***Evlad,ebeveyninin hakkını hiçbir şekilde tam olarak ödeyemez.Meğer ki,onları köle olarak bulup satın alsın ve azat etsin.
***Ebeveyne hizmet etmek,bütün nafile ibadetlerden daha üstündür.
***İyilik edilmeye en çok hakkı olan kinse annedir,ondan sonra babadır,ondan sonra kızkardeştir,ondan sonra erkek kardeştir,ondan sonra yakınlık derecelerine göre diğer akrabalardır.
***Annenin hakkı,baba hakkının iki katıdır.
***Annenin evladına duası en çabuk kabul edilen duadır.”
Allahu Teala(c.c)da,anne ve babaya iyilik etmeyi ve ikramda bulunmayı mükerreren emretmiş ve şöyle buyurmuştur:
“Anne ve babandan birisi veya her ikisi senin yanında yaşlanırlarsa, onlara üf!deme,onların taleplerini sertlikle reddetme, onlara güzel ve doğru sözler söyle.Onlara karşı merhamet duyarak tevazu kanatlarını indir ve onlar için:Rabbim!Onlar küçüklüğümde bana merhamet ettikleri gibi, sen de onlara merhamet et.”diye dua et!(İsra suresi-ayet 23,24)”
Anne ve babanın hatırı için, devamlı olmaması ve kendilerine bir yarar sağlaması şartıyla ,nafile ibadetleri terk etmek caiz ve hatta evladır.Ancak günah işlemek, ahlaki zaaf göstermek ve hepsinden kötüsü küfre girmek yolundaki tekliflerine uymak caiz değildir.
Allahu Teala, bu konuda şöyle buyurmuştur:
“Onlar,cehd ve çaba gösterip seni şirke sokmak isterlerse, onlara itaat etme.”
Allah Rasulü (s.a.v.),her yerde geçerli olan bir kural mahiyetindeki meşhur hadisinde “Allah’a karşı itaatsizlik oluşturan bir konuda kula itaat edilmez.” buyurmuştur.
Bir adam Yemen’den gelip savaşa katılmak istediğini söyledi.
Allah Rasulü (s.a.v.) ona :
“Annen ve baban hayatta mıdırlar?”diye sordu.
Adam : “Evet, hayattadırlar.” dedi.
Allah Rasulü (s.a.v.) : “Öyleyse dön,önce onlardan izin iste.İzin verirlerse gel.İzin vermezlerse onlara hizmet et.Bil ki, anne ve babaya hizmet etmek, imandan sonra en hayırlı amellerdendir.” dedi.
Bir başka adama da : “Git,annene hizmet et.Bil ki,cennet onun ayakları altındadır.” buyurdu.
Bir adam hicret etmek istediğini, ancak bakıma muhtaç olan anne ve babasının onun bu isteği karşısında üzülüp ağladıklarını söyledi.
Allah Rasulü (s.a.v) kendisine: “Evine dön ve onları ağlattığın gibi güldür.” buyurdu.
Bir sahabi, “Ya Rasulallah!Ebeveynim öldükten sonra onlar için yapmam gereken bir şey kalır mı?” diye sordu.
Allah Rasulü (s.a.v) şu cevabı verdi: “Onlardan sonra kendilerine dua ve istiğfar etmen, taahüdlerini yerine getirmen,dostlarına ikramda bulunman ve onların yoluyla kurulan akrabalığı gözetmen kalır.
“Ebeveyn öldükten sonra, sevdiklerini gözetmek onları gözetmek gibidir.”
Ebeveyn hakları bu derece önemli tutulmuş, ancak bunun yanında, onların da bu hakların ifası konusunda çocuklarına yardımcı olmaları emredilmiştir.
Allah Rasulü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah o ebeveyne merhamet etsin ki, çocuklarının kendi haklarını gözetmelerini kolaylaştırırlar.”
Bir bedevi Hz.Ömer’e gelip oğlunun kendisine karşı geldiğini ve babalık hakkını çiğnediğini söyleyip şikayette bulundu.
Hz. Ömer (r.a), oğlunu getirtti ve oğlu ona: “Onun benim üzerimde hakkı vardır da benim onun üzerinde hakkım yok mudur?” diye sordu.Hz. Ömer (r.a.): “Elbette ki senin de onun üzerinde hakkın vardır.” diye cevap verdi.Çocuk : “Benim hakkım nedir?” diye sordu.Hz. Ömer(r.a.) : “Senin hakkın babanın sana temiz bir aileden anne seçmesi,sana onurlu bir isim vermesi ve sana dinini öğretmesidir.” dedi.
Çocuk : “Fakat babam benim annemi temiz bir aileden seçmemiş, bana “Pislik Böceği” adını koymuş ve bana dinim hakkında bir şey öğretmemiştir.” dedi.
Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.) kamçısını bedeviye doğru kaldırdı ve ona şunu söyledi: “Çocuğun senin hakkını çiğnemeden önce sen onun hakkını çiğnemişsin.Onun için şikayetin yersizdir, kalk git!”
Allah Rasulü şöyle buyurmuştur : “Anne ve babanın evlat üzerinde hakları bulunduğu gibi, onun da onlar üzerinde hakkı vardır.”
“Çocuklara güzel bir edep kazandırmak ve onlara güzel bir isim koymak, çocukların anne ve babalar üzerindeki haklarındandır.”
Bir adam, Allah Rasulü’nün torunu Hz.Hasan’ı (r.a.) sevip öptüğünü görünce:
“Benim on çocuğum vardır ve hiçbirisini sevip öpmüş değilim.”dedi.
Allah Rasulü(s.a.v)ona: “Bu dediğin merhametsizliktir.Merhamet etmeyene merhamet edilmez.”dedi.
Bir rivayete göre de: “Allah senin kalbinden merhameti almışsa,ben ne yapabilirim.”diye karşılık verdi.
Allah Rasulü(s.a.v) bir gün namaz kıldırırken,iki üç yaşlarında olan torunu Hz. Hasan(r.a)safları yararak geldi ve secde halinde O’nun sırtına bindi.Allah Rasulü(s.a.v),çocuğun kendiliğinden inmesini bekledi ve ancak bundan sonra secdeden kalktı.
”Anne ve babanın görevleri,çocuğa doğru fikir vermek,nasihat etmek ve kendisini hayra teşvik etmek konularında ölümlerine kadar devam eder.
Yakup aleyhisselam,ölüm hastalığına yattığı zaman oğullarını çağırmış ve onlara Kur’an’ın diliyle:
“Benden sonra kime ibadet ve kulluk edeceksiniz?diye sormuş ve onlardan şu cevabı alınca rahatlamıştır:
“Biz senin ve ataların İbrahim,İsmail ve ishak’ın tek ve bir olan ilahına ibadet ve kulluk edeceğiz;biz O’na teslim olmuşuz.(Bakara suresi-ayet 133)”.
Allahu Teala(c.c),ebeveynin çocuklarına öncelikle neleri telkin etmeleri gerektiğini bildirmek için,salih bir kul olan Lokman’ın kendi çocuğuna şu nasihatini örnek vermiştir:
“Yavrucuğum!Allah’a ortak tanıma.Çünkü bu büyük bir haksızlık ve zulümdür.Yavrucuğum!Yaptığın bir amel hardal tanesi kadar olup bir kayada,geniş fezada veya karanlık toprak içinde gizlense,Allah onu çıkarıp hesabını sorar.Allah her şeyi bilir ve her şeyden haberdardır.Yavrucuğum!Namaz kıl,iyiliği emret ve kötülüğü nehyet.Başına gelene de sabret.Çünkü olan şey,olması kesin olan şeydir.İnsanlara yüzünü buruşturup ekşitme ve yeryüzünde kibirle dolaşma.Allah,kibirli ve kendini beğenmişleri sevmez.Mutedil ve tabii bir şekilde yürü,konuşurken de bağırıp çağırma.En çirkin ses,eşeğin anırmasıdır.(Lokman suresi-ayet 13,19)”.
Allahu Teala(c.c),isimlerini söylemediği bir ebeveynin,çocuklarının saplandığı küfür ve inkara karşı tepkilerini ve onu bu beladan kurtarmak için sarf ettikleri çabayı,bütün ebeveynlere örnek göstermek için şöyle nakletmiştir:
“O,anne ve babasına: “Öf be!Bana hep ahiret ve dirilişten bahsedip duruyorsunuz.Halbuki geçen asırlardan beri hiç dirilen olmuş mudur?diyordu.Onlar ise, “Kendine yazık ediyorsun;iman et.Allah insanları bir daha dirilteceğini va’d etmiştir.O’nun va’dettiği şey ise haktır.”diyorlardı.”(Ahkaf suresi-ayet 17).”
Kötü olan evlada beddua etmek yerine,islah olmaları için dua etmek daha iyidir.Abdullah İbni Mubarek(r.a)şöyle demiştir:
“Evladına beddua eden ebeveynin artık onların kötülüğünden şikayet etmeye hakları kalmaz.Çünkü bunu kendileri istemişlerdir.Bu hüküm diğer kötüler için de geçerlidir.Maruf Kerhi(r.a)şöyle demiştir: “Ebdal veliler her gün en az üç kere: “Allahım!Muhammed ümmetine merhamet et.Allahım!Muhammed ümmetini islah et!Allahım!Muhammed ümmetinin sıkıntısını gider!”diye dua ederler.”
Allahu Teala(c.c),mal ve evladın geçici birer imtihan aracı olduklarını,bu sebeple onları gaye zannedip onlarda kilitlenmemek gerektiğini ve hatta evlat ve eşlerden bazılarının bilerek veya bilmeyerek kişinin ahiretine düşman kadar zarar verdiklerini,bu yüzden onlara karşı uyanık davranmak lazım geldiğini bildirmiştir.
Kaynak:İhyâ-u Ulûmid-dîn