***
DIŞARDA
Points: 9.735, Level: 66
Level completed: 22%,
Points required for next Level: 315
Overall activity: 0%
Achievements


Süratli seferde kabre iki yol vardır

Bismillahirrahmanirrahim
Dördüncü ders
“İhlâs ile kulluk edenler, nimetlerle dolu Cennet içindedir. Günaha dalan kâfirler ise Cehennem ateşindedir.” İnfitar Sûresi, 82:13-14.
Ey Said-i gâfil! Herkes için şu hayat denilen sür’atli seferde, kabre iki yol vardır. O iki yol, uzun ve kısalıkta müsavidirler.
Lâkin birisinde zararsız olmakla beraber, bir menfaat-i azîme olduğu, mütevatir ehl-i şuhud ve ihtisasın şehadet ve icmâlarıyla sabittir.
O yolun on yolcusundan dokuzu o menfaat-i azîmeye nail olduğu, yine ehl-i şuhudun tevatürüyle sabittir.
İkinci yol ise, ittifaken menfaatsiz olduğu halde, pek azîm bir zararı olduğu, ehl-i hibre ve şuhudun icmâıyla sabittir.
Bu ikinci yolda, onda dokuz ihtimal-ı zarar vardır. Şu tehlikeli yolu ihtiyar edenler bedbaht ve eblehlerdir ki, zâhirî bir hafiflik için, silâh ve zâdı beraber kaldırmıyorlar. Vâkıa bir batman ağırlıktan kurtuluyorlar; lâkin bilmiyorlar ki, kalbleri yüz batman minneti kaldırıyor. Kantarlarla ehval ve mehavifi ruhlarına yüklüyorlar.
………..
(Nurun İlk Kapısı 4. Mesele)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
Azîm : Büyük
Batman : Yaklaşık 8 Kg Ağırlığında Bir Ağırlık Ölçüsü; Burada Ağırlık Mecâzî Olarak Kullanılmıştır
Bedbaht : Kötü Bahtlı, Talihsiz
Beyan Etmek : Açıklamak
Bilittifak : Görüş Birliğiyle, Oy Birliğiyle
Ebleh : Ahmak, Akılsız
Ehl-İ Hibre : Birşeyin İç Yüzünü Hakkıyla Bilen, Tecrübe Sahibi Ehil Ve Uzman Kimseler
Ehl-İ Şuhud Ve İhtisas : Mânevî Âlemlerde İman Hakikatlerini Gözleme Yeteneği Bulunan Ve Konularında Söz Sahibi Olan Kimseler
Ehl-İ Şuhud : Mânevî Gözlemciler; Mânevî Âlemlerde İman Hakikatlerini Gözleme Yeteneğine Sahip İnsanlar
Ehvâl Ve Mehavif : Korkutucu Hâller, Fenalıklar Ve Korkular
Hakikat : Doğru Gerçek, Esas
Hiffet : Hafiflik, Kolaylık
İcmâ’ : Fikir Birliği, Oy Birliği
İhtimal-İ Zarar : Zarar İhtimali
İhtiyar Etmek : Seçmek, Tercih Etmek
İstanbul :
İttifaken : Oy Birliğiyle
İzah Etmek : Açıklayıp Anlatmak
Külfet : Yük, Ağırlık
Lâkin : Ama, Fakat
Mahsus : Hislerle, Duyularla Kavranılan, Somut
Mâkul : Akılla Kavranılan, Soyut
Menfaat : Çıkar, Yarar, Fayda
Menfaat-İ Azîme : Büyük Menfaat, Fayda, Yarar
Minnet : İyilik Karşısında Kendini Borçlu Hissetmek
Misâl : Örnek
Müsavi : Eşit, Denk
Mütevatir : Çok Büyük Sayıda Farklı Kişi Veya Toplulukların Aktardıkları Haber
Nail Olmak : Erişmek, Kavuşmak
Said-İ Gâfil : “Gafil Said!” Anlamında Bir Tevazu İfadesi Olarak Kullanılmıştır
Surî : Görünüşte, Şeklen
Sür’atli : Hızlı
Şehadet : Şahitlik, Tanıklık
Şuhud (Ehl-İ) : Şahitler, Tanıklar; Mânevî Âlemlerde İman Hakikatlerini Gözlemleme Yeteneği Olan Kimseler
Temsil : Analoji, Kıyaslama Tarzında Benzetme
Tevatür : Haberin, Çok Büyük Sayıda Farklı Kişi Veya Topluluklar Tarafından Aktarılması
Vakıa : Gerçekte
Zâd : Azık, Yiyecek
Zahirî : Görünürde, Dış Görünüşte
Allah’a bin kere hamd olsun. Sonra, ben cemiyetin iman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun.