Kur’an Allah’ın Sözü müdür?
Bu soruya cevap vermeden önce, şu ayetleri inceleyelim:
“Allah ‘iki tanrı tutmayın, o ancak tek tanrıdır. Yalnız benden korkun’ dedi.”(Nahl, 16/51)
“hamdolsun o Allah’a ki gökleri ve yeri yarattı, karanlıkları ve aydınlığı var etti. Yine de inkarcılar, Rablerine başkalarını denk tutuyorlar.”(En’am, 6/1)
“gökleri ve yeri yok tan var eden, melekleri ikişer üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a hamdolsun. O yaratmada dilediğine dilediğini arttırır.”(Fatır/Melaike, 35/1)
Görüldüğü üzere Kur’an sanıldığı şekilde doğrudan Allah’ın sözü değildir. Kur’an’da Cebrail yüce topluluk adına yüce topluluk da Allah adına konuşmaktadır. Yani Hz. Muhammed’le muhatap olan Cebrail’dir. Yukarıdaki ayetlerde, Cebrail Allah’ın iradesini aktarmakta, Allah’a hamd etmektedir. Aksi halde aynen Fatiha suresinde olduğu gibi Allah’ın kendi kendine hamdettiği gibi mantıksız bir kabul zorunlu olacaktır.
Özetlersek aşağıdaki ayetlerde de belirtildiği gibi Allah insanlarla- ve esasen yaratıklarıyla- genellikle sanıldığı şekilde konuşmaz. Muhatap dahi olmaz. Kur’an da bizzat onun sözü değildir:
“Allah bir insanla karşılıklı konuşmaz. Ancak vahiyle yahut perde arkasından konuşur yahut bir elçi gönderip dilediğini vahyeder. O YARATIKLARIN NİTELİKLERİNDEN YÜCEDİR, hakimdir”(Şura,42/51)
“şüphesiz muhakkak o çok şerefli bir elçinin getirdiği sözdür. O elçi çetin bir kudrete maliktir. Arşın sahibi olan Allah’ın yanında çok itibarlıdır.”(Tekvir, 81/19-20)
Öte yandan:
“yıldızların düştüğü yerlere yemin ederim ki, eğer bilirseniz bu yemin, gerçekten büyük bir yemindir. Muhakkak ki o kerim bir Kur’andır. Levh-i mahfuz’da saklıdır. Ona temiz olandan başkası el süremez. O alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.”(Vakıa,56/75-80)
“bu Kur’an Allahtan başkası tarafından uydurulacak bir şey değildir. Bu ancak kendinden önceki ilahi kitapların doğrulaması ve o ezeli kitabın açıklamasıdır. Onda asla şüphe yoktur. Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir”(Yunus,10/37). Ve benzeri ayetler Kur’anın bizzat Allah2ın sözü olduğuna işaret eden ayetler olarak değil Kur’anın kaynağı itibariyle meşruiyetini onaylayan ayetler olarak değerlendirilmelidir. Genellikle sanıldığı gibi, Levh-i Mahvuz Allah’ın bilgi bankası yada dağarcığı değildir. Allah kuşkusuz her hangi bir tasarrufu için yahut bilgisini saklamak için herhangi bir araç kullanmaktan uzaktır. Bugün insanlık olarak ulaşabildiğimiz bilgi seviyesine göre Levf-i Mahfuz olarak ifade edilen şeyin yüce topluluk tarafından kullanılan bir cins evrensel-kozmik bilgi işlem merkezi, “arş”ında bu yüce topluluğun yönetim yeri/merkezi olarak düşünülmesi daha isabetli olacaktır.
Kur’an’ın doğrudan Allah’ın sözü olmadığını belirtmiştim. Ancak tüm ayetlerdeki ifadelerde sadece Cebrail’in sözü olarak geçmemektedir. Nitekim şu ayetlere bakınız:
“ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. Ben onlardan rızık istemiyorum. Beni beslemelerini de istemiyorum”(Zariyat, 51/56-57)
“kullarım sana beni sorarlarsa söyle: ben onlara yakınım. Bana dua edince dua edenin duasına karşılık veririm. O halde onlar da bana karşılık versinler, bana inansınlar ki doğru yolu bulalar.”(Bakara,2/186)
Bu ayetlerdeki sözlerin en doğrudan vahiylere dayandığı anlaşılmaktadır.
Şu örnek ayetlerdeki ifadeler, sözlerin sahibi konuşanın kimliği açısından daha da karmaşıklık arzetmektedir:
“Allah’ın ayetlerini ve ona kavuşmayı inkar edenler, işte onlar benim rahmetimden ümidi kesmişlerdir. Ve onlar için acı bir azap vardır.”(Ankebut, 29/23)
“Elif, ram, ra. Bu bir kitaptır ki, hikmet sahibi her şeyden haberi olan Allah tarafından ayetleri sağlamlaştırılmıştır. Sonra da güzelce açıklanmıştır. Ta ki Allah’tan başkasına tapmayasınız. ŞÜPHESİZ BEN, ondan size gönderilmiş bir müjdeleyici ve uyarıcıyım”(Hud, 11/1-2)
Bu ayetlerde “ben” diye geçen bir varlık, Allah’tan ayrıca bahsetmektedir. Özellikle son ayette konuşanın kesinlikle Cebrail olduğu bellidir. Aksi halde konuşanın Hz. Muhammed olması gerekirdi ki, bu esasen tamamen çelişik ve mantıksız bir durum yaratırdı. Zira “ben” olarak konuşan varlık, Allah’tan müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderilmiş bir elçi olduğunu bildirmektedir. Daha önceden incelediğimiz ayetlerden ise, kural olarak Kur’an’da sürekli Cebrail’in konuşmakta olduğu anlaşılmaktadır.