maide suresi 51
"“Ey İnananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost olarak benimsemeyin, onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlara dost olursa o da onlardandır. Allah zulmeden kim*seleri doğru yola eriştirmez.”"
Evet ey îman edenler sakın yahudi ve hıristiyanları evliyâ edin*meyin. Onları velîler kabul etmeyin. Onları velâyet mevkiine oturtma*yın. Onları karar mercii yapmayın. Hayatı ilgilendiren konularda onları dinlemeyin, onlarla birlikte hareket etmeyin. Kendileri saptıkları gibi sizleri de ne yapıp yapıp saptırmak isteyen, sizleri de kendi cehen*nemlerine çağıran bu insanların düşüncelerine, anlayışlarına, girdap*lara kapılıp dininizi, kitabınızı kaybetmeyin. Onların gittikleri cehen*neme gitmeyin. Onların aldıkları kararları uygulamadan yana bir tavır sergilemeyin. Sizin Velîniz Allah’tır, mü’minlerdir. Velâyetinizi Allah’a ve Al*lah dostlarına verin. Dünya işlerinizde, bireysel, sosyal, ailevi, toplum*sal, ekonomik, siyasal tüm problemlerinizin çözümünde, âhire-te mü*teallik işlerinizde, yâni hayatın tüm alanlarında eğer bir velâ ilişkisi içine girecekseniz, birileriyle birlikte hareket edecekseniz, birileriyle istişare edecek, birilerinin kararına başvuracaksanız, birilerinden akıl danışacaksanız bunlar kâfirler değil ancak ve ancak Allah dostluğuna ehil müminler olmalıdır. Mü’minleri sevmeli, mü’minleri dost bilmeli, mü’minleri velî bilmeli, mü’minlere bağımlı olmalı, mü’minlerin derdini, tasasını kendi tasanız, onların sevincini kendi sevinciniz, başarılarını kendi başarınız bilmelisiniz. Tüm işlerinizi, tüm hayatınızı, siyasetinizi, ekonominizi, eğitiminizi, sosyal ve bireysel hayatınızı, aile hayatınızı mü’minlere göre dü*zenleyecek, hesabınızda mü’minler olacaktır. İzzet ve şerefi Müslü*manlarda ve Müslümanlarla birliktelikte göreceksiniz. Değilse Allah korusun birtakım basit dünyevî hesaplarla, birtakım basit menfaat kaygılarıyla mü’minleri bırakır da kâfirleri dost edinirseniz, onların ve*lâyeti altına girer, onların kararlarını uygular, hayatınızı onlar kaynaklı yaşamaya başlarsanız sonunda onlar gibi inanmaya, onlar gibi dü*şünmeye başlayıverirsiniz ve onların gittiği cehenneme gitmek zo*runda kalırsınız. Unutmayın ki sizler birbirinizin velîsi olduğunuz gibi onlar da bir*birlerinin velîsi ve dostudurlar. Onlar arasında da karşılıklı velâyet ilişkileri vardır. Birbirleri adına karar alırlar ve birbirlerinin kararlarını, yasalarını uygularlar. Kâfirlerin mü’minlerle, mü’minlerin de kâfirlerle asla bir velâyet ilişkileri olamaz. Akraba bile olsalar mü’minle kâfir arasında bir dostluk, bir velâyet ilişkisi yoktur. Mü’minlerin velîleri, va*lileri, idarecileri, karar mercileri ancak kendileridirler, kendilerinden olanlardır.