir vecd hâlinin aydınlığını nakşettiği ilâhî aşk, onun için hem dert, hem de ilâç
    olmuştur.
    Kuddûsî’nin Dîvân’ı, hem tasavvuf, hem de edebiyat çevresinde en çok okunan
    dîvanların başında gelmektedir. Aynı zamanda Kuddûsî Dîvân’ı, birçok dergâhda tarîkat
    mürşidleri tarafıda mürîdlere ezbertilen bir eser olmuştur.149

    Kuddûsî Dîvân’ı, Divan Edebiyatı alanındaki bütün divanlar arasında, tasavvufî
    konuları bir bütün olarak işleyen, yani tasavvuf kavram ve mefhumları tam olarak işleyen tek
    divandır. İşte bu özelliğinden dolayı, Dîvân, diğer divanlarla karşılaştırıldığında farklılığı
    açıkça ortaya çıkacaktır. Örneğin, Fuzûlî Divân’ı, fenâfillah aşkı, muhabbeti temel konu
    alırken, Salih Baba, Divân’ında, mürîdlik hâlleri ve tarîkat âdabını anlatmıştır. Yani bu
    divanların hiçbirinde, tasavvuf ilkeleri ve tarîkat öğretileri bir bütün olarak ortaya
    konulmamıştır.150 Kuddûsî ise, Dîvân’ın da, tasavvufun bütün konularını gönlünün
    derinliklerinden gelen ilâhî aşkın atesiyle pişen mısralarla manzûm türünün en güzel vezniyle,
    hiçbir teknik kaygı taşımadan ortaya koymuştur.
    Kuddûsî Dîvân’ı, sadece edebiyat alanın da eser veren divân sahibi kişilerin eserleri
    arasında öne çıkmamış, aynı zamanda divan yazan mutasavvıfların divanları arasında, efrâdını
    câmi ve ağyârını mânî bir tarzda tasavvufu bütün boyutlarıyla ele almıştır.151 Diğer divan
    sahipleride, Yunus Emre (ö. 720/1320), Eşrefoğlu Rûmî (ö. 874/1469), Niyaz-i Mısrî (ö.
    1105/1694), İsmail Hakkı Bursevî (ö. 1137/1724) gibi zatlardır.152 İşte bu niteliğinden dolayı
    Kuddûsî Dîvân’ı bazı çevrelerce, “Eğer Kuddûsî Dîvân’ı gerği gibi idrak edilip okunursa,
    diğer tasavvuf kitaplarını mutâlaa etmeye gerek yoktur” şelinde haklı bir övgü almıştır.153

    Kuddûsî, Dîvân’ında, tekke atmosferini terennüm etmiş, tarîkat âdâbını işlemiş,
    tasavvuf ahkamını anlatmış ve dervişlik hâlini en içli bir şekilde ele almıştır.154 Ve tasavvuf
    ilmini, şiirin enginliklerinden gelen bir esintiyle, insanların gönül dünyalarına sunmuştur.
    Kuddûsî’nin Dîvan da elealdığı konuların başında “ilâhî aşk” gelmektedir. Dîvânın
    çeşitli nüshalarında mevcut bulunan 1050 nin üzerinde şiirin yüzde seksene yakını ilâhî aşka
    dayalı bir kulluğun/dervişliğin hayata/hâle geçirilmesindeki ilkeleri işlemektedir.
    Dîvân’da, ilahî aşkdan sonra detaylı bir şekilde işlenen ibâdet zikirdir. Aslında zikir,
    Kuddûsî’nin diğer eserlerinde çoklukla işlenen bir kavramdır. Diğer konular ise, Peygamber
    sevgisi, tefekkür, ma’rifet, ayne’l-yakîn, uzlet, tevbe, tevhid, varlık, mahv/hiçlik, sâlik, seyr u
    sülûk, insan, nefs/benlik, ölüm, akıl, cezbe vb. temel tasavvufî konuları kavram olarak şiir
    diliyle açıkladığı gibi, mefhum olarak da diğer tasavvufî konularıda ele almıştır. Kuddûsî bu
    kavramları tasavvufî hâl ile sâliklerin kalbine işlemek için açıklarken, o coşkulu verimli edebî
    yönünü kullanmakla kalmaz, bunun yanı sıra sahip olduğu tasavvufî bilgiyle de
    zenginleştirerek okuyucu için daha verimli bir hale getirir.
    Kuddûsî, işlediği konuları aktarırken, mensur eserlerinde olduğu gibi, âyet ve
    hadislerin ışığında şiiri daha da derûnîleştirerek tesirli hale getirir. O, Dîvân’ında içselleştirip
    hâl olarak verdiği tasavvufî ahkamı sadece bilgi amacıyla, yani geleneğin birikiminden gelen
    bir anlayıştan ziyade, tamamen tasavvufî bir tefekkür ve yaşayışı ön planda diri tutmayı gaye
    edinmiştir. Zira o, bizzat bu ahkamı yaşayan ehl-i hâl bir kişiliktir. Bu özelliğinden dolayı
    Kuddûsî’yi edebiyatçılardan farklı değerlendirmek gerekir. Çünkü Kuddûsî’nin bu ihlâslı
    anlatımı, onun “kâl”dan öte, hakîki bir tasavvufî hâl yaşadığını gösterir. Bu da Kuddûsî’nin
    Dîvân’ında aşkı tanımlamaktan ziyade tanıtmasını gösterir.
    Kuddûsî, bazı araştırmacıların iddialarının aksine, Dîvân’ında en az işlediği
    konulardan birisi de “ölüm”dür.155 Zira Kuddûsî, yalnızca nefis terbiyesi/benlik inşası ve ilâhî
    aşk neticesinde gerçekleşen vuslatın, maddî olarak ölüm vasıtasıyla gerçekleşmesi sebebiyle,
    bazı şiirlerinde ölümü, sâliklere hatırlatmak babında anmaktadır. Aslında onun da diğer tevhîd
    ehli gibi işlediği konu; “ölmeden önce ölünüz” temasıdır.
    Bu sebepten dolayı, Kuddûsî Dîvân’ı, günümüze kadar ne edebiyatçılar, ne de
    tasavvuf araştımacıları tarafından işlediği konu itibariyle ciddi anlamda bir incelemeye tabi
    tutulmamıştır. Dîvân, bazı araştırmacılar tarafından kısmî olarak incelenmişse de, tam bir
    değerlendirme yapılamamıştır. Örneğin, Dîvân’ında çokça zikrettiği “Melâmet” anlayışına
    rağmen, Kuddûsî, bazı araştırmacılar tarafından, melâmet düşüncesinin dışında tutulmuştur.156

    Kuddûsî, hayat hikayesini detaylı bir şekilde eserlerinde vermektedir, fakat bu serüven
    Dîvânda daha detaylı olarak anlatılmıştır.
    Dîvân, ilk defa Kuddûsî’nin vefatından on yıl sonra 1859 yılında, İstanbul’da Hacı Ali
    Rıza Efendi adlı zat tarafında bastırılmıştır.157 Bundan sonra Osmanlıca olarak Dîvân’ın
    baskıları yapılmıştır.158 Kuddûsî, Dîvân’ı teknik ve biçimsel kaygılardan uzak, Hakk’dan
    gelen İlâhî neşvenin meydana getirdiği hâlin bir yansıması sonucunda kaleme almasına
    rağmen, divan edebiyatının hece ve aruz vezinlerini en güzel şekilde kullanmıştır.159
    Çalışmamız da, Dîvân’ın piyasada matbu olarak en çok baskısı bulunan ve
    okuyucunun kolaylıkla ulaşabileceği taş baskı nüshasını kullandık.160 Bu nüshada
    bulamadığımız diğer şiirler için, Külliyat-ı Kuddûsî,161 İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi
    nüshasında162 ve bazı şiirler için de İbrahim Eren’deki nüshanın fotokopisine müracaat ettik.




    145 Bk. Köksal, age., s. 42; Yücer, age., s. 302; Kara, Osmanlı Toplumunda Tasavvuf, s. 246.
    146 Vasfi Mahir Kocatürk, Tekke Şiir Antolojisi, Edebiyat Yayınevi, 2. baskı, Ankara 1968

    147 Bk. S. Nüzhet Ergun, Türk Müsikîsi Antolojisi (Dinî eserler), İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fak. İstanbul
    1943, II, 608.
    148 Aykut, agm., s.108.
    149 Kara, Osmanlılarda Tasavvuf ve Tarikatlar, s. 247.

    150 Koyuncu, age. s. 60.
    151 İbnülemin M. Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri, İstanbul 1970, V, 780-781.

    152 Kara, Osmanlılarda Tasavvuf ve Tarîkatlar, s.246.

    153 Fehmi Koyuncu, Kuddûsî Dîvânı (önsöz), s. 68.
    154 Kara, Osmanlılarda Tasavvuf ve Tarîkatlar, s.246.

    155 Bk. Ömür Ceylan, Böyle Buyurdu Sûfî, s. 86.
    156 Bk. Gölpınarlı, Yunus Emre ve Tasavvuf, s.
    157 Köksal, age., s. 44.
    158 Aynı eser, s. 45.

    159 Bk. Ahmet Doğan, Ahmed Kuddûsî-Tenkitli Metin, Akçağ yayınları, Ankara 2002, s. 8; Ceylan, Böyle
    Buyurdu Sûfî, s. 86.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  7. #27
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Ahmed Kuddûsî (ks)

    Hazinetü’l Esrâr ve Ganîmetü’l-Ebrâr
    163


    Arapça olan bu eser, hacim bakımından Dîvân’dan sonra Kuddûsî’nin ikinci büyük
    eseridir. Eser, Konya Mevlânâ Müzesi Kütüphanesinde 2444 numarada bulunan “Külliyat-ı
    Kuddûsî”nin içinde 207b-285a varakları arasındadır.164 Kuddûsî, bu eserinde tasavvufun
    temel konularını ilmî, akademik bir şekilde incelemiştir.
    Kuddûsî’nin ifadesiyle Hazinetü’l-Esrâr, Allah’a vuslatı amaç edinen sâlikin din ve
    dünya hayatını Yaratıcı’sının rızası doğrultusunda yaşamasına yardım amacıyla yazılmıştır.165

    Eser, ilim, zikir ve namaz konuları ağırlıklı olmak üzere diğer tasavvufî konuları da anlaşılır
    bir dille kaleme alınmıştır.166 Eserde, Peygamber sevgisi, uzlet, halvet, tevhîd, zühd, insan ,
    nefs/benlik, sâlikin eğitimi, seyr u sülûk, tevbe, tefekkür, akıl, varlık, şiir vb konular, tasavvuf
    perspektifinde izah edilmiştir.
    Kuddûsî, eserinde akademik bir metod takip etmiştir. Ele aldığı konuyu önce âyet ve
    hadislerle delillendirir, sonra önemli mutasavvıfların konu hakkındaki düşüncelerini verir. En
    sonunda da konuyla ilgili kendi düşünce ve yorumlarını verir.
    Kuddûsî, bu eserinde olduğu gibi diğer eserlerinde de “camiu’t-turuk” vasfını bariz bir
    şekilde ortaya koyar. Tarîkat bağnazlığından uzak bir anlayışla, kendinden önce yaşamış her
    dönem ve her coğrafyadaki mutasavvıfların tasavvufî ahkama dair görüşlerine başvurarak,
    onları sûfîlerin hâl dünyasına kendi ihlâslını da katarak verir. O, Ebu’l- Hasan el-Şâzilî (ö.
    657/1258)’den İmam-ı Rabbani Ahmed Farûkî (ö. 1034/1624)’ye kadar tüm büyük
    mutasavvıfların hâl ve anlayışından örnekler sunmuştur.
    Kuddûsî, Dîvân’da olduğu gibi bu eserinde de, manevî pîr ve mürşid olarak kabul
    ettiği Abdülkadir-i Geylânî (ö. 562/1166) ve Mevlânâ (ö. 672/1273)’nın etkisi açık bir şekilde
    görülmektedir. O, Melâmet anlayışını bu kitaptaki yorumlarında da ortaya koyar. Ayrıca,
    varlık düşüncesini anlatırken “Şeyh Muhyiddin” diye andığı İbnü’l-Arabî’ ye atıflarda
    bulunur. Bu da onun varlık konusunda İbnü’l-Arabî (ö. 638/1241)’nin etkilendiğini
    göstermektedir.
    Kısacası bu durumda Hazinetü’-Esrâr, Kuddûsî’nin sıradan bir Dîvân sahibi tekke
    edebiyatçısı olmadığını, ilmi yönüyle de tam bir alim ve mutasavvıf olduğunu açık bir şekilde
    ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Kuddûsî’ni eserlerine ve hayatına baktığımızda, rahatlıkla
    söyleyebiliriz ki, o, eser veren mutasavvıflar arasında sûfî hâl ve ihlâslı yaşamıyla önemli ve
    örnek bir şahsiyettir.



    160 Bk. Kuddûsî, Dîvân (taş baskı), İstanbul 1291.

    161 Bk. Külliyat-ı Kuddûsî, Mevlânâ Müzesi Kütüphanesi, nr. 2444.
    162 Bk. Şeyh Kuddûsî Dîvânı, Türkçe Yazma Dîvânlar Kataloğu, IV, 986, nu: 1487 (Dipnotlarda bu nüshayı (İÜ)

    şeklinde gösterdik.)
    163 Kuddûsînin bu eseri, “Ahmed Kuddûsî’nin Hazinetü’l-Esrâr ve Ganîmetü’l-Ebrâr Adlı Esrinin Tercemesi,
    Tahrîk ve Tahlili
    ” diye MÜSBE’de Hüseyin Sunar tarafında 1998 de Yüksek lisans tezi olarak çalışılmıştır.

    164 Bk. Kuddûsî, Külliyat-ı Kuddûsî, Mevlânâ Müzesi Ktp. Nu: 2444.
    165 Bk. Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 207b.
    166 Aynı yer.

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  8. #28
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Ahmed Kuddûsî (ks)

    Pendnâme-i Kuddûsî
    167


    Bu eser, Kuddûsî’nin ölümünden hemen önce yazdığı son risâlesidir. Kendi ifadesiyle
    Kuddûsî, bu risâleyi, hasta yatağında aralıklı olarak birkaç yılda yazmıştır.168 Risâlenin dili,
    Türkçedir.
    Kuddûsî, “Din nasihattır” hadisinden hareket ederek, yazmış olduğu bütün risâlelerde,
    bu dustura bağlı kalarak, genelde bütün Müslümanları, özelde ise sûfîleri Allah’a gereği gibi
    kulluk yapmaya çağırmıştır. İşte Pendnâme bu gaye ile yazılmıştır.
    Kuddûsî, her eserinde olduğu gibi bu çalışmasında da hayatı ve hayatının amacı
    hakkında bazı pasajlar verdikten sonra, Müslümanları geçici dünya hayatının cazibesine
    kapılıp Yaratıcı’larına karşı uyanık olmalarını, ve hesap gününde Hakk’a karşı mahcup
    olmamaları konusunda ikaz eder. Bu nâsihatlarınıda ileri gelen mutasavvıfların hayatlarından
    örnekler vererek pekiştirir. Kuddûsî bazı önemli gördüğü ibâdetleri, her eserinde sâliklere
    hatırlatma babında anlatırken, bu eserinde de zikir konusunu sûfîlere hatırlatarak, kurtuluşun,
    yalnızca hem fikir, hem de hâl olarak daima Allah’la beraber yaşamakta olduğunu ifade eder.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  9. #29
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Ahmed Kuddûsî (ks)

    Nasâih-i Kuddûsî
    169


    Kuddûsî bu risâlesinde, kendi hayatında iz bırakan önemli bir hususa yer verir.
    Kuddûsî, yosulluktan dolayı çektiği sıkıntıyı ve ailesi ile akrabalarının karşılaştığı açlık ve
    kıtlığı anlatmaktadır.
    Ayrıca Kuddûsî, bu eserinde, aynı zamanda, Osmanlı toplumunun 1800 lerdeki sosyoekonomik
    durumu hakkında Anadolu ve İstanbul halkının bir portresini çizmektedir. Bu
    risâlede de, insanlara bazı tasavvufî konular hakkında tavsiye ve nasihatlarda bulunmaktadır.


    167 Bk. Külliyat-ı Kuddûsî, Mevlânâ Müzesi Kütüphanesi, nu: 2444, vr. 25b-34b; Mehmet Tahir, age., I, 150;
    Uludağ, agm., s. 438; Köksal, age., s. 43 Aykut, agm., s. 108; İbnülemin, age., V, 714; Sicillî Osmanî, IV, 58.
    168 Bk. Kuddûsî, Pendnâme-i Kuddûsî, vr. 34b.
    169 Bk. Külliyat-ı Kuddûsî, vr. 201-207a.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  10. #30
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Ahmed Kuddûsî (ks)

    Mektupları
    170


    Kuddûsî’nin Külliyat’ında el yazması beş adet mektubu vardır. Bu mektuplardan
    üçünü kardeşlerine, diğer iki mektuptan birini Ali Efendi isimli şahsa, diğerini de, Yusuf
    Efendi’ye yazmıştır.
    Birinci mektup, Yusuf Efendi’ye yazılmış ve diğer mektuplardan daha uzundur.
    Mektupta, mutasavvıfların söz ve hayat hikayelerine atıfta bulunularak, Allah’ı zikretmenin
    faydası konusunda nasihat verilmektedir.
    İkinci mektup, kardeşine yazmıştır, yine Allah’ı sürekli anmanın/zikrin fâzileti
    üzerinde durmakta, kendi tarîkat anlayışı hakında kısa bilgi vermektedir.
    Üçüncü mektup, Ali Efendi adlı zata yazılmıştır. Mektup, tarîkat müntesibi olsun veya
    olmasın, bütün insanlara zikir için verdiği izinde bahsetmekte ve bu konuda Ali Efendi’ye
    nasihatlarda bulunmaktadır. Kuddûsî, mektupda kerâmet konusuna değinmektedir; ona göre,
    asıl kerâmetin boş cebine elini sokup elma çıkarmak değil, bilâkis elini cebine sokup elmayı
    bulamamaktır. Onun için önemli olan, zikrin, kerâmet sahibi olmak veya cennet nimetlerini
    elde etmek amacıyla değil, Allah’a vuslat için yapılmasıdır. Bu, Kuddûsî’nin derin anlamlar
    tasıyan kısa bir mektubudur.
    Dördüncü mektubu kardeşi Mahmut Efendi’ye yazmıştır. Bu mektupta Kuddûsî,
    insanların kendisine karşı takındığı menfi tavrı, kardeşiyle paylaşmaktadır. Muktubda dikkat
    çeken konu, Kuddûsî’nin yakın çevresi sayılan mürîd ve öğrencilerinden çektiği sıkıntıları
    ima etmesidir.
    Beşinci mektubu kardeşi Mahmut Efendi’ye yazmıştır. Bu mektup, sahip oldukları
    ilmin değerini bilip, bu ilmi insanların faydasına kullanmalarına dair nasihatlar içermektedir.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Sayfa 3/4 İlkİlk 1234 SonSon

Benzer Konular

  1. Ahmed Urfalı
    By BaRLa in forum Bediüzzaman Talebeleri
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 09.06.09, 07:34
  2. Üçüncü Ahmed Han
    By Konyevi Nisa in forum Osmanlı tarihi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 14.10.08, 10:08
  3. İkinci Ahmed Han
    By Konyevi Nisa in forum Osmanlı tarihi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 14.10.08, 10:06
  4. Üçüncü Ahmed Han
    By Konyevi Nisa in forum Osmanlı tarihi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 13.10.08, 12:47
  5. İkinci Ahmed Han
    By Konyevi Nisa in forum Osmanlı tarihi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 13.10.08, 12:45

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •