Euzu Billahimineş Şeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim Elhamdülillahi Rabbil âlemin.
Vesalâtü vesselâmü âlâ seyyidina Muhammedin ve âlâ âlihi ve sahbihi ecmain.
)
TEVBE ETMENİN FAZİLETİ
Değerli kardeşlerim;
Allah’ın(c.c) kuluna tevbe etme fırsatı bahşetmesi O’nun sonsuz rahmetinin bir ifadesidir. Çünkü kullarının işledikleri günahlar yüzünden onları hemen cezalandırmamakta, bağışlanma dilemeleri için mühlet vermekte ve rahmet kapısını günün her anında açık tutmaktadır. Yüce Allah’ın bir ismi de “Tevvab”(çok bağışlayan) dır. Cenab- Hak, tevbe kapısını daima açık tutar. Kulların bağışlanmak için her yönelişlerinde onlara rahmet ve mağfiretiyle karşılık verir, onların günahlarından dolayı samimi tevbe etmelerinden hoşnut olur
Allah (c.c) Tevbeyi Kuran’ı keriminde şöyle açıklamaktadır:
“Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin günahlarınızı örter ve peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde, Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. “Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter” derler.” ( Tahrim suresi/8)
“Ey iman edenler! Hepiniz Allah ‘a tevbe edin ki korktuğunuzdan emin umduğunuzdan nail olasınız .”(Nur Suresi/31)
Tevbe; kulun günahını ve hatasını terk edip, dua ve niyaz ile Rab’binden bağışlanma dileyip O’na dönmesi, Allah’ın da kuluna af ve mağfiretle mukabelede bulunmasıdır.
Günahlar, Rab’bimizle aramızdaki sevgi bağını zayıflatır; O’nun ihsanına ve rahmetine perde olur. Manevi kişiliğimizi zedeler, gönül dünyamızı karartır. Bu bakımdan tevbe, Allah ile sevgi bağlarımızı yeniden tesis eder, günah ile zedelenen gönül dünyamızı onarır.
Sevgili Peygamberimiz(s.a.v)’ de günahkarların en iyisinin tevbekarlar olduğunu, ifade etmiş ve Yüce Allah’ın kulunu bağışlamak için daima rahmet ve mağfiret kapılarını açtığını bir hadis-i şerifinde şöyle ifade etmiştir:
“Aziz ve Celil olan Allah, gündüz günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için gece, gece günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için de gündüz kulun tevbe etmesini bekler, bu durum kıyamete kadar devam eder( Müslim rivatey etmiştir.).
Ayrıca Sevgili peygamberimiz kendisinin de Yüce Allah’a günde en az yüz kere tevbe ve istiğfarda bulunduğunu ve bizlerin de tevbe etmemiz gerektiğini şöyle vurgulamıştır:
“Ey insanlar! Allah'a tevbe ve istiğfar ediniz, ben günde yüz kere tevbe ediyorum.”(Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.
Ebu Sad’b Malik b.Sinan el –Hudri ‘den rivayet olduğuna göre Hz.Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur.:
Sizden önceki ümmetlerde bir adam vardı.99 kişiyi öldürmüştü.O zamanın en büyük aliminin kim olduğunu araştırdı.Kendisine bir rahip gösterildi.Rahibin yanına vardı ve 99 cana kıydığını , kendisi içi tevbe etme imkanı olup olmadığını sordu.
Rahip yoktur dedi.Adam rahibi de öldürdü.Bununla 100 ‘ü tamamladı .Sonra yine en büyük Alim’in kim olduğunu soruşturmaya başladı.Alim bir kimseyi tavsiye ettiler.Ona 100 kişiyi öldürdüğünü ve kendisi için tevbe imkanı olup olmadığını sordu.
Alim “Evet vardır .Tevbekar ile tevbesi arasına kim girebilir?Falan yere git , orada Allah ‘a ibadet eden insanlar vardır.onlarla beraber sende ibadet et, memleketine dönme.Çünki orası fena bir yerdir.” dedi.Adam derhal yola çıktı, yolu yarıladığı vakit ölüm geldi .Onun hakkında rahmet melekleri ile azab melekleri tartıştılar.Rahmet melekleri:” Bu adam tevbe ederek tüm kalbi ile Allah’a yönelerek geldi.” Dediler.
Azab melekleri :”O hiçbir hayır işlemedi” dediler.o anda insan kılığında bir melek geldi.onu aralarında hakem yaptılar.O melek:”Geldiği yerle gideceği yer arasında ki mesafeyi karşılaştırınız ki öldüğü yer iki taraftan hangisine daha yakınsa oraya aittir “ dedi.
Mesafeleri ölçtüler gidecegi yere daha yakın buldular da onun ruhunu rahmet melekleri aldı.(Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
Tevbe etmenin bir takım şartları bulunmaktadır: Bunlar günahın bir an evvel bırakılması, işlenen günaha pişmanlık duyulması, bir daha günah işlenmeyeceğine kesin olarak karar verilmesi ve işlenen günah eğer kul hakkı ile ilgili ise mutlaka hak sahibi ile helalleşilmesidir. Zira Yüce Allah, kul haklarına çok önem vermektedir.
Bu hususta Sevgili Peygamberimiz(s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Kimin yanında, kardeşinin yenmiş bir hakkı var ise hakkı yiyenin iyiliklerinden alınıp kardeşine verileceği gün gelmezden evvel daha şimdiden helallik dilesin”( Buhari rivayet etmiştir.)
Nitekim Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır: “ Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların günahlarını sevaplara çevirir. Allah çok bağışlayandır, engin merhamet sahibidir.”( Furkan suresi/70)
Kardeşlerim Tevbe etmede acele edelim. Çünkü ölümün ne zaman geleceği bilinmemektedir.
Ayrıca” Ölüm anında yapılan tevbeler makbul değildir.” ( Nisa suresi/18)
İbn Abbas ve Enes b. Malik den (r.a)Rasulullah’ın (s.a.v) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir.:
“Ademoğlunu bir vadi dolu altını olsa iki vadi daha olmasını sever, onun midesini topraktan başka bir şey doyurmaz.Allah tevbe edenlerin tevbesini kabul eder. “(Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
Fırsatı kaçırmadan günahları terk ederek samimiyetle tevbe edelim. Salih amellere, iyi, güzel ve hayırlı işlere devam edelim.Ulaştığımız mübarek gün ve geceleri, Ramazanı şerif-i fırsat bilelim. Zira Yüce Allah içten yapılan tevbeleri kabul eder,bundan hoşnut olur ve günahları sevaba dönüştürür.
Rabbim bağışlayandır.Bağışlamayı sever .Cümlemizi bağışlar inşallah.
Hakkınızı helal edin.
Selam ve Dua ile..