Seyahatları
Kuddûsî’nin ilk seyahatının amacı, babasının vefâtından sonra yarım kalan ilim
tahsilini ve tasavvuf sülûkunu tamamlamak içindir. Fakat önceden oluşan ve daha sonra
doruğa ulaşan Peygamber (s) aşkı, bu isteklere baskın gelerek uzun sürecek Hicâz seyahatına
başlar.
Kuddûsî ilk seyahatını, eğitimini tamamlamak gayesiyle Kayseri’ye yapar. Bir süre
burada kaldıktan sonra sırasıyla Turhal, Erzincan, Şam, Mısır ve Hicâz yolculuğuna çıkar.107
Kuddûsî, bu yolculuklarda zamanının çoğunu İlâhî aşk ve lutufla donanmak için, halvet ve
uzlette Rabbisiyle başbaşa yaşayarak geçirir. Bu eğitim sürecini yaşayıp, Manevî terbiyesini,
yani rûhâniyetini tamamlayarak, fenâdan bekâya dönerek, Anadolu insanını irşâd etmeye
başlar. Bunu şu şekilde ifade eder:
Mısr u Hicâz u Rûmda halvetleri idüb nice zemân
Sâlikleri irşâd içün Rûm arzına geldim bugün.108
Kuddûsî, Hicâz’a yaptığı ilk yolculukta, önce hac vazifesini yerine getirir, sonra da bir
yıl Hira ve Uhud dağında inziva hayatı yaşar.109 Peygamberin manevîyâtını hissedip yaşamak
için giriştiği bu manevî kemalât sürecinde yaşadığı hâlleri, o şöyle anlatır:
Çıkdım vatandan gitdim Hicâze
Tağ u çöl bana gülizâr oldu
Yalnız yavan râha ‘azm itdim
Köşküm sarayım kûh-sâr oldu
Vahşî âhûlar gibi insândan
Kaçmak bana bir hoşça kâr oldu
Susız azıksız ulu tağlarda
Rûz u şeb rızkım tatlı nâr oldu
Görmedim açlık hem susuzluk hîç
Her ne istersem çün o var oldu
Tevhîd ile bu devleti buldum
Çok diyen anı bahtiyâr oldı
.110
Kuddûsî’nin yaşadığı bu manevî hâller, ilâhî aşk neticesinde Allah’ın kendisine lutuf
olarak bağışladığı nimetlerdir.
Kuddûsî, Hicâz’a yaptığı ilk seyahatta bir yıl Mekke ve Medine civarında
Peygamberin ruhâniyetiyle yaşadıktan sonra, tekrar Anadolu’ya döner. Bu dönüşünde
İstanbul ve Kayseri’ye seyahat eder. 1807 ve 1810 yıllarında meydana gelen Osmanlı-Rus
savaşlarında Şumnu111 kentinin savunmasında bulunur.112
Rasûlin ‘ışkı düşüp gönlüme Hakka niyâz etdim
Didim aç ya ilâhî yol varam ol Fahr-ı ekvâna
Kabûl itdi du’âmı bir sene oldım mücâvir hem
Gelüp Ruma yine gitdim o şâhlar şâhı sultana
.113
Bu savaşdan sonra İstanbul’a dönen Kuddûsî, burada ikâmet eder. Aslında onun amacı
İstanbul’da ikâmet etmektir. Hatta burada bir evlilikde yapar.114 Bazı rivayetlere göre, daha
sonraki dönemlerde Kuddûsî, Sultan Abdülmecid (ö. 1861) ile görüşmüş ve onun sevgisini
kazanmıştır.115 Kuddûsî’nin Dîvân’ının bir çok şiirinde isim vererek Sultan Abdülmecid’in
hem iyi yönetimini, hem de güzel ahlâkını medhetmesi bu görüşmenin gerçekleştiğini ortaya
koymaktadır.
Kuddûsî, İstanbul’dan Bor’a annesinin ricası üzerine dönüp yerleştikten sonra,
içindeki Allah ve Peygamber sevgisiyle bu defa on yedi yıl gibi uzun bir süre kalacak Hicâz
seyahatine çıkar.
102 Halis Cinlioğlu, Osmanlılar Zamanında Tokat, II. S. 77. ist. Ts.
103 Hüseyin Hüsamettin Abdizade, Amasya Tarihi, (haz. Ali Yılmaz, M. Akkuş), Ankara 1986, I, s. 226.
104 Yücer, age., s. 302.
105 Mehmet Tahir, age., I.18a, Kasım Kufralı, Nakşibendiliğin ve Yayılışı, (Basılmamış Doktora Tezi) İst. Üniv.
Türkiyat Enstitüsü, İst. 1949, no.337.
106 Muslu, age., II, 453; Şimşek, age., s. 136,155.
107 Kuddûsî, Dîvân (Külliyat), s. 20.
108 Kuddûsî, Dîvân (İE), s. 285.
109 Bk. Aykut, age., s. 102; Uludağ, agm., s. 316; Kuyumcu, age., s. 36; Evliyalar Ansiklopedisi, s. 248.
110 Kuddûsî, Dîvân, (İE), s. 388.
111 Bulgaristan’ın Dobruca bölgesinde tepeleri ve havzalarıyla meşhur olan bir yerdedir. 1809 ve 1829’da Rus
saldırılarına karşı koyan bir kentdir. 1877-1878 savaşlarında Rus’ların eline geçti. 1898 Berlin Antlaşması ile
bugünkü sınırları çizilen Bulgaristan’ın içinde kalan bir şehirdir. Diğer adı da Kolarovgrad’dır. (Bk. Yeni Kültür
Ansiklopedisi, Morpa Kültür Yayınları, İstanbul ts.)
112 Bk. Aykut, age., s. 102; Uludağ, agm., s. 316; Kuyumcu, age., s. 36; Evliyalar Ansiklopedisi, s. 248.
113 Kuddûsî, Dîvân, s. 162.
114 Kuddûsî, Nesâih-i Kuddûsî, vr. 203a.
115 Bk. Özmel, age., s. 27; Kuyumcu, Kuddûsî Dîvânı (önsöz), s. 36.