M E N Z I L

Herkesin dilindedir aşıkların diyarı
Cümle âlem gönlündedir Seydaların serdarı
Şirin kasaba menzil nasiplinin son durağı
Orada markad orada Resulümün efradı

Mahşer gibi dolar tasar menzilin sokakları
Konuk eylemiş menzil nice evliyaları
Gel gör sofileri cezbedir sayhaları
Orada açık ümmete Saydamın kapıları

Seydam verirken tövbe bakamam gözlerine
Elim değmesi için mübarek ellerine
Bir garip duygudur o dökülmez kelimelere
Herkesin farklı hisler düşer gönlüne

Anlamaya çalışmak önce tüm olanları
Vesvesede yok değil hani aklında soruları
Ama er geç anlarsın bu kapı doğru kapı
Onda bulursun elbet imanın sırlarını

Bir sabah namazında tahmini üç saf ardında
Seydam namaz kıldırdı sofiler çıldırmakta
Böyle görmedim baslarken namaza
Ben olsaydım dört rekatı bitirmiştim o ara

Yani birde çay içerken sofilerle oturup
Bizde yok tabi cezbe sofilerde haykırıp
Dediler sultan geliyor düştü bardaklar kırılıp
Mübarek geliyordu iman endamı kalıp

Entarisi üstünde ahşap asa elinde
Yanındakiler kimdi bilmem karışmıştı ortalık
Mübarek dimdik yürüyüp nazar ediyordu
Sofiler dal gibi titreyip duruyordu

Mübarekte farklı bir heybet vardı gördüm
İçimde nadir olan bir hisle irkildim
Ağır yürüyordu Seydam yavaş ve adim adim
Sarigi başındaydı canim sultanim

Saf saf sofiler ardından takip ettiler onu
Sanki mahşer zamanı sanki zamanın sonu
Anlaşılmayan bir durum ve de bir duygu
Bin bir çeşit insan bos gözler ama kalpleri dolu

Böyle telakki ettim menzilin seyranını
Orada inkişaf ettim gönüller sultanini
Tövbe tarikat aldık onun elinden
Zikreyledik saadati naçiz dilimden

Velhasıl menzil hoştur aşiki çoktur
Mekke Medine sonrası orası gibi yoktur
Orada ihsan maneviyat pek hoştur
Zaman içinde anlarsın gayrisi bostur

Kul Hüseyin aciz anlatmaktan menzili
Seceatli sofi değildir, hemi kendisi
Ama kapıda bir gedadır yok ki başka çaresi
Hak nasip etti de gördüm serdarı Nakşibendi