2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Siz hiç kendi cenazenizi düşündünüz mü?

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Siz hiç kendi cenazenizi düşündünüz mü?

    SİZ HİÇ KENDİ CENAZENİZİ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ? Can DÜNDAR/YORUM:Aysun ASAR
    SİZ HİÇ KENDİ CENAZENİZİ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ? ...Can DÜNDAR/Aysun ASAR

    KENDİ CENAZENİZİ DÜŞÜNÜN! ...

    [MPVIDEO]http://www.antoloji.com/siir/multime...2778&gonder=OK[/MPVIDEO]





    Bir zamanlar bir psikoloji kitabında okuduğum bir bölüm vardı…
    Hayatın ve getirilerinin kıymetini anlamak için tavsiye edilen bir metod vardı içinde..
    Deniyordu ki; “arada bir, çok bunaldığınızda,hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün”…
    Cümleyi ilk okuduğumda çarpılmıştım…
    Ben girişin akabinde pozitif bir gelişme ve tavsiye bekliyordum…
    Ama ” kendi ölümümüzü ve cenazemizi ” düşünmemiz tavsiye
    ediliyordu…
    Tüylerim diken diken oldu ve yazarın saçmaladığını düşündüm o an…

    Ama önyargı düşmanı biri olarak okumaya devam ettim…


    Özellikle insanların sizin için neler söyleyeceklerini, onlar için ne ifade ettiğinizi hissetmeye çalışın…
    Diyordu ki; ” bunları düşündüğünüzde dünyadaki yerinizi, dünyayı terkettiğinizde oluşacak boşluğu, sevdikleriniz ve sizi sevenler için öneminizi anlayacaksınız…
    O andan geriye dönme şansınız olmadığını, hayat denen kredinizin bittiğini ve onlara yanıt verme şansınız olmadığını düşünün…
    Tekrar sarılma, bir kez daha öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin…

    Dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların

    yanında bu acının ve geri dönülmezliğin korkunç

    çaresizliğini yaşayın…
    Bırakın canınız yansın,

    bırakın alevler içinde kavrulsun tüm ruhunuz…
    Orada, o musalla taşında düşünün kendinizi…
    Seyredin şu an çevrenizde olanların yüz ifadelerini…
    Akıllarından ve yüreklerinden geçen

    cümleleri hayal edin…

    Kitaba devam etmeden bıraktım kenara ve gözlerimi kapatıp aynen düşünmeye başladım…
    Eşimi, oğlumu, annemi, babamı, kardeşlerimi ve diğer tüm
    çevremi oturttum tek tek kendi cenaze törenimdeki yerlerine…
    Birer birer yerleştirdim tabutumun çevresine hepsini…
    Hayatımda çok nadir bu kadar canım yanmıştı…
    Görüyordum işte “babaaaa…” diye ağlayan biricik oğlumu…
    Eşim kucağında “ağlayan emanetimle” ayakta durmaya çalışıyordu per perişan…
    Koca çınar babacığım, belli belirsiz dualar okuyordu,

    o gözümden hala gitmeyen vakur duruşuyla…
    Annem, ciğerinden bir parça canlı canlı koparılmış gibi

    hem içine hem dışına akıtıyordu gözyaşlarını…

    Kardeşlerim, akrabalarım

    “çok erken gitti, doyamadı oğluna..” diyordu acıyan ses tonlarıyla…
    Ve dostlarım… Onlar da şaşkındı…
    Bazısı “daha dün birlikteydik, nasıl olur..” diyordu…
    Sonra anladım yazarın ne demek istediğini daha devamını
    okumadan kitabın…
    Bunları seyredip onlara “hayır ölmedim, burdayım..”

    demek istedim hayal olduğunu unutup…

    Farkındalık önemli bir kavramdır psikolojide…
    Belki de hiç aklımıza gelmeyen ve gelmeyecek bir farkındalığı göstermek istemişti yazar…
    Kitabı okumaya ne gücüm kalmıştı, ne de isteğim…
    Almam gereken dersi ve mesajı almıştım…
    Şimdi ne kitabın adını ne de yazarı hatırlamıyorum…
    Şu an bunları yazarken bile çok kötü oldum…
    Bu olayda tek farkındalık da yok üstelik…
    Biraz kendime geldikten sonra devam ettim

    hayatımın en zor hayaline…
    Sırada çevremdekilerin ölümümün akabinde

    neler söyleyecekleri vardı..
    Usulen ve nezaketen söylenenlerin dışında…

    Onlarda bıraktığım izleri,

    yaşananları ve yaşanamayanları elden geçirerek

    ben konuşturacaktım hayalimde…
    İçlerini okuyacaktım, senaryo bana ait olarak…
    Yaşarken neler yazmıştım, ölümümle neler okuyacaktım…
    Gerçek duygularıydı ulaşmaya çalıştığım, ölüm acısının etkisiyle girilen duygusal mod değildi, deşifre etmem gereken metin…
    Canım oğlumun söyleyecek çok şeyi yoktu…
    Özleyecekti, yokluğumu hissedecekti..

    Ağlayacaktı aklına geldikçe…
    Belki ölümün ne anlama geldiğini hissedecek yaşa gelinceye kadar

    sıradan bir üzüntünün ötesine geçmeyecekti duyguları…
    Ama hayal bu ya, 18-20 yaşına getirdim 2 saniyede oğlumu…
    “hayal - meyal hatırlıyorum be baba seni…

    Keşke şimdi yaşıyor olsaydın da erkek erkeğe sohbet etseydik seninle…
    Bak mezuniyet törenimde de babasızdım…
    Askere giderken kimin elini öpeceğim senin yerine…
    Diyecek canı yanarak bir köşede…
    Sevgili eşim… Benim muhteşem hatunum…

    Nasıl dayanır bensizliğe? …
    O ki, benim için her şeyini feda edip koşmuştu bana…
    Hayatının tek adamı şimdi toprak olacaktı…
    Bir daha ” Seni seviyorum ” diyemeyecekti…
    Bir daha hevesle açamayacaktı çalan kapıyı…
    Ve her gelen gece bensizliğini haykıracaktı yüzüne…
    Her sabah da bensiz başlayacaktı koca gün…

    Tek cümlesi takıldı o an içime;
    ” Oyunbozanlık yaptın be böceğim, hani beraber ölecektik? …”

    Babam-annem,o bugüne kadar evlat olarak

    mutlu edecek hiçbir şey yapamamanın acısıyla

    kahrolduğum güzel insanlar…
    Helaldi şüphesiz hakları…
    Bilerek hiç kırmamıştım onları…
    Üzerine titredikleri evlatları onlardan önce göçmüştü işte önlerinde ve dualarına muhtaçtım….
    Kaç anne ve babanın çekebileceği bir acıydı ki evladının cenazesinde bulunmak…
    Herhalde insanın uzun yaşadığına üzüldüğü nadir

    anlardan olsa gerek…

    Diğerlerine geçmiyorum…
    Bu yazıyı şu an yazıp sizlerle paylaştığıma göre

    “diğerlerine” artık sizler de dahilsiniz…
    Düşünün, bir gün bir mail ulaşıyor mail-boxınıza “ölmüş“ diye…
    Sizler kimbilir neler düşünür ve yazardınız…
    Eşim şu an yanımda ağlıyor, sanki gerçekmiş gibi…
    Oysa ki yazarın amacı “Yaşamanın ve hala nefes alıyor almanın kıymetini” göstermekti…
    Benim de öyle…
    Lafı çok uzattım farkındayım…

    Ama dediğimiz çözümü zor süreç 2 satırla özetlenemeyecek

    kadar girintili çıkıntılı…

    Ben o gün kurduğum o hayalle,canımın tüm yanmasına rağmen

    YENİDEN DOĞDUM…
    Bilgisayar diliyle “format attım hayatıma”…
    Sahip olduklarımın farkına vardım ve hala nefes
    alıyor olduğum için şükrettim…
    Gözlerimi açtığım anda o kötü ve acı sahne bitmiş,
    oyun perde demişti…
    Peki ya hayal değil de, gerçek olsaydı ve perde bir daha açılmamak üzere kapansaydı…
    Belki gerildiniz, kötü oldunuz ama devamını
    getirirseniz buna değer bence…
    İşte bu final bu yazıyı buraya kadar okumanıza değmiş olmalı…

    Ben bu akşam melankoliğim ve biraz abartmış olabilirim…
    Hani sanatçı ve şairiz ya ondandır belki…
    Bence bu yazıyı sadece okuyarak bırakmayın…
    LÜTFEN ARADA BİR,

    BURADAN ALDIKLARINIZI TARTIN,

    DÜŞÜNÜN VE HAYATINIZI GÖZDEN GEÇİRİN…
    Ölümün kime ve ne zaman geleceğini

    Yüce Allah’ tan başka bilen yok…
    İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve

    nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın,

    ertelemeyin…

    Sizi sevenlere ve sevdiklerinize

    daha fazla zaman ayırın…
    Bilerek - bilmeyerek

    kırdığınız kalpleri tamir edin…
    Ve en önemlisi;
    VERDİĞİ-VERMEDİĞİ,

    ALDIĞI-ALMADIĞI HERŞEY İÇİN,

    TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN YÜCELER YÜCESİ YARADAN’A...

    öncelikle yazının tamamını kapsayan ses dosyası sitemize yüklenemediği için sesi 2 bölümde yayınlanmıştım...şükürler olsun ki sonunda RAR dosyası ile şiirin tamamı yayınlandı..başarılı televizyon programcılarımızdan gazeteci,köşe yazarı,şair,yazar,sunucu,çok değerli sanatçımız Can DÜNDAR'ın yaşamın ta kendisi olan bu duygu yüklü yazısına usta yorumuyla ses getiren çok değerli,sevgili kardeşim Şiir_PERİSİ Aysun ASAR'a şiire ve şaire verdiği değer ve emekleri,şiiri sevip,yaygınlaştrmada eşsiz sesi,yorumuyla yapmış olduğu katkıları için şahsım ve tüm şiirseverler adına sonsuz teşekkürler...
    Saygılarımla...

    Oktay ZERRiN-BAFRA



    YAZAN:Can DÜNDAR
    YORUMLAYAN:Aysun ASAR
    KAYIT:Aysun ASAR
    RESİMİ HAZIRLAYAN:Şeyhmus Sait AYDIN/Edebiyatcim.com(Ruhu şad,mekanı cennet olsun...)

    Oktay Zerrin

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 9.735, Level: 66
    Points: 9.735, Level: 66
    Level completed: 22%,
    Points required for next Level: 315
    Level completed: 22%, Points required for next Level: 315
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Nuralanur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jul 2009
    Yer
    xxx
    Mesajlar
    1.617
    Points
    9.735
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: Siz hiç kendi cenazenizi düşündünüz mü?

    Bir ara ben düşündüm yemeden içmeden kesildim nefsime çok ağır geldi

    Ama bilmiyor ki ölüm asıl sevgiliye kavuşmaktır .

    inne lillahi ve inne ileyhi raciun

    Allah’a bin kere hamd olsun. Sonra, ben cemiyetin iman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun.

Benzer Konular

  1. Hiç düşündünüz mü!?
    By Reyhani in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 27.12.10, 18:55
  2. Hiç ölümü düşündünüz mü?,
    By SiLa in forum Ölüm
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 28.01.10, 16:21
  3. Kendi Resminle Kendi Takvimini Yap Çıktısını Al
    By By-MUZAFER in forum Grafik & Resim
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08.12.09, 20:05
  4. Bunlari Hiç Düşündünüz Mü?
    By BuRaK in forum Sorular & Cevaplar
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 26.05.09, 10:30
  5. HİÇ DÜŞÜndÜnÜz MÜ?..
    By SiLa in forum Tefekkür ve Zikir
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 12.06.08, 12:07

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •