***
DIŞARDA
Points: 9.735, Level: 66
Level completed: 22%,
Points required for next Level: 315
Overall activity: 0%
Achievements


Bozuk Medeniyetin beş esası
Nev'-i beşere rahmet olan Kur'an; ancak umumun, lâakal ekseriyetin saadetini tazammun eden bir medeniyeti kabul eder. Medeniyet-i hazıra, beş menfî esas üzerine teessüs etmiştir:
1- Nokta-i istinadı, kuvvettir. O ise, şe'ni tecavüzdür.
2- Hedef-i kasdı menfaattır. O ise, şe'ni tezahümdür.
3- Hayatta düsturu, cidaldir. O ise, şe'ni, tenazu'dur.
4- Kitleler mabeynindeki rabıtası, âheri yutmakla beslenen unsuriyet ve menfî milliyettir. O ise, şe'ni müdhiş tesadümdür.
5- Cazibedar hizmeti, heva ve hevesi teşci' ve arzularını tatmindir. O heva ise, insanın mesh-i manevîsine sebebdir.
Şeriat-ı Ahmediyenin (A.S.M.) tazammun ettiği ve emrettiği medeniyet ise: Nokta-i istinadı, kuvvete bedel haktır ki; şe'ni, adalet ve tevazündür. Hedefi de, menfaat yerine fazilettir ki; şe'ni, muhabbet ve tecazübdür. Cihet-ül vahdet de, unsuriyet ve milliyet yerine, rabıta-i dinî ve vatanî ve sınıfîdir ki; şe'ni samimî uhuvvet ve müsalemet ve haricin tecavüzüne karşı, yalnız tedafü'dür. Hayatta, düstur-u cidal yerine düstur-u teavündür ki; şe'ni, ittihad ve tesanüddür. Heva yerine hüdadır ki; şe'ni, insaniyeten terakki ve ruhen tekâmüldür.
Mevcûdiyetimizin hâmisi olan İslâmiyetten elini gevşetme; dört el ile sarıl; yoksa mahvolursun.
Lügatçe;
lâakal: En az, hiç değilse, en azından--
tazammun: İçinde bulundurma, içine alma, ihtivâ etme, muhît olma--
Nokta-i istinad: Dayanak noktası, dayanma yeri--
şe'n: birşeyin özelliğinin fiilî görünümü, neticesi ve eseri, tavır--
Hedef-i kasd: Asıl varılmak istenen maksad--
tezahüm: Birbirine zahmet ve sıkıntı verme--
cidal: muhârebe; cenk; kavga, mücadele, çarpışma, çekişme--
tenazu: Çekişmek, kavga etmek--
âher: Diğer, başka--
unsuriyet: Irkçılık--
tesadüm: Karşılıklı şiddetli çarpışma. Savaşma--
heva: Gelip geçici istek, heves, nefsin arzusu--teşci': yüreklendirme--mesh-i manevî: Bir kimsenin iç dünyasının kötü ve çirkin bir hâle gelmesi--
tevazün: denklik, karşılıklı iki tarafın tartıda eşit olması--
fazilet: Değer; meziyet, ilim, îmân ve irfan itibâriyle olan yüksek derece--
tecazüb: Çekicilik, kaynaştırıcılık--
uhuvvet: birlik--
müsalemet: İki taraf arasında barış olması, barışıklık--tedafü': Müdafaa etme, koruma, savunma--
düstur-u teavün: yardımlaşma düsturu--
tesanüd: dayanışma--
hüda : Doğru yol, istikamet.
Allah’a bin kere hamd olsun. Sonra, ben cemiyetin iman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun.